|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
28-02-2007, 13:33 | #11 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | EYLÜL SONU Günler kısaldı. Kanlıca'nin ihtiyarları Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları. Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa... Yazlar yavaşca bitmese, günler kısalmasa... İçtik bu nadir içki'yi yıllarca kanmadık... Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık! Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor; Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor. Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile, Bitmez bir özleyiştir, ölümden biter bile.
__________________ Besiktas JK . | ||
|
28-02-2007, 13:33 | #12 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | GEÇMİŞ YAZ Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her anını, her rengini, her şiirini hazdan. Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle! Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin: Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden; Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin... Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:33 | #13 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | MOHAÇ TÜRKÜSÜ Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı; Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı. Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle, Canlandı o meşhur ova at kişnemesiyle! Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü; Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü. Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale; Girdik zaferin koynuna, kindik ovisale Dünyaya veda ettik, atıldık dolu dizgin; En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin! Bir bir açılırken göğe, son def'a yarıştık; Allaha giden yolda meleklerle karıştık. Geçtik hepimiz dört nala cennet kapısından; Gördük ebedi cedleri bir anda yakından! Bir bahçedeyiz şimdi şehitlerle beraber; Bizler gibi ölmüş o yiğitlerle beraber Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden Şimşek gibi bir hatıra nal seslerimizden
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:33 | #14 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | ÖZLEYEN Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde, Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde! Dağlar ağarırken konuşmustuk tepelerde, Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde! Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi, Hülya gibi yalnız gezinenler köye indi Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi, Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:34 | #15 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | SİSTE SÖYLENİŞ Birden kapandı birbiri ardınca perdeler... Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler? Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden? Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri; Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri. Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis'i. Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi. Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha; -Örtün! Müebbeden uyu! Ey sehr! -O beddua... Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın; Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın. Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl. Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın, Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:34 | #16 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | SİSTE SÖYLENİŞ Birden kapandı birbiri ardınca perdeler... Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler? Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden? Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri; Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri. Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis'i. Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi. Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha; -Örtün! Müebbeden uyu! Ey sehr! -O beddua... Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın; Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın. Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl. Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın, Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:34 | #17 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | SÜLEYMANİYE'DE BAYRAM SABAHI Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. Bir geliş var!.. Ne mubarek, ne garib alem bu!.. Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu... Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir; O seferlerle açılmış nice yerlerdendir. Bu sükünette karıştıkça karanlıkla ışık Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık; Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya, Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya. Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor, Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor. Ordu-milletlerin en cok döğüşen, en sarpı Adamış sevdiği Allah'ına bir böyle yapı. En güzel mabedi olsun diye en son dinin Budur öz şekli hayal ettiği mimarının. Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi, Seçmis Istanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi; Taşımış harçını gaazileri, serdarıyle, Taşı yenmiş nice bin işçisi, mimariyle. Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne, Uhrevi bir kapı açmıs buradan gökyüzüne, Taa ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları.. Bir neferdir bu zafer mabedinin mimarı. Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum; Ben de bir varisin olmakla bugün mağrurum; Bir zaman hendeseden abide zannettimdi; Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi, Senelerden beri ru'yada görüp özlediğim Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim. Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını Görüyor varlığının bir yere toplandığını; Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses; Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi! Gördüm on safta oturmuş nefer esvaplı biri Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir'i Ne kadar saf idi simasi bu mu'min neferin! Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin? Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu, Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli, Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli; Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz; Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o, Görünür halka bu günlerde teselli gibi o, Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde, Hem de çoktan beri kaybettigimiz yerlerde. Karşı dağlarda tutuşmus gibi gül bahceleri, Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri. Gökte top sesleri var, belli, derınden derıne; Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine. Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı? Üsküdar'dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı? Bursa'dan, Konya'dan, İzmir'den, uzaktan uzağa, Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa; Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd'dan, Van'dan, Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan. Ne kadar duygulu, engin ve mubarek bu seher! Kadın erkek ve cocuk, gönlü dolanlar, yer yer, Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını, Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını. Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor? Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor: Kosva'dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul'dan.. Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an; Belgrad'dan mi? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı? Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı? Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!.. Adalar'dan mi? Tunus'dan mi, Cezayir'den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor; O mübarek gemiler hangi seherden geliyor? Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine. Cok şükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahi. Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:35 | #18 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | VUSLAT Bir uykuyu cânanla beraber uyuyanlar, Ömrün bütün ikbâlini vuslatta duyanlar, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zâmanı, Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü ânı... Gördükleri rü'ya ezelî bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgâri başka. Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez; Gül solmayı; mehtâb, azalıp gitmeyi bilmez... Gök kubbesi her lâhza, bütün gözlere mâvi... Zenginler o cennette fakirlerle müsâvi; Sevdâları hülyâlı havuzlarda serinler, Sonsuz gibi, bir fıskiye âhengini dinler. Bir rûh, o derin bahçede bir defa yaşarsa Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa, Dalmışsa O'nun saçlarının râyihasiyle, Sevmekteki efsûnu duyar her nefesiyle. Yıldızları, boydan boya doğmus gibi, varlık Bir mûcize halinde o gözlerdendir artık. Kanmaz, en uzun bûseye, öptükçe susuzdur Zirâ, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur. İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan... Bir sır gibidir az çok ilâh olduğumuzdan. Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler. Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler? Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden Rüzgar gibi bir şevk alır, oldukları yerden. Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o! Alemde bir akşam ne semavî koşudur o! Dört atlı o gergerdûne, gelirken dolu dizgin, Sevmis iki rûh ufku gorurler daha engin, Simalari her lâhza parildar bu zeferle; Gok, her tarafindan, donanir mes'alerle! Bir uykuyu cânanla beraber uyuyanlar, Varlikta butun zevki o cennette duyanlar Dunyayi unutmus bulunurken o sularda, -Zâlim saat ihmâl edilen vakti calar da- Bir ân uyanirlarsa lezîz uykulardan, Bastanbasa, heryer kesilir kapkara, zindan... Bir fâciadir boyle bir âlemde uyanmak... Gunden gune, hicranla bunalmis gibi, yanmak... Ey tâli Olumden ne beterdir bu karanlik! Ey âsk O gonuller sana mâloldular artik! Ey vuslât O âsiklari efsûna râmet! Ey tatli ve ulvî gece Yillarca devam et!
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:35 | #19 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | Sonbahar Fani ömür biter,Bir uzun sonbahar olur. Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, tarümar olur. Mevsim boyunca kendini hissettirir veda; Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ. Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir. Günler hazinleşir, geceler uhrevileşir; Teşrinlerin bu hüznü geçer ta iliklere. Anlar ki yolcu yol görünür selviliklere. Dünyanın ufku gözlere gittikçe tar olur. Her gün sürüklenip yaşamak ruha bar olur. İnsan duyar yerin dile gelmiş sükutunu; Bir başka musikiiye geçiş farz eder bunu. Teslim olunca vadesi gelmiş zevaline, Benzer cihana gelmeden evvelki haline. Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya: Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı; Fark etmez anne - toprak ölüm maceramızı
__________________ Besiktas JK . | ||
28-02-2007, 13:35 | #20 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 37 | SES Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum, "Yarab! hele kalp ağrılarım durdu!" diyordum. His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı Bir taze bahar alemi seyretti felekte, Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te, Akşam!.. Lekesiz,,saf, iyi bir yüz gibi akşam!.. Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam; Sakin koyu,şen cepheli kasrıyle Küçüksu, Ardında vatan semtinin ormanları kuytu; Bir neşeli hengamede çepçevre yamaçlar Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar Dalgın duyuyor rüzgarın ahengini dal dal. Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal. Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan Bir bestenin engin sesi yükseldi boğazdan Coşmuş yine bir aşkın uzak hatırasıyla, Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla, Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi: Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi. Ani bir üzüntüyle bu rüyadan uyandım. Tekrar o alev gömleği giymiş gibi yandım, Her yerden o,hem aynı bakış ,aynı emelde, Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde; Her yerden o, hem aynı güzellikte göründü, Sandım bu biten gün beni ram ettiği gündü.
__________________ Besiktas JK . | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |