![]() |
Ülkelerin Dış Ticaret Politikaları GİRİŞ Ülkelerin Dış Ticaret Politikası uygulaması ile başlayan ve artarak ve yeni biçimler kazanarak günümüze kadar gelen ülkelerin koruma önlemleri Dış Ticareti etkilemektedir. Koruma önlemleri uygulayan kendilerini olduğu kadar, dünya ekonomisine zarar vermekte ve korumanın maliyet ve külfetlerini diğer ülkelere ödetmektedir. Ülkelerin koruma önlemleri almalarının temelinde vatan ananeden olup diğer bir faktörde ülkeler ve sanayiler arasında görülen rekabet gücü farklılıklarının bulunmasıdır. Farklılıkların giderilmesi için, yapısal dengesizliklerin kaldırılması gerekiyorsa da, bu dengesizlikler azalmamakta, aksine artmaktadır. Ülkelerin koruma önlemleri almalarının nedenleri çeşitlidir. Bu koruma önlemleri alma nedenleri şunlardır: 1. Dış ticaret hadlerinin iyileştirilmesi ve bu yolla ülke refahının artırılması. 2. Yurtiçindeki emeğin daha ucuz olan yabancı emeğin rekabetine karşı koruması 3. İstihdamın artırılması ve ödemeler bilançosu açıklarının kapatılması 4. Gena endüstrilerin korunması 5. Ulusal güvenlik açısından önemli olan stratejik ulusal sanayilerin korunması 6. Başka ülkelerin koruma oranlarını düşünmeye zorlamak 7. Ulusal üreticileri dampinge karşı korumak 8. Üye olunan toplulukların almış olduğu kararlar doğrultusunda ekonomik yaptırım uygulanması Durumlarında ülkeler koruma önlemlerine başvurmaktadırlar. Ülkelerin, Dış Ticarete konu olan mallarda uyguladıkları koruma önlemleri genel olarak iki başlık altında incelenmektedir. Bunlardan birincisi gümrük tarifeleri ile alınan koruma önlemleri, ikincisi tarife dışı alınan koruma önlemleridir. Alınan koruma önlemleri hangi tür olursa olsun bu politikaların iktisadi refahı olumsuz etkilediğine dikkat edilmelidir. |
A. GÜMRÜK TARİFELERİ Gümrük tarifeleri, dış ticarete konu olan malların üzerine konan ve bu malların ülkeye giriş-çıkışlarında alınan vergilerdir. Dış ticarete konu olan mallar iki türlüdür. Bunlar “ithal edilen mallar” ve “ihraç edilen mallar” dır. Yaygın olarak kullanılan tarife tür, ithalat üzerine konan tarifelerdir. İhracat tarifeleri nadir olarak kullanılmakta ve ithalat tarifelerinin aksine, ulusal sanayii korumaktan çok bir vergi hasılatı elde etmek amacıyla uygulanmaktadır. Örneğin ABD’nin ithal mallarına uyguladığı yüksek tarife oranları belirli sektörlerde devam etmektedir. Bunlar tekstil, ayakkabı, seramik. Cam ve kamyonlarıdır. Yüksek tarife oranlarının sürdürüldüğü tekstil sektöründe ortalama oran % 12 iken, kamyonlar için bu oran % 25 düzeyindedir. Tarife : Fiyat ve zam gösteren çizelge, bir şeyin kullanılmasını anlatan kağıt. Tarife Cetveli : 474 sayılı kanuna dayanılarak çıkartılmış bulunan eşyaların gümrük tarifelerini gösterir cetvel. Tarife Kontenjanı : Bir üçüncü ülke tarafından Türkiye’den ithal edilen mal yada mal grubunun gümrük vergisi oranlarında belirli bir miktar veya değer için indirim yapılması yada muafiyet sağlanması veya Türkiye’nin bir mal veya mal grubunun ihracatında belli bir oranda belirli bir miktar veya değer için indirim yapılması veya muafiyet sağlanmasını ifade eder. Uluslararası anlaşmaların hükümlerine göre tek taraflı olarak veya ikili yada çok taraflı tercihli ticaret anlaşmaları çerçevesinde ithalatta tarife kontenjanı uygulanması halinde kontenjanların kullanımına ilişkin usul ve esasları dış ticaret müsteşarlığının çıkarmış olduğu 30.04.1995 tarih ve 95 / 6814 sayılı karar uyarınca kota ve tarife kontenjanı yönetmeliğince belirlenmektedir. Bu yönetmeliğe göre Tarife kontenjanı; bir mal yada mal grubunun gümrük vergisi oranlarında belirli bir miktar veya değer için indirim yapılması yada muafiyet sağlanmasını ifade eder. |
A. TARİFE DIŞI ENGELLER Gümrük tarifelerinin dışında uluslararası mal ve hizmet akımlarını serbest ticaret koşulları altındaki normal gelişme seyrinden saptıran her türlü amaç ve politikalar olarak tanımlanabilir. Söz konusu kısıtlamaları, ihracat yönlü ve ithalat yönlü olarak iki gruba ayırmak mümkündür. İthalat iki yönlü tarife dışı kısıtlamalar, ithal malların yurtiçi fiyatlarını yükselterek yerli üreticileri korur. İhracat yönlü tarife dışı kısıtlamalar ise, suni olarak satışları artırmak için ihracata yapılan yardımlar ile ithalatın kısıtlanması için alınan tedbirleri kapsar. Tarife dışı engeller tarifeden farklı olarak kesinlik taşımaz ve geniş ölçüde idari kararlara bağlı olduğundan zaman içinde büyük değişiklikler gösterir. Bu nedenle ihracat ve ithalat üzerinde artan bir risk ve belirsizlik yaratırlar. Dış ticaretin hızla büyüdüğü ve karmaşıklaştığı 20. Yüzyılın yarısında tarife dışı kısıtlamalar, önemli bir yer tutmaya başlamıştır. GATT, çerçevesinde gerçekleştirilen çok taraflı ticaret görüşmeleri sonucunda , çeşitli tarifelerde, gümrük tarifelerinde çok önemli indirimler sağlanmıştır. Bundan dolayı artık gümrük tarifeleri dış ticarete müdahale aracı olarak çok daha az kullanılan ve fazla etkin olmayan bir araç durumuna gelmiştir. Buna karşılık tarife dışı kısıtlamalar, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte yolunda olan ülkeler açısından önem kazanmaya başlamıştır. Tarife dışı kısıtlamaların tercih edilmesinin iki sebebi; 1. 2. Dünya savaşından sonra GATT’ın yürürlüğe girmesi ile birlikte, gümrük vergilerinin eski önemlerini kaybetmeleridir. Görüşmelerde ortalama gümrük vergileri % 40’lardan % 7’lere kadar düşmüştür. 2. Gümrük tarifelerine ilişkin kararlar, yurt içinde ve uluslararası seviyede çok zor alınabilmektedir. |
Tarife dışı kısıtlamalar, gümrük tarifelerinden ayrı olarak dış ticarete müdahale için kullanılan araçların tümünü kapsar. Büyük çoğunluğu ithalat kısıtlamalarına yönelik olmakla beraber, ihracatın ve diğer döviz kazandırıcı işlemlerin teşvik edilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. 1. MİKTAR KISITLAMALARI - ( KOTALAR ) Kota miktar kısıtlaması demektir. Kota sisteminin uygulanmasının başlıca nedeni, ülkenin ihrcatına nazaran ithalatının çok fazla olması ve ithalatı ayırt edici bir kontrol sistemi uygulayarak dengenin sağlanmak istenmesidir. Diğer yandan dış ticaret müsteşarlığınca yayınlanan kota ve tarife kontenjanı yönetmeliğine göre ise kota, ithalatta miktar ve/veya değer kısıtlaması uygulanması halinde, bir takvim yılı içinde veya muayyen bir dönem itibariyle yapılmasına izin verilen ithalatın miktar ve/veya değerini ifade eder diye tanımlanmaktadır. Kotaları dünyada ilk kez 1930’larda Fransa uygulamıştır. Fakat Fransa’nın gayesi daha farklı idi. Kotaların uygulandığı mal buğdaydı. Eğer buğdayın üzerine bir gümrük tarifesi konulsa, yurtiçi fiyatı artmayacak veya ithalat hacmi daralmayacaktı. Tarifenin tek etkisi ticaret hadlerini düzeltmek ve yabancıları vergileyerek devlete gelir sağlamak olacaktı. Fransa, ticaret hadlerinin düzelmesinden ve devlet gelirlerinin artmasında şikayetçi değildir. Fakat gayesi, buğday üreticileri için, daha yüksek buğday fiyatı elde etmekti. Fransa bu yüzden kotalara başvurdu. O zamandan beri çeşitli gayeler için uygulanmaktadır. Günümüzde kotalar ödemeler bilançosu krizlerini kısıtlamada, tarım fiyatlarını destekleme programlarında, ulusal güvenlik amacıyla etkin bir şekilde uygulanmaktadır. |
Kota, gümrük tarifesinden farklı olarak, ithalat miktar veya değeri üzerinde mutlak bir sınırlama getirir. Kota bir çeşit tarifedir. Aralarındaki tek fark, kotanın maliyetleri dikkate almaksızın otomatik bir koruma sağlamasıdır. Gümrük tarifeleri, ithal malı fiyatlarını artırarak bu malların ithalatını dolaylı yoldan etkilerken, kotalar ülkeye girecek mal miktarını doğrudan doğruya sınırlandırır. Kota uygulamasının sebebi, ülkenin dış ticaretinde meydana gelen açığı gidermek amacıyla ithalatta ayırt edici bir kontrol sistemi getirmektedir. Kotalar çeşitli şekillerde uygulanır. Mesela Türkiye 1999 yılında 1.500 adet otomobil ithal etmeye karar vermiş ise, bu “ithal kota” sıdır. Aynı şekilde Türkiye 1999 yılında 250.000 ton fındık ihraç etmeyi planlıyor ise, bu “ihraç kota” sıdır. Bu tip kotalara “global” veya “ayırım yapmayan” kotalar denir. Buna karşılık “seçici” veya “ayırımcı” kotalarda toplam hacim sınırı yanında ülke ayırımı da yapılır. Örneğin Türkiye eğer 1999 yılında Almanya’dan 1.800 otobüs motoru ithal etmeyi planlıyor ise bu seçici bir kotadır. Diğer bir kota şeklide “tarife kota” larıdır. Tarife kotasında ithal olunacak malın miktar veya değeri üzerine limit konur ve bu sınır içindeki ithalata düşük tarife uygulanır. Sınır aşıldığında ithalat yüksek tarifeden yapılır. Mesela Türkiye 1999 yılında ithal edeceği ilk 1.500 otomobile % 20 advalorem tarife uygulanır. Bu sınırın üzerindekilerden ise % 50 gümrük vergisi alınır. Kota sonucu tüketim ve yeniden dağıtım etkileri tarifelerde olduğu gibi olur. Fark sadece gelir etkisinde görülür. |
KOTA DAĞITIM YÖNTEMLERİ Geleneksel Ticaret Akışı Yöntemi Bu yönteme göre kota tahsisi yapılması halinde, kotanın bir bölümü geleneksel ithalatçılar için, kalan kısım ise diğer ithalatçılara ayrılır. Geleneksel ithalatçılar, refarans döneminde gerçekleştirdikleri ithalat miktarı ve değerini kanıtlaya gümrük giriş beyannamelerinin gümrük idarelerince onaylı bir örneğini kota tahsis başvurularına ekleyeceklerdir. Toplam başvuru ile talep edilen miktar ve/veya değer, geleneksel ithalatçılar için ayrılan paya eşit veya daha az ise talepler tam olarak karşılanır. Toplam başvuru ile talep edilen miktar ve/veya değerin geleneksel ithalatçılara ayrılan paydan fazla olması durumunda, kota dağıtımı, her başvuru sahibinin referans döneminde gerçekleştirdiği ithalat miktar ve/veya değeriyle orantılı olarak yapılır. Geleneksel ithalatçılara ayrılan pay için yeterli başvuru olmaması durumunda, başvuruda bulunan diğer ithalatçılar artan miktar ve/veya değerlerden Genel Müdürlüğün belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde yararlandırılır. b) Başvuru Sırasına Göre Eşit Oranda Kota Tahsis Yöntemi Başvuru sırasına göre eşit oranda kota tahsis yönteminde Genel Müdürlük, toplam kota miktar ve/veya değerini veya bir kısmını, ürününün yapısını ve ekonomik miktarını dikkate alarak belirleyeceği eşit oranda başvuru sahiplerine, başvuru sıralarını dikkate alarak dağıtır. |
c) Talep Edilen Miktar ve/veya Değerle Orantılı Kota Tahsis Yöntemi Toplam başvuru ile talep edilen miktar ve/veya değerler, ilgili kota miktarını ve/veya değerine eşit yada daha az olması halinde talepler tamamen karşılanır. Toplam başvuru ile talep edilen miktar ve/veya değerlerin mevcut kota miktar ve/veya değerini aşması durumunda başvurular , talep edilen miktar ve/veya değerler ile orantılı olarak karşılanır. d) Müsteşarlık Tarafından Belirlenecek Yöntem Müsteşarlık (İthalat Genel Müdürlüğü), gerekli gördüğü durumlarda ürününün yapısı ve ekonomik miktarını ve belirlenen kota miktarı ve/veya değerini dikkate alarak, farklı bir kota tahsis yöntemi belirleyebilir. İthalat Kotaları Hükümetler tarife sisteminde olduğu gibi ithal edilen bir mala gümrük vergisi koymak yerine, doğrudan ithalat hacminin fiziki miktar veya değer olarak sınırlandırılabilirler. Kotalar ithalatı kısıtladıkları ölçüde, yerli sanayii dış rekabetten korur ve ödemeler bilançosunda düzeltici etki doğururlar. Kotalar tarifelere göre çok daha kesin bir koruma sağlamaktadırlar. Çünkü tarife uygulamasında yüksek tarifelerden de olsa ticaret mümkündür. Tarife uygulamasında ihracatçı bir ülkenin koyduğu gümrük duvarını sattığı malın fiyatını düşürerek aşabilir. Ancak kota uygulamasında böyle bir olanak yoktur. |
Gönüllü İhracat ve İthalat Kotaları Bir ülkenin ithalatına kota uygulama yerine ithalatını yaptığı yabancı ülkenin üreticilerine ihracatlarını sınırlandırması mümkündür. İthalat kotaları ile gönüllü ihracat kısıtlamaları arasındaki mümkün olabilecek tek fark devlet geliri etkisindedir. İthal kotaları uygulamasında devlet geliri belirsizdir. Yabancı ülke ihracatçıları, ülke ihracatçıları ya da ilgili ülke hükümeti duruma göre bu gelirden pay alabilirler. Gönüllü ihracat kısıtlamalarında ise ihracatçı ülkeler genellikle yüksek fiyatlardan dolayı daha çok yararlanır görünümündedir. Bundan dolayı da ihracatçı ülkelerin gönüllü ihracat kısıtlamalarını niçin kabul ettikleri anlaşılabilir. İthalat kotaları ile gönüllü ihracat kısıtlamaları arasındaki diğer farklar, ticaret akımlarını kısıtlamalarında görülmektedir. Gönüllü ihracat kısıtlamalarının ithalat kısıtlamalarına göre birkaç nedenden daha az etkin oldukları ileri sürülmektedir. Bir kere gönüllü ihracat kısıtlamaları geçici olarak belirli bir zaman için müzakere edilirler. Halbuki ithal kotaları devamlı statüde tespit edilip uygulanırlar. Diğer taraftan gönüllü ihracat kısıtlamaları bütün arzcıları kapsamaz, halbuki ithal kotaları uygulanan malların tüm arzcılarını kapsar. Bu nedenle gönüllü ihracat kısıtlamalarında başka ülkeler yoluyla dolaylı olarak ilgili mal ithalatçı ülkeye girilir. Örneğin Japonya ABD7ye gönüllü ihraç kısıtlaması koyarak çelik ihracatını kısıtlamasına rağmen, Japon çeliği Kanada yoluyla ABD’ye girebilmiştir. Son olarak gönüllü ihracat kotaları ihracatçı ülkenin gönüllü uygulamasının sonucu olduğundan, ithalat kotalarına göre uygulamada gayri ciddi olarak nitelendirilmektedir. Çünkü , ithalat kotalarını koyan ülkeler bunu tekyanlı olarak koyarlar ve uygulamasını da ciddi olarak izlerler. Halbuki gönüllü ihraç kotalarında durum böyle değildir. |
TARİFE VE KOTALARIN KARŞILAŞTIRILMASI Kotaların devlet geliri etkisi açısından tarifelerden farklı olduğunu gördük. Kota ve tarifeler piyasa mekanizmasındaki etkinlikleri bakımından da farklıdırlar. Tarife piyasa mekanizmasının işleyişi açısından kotalara göre daha esnektir. Kotalar piyasa mekanizmasını tamamıyla tıkarlar. Bu nedenle eşdeğer tarife ve kotaların uygulanması durumunda kotaların ticarete etkisi daha kısıtlayıcı olur. Tarife ile kotalar arasında hükümete gelir sağlamanın dışında da bazı önemli farklar vardır. Kotalar tarifelerden farklı olarak ithalatı kısıtlar. Tarife ise ithalatı aynı oranda sınırlamaz. Tarife uygulayan ülkeye ihracat yapan üreticiler,ihraç fiyatlarını düşürüp verginin bir kısmını kendi üzerlerine alarak ithalatın azalmasına engel olabilirler. Kotaların tarifelere oranla üstün olduğu durumlar şunlardır: - Kotalar, tarifelere göre daha fazla esnekliğe sahiptir. Hükümetler, ekonominin içinde bulunduğu duruma göre süratle kota uygulamasına gidebilirler. Kotalar geçici nitelikte olduklarından ihracat ortadan kalktıktan sonra kolaylıkla ortadan kaldırılabilirler. Gümrük tarifelerinin konulması ve kaldırılması süre alır. Çünkü tarifeler yasalarla konulur ve kaldırılır. - Kotaların ithalatı sınırlandırma etkisi kesinder. Kota miktarının dışında ülkeye mal girişi olmaz. - Kotalar ithalatı istenen ölçüde daralttığı için ticaret bilançosunu düzeltme , ithalat ikamesi sanayi dallarında üretimi artırma ve işsizliği gidermede tarifelere göre daha üstün ve etkindir. |
Gümrük tarifelerinin kotalara karşı üstün olduğu taraflar ise şöyledir; - Kotaların aksine gümrük tarifeleri ekonomide serbest piyasa düzeninin işleyişini aksatmaz. Kota uygulamasında fiyat mekanizmasının işleyişi bozulur ve ekonomide yanlış kararlar alınabilir. - Gümrük tarifesi sonucunda tarifeye tabi malın dahili fiyatı tarife oranı kadar yükselir. Kota uygulamasında ülkeye mal girişi kesin olarak kısıtlandığından, dahili tüketici çok yüksek fiyata razı bile olsa istediği malı bulamaz bu durum ülkede kaçakçılığı ve karaborsayı teşvik ederek toplumsal düzeni bozar. - Tarife uygulamasında azda olsa ülkeye ithal malı girer bu durun ithal ikamesi sanayi dallarını düzenlemekte yararlı olur. Kotaların yukarıda sayılan sakıncalarından dolayı Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), bazı özel durumlar dışında kotaların dış ticaret politikası aracı olarak kullanılmasını yasaklamıştır. GATT ÇERÇEVESİNDE KOTALAR GATT sisteminde bazı şartlarda kota uygulamasına gidilebilir. Genel anlaşmaya göre geçici ödemeler dengesi zorluğu çeken ülkeler, bir süre için ithalatlarını kısıtlayabilirler. Bu çerçevede Genel Anlaşma’da gelişmiş ülkeler için ise 18/B maddesine sürekli başvurmuşlardır. Gelişme yolunda olan ülkelerin başvurularının %80’i kabul edilmiştir. Fakat ödemeler dengesi komitesinin G. Kore gibi GATT sistemi içinde gelişme yolunda olan bir ülke olmasına karşın ilgili başvurularına karşın gerekli izinlerin verilmesinin esirgendiği görülmektedir. |
Genel Anlaşma’nın 18/B maddesine göre uygulanan kota ile bir üründen ithal edilebilecek miktar, dolaysız ir şekilde sınırlanmaktadır. Dolayısıyla, bağlayıcı olduğu sürece ekonomideki ayarlama yurt içi fiyatın yükselmesi ile sağlanmaktadır. Kota gümrük vergisine eşdeğer bir etkiye yol açmakta, fakat kota kararlarından yararlanacak kesim genelde gümrük vergisinden yararlanacak kesimden farklı olmaktadır. GATT çerçevesinde kotalar, ithal yasalarının yanında ithalatı izne tabi tutmayı veya şartlı izinlerini de kapsamaktadır. GAAT’a göre ancak kamu güvenliği veya sağlığı gibi durumlarda ithal yasakları tam olarak uygulanabilir. Şartlı ithal izinleri ise, bir malın ithalatına ancak ihracat yapma veya diğer yollarla döviz getirme gibi şartların gerçekleşmesi durumunda izin verilmesi sistemidir. İthalat şartlara bağlı olduğundan ithal edilecek miktar kısıtlanmaktadır. Tokyo Roundu: 1973 yılında 99 ülke Tokyo’da 1980 lerin ticaret engellerinin liberalleşmesini amaçlayan ayrıntılı ticaret görüşmelerinin bir yeni toplantısında buluştular. Bu görüşmeler birçok nedenle gerekli olmuştu. İlk olarak 21970 lerin uluslar arası para reformları ulusal ticaret için ülkelere “Karşılıklı destekleyici” gelişmeler için çağrıda bulunmuştu. İkinci olarak; tarife dışı ticaret engellerinin kullanılması hükümet yetkililerine artan bir şekilde cazip geliyordu. Üçüncü olarak, üye olmayan ülkelerin Ortak Pazar ülkelerinin ticaret politikasına ilgileri gittikçe artıyordu. Son olarak, serbest ticaret savunucuları Kennedy Round’da benimsenen ticaret liberalleşmesi reformlarının genişletilmesini arzu ediyorlardı. Tokyo görüşmeleri 1977 ve 1978 yılında önemli ilerlemeler yaptı. Tarifelere ek olarak Tokyo Round’da sübvansiyonlar hükümet alımlarında ticaret engelleyici davranışlar, gümrük değerleme, şekil, standartları ve çeşitli önlemler ele alındı. Tokyo Round’ unda esas olarak tarife dışı ticaret engelleri üzerinde durdu. 1970 ‘lerde tarife dışı ticaret engelleri son derece yaygınlaştırılmıştı. Bu tip engelleri pazarlık usulü ile ortadan kaldırmak birçok nedenle çok zordu. Bunun yanında “Amerikan Malı satın al” gibi tarife dışı ticaret engeline karşılık olarak alınacak önlemleri nicelleştirmek zordu. Nisan 1979’da Tokyo Roundu ticaret anlaşması yürürlüğü kondu. Haziran 1979’da Kongre’de onaylandı. |
Tokyo anlaşması tarife indirimleri ve tarife dışı ticaret engellerinin yasaklanması şartlarını içeriyordu. Anlaşamaya katılan ülkelerin tarife oranlarını ortalama %33 kadar indirimi benimsiyordu. 8 yıllık süre içinde ABD sanayileşmiş ülkelerin ihracatlarındaki tarifelerini %30 azaltacak, buna karşılık diğer ülkelerde ABD ihracatına %40 kadar tarife indirimlerini gerçekleştireceklerdi. Böylece sanayileşmiş dünyanın ortalama tarife oranı %6,2 den %4,2 ye düşmüş olacaktı. Tokyo Round ticaret engellerini birkaç alanda toplamıştı: a. Teknik Ticaret Engelleri: Çeşitli nedenlerle çeşitli mallar için aranan standartlar diğer ülkelere göre yerli malları himaye etmeyi engeller. b. Hükümet alımları: Hükümet alım yasaları hükümetlerin alımlarda yerli ve yabancı satıcı ayrımı yapmamasını öngörür. Ancak geçmişteki uygulamalarda hükümetler yerli satıcılardan almaya yönelmişlerdir. Bu nedenle ABD’de ABD üreticileri %6 ve %50 arasında daha fazla fiyat uygulayabilmişlerdir. c. Sübvansiyonların ve Karşılayıcı Vergiler: Sübvansiyon k****da dolaysız ihracat sübvansiyonları yasaklanmıştır. Yurt içi sübvansiyonların kullanımı içinde rehber hazırlanmıştır. Bunların içinde tarım ürünleri sübvansiyonları daha kesin düzenlemelere tabi tutulmuştur. d. Karşılık – Telafi Edici Vergiler: Yerli üreticilerin yabancıların uyguladığı sübvansiyonlara karşılık eşit olarak uygulanacak telafi edici vergileri talep etme alanını genişletti. Böylece yabancı ürünün fiyat avantajının ortadan kaldırılması amaçlandı. |
Tokyo Round 1960’lardan bu yana ticaret engellerini çok geniş bir şekilde tarifeler ve tarife dışı engeller çerçevesinde ele alan ilk toplantı olmuştur. Görüşmelerin politik olarak duygusallığı ve yerel himayeci grupların arzularına ters düşmesi, anlaşmayı sona erdirme çalışmalarını güçleştiriyordu. 1973-1974 yılında Arap ülkelerinin petrol ambargosu ve döviz istikrarsızlıklarının da bu döneme rastlaması görüşmeleri engellemişti. Tokyo Round’un destekleyicileri ise ticaret liberalleşmesinin yenilenmesinin uluslar arası mal ve hizmet akımlarını cesaretlendireceğini ileri sürdüler. İthalat engellerinin azaltılması enflasyon baskılarını azaltmaya yardım edebilecekti, böylece ithalat ve ithalata rakip ürünlerin rekabetinin artması söz konusu olacaktı. Tüketicilerin de seçim imkanları büyük ölçüde artacaktı. Şu ölçülerdeki; ithalatın girdi olarak yerli üreticilerce kullanılma imkanı, üretim maliyetlerini düşürecekti. İthalat rekabeti aynı zamanda yerli üreticileri yeni ürünler geliştirmeye ve daha etkin üretim teknikleri kullanmaya yönlendirecekti. Çok Elyaflılar Anlaşması: “ATC – agreemenet on Textile and Clohthing”in amacı, 1 Ocak 1995 tarihinden başlamak ve dört kısımda olmak üzere, 2005 yılında sona erecek 10 yıllık bir geçiş süreci sonunda, dünya textil ticaretini serbestkılarak GAAT kurallarına uyarlamaktır. Nitekim bu çerçevede, 1 Ocak 1995 tarihinde, birinci dönem kota liberalizasyon uygulaması yürürlüğe girmiş ve DTÖ’ye üye ülkelerden her biri, 1990 yılı tekstil ithalatlarının %16’dan az olmayan bölümünü libere etmişlerdi. Daha sonra, 1 Ocak 1998 tarihinde DTÖ üyesi ülkeler, bu kere 1990 yılındaki tekstil ithalatlarının %17’den az olmayan bölümünü serbest hale getirmişlerdir. Gene bilindiği gibi, DTÖ’ye üye ülkelerin 1990 ithalatlarının %18’den az olmayan bölümünün üçüncü dönem olarak 1 Ocak 2002’de ve nihai dördüncü bölüm olan 1990 yılı tekstil ithalatlarının bakiye %49’unun, 1 Ocak 2005’de liberalize edileceği açıklanmıştı. (DTÖ – Dünya Tekstil Örgütü) |
Öte yandan AB’nin Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinden yapılacak tekstil ve konfeksiyon ithalatında uygulamakta olduğu gümrük vergileri 1 Ocak 1997’de, miktar kısıtlamaları ise 1 Ocak 1998 tarihinde tamamen kaldırıldı. Bu çerçeve7e, Türkiye ile AB arasında, 1 Ocak 1996 tarihinde başlayan Gümrük Birliği’nin ülkemiz sanayici/ihracatçılarına önemli avantajlar sağladığı, bu avantajları kaybetmemek ve daha da ilerletmek amacıyla, dünya tekstil ticaretinin libere olacağı 2005 yılına kadar ki süreç içinde, tekstil ve hazır giyim sektörümüze uygulanacak yatırım ve dış ticaret politikalarımızın yeniden gözden geçirilip değerlendirilmesi gerekmektedir. AB komisyonu 1996 yılında “Bangeman Calisma Grubu” adı altında, üye ülkeler, topluluk tekstil ve hazır giyim sanayiini temsil eden kuruluşlar ve Avrupa işçi ve işveren temsilciliklerinin katılımıyla, sektörle ilgili bir durum tespiti yaparak, bir çalışma başlatmıştı. “Action Plan” olarak da adlandırılan bu çalışmanın amacının, dünya tekstil ticaretinin tamamen libere olacağı 2005 yılına kadara ki süreç içinde ve değişen dünya koşulları çerçevesinde, AB üyesi ülkelerin tekstil sektörlerinin rekabet edebilirliğini ölçmek ve eğer gerekiyorsa, yeniden yapılanma ve modernizasyon ihtiyaçlarını karşılamak ve yeni politikalar belirlemek için ne tür önlemlerin alınmasının belirlenmesi olduğu bilinmektedir. |
AB’nin KALDIRDIĞI KOTALAR Çok Elyaflılar Anlaşması gereğince Avrupa Birliği (AB) II. Aşama serbesti listesini yayınlamıştır. AB tarafında toplam 23 ürüne kota uygulanmayacaktır. Bu ürünlerden 18 tanesi belirli ülkelere kotalı, geri kalan 5’li hiçbir ülkeye kotalı değildir. AB tarafından kota uygulanan ürünlere Türkiye’de kota uygulandığından serbestleştirme Türkiye’yi de etkileyecek, muhtemelen Türkiye’de bu ülkelerden ithalatlardaki kotaları kaldıracak. AB ‘nin kotalarını kaldırdığı bazı ürünler ve bu ürünlerin kategorileri ve tanımları şu şekildedir. KAT TANIM 19 Mendiller, örme olanlar hariç 41 Perakende satılacak hale getirilmemiş iplikler 46 Yün ve ince hayvan kılları 72 Yünden, pamuktan, sentetik yüzme kıyafetleri 77 Kayak kıyafetleri 70 Sentetik liflerden külotlu çoraplar, taytlar 87 Eldivenler 91 Çadırlar 110 Dokunmuş mensucattan şişme yataklar 111 Dokunmuş mensucattan kamp eşyası 124 Sentetik devamsız lifler 126 Suni devamsız lifler |
Uruguay Roundu: Tokyo Round görüşmelerinin, dünya ticaretinin önündeki ana sorunları çözememesi, ticaretin serbestleştirilmesi yönündeki çabaların yoğunlaşmasına neden olmuştur. Kasım 1982’de Cenevre’de yapılan toplantıda uluslar arası ticaret düzeninin ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğu ve buna karşı önlem alınması gerektiği kabul edilmiştir. Sonuçta, tekrar çok taraflı ticaret görüşmelerinin başlatılması kararlaştırılmıştır. Böylece Uruguay round, Eylül 1986’da Punta del Este’de gerçekleştirilen Ticaret Bankaları toplantısıyla başlamış ve 1990 yılı sonunda tamamlanması planlanmıştır. Ancak özellikle tarım konusunda ABD ve AB arasında çıkan anlaşmazlıklar, anti-damping ve ödemeler dengesi konularında görüşmelerin tamamlanmaması nedeniyle sona erdirilememiştir. Bunun üzerine görüşmelere devam edilmiş ve 15 Aralık 1993’te “Nihai Senedin kabul edilmesiyle görüşmeler tamamlanmıştır. Uruguay round’un en büyük hedeflerinden birisi 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren hayata geçen Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) kurulması olmuştur. Diğer hedefi ise uzun yıllardır GAAT anlaşması dışında olan tekstil ve konfeksiyon sektörü ticaretinin de GATT kuralları içine alınması olmuştur. |
Uruguay Roundu sonuçlarına göre tarım ürünlerinin üretim ve ihracatında uygulanan desteklemeler ile ithalatın çeşitli şekillerde korunması şeklinde uygulanan politikalarda radikal değişikliklere gidilerek tarım ürünleri ticaretinin serbestleştirilerek libere edilmesi hedeflenmektedir. Daha önce Tokyo ve Kennedy Round’larında tarım ürünlerine uygulanan gümrük tarifelerinin, tarife dışı engellerin ve ihracat sübvansiyonlarının azaltılmasına yönelik tedbirler anlaşma kapsamında yer almış olmasına rağmen tarım sektörü ilk kez Uruguay Round'’a ayrı bir başlık altında ele alınmış ve çok taraflı ticaret kurallarına tabi tutulmuştur. Uruguay Round tarım müzakerelerinde, tarım sektöründe bir reform süreci başlatılarak, bu sektördeki ticaretin piyasa kurallarına göre işlemesini sağlamak amaçlanmıştır. Uruguay Round’unun Türk tarım ürünleri ihracatına yapacağı muhtemel etkiler şu şekilde özetlenmektedir: - Gelişmiş ülkelerin gümrük tarifelerini ortalama %36 oranında azaltacak olması Türkiye’nin bu ülkelere olan ihracatını olumlu yönde etkileyecektir. Türkiye özellikle tütün, kuru meyveler, bazı tahıllar başta olmak üzere özellikle üretimin talebin üzerinde olduğu birinci tarımsal ürünlerde ve özellikle işlenmiş meyve ve sebze ile başta makarna olmak üzere unlu mamullerde ihracatını artırabilecektir. - Tarife dışı engellerin ortadan kalkacak olması, ülkemizin büyük bir üretim potansiyeline ve dış rekabet gücüne sahip olduğu domates ürünleri (salça) AB ülkelerine olan ihracatını önemli ölçüde artıracaktır. Uruguay Round sonuçlarına göre birliğe dahil Akdeniz ülkelerinde salça üretimine sağlanan büyük sübvansiyonların kaldırılması neticesinde bu ülkelerin salça ihraç fiyatlarının yükselmesi ülkemiz için ihracatta önemli bir avantaj yaratacaktır. - AB Türkiye’den yapılan Fındık ihracatına uyguladığı tarife kontenjanı özellikle iç piyasada üretimin yoğun olduğu dönemlerde yaş meyve ve sebzeye uyguladığı tarife dışı engeller kaldırıldıkça ülkemiz bu ürünlerde ihracatını artırma imkanı bulacaktır. |
TÜRKİYE’NİN KOTA UYGULADIĞI ÜLKELER: Dış ticaret politikasının büyük bir sorunu olan ve ülkelerin sıkça başvurduğu bir sistem olan kotalar, ülkemiz tarafından da bazı ürünlere ve ülkelere karşı uygulanmaktadır. Ülkemizin kota uyguladığı ülkeler: Moldovya, Hindistan, Kırgızisitan, Taçikistan, Türkmenistan, Letonya, litvanya, Slovenya, Uruguay, Guetemala, Meksika, Ermenistan, Azerbeycan, Gürcistan, Kazakistan, Estonya, Çek Halk Cumhuriyeti, Romanya vb. ülkelere Türkiye Cumhuriyeti kota uygulamaktadır. Değişen Dünya ticareti yapısı kota uygulamalarında bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Yapılan görüşmeler ve anlaşmalar gereğince tarife dışı engellerin kaldırılması planlansa bile hala bazı ülkeler tarife rdışı engelleri kullanmaya devam etmektedir ve ülkelerin bundan dolayı başları çok ağrımaktadır. Kota uygulamasından dolayı Türkiye’nin başını ağrıtan bir örnek vermek istiyoruz. ÖRNEK: Konu, Hindistan’ın Türkiye’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) şikayeti ile gündeme geldi. Bu ülkenin, Türkiye’nin Hint menşeli tekstil ve konfeksiyon ürünlerine uyguladığı miktar kısıtlamalarının liberal ticaret kurallarına aykırı olduğu yolundaki başvurusu, DTÖ tarafından haklı bulundu. Hindistan’ın şikayeti üzerine DTÖ bünyesinde hazırlanan ilk ara raporuna ilişkin ön kararını 3 Mart tarihinde aldı. Ön kararda kota uygulaması haksız bulunan Türkiye’ye söz konusu karara ilişkin görüş bildirmesi için iki hafta süre tanındı. Şimdilik sorunun çözümüne yönelik kesin bir formül bulunabilmiş değil. Ancak bilinen açık olan nokta, Türkiye’nin ilk aşamada Hindistan ve öteki üçüncü ülkelere yönelik miktar kısıtlamalarını kaldırmasının söz konusu olmadığı. |
Sorun, esas olarak 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğü giren Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği Kararına dayanıyor. Bilindiği gibi, bu tarihte yürürlüğe giren Gümrük Birliği kapsamında, Türk tekstil ve konfeksiyon ürünlerine AB ülkeleri tarafından uygulanan kotaların kaldırılmasını temin amacıyla Türkiye, AB’nin ortak ticaret politikasına uyum yükümlülüğü çerçevesinde tekstil ve konfeksiyon alanında Birliğin belirli üçüncü ülkelere kaşı uyguladığı kısıtlamaları da üstlenmişti. Ve bu kapsamda Türkiye 1996 yılı başından itibaren 32 ülkeye kota uygulamaya başlamıştı. Ancak, aradan geçen süre içinde AB politikalarına paralel olarak Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyonda miktar kısıtlaması uyguladığı ülke sayısı 21’e gerilemiştir. Hindistan ile aramızda çıkan problemin çözümü için iki yolun izlenmesi çözüm olarak sunulmaktadır. Bunlar: 1. Türkiye’nin ilk aşamada uyguladığı kısıtlamaları kaldırmasa gibi bir seçenek söz konusu olmayacağından, AB ile de danışılarak gümrük birliğinin işleyişine en az zarar verecek bir çözüm üzerinde mutabakata varmasında yarar görülüyor. 2. Bu süreç içinde Türkiye’nin kabul edemeyeceği çözüm, Türkiye’den AB’ye ihraç edilen tekstil ve konfeksiyon ürünlerinin herhangi bir şekilde kontrole ve sınırlandırmaya tabi tutulması olacak. Türkiye’nin uygulamakta olduğu kısıtlamaların kaldırılması söz konusu olmayacak. Zira kısıtlamalar sadece Hindistan’a değil, Pakistan, Endonezya, Malezya vb. gibi DTÖ üyesi ülkelere de uygulanmakta olduğundan, bu ülkelere yönelik kısıtlamaların da sona erdirilmesi gerekecektir. Bu nedenle gerektiğinde kısıtlamaları bir başka şekilde muhafaza ederek, Hindistan’ı karşı tedbir almaya zorlamak kaçınılmaz olabilecek. Hindistan ile var olan ticari ilişkilerimizde esas zarar görenin bu ülke olacağı dikkate alındığında, bu seçeneği zorlamak en uygun çözüm gibi görünmektedir. |
ABD VE KANADA İLE TEKSTİL VE KONFEKSİYON TİCARETİ: Amerika Birleşik Devletleri, 1987 yılından beri Türkiye’den ithal ettiği bazı tekstil ve konfeksiyon mamullerine kota uygulamaktadır. 1 Temmuz 1987 tarihinde iki ülke arasında imzalanmış bir anlaşma ile bazı Türk tekstil ve konfeksiyon mamullerinin ABD tarafından ithalatı kısıtlama altına alınmış; sonraki yıllarda Hükümetler arası anlaşmalar imzalanmak suretiyle bugün 21 tekstil ve 21 konfeksiyon kategorisi kotalı hale gelmiştir. Bu miktar kısıtlamalarına rağmen, ABD 1997 yılında en fazla konfeksiyon ihracatı yapılan ikinci, en fazla tekstil ihracatı yapılan dördüncü ülke durumundadır. 1990-1997 yılları arasında ABD’ye tekstil ihracatı sadece 1995 ve 1996 yıllarında gerilemiş, diğer yıllarda ise belli bir ivme ile artmıştır. Aynı süreçte ABD’den tekstil ithalatı ise miktar ve değer bazında dalgalanmalar göstermiş, yalnız 1997 yılında hem miktar hem de değer bazında ani bir sıçrama yapmıştır. Kanada, tekstil ve konfeksiyon ihracatımıza miktar kısıtlamasını devam ettiren ikinci ülkedir. Halihazırda 3 konfeksiyon kategorisi ve 2 tekstil kategorisi kısıtlama altındadır. ABD’ye kota kısıtlaması altında ihraç edilen konfeksiyon mamulleri şunlardır; |
Kategori 335 336/336 338/339/638/639 340/640 341/641 342/642 347/348 448 350 351/651 352/652 Mal-tanımı Pamuklu ve suni-sentetik elyaftan kadın elbisesi Pamuklu ve suni-sentetik elyaftan mamul erkek, kadın, kız için örgü, bluz ve gömlek Pamuklu ve suni-sentetik elyaftan erkek,çocuk için örgü olmayan gömlek Pamuklu ve suni-sentetik elyaftan kadın, kız çocuklar için örgü olmayan bluzlar Pamuklu ve suni sentetik elyaftan etekler Pamuklu erkek, erkek çocuklar için pantolonlar, şortlar, askılı pantolonlar (bahçıvanlar için) Yünlü bayan ve kız çocuklar için, pantolonlar, şortlar, askılı pantolonlar Pamuklu bornoz ve sabahlıklar Pamuklu ve suni -sentetik elyaftan gecelik ve pijama Pamuklu ve suni-sentetik bay-bayan dokuma ve örme iç çamaşırları 1998 kota seviyesi(düzine) 356.446 839.628 5.227.877 1.568.112 1.548.584 934.681 5.085.297 37.871 530.107 847.549 1.700.274 |
ABD’ye kota kısıtlaması altında ihraç edilen tekstil mamulleri; Kategori 200 300/301 219 313 314 315 317 326 410/624 611 617 625 626 361 369-S 605 627 628 629 Mal-tanımı Karde ve penye pamuk iplikleri Pamuklu ve sentetik elyaftan duck (branda) Pamuklu çarşaflık Pamuklu poplin ve geniş bez Pamuklu basma Pamuklu dimi dokulu kumaş Pamuklu saten Yün mensucat ve %15-36 yün ihtiva eden sentetik elyaftan mensucat Dokuma mensucat Suni-sentetik elyaftan twill ve saten Suni-sentetik elyaftan poplin ve geniş bez Suni-sentetik elyaftan basma Pamuklu çarşaflar Yalnızca pamuklu temizlik bezleri Teksture veya teksture edilmemiş liften iplik Suni-sentetik elyaftan çarşaflık Suni-sentetik elyaftan twill ve saten men. Sentetik ve suni stopte veya filament elyaftan, pamuk ve benzeri ile karışık kumaş 1998 kota seviyesi 1.695.542 KG 8.255.474 KG 40.184.564 M2 49.114.466 M2 28.575.690 M2 38.398.585 M2 40.184.564 M2 4.464.950 M2 1.103.680 M2 53.205.155 M2 26.789.711 M2 7.235.901 M2 7.235.901 M2 1.782.234 adet 1.842.488 KG 2.216.771 KG 7.235.901 M2 7.235.901 M2 7.235.901 M2 |
Kanada’ya kota kısıtlaması altında ihraç edilen tekstil ve konfeksiyon mamülleri şunlardır; Kategori Mal tanımı 1998 kota seviyesi 5 Dokuma ve örme çocuk pantolon, kısa pantolon, bay-bayan, çocuk şort ve tulum 2.268.025 5A Dokuma ve örme bay-bayan pantolon ve kısa pantolonlar 701.509 9 Dokuma ve örme bay-bayan, çocuk, külot, slip, iç çamaşırı,t-shirt, atlet ve benzeri 6.107.160 41A Yatak çarşafı 5.712.065 41B Yastık kılıfı 5.362.619 GATT’IN TEKSTİL SEKTÖRÜNE ETKİSİ 30 yıldan fazla GATT serbest ticaret düzenlemeleri dışında tutulan ve Çok Elyaflılar Anlaşması çerçevesinde bir takım kısıtlamalarla yapılan tekstil ve konfeksiyon ticaretinin tekrar GATT sistemi kapsamına alınmıştır. Tek stil ve konfeksiyon ihracatında kotalrın kalkmış olması, Türkiye’ye AB pazarında rakiplerine göre 5 yıllık bir avantaj sağlayacaktır. GATT tekstil ve konfeksiyon anlaşmasının geçiş süresi boyunca Türkiye, AB’nin üçüncü ülkelere yönelik olarak uyguladığı miktar kısıtlamaların uygulayabilecektir. Böylece Türkiye 50 kadar ülkeden gelecek tekstil ve konfeksiyon ithalatını sınırlama ve denetleme olanağına sahip olmaktadır. Ancak geçiş döneminin sona ereceği 2005 yılına kadar ise miktar kısıtlamaları aşamalı olarak kaldırılacaktır. Dolayısıyla, Türkiye tekstil ve konfeksiyon sanayinin 2005 yılından sonra artacak uluslar arası rekabete karşı hazırlıklı olması ve bu konuda gerekli yapısal uyuma gitmesi gerekmektedir. |
Türkiye’nin fikri, sınai ve ticari mülkiyet haklarının korunması ile ilgili prensipleri kabul etmesi, tekstil ve konfeksiyon sanayinin uluslar arası güvenirliliğini artıracak ve bu sayede Türkiye’ye yönelik yabancı sermaye akımı artabilecektir. Bu gelişmenin, Avrupa çıkışlı ihracatın ve yatırımların artmasına olanak sağlayacağı söylenebilir. GATT’in 2000’li yıllarda sağlayacağı avantaj sadece gümrük vergilerinin düşürülmesi ya da kotaların kaldırılmasıyla sınırlı kalmayacak, aynı zamanda çevre korunması, kamu sağlığı, çalışma koşulları, tüketiciyi koruma, kişi hak ve özgürlüklerini de kapsayacak standartları da zorunlu hale getirecektir. Yeni rekabet ortamı karşısında bazı tekstil ve konfeksiyon ihracatçısı ülkeler zor durumda kalabilecektir. Türk tekstil ve konfeksiyon sanayinin böyle bir durum ile karşı karşıya kalmaması için teknolojik yatırımlarına büyük hız vermesi, moda içeren, marka imajı olan ve çevreye duyarlı ürünlere yönelmeye başlaması gereklidir. Ayrıca hedefini kalite ve standart üzerine kurarak dünya ticaretindeki konumunu geliştirmelidir. |
C – DİĞER TARİFE DIŞI ENGELLER 1. SUBVANSİYONLAR Son yıllarda ticaret politikası çerçevesinde tarifeler ve kotaların yerini diğer tarife ve kota dışı engeller almaktadır. Bunlar içinde en çok dikkat çeken sübvansiyonlar olmaktadır. Hükümetler, yerli üreticilere ticaret durumlarını düzeltebilmek için sübvansiyon verebilirler. Sübvansiyonların amacı daha etkin olan yabancı üreticilere karşı daha az etkin olarak çalışabilen yerli firmaları rekabet edebilir duruma getirmektir. Sübvansiyonlar yerli üretici firmaların mallarını gerçek maliyet ve karların altında satın almalarını sağlarlar. Ülkeler belirli bir yerli sanayilerin gelişmesini istiyorsa onların gelişme ve genişlemesini sağlamak için sübvansiyon uygularlar. Sübvansiyonlar birçok şekilde olabilir. En basit met**** hükümetin satışları tamamladıktan sonra yerli ihracatçıya doğrudan doğruya para dağıtması yoludur. Ancak bu tip sübvansiyonların mamul mallara uygulanması, GATT tarafından yasaklanmıştır. Ancak bazı sanayileşmiş ülkeler bazı dolaylı sübvansiyonlara, dolaylı sonuçlar elde edebilmek için başvurabilmektedirler. Örneğin; Hükümetler ihracatçılara vergi imtiyazı tanımakta, sigorta düzenlemeleri yapmakta, piyasa faiz oranlarının altında borçlar vermekte, diğer taraftan üreticilere ucuz hammadde temin etmekte yardımcı olmaktadır. Ayrıca yerli üreticilerden malları oldukça yüksek bir fiyatta toplayıp, dış piyasalara düşük bir fiyatla satılmalarını sağlayabilirler. Genel bir ifade ile sübvansiyona karşı alınan önlemler ise; sübvansiyonlu ithalatın yerli üretim malına verdiği zararın ödenmesine matuf olarak uygulamaya konulan telafi edici geçici vergi, telafi edici vergi ve taahhütleri içermektedir. |
2. DAMPİNG Damping aynı malın yurt dışında yurt içine göre daha düşük fiyatta satılmasıdır. 1. Damping Şekilleri: a. Münferit Damping : Aşırı stoklara sahip bir firmanın bunları yabancı piyasalara yurt içi piyasasındakine göre daha düşük fiyattan satmasıdır. Bu şekildeki damping firmanın plansız üretim yapmasından ya da ekonomide şanssız bir takım gelişmelerin sonucudur. b. Yıkıcı Damping : Firmanın yabancı piyasadaki rakiplerini piyasadan silmesi için geçici olarak fiyat düşürmesidir. Anca firma dış piyasadan monopol gücüne ulaşınca fiyatları tekrar yükseltir. c. Sürekli Damping : Devamlıdır. Bir firma karını maksimuma ulaştırmak için devamlı olarak yabancı piyasalardan yurt içi piyasaya göre daha düşük fiyattan mallarını satar. 1. Dampinge Karşı Önlemler ve Anti Damping: İhracatçı ülke ihraç ettiği malın fiyatında damping uygulaması ve ithalatçı ülkenin de aynı üretim dalı bu dampingden etkileniyor ve zarar görüyorsa ithalatçı ülke bu zararların önlenmesine yönelik önlemler alır. Bu önlemler, dampinge karşı geçici vergiler, dampinge karşı vergiler ve bir ölçüde fiyat taahhüdünü kapsar. Yabancı ülkelerin damping uygulamaları karşısında REFERANS FİYAT UYGULAMALARI’ da yapılmaktadır. Referans fiyat uygulaması ilk defa 1978’kde ABD’de başlamıştır. Öncelikle çelik üretiminde Japonya’nın damping uygulamalarının çoğalması, üzerine ABD tarife ve kota uygulamaları yerine çelik ithalatında referans fiyat uygulaması başlattı. Referans Fiyat Sisteminde, ithal mallarının fiyatı ilan edilen referans fiyatın altında ise hazine kendiliğinden (herhangi bir yerli firma şikayette bulunmadan) damping araştırması başlatır. Eğer bu durum gerçekse ilgili ithal malı üzerine telafi edici vergi konulur. |
Referans Fiyat Sisteminin altında yatan düşünce yurt için firmalara yabancı üreticilerin uygun değerin altında satışlar yapmasını önleyerek rahat çalışmalarını sağlamaktır. 3. DÜZENLİ PAZARLAMA ANLAŞMALARI Düzenli Pazarlama Anlaşmalarının amacı uluslar arası rekabeti hafifletmek ve yurtdışındaki rekabete dayanamayacak olan daha az etkin olan firmalarında üretimde bulunmalarını sağlamaktır. Düzenli pazarlama anlaşmaları ithalatçı ve ihracatçı ülkelerin ticaret görüşmelerinde gönüllü kotalar kabul edilir; ihracatçı ülke belirli gönüllü kota dışına ihracat yapmamayı kabul ederek diğer ülkenin (ith. Ülke) yerli üretimine de piyasada yer bırakır. Düzenli pazarlama anlaşması son yıllarda genellikle bazı iş gücü yoğun mamul mal çeşitleri için uygulanmıştır. 1970’lerden sonra görülen belli başlı düzenli pazarlama anlaşmaları, çelik, televizyon, gemi ve tekstil ürünlerini kapsamaktadır. ANATİ DAMPİNG ANLAŞMASI Dampingli ithalatın neden olduğu zarara karşı, bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere ve alınacak önlemlere ilişkin uluslar arası kuralları içeren GATT’ın 4. Maddesi (Anti – damping anlaşması) Uruguay Round sonucunda daha etkin hale gelmiştir. |
Tokyo Roundunda Anti-damping Kodu’nun oluşturulmasıyla yürürlüğe giren Anti-damping anlaşması, Uruguay Round görüşmeleri sırasında tekrar gözden geçirilmiştir. Buna göre bir ürünün dampingli olduğunu belirleme yöntemi konusunda daha ayrıntılı ilkeler, damping nedeniyle oluşan zararın belirlenmesinde kullanılacak ölçütler, anti-damping soruşturmasının başlatılmasında ve yürütülmesinde izlenecek yollar ve anti-damping önlemlerinin uygulanması ve süresi ile ilgili yeni hükümler geliştirilmiştir. Bu şekilde gözden geçirilen anti-damping anlaşması tekstil ve konfeksiyon sanayine ilişkin özel bir ilişki içermemesine karşın, ülkelerin uluslar arası ticarette haksız rekabete yol açan dampingli ithalata karşı çok daha kolay ve hızlı önlem almalarını sağlamıştır. 1. HÜKÜMETLERİN TİCARETİ ENGELLEME POLİTİKASI Hükümetler genellikle dünya piyasalarından en ucuz olanı almayı yeğlemezler; alımları genellikle yerli firmalardan yaparlar. Bu durumda bir ticaret engeli sayılabilir. Örneğin; ABD’nin 1933 yılında çıkarılan Bay American ACT’i hükümet alımlarının yerli firmalardan alımlarını teşvik edici hükümler taşımaktadır. Ürdün İaşe Bakanlığı ise; dondurulmuş tavuk eti ve zeytinyağı ithalatına, Tarımsal Pazarlama Kurumu da; patates, soğan ve sarımsak başta olmak üzere sebze meyve ithalatına yalnızca ülke için üretimin tüketime yeterli olmadığı zamanlarda izin vermektedir. Ürdün Tarım Bakanlığı Türkiye’de şap hastalığı bulunduğu gerekçesiyle 1994 Eylülünden beri ülkemiz menşeli canlı hayvan ve et ithali için Ürdün’lü ithalatçılara lisans vermemektedir. Hali hazırda bu ülkeye canlı hayvan et ve mamulleri ihracatı gerçekleşmemektedir. |
5. TEKNİK VE İDARİ DÜZENLEMELER Bir çok teknik ve idari düzenleme ticareti engelleme amacıyla konulmasalar dahi ticareti engellemektedir. Örneğin paketleme ve pazarlama standartlarının uygulanması bu sonucu vermektedir. Aynı şekilde sağlık, hava kirliliği, emniyet standartları da ticareti engellemektedir. 6. FİKRİ SANAYİ MÜLKİYET HAKLARI Fikri sanayi mülkiyet haklarının koruması mevzuatına göre, marka, coğrafi işaret, endüstriyel tasarım, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun kapsamına giren haklar ile ilgili olarak, hak sahibinin yetkilerine tecavüz eder mahiyetteki eşyanın gümrük işlemleri hak sahibinin talebi üzerine gümrük idareleri tarafından geçici olarak durdurulur. Gümrük işlemleri durdurulan eşya yetkili mahkemelerce alınan karar doğrultusunda, tasfiye rejimi hükümlerine göre imha veya asli nitelikleri değiştirilerek satış suretiyle tasfiye edilebilir. Gümrük idaresince alınan durdurma kararının hak sahibine tebliğinden itibaren 10 gün içinde esas hakkında yetkili mahkemede dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa, eşya hakkında beyan sahibinin talepte bulunduğu gümrük rejimi hükümlerine göre işlem yapılır. |
7. SAHTE MENŞELİ EŞYA VE ZARFLAR Gerek üzerinde, gerekse iç ve dış ambalajlarında istihsal veya dış ambalajlarında istihsal veya imal edildiği memleketten başka yabancı memleketler mahsulü olduğunu gösteren veya sandıran isim veya alametler taşıyan eşyanın Türkiye’ye ithali yasaktır. Bu tür eşyanın Türkiye’den transit geçmesine veya aktarma edilmesine ya da sundurma, antrepo vb. Yerlerde konulmasına ve yeniden ihracına bakanlıkça izin verilebilir. Ayrıca yerli mamul ve mahsullerimizde kullanılacak (ihraç ürünlerinde kullanılanlar harici) yabancı menşeli olan veya sandıran işaretler ve yazılar bulunan eşyanın ve yurt dışında düzenlenmiş gibi gösterilen imzalı veya imzasız boş faturaların (proforma hariç) Türkiye’ye ithali yasaktır. 5. İHRAÇ YAPILAN ÜLKENİN YAPISAL DURUMUNDAN KAYNAKLANAN ENGELLER Günümüz dış ticaretinde ihracat yapılan ülkenin kambiyo, ticari, hukuki ve yönetim yapısı da göz önünde bulundurulmaktadır. Ticaret yapılan ülkenin (özellikle ithalatçı ülkenin) kambiyo, ticari, hukuki ve yönetimindeki bir takım eksiklikler, yasaklamalar veya cezalar ve kısıtlamalar bu ülkeye yapılacak ihracatı bir ölçüde engellemektedir. Çünkü ihracatçılar sevkiyat ve döviz getirimlerinde bazı riskleri veya artı maliyetlere girmek istemezler. Örneğin; Romanya’nın bankacılık hizmetlerinde uluslar arası standartlara ulaşamamış olması bu ülkeye yapılan ihracattan elde edilen dövizlerin yurda getirilmesinde sorunlara neden olmaktadır. Ticari ilişkilerde karşılaşılan önemli sorunlardan biri de taşımacılığa ilişkindir. Romanya’dan yapılan transit geçişlerde, yüksek ücretlerin alınması bir yana 20 ton sınırını geçen TIR’larda yüksek cezaların öngörülmesi bunlardan bazılarıdır. İşte bu ve bunun gibi sebepler Romanya’ya yapılan ihracatları bir ölçüde engellemektedir. |
D. KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 1. ÜLKE BAZINDA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SORUN Özellikle ABD’nin uygulandığı katı ithalat politikası ve bunun neticesinde ihracatçılarımızın muhabbet oldukları kota sistemi(Tekstil ve konfeksiyon ürünlerinde). ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Özellikle tekstil ürünleri ihracatımızı etkileyen kota uygulamaları sorunun halli için başkanlık seçimiyle olan 1996 yılında etkin adımların atılması imkansız olmuştur. Sorunun çözümü başlıca 2 unsur içermektedir. 1. İki taraflı siyasi diyalog ve müzakere sürecini sürdürmek. 2. ABD ülkemizin çıkarlarını iktisadi ticari platformda gözetecek ve koruyacak şekilde Lobi’cilik faaliyetleri gösterecek kuruluşlarla etkin bir işbirliğine gitmelidir. |
SORUN ABD açısından politikanın bir diğer uzantısını teşkil eden antidamping ve telafi edici vergi uygulamaları. ÇÖZÜM ÖNERİLERİ İhracatımızı menfi etkileyen önemli bir hususta ihracatçılarımızın karşı karşıya kaldıkları andi-damping vergisi ve TEV uygulamasıdır. Esas itibariyle bu uygulamanın tesbiti ve yürürlüğe koyulması sürecinde hukuki prosedürler önemli ve masraflar teşkil eder bir yere sahiptir. İhracatçılarımız üzerinde bu sebepten ötürü oluşan mali yükü hafifletmek amacıyla belirli giderlerin –özellikle avukatlık masraflarının- belli bir limit dahilinde İhracatçı Birlikleri tarafından karşılanma uygulanmasına devam edilmeli, ayrıca ABD’den yapılan ithalata yönelik benzer soruşturmalar açılmalıdır. SORUN AB tarafından ülkemiz menşeli bazı ürünlere anti-damping vergisi uygulanmaktadır. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Anti-damping vergisi uygulamalarından belirli giderlerinin belli limitler dahilinde ihracatçı birlikleri vasıtasıyla karşılanması uygulamasına devam edilmesinde yarar görülmektedir. Ayrıca rekabet kurulunun oluşturularak göreve başlaması büyük önem arz etmektedir. SORUN Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin bankacılık sisteminin gelişmiş bir düzeye ulaşmamış olması. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Bu hususta ele alınması gereken tedbirler bölge ülkelerindeki Türk Bankalarının şube ve temsilcilik açmaları, bölge ülke bankaları ile Türk bankaları arasında kapsamlı teknik ve eğitim işbirliği projelerinin gerçekleştirilip hayata geçirilmesi ve bölge ülke bankalarıyla ortaklıklarının kurulmasıdır. |
SORUN Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin gümrük politikasında tarife dışı engellerin önemli bir yere sahip olması, gümrük duvarlarının yüksek olması. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Bu konuda varılan sıkıntıların ikili ve çok taraflı müzakereler yolu ile çözümlenmesi yoluna gidilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir. SORUN Türk Cumhuriyetleri ülkelerinde gümrük tarifelerin yüksekliği ve tarife dışı engellerin varlığı. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Söz konusu sorunların aramızda mevcut olan özel ilişkilerin ışığında ve üst düzey siyasi bir diyalog içerisinde ele alınmasında yarar görülmektedir. 1. ÜRÜN BAZINDA SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SORUN Son yıllarda canlı hayvan ve hayvansal ürünler ihracatımızdan bir düşüş yaşanmaktadır. Hayvan hastalıkları bu düşünü en önemli nedenleri arasında yer almaktadır. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Suriye, S. Arabistan, Ürdün, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna ve Slovenya gibi ülkeler şap hastalığı nedeniyle canlı hayvan ve hayvansan ürünler ihracatımıza kısıtlamalar getirmektedir. Sorunun anılan ülkelerle ikili görüşmelerde gündeme getirilmesi suretiyle çözüme ulaştırılması önem arz etmektedir. SORUN Makarna üretimi içini kaliteli durum buğdayına ihtiyaç duyduğundan üreticiler gereksinimini ithalat yoluyla karşılamaktadırlar. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Durum buğdayı ithalatını kısıtlamak ve üretimini artırmaya yönelik teşviklerin uygulamaya konulması önem arz etmektedir. |
SORUN Demir çelik sektöründe önemli ölçüde ihraç potansiyeline sahip olduğumuz çubuklarda Singapur ve ABD, borularda ise ABD tarafından uygulanmakta olan anti-damping vergileri ihracatımızı olumsuz yönde etkilemektedir. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Kalitesiz ve standart dışı mal girişinin önlenebilmesi için mevzuata uygun şekilde ithalde kalite yeterlilik belgesi veya sertifika isteme uygulamaları getirilmelidir. Ayrıca üreticiler gümrükler ve TSE yetkililerinden oluşacak üçlü komiteler ve ihtisas gümrükleri kurulmalıdır. SORUN Elektrik, elektronik ve makine sanayinde AB’nin 3. Ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının ülkemiz tarafından henüz sonuçlandırılamamış olması, ülkemiz ihracatçılarını AB ülkeleri ile söz konusu 3. Ülkelerdeki rekabetini güçleştirmektedir. ÇÖZÜM ÖNERİSİ 1/95 SAYILI ORTAKALIK Konseyi Kararının 16. Maddesinde belirtilen 5 yıllık süre beklenmeden 3. Ülkelerle serbest Ticaret anlaşmaları ivedilikle imzalanmalıdır. SORUN AB ile ülkemiz arasında tamamlanan Gümrük Birliği sonucundan tekstil ve konfeksiyon kotalarının kaldırılmasıyla yeterli kota hakkı bulunmayan firmalarında devreye girmesi ürün bazında birim fiyatların düşmesine neden olmuştur. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Bu tür bir girişim öncesinde elverişli bir zemin hazırlamak amacıyla üst düzeyde bir resmi heyetin yetkililer ile temaslarda bulunması ve özel sektör temsilcilerinin de tekstil ve konfeksiyon sektörü açısından gerekli tanıtımların yapılması gerekmektedir. Ayrıca müsteşarlığımızca bir çalışılma yürütülmektedir. |
SORUN Bazı sektörlerde ithal kotalarının aşırı uygulanması, uzun süreli uygulanması ve gerektiğinde ya da zamanında esnekliklerin tanınmamasıyla yurt içi üreticilerin tekelci konumuna gelmesi, rekabet ortamını kaybetmesi ve yerli ürün fiyatlarını yükseltmesi. ÇÖZÜM ÖNERİSİ Devletin ithal kotalarını devamlı kontrolü ve gözetimi altında tutması, gelişmekte olan ve dış pazarlara açılabilmesi istenilen yerli üreticilerle rekabet ortamını koruyabilecek bir dengede tutması gerekir. Yurt içi üreticileri tekelci konumuna getirmeyecek kadar kotalara esneklik vermelidir. SONUÇ Ülkelerin büyük çoğunluğu veya hemen hemen hepsi ithalata miktar kısıtlaması getirmektedir. Kısaca kota’nın tanımı miktar kısıtlamasıdır. Özellikle de ithalatta miktar kısıtlaması olduğu için ülkelerin çeşitli türde engellerle karşılaşmasını önlemek amacıyla kota getirmeleri de doğal bir gerçektir. Dünya ülkelerinin birbirlerine kota uygulamalarının iki ana sebebi vardır. Bunlar; 1. Ülkeler arası Siyasi Sorunlar ve Anlaşmazlıklar. Günümüzde bir çok ülke birbiri ile ticaret anlaşması yapmalarına karşılık aralarında yıllardır çözümlenemeyen siyasi sorunlar görünmektedir. Almanya ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler gibi Örneğin; Gümrük Birliğine görmemize karşılık, hatta bütün kotalar resmi evrak üzerinde kaldırılmasına karşılık Almanya ve diğer AB ülkeleri Türkiye’ye uygulamada kota koymaktadır. Bu kotalarda en çok gıda, tekstil ürünlerinde ön plana çıkmakta ve Türkiye’nin ekonomisine olumsuz etki yapmaktadır. Buna karşılık Almanya’nın uyguladığı kotalara Türkiye’nin ihtiyacı olmasına karşılık Almanya devletine kota uygulayabilir. Örneğin: Almanya devletinden en çok ithal ettiğimiz mal silah, savunma ve harp, savunma ihtiyaç ve gereçleridir. Bu mamuller üzerinde Almanya devletine miktar kısıtlaması getirilerek ihtiyaçlar başka devletlerden temin yoluna gidilebilir. Siyasi sorunların çözülebilmesi için gerekli olan bütün ülkeler bazında Dışişleri bakanlığının daha yoğun ve etkin şekilde ülkelerini ticari ve ekonomik bakımdan tanıtmalarıdır. |
1. Sosyal Güvence Altına Almak. Yurt içerisindeki istihdamın güvence altına alınması, ülkelerin sorumluluklarından birini teşkil eder. Bunun en güncel örneği Gümrük Birliğine giren Türkiye, küçük ve orta ölçekli firmaların infisahı karşısında yaşadı. Avrupa Birliğinden beklenen yardımın alınamaması ve ithal mallarına miktar kısıtlaması getirememesi ekonomisini sarsan en büyük etken oldu. ABD ise ülke içerisindeki istihdamını sosyal güvencesini ve yaşam tarzını sağlayabilmek için kota uygulamasına baş vurmakta, istihdam açığı yaratmamak için Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyon sanayisine kota uygulaması getirmektedir. Bu miktar kısıtlamasını aşabilmenin de en büyük çaresi gene siyasi anlaşmalara bağlıdır. ABD’nin uyguladığı miktar kısıtlamasını Türkiye’nin aşamamasına rağmen, miktar kısıtlamasını talep etmesi de yurt içerisindeki KOBİ’lerin ihracata özendirilmesi ve geliştirilmesi amaçlanmaktadır. |
Önümüzdeki yıllarda dünya ticaretinin dünya ekonomisinden daha hızlı büyümeye devam edeceği ve dünya ticaretinin daha da liberal hale getirilmesi ile birlikte gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretinden aldıkları payın artacağı beklenmektedir. Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan ve 1980 yılından itibaren dışa açık kalkınma modelini izleyen ülkemizin de, dünya ticaretindeki payını artırabilmesi için ihracatımızın, ağırlıklı olarak tek Pazar (Avrupa birliği) ve tek sektöre (Tekstil ve konfeksiyon) bağımlı yapısından kurtarılarak, ihracatımızda ürün ve Pazar çeşitlendirmesinin sağlanması, gerçekçi kur politikasına süreklilik kazandırılması, ihracata yönelik finansman imkanlarının genişletilmesi, ihracatta devlet yardımlarının etkin olarak işletilebilmesi için düzenli kaynak akışının sağlaması, üretim maliyetlerinin dünya seviyesine çekilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması, ulaştırma ve alt yapı hizmetlerinin geliştirilmesi ve ihracatta karşılaşılan bürokratik engellerin azaltılması gerekmektedir. |
teşekkürler... |
idare eder paylaşım için teşekkürler :D |
Türkiye`de Saat: 19:11 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2