![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
Yardımcı Admin ![]() Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 23.645
Tecrübe Puanı: 10 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
DEPREM Yurdumuzda ilk sismojik laboratuvarı Kandilli Rasathanesi’nde kurulmuş ve uluslararası gelişmelere uyarak; bu gün modern sismoloji biliminin gerektirdiği aşamaya erişmiştir. Kandilli Rasathanesi’nde özellikle uzun peryotlu sismografların dış ısı ve gürültülerden etkilenmemesini sağlamak amacı ile planlanan laboratuvar inşaatı 1928 yılında tamamlanmıştır. 1926 yılında getirilen pandül ağırlığı 250 kg olan Vickert sismografları, 1928 yılında Ankara Belediyesi’nin hediyesi olan iki adet Mainka sismografı 1933 yılında bu mekanik sismograflara eklenen Galitzin sismografları yapılan binada servise sokuldu. 1948 yılında kısa peryotlu Coulonb Grenet düşey bileşen sismografı hizmete girdi. Yerkabuğunun derin katmanlarının kırılıp yer değiştirmesi yada yanardağların püskürmesi sırasında oluşan sarsıntı-yersarsıntısı, zelzele. Deprem olduğu yörelerde yer titreşimi yapar ve sallanır. Deprem bir doğa olayıdır ve yapay olarak sarsıntılara deprem denmez. Yapay olarak oluşan sarsıntılara “Yerin Salınımı” adı verilmektedir. Deprem titreşimlerini, yer salınımlarından genel olarak; depremlerin doğal nedenlerinden oluşmaktadır. Tarih boyunda derin izler bırakan depremler, en çok can kaybına yer açanlardır. Nitekim 526’da Akdeniz kıyılarını etkileyen bir depremde 120.000 ile 200.000 kişi, 1692 Sicilya depreminde 60.000, 1755 Lizbon depreminde 40.000 kişi ölmüştür. Doğal güçlerin neden olduğu yer kabuğu titreşimlerine ve sarsıntılara “Deprem” denir. Bazıları güçlükle fark edilen, bazıları da bir kenti yok edecek güçlükte deprem şiddetlerine denir. Depremlerin bir diğeri volkanik bölgelerde yerkabuğunun altındaki kayaçların hareket etmesidir. Ancak bu tür depremler hafif sarsıntılardır. Asıl büyük depremler yerkabuğundaki kırıklıkların oluşturduğu kırık kuşakları boyunca görülür. Büyük kütleler halinde yerkabuğu katmanlarının birbirinden farklı hareketleri kırık kuşağı boyunca büyük bir gerilim oluşturur. Depremin yeryüzünde oluşturduğu sarsıntı ve yol açtığı yıkım, depremin şiddetine bağlıdır. Dış merkez yakınındaki yerlerde depremin şiddeti çok fazladır. Buralarda yapılar sarsılabilir. Sonu yıkım olan yapılarla birlikte toprakta çatlaklar oluşabilir. Depremin oluşturduğu zarar ve yıkımların büyük bir bölümünü yanan ve yıkılan yapılardan, bozulan su, havagazı ve elektrik hatalarından kaynaklanır. Deniz altındaki depremler genellikle tsunami denen büyük dalgalardan oluşur. Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan en büyük deprem felaketi 1939’da olan Erzincan depremidir. DEPREMİN ŞİDDETİ Depremin şiddetinin derecesi değişkendir. Kimisi yalnız çok duyarlı sismograflarla algılanabilirken, kimisi toprağın yayılmasına ve yerleşim bölgelerinde yıkıma yol açan kataklizmler doğurabilir. Bu konuda yanılmaları önlemek için değerlendirme tabanı seçilebilecek çeşitli öğeleri tanımak gerekir. Önce tabanın derinliklerini kabaca “merkez” adı verilen ve bir noktayla özleştirecek belirli bir bölgedeki başlangıç tedirliği gözönüne alınabilir. Bu tedirliğin şiddetinin, kendisinin doğuran bilincil olayın şiddetine eşit olduğu kabul edilebilir. Ne var ki bunun değerini saptamak güçtür. Daha sonra bu coğrafi bölge göz önünde bulundurulur. Çeşitli toprak sarsıntıları yapıların yıkılmasına ve daha kötüsü baraj çökmesi sonucu taşkınlar, yangınlar, can kaybı, mal kaybı vb.. olaylara neden olan deprem şiddetidir. Toprakaltının yapısı ve dayanımı, yapıların tümü ortalama nüfus yoğunluğu, depremin ortaya çıktığı yerel saat ve halkın alışkanlıkları. Bütün bu nedenlerle, şiddetleri birbirine yakın depremler, çok farklı kayıplara yol açabilir.
__________________ ![]() | ||
![]() | ![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |