Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Dişi Kartallar > Kadın Sağlığı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23-01-2007, 19:38   #211
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

check up'la gideriliyor" diye konuştu.


Prof. Dr. Çamlıbel, kadınların, ergenlik çağlarından ölünceye kadar check up programlarına gitmelerinde fayda olduğunu ifade ederek, "Üreme organlarında kanser riski vardır. Özellikle meme kanseri çok yaygın. Her 7 kadından biri hayatı süresince meme kanseri olacaktır diye kabul ediyoruz. Ama mammografi denilen süper bir alet var. Her kadın, 35 yaşından sonra 2 yılda bir mammografi çektirmelidir. 50 yaşından sonra yılda bir. Smear testi dediğimiz, hem rahim hem de rahim ağzı kanseri için erken uyarı sistemidir. Senede bir kez yapılması gerekir. Yumurtaln 'jimnastik' olarak nitelendirerek, "Zevk almak için düzenlık kanseri kadınlarda biraz daha seyrek görülmektedir, ama çok kötü sonuçları oluşmaktadır. Hemen öldürebilen bir kanser ve maalesef onun erken tanısı yok. Tek çözüm, doktora 6 ayda bir gitmekten geçiyor" ifadelerini kullandı.

MENOPOZDA KANSER RİSKİ
Jinemed Kadın Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, menopozun yaklaşık 45'li yaşlardan sonra başlayan ve 50'li yaşlarda biten bir adet dönemi düzensizliğinin son noktası olarak görülebildiğini vurgulayarak, "Yumurtalıklarda yumurta üretimi artık duruyor ve östorojen seviyesi sıfırlıyor. Bu, geriye dönüşü olmayan bir olay. Menopozdaki kadınlara yılda bir smear testi yapılması gerekir. Çünkü kanser riski biraz yükseliyor. Özellikle de meme kanseri. Mutlaka mammagrofi çekilmesi gerekiyor. Kalın bağırsak kanseri 50'li yaşlardan sonra iki numaraya yükseliyor. Mutlaka 5 yılda bir kalın bağırsağa bakılması gerekiyor" diye konuştu.


Kendilerine gelen hastaların yakınmalarına göre, şu anda İstanbul'da cinsellikle geçen en önemli ve yaygın hastalığın, "HPV virüsü" denilen, siğil virüsü olarak adlandırılan ve rahim ağzı kanserine yol açabilen bir hastalık olduğunu bildiren Prof. Dr. Çamlıbel, "Buna zamanında müdahale edilmesi gerekiyor ki rahim ağzı kanserine yol açmasın" dedi.


Genital siğillerin sadece cinsellikle geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, "Kaşınır, kızarır ve ele gelir. Siğil oluşan kişiler bunları hisseder. Bunlar bir-iki tane olarak başlayıp çoğalabiliyor. Elma kadar, hatta karnabahar kadar büyüyenleri olabiliyor. Cinsellik yoluyla geçtiği için mutlaka partnerin de muayene ve tedavi olması gerekiyor" diye konuştu.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:38   #212
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bel soğukluğundan korunmak için...

--------------------------------------------------------------------------------

Bel soğukluğu cinsel yolla bulaşan, Neisseria gonorrhoeae adı verilen bakterinin yol açtığı bir enfeksiyon hastalığıdır.

Nasıl bulaşır?

Ana bulaşma yolu cinsel temastır. Etken hastalıklı kişinin mukozalarında (vajina, penis, boğaz, rektum) bulunur. Penisten vajinaya, ağıza, rektuma; vajinadan penise, ağızdan vajinaya bulaşma olur. Hasta erkekten kadına bulaşma riski yüzde 50?ken, hasta kadından erkeğe bulaşma riski yüzde 20?dir. Diğer bir bulaşma yolu da, doğum esnasında anneden bebeğedir. Bebekte göz enfeksiyonuna yol açar. Doğum sonrası kullanılan koruyucu göz damlalarıyla (gümüş nitrat) gonorenin bulaşması engellenir.

Ne tip rahatsızlıklara yol açar?

Erkeklerde kuşkulu cinsel temastan sonra 10 gün içinde, aniden ortaya çıkan idrar yaparken yanma ve idrar dışında sarımsı - krem rengi bol bir akıntıya yola açar. Ancak erkeklerin yüzde 10?unda herhangi bir yakınmaya yol açmayabilir.

Kadınlarda vajinal akıntıya (sarı veya kanlı), adet dışı kanamalara, adet sırasında her zamankinden daha fazla kanamaya, cinsel temas esnasında kanamaya ve idrar yaparken sızıya neden olur. Hasta kadınların yaklaşık yarısında herhangi bir yakınmaya yol açmaz. Bulaşma açısından bu yakınmasız kişiler önemlidir.

Bel soğukluğu tanısı nasıl koyulur?

Akıntının boyanarak incelenmesi ve kültürüyle etken gösterilerek tanı koyulur..

Bel soğukluğu nasıl tedavi edilir?

Bel soğukluğunun tedavisi kolaydır. Hekimin önereceği antibiyotiklerle kısa sürede ve kesin olarak tedavi edilebilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Tedavide diğer önemli bir nokta, hastanın birlikte olduğu kişilerin de bulunup tedavi edilmesidir.

Tedavi edilmezse ne olur?

Tedavisiz kişiler hastalığı bulaştıran önemli kaynaktır. Toplum içinde hastalığın yayılımına neden olurlar. Ayrıca tedavisiz kişilerde hastalığın komplikasyonları gelişmeye başlar. Kadınlarda sıklıkla servikste, pelviks inflamatuvar hastalığa (etkenin uterus, tuba ve overlere yayılması sonucu ortaya çıkan karın alt bölgelerde ağrı, akıntı, ateş gibi yakınmalarla seyreden tablo), dış gebeliklere yol açabilir. Ayrıca kadınlarda kısırlığa kadar giden tablolara neden olabilir. Erkeklerde testislerde ağrı ve şişmeye (epididimit), her iki cinste eklem iltihabına ve deri enfeksiyonlarına yol açabilir.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:38   #213
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bulaşma nasıl önlenebilir?

Cinsel yolla bulaşan hastalıkları engellemek için alınan önlemlerle, bel soğukluğunun bulaşması engellenir. Bunun için şunlara dikkat edin:

· Kuşkulu cinsel temaslardan uzak durun

· Kondom kullanın

· Tek eşlilik veya arkadaşlığı seçin

· Birlikte olduğunuz partnerlerin sayısını azaltın

· Alkol ve uyşturucuları aldıktan sonra kuşkulu ve tanımadığınız kimselerle cinsel temastan uzak durun

· Cinsel yolla bulaşan hastalıklar yönünden düzenli olarak kontrollerinizi yaptırın.
__________________
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:38   #214
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Fiziksel aktivitenin sağlığa etkisi

--------------------------------------------------------------------------------

Fiziksel aktivitenin sağlık ve zindelik için sağladığı yararların giderek daha iyi anlaşılmaya başlandığının altını çizen uzmanlar, "Düzenli fiziksel aktivitenin sağlıklı kilonun sürdürülmesi, dayanıklılık, güç ve esnekliğin artmasındaki rolünün yanı sıra günümüz hastalıkları olarak kabul edilen kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı açıkça bilinmektedir" diyor.


Uzmanlar, söz konusu yararların sadece bireysel düzeyde önemli olmadığını ifade ediyor. Dünyanın her yerinde giderek maliyeti artan sağlık hizmetleri yönünden koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında fiziksel aktivitenin sağladığı yararların, önemli bir tasarruf sağladığını kaydeden uzmanlar, "Ancak optimal bir sağlık için gerek çocuk gerekse yetişkinlerin büyük bir çoğunluğunun yeteri kadar fiziksel aktivite yapmadıkları görülmektedir. Sağlıkla ilgilenenler, fiziksel aktivitenin neden önemli olduğunu anlamalı, tüm yaşlardaki bireyleri yaşamın bir parçası olarak fiziksel aktivite ve spora katılımları için motive etmelidirler. Fiziksel aktivitenin yaşam boyu sürdürülmesinin herkese, her yerde, her zaman yararlı olabileceği mesajının daha geniş kitlelere yayılmasına yardımcı olmalıdır" ifadelerini kullanıyor.


Uzmanlara göre, fiziksel aktivitenin fiziksel sağlık üzerine etkileri şöyle:

"Kilo Kontrolü: Birçok ülkede fiziksel aktivite düzeyi besin tüketiminden daha fazla düşüş göstermiş, böylece düşük düzeyde fiziksel aktivitenin şişmanlık için önemli bir etken olduğu sonucuna varılmıştır. Önemli bir sağlık sorunu olan şişmanlık giderek artmakta ve koroner kalp hastalığı, diyabet, inme, artrit ve kazalara karşı risk oluşturmaktadır. Kilo kaybının enerji sınırlaması ve fiziksel aktivitenin artırılmasıyla sağlanması daha kolay ve etkilidir. Daha da önemlisi kilo almayı önlemede önemli rol oynamaktadır. Örneğin günde 2-5 km yürüyüş enerji dengesinin sağlanmasını önemli ölçüde etkilemektedir.


Kan Basıncının Kontrolü: Yüksek kan basıncı (tansiyon) 140-90 mmHg. olduğunda kalp krizi, kalp ve böbrek yetmezliği, inme gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini iki katına, 160-95 mmHg. Olduğunda ise üç katına çıkarmaktadır. Düzenli fiziksel aktivite kan basınçlarını diğer klinik uygulamalarla kıyaslanabilecek düzeyde yaklaşık 6-10mmHg. azaltabilmektedir. Ancak her zaman tek başına yeterli olmayabilir ve diğer klinik uygulamalarla (kilo kaybı, alkol ve tuzun azaltılması, çoğu zaman ilaç kullanımı) birlikte olması gerekebilir. Fiziksel aktivite ilerleyen yaşla birlikte gözlenen tansiyonun artmasına karşı koruyucu olabilmektedir. Önerilen fiziksel aktivite düzeyi, düzenli orta şiddette egzersizlerdir. Ciddi hastalık risklerinin bile, çok hafif düzeyde fiziksel aktivitenin arttırılması ile azaldığı bilinmektedir.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:39   #215
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kan Lipitlerinin Kontrolü: Düzenli fiziksel aktivitenin lipit (yağ) metabolizmasına olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. HDL kolesterolünü (iyi kolesterol) artırırken, bazı durumlarda toplam LDL kolesterolünü (kötü kolesterol) düşürerek daha yüksek HDL/LDL oranı ve buna bağlı koroner kalp hastalığı riskini azaltmakta, ayrıca yüksek plazma trigliserid düzeyini de düşürmektedir. Önerilen fiziksel aktivite düzeyi; haftada 15 km veya daha fazla yürüme veya koşma gibi aktivitelerdir. Aktivitenin toplam miktarı ve sıklığı, şiddetinden daha önemlidir.


Şeker Hastalığı ve Kan Şekerinin Kontrolü: Düzenli fiziksel aktivite insülin aktivitesinin kontrolüne ve kan şekerinin düzenlenmesine yardımcıdır. Fiziksel olarak aktif, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığı olanlarla hareketsiz yaşam sürenlere göre damar komplikasyonlarının görülme sıklığı daha düşüktür. Yaşın ilerlemesine bağlı şeker hastalığına yakalanma riski de aktif kişilerde yüzde 20 veya daha fazla oranda azalmaktadır. Böylece düzenli fiziksel aktivite, insüline bağımlı olmayan şeker hastalığının tedavisinden çok korunmasında önemli rol oynamaktadır. Önerilen fiziksel aktivite düzeyi; yürüyüş ve düşük şiddetli, uzun süreli egzersiz programlarıdır.


Damar ve kas-İskelet Sistemi Hastalıklarını Önleme: Koroner kalp hastalığı ve inme riskinin fiziksel aktivitesi fazla olan kişilerde daha düşük olduğu görülmektedir. Orta düzeyde bir aktivite bile tamamen hareketsiz(sedanter) kalmaktan daha iyidir ve giderek artan aktivite düzeyi daha çok yarar sağlamaktadır. Kas ve kemiklerin kuvveti, eklemlerin esnekliği; koordinasyon, denge ve hareket çevikliği için önemlidir. Bütün bu özellikler yaşla birlikte önemli derecede azalmaktadır. Bu durum fiziksel aktivite düzeyindeki azalma ile yakından ilişkilidir. Özellikle kadınlarda yaşlandıkça osteoporozla birlikte kemik kırıkları (bilek, omur ve kalçada) görülme riski artmaktadır. Kemik mineral yoğunluğunda artış, çocukluk ve adölesan döneminde yapılan egzersizlerle örneğin; ağırlık taşıma, yürüyüş, koşu, tenis,v.b. gibi egzersizlerle sağlanmaktadır. Yetişkinlikte yapılan orta düzey aktiviteler ise yaşla ilgili kayıpların önlenmesine yardımcıdır."


Sağlıklı, uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürme amacı için "Herkes İçin Spor" kavramı yaygınlaştırılmaya çalışılmalıdır.
Uzmanlara göre, fiziksel aktivitenin zihinsel sağlık üzerine etkisi ise şu şekilde:


"Etkilerini ölçmek zor olmasına karşın yapılan çalışmalar fiziksel aktivitenin yararlı psikososyal etkileri olduğu konusunda birleşmektedir. Kaygı, stres depresyonun azaltılması, zihinsel sağlığın sürdürülmesi, psikolojik zindeliğin sağlanmasında pozitif etkiler yaratmaktadır. Özet olarak; fiziksel aktivite, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumlu yönde etkilemektedir."
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:39   #216
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Uzmanlara göre, çocuk ve gençleri (5-12 yaş) düzenli aktivite yapmaya cesaretlendirmek, olumlu sağlık alışkanlıkları geliştirmelerine, sigara ve ilaç bağımlılığından uzak durmalarına, okul başarılarını geliştirmelerine yardımcı olmak anlamına geliyor. Ergenlik (13-19 yaş) döneminde, çocukluktakinden daha yoğun aktiviteye devam edilebileceğinin altını çizen uzmanlar, "Bu dönemde yarışma sporlarına katılım karakter gelişimini olumlu etkilemektedir. Ayrıca aşırı kilo alımını engelleyerek, yetişkin dönemde sık görülen kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olacaktır. Yetişkin yaşamında (20-65 yaş) fiziksel aktivitenin yararları daha belirgindir. Daha önce belirtildiği gibi pek çok fiziksel ve zihinsel hastalıklara yakalanma riskini azaltmaktadır. Yaşlılıkta (65-75 yaş) kronik hastalıklara karşı korunmanın yanı sıra, en büyük önemi zihinsel ve bedensel fonksiyonların korunmasını sağlamasıdır. Örneğin eşini kaybetmiş bir kişinin grup egzersizlerine katılması, mücadelesinde yardımcı olmaktadır" diyor.


Uzmanlar, yaşamın her döneminde düzenli fiziksel aktivitenin yapılmasının önemli olduğunu da belirterek, "Düzenli egzersiz yapan bir kişi daha kaliteli bir yaşamı tek başına 10-20 yıl daha sürdürebilmektedir. Orta yaşlılar (75-85 yaş) ve çok yaşlılar (>85 yaş) için düzenli, uygun ve güvenli aktivite programları kas kuvvetinde artışa bağlı daha iyi koordinasyon, denge, kısa reaksiyon zamanı, artmış doğal yürüme hızı, esnekliği sağlamaktadır. Ancak bu grupta düzenli fiziksel aktivitenin yaşam beklentisine etkisi azdır. Ayrıca "yaşam stili aktiviteleri" olarak adlandırılan yürüyüş, bahçe işi ile uğraşma, araba yıkama, bisiklete binme, merdiven kullanma vb. gibi aktivitelerle aktif bir yaşama başlamaya karar verilerek egzersiz yaşamın bir parçası haline getirilebilir. Her yetişkin 30 dakika veya daha fazla orta düzey aktiviteyi haftanın hemen her günü yapmalıdır" açıklamasında bulundu
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:39   #217
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Duygusal zekanız yüksek mi?

--------------------------------------------------------------------------------

Hayat yüksek zekalı ama başarısız insanlarla doludur. Bu kişiler zekaları yüksek olmasına rağmen, gerektiği yerde gerektiği gibi davranmamış ve hayatta kaybetmişlerdir.

Örneğin, zekalarını sadece toplumu yermek için kullanmış veya her şeyi küçümsediklerinden ya da basit gördüklerinden, uğraşmaya değer bulmamışlar, böylece sıradan insanların vardıkları beceri ve başarı düzeyine ulaşamamışlardır. İnsanlarla iyi ilişki kuramamışlar, belirli bir hedefe doğru gidememişlerdir. Tembelliklerini yenememiş veya zekalarını kötü amaçlar ve uğraşlar için kullanmışlardır. Zeka bir güçtür, kullanılmaz ya da iyi bir amaç için kullanılmazsa, hiç bir işe yaramaz ya da sadece yıkıcı olur.

Hayatta başarılı olmak için zeki olmak yetmez, duygusal zekanın da yüksek olması gerekir. Duygusal zeka son yıllarda yeni bir kavram olarak ileri sürülmüş olmakla beraber, eskiden beri bilinen akıllı ve uyumlu davranış özelliklerinden başka bir şey değildir. İnsanlarla iyi iletişim kurmak, ne zaman ne yapacağını bilmek, fırsatları iyi değerlendirmek, belirli olumlu bir amaca doğru ilerleyebilmek, kararlı olmak, gelip geçici esintilerden etkilenmemek gibi nitelik ve becerileri içerir.

Duygusal zekanın belli başlı özellikleri şunlardır:

· Kendini tanıma: Duygusal zekası yüksek olan kişi, duygu ve düşüncelerinin, tercihlerinin, eğilimlerinin, zayıf ve kuvvetli yanlarının farkındadır. Yeteneklerini, eğitimin ona sağladığı donanımı bilir. Bunlara dayanarak kararlar alır, kendine hedefler seçer, yani seçimleri ve amaçları kendiyle ilgili gerçeklerle uyumludur.

· Duygularını kontrol edebilme: Anlık başarılardan, hazlardan uzak durmayı bilir. Sonradan pişman olacağı duygu patlamalarına kapılmaz, gereksiz atılganlıklar yapmaz. Karamsar ya da endişeli duygulara kapılmaz, bunların kendisini yapmayı planladığı işerden uzaklaştırmasına izin vermez. Bunları yatıştırmak ve özümsemek için bir yol bulabilir. Düşüncelerini ve eylemlerini belirli bir hedefe odaklayabilir.

· Kendiliğinden güdülenme: Kendi hedeflerini kendisi belirler, başkalarının zorlaması olmaksızın, bunları gerçekleştirmek için tüm çabasını ve yeteneklerini ortaya koyar, hedefine kilitlenebilir, bundan heyecan ve zevk duyar. Hedeflerin peşinden giderken geçici hazlarını erteleyebilir. Bir sınava girerken ya da bir çalışmayı yürütürken, heyecanını başarıyı artıracak şekilde kullanabilir. Başarısızlığa uğradığında umut ve iyimserliğini korur, yeniden deneyebilir.

· Başkalarının duygularını paylaşma: Diğerlerinin hissettiklerine karşı duyarlıdır. Kendini onların yerine koyabilir. Böylece karşı tarafın duygularını kavrar ve derinliği olan, uyumlu bireysel ilişkiler geliştirebilir.

· Toplumsal etkinlik: Kişiler arası çatışmaları çözmekte başarılıdır. Bir ilişkinin ve grubun nabzını tutar. Dile getirilmemiş paylaşılan duyguları ifade edebilir. Bir grubun organizasyonunda liderlik nitelikleri sergiler ve kişiler bunu doğallıkla kabul eder.

Duygusal zeka kalıtsal özellikler, çocukluk deneyimleri ve öğrenme sonucu oluşur. Bir diğer deyişle, duygusal zekayla ilgili becerilerin çoğu öğrenme ve alıştırmayla geliştirilebilir.

İleri yaşlarda davranış kalıplarının değiştirilmesi zor ya da imkansızdır. Mümkün olsa bile, kişi becerilerini kullanacağı alanı ve zamanı yitirmiştir.

Buna karşılık çocukluk ve ilk gençlikte kazanılan tepki biçimleri ve beceriler yaşam boyu sürer, bu nedenle duygusal zekanın geliştirilmesi en iyi fırsatın çocuklu dönemi olduğu söylenebilir.
__________________
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:39   #218
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Güne zinde başlamak için

--------------------------------------------------------------------------------

Güne zinde başlamak için en etkili yol, karbonhidrat açısından zengin bir kahvaltı ve sabah sporu. Sabah kalktığınızda önce güzel ama hafif bir kahvaltı yapın. Enerjinizi tekrar kazanmak için önce sağlıklı bir şeyler yiyin. Aksi takdirde vücudunuz, yağ depolarına saldıracaktır. Dolayısıyla kahvaltı yapmadan egzersize başlayan, hele bir de işe gitmeye kalkışan kişiler bütün bir gün boyunca istediği başarıyı elde edemez. İşinize konsantre olmada zorlanmamak ve daha zinde bir gün geçirmek için güzel bir kahvaltıdan ve egzersizden daha kolay ne olabilir ki?

Uzmanların belirttiğine göre, en ideal kahvaltı, karbonhidrat açısından zengini olanı. Örneğin mısır gevreği, yulaf, meyve veya kepek ekmeğiyle yapılmış bir sandviç yiyebilirsiniz. Bu arada yeterince sıvı tüketmeyi de unutmayın. Gerçi bilimsel olarak sebebi açıklanamasa da, sabahları su ihtiyacımız, günün diğer saatleri kadar fazla olmuyor. Ancak vücut, sabahları beyne, suya ihtiyaç duyduğu sinyalini göndermediği için yeterince sıvı tüketmiyoruz. 'Sıvı'dan kastımız sadece kahve veya çay değil. Ayılmak için bir bardak çaya ya da bir fincan kahveye hayır demeyiz, ama tüm sıvı ihtiyacınızı da bunlardan karşılamaya kalkmayın. Bu tür içecekler yerine meyve suları ya da soda için. Bitkisel çaylar da uzmanların önerdiği içecekler arasında yer alıyor.

Uzmanlar, sabahları yapılacak egzersizlerin de, kalp ve dolaşım sistemini aktive ederken metabolizmayı da güçlendirdiğini bildiriyor. Uzmanlar ayrıca, egzersiz yapmanın, günün zorluklarına karşı daha da hazırlıklı olmayı sağladığını kaydediyor.

Özellikle uyuşukluktan ya da çok yatmaktan dolayı oluşan sırt ağrılarından şikayetçi olanların, sabah jimnastiğiyle daha dinamik olacağını ve şikayetlerinden kurtulacaklarını vurgulayan uzmanlar, "Çünkü sabah jimnastiği aynı zamanda kas ve eklemleri de harekete geçiriyor" diyorlar.
__________________
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:39   #219
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Uzmanlar uyarıyor: "Toplu sünnetler riskli"

--------------------------------------------------------------------------------

Uzmanlar uyarıyor: "Toplu sünnetler riskli"

Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bedii Salman, uygun şartlarda bir sünnetin 30-45 dakika arasında sürdüğünü belirterek, ''Toplu sünnetlerde ise yüzlerce çocuk bir günde sünnet ediliyor'' dedi.
Prof. Dr. Salman, sünnetin steril ortamda yapılması gerektiğine dikkati çekerek, toplu sünnetlerde bu tür uygun şartların sağlanmadığını, bunun da çeşitli tıbbı sakıncaları bulunduğunu söyledi. Salman, toplu sünnetlerin ardından karşılaşılan problemlerin başında kanamaların geldiğini bildirdi.
Kan hastalığı olan çocukların da bu tür törenlerde sünnet ettirildiğine işaret eden Salman, ''Bu tür kan hastası olan çocukların sünneti mutlaka hastanede uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Ama toplu sünnetlerde bu gözden kaçıyor ve daha büyük sağlık problemlerinin yaşanmasına neden olabiliyor'' diye konuştu.

EN SAĞLIKLI SÜNNET HASTANEDE
Koterle sünnet yapılmasının sağlıklı olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. Salman, sağlıklı sünnetin hastanelerde yapıldığına ifade etti.
''Sünnet ameliyathane koşullarında, steril ortamda ve genel anestezi uygulanarak yapılmalı'' diyen Salman, şöyle devam etti:
''Hastanelerde yaşanacak yoğunluk ve ailelerin genel anesteziye karşı çıkması nedeniyle sünnetler en ideal şekilde yapılmıyor. Hastanelerimizde genellikle lokal anestezi uygulanarak sünnet yapılırken, bu tür sağlık giderinin de devlet tarafından karşılanmaması nedeniyle ebeveynler ortaya çıkacak 150-200 milyon liralık fatura nedeniyle çocuklarını hastanelerde sünnet ettirmiyorlar. Çocuklarının sağlıklı sünnet edilmesini isteyenler hastaneyi tercih etmelidir.'' Salman, sünnet işlemi için hastanelerde yaz aylarında belirli günlerde özel odaların ayrılmasını önerdi.
Birçok çocuğun sünnet hakkında yanlış bilgilendirildiğini ve korkutulduklarını ifade eden Salman, ''Çocukların birçoğu sünnetten korkmaktadır ve stresini yaşamaktadır. Sünnet için en uygun yaş 0-3 arası ve 7 yaş sonrasıdır. 3-7 yaş arasındaki çocuklar da yanlış bilgilendirme nedeniyle sünnet konusunda stres yaşıyor'' diye konuştu.
__________________
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 23-01-2007, 19:39   #220
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Gıda zehirlenmelerine dikkat

--------------------------------------------------------------------------------

Yaz mevsimi gıda, zirai ilaç ve alkol zehirlenmelerinin en fazla görüldüğü mevsim olarak kabul ediliyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun şartlarda saklanmayan et ve deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor. Sıcak yaz günlerinde yiyeceklerin hazırlanması sırasında temizlik kurallarına gereken özenin gösterilmemesi de zehirlenme vakalarına yol açıyor.


Acıbadem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Koptagel İlgün, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, gıda ve içeceklerin enfeksiyona yol açan mikroorganizmalarla veya zehirli maddelerle bulaştıklarında zehirlenmeye sebep olduklarını belirterek, "Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk ve diğer kümes hayvanlarının etleri ile hazırlanan yiyecekler, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun koşullarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski yüksek yiyeceklerdir. Bunların yanı sıra yenilmemesi gereken mantar gibi bir bitkinin tüketilmesi de gıda zehirlenmesi tablosunu ortaya çıkarabiliyor" dedi.


Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanması ve sunulması aşamalarında uygun sağlık şartları olmamasının gıda zehirlenmelerini önemli sorun haline getirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Koptagel İlgün, şunları söyledi:


"Kişisel temizliğe özen gösterilmemesi ve kirli sular, gıda zehirlenmelerine neden oluyor. Gıda zehirlenmelerinin belirtileri, tabloya yol açan bakterinin özelliğine göre değişiyor. Ancak pek çoğunda bulantı, kusma, ateş, karın ağrısı, kanlı ishal ile seyreden belirtiler gözleniyor."

Prof. Dr. İlgün, gıdaların henüz çiğ olduğu dönemde hijyen kurallarına sıkı biçimde uyulmasının, enfeksiyonun önlenmesinde alınacak en etkili tedbir olduğunu vurgulayarak, "Bunların yanı sıra canlı hayvanların hastalıklardan korunması, hasta ya da taşıyıcı hayvanların yok edilmesi, insanlar için zehirli düzeylere ulaşabilen ilaçların hayvanlara verilmemesi, kesim işlemlerinin yapıldığı yerlerin de temiz olması gerekiyor" dedi.


Prof. Dr. Koptagel İlgün, pişmiş gıdaların, yeteri kadar soğuk olan dolaplarda saklanmadan tekrar tekrar ısıtılarak yenmesinin de, kalabalık kitlelerin gıda zehirlenmesindeki en önemli sebep olduğunu hatırlattı.


Yazın, tarım ilaçlarına bağlı zehirlenmelerin de arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Koptagel İlgün, "Tarımsal ilaç zehirlenmeleri, ilaçlama yapan kişilerde görülebildiği gibi, ilaçlama yapılan yere yakın olanlarda da görülebiliyor. Rüzgarın etkisiyle dağılan ilaçlı havayı soluyanlar etkilenebiliyor. Özellikle, tatil nedeniyle gidilen yörelerde ve kırsal kesimde dalından koparılarak yıkanmadan yenilen bir meyvenin ilaçlı olabileceği dikkate alınmıyor. Bu da tarım ilacı zehirlenmelerine neden olabiliyor. Her sebze ve meyve mutlaka iyice yıkandıktan sonra yenilmesi gerekiyor" diye konuştu.

ZEHİRLENMEDE İLK MÜDAHALE
Prof. Dr. İlgün, zirai ilaç zehirlenmeleri riskini en aza indirmek için, ilaçlama yapanlara da görev düştüğünü ifade ederek, "Bunlar, ilaçlama yapmadan önce çevreyi bilgilendirmeli. Evcil hayvanlar uzaklaştırılmalı. İlaçlar, yiyeceklerden uzakta ve kilit altında korunmalı. Zehirlenme halinde kullanılan ilacın adı ve kullanım talimatnamesi ile derhal hekime başvurulmalı. Zehirlenen kişi hekime ???ürülürken yan yatırılmalı, yüzü açık tutulmalı, varsa takma dişleri çıkarılmalı, ilaç bulaşmış giysileri çıkarılmalı, cildi, yüzü bol su ile yıkanmalı. Ağız yoluyla zehir alındıysa, hasta kusturulmalı" dedi.


Alkol zehirlenmelerinin de yazın sık görülen sağlık sorunları arasında yer aldığını kaydeden Prof. Dr. Koptagel İlgün, "Özellikle tatil ortamı, bir tür toksik madde olan alkolün aşırı tüketilmesine yol açabiliyor. Alkol zehirlenmeleri, merkezi sinir sistemi bozukluğu ve ağır mide tahrişi şeklinde ortaya çıkıyor. Bulantı, kusma, gözbebeği genişlemesi, konuşma bozukluğu ve denge kaybı görülüyor" diye konuştu.
__________________
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 16 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 16 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 05:06 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580