Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-10-2007, 22:56   #1
Ayche
Dişi Kartal
 
Ayche - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Yavru Balık Projesi

Küçük balık yoksa büyük balık da yok!


İstanbul, Türkiye — Greenpeace, tüm Akdeniz'de balık stoklarının tükenmesine yol açan 'yavru balık' avına ve satışına karşı başlattığı kampanyayı bugün düzenlediği basın toplantısı ile duyurdu. Basın toplantısının ardından Greenpeace gönüllüleri, İstanbul'un önemli balık satış merkezlerinden biri olan Beyoğlu balık pazarında, tüketicilere ve balık satıcılarına sembolik balık boyu ölçüm cetvelini dağıtarak herkesi bu kampanyaya katılmaya ve denizlerimizin geleceğini kurtarmaya davet etti.
Greenpeace, yürüttüğü denizler kampanyası çerçevesinde, tahrip edici balıkçılık ve aşırı avlanmanın Akdeniz'i ve Türkiye’nin deniz kaynaklarını ciddi ölçüde tehdit ettiğini vurgularken, özellikle yavru balık avının endişe verici biçimde arttığını anlatabilmek amacıyla bir çalışma başlattı. Bu çalışmanın amacı, çok yüksek miktarlarda yavru balık avlandığını ve satıldığını ortaya koyarak bir an önce önlem alınmasını sağlamak. Çünkü Türkiye'de çeşitli balık hallerinde yapılan incelemeler ve balıkçılardan alınan bilgiler, balıkçılığın plansız ve kontrolsüz bir şekilde büyüdüğünü ve son derece denetimsiz kaldığını gösteriyor. Tüketicilere ve balık satıcılarına dağıtılan balık boyu ölçüm cetveli (1), T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yasal olarak avlanmasına izin verdiği minimum balık boyları (2) temel alınarak hazırlandı. Bu cetvel, balıkçıdan tüketiciye kadar herkesin bu konuda eyleme geçebileceğini ve hepimizin denizlerimizi ve kaynaklarımızı korumakta sorumluluğu olduğunu hatırlatmayı hedefliyor.

Greenpeace Akdeniz Denizler kampanyası sorumlusu Banu Dökmecibaşı “Bugün Türkiye'nin heryerinde, balık hallerinde, pazarlarda ve restoranlarda rahatlıkla yavru ve avlanması yasak balık satıldığını görebilirsiniz. Ne yazık ki en değerli besin kaynaklarımızdan biri olan balık, yakında sofralarımızdan eksilecek. Türkiye'deki ticari balıklardan palamut, lüfer, hamsi, orkinos, kalkan gibi türler artık tükenme riskiyle karşı karşıya. Başlattığımız bu proje ile öncelikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yasadışı avcılıkla ilgili denetim ve kontrol mekanizmalarını ciddi biçimde arttırmasını ve bir an önce önemli türlerin yumurtlama ve gelişme alanlarının koruma altına alınmasını talep ediyoruz” dedi.

Her balık türünün varlığını sürdürebilmesi, kendisine gerekli ortamı sağlayacak sağlıklı bir habitatın varlığına bağlıdır. Tüm bilimsel çalışmalar, denizlerimizdeki stokların ciddi oranda tükendiğine dikkat çekiyor (3). Ne yazık ki Türkiye'de balık türleri ile ilgili bir stok değerlendirmesi henüz yapılmamakla birlikte yavru balık avı ve satışı neredeyse tüm balıkçıların ve biliminsanlarının bildiği ve dikkat çektiği bir gerçek.

Başta balıklar olmak üzere tüm deniz canlıları üreme çağına gelmeden yani erişkin boya ulaşmadan avlandığında, stoklar son derece hızlı bir şekilde tükenmekte, bunun sonucu olarak da tüm besin zinciri etkilenerek deniz ekosistemini neredeyse yok etmektedir. Türlerin sürdürülebilirliği ise her balık türünün en az bir kez üreme şansına sahip olabilmesine bağlıdır. Yasak dönemde bile pekçok bölgemizde endüstriyel avcılığın yapılması, Marmara Denizi’nde yasak olduğu halde trol teknelerinin avlanması, koruma altındaki türlerin rahatlıkla pazarlarda ve restoranlarda satışı yaşanan krizin boyutlarını göstermektedir. Bu durumdan öncelikle etkilenenler ise yaşamını denize bağlamış olan balıkçılar, özellikle de yerel kıyı balıkçıları olacaktır.

Dökmecibaşı, “Denizlerimiz kirlilik, iklim değişikliği, yabancı türlerin artması, kıyısal yapılaşma gibi pekçok tehditle karşı karşıyayken balıkçılığın da ciddi bir tehdit haline gelmesi daha da endişe verici. Türkiye bugün gittikçe modernleşen ve çok büyük bir balıkçı filosuna sahip. Bu durumun balık stokları ve diğer denizel kaynaklar üzerinde oluşturduğu olumsuz baskıyı önleyebilmek için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı acilen sürdürülebilir balıkçılığa dayalı bir deniz kaynakları stratejisi geliştirmeli ve Çevre ve Orman Bakanlığı ile birlikte deniz koruma alanlarının oluşturulması için eyleme geçmelidir. Anlamamız gereken en önemli şey, denizler sağlıklı bir şekilde varlığını sürdüremezse bizler için de bir gelecek kalmayacağıdır” diye ekledi.

Greenpeace, tüm dünya denizlerinin yüzde 40'ını kapsayacak deniz rezerv alanlarının oluşturulması için yürüttüğü kampanya çerçevesinde, 2006 yılında Akdeniz için deniz rezervleri haritasını (4) duyurarak önemli deniz ekosistemlerinin acilen korunması için hükümetleri eyleme çağırmıştı.
Atlas dergisi, Ekim 2007 sayısında geniş yer verdiği “Küçük Balık Yoksa Büyük Balık da Yok” kampanyasını destekliyor

Click the image to open in full size.


Not:Bu haber Greenpeace resmi internet sayfasından alınmıştır.
__________________

Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu

Yoruldu Yüregim , Yoruldu



Ayche Ofline   Alıntı ile Cevapla