|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
21-02-2007, 02:24 | #1 | ||
Yardımcı Admin Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 23.645
Tecrübe Puanı: 10 |
Bir dönem padişah sofralarından eksik olmayan tarihî Taşdelen ve Karakulak suları da hortumlandı. İstanbul'un en lezzetli suları arasında gösterilen Taşdelen Suları'nın bulunduğu orman alanı, Sultan Mahmud'un annesi Nurbanu Sultan Vakfı'na aitti. 1945'te kamulaştırıldı, 1986'da 49 yıllığına Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne verildi. 27 milyon YTL'lik vurgunun hikâyesi 1998 yılında bir kira sözleşmesi ile başlıyor. Geçen sene mahkeme kararı ile tesislerden çıkarılan Köksallar Limitet Şirketi, 3 milyon dolarlık yatırım şartı ile Taşdelen Vakıf Memba Suları Tesisleri'ni kiralamıştı. Ancak sözünde durmayınca 2 yıl sonra sözleşmesi feshedildi. Buna rağmen Ümraniye Sultan Çiftliği köyündeki tesislerden çıkmayan şirket, yıllar süren dava aşamasında tek kuruş kira vermediği gibi vakfın suyunu satmaya da devam etti. Üstelik vergi kaçırmak amacıyla farklı bir isimde faaliyet göstermeye başladı. Devletin soruşturma raporlarına göre, günlük cirosu 9 bin YTL olan Taşdelen'den, sadece su satışları ile yaklaşık 20 milyon YTL'lik vurgun yapıldı. Vakıflar'ın kira kaybı ise 3 milyon YTL oldu. Köksallar şirketinin istismarı bu kadarla da kalmıyor. Şirket, Taşdelen markası ve logosu ile başka bir suyu satmayı sürdürüyor. Karakulak suyunun da durumu farklı değil. 3 ay önce kiracısının elinden alındı; ama 2 aydır boşa akıyor. Ümraniye Sultan Çiftliği köyünde bulunan 40 bin metrekarelik Taşdelen Vakıf Menba Suları Tesisleri 1998 yılında 10 yıllığına Köksallar Turizm İnşaat ve Ticaret Limitet Şirketi'ne kiralandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Köksallar arasında imzalanan protokole göre kiracı şirketin 14 ay içinde 3 milyon dolarlık yatırım yapması gerekiyordu. Ancak belirtilen süre içinde yatırım gerçekleşmedi. Sözleşmenin feshinin ardından tesislerin teslim alınması konusunda gerekli yasal işlemler başlatıldı; ancak bu da mümkün olmadı. Ardından tahliye davası açıldı. 2005 yılında Vakıflar lehine sonuçlanan mahkeme, halen Yargıtay'da temyiz aşamasında. Temyiz davası sonuçlanmadan tesisleri terk etmemekte direnen Köksallar'ın yaptığı vurgun, Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün dikkati sayesinde ortaya çıkarıldı. Şirketin, maliyeden vergi kaçırmak amacıyla farklı bir isimde faaliyet gösterdiği tespit edildi. Bunun üzerine bölge müdürü Adnan Ertem, Yargıtay kararını beklemeden 2006'da Ümraniye Kaymakamlığı ve jandarmanın desteğiyle işgalci şirketi tesislerden çıkardı. Soruşturma raporları ise büyük vurgunu gözler önüne seriyor. Su satışı, kira kaybı ve yapılmayan yatırımların yol açtığı zarar 27 milyon YTL. Ayrıca Köksallar, tesisleri devralırken bazı makineleri satın aldığı halde parasını ödemedi. Vakıflara ait 3 katlı bir binayı yıktı. 2005'te tesislerden çıkarken bazı makineleri aldı, bazılarını da kırdı. Bunların zararı 76 bin YTL oldu. Karakulak Menba Suları Tesisleri de 1993'te 10 yıllığına Ramazan Özçelik isimli bir turizmciye kiralandı. Fakat aynı talihsizlikler burada da yaşandı. Uzun yıllar kira alınamadığı gibi kiracı da tahliye edilemedi. Yoğun uğraşlar sonunda 13 Aralık 2006'da Özçelik tesislerden çıkarılırken, zararın 500 bin YTL civarında olduğu belirtildi. Karakulak suları, işgalden kurtuldu; ama şimdi ilgisizlik kurbanı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, tesisleri 2 aydır işletmiyor. Vakıflar Genel Müdür Yardımcısı Ömer Faruk Öz, her iki tesisi de rehabilite etmek için yoğun bir çaba gösterdiklerini dile getirdi. Padişahların içtiği suyun ünü sınırları aşmıştı Taşdelen Suları'nın bulunduğu orman alanı, Sultan Mahmud'un annesi Nurbanu Sultan Vakfı'na aitti. 1945'te kamulaştırıldı, 1986'da 49 yıllığına Vakıflar'a verildi. Beykoz'daki Karakulak suyu da adını bir Osmanlı ağasından almış. Has ahırlarda çalışan Karakulak Ahmed Ağa, midesine iyi geldiği düşüncesiyle satın almış ve suyun çıktığı yere bir çeşme yaptırmış. Daha sonra Karakulak suyunun ünü Mısır, Suriye ve hatta Fransa'daki saraylara kadar ulaşmış. Sultan I. Mahmud'dan sonra gelen padişahlara gümüş güğümler içerisinde servis yapılan Karakulak suyu, Sultan II. Abdülhamid döneminde padişahın içmesine tahsis edilmiş. Bir tabur askerin koruduğu Karakulak, eski deyimlere ilham olmuş. Eski İstanbul beylerinin bir kişinin kibarlığını anlatmak için "Karakulak suyu gibi adamdır." dedikleri bilinir
__________________ | ||
|
23-02-2007, 18:15 | #2 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Jul 2006
Mesajlar: 15.053
Tecrübe Puanı: 33 | başka bişi kaldı mı??
__________________ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim . Kalbimde kalbine yok bile kinim . Bence artık sen de herkes gibisin. Eylül 2008 | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |