Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Makaleler

Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform.

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07-05-2008, 09:05   #1
 
KaRaHaNLI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Ali Gültiken'den çarpıcı açıklamalar:

* Menajerlik nedir? Beşiktaş Kulübü'nde menajer ne iş yapar. Siz ne yaptınız?

Menajerlik çok merkezi bir konum. Beşiktaş Kulübü'nde menajer futbolcu, teknik adam ve yönetim kurulu arasındaki işleyişi ve koordinasyonu sağlar. Konuyu açmak gerekirse; ödemeler, seyahat, kamp organizasyonları, futbolcu ve teknik adamların genel ve özel sorunları gibi her şeyle ilgilenirsiniz. Esasında siz herşeyi yönetmek için oradasınız. Başarı da başarısızlık da ayrı bir kriz doğurur. Menajerin görevi krizleri derinleştirmeden takımı rayında götürmektir.

* Sizin yerinize neden Sinan Engin'in getirildiği konusunda bir fikriniz var mı? Sinan Engin'de olup da sizde olmayan şey ne?

Başkan Yıldırım Demirören ile Sinan Engin'in geçmişten gelen bağları var. Ben göreve geldikten sonra bu konuda daha net bilgi sahibi oldum. Bu bağların boyutlarını tam olarak bilemiyorum ama bildiğim bir şey var; Başkan, Sinan Engin'i tekrardan göreve getirmeyi yıllardır istiyordu. Fakat devam eden mahkeme ve o günkü yönetim kurulundan aldığı olumsuz tepkiler yüzünden bunu gerçekleştiremedi. O sırada menajerlik görevinde ben değil başkası da olsa sonuç değişmeyecekti, Başkan bunu mutlaka yapacaktı. Zaten kafasının arkasında bu isim olduğunu benim görev sürem içinde birkaç kez ifade etti. Dediğim gibi, geçmişlerinde ne tür ilişkiler var, Sinan Engin'i neden istiyor, onu bilemiyorum. Ama bu konuyla ilgili basında çeşitli değerlendirmeler yapıldı. Bunun değerlendirmesini kamuoyuna bırakıyorum.

Burada önemli olan şu; böylesine önemli bir karar hem yanlış zamanda alındı, hem de dakikalar içinde alınıp uygulandı. Beşiktaş gibi bir kulüpte böyle şeyler olmamalı. Başkan bence bu kararının etkilerini ve sonuçlarını

iyi hesaplayamadığı için bu şekilde davrandı. Nitekim bu olaydan sonra yaşananlar hem yönetime, hem göreve gelene sıkıntı verdi, hem de takımı etkiledi.

* Futbol birikiminiz Beşiktaş gibi büyük bir kulüpte menajerlik yapmaya yeterli mi ?

Bu konuda şunu söyleyebilirim;bugüne kadar başaracağıma inanmadığım hiçbir işe girmedim. Ben bu kulübün içinde o göreve gelen en yetkin kişiyim. Benim kadar kariyerli, eğitimli, birikimli ve arkasında büyük destek olan başka biri daha o göreve gelmedi. Futbolculuk hayatım çok büyük başarılarla geçti. Beşiktaş Kulübü'ne tarihinin en başarılı dönemini yaşattık. Benim de içinde bulunduğum jenerasyon sayesinde Beşiktaş'ın vizyonu, görüntüsü ve insanların futbolculara bakış açısı değişti. Ayrıca, Beşiktaş milyonlarca taraftar kazandı. Ben futbolculuk dönemimizde yaşattığımız bu başarıları ve değişiklikleri menajerliğimde de devam ettireceğime inanarak kulübümde görev aldım.

* Beşiktaş Kulübü'nde menajerlik görevine nasıl başladınız? Teklif kimden geldi?

Yaşantıma teknik adam olarak devam ediyordum, dönemin Beşiktaş İkinci Başkanı Sayın Murat Aksu, menajerlik yapmamı teklif edince her şeyi bir kenara bıraktım. Çünkü, yıllarca Beşiktaş'ın her yerinde bulunan birisi olarak benim için Beşiktaş'tan başka düşünülecek bir görev olamazdı. Onun için geldim. Düşündüğüm tek şey vardı; Beşiktaş'ı daha üst seviyeye çıkarmak. Dönüp baktığım zaman oldukça başarılı olduğumu düşünüyorum. Sezon başında Tigana ile yola çıktığımız zaman bizden Süper Kupa'yı, Türkiye Kupası'nı kazanmamız, UEFA Kupası'nda gruba kalmamız ve ligde şampiyonluğu kovalayıp Şampiyonlar Ligi'ne kalma hakkını elde etmemiz istendi. Bu hedeflerin hepsine ulaştık. Benim görev sürem Sayın Yıldırım Demirören'in başkanlık süresindeki en başarılı dönemidir.

* Menajerlik görevinden alındığınız size tebliğ edilince çok şaşırdınız mı?

Profesyonel yaşam içinde ayrılıklar olması normaldir. Sezon biter, oturur konuşursunuz ve dersiniz ki, "Biz böyle bir karar aldık." Ama böyle yapılmadı. Yani, görevden alınma biçimini doğru bulmuyorum. Kaldı ki, o dönemde bana bazı kulüplerden teknik direktörlük teklifleri gelmişti, bunları çalıştığım insanlarla da paylaştım. Şampiyonlar Ligi ön eleme maçının oynandığı gün böyle bir karar iletilince şaşırdım tabii. Bunlar, büyük takımlarda olacak işler değil. Daha sonra Sayın Başkan bana başka görevler teklif etti ama kabul etmedim.

* Yani, sizi bir nevi pasifize etmek istedi?

Bu görevden sonra başka bir görev kabul ettiğiniz zaman tabii ki o konuma düşersiniz.

* Sinan Engin ile kendi döneminiz arasında karşılaştırma yapar mısınız?

Ben kıyaslama yapmayayım, yanlış olur. O görevde bir sene kaldım. Benden sonra gelen kişinin de bir sene sonunda yaptıklarını çıkarırsanız ve ikisi arasında kıyaslamayı yaparsanız cevabı bulmuş olursunuz. Ama ben samimi duygularla şunu söyleyebilirim ki, Beşiktaş Menajerliği'ni kendime paye olsun ya da kendimi parlatayım diye kabul etmedim. Düşünün, her gün 20-30 gazeteci arkadaşımız sizi arıyor. Bu durumu her türlü şekilde kendim için kulanabilirdim. Ben görev sürem içinde takım içinde olan hiçbir olayı dışarı yansıtmadım. Hocanın, oyuncuların çeşitli sorunları oldu, hepsi aile içinde kaldı.

* Tigana ile bir yılı aşkın süre birlikte çalıştınız. En yakınındaki insan olarak Tigana'yı nasıl değerlendirirsiniz? Nasıl bir insandı? Beşiktaş'tan niye gitti?

Tigana kendisi gitmek istedi. Bunun da çeşitli sebepleri vardı. Tigana dış

etkilere açık bir insandı. Çevresindeki insanların etkisinde kaldı. Yanlış yönlendirmeler ve basının baskıları sonucunda kafasında yanlış kanaatler oluştu ve gitti. Eğer Tigana kendi gitmeseydi, Beşiktaş'tan ayrılması söz konusu olmazdı çünkü çok güçlü bir mukavelesi vardı. Ama teknik adam olarak takdir edilecek yönü kendi prensipleri ve çizgisi olan bir teknik adamdı. İstediği oyuncuları transfer etti, onları oynattı ve oyun sisteminde ısrar etti.

* Kalsaydı yararlı olur muydu?

Tigana, medya ve taraftar ilişkilerini sağlıklı kuramadığı için tepki gördü. Tepki gördüğü için de bu baskının altında bir sene daha kalmak istemedi. İstediğini yapmak, illa uygulamak istediği sistemi devam ettirmek ve ona gelen tepkileri göğüslemek zordu.

* "Kendi istemedikten sonra Tigana'yı Beşiktaş'tan kimse gönderemezdi" dediniz. Peki, sezon ortasında bazı yardımcılarının görevine son vermek, "Git" demek anlamına gelmez mi?

Bu görevden almaları yönetimin Tigana'ya bir ikazı olarak değerlendirmek gerekiyor.

Neden böyle bir şeye gerek duyuldu?

Tigana çok konuşan bir adam değildi. Göreve ilk başladığı zaman medyaya uzak durmaya çalıştı. 'Gazeteye, televizyona demeç vermem, benim için önemli olan sonuçlardır' gibi bir felsefeyle yola çıktı. Fakat daha sonra bir gazeteye özel röportaj verince başımız çok ağrıdı. Daha doğrusu kendisinin başı ağrıdı. Herkese "Hayır" derken, bir gazeteye röportaj verince medyada kendisine karşı çok ciddi bir reaksiyon başladı. Maalesef bu durum sezon sonuna kadar böyle sürdü. Esasında Tigana, Beşiktaş'ta yaşananları, ayrılma kararı verdikten sonra çok daha net olarak gördü.

* Menajerlik yaparken bir dönem birlikte çalıştığınız eski yönetici Celal Kolot, Tigana'nın, "Giderken Beşiktaş'ın kucağına bomba bırakacağım" dediğini iddia etti. Bu doğru mu?

Evet, Tigana öyle bir söz söyledi. Kastettiği şuydu; ben kulübü belirsiz bir halde bırakacağım ve böylelikle eliniz kolunuz bağlı kalacak. Sezonun ilk yarısında ben hem sayın Başkan'la, hem de sayın Murat Aksu ile görüşüp, teknik direktör ile koordineli çalışacak bir futbolcu izleme komitesi kurmak gerektiğini söyledim. Başkan, "Biraz bekleyelim, bunu yeni yönetimle yapalım" dedi. Sonra yönetim kurulu değişip sayın Celal Kolot futbol şubesi sorumlusu olunca, bu konuyu ona da açtım. Başkan, Celal Kolot, ben ve Tigana oturup konuştuk. Tigana ısrarla kendi adamlarıyla çalışmak istediğini bildirdi. Başkan da bunu kabul etmedi. Tigana da bu konuyu biraz bekletince transfer sürüncemede kaldı. Nisan ayının başına kadar hiçbir şey yapamadık. Ondan sonra iki ay gibi kısa bir süre içinde bonservisi elinde olan bazı futbolcuları izledik fakat Tigana'nın durumunun netleşmesini beklemek zorundaydık. Belirsizlik mayısın sonuna kadar devam etti. Böyle olunca o oyuncuların çoğu kulüpleriyle sözleşme yeniledi. O arada yakalayabildiğimiz tek oyuncu Tello oldu.

* Futbolun her kademesinde bulunmuş bir kişi olarak, kulüpler yabancı transferini nasıl yapmalı?

Beşiktaş gibi büyük kulüplerin kendine özel bir futbolcu izleme komitesi ve bilgi bankası olmalıdır. Ben görev sürem içinde bunların oluşması için çaba gösterdim. İzleme komitesini çekirdek olarak oluşturduk, burada Fikret Demirer, Necdet Ergun, Ulvi Güveniroğlu ve dönem dönem altyapıdan bazı hocalarımız görev yaptı. Bunun yanında bilgi bankasının geliştirilmesi için önemli mesafeler katettik. Mesela Avrupa'da ve Güney Amerika'da televizyonlardan naklen yayınlanan bütün maçları düzenli olarak kayda aldırdım. Bize bir futbolcu ismi geldiği zaman hemen görüntü kaydını çıkarıp izleyebiliyorduk. Bunların da ötesinde, futbolcuyu gidip canlı izlemek zorundasınız... Beşiktaş, futbolcu menajerlerinin tavsiyesi ile oyuncuyu almamalı. Oyuncuyu önce kendisi bulmalı ve daha sonra da menejerini çağırmalıdır. Yapılması gereken budur. Ama tabii burada yalnız sizin bulmanız yetmiyor, hoca da çok önemli. Ben şuna inanırım; kulüpler transfer işini teknik direktörleriyle birlikte götürmelidir. Çünkü sonucunda bu oyuncuyu inandığı sisteme göre oynatacak kişi odur. Elbette teknik direktörün inisiyatifi dönem dönem kullanılmalı. Her zaman hocanın transfer konusnda her istediğini yapmak doğru mudur, o da sorgulanmalıdır.

Bu takımın başında ben olsaydım kesin şampiyondu

* Beşiktaş'ın mevcut kadrosunun Fenerbahçe ve Galatasaray'a oranla zayıf olduğu söyleniyor. Bu görüşe katılır mısınız?

Bir önceki sezon Süper Kupa'yı, Türkiye Kupası'nı alan ve lig şampiyonluğu yarışını son haftalara kadar götüren takım aynen muhafaza edilmişti. Böyle bir takıma Tello, Cisse, Higuain, Diatta gibi yabancı, Rüştü, Mehmet Yozgatlı, Hakan Arıkan, Atilla gibi yerli transferler ve Serdar Özkan, İbrahim Kaş, Aydın Karabulut, Batuhan gibi alt yapıdan gençleri eklemişsiniz. Yani, bol alternatifli, zengin bir kadro var. "Beşiktaş'ta şu eksikti, bu eksikti" gibi şeyleri kimse diyemez. Bu kadronun yüzde yüz başarılı olması gerekiyordu. Ben şunu iddia ediyorum, bu takımın başında ben göreve devam etmiş olsaydım takım şampiyon olurdu. Kadro yetersiz diye bir şeyi kabul etmiyorum. Bu oyuncuların hepsiyle beraber çalıştım , onların potansiyelini, neler yapabileceklerini biliyorum. Fenerbahçe ve Galatasaray ile her açıdan rekabet edebilecek bir kadro var. İşin başındakilerin görevi, oyunculardan maksimum verim elde etmektir. Ben bunu söylerim, buna inanırım.

* Ertuğrul Sağlam'ın teknik direktörlüğe getirilişinde bazı siyasilerin rol oynadığı ileri sürülüyor. Sizin bu konuda bir duyumunuz var mı?

Çok müsterih olarak söylüyorum, bu konuda herhangi bir bilgiye sahip değilim. Bu tamamen başkanın inisiyatifi ile oldu. Ertuğrul Sağlam alternatifler arasında vardı ama çok fazla içimizde konuşmadan, direkt Başkan'ın aldığı bir kararla takımın başına getirdi.. Başkan, Ertuğrul Sağlam'ı kendisi çağırdı görüştü, arkasından yönetime konuyu getirip olayı kesinleştirdi. Bu arada belki biliyorsunuz imza konusunda bir takım sıkıntılar oldu ama daha sonra o konu da çözüldü ve iş bitti.

Başkan, doğru yolu göremiyor

* Yıldırım Demirören'in, içinde Mehmet Özdilek'in de olduğu geniş çaplı bir transfer komitesi oluşturma çabalarını nasıl değerlendiriyorsunuz.?

Böyle bir oluşumun ne kadar sağlıklı olup olmayacağı tartışılır. Bu, Başkan'ın bugüne kadar yapılan işlerden herhangi bir şekilde doğru yolu görme konusunda bir mesafe kat etmediğini gösterir. Başkan, kendisine sıkıntı yaratacağını düşündüğü bazı kişileri bu işin içerisine çekip, oluşabilecek reaksiyonları önlemek amacıyla böyle bir girişimde bulunmuş olabilir.

* Yani, camia içindeki muhalifleri kendi tarafına çekme çabası?

Evet, aynen öyle. Böyle bir oluşum her şeyin ötesinde teknik direktör açısından çok zor bir durum ortaya çıkarır. Teknik direktörün, yani takımın bütün başarısından ve başarısızlığından sorumlu olacak birinin, başkalarının yaptığı transferlerden ne kadar sorumlu olabileceği tartışılır. Artı, kendi iradesini başkasına teslim eden bir teknik direktörün takıma ne kadar hakim olacağı da başka bir şeydir.

* Sizce Ertuğrul Sağlam gelecek sezon da kalmalı mı?

Bu konuda yorum yapmaya gerek yok. Başkanın bu sezon yola çıkarken söylediği olay şuydu; geçen sene yeniden yapılandık, bu sezon şampiyon olacağız. Dolayısıyla bu sözlerden sonra başarı veya başarısızlığın değerlendirmesini başkan ve yönetim kurulu yapmalı.

Beğenmedikleri Burak'ıTrabzonspor istiyor

* Siz Beşiktaş Kulübü'nün alt yapısından yetiştiniz. Yıldırım Demirören yönetiminin alt yapıya bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beşiktaş, Türkiye'de alt yapıyı en iyi şekilde kurup sonuçlarını en iyi şekilde almış en büyük örnektir. Bu kulüp, benim de içinde bulunduğum, yetiştirdiği kuşakla 12-13 sene ligin zirvesinde kaldı. Türk futbol tarihinin hiçbir döneminde bir kuşakla böyle sürekli başarı yoktur. Ben Beşiktaş'ta 11 sene kaldım, bir kere üçüncülük gördüm. Geri kalan 10 senede 5 kere şampiyonluk, 5 kere ikincilik yaşadım. Üstelik o kaçan şampiyonluğun ikisini averajla kaybetmiştik. Cumhurbaşkanlığı gibi diğer kupaları da eklerseniz biz o 11 senede 20 den fazla kupa kazandık. Ortada böyle bir örnek varken, başka maceralara gerek yoktu. Bunu söylerken günümüzün koşullarını elbette ki, göz ardı etmiyorum. Yabancı oyuncuların sayısı ve niteliği daha çok önem kazandı. Ama sonuçta takımın ağırlığı alt yapıdan yetişen oyunculardan kurulu olmalıydı. Bu, Beşiktaş'ın anayasası olmalıydı.

Kaybedilenlere üzülüyorum

Ben kendi dönemimde alt yapıdaki oyuncuların kadroda tutulması ve kullanılması konusunda ciddi bir mücadele verdim. Bugün kadroda devam eden Aydın Karabulut, Serdar Özkan, İbrahim Kaş, Batuhan Karadeniz gibi oyuncular verdiğimiz desteği ve şansları iyi kullandılar. Ben en çok kaybedilen genç kuşaklar adına üzülüyorum. Çünkü kulüplerin ana sermayesi futbolcudur. Bir başarıda kulübünüzün değeri iki veya üç katına çıkıyor. Mesela Burak ve İbrahim Akın satılarak tamamen elden çıkarıldı. Bana bunun nedenini kimse anlatamaz. Bunları niye satıyorsunuz? Neden kiraya vermediniz? Burak ve İbrahim her zaman bulabileceğiniz oyuncular değil ki. Bunlar daha 22 yaşında. Diyelim ki, bu teknik direktör gözden çıkardı, başka bir teknik direktör gelir, o oynatır. Burak'ı şimdi Trabzonspor istiyor. İbrahim Akın da belki Galatasaray'a gidecek. Getafe'ye giden İbrahim Kaş konusunda da çok büyük hata yapılmıştır. Alt yapıdan yetiştirdiğin bir oyuncunun böyle bedavaya gitmesine nasıl göz yumarsın? Sen yabancı stoper arıyorsun ama daha elindeki stoperinin mukavelesinin bitip bitmediğinden haberdar değilsin.

Şampiyonlar Ligi 1990'da başlasaydı tarihi Beşiktaş yazardı



* Beşiktaş'a tarihinin en büyük başarılarını yaşattığınız o yıllarda Avrupa'da başarılı olamıyordunuz. Sizce bu neden kaynaklanıyordu? Türk futbolu o kadar geri miydi?

Avrupa'da başarısız olduğumuz görüşüne katılmıyorum. O yıllarda Avrupa kupalarında maçların hepsi elemeli oynanıyordu. Biz o günkü şartlarda ülke puanımıza göre en alt torbalardan, birinci torbadaki seri başı takımlarla eşleşiyorduk. Bu takımlar da o dönemin Avrupa'daki en iyi takımları oluyordu. O ekiplerle mücadele etmek bugün de kolay değil. Bu şuna benziyor; bugün ilk turda Milan, Manchester United gibi takımlarla oynamak ne kadar zorsa o dönemde bizim durumumuz böyleydi. Daha sonra Şampiyonlar Ligi statüsüne geçildi. Böylece ilk turda gruplara girmek için daha zayıf takımlarla oynama şansı doğdu. Bu statü bizim dönemimizde uygulansaydı, yani Şampiyonlar Ligi 1992'de değil de 1990'da başlasaydı, Avrupa'daki Türk futbol tarihini Beşiktaş yazardı.

Diatta transferinin sorumlusu Ertuğrul Sağlam'dır

* Diatta transferi çok tartışıldı. Hatta Ertuğrul Sağlam'ın, "Diatta'yı Ali Gültiken aldırdı" dediği söyleniyor. Bu iddia için ne diyeceksiniz?

Öncelikle bu konudaki dolaylı açıklamalarla ilgili bugüne kadar bunların mesulu olan Ertuğrul Sağlam tarafından bir yalanlama yapılmadığı için, bunu söylenmiş kabul ediyorum. Ertuğrul Sağlam göreve geldiğinde kulübün transfer imkanı olan oyuncuların listesini kendisine verdik ve beraber yeni isimler ekledik. Bu arada kulübün mali durumu ile ilgili de kendisini bilgilendirdik. Listemizde Paris Saint Germain'den Yepes, Bolton'dan Faye, Basel'den Majstoroviç, St. Etienne'den Diatta, Juventus'tan Legrottaglie, Benfica'dan Anderson ve Zenith'ten Hagen vardı. Tüm bu oyuncular o dönemde hoca tarafından istense transfer edilebilirdi. Son noktada tercihini biraz sayın Başkan'ın telkini, biraz da kendi oyun ve transfer felsefesi dolayısıyla Diatta'dan yana kullandı. Bu olayda hocanın açık olarak söylediği şuydu; "Milli takımın defansını oluşturan dört oyuncudan üçü bizim oyuncumuz. Gelecek yabancı, bu oyunculardan birini yedek bırakırsa problem yaşarız." Gerektiğinde yedek kalabilecek ve problem yaratmayacak alternatif bir oyuncu konusunda ısrar etti. Sonucunda bu ısrar sayın Celal Kolot'un ciddi muhalefeti nedeniyle yönetim içerisinde bir krize dönüştü ve sayın Kolot'un ayrılmasına kadar gitti.

Tüm bu açıkladığım olaylar ve gelişmelerden sonra Ertuğrul Sağlam bu transferi benim veya bir başkasının yaptığını söylüyor veya ima ediyorsa bu da onun ne kadar Beşiktaş'ın teknik direktörü olabildiğini ve bu görevdeki birinin karakterinin ne olmaması konusunda ciddi bir örnek oluşturur.







* Kulüp menajerlerinin oyuncuların akla hayale gelmeyecek sorunlarıyla uğraştığını biliyoruz. Beşiktaş'taki görev süreniz içinde yaşadığınız bu tür olaylardan birini anlatır mısınız?

Tek bir örnek vermek doğru olmayabilir. Sonuçta futbolcu da bir insan, onların da zaman zaman aileleriyle, eşleriyle, teknik direktörle, takım arkadaşlarıyla veya dışardaki sosyal yaşamlarıyla ilgili problemleri oluyor. Bu yüzden sıkıntılı anlar yaşayan oyuncularımız oldu. Yaşadıkları bu problemleri yüzünden maçlarda oynayamayacak duruma gelen oyuncular da oldu.

Böyle şeyler her takımda oluyor.

* Neler yapıyordunuz o tür durumlarda?

Kendimiz oturup konuşuyorduk, psikologlara tedavi ettiriyorduk. Bu iş böyledir. Oyuncu, tarlada bir ayda yetiştireceğin bir şey değil ki! Ondan maksimum verimi almak zorundasınız. Mesela hocayla ters düştüğü için kadro dışı kalıyor, onu kaybetmemek için çalışıyorsun. Geçen sene İbrahim Akın üç defa kadro dışı bırakıldı, kendisine inandığım için üçünde de hocayla oturup konuştuk takıma tekrar kazandırdık.
__________________
Kudretin taraftarındır Renklerin onurundur En büyük silahın ise ahlakındır BEŞİKTAŞ SEN BİZİM HERŞEYİMİZSİN
KaRaHaNLI Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-05-2008, 16:08   #2
 
can buyukkarakartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ali Gültiken her yönüyle gerçek Beşiktaş'lıdır.O'nunla gurur duyuyorum.Daima da duyacağım.
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
can buyukkarakartal Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 03:01 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580