|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
12-04-2006, 10:36 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 499
Tecrübe Puanı: 19 |
'... Beşiktaş taraftarı, hatayı hoş görmüyor... Asla bağışlamıyor. Futbolcusunun kötü gününe ortak olmuyor, destek vermiyor...' Milliyet Gazetesi yazarı Atilla Gökçe'nin köşe yazısı; Krizde 'Çağdaş' çözüm örneği Beşiktaş'ta Çağdaş Atan'ın başına gelenler bir ilk değil... Erman Gür Açar da böyle bir kampanyanın sonunda Beşiktaş'tan ayrıldı... Youla ve Adem Dursun bu sezonun ilk kurbanları... Beşiktaş taraftarı, hatayı hoş görmüyor... Asla bağışlamıyor. Futbolcusunun kötü gününe ortak olmuyor, destek vermiyor. Malatyasporlu Bilal Kısa'yı cezaalanında düşürerek penaltıya neden olan ve takımının olası galibiyetini engelleyen Çağdaş, seçilen son kurban! Beşiktaş taraftarı, hoşuna gitmeyen, gıcık kaptığı futbolcusuna ilk fırsatta kapıyı gösteriyor. Bu tribün tavrını bir yere kadar anlayabilirim. Protesto hakkına saygı gösteririm... Ama bir yerden sonra da o taraftarın susması gerektiğini düşünürüm. Hemen her kulüpte bazı taraftar gruplarının belli bir futbolcuya karşı cephe alması, oyunun başından sonuna kadar sevgisizliğini, inançsızlığını dile getirmesi bizim tribün kültürümüzdeki yozlaşmanın en belirgin örneklerinden biridir... Taraftar yağcılığını pek seven kulüp yöneticileri ve bazı medya yorumcuları da şimdilik bu yozlaşmayı beslediklerinin pek farkında değillerdir. Bir gün hep birlikte uyanırlar ve biz onlara "Günaydın" deriz... Bekleyelim. Çağdaş Atan sorunu, tribünlerle sınırlı kalmamıştır. Daha da büyümüştür. Soyunma odasına yüksek adrenalin ve yüksek nabızla giren genç futbolcu, canlı yayında televizyona açıklama yaparak tepkisini dile getirirken ölçüyü kaçırmış, "Sezon sonunda ayrılıyorum. Beşiktaş benim için bitmiştir. Böyle giderse Beşiktaş daha on yıl şampiyonluk kazanamaz" demiştir. Tümüyle yanlış, çirkin ve yaralayıcı bir ifade biçimi bu... Takım dayanışması nerede? O genç insanı bu eyleminden alıkoymak gerekirdi. Yapamadılar... Güya bu takımın bir menajeri (Mehmet Ekşi) var... Güya bu takımın unvanı ne olursa olsun bir yöneticisi Kıvanç Oktay) var... Ama bu kopma noktasını giderecek, krizi yönetecek bir Allahın kulu yok! Tigana dahil! Fransız Hoca değil miydi Çağdaş'a gözbebeği gibi bakan, değer veren? O değil miydi Çağdaş'ı takımın en sağlam parçası olarak gören? Peki bu takımın kaptanları nerede? Tayfur nasıl sahip olmaz arkadaşına? Sergen, İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman niye yalnız bırakırlar arkadaşlarını... Bu nasıl bir takım dayanışmasıdır? Yoksa söylendiği gibi Beşiktaş hala bir takım olamamış mıdır? Geçiniz... Beşiktaşlılar, kriz yönetmeyi bilmiyor... 2004'deki Samsunspor maçıyla ortaya çıkan krizi de büyütmekten başka bir şey yapamadıkları gibi... Çağdaş Atan'a özür diletiyorlar... Ama Tigana'dan özür dilemediğini ifade ederek egosunu doyuran Tümer'e ses çıkarmıyorlar. Çağdaş'a tarihe geçecek 100 bin YTL ceza kesiyorlar, kadro dışı bırakıyorlar. İnönü'yü " Kabuslar Şatosu"na döndüren o taraftarlara hiçbir şey söylemiyorlar. Hiçbir mesaj vermiyorlar. Kurban vererek işin içinden kolayca sıyrılıyorlar. Bu ilkesizlik, kararsızlık, tepkisizlikle daha kaç kurban verecekler, bilmiyorlar... Belki de kurbanlık sırasının kendilerine geleceği günü bekliyorlar... Çağdaş'ın penaltıyla da sonuçlansa bir " vuruşu " vardı... Yöneticilerin sağlam bir "duruşu" bile yok... Yazık!
__________________ The day I will stop loving BJK is the day when I close my eyes for ever... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |