Banned
Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 51
Mesajlar: 480
Tecrübe Puanı: 0  | tarafsız baınımızın ne kadar aziz yıldırım yalakası olduğuda tuncay transferi ile ortaya çıkmıştır tuncay kötü çocuk.... daha düne kadar gitmemesi için uğraşan medya maşallah ağız birliği etmişcesine tuncayı kötülüyorlar.... ayıp ya.. başarılı olmasını istemek yerineresmen rezil olmasını istiyorlar fb nin ne kadar vefalı olduğuda kaıtlanıyor.... gerçekten komik üstü bir medyamız var...bazı yorumlar
Cem DALMAZ
SÜREYYA VE TUNCAY!..
Başlığa bakıp da, “Ne alaka” demeyin. Var bi alaka. Kılavuzu karga olanın hikayesi hesabı ikisi de birbirine benziyor. Süreyya Ayhan, Avrupa Şampiyonu bir atletimiz. Daha da ileri gidebilir ve Dünya Şampiyonu bile olabilirdi. Ama şimdi Süreyya’dan bir haber var mı? Yok.. Niye? Çünkü takıldı Yücel Kop’un peşine kendini yok etti. Her geçen gün eriyip bitiyor. Son bir duyduk lifi kopmuş. Yazık.. Kendini resmen bitirdi.
Şimdi Süreyya’nın yolunda Tuncay Şanlı emin adımlarla gidiyor. Adamın Erdinç Şehit diye bir menajeri var. O ne derse, o oluyor. Her transfer döneminde olduğu gibi yine ortalığı toz duman etti. Milanlar, Juventuslar, Manchester Unitedlar daha neler neler. Hepsi Tuncay’ın peşindeydi canım.. Eee noldu sonunda ? İngiltere’nin sıradan kulüplerinden biri olan Middlesbrough ile sözleşme imzaladı. Yılda 7 milyon YTL alacak Tuncay. Gerçekten iyi para. Bu arada sanıyorum hedefine ulaşan Erdinç Şehit de çuvalla parayı götürmüştür. Zaten onun da amacı buydu. Tuncay falan umrunda değil. Resmen çocuğu uçuruma götürüyor. Bu bir temenni değil ama Tuncay’ın da sonu Süreyya Ayhan gibi olacak sanırım.
Olayın bir de vefa boyutu var. Sen bugünlere gelebildiysen Fenerbahçe sayesinde geldin. Herkese bir veriliyorsa sana beş verildi. Takımın kaptanlığına kadar hak ederek yükseldin. Böyle mi ayrılacaktın? Hani nerde vefa? Başkan Aziz Yıldırım sana, “Bir sene daha kal. Avrupa’nın önde gelen kulüplerinden birine gitmende yardımcı olalım“ diyor. Amaç burada kulübün de para kazanması. Eh yani bu kadarını da yapması gerekmiyor mu Tuncay’ın? Ama o ne yaptı? Tüccar kafalı menajeri Erdinç Şehit’in yolundan gitti. İnternet sitelerine girdim baktım. Tuncay bir anda Sarı-Lacivertli taraftarların en istemediği, en nefret ettiği adam oldu. (İnanın adam gibi bir kulübe gitseydi her şeye rağmen kimsenin sesi çıkmazdı.) Üstüne üstlük sen Başkan Aziz Yıldırım’a, “İki gün içinde kararımı vereceğim” diyerek milleti kandırıyorsun. 100 yılını devirmiş kulübün yöneticileri senin transferini gazetelerden öğreniyorlar. Zaten resmi internet sitesinden yayınlanan, “Tuncay Şanlı’ya başarılar“ başlıklı yazı çok anlamlı ve anlayana da çok şeyler ifade etmesi gereken bir yazı. Ancak gözleri paradan başka bir şey görmeyen bu ikilinin pek anlayacağını sanmıyorum. Şimdi, “Tuncay gibi bir oyuncuya imza attırmak için sezon sonuna kadar niye beklenildi?“ denilebilir. Evet bu bir hata olarak görülebilir. Ancak sanıyorum kaptanlığa kadar yükselmiş Tuncay’dan da kimse böyle bir ihanet beklememişti.
Sonuçta Tuncay, Middlesbrough’a gitti. Omuzlarda, alkışlanarak Fenerbahçe’ye veda edecekken, “Nankör” suçlamalarıyla Ada’nın yolunu tutacak. Aynı şekilde zamanında Serhat Akın da büyük bir havayla gitmişti. Avrupa’nın futbolda sıradan ülkesi olan Belçika’nın Anderlcht takımında bile tutunamadı. Şimdi nerede olduğunu bilen yok. En son Alman 2. Lig takımı Köln’den kovuldu. Yani anlatmak istediğim şey şu, her şey para değil. İnşallah Tuncay başarılı olur. İnşallah hepimizi gururlandırır. Bunun için çok çalışması gerekiyor. İngiltere futbolun beşiği. Herkes bu işi çok iyi biliyor. Yani buradaki gibi bomboş alanda saçlarını savura savura haybeye koşu yaptığında tribünde kimse seni, “Oley“ diye alkışlamaz. Kısacası Fenerbahçe’deki gibi kontrolsüz güç olmaya devam ederse daha ikinci günde kulübeye oturur. Ayrıca şunu da unutmamalı ki geride çok kırgın kalpler bırakıyor
Fenerbahçe hiç bir yere gitmiyor!Hasan Ali Atasoy
Mustafa Kemal’in meşhur ve muhteşem sözünü hatırlatarak girelim: Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır...
Her takımın taraftarı meseleye böyle bakarsa sağlıklı bir duruşu bulur. Onları ifrat tefritten, patolojik romantizmden ve dolayısıyla da derin hayal kırıklıklarından da korur.
Aslolan Fenerbahçe’dir. Söz konusu o olduğunda gerisi teferruattır. Futbolcu dediğin, hele Türkiye’de menacerlerin oyuncağı, para kapısı olmuş ‘Modern Çağın Köleleri’dir. Artık her şey endüstri, her şey pazarlama.
Her futbolcuya sevgi ve kıymet verilsin, hepsine saygı gösterilsin, hayran olunsun, pamuklara sarmalayıp sarılsın. Ancak hiçbiri kutsanıp, kahraman ilan edilmesin. Artık Mehmetçik Basriler, Zeki Rızalar, Lefterler hiç olmayacak.
Efsane olmuş, marşlara girmiş bazı futbolcular bile kendi kulübüne tepeden bakıp, “Fenerbahçe’yi biz Fenerbahçe yaptık” deyip hâlâ minnet ve biat beklerken, Lefter Baba hâlâ minnetini anlatıp, “Bu kulüptür beni ben yapan’’ deyip, “Kalbimi isteseler söküp veririm’ diye haykırır şu yaşında.
Bu gözler neleri gördü, neler izledi. Ne adamlar sahtekâr, ne sahtekârlar adam ilan edildi bugüne kadar. Baliç, Okocha, Uche, Högh, Rapajc, Alex, Tuncay ya da bir başkası..
Fenerbahçe’nin futbolcuları profesyoneldir. Ahlak dışı olmayan her türlü pazarlığı sonuna kadar yapma, hatta uçuk rakamlar bile isteme özgürlüğüne sahiptirler. Giderken kulüplerine para kazandırma zorunluluğu da kesinlikle yoktur. Bu sadece bir popülizmdir.
Yönetim, elindeki değerleri kaybetmeme adına, sistem ve takım adına, dengeleri de gözeterek azami ölçüde şartları zorlamalı. Ancak istemeyen hiç kimse takımda zorla tutulmamalı. Fakat herkes adam gibi gitmeli, adam gibi gönderilmeli. Hoyratça davranılmadan, kapılar çarpılmadan, onuru zedelenmeden. Geçmiş ve gelecek murdar edilmeden. Hedef gösterilmeden, hedef göstermesine izin vermeden...
Garip olan şu ki; koşmak, mücadele etmek, terinin son damlasına kadar formanın hakkını vermek, sadece bizim coğrafyada meziyet. Bırakın Avrupa’yı; Gana’da, Mali’de ya da Kamerun’da bile bunlar özellik kapsamına bile girmeyen çok sıradan şeyler. Futbolun zorunlu ve olmazsa olmaz ‘a-b-c’si...
Yine garip olan şu ki; ‘Avrupa Avrupa’ diye bağıranlar aslında Türkiye’yi inkâr ediyor ve küçümsüyor. Onları yüce, kendimizi cüce görüyorlar. Bu ülkenin takımları Asya Kupası’nda mı oynuyor? Bu ülkede ödenen Dolar’lar ve Euro’lar sanal mı, sahte mi?
Ne hancı haddini aşsın, ne yolcu şımarık davransın. isteyen gidebilir ve zaten gitsin de; hakkıdır. Bu bir meslek ve herkes para kazanmak için oynuyor. Bu devirde forma aşkı beklemek abartılı bir romantizm dışında bir şey değil. Futbolcular mesleklerini sevsin ve sadece aldığının hakkını versin, yeter.
Kahramanlaştırılanlar kendilerini gerçekten kahraman zannediyorlar, kulüplerine bile tepeden bakmaya başlıyorlar bir süre sonra. Bu durum transfer döneminde futbolcunun elini güçlendirip, kulüplerin de elini boşaltıyor.
Peki ya Aziz Yıldırım? Mücadelesini, emeğini, yarattığı katmadeğeri, vizyonunu, misyonunu para ile ölçebilir miyiz? O’nun bonservisi kaç para eder? O’nu nereye sığdıralım? Hangi sıfatı verelim?
Futbolcu üzerinden kıyametler koparan taraftarlara ya da kendilerini vazgeçilmez zanneden kariyer yolcularına son ve rahatlatıcı bir mesaj: Fenerbahçe de, taraftarı da hiçbir yere gitmiyor.
Yetmez mi?
tümer bizi satarken bile bu kadar acımasızca eleştiren yazarlarımız olmamıştı
__________________ armamızdaki yıldız tüm yıldızlara bedeldir çünkü o yıldız ayla beraberdir |