|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
20-04-2007, 17:20 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 40
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
“Küçük, zayıf, basit ve kompleksliler“ Fevzi Tuncay eski defterleri açtı, bazı spor yazarları ve Beşiktaş muhabirlerine açtı ağzını yumdu gözünü!.. Sırf röportaj vermediği için bile kendisine düşmanlık besleyenler olduğunu öne süren Fevzi, sert eleştiriler yaptı. İşte Fevzi'nin Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptığı açıklamalar: "26 YAŞINDAN SONRA GERÇEKTEN KALECİ OLMAYA BAŞLADIM" -Fevzi, herhalde bir kaleci için en olgun yaştasın değil mi? Evet. 30 yaşına girdim. Bir kalecinin artık kaleci olmaya başladığı yaş. Gerçi 26 yaşından sonra ben gerçekten kaleci olmaya başladığımı hissettim. -26 yaşına kadar neydi, 26 yaşından sonra neler oldu? 26 yaşına kadar olan dönem, tecrübeye yardımcı olan bir dönemdi. Çok maç oynamanın verdiği bir fayda, tecrübe vardı. Ama bilgi olarak, tam birikim olarak onların olması beni bugüne getirdi aslında. Şu an 30 yaşına girdim. Şu an bildiğim şeyler, tecrübeler o zamanda olmuş olsa çok daha farklı olabilirdi. Tabii böyle birşey mümkün değil. Ama halimden memnunum, burada çok mutluyum bir problemim yok. O yüzden herşey iyi gidiyor. -Biraz bahtsız bir kaleci miydin? Yani 1-2 tane maç var. "İNSANLAR HEP KÖTÜ OLAYLARI HATIRLIYOR" -Hiç akıllardan çıkmıyor değil mi? Artık 80 yaşına gelsen de sanırım sokakta insanlar "Bak bu Fevzi Galatasaray maçında şöyle gol yemişti" diye söyleyecekler. Zaten insanlar hiçbir zaman iyi olan şeyleri hatırlamazlar. Her zaman kötü olanları hatırlarlar. Benim Beşiktaş'ta olduğum dönem oynadığım çok iyi maçlarım var. Galatasaray’la oynadığımız Türkiye Kupası maçında Hagi'nin penaltısı kurtardığım ve kupayı aldığımız bir maç var. Bunun gibi birçok maç var. Şampiyonlar Ligi'nde kazandığımız maçlar var. Hiçbir insan bunları hatırlamıyor tabii ki. İşte Galatasaray maçında ıska geçtiğim pozisyonu hatırlıyorlar. Hala da soruyorlar zaten "Abi nasıl oldu" diye. Artık ben de alıştım tabii. Şöyle oldu böyle oldu deyip geçiyoruz, yapacak birşey yok. Artık 6-7 yıl olmuş yani üzerinden o kadar zaman geçmiş ve insanlar bunu soruyor. Ama yaşanıyor böyle şeyler. Sonuçta insanların bakış açıları çok önemli. Şimdi baktığınız zaman Rüştü abi Türkiye'nin en iyi kalecisi ve onun da yaptığı geçmişindeki hatalar ortada. İşte Volkan'ın yaptığı hatalar ortada. Biz de yaptık hatalar ve yapacağız da. Ama insanların bakış açıları, arkalarında duruşları ve onlara destek olmaları çok önemli. Bu konuda ben biraz bahtsızdım aslında. Çünkü her sene yabancı bir kaleci başlıyor, 5 hafta sonra Fevzi geç kaleye oluyordu. Size güvenilmiyor, size güven vermiyorlar, güvenmediklerini gösteriyorlar. Arkasından 3-4 hafta geçtikten sonra sen bizim evladımızsın, sen önemllisin, oynaman lazım diyorlardı ve geçiyordum kaleye 25-30 maç sürekli devam ediyordum. "3. LİGDE OYNAYAMAYACAK YABANCILAR SÜPER LİG'DE OYNUYOR" -Bir ülkede olabilecek en üst seviyelere geldin aslında. Geldim evet. Avrupa Şampiyonası'na gittik milli takımla birlikte. A Milli Takım'da oynuyordum ama kendi takımımda yabancı kaleci oynuyordu. Bunlar ilginç şeylerdi yani bu konuda bahtsızlıklar yaşadım. Ama Türkiye böyle maalesef. Türkiye'de futbolcu da kaleci de yabancıysa her zaman için daha fazla ilgi görüyor, daha fazla ilgileniliyor, güven duyuluyor. Bakıldığı zaman ekstrası olmayan, 2 Lig'de 3. Lig'de bile zor oynayacak oyuncular Türkiye'ye gelip çok rahat Süper Lig'de oynuyor ve hiç eksiksiz oynatılıyor. -Para da kazanıyorlar. Kazanıyorlar tabii. Ve her türlü şartlar istedikleri gibi sunuluyor önlerine. Biz istediğimiz zaman yerli olduğumuz için yerine getirilmiyordu eskiden. Şimdi yaşla birlikte olgunluğumuz, profesyonelliğimiz de çok değişti.. Şimdi işler daha farklı durumda ama o zamanlar olsa daha farklı olurdu. -Kendini çok takım değiştiren bir futbolcu olarak nitelendiriyor musun? Nitelendirmiyorum. Oynadığım takım sayısı 4. 13 yıldır Süper Lig'de oynuyorum, 4 takım değiştirdim. Beşiktaş, Samsunspor, Malatyaspor ve Vestel Manisaspor. Bir de Beşiktaş'tan ayrıldığım sezon 6 ay kiralık olarak Gaziantep'te oynamıştım. Onu da sayarsak 5 takım yapıyor. Çok gezen futbolcu diye düşünmüyorum kendimi. Çünkü 10 yılda 15 takımda oynayan futbolcular var. Ben onlar gibi olduğumu düşünmüyorum. "İSTESEM AVRUPA'YA GİDERİM" -Bana göre hedeflerinden vazgeçmiş olmaması gereken bir Fevzi var. Hedeflerinin bir çoğunu gerçekleştirdin ama bazı talihsizlikler yaşadın. Hırsını merak ediyorum. Bundan sonraki hedeflerin neler? Hedef bittiği anda başarılı olma şansınız yoktur. Hedeflerinizin hiçbir zaman bitmemesi gerekir. Benim hedeflerim tabii ki bitmedi. Bitmeyecek de. Ben futbolu bırakacağım noktaya gelene kadar bir kere o hedeflerime ulaşmış olarak bırakacağım. O hedefleri de her zaman içim kafamda tutuyorum. Şu an 13 oldu. 20 yıl ya da 20 yıldan daha fazla Süper Lig'de futbol oynayacağım diye hedefim vardı benim. Beşiktaş’ta oynarken bunu kafama koymuştum. Artı büyük takımda oynayacağımı söylemiştim bu hedefime zaten ulaştım. A Milli Takım hedefim vardı buna da ulaştım. Şu anda önümde 2 tane hedefim var. Birisi 20 yıla tamamlamak, ikincisi de Avrupa hedefim vardı benim. Avrupa'da futbol oynamak istiyordum. Avrupa'da bizim ligimiz ayarında bir takımda oynamak istiyorum. 20 yılı kesinlikle devireceğime inanıyorum. Aslında şu anda da istesem Avrupa'ya gidebilirim. Çünkü imkanlarım var. İsteyen takımlar var zaten. Ama en iyisi olmasını ya da iyilerden birisi olmasını istiyorum. Asla hedeflerim bitmeyecek. Futbolu bıraktıktan sonra da bazı hedeflerim var, o hedeflerimi de gerçekleştireceğim. Hedef olmadığı zaman başarılı olma şansınız yok. -Futbolu bıraktıktan sonraki hedeflerin neler? Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük yapmayı düşünüyorum. Antrenörlükten sonra teknik direktörlük istiyorum. Bunu da yapacağım yani. -Artık kaleci teknik direktörler görüyoruz ve çok iyiler. Yani sonuçta kaleci olması veya oyun içinde oynayan bir oyuncu olması çok fark etmiyor. Futbolun bir görüşü var. Futbolu gerçekten biliyorsanız, kaleci olmanız ya da oyuncu olmanız farketmiyor. Artı avantajı şu, hem oyuncuları çok iyi tanıyorsunuz hem de kalecileri çok iyi tanıyabiliyorsunuz. Kalecilerle ilgilenebiliyorsunuz. Yeteneklerini çok rahat keşfedebiliyorsunuz. Oyuncu olmuş bir insanın böyle bir şansı olmayabiliyor. Kalecilerin böyle bir avantajı da var. -Ayrıca oyunu okuma özelliği var. Evet, çünkü sürekli takip ediyorsunuz ve arkadan oyunu okuyorsunuz. Bunlar çok önemli tabii ki. "TECRÜBE VE MÜCADELE EKSİKLİĞİ YAŞADIK" -Vestel Manisaspor’da yaşananları sormak istiyorum. İnsanların çok merak ettiği işin içinden çıkamadığı bir soru. Neler yaşandı bu sene Vestel Manisaspor’da? Sezona hızlı girdik. Ardından 5-6 arkadaşımızın sakatlığı oldu. İlk yarı bitti, Antalya'da bir kamp dönemi geçirdik. Kamp döneminden aslında iyi çıkmıştık. Bir kupa maçı oynadık. Kazandık kupa maçını ve üst tura yükseldik. Sonra Beşiktaş ile bir kupa ve lig maçı kaybettik. Bu iki maçın kaybedilmiş olması, birazcık takımımızın genç olmasından dolayı üzerlerinde psikolojik etki yarattı zannediyorum. Ne kadar konuşsak da bunun atlatılabileceğini söylesekte birbirimizle bir şekilde toparlanamadık. Beşiktaş maçından sonra burada Trabzonspor'la berabere kaldık. Aslında o bizim için bir avantajdı. Sonra Galatasaray’a gidip 4-0 yenilince tam kırılma noktası o oldu belki de. Ondan sonrada bir türlü maç kazanamadık. Özellikle takım içeride oynarken genç arkadaşlar hep strese giriyorlar. Bir de çok şanssızdık . 3. dakikada 5. dakikada öyle abuk subuk goller yiyoruz ki, takımın dengesi birdenbire altüst oluyor. Genç olmanın dezavantajı bu da. Maçı çevirebilmek için bir mücadele etmek gerekiyor. Biz bunu yapmadık, mücadele etmedik. Mücadele etmeyince de sonuçta maçlar kazanılmıyor. Ligde maç kazanmak için özellikle mücadele etmek gerekiyor. Biz mücadelede biraz eksik kaldık. Biraz değil fazlasıyla eksik kaldık. Biraz da psikolojik olarak etkilendik. Bunların etkisi oldu bence ama artık bitti. Bundan sonra kalan haftalar bizim için iyi olacak. Bizim düşüşümüz Sivasspor maçıyla başlamıştı, yükselmemiz de Sivasspor maçıyla başladı. -Sezon başında camia bir anda şampiyonluk havasına bürünmüştü. Ama şimdi en önemli hedef ligde kalmak oldu. Demek ki o şampiyonluk havasına girmek yanlıştı. Tabii ki erken havaya girmek diye nitelendiriyorum bunu. Bazı şeyler çok erken başladı. Genç bir takım ve çocuklar etkilendiler. Böyle şeyleri de erkenden yapmamak lazım. Sağlam gitmek, oturaklı gitmek lazım. Biz bunu biraz beceremedik. Ama bu olaylardan da gençler çok güzel bir tecrübe edindi. Tecrübe olarak bu olayların bize çok büyük katkısı oldu. Demek ki bazı şeyleri yaparken daha dikkatli davranmak gerekiyor. Mücadele etmeden hiçbir şekilde başarılı olunamayacağının bilinmesi gerekiyor. "BÜLENT VE METİN HOCA ÖFKELERİNİN KURBANI OLDU" -Sakaryaspor maçında yaşananları nasıl değerlendiriyorsun? O maçta kaleci arkadaşımız Bülent ve kaleci antrenörümüzün yaptığı olayların dışında hiçbir şey yoktu. Seyirci gayet iyiydi. Diğer futbolcu arkadaşlarımız da gayet iyiydi. Bence bir anlık öfkenin kurbanı oldular. Kendi otokontrollerini yitirdiler. Kontrolsüz kaldılar. Olmaması gerekliydi, muhakkak onlar da çok üzgün. Bir daha o ana dönseler böyle birşey mutlaka istenmeyeceklerdir. Ama sonuçta telafisi vardı, daha sonraki maçlarda bu tarz şeyler olmaması ve bizim hakemlere yardımcı olmamız, bütün bu olayların üstüne bir perde çekip herşeyi düzeltecektir. Bizde bunu yapıyoruz. "CÜNEYT HOCA MAÇI DEVAM ETTİRMELİYDİ" -Cüneyt Çakır’ın kararını nasıl değerlendiriyorsun? Bence o maç o gün oynatılmalıydı, devam etmeliydi. Çünkü seyirciyle ilgili, güvenlikle ilgili hiçbir problem yok. Artı cezayı uygulamıştı zaten. Bülent'e kırmızı kart gösterdi, Metin hoca dışarı atılacaktı büyük ihtimalle. Bu ceza uygulamaları yapıldıktan sonra o maçın oynatılmaması için hiçbir neden yoktu. İçeri gittikten sonra 5-10 dakika dinlendikten sonra hadi çıkıyoruz demeliydi. Karar biraz ağır oldu bizim açımızdan. İstemeyerek ve sinirle yapılmış bir olay. Artı ard niyet aramıyorum ben olayda. Bütün futbolcu arkadaşlarımızın yardımı var zaten. -Allah göstermesin birkaç futbolcu daha sinirlerine hakim olamasa çok farklı şeyler yaşanabilirdi. Evet. Hadi onu bırakın seyirci aşağı inebilirdi. Böyle birşey de yok. Bu durumda oynanması gerekiyordu. Ama bunu yapmadı. Bence kolay yönü seçti ve maçı iptal etti. İşte bizim de ceza yememize neden oldu. "VOLKAN'IN TEPKİLERİ YAŞI NEDENİYLE NORMAL" -Yine gündemden ama farklı konular konuşmak istiyorum seninle. Mesela Volkan. İşte milli takımda oynuyor, kendi takımında yedek. Taraftarla arasında bir takım diyaloglar yaşıyor. Sen nasıl gözlemliyorsun, burada Volkan'ın mı biraz tecrübesizliği var yoksa camianın sabırsızlığından mı kaynaklanmıyor bazı şeyler? Şimdi büyük camialarda her zaman insanlar biran evvel şampiyonluk, bir an evvel başarı istedikleri için, ufak başarısızlıklarda bazı durumlarda belli oyunculara karşı tepkiler veriyorlar. Şimdi Volkan'ın yaşı itibariyle karşılık olarak verdiği tepkiler de gayet doğal. Doğru değil ama doğal. Ben de zamanında aynı tepkileri vermişimdir muhakkak. Ama şu anda olsa böyle bir durumca kesinlikle ama kesinlikle vereceğim tepkiler çok farklı olur. Tepki vermemeyi tercih ederim. Tabii ki Volkan'ın da yapılanları kabullenmesi çok zor. Ancak bir gerçek var eğer gerçekten önünde daha iyi olan bir arkadaşı varsa mutlaka o oynayacaktır. Futbolda bu böyle. İyi oynayan birisi varsa o oynar önünüzde. Şu anda Volkan konuşuluyor ama bence Serdar da konuşulmalı. Serdar gerçekten iyi bir performans orta koyuyor. Başarılı bana göre. Yarın Serdar milli takıma seçilirse insanlar bu tartışmaları bırakacaktır. Bence insanlar birazcık yer arıyorlar. Yani zamanında bana da yapıldı bunlar. Bir şeyler söylemek için yer arıyorlar. İşte bir olay olsun, bir kıvılcım yaratalım. İşte nasıl zarar veririz gibi hesapların peşindeler. İşte bunlarla bu insanlar belki birşeyler kazanıyor ama işte yazık gencecik insanlar üzüntü çekiyorlar, zarar görüyorlar. "KÜÇÜK, ZAYIF, BASİT VE KOMPLEKSLİLER" - "Bana da yapıldı bu tür haksızlıklar zamanında" dedin. Şöyle düşündüğün zaman ya "Bana da bu yapılır mıydı dediğin haksızlıklar oldu mu?" Ben özellikle yazılı basından çok çektim. Bir iki tane gazeteci vardı, özellikle benimle ilgili yazanlar vardı. Bir tanesi direkt söylemişti zaten bana. "Sen gidene kadar seninle uğraşacağım" demişti. Sebebi de şuydu: Röportaj yapmak istemiş. Ben maçtan önce maçla ilgili konuşmayacağımı söylemiştim. Bunu söylediğim için gidene kadar benimle uğraşacağını söylemişti. Bayağı bir uğraştı, 6.5 yıl uğraştı amcam. 6.5 yıl sonra gittim ben de. 6.5 yıl sonra muradına erdi. Ama o nerede şu anda bilmiyorum yani. Gazetecilik yapıyor mu yapmıyor mu ilgilenmedim de. Bu tarz insanlarla uğraştık. Küçük insanlar bunlar. Zayıf, basit insanlar. Hayatlarında hiçbir zaman başarılı olamamışlar. Bir yere gelememişler, karşılarında 20-21 yaşında, başarılı, milli takımda ve Beşiktaş'ta oynayan bir futbolcu var. Adam 50 yaşında sindiremiyor. Aşağılık kompleksi var adamda. Ne yaparım ben diyor. Elimde kalem var diyor yazarım, yazarım, yazarım diyor. Bir şekilde vururum diyor ama vuramadı yani. Bu tarz insanlar hiçbir zaman da vuramazlar. Bu tarz şeyleri çok yaşadım ben. Onun gibi 1-2 kişi daha vardı. Beni futbolumla eleştirmek herkesin doğal hakkı. Sonuçta spor yazarıdır. Ama benim kişiliğimle ilgili, özel hayatımla ilgili, benim aile yaşantımla ilgili hiçbir şey yazamaz. Bunu yazdığı için havaalanında karşılaştığımın spor yazarlarına "Benim ismimin baş harfini bile kullanmayacaksın" dediğim zamanlar oldu. "Beni tehdit mi ediyorsun" dedi. "Hayır tehdir etmiyorum, kullanmayacaksın" dedim. Bazıları ondan sonra benimle ilgili yazılar yazmadı ama bazıları daha da ağır yazılar yazdı. Ama hiçbirisi ben o tepkiyi koyduktan sonra benimle, ailemle, özel hayatımla ilgili yazı yazmadı bir daha. Yazamadılar. Çünkü karşılarında bir karakter, bir kişilik vardı. 20 yaşında da olsa, onlardan çok daha genç de olsa, duruşunu onlara çok net belli etmiş birisi vardı. Bir daha benimle ilgili futbolun dışında hiçbir şey yazamadılar. Engel oldum ben onlara. Futbolla ilgili istedikleriini yazabilir herkes, hiç önemli değil. Ama insanların kişiliklerine, aile hayatına ilgili yazılan yazılar hoş değil. Geçmişte herkesin sorunları olabiliyor, benim de oldu yani bitti gitti. Bunları abartıp abuk subuk şeyler yazıp insanları, insanların gözünde de farklı imajlar yaratılmaya çalışılması çok çirkindi. "HAYATIMI YENİDEN YAPILANDIRDIM" -Zannediyorum 3 yıl önce evlendin. Ve sana çok yakın olan insanlardan çok mutlu olduğunu duydum. Çok güzel ve mutlu bir aile hayatı içerisinde olmak çok güzel. Ama tersi durumlar da yaşanabiliyor işte. Dediğim gibi işte geçmişte bir takım kötü olaylar yaşadım. Bir şekilde ben kendi hayatımı yeniden yapılandırdım. Yaptığım hataları bir kenara koydum ve buradan çıkarılabilecek dersleri çıkarttım. İstanbul'dan ayrıldıktan sonra kendime yepyeni bir yaşam kurdum. Eşimle birlikteydik, evlendik. Şu an 18 aylık bir kızımız var. Herşey çok güzel, çok mutluyuz, hiçbir problemimiz yok. O dönemden bu döneme gelirken en büyük destekçimdir benim eşim. Herşey yoluna girdi. Futbolumu oynuyorum. Çok sevdiğim ve çok güzel bir ailem var. Gerisi de boş zaten. Sağlığım yerinde. [email protected]
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |