Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18-06-2008, 13:20   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bu ego neden?

Türkiye’nin Euro 2008 macerası heyecan veren galibiyetlerle sürerken, Ay-yıldızlı ekip çeyrek finalde Cuma akşamı Hırvatistan’la karşılaşacak. Euro 2008 kampının başından beri medya ile arasında soğuk rüzgarlar esen A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, Çek Cumhuriyeti maçının 3-2 kazanılmasının ardından kameraların karşısına geçti. Terim’in sakatlık haberleriyle başlayan basın toplantısında konu medyaya gelince tansiyon birden yükseldi ve teknik direktör gazetecilere yönelik sert sözler kullandı. Terim gazetecilere, “Aslında sizinle ilgili Mevlana’dan bir dörtlük hazırlamıştım ama arkadaşlarım beni durdurdular” dedikten sonra basınla asıl hesaplaşmanın İstanbul’da olacağını söyledi. Milli takımın başına geçtiği günden bu yana Terim ve medya arasındaki ilişkiler hep ‘limoni’ oldu, milli futbolcular da yaptıkları el-kol hareketleriyle bu gerilimi artırdılar.
Şimdi tüm spor kamuoyu Terim'in daha ne gibi tuhaflıklar yapacağını da merakla beklemeye başladı. Fakat gerçek şu ki; herkes turnuvanın hatırına susuyor... Fakat bu turnuva da 26 Haziran'da bitiyor... Kısacası yaşananlar tam bir "Fırtına öncesi sesssizlik"
NTV de Terim'in bu garipliklerini Türk basınının önemli kalemlerine sordu ve şu yanıtları aldı:
SERGEN YALÇIN: ANLAMSIZ İŞLER BUNLAR
“Açıklamanın zamanı iyi tabi ki, maç kazandıktan sonra böyle açıklamaların gelmesi gayet normal ama böyle bir aşamada medyayı karşısına alması şu an için olmasa da ilerisi için kötü. Oysa ki medyayı yanına alması şu günlerde çok daha güzel sonuçlar verebilirdi.
Eleştirilerden veya haberlerden Fatih Terim etkilendiğine göre bütün futbolcular da etkileniyordur. Futbolcular medyada yazılanları takip edeceğine birazcık kendi işlerine kanalize olmalı. Önlerinde çok önemli bir çeyrek final maçı var ve öncesinde bu yorumların çıkması iyi değil. Medya veya basınla bu kadar uğraşmanın bir anlamı yok. Bence anlamsız işler bunlar.”
MERT AYDIN: MAĞDURKEN HAKSIZ DURUMA DÜŞTÜ
“Terim toplantıda dedi ki, ‘Bunlar bizi çok fazla etkilemiyor.’ Ama etkiliyor ki söylenenleri kaale alıyor ve basın toplantısında bu açıklamaları yapıyor. Basın içinde tabii ki yanlış haberler yapıldı. Eleştirinin dozunu kaçıranlar oldu, ancak Terim bu basın toplantısıyla herkesi karşısına aldı. ‘Bizim hakkımızda şu şu haberleri yapanlar var, bunlara teessüf ediyorum’ diyebilirdi.
Orada bu tür bir basın toplantısına gerek yok. Fatih Terim ve milli takımın ilgilenmesi gereken konu basının ne tarz haberler yaptığı değildir, oynayacağımız rakiplerdir. Öyle bir hal aldı ki, Fatih Terim milli takımın yenildiği ilk maçtan sonra büyük eleştirilere uğrayacak. Dünkü açıklamalarla savaş baltaları çıkarıldı. Üzücü olan nokta milli takım maç kazansa bile doğru dürüst sevinilmeyecek.
2002 Dünya Kupası’nda da benzer bir durum yaşanmıştı ve Şenol Güneş basın toplantısında bu konuyu açmamaya özen göstermişti. Fatih Terim, hiç de hoş olmayan sözler söyledi. Haklı olabileceği konularda bile haksız duruma düştü. Mağdur durumdaydı, dünkü konuşmasıyla o durumdan çıkmış oldu. Önüne gelene hakaret etti. Bunlar isim vermeden bütün basına söylenmiş sözler.
Fatih Terim ve yardımcıları herhalde bütün gece gündüz bize ‘kim ne dedi, ne yazdı?’ diye konuşuyorlar sanırım, rakibi analiz falan etmiyorlar. Siz işinizi yapın, ardından haklı olduğunuz konularda istediğinizi söylersiniz. Terim ve medya arasındaki gerilim futbolculara belki de iyi yansıyor ama burada da maçlardan sonra oyuncular basına karşı inanılmaz hareketler yapıyorlar. Terim’in açıklamalarından anlaşılıyor ki teknik direktör hiçbir eleştiriye tahammüllü değil.
İstanbul’a dönünce spor müdürleriyle bir yemek yer ve öpüşerek ayrılırlar, hiç de bir şey olmaz...”
UĞUR VARDAN: HESAPLAŞMA BİR AN ÖNCE OLSUN
“Fatih Terim de, Türk basınının üyeleri de aynı kültürün parçaları. Ve her seferinde bu aynı kültürün uzantıları, sanki hayata farklı noktalardan bakıyorlarmış gibi davranıyorlar. Gerilim ve bundan beslenme meselesi, sadece onlara ait değil, siyasette, sanatta, yani hayatın bütün diğer alanlarında da aynı dert var. Terim, “Rahatsınız, dünyanın hiç bir yerinde sizin gibi hakarete varan yazılar yazıp da kurtulanlar yok” diyor ama işlerin böyle yürümediğini çok iyi biliyoruz. Hatırlayalım, Alman basını ‘Panzerler’i İngiltere’ye 5-1 yenildiğinde şişe geçirmiş, İtalya’ya 4-1 yenildiğinde de bütün takımı pizza şeklinde ti’ye almıştı. Bence asıl mesele, Terim’in basını tanımıyormuş gibi davranması. Oysa futbolculuğundan teknik direktörlüğüne uzanan çizgide 35-40 yıldır o insanlarla aynı havayı soluyor. Spor basını belki işin içine televizyon girdikten sonra düzeyini çok daha düşürdü ama temel refleksleri itibarıyla geçmişten çok da farklı değil...
Konunun İstanbul’daki hesaplaşma boyutu ise bence bir an önce gerçekleşmeli, çünkü bu ortamda sanki basının bütün katmanları aynı suçu işliyormuş gibi gözüküyor. Açıklanmalı ki, kimlerin kastedildiği resmileşsin. Bir de şunu belirtmeliyim, Terim eğer ki Macaristan maçının ardından basına el kol hareketi çeken Emre’ye bir ceza verseydi bütün tezlerinde haklı olabilirdi ama onun da kızdıklarından farklı olmadığını, bu olayla çok net bir şekilde görülüyor.
ALP ULAGAY: TERİM OYUNCULARI DA GERİYOR
“Milli Takım teknik direktörü Fatih Terim’in şampiyona döneminde yaptığı açıklamalar geçmişte yaptıklarıyla paralel. Terim bu şekilde konuştukça ilişkilerin daha iyiye gitmesi mümkün değil. Oyuncuları da bu tip bir ilişkiye sürüklüyor, onları da geriyor ve dolduruyor. Orta yol bulmak lazım. Hakarete varan eleştiriler elbette doğru değil. Ancak önde gelen futbol ülkelerini düşünelim: Bild gazetesi, İngiltere’ye 5-1 yenilen Alman milli takım oyuncularını ‘şişe’ gibi çizmişti... İngiltere’de yapılan eleştirileri görüyoruz her zaman. Türk Milli Takımı’nda eleştirilecek birçok nokta var ama ben saha içi iletişimi bıraktım, saha dışındaki tutumları hiç hoş değil. Golden sonra hareket yapma vs. Teknik ekibin sabıkası bu konuda zaten iyi değil. Galip durumdasınız, kaleciniz Volkan bir oyuncuya saldırıp oyundan atılıyor, milli takım kaptanı yine basın tribününe hareket yapıyor. Bu biraz da soyunma odasından kaynaklanıyor.
Fatih Terim döneminde sahada, saha dışında sürekli bir gerilim var. 2005’teki İsviçre maçından sonra yaşananlar buna en iyi örnek. Sürekli gerilimi artırmak işe yarayan bir yöntem değil gibime geliyor. Fatih Terim Galatasaray’da çalışırken de böyleydi.
Türkiye bu turda elenseydi ciddiye alınabilirdi İstanbul’daki hesaplaşma. Ancak çeyrek final veya yarı finalden sonra tansiyonun biraz düşeceğini düşünüyorum. Biraz başarı gelince bu tür şeyler unutulur.”
CEMAL ERSEN: SERT YANIT VERMEYİ BEKLEYEN İSİMLER VAR
“Fatih Terim’in üslubunu hiç onaylamıyorum. Terim’in o toplantıda vermesi gereken mesajlar, bazı medya organlarında çıkan ve asılsız olduğunu iddia ettiği haberleri yalanlayıp medyaya yüklenmek yerine birleştirici olmalıydı. Kendi şikayet ettiği üslubu kendi kullandı.
Çek Cumhuriyeti maçının kazanılmasından sonra medyayla uğraşmayı alışkanlık haline getiren Emre’nin basın tribününe doğru yaptığı hareket ve sonrasında “Yazılarınızı mı değiştiriyorsunuz?” şeklindeki açıklamayla Terim’in basın toplantısında kullandığı ifadeler birebir örtüşüyordu. Bu da gösteriyor ki, futbolcuların önemli bir bölümü Terim gibi medya ile arasına ciddi bir mesafe koymuş.
Hesaplaşma hukuk önünde bir hesaplaşma olacak. Dava açıyoruz 8 ayda sonuçlanıyor şeklinde bir şikayeti var Fatih Terim’in. Sanıyorum yanlış gördüğü her haber için değil ama kendisine yönelik kişisel haberlerle ilgili mahkemeye gidecek. Milli takım Cuma günü Türkiye’ye dönerse medya ile Terim arasındaki gerginlik daha da artacak. Çünkü Terim’in basın toplantısındaki üslubuna daha sert yanıt vermeyi bekleyen bazı futbol yorumcuları var.
Terim’in verdiği tepkiye katılmıyorum, onaylamıyorum ancak Terim’e yapılan bazı eleştiriler de gerçekten rahatsızlık verici. Dünkü basın toplantısında dikkat ettiyseniz Terim bazı söylediklerini tercüme ettirmedi ve toplantının sonuna doğru yabancı gazeteciler toplantıyı terk etti.
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla