![]() |
İhanet Konulu şiirler Ay Düştü Gülüşüne Yanlışlar da vardı Doğrular gibi Gemilerin yelkenleri Maviydi... Bir çocuk her sabah Ortalık ağarmadan Islık çalar Göğe bakar Yürürdü ağırdan... Sesi acılarını Sokağa taşırdı hep... İnce bir gül kanardı Avcumda bir avuç Deniz tuzu Belki bir tren sesi... Ellerim yalnızken Martılar da ağlardı Ağlarken yüreğimde Hep gülüşün açardı. Düşleri sektirerek Uçarken kuşlar Hiç varılamayan yerlere, Çocuk gül satardı... Bir çınara sabahla Rüzgar vururdu Sallanırdı yüreğim... İnanç yiğit işiydi Yürek işiydi Sen taşırdın inancı Oysa ihanet vardı İhanet vardı, ihanet... Sevgili bir ışıktı Ben çok uzaktaydım Ama ışıktaydı gözlerim Sevgilim benim Yaralı kuzum benim Seni özledim... Her ay karanlığında Gözlerini düşledim. Şimdi yakınız işte Soluğun yüzümde Sevgilim benim Uçarı yelim benim Ay düştü gülüşüne... Meltem Kaya .................................. İHANET Nereye Düşer? ... kimisi güç kuşanır kimisi düş kimi dişiliğini kimi erkekliği -at avrat silah- diyerek ihanet nereye düşer peki sorulmaz cehennem zebanisinden ademoğlu sabıkalıyken ihanetten! biter sorgu sual aşk indiğinde beyazdan erguvana her bir dönüşte geç saat yokuşlarında suskun çığlıklar yükselir gülün dikeninden silah susar mengene sıkışır yalnızca tuzaklara düşülür düşülür süngülenircesine kara yele vurduğunda gece tutuşan kıyamettir artık sunturlu bir sevdadır yapışan ve fışkıran yürek çeperlerinden tanrının kutsal emaneti bu azgındır yağmur bereketinden! ihanet nereye düşer peki sorulmaz mahşerin dört atlısından aşkın küheylanı yazılmamış kitapta yoksa sadakatten mi sorulur? sorulur elbet! yürekliler gezegeninde ancak yüreğin kuşanıldığı yerden! ihanet mahşerin beşinci atlısı... (02 Mayıs 2003) Naime Erlaçin |
Duymazsa Duymazsa gün gecenin hain ağır karanlığını tana kucak açar mı sabah Ankara - 1982 |
BENİ BULMA beni bulma... arama kalabalık istanbullarda görme son kez yüzümü kalmasın aklında neye benzediğim.. çürütmedin mi bedenimi parçalamadın mı ömrüm gibi... beni bulma... yıktığın gururum yok artık kesemde...sakladığım güller gibi soldurandın sen... beni bulma... yalvarışlarım zevk mi verdi... acıtmak beni hergün ağlatmak... keyifli olmalı senin için...sen hiç ağlamadın ki... yollar dedin uzaklar dedin...mantıksızdı herşey sence... aşkın mantığı var mı sevgilim... aşık olmuştun bir kere vazgeçemedin... beni bulma... bulma ağlarsın belki ilk defa ne parlayan gözler ne gülümseyen bir surat ne yalvaran sözler...bulamayacaksın hiçbirini... seni bulacağım deme deme... sonkez göreceğim... katilin olur gözyaşlarım dar gelir istanbul sokakları bize... beni bulma mesafesiz yaşamlar bul...aşklar bul bu kez yanında olsun sahte sevgilin insan bir kez aşık olur....sen demiştin... beni bulma ömrüm boyunca olmayacağım artık ben beni bulma aynaya bak kendini bul... sabredemediğin zamanları hatırla... ağlama sakın yokluğuma sen mahvettin seviyorum diye diye... beni bulma... |
Gittin... Sen bana gitmek için gelmiştin... Geride yavaş yavaş eriyen bir kurşun bıraktın... Bıraktığın şekilden çok daha başkasına bürünen ve bir daha asla eskisi gibi olmayacak bi' kurşun!.. Gerçekten bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak |
Oysa yemin etmiştim Aramayacaktım, duymayacaktım sesini Karar vermiştim unutacaktım seni Şarkılar senden bi parça taşımayacaktı Her söz seni hatırlatmayacaktı. Oysa yemin etmiştim Birdaha adını anmayacaktım Bizim zannettiğim şarkıda ağlamayacak Her gece düşlerimde seni aramayacaktım Gülüşlerimi aklımın dört biyerinden çıkaracaktım Oysa yemin etmiştim Sana ait herşeyi atacaktım Adı sen olan herşeyi unutacaktım Sen kokan bütün gözyaşlarımı kurutacaktım Yaptıklarına isyanlar savurmayacaktım Oysa yemin etmiştim Bundan sonra hayatımda sen olmayacaktın Ama anladım ki benim yeminlerimi sen tutmuşsun Bense tuttuğum sözleri unutmuşum. Seviyorum deyip bunca zaman beni avutmuşsun helal olsun büyük oyuncuymuşsun.. tam bana göre konu :vollkommenauf::vollkommenauf: |
paylaşım için teşekkürler eline sağlık |
Aklımdan Uçup Giden Düş Sallanan ip Ve aklımdan uçup gidesi gelmiş Saçıma takılı kalmış, salınan; düş, Kenar mahallenin sökük kaldırım taşları Sesler e lanet eden sağır Ve kör cümlesi , yitik Hokkabaz aymazlığı... Sabah ın Beş i Yola yollanmış ten Dokunuş a düşman can Ölüm uykusunda beden Ve beden Sallanan bir ip Aklımdan uçup giden düş... Yolsuz , isimsiz bir dünya Boş, söylenememiş ama anlatılacak bir sır Yasak elma yeme niyeti Aynı nokta da bir olmak paranoyası Ve yokluk Ve varlığının katiline selam duran Ve daha narin Daha soğuk Daha sen; beden Ve beden Sallanan bir ip Aklımdan uçup giden düş... Ege |
eline sağlık karelin |
süper |
Ulaşamadığım saklı bahçemdin sen. Öyle biryerdeydin ki, Adını dahi bilmediğim... Ama sonunda buldum seni, Kalbimin pas tutmuş mahsenlerinin birinde. Öyle aşık oldum ki sana, Kendimden bile kıskandım adeta. Söyledim ya Saklı Bahçemdin sen! Kaf dağının arkası kadar uzak, Zümrüd-ü Anka kuşu kadar imkansız! Ne yapayım Sevdim Seni... Belki de imkansızı... Ama herşeye rağmen haykırıyorum tüm gücümle... Seni Seviyorum. Yanımda olmasanda,elimi tutmasanda... |
Yüreğimde haykırılmayı bekleyen çığlıklar... Savaşıyorum hepsiyle bir bir...Her gece uykuların unuttuğu gözlerimle zaferler kazanıyorum kendi cephelerimde... Ama hepsi acıtıyor... Susuyorum...Susuyoruz... Anlıyorum ki o vakit bazen zaferlerde can yakarmış! Yenik düşmek için çırpınıyor yürek...Nafile... "Sen çaresizlik nedir bilir misin?" Pamuk ipliğiyle bağlanmış elim kolum...Acizliklerin batağında... Uzanamıyorum... Damla damla akıtılan gözyaşlarıyla sulanan bir hayat kalmış ellerimde... İzliyorum nemli gözlerle ama tutunamıyorum... Karanlık...Ve derinden bir şarkı içime işliyor o vakit...Sızlıyorum... "Siz benim nasıl yandığımı nerden bileceksiniz!?" "Siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz!?" "Siz benim neden sustuğumu nerden bileceksiniz!?" Kanıyor yürek...Suskun ve bir zafer daha... Ama korkmuyor acımaktan...Korkmuyorum... Biliyorum ki "İnsan; sevebildiği kadar insandır..." Sense kaçabildiğin kadar "hiç"sin; Hissedemeyeceğin kadar "ben"sin! Ve bendeki sevgi kadar "sen"!.. |
eline sağlık qopat |
Sarı Ferman ihanet bildirir sarı ferman aldatanla aldatılan daha ferman üzerinde el değiştirir yoluna katlanmadan önü kesilir kalbin aklın sezginin her menzilde çözülen gerçek .......... .......... Murathan Mungan |
vala ben anlmadım çok ihanet edilmiş kişiler var sanırım bu formda bende birini sevdim ve ihanette etti ama bana ihanet edip aldatan birine bırakın yazı yazmayı arkasından bir söz etmeyi bile ona fazla olduğunu düşündüm |
BU BİZİMKİ Yıkıcı bir aşk bu, Yıkıyor milletin ortasına Tutku yükünü. Bölücü bir aşk, Ekmeği suyu bölüyor Günde üç öğün. Hain bir aşk bu, Sizin eve hırsız girer Onunkine polis. ...... Cemal Süreya |
TARİHÇE önce hain bir uykunun sevimsiz sabahı gibi sıradan mahmur, aynı sabahın ilk sıcak çayı gibi ferah bir karşılaşma... -merhaba! sonra güzel ve en sıcak gülüşmelerin ev sahibi bir yüz.. -görüşürüz! derken sanki elin elimde kem gözlere kedere dünya güzeli sohbetler -ara beni! ardından derimizin altına sızan hani katiyen rakı içme mecburiyeti çağrıştıran bir korku ki -eyvah! ..... Yılmaz Erdoğan |
SAOL YALNIZLIK Ne ihanet ettin, Ne de çekip gittin. Ne arkamdan vurdun, Ne de çıkar aradın. Yok senin gibisi. Sağol yalnızlık. Dostluğun için, Birazcık olsun, Bana değer verdiğin için... |
YABANCI Sen değilsin o, gecelere inat aydınlatan dünyamı Sen değilsin yeşilden yeşil yeşilleri kıskandıran gözlerinden her bakışında sevgi damlayan ki o gözlerde şimdi ihanet yatan... Sen değilsin beni dünyalara bedel tutan, Ağlatan gidişiyle, dönüşüyle hayata bağlayan Herşeyim değilsin sen, herşeyi uğruna silebildiğim herşeyim değilsin. Kimsin sen ve ne oldu ben? Kimsin sen ve ne oldu yüreğime yürekliğini delice hissettiren Sen değilsin o, sen kılığında bir yabancı ellerimi tutmaya çalışan, hançeri arkasına saklanmış ellerle Hançer tutmayan ellerdi sevdiğim, ihanet yatmayan gözlerdi Sevda, sen sandığım gölgeyle daha güzeldi. |
Hangi Ayrılık Hangi gün karar verdin, Küt diye çekip gitmeye? Hangi lafım dokundu sana, Böyle inceden inceye? Hangi otobüs söyle, Hangi uçak, hangi tren; Seni benden götüren, Beni bir kuş gibi öttüren? Hangi kırılası eller dolanır şimdi, Kırılası belinde? Hangi rüzgar şarkı söyler, O ay tanrıçası teninde? Hangi çirkin gerçek uğruna, Tükettin güzel ütopyamızı? Hangi boşboğazlara deşifre ettin, En mahrem sırlarımızı? Hangi cama kafa atsam; Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam? Hangi meyhanede dellenip, Hangi masaları dağıtsam? Ben de bu sersem başımı, Karakolun duvarına vursam! Kendimi caddeye atıp, Arabaların altına savursam!. Hangi tercih beni, En hızlı şekilde öldürür? Hangi şekil öldürmez de Ömür boyu süründürür? Kayıp ilanı mı versem, Şehir şehir dolanmak yerine? Ödül mü koysam, ölü veya diri, Seni bulup getirene? Hangi ayrılık var ki, Böyle diş ağrısı gibi, durmadan zonklasın? Hangi cam kesiği var ki Böyle musluk gibi, içime damlasın? Hiç sanmam, hasta kalbim, Bunu bir süre daha kaldıramaz.. Feriştah olsa, böyle Eli-kolu bağlı, bekleyip duramaz!.. Hangi mübarek dua, Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye? Hangi aptal mazeret ikna eder, Ateşimi söndürmeye? Olur mu be, olur mu? Bu da benim gibi adama yapılır mı? Aşk dediğin mendil mi; Buruşturup bir kenara atılır mı? Vefa bu kadar basit mi? Alınır mı, satılır mı? Hangi hırsız çaldı Seni yırtık cebimden? Hangi pense kopardı, Bizi birbirimizden? Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini? Hangi çöpçü süpürdü, Yerden bütün izini? Hangi yaldızlı otel, Çarşaf serip barındırdı? Hangi süslü manzara, Seni kolayca kandırdı? Hangi şarlatan imaj, Böyle çabuk ilgini çekti? Hangi pembe vaatler, O saf kalbini cezbetti? Dağ gibi adamı eze-eze, Hangi anası tipli parlak çömeze Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze? Hangi yamyamlara yedirdin, O masum rüyamızı? Hangi mahluklar çiğnedi, El değmemiş sevdamızı? Hangi bıçak keser şimdi, Benim biriken hıncımı? Hangi mermi dağıtır, İnsanlara olan inancımı? Hangi bekçi, Hangi polis artık zapteder beni? Ve hangi su bağışlatır, Hangi musalla temizler seni? Hangi sevgili var ki Senin kadar duyarsız ve kalpsiz? Ve hangi sevgili var ki Benim kadar çaresiz? Hangi ayrılık var ki Böyle kanasın ve böyle acısın? Ve hangi taşyürek var ki Benim kadar ağlasın? Yusuf Hayaloğlu |
yanlızlığımı paylaşma, bırak onu gururuyla yaşayayım... |
Türkiye`de Saat: 00:47 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2