|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
23-07-2009, 09:59 | #1 | ||
Gogo Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 39
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 41 |
Spor kulüplerinin bütçe açığı yaşamaları karşısında kongre öncesi söylemi olmaktan çıkıp gerçekleştirilmeyen genç oyuncu yetiştirme işinin iyice suyu çıktı. Özellikle borç batağında yüzen büyük kulüplerimiz bu yönde ilkeli olamadıkları için teknik adamların günü kurtarmak adına hazır adam tercihlerine boyun eğmekteler. Bu konuda Beşiktaş'ı yönetenler dönüp arkalarına bakıp 80'li senelerde neler yapılıp neler kazanıldığını görerek bu gidişe 'dur' demelidir. Daum genç yetenekleri -ki içlerinde geçen sezon Sakaryaspor'dan bin bir tantana ile alınıp imza attırılanlar dahil- yurtdışı kampına bir günlüğüne getirdi. Onlara hazırlık maçında 20-25 dakika şans vererek göz boyamacılığının kitabını yazmaya adaylık bir iş yaptı. Rijkaard'ın biraz daha duyarlı davranarak gençleri lig öncesi geniş kadronun içerisinde tutarak daha iyi tanımaya çalıştığı izlenimini edindik. Öz kaynaktan çıkan oyuncuların çok olduğu dönemde gelen Avrupa kupası şampiyonluğu kendilerine rehber olmalı. Beşiktaş'ta ise yönetimin bir türlü teknik adamlar nezdinde genç oyuncu kazanma yolunda ısrarcı olmamaları en büyük handikap. Şampiyonluğa oynayan takımlarda oyuncu yetiştirme konusunda teknik adamların isteksizliğini 'benden sonra tufan' anlayışının bir sonucu diye değerlendirmek çok yanlış olmaz. Daha evvel Jean Tigana ve Del Bosque ile yaptığım söyleşilerde "Ülkenizde önce başarı isteniyor, dolayısıyla genç oyunculara şans vermek zorlaşır." demişlerdi. Ben de kendilerine Dorde Miliç'i, Branko Stankoviç'i örnekleyerek "Bu isimler hem takımlarını şampiyon yaptılar hem de kulüp tarihine altın harflerle yazılan efsane takım ve oyuncular kazandırdılar." demiştim. Bu konuda günümüzde yabancı oyuncu sayısı fazlalığı zorlayıcı olarak düşünülebilir; zira bahsettiğim geçmişte bu rakam 2 idi. Ancak yapılan transferlere baktığımızda tezat teşkil eden uygulamalar yaşıyoruz. Beşiktaş, 20 yaşındaki Aydın Karabulut'u 27 yaşında artık olacağı kadar olmuş bir futbolcuyla takas ediyor. Bu ticaretten bir anlam çıkaran varsa bizleri aydınlatsın, öğrenmiş olalım. İsmail Köybaşı'nı 2007-08 sezonundan tanıyanın olmadığını düşünüyorum. Zira bu genç İskenderun Beşiktaşlılar Derneği'nin takımı olan Kartalspor'da çevredekilerin dikkatini çekmekten öteye geçememişti. Beşiktaş'a sunulan bu ikramı zamanın pahalı transfer meraklısı menajeri 'biraz pişsin' diyerek reddetti. Ancak Gaziantep'e tavsiye ile giden Köybaşı 6,5 milyon Euro gibi üzerinde çok spekülasyonlar yapılan bir rakama Beşiktaş'a transfer edildi. Mustafa Denizli'nin bu konuda çok istekli olmadığı net şekilde belli. Hazırlık maçı olmasına rağmen genç oyunculara şans verme yerine 18. adam olarak 3. kaleciyi kulübede oturtması bu konudaki en belirgin davranış biçimi. Beşiktaş Futbol AŞ'nin 'Makul Değer Bilançosu' hazırlaması gereği Ticaret Mahkemesi marifetiyle yaptırdığı değerlendirmede AŞ'nin 132 milyon TL'lik kısmı kısa vadeli olmak üzere toplam borcunun 206 milyon 804 bin TL olduğu resmen belirlenip kayda geçmiştir. Bu rakamlar 1.6.2008 ile 28.2.2009 dönemi için geçerli. Yani Haziran 2009'da yapılan transferler bu rakama dahil değil. Şimdi sizler akıl hesabı yapıp İsmail Köybaşı, Ferrari, Nobre başta olmak üzere ödenen ve ödenecek olan tutarları üst üste koyun bakalım, ne hale geleceksiniz? Battı balık yan gider, taraftar kapalıya reklam alınmasını istemiyor derhal uygulayın. Gene bu arkadaşlar Quresma'yı arzuluyorlar, paranın ne önemi var, gönülleri olsun onu da alın. Ne diyor usta müzik adamı Özdemir Erdoğan şarkısında: 'Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık' Bilmem anlatabildim mi? SEVGİLİ VEDO'NUN ANISINA... Çok şeyler söylendi, hepsi gerçeği yansıtıyordu. Çok günlerimiz Caddebostan'ın değişik mekânlarında muhabbetle geçti. Beşiktaş'a transferi konuşulduğunda rahmetli Sadri Usuoğlu'nun 'elbise askısı gibi adam' benzetmesi yaptığını sonraları naklettiğimde günlerce esprisini yapmıştık. Hatıraları, bizlere ömür boyu onu anmamız için yeter... Her an gene bizlerle birlikte olacak, kolay unutulacak bir adam olmadığı için. Kıymetli eşi Asuman yengemiz ve oğlu Suat bizlerden bir parça olarak ailemize katıldılar. Sen herkesten daha güzeldin be... Nur içinde yat. Atıf Keçeci | ||
|
23-07-2009, 11:47 | #2 | ||
sayende mazoşist oldum! Üyelik tarihi: May 2008 Yaş: 39
Mesajlar: 3.511
Tecrübe Puanı: 24 | Jean Tigana ve Del Bosque ile yaptığım söyleşilerde "Ülkenizde önce başarı isteniyor, dolayısıyla genç oyunculara şans vermek zorlaşır." demişlerdi. Ben de kendilerine Dorde Miliç'i, Branko Stankoviç'i örnekleyerek "Bu isimler hem takımlarını şampiyon yaptılar hem de kulüp tarihine altın harflerle yazılan efsane takım ve oyuncular kazandırdılar." bence adamların haklılık pay var... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |