30 Ağustos Zafer Bayramı Türk'e kutlu olsun! 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI http://www.nihalatsiz.org/Ataturk-29.jpg Yunan saldırısı tüm şiddetiyle başladı 1920'de... Hedef, Türk'ün boynuna esaret kemendini takarak Batı Türkeli'ne sahip çıkmak... Güzel yurt köşeleri elden gitti bir bir... Kanla yoğruldu kara toprak; kanla sulandı Afyon, Kütahya, Eskişehir... Ancak düzenli ordularla "Dur!" denebilirdi düşmana... Ve bir ordu yaratıldı yoktan... Bir ordu ki; yediden yetmişe dek kadın, erkek... Silah yokmuş, üniforma yokmuş, ayakta postal yokmuş; ne gam... Diş var, tırnak var, o yenilmez yürek var ya... Ölümüne saldırdılar düşmana... Bu inançla yalnız düşman değil, Türk Milleti'nin ters giden talihi de yenildi İnönü'de... Ardından yeni destanlar yazıldı sırasıyla... İşte Aslıhanlar, Afyon, Kütahya... İşte Eskişehir, Dumlupınar, Sakarya... Türk Ordusu'nun Sakarya'da kazandığı zaferin bir başka benzeri yoktur yeryüzünde... Bu savaş, bir milletin kaderini değiştiren 22 gün, 22 gecelik yaman bir uğraştır. Bu savaş, insanlık duygularından yoksun, vahşi ve saldırgan düşmanın ensesinde patlayan Türk'ün demir yumruğudur. Bu savaş, haksız, şuursuz ve kirli bir istila emelinin, Sakarya'nın köpüren sularında boğuluşudur. Bundan dolayıdır ki; tarih sayfalarında Sakarya Meydan Muharebesi'ne müstesna bir yer verilmiştir. Çünkü Türk Ordusu, Viyana'da başlayan amansız çekilmeye Sakarya'da "Dur!" demiştir. Mustafa Kemal'in, "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı kanla sulanmadıkça düşmana terk olunmaz!" komutundaki anlamı çok iyi kavrayan kahraman Türk Milleti "Ya istiklâl, ya ölüm!" parolasıyla mücadele etmiştir. Vatanın bağrından düşmanı söküp atmaya kesin kararlı olan Türk Ordusu, bütün gücünü topladı Ağustos 1922'de... Artık her şey, Türklüğün haysiyet savaşına ve Akdeniz'i "İlk Hedef" gösteren kutlu başkomutanın Eskişehir'den İzmir'e kadar sürdüreceği kahramanlık yarışına kalmıştır... Sabırsızlıkla beklenen Büyük Taarruz, 26 Ağustos sabahı günün ilk ışıklarıyla başladı. Patlayan toplar bütün dünyaya şu gerçeği haykırıyordu sanki: "Duysun bunu kâinatta herkes, Türk'ün sesidir bu gürleyen ses!" Başkomutanından en son erine kadar bütün bir ordu, Türk gücüne ve Türk yenilmezliğine olan büyük inançla tek vücut olmuş; baştan başa kin, boydan boya hınç kesilmişti. Bu yıllardan beri yok edilmek istenen Türk neslinin süngüleşmiş, mermileşmiş bir iradesiydi sanki... Taarruz pek yaman sürüyordu 26 Ağustos'ta... Akşam olurken ordularımız düşman mevzilerinin bir kısmını ele geçirmiş; Ahır Dağı'nı bir mızrak gibi saplamıştı düşmanın bağrına... Yunan mevzilerini teftiş eden bir İngiliz generalinin "Türkler bu tahkimatı altı ayda aşarlarsa, bir günde aştık diye öğünebilirler" dediği yer, dört gün gibi kısa zamanda geçildi. Parola kısa ve kesindi: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir... İleri!" Eskişehir'den, Sakarya'dan, İzmir'den Yunan kaçıyordu... Kaç ha kaç... Kemal'in Askerleri kovalıyordu peşlerinden ta Afyon'dan beri; dört nala, çala kırbaç... Artık zafer yakındı, uzansak tutacaktık sanki... Günlerce açlığa, susuzluğa meydan okumuş, umutla el birliği etmiş bir ordunun yalın ayaklarındaki sızıydı o zafer... Yuvalarını, bebelerini terk ederek askere cephane taşıyan kadınların sırtındaki ağrıydı o zafer... Evini, yurdunu, bağımsızlığını kaybetmesine ramak kalmış; kanlı gözyaşlarıyla cepheden haber bekleyen bir milletin sevinçlerindeki gözyaşıydı o zafer.. Ve biz, o zafer uğruna vuruşa vuruşa ölmeye ant içmiştik... Sakarya boylarında her karış toprak, kahraman Türk'ün kanıyla sulandı, hamurlaştı. O topraklar Çanakkale kadar vatanlaştı, o kahramanlar Kür Şad kadar yüceldi, destanlaştı... Son zafer kazanılmıştı artık... Kara bulutlar dağılıyordu üzerimizden... Gün bir başka doğuyordu o bilinmeyen tepelere... Türk tarihinin akışı değişmişti 30 Ağustos sabahı...Mustafa Kemal'in önderliğinde vatan uğruna şahlanan Türk Milleti, Sevr Antlaşması'nı parçalayarak Kurtuluş Savaşı'nı kazanmış ve "TÜRK" adını taşıyan devletinin temeline ilk harcı koymuştu. 30 Ağustos Zafer Bayramı Türk'e kutlu olsun! |
30 Ağustos Zafer Bayramı Türkiye Cumhuriyeti`ne kutlu olması dileğiyle. "Yurta sulh cihanda sulh." |
http://www.nihalatsiz.org/Ataturk-zafer.jpg 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZA GÖSTERDİĞİNİZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER... |
herkesin Zafer Bayramı kutlu olsun,duyarlı Beşiktaş taraftarının bu günü de hatırlayacağından ve forumumuzda gündeme getireceğinden emindim zaten |
kutlu olsun |
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!! NE MUTLU BEŞİKTAŞLIYIM DİYENE!! Tüm Beşiktas Camiasının Zafer Bayramı Kutlu Olsun |
zafer bayramı herkese kutlu olsun |
TÜM TÜRKİYE ' NİN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI kutlu olsun.. ALONE WOLF yazı için ayrıca teşekkürler... |
Zafer Bayramımız Kutlu Olsun ! |
tsk Alonewolf... Herkesin Zafer Bayrami Kutlu Olsun!!! |
Herkezİn Zafer Beyrami Kutlu Olsun.bİrlİk Beraberlİk İÇİnde Huzur Dolu YaŞam DİleĞİyle. |
Başkanımız’dan 30 Ağustos Mesajı http://www.bjk.com.tr/tr/medya.php?a...foto-sertifade Başkanımız’dan 30 Ağustos Mesajı 30.08.2006 10:34 Başkanımız Yıldırım Demirören, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 84. yıldönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı: Aziz vatan topraklarımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 84. yıldönümünde, tüm Türk milletinin Zafer Bayramı'nı kutluyorum. Bu vesileyle En Büyük Beşiktaşlı Ulu Önder Atatürk'ün izinde olduğumuzu bir kez daha tekrarlarken, şehitlerimizi de rahmetle anıyorum. Yıldırım Demirören Beşiktaş JK Yönetim Kurulu Başkanı Kaynak : www.bjk.com.tr |
başkan gene çok iyi yorum yapmış bravo başkan |
TeŞekkÜrler BaŞkan Senİnde Zafer Bayram In Kutlu Olsun |
normal bir şey arkadaşım kusura bakma ama gereksiz bir topiç |
biz de başkanın zafer bayramını kutluyoruz:) |
tüm türkiye nin ve forumda bulunan büyük beşiktaşlıların 30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun |
onun da hepinizin de zafer bayramini kutlarim..... |
hepimizin zafer bayramı kutlu olsun |
Bu gün 30 Ağustos. Bu gün zafer bayramı. Mustafa Kemal’in önderliğinde Afyonda başlayarak, Dumlupınar da sona eren bir kurtuluşun öyküsü. Kurtuluş Savaşı'nda işgal ordularının bozguna uğratılışının yıldönümü. Oldum olası Atatürk’le ilgili, tarihimizle ilgili görüntüleri göz yaşlarımla izlerim televizyonda. Ne zaman Anıtkabiri ziyaret etsem, ne zaman bir şehitliğe düşse yolum tüylerim diken diken olur, adeta o günleri yaşarım. Belgeselleri izlerken top tüfek seslerini kalbimin atışında hissederim. Mehmetçiğe baktığında gözlerim, Çanakkale de, Dumlupınar da, Sakarya da kanlı giysileriyle şehit düşmüş ecdadımızı görür, yaralarına merhem olabilme umuduyla geçmişe dönmeye çabalar yüreğim çırpınır, ümitsizce. Bu gün yine törenler yapıldı. Bayraklar göndere çekildi. Milli marşımız çalındı. Yine kahramanlar anıldı, şiirler okundu. Kah gözlerimiz yaşla doldu Mehmetler geçerken, kah yüreğimiz yasla doldu şehitleri anarken. Törenler. Törenler. Gelenekselleştirilmiş, klişeleştirilmiş, adeta yapılması bir görev haline getirilmiş seremoniler. Oysa günlük yaşantımızda, süre gelen koşuşturma içinde kaçımızın aklına geliyor geçmişimiz? Kaçımız çocuğumuza tuttuğumuz takımın adından önce Atamızın adını öğretiyoruz? Kaçımız milletimiz için dönüm noktası sayılabilen savaşlarımızın tarihini, spor kulübüzün kuruluş tarihinden önce ezberliyor, aklımızda tutabiliyoruz? Hangimiz on yıl önce takımımızda oynayan futbolcuların isimlerini bir çarpıda saydığımız gibi, bu savaşlarda can veren Milli kahramanlarımızdan sadece bir kaçının adını söyleyebiliyoruz? Yaşımızı, yaşam koşullarımızı, maddi manevi sorunlarımızı, yeri geldiğinde aç kaldığımızı bahane eder, vurdum duymazlığımızın arkasına sığınırız hepimiz. Bir çoğunun (geçim derdi) der gibi olduğunu duyuyorum. Hiç düşündünüz mü? Onlar, bu vatan için, gelecek neslin özgür ve bağımsız bir şekilde yaşamlarını idame ettirebilmeleri için o savaşlarda şehit düşmeseydi, seve seve canlarını vermeseydi bizler şimdi öne sürdüğünüz o mazeretleri sıralayabilecek miydik? Bahane edebilecek ne yaşımız, ne yaşam koşullarımız, ne de açlığını hissedebileceğimiz bir bedenimiz bile olmayacaktı belki de. Yozlaştık. Toplum olarak duygusuzlaştık. Her duyguyu, her düşünceyi günlük yaşar olduk. Sevgililer gününü kutlar gibi kutladık milli bayramlarımızı. Senede bir anmanın verdiği rahatlık, vicdan azabımızın ilacı oldu. Ne değerlerimize sahip çıkmasını, ne de Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını korumasını becerdik. Yok etmedik. Ama zedeledik. Zarar verenlere ses etmedik. Edemedik. Başöğretmeniz, Atamızın o yıllarda köylüsünden kentlisine tek başına bir çırpıda ezberlettiği, öğrettiği güzel Türkçe’mizin içine ettik. Anadilimizi katlettiler, argo söylediler, dinledik. Kılık kıyafetler icat edildi, düşünceler şekle giydirildi, izledik. Onların bize bıraktığı manevi değerlere, onların devamı olan isimlere yani Mehmetçiklere yeterince yardım elini uzatamadık. Onlarında bu vatan için aynı koşullarda, aynı şartlarda seve seve canlarını verebileceklerini biliyorsunuz değil mi? Hiç düşünmeden ölmeyi göze alacaklarını. Öyleyse niçin kahpe kurşunlara göğsünü siper etmiş şehitlerimizin yakınlarına, yetimlerine böylesine uzağız? Yardım kampanyalarına ses verdik. Çabaladık. Ama gerektiği ölçüde duyuramadık. Atam rahat uyu derken, bizler uyuduk, uyutulduk. Ben bayramlarda uyku uyuyamam, okurum, düşünürüm, dalarım, ağlarım. Geçmişin ayak sesini duyar, yaşarım. Özümü bulurum ve bu günümden utanırım gecenin sessizliğinde. Aslında bu konularda yazılacak o kadar çok şey var ki. Yazdıkça yazmak istiyor insan. Ancak gündemin içinde olan konulardan vakit bulup’ ta okuyacakların az olduğunu düşünmek caydırıcı oluyor. Bir Kezman kadar ses getirmeyeceğini biliyorsun. Ya da Burak’ın eli kadar. |
yaw arkadaşlar reklam gibi olmasın ama sırf bugun için gittim çılgın turkleri aldım.... sanki o zamanları yaşıyormuş gibiyim...din ve bayrak uğruna neler yapılmış..ülkemi vatanımı bayrağımı dinimi seviyorum..duygularım kabardı ya |
sağol baskan |
Alıntı:
|
büyük başkana bu yakışırdı zaten tüm beşiktaşlıların bayramı kutlu olsun |
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN ZAFER GÜNÜ KUTLU OLSUN http://img165.imageshack.us/img165/1581/z1ey9.jpg http://www.superspor.com/i/gundem/zafer.jpg Türk tarihi zaferlerle doludur. Ama 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Dumlupınar Savaşı, Türk ulusunun yeniden dirilişidir. Malazgirt Savaşı’yla (1071) 26 Ağustos’ta Anadolu’nun Türklere kapıların açan kahraman ordumuz; Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle de Anadolu topraklarının Türk Vatanı" olduğunu önünde durulmaz bir iradeyle düşmana ispatlamıştır. Ve yine ulusumuzun iradesiyle Cumhuriyet kurulmuştur. Atatürk, ünlü "Nutuk"unda Kurtuluş Savaşı’nı anlatır. Her Türk yurttaşının okuması gereken Nutuk (Söylev)’da Atatürk savaşa nasıl hazırlandığımızı da anlatmaktadır. http://www.mesvak.org.tr/haber_foto/ataturk.jpg O’ndan öğrendiğimize göre: Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı ve İnönü Savaşları kahramanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa büyük bir gizlilik içinde taarruz planlarını hazırlarlar. 1922 Ağustos ayında Türk Ordusu taarruza geçmek için, Kurmay heyeti’nce karar verilir. Mustafa Kemal, İsmet Bey, Fevzi Çakmak ve diğer paşalar ile kurmaylar; savaşı yönetmek üzere Kocatepe’ye gelirler. 26 Ağustos sabah, saat 05.30’da Türk topçu birlikleri Afyon’un güneyinden düşman siperlerini ateşle vurmaya başlar. Ardından piyadeler hücuma geçerler. Planlandığı gibi Büyük Taarruz devam eder ve düşman gerilemeye başlar, bozguna uğrayarak ikiye ayrılır. 30 Ağustos’a kadar düşman ordusu çembere alınır. 30 Ağustos sabahı, 1. Ordu ve avcı hatlarını ile 4. Kolordu’yu denetleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; saat 14.00’da Aslıhanlar yakınındaki "Komuta Karargâhından taarruz emrini verir. Dumlupanır’da ordumuz düşmana son darbeyi vurur. Düşman askerleri kaçmaya başlar. Mustafa Kemal Paşa; kaçan düşman askerlerini kovalamak için, "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" komutunu verir. Yunan Başkomutanı General Tikopıs dâhil çok sayıda esir alınır. Şahlanan Türk Ordusu düşman güçlerini İzmir’e kadar kovalar. 9 Eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir’e girer. Batı Anadolu’yu yakan yıkan düşman kuvvetleri canlarını zor kurtararak, geldikleri gibi gemilere binerek giderler. http://img168.imageshack.us/img168/4945/atamed8.jpg 30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve ulusal benliğini kurtardığı ve Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür. Bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve minnetlerimizi sunarken, ulusumuza da Zafer Bayramı kutlu olsun... http://www.turan.tc/images/30agustos.jpg |
Herkesin Bayramı Kutlu Olsun |
kutlu olsun |
Bu büyük zafer, Türk ulusunun her zaman haklı gururu olmuş ve nice 85 yıllar sonrada gururumuz olmaya devam edecektir. ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN |
Bugünlere gelmemizi sağlayan Atalarımızın ruhları şad, mekannları cennet olsun...İnşallah onlara layık olabiliriz. Zafer bayramımız kutlu olsun!!!! |
Alıntı:
|
Kutlamalar erken başlamış:D Herkesin bayramı kutlu olsun.. |
http://img468.imageshack.us/img468/5...agimiz1uf0.jpg 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN..! ZAFERLERE DEVAM... |
Zaferimiz Kutlu Olsun.. |
30 Ağustos ZAFER Bayramı Hepimizin 30 Ağustos ZAFER Bayramı Kutlu Olsun, ATATÜRK İlke ve İnkılaplarına Bağlı Nice 30 Ağustoslara... |
geçte olsa kutluyorum |
PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER ELİNE SAĞLIK |
30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun Hiç bir zafer gâye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan gâyeyi elde etmek için gerekir en belli başlı vasıtadır. Gâye, fikirdir. Zafer, bir fikrin istihsâline (elde edilmesine) hizmeti nispetinde kıymet (değer) ifade eder. Bir fikrin istihsâline dayanmayan bir zafer pâyidar olamaz (yaşayamaz) . O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muhare-besinden, her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem (dünya) doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına bir zafer, boşa gitmiş bir gayret olur. Mustafa Kemal ATATÜRK (Ankara, 16 Eylül 1921) GÜNÜN ANLAMI VE ÖNEMİ Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu. Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böy-lece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu. TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü"nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, or-dularına: "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi. Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi. Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı. 1922 yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld". İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı. Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı. Büyük Tarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz. -alıntıdır- http://img367.imageshack.us/img367/2971/30agusgi1.jpg |
30 agustos zafer bayraminiz kutlu olsun arkadaslar |
Zafer ; ''Zafer benimdir'' diyebilenindir. Başari ise ''Başaracağım'' diye başlayarak sonunda ''Başardim'' diyebilenindir. 30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun. . |
Bayramımız kutlu olsun.Ata'mı ve şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum. |
Türkiye`de Saat: 10:55 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2