|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
23-08-2008, 09:40 | #1 | ||
hüngürella Üyelik tarihi: May 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.146
Tecrübe Puanı: 24 |
Maraton başlıyor... İstanbul'un üç büyüğü her zaman olduğu gibi zirve için iddialı. Bu kez Karadeniz kıyılarından da güçlü bir sesleniş var. Trabzonlu, “Ben de bu yarışın içindeyim” diyor. TRABZONSPOR İDDİALI GELİYOR Önce onlardan başlayalım. Yeni, yepyeni, alternatifli bir kadro oluşturdular. Nokta transferler yaptılar. Şu anda tam bir kapalı kutular. Hazırlık maçlarına bakıp ahkam kesenler yanılır. Yeni oluşumların zamana gereksinimi vardır. Bir maç bakarsınız çok çok iyi, hemen sonrasında ters bir görüntüyle abondone de olabilirsiniz. Trabzonlu'nun yapması gereken ne havalarda uçmak ne de karamsarlık girdabında kaybolmak. Ayaklar yere sağlam basacak. Moraller kuvvetli olacak... Ve Sabır gösterilecek. KARTAL GERİDE SAĞLAM AMA... Beşiktaş, defansını büyük ölçüde onardı. Geçen haftaki yazımda da bunu ayrıntılı biçimde ele almıştım. Ancak sadece savunmadaki dört adamla kale savunulmaz. Bir de takım savunması vardır. Ve de bir başka unsur, kalecidir. Ne yazık ki Beşiktaş'taki iki kaleci (Rüştü, Hakan) zaman zaman büyük hatalar yapıyorlar. Basit goller yiyorlar. Özellikle de Rüştü gibi deneyimli bir kalecinin bu tür hatalar yapmaması gerekir. Umarım bu sezon gerçek kimliğiyle karşımıza çıkar. Şimdi takım savunmasına bakalım: Ertuğrul hoca bu sezon 4-2-3-1 dizilişini tercih ediyor. Öndeki iki liberoya dört aday var. Cisse, Uğur İnceman, Serdar Kurtuluş ve İbrahim Toraman. Orta üçlünün sağında Serdar Özkan, Ali Tandoğan, Holosko ve Ekrem'den biri oynayacak. Bana göre ideali Serdar Özkan. Holosko'yu burada oynatmak, cinayet. Sol da Aydın var. Ekrem ve Serdar Özkan da bu bölgede görev yapabilir. Elbette geri dörtlüde oynamazsa Tello orta solun gerçek sahibi. Orta alanın göbeğinde ve kanatlarında saydığım tüm bu oyuncuların (Holosko dışında) defansif yönleri oldukça iyi. Yani Kartal sekiz kişiyle kalesini ölümüne korur. Geçen yılki gibi rakiplerine komik pozisyonlar hediye etmez. Peki bu diziliş (4-2-3-1) ve anlayış ile Beşiktaş ofansif yönde ne yapar? Hemen yanıtlayayım. Kısır sonuçlarla yetinir, futboluyla da hiç keyif vermez. Beşiktaş'ın ideal dizilişi 4-1-3-2 olmak zorunda. Tek ön libero, çift santrfor bu kadro yapısına göre en idealidir. ARAGONES YILDIZ KAPRİSİ ÇEKMEZ Fenerbahçe'de en önemli tartışma tek santrforla mı yoksa çift santrforla mı oynanacağı... Ve bir de “Alex rakip kaleden uzak kalıyor” şikayetleri gündemde. Bir gazete, “Haydi ideal 11'i oluşturun” anketi yapsa, katılanların yüzde 99'u en az dokuz futbolcuda mutabakata varır. Volkan, Gökhan, Lugano, Edu, Carlos, Alex, Uğur, Semih ve Güiza'yı herkes gözü kapalı yazar. Geriye iki kişilik bir kontenjan kalır ki, orada da epeyce zorluk yaşanır. Hele hele sakatlar düzeldikten sonra işin içinden çok zor çıkılır. Ankete katılanlar Emre Belözoğlu, Selçuk, Deivid, Colin Kazım, Burak, Gürhan, Önder, Yasin, Can, Deniz, Vederson, Tümer arasında durmadan gidip gelir. Görüldüğü gibi Fenerbahçe'de epeyce fazla sayıda kaliteli oyuncu var. Aragones'in işi hem kolay hem de zor. 9 kişiyi anında bulur ama diğer iki kişiyi bulup çıkarana kadar akla karayı seçer. İşte burada teraziyi son derece dengeli kullanmak gerekiyor. Futbolcu şunu derse sorun çıkmaz: “Benim teknik direktörüm hak edene formayı veriyor.” Kilit sözcük işte bu. Aragones gibi kurt bir hocanın bu yönde zorluk yaşayacağını sanmıyorum. Avrupa Şampiyonası'ndaki uygulamalarını gördük. Kimsenin gözünün yaşına bakmıyor. Sırası geldiğinde Torres'i bile oyundan çekip alabiliyor. Adamın affı yok. Şöhretli futbolcu kaprisini çekecek biri değil. Bunu tüm oyuncuların biliyor olması da çok önemli. Meydan boş değil. CİMBOM'UN DERDİ BULUNAMAYAN GOLCÜ Galatasaray Şampiyonlar Ligi ateşiyle yanıp tutuşuyor. Şu anda kafasında sadece Bükreş rövanşı var. Evlerindeki maçtan skor dezavantajıyla ayrıldılar. Eğer elenirlerse (ki işleri çok zor) bu olumsuzluk doğrudan ligimize de yansır. Para ve itibar kaybı Cimbom'u ciddi biçimde sarsar. Durmadan vurguluyorum; ne yazık ki Galatasaray transferde çok geç kaldı. “Sağ bek arıyoruz, santrfor arıyoruz” sesleri artık kulaklarımızı tırmalamaya başladı. Be kardeşim, bugüne dek neredeydiniz? Adnan Polat'ın, “Uzun boylu, hava toplarına hakim, tecrübeli bir santrfor arıyoruz” sözü Karadeniz fıkrası gibi. Polat birebir Hakan Şükür'ü tarif ediyor. Peki o zaman neden bıraktınız Şükür'ü? Gerçekten anlaşılır gibi değil. Koskoca Galatasaray iki santrforla yola çıkıyor. Polat'a göre neymiş? Kewell da santrfor olarak oynayabilirmiş. Kewell'la beraber dört santrforları varmış. Bu son cümle beni çok düşündürdü. Lütfen söyler misiniz, dördüncü santrfor kim? Yanlış hesap Bağdat'tan döner. Aynen öyle oldu. Ümit Karan sakatlanınca zorluklar bir anda ortaya çıktı. Bereket Nonda attığı gollerle takımına biraz olsun nefes aldırdı, yüreklere su serpti. Transfer edilecek kaliteli santrfor Galatasaray'ın çehresini önemli ölçüde değiştirir. O bölgede rekabet artar. Performans yükselir. Ayrıca Kewell, Lincoln, Arda gibi golcülerle Galatasaray orta alandan da kolay gol yolları bulur ve yaratır. Tek problem o santrforun bir an önce bulunması ve getirilmesi. HAFTANIN iNCiLERi Fatih Terim, Şili maçından önce “Kadroya dahil ettiğim ya da etmediğim bütün futbolcular benim evladımdır” dedi. — Tamam da hocam, acaba bazıları öz, bazıları üvey mi? Adnan Polat, Emre Belözoğlu'nun Fenerbahçe'ye transferiyle ilgili “İçim cız etti” diye konuştu. — Madem cız var, o zaman neden erken davranıp Emre'yi Galatasaray'a transfer etmediniz? Ah ah ah, hep ucuz hesaplar. Aziz Yıldırım, kulüpler birliği olarak “Yeni sezonda kulüp başkanları ve yöneticileri demeç vermeyecek” kararını aldıklarını bildirdi. — Haydi hayırlısı... Doğrusu çok merak ediyorum, bu yasağı acaba önce kim delecek? Baksanıza daha işin başında Polat isyanları oynadı. Fenerbahçe'nin eski başkanı Ali Şen, “Aragones bu şekilde oynatırsa Alex ve Semih 5 maç sonra yedek kalır” iddiasında bulundu. — Ali Şen, son sözün teknik direktör Aragones'de değil, Aziz Yıldırım'da olduğunu bilmiyor mu? Alex yakında tepeden gelecek talimatla gerçek yerine geçer. Volkan Demirel, “En çok hangi kalecileri beğeniyorsun?” sorusunu yanıtlamaya şöyle başladı, “Beni saymazsak ......” — Ah Volkancım, ne kadar da alçak gönüllüsün! Kezman, Paris Saint Germain'e transferi gerçekleştikten sonra “Yönetime ve taraftara borçlu gidiyorum” dedi. — Borca gelin borca. Batman yılda 3.5 milyon euro götürüyordu. Bu borcu nasıl ödeyecek doğrusu bilemiyorum. Gordon Schildenfield, “Paramı almadan bir yere gitmem” çıkışını yaptı. Sinan Engin sinirlendi ve “Çek arabanı. Seni istemiyoruz” karşılığını verdi. — Sinan kapıdan kovuyor, Gordon bacadan giriyor. Bulmuş bir çiftlik, parasını almadan bırakıp gider mi! Kewell, Steaua Bükreş rövanşı için, “Turun şifresi bizim elimizde” dedi. — Ahh ah! O şifre Ali Sami Yen'de aklınıza gelmedi mi? OLTAYA TAKILANLAR Affetmek mi! Beşiktaş'ta İbrahimler affedildi. Bu “affedildi” kelimesi benim çok ağırıma gidiyor. Ne yani bu oyuncular, hırsızlık mı yaptılar, yüz kızartıcı bir suç mu işlediler? Yoksa kulübün manevi şahsiyetini rencide mi ettiler? Ben İbrahimler'in yerinde olsaydım, “Af” kelimesini kesinlikle kabul etmezdim. Kulübün açıklaması şöyle olmalıydı: “Bir hata yaptılar. Cezasını çektiler ve şimdi yine aramızdalar.” Satışa konmaları yanlış, “Affettik” lafı yanlış ve kaptanlığın onlardan bir anda alınması da yanlış. Üzülmez ve Toraman sahadayken Delgado'nun kaptanlık bandını takması yakışık alacak mı? İbrahimler bunu içlerine sindirecek mi? Haydi kaptanlığı bu oyunculardan aldınız, hiç değilse yaşıyla başıyla deneyimiyle Rüştü'ye verseydiniz daha doğru olmaz mıydı? İbrahimler de bunu daha mantıklı bulmaz mıydı? Doğan'ın vasiyeti Yeni Futbol Federasyonu başkanımız Mahmut Özgener'e “hayırlı olsun” dedikten sonra hemen belirtelim: Aman Hasan Doğan'ın vasiyetini unutmayın. Genel Kurul'da Hasan Doğan ile ilgili 5 dakikalık bir sinevizyon gösterisi olmuş. Rahmetli başkan ayakta alkışlanarak anılmış. Çok çok güzel. Ancak bununla kalınmasın. Doğan'ın projeleri bir an önce hayata geçirilsin. Neydi bunlar: - Lisanslı futbolcu sayısını 1 milyona çıkarmak. - Sokak çocuklarının futbol oynamasını sağlamak. - Çocuk esirgeme kurumunun tüm yurtlarına en az bir futbol sahası yapmak. - 2016'da Avrupa Şampiyonasını düzenlemek. - Modern statlar inşa etmek, eski statları değerlendirmek. Stat zeminlerini iyileştirmek. - Belediyelerle anlaşarak semt sahaları yapmak. - Milli takım oyuncularını sigortalamak. - Riva'yı tamamen Milli takımlar kamp ve eğitim merkezi haline getirmek. Bu ve benzer projelerin gerçekleştirilmesini hepimiz istiyoruz ve bekliyoruz. | ||
|
23-08-2008, 09:50 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 63
Mesajlar: 4.095
Tecrübe Puanı: 35 | " - Lisanslı futbolcu sayısını 1 milyona çıkarmak. - Sokak çocuklarının futbol oynamasını sağlamak. - Çocuk esirgeme kurumunun tüm yurtlarına en az bir futbol sahası yapmak. - 2016'da Avrupa Şampiyonasını düzenlemek. - Modern statlar inşa etmek, eski statları değerlendirmek. Stat zeminlerini iyileştirmek. - Belediyelerle anlaşarak semt sahaları yapmak. - Milli takım oyuncularını sigortalamak. - Riva'yı tamamen Milli takımlar kamp ve eğitim merkezi haline getirmek. Bu ve benzer projelerin gerçekleştirilmesini hepimiz istiyoruz ve bekliyoruz." ne olur şunları ve ilaveten "Futbol akademileri" ni hayata geçirin...
__________________ "iki özel tutkum;İstanbul ve Beşiktaş" | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |