doğum sancılı başladı http://foto.fanatik.com.tr/Article/2...6840_yusuf.jpg Son olarak 100. yılında mutlu sona ulaşan ve 6 yıldır şampiyonluğa hasret kalan Siyah-Beyazlı camia, sabrın sonunda çifte kupayla güldü. Geriye dönüp bakıldığında, bu başarının hiç de kolay elde edilmediğini görüyoruz. Ne badireler atlatıldı, ne fedakarlıklar yaşandı. Krizi iyi idare eden ve kaostan birlik-beraberlik çıkarmayı başaran Beşiktaş, hak edilmiş kupaları müzesine götürdü. İşte bu uzun yürüyüşün hikayesi... Yer kulüp binası. Yönetim kurulu olağan toplantısında... Genelde kamp ve yapılacak transferlerin değerlendirileceği sıradan bir toplantı yani. Çaylar geldi, kahveler gitti derken, Başkan Ertuğrul Sağlam’a tam destek verilmesini ve kimsenin çatlak açıklama yapmamasını istedi. Önce asbaşkan Levent Erdoğan söz istedi. Erdoğan, “Benim kadar yerli hoca isteyen yoktur. Bu konuda da ideal ismin Samet Aybaba olduğunu her yerde söylerim. Kanımca Ertuğrul hoca bu işi kaldırabilecek tecrübeye sahip değil” dedi. Erdoğan’a destek çıkan ve daha da öne geçen biri daha vardı; altyapı sorumlusu Halim Aydın. O da, “Burada Ertuğrul’un kişiliğine ve diğer olaylarını tartışmanın anlamı yok. En iyisi daha önce büyük takımda şampiyonluk yaşamış, yerli ya da yabancı birini bulalım” diye konuştu. Ortam bir anda buz kesti. Kafalar öne eğildi. Odada çıt çıkmıyordu. Ölüm sessizliğini yine başkan bozdu. Demirören, “Bunlar burada kalsın, aynı ekip yola devam edeceğiz. İstikrar şart” deyip olayı kapasa da, yara ancak pansuman olabilmişti. Böylece yönetim içinde Sağlam’ın ilk gönderilme konusu masaya yatmış, ancak çabuk kalkmıştı!. Transferde başkan kesin kararlıydı. Diatta, Higuain gibi isimlerden büyük tepki alan başkan, bu kez dış transferde tüm yetkiyi Sinan Engin’e verdi. Engin, Sivok, Seriç ve Zapotocny’yi listenin ilk sırasına yazdı. Ancak bu sistem yönetimde büyük tepki görse de, dışa yansımadı. Fakat oyuncular ve Engin çok tartışıldı. Ayrıca bir de her birini yüksek maliyeti kafaları karıştırdı. İtalya’nın sıradan takımlarından Udinese’de oynama şansı bulamayan Sivok ile son yıllarda düşüş yaşayan Zapotocny ve Yunanistan’da istenmeyen adam ilan edilen Seriç’te ciddi endişeler vardı. Başkan zor sakinleşti Avusturya’da yaşanan İbrahim Üzülmez-İbrahim Toraman arasındaki kavganın ardından başkan küplere bindi ve kampta olan genel sekreter Kenan Öner’i arayıp, “Böyle rezillik olur mu? Hoca ile menacer ne iş yapıyor? Bir iki gün içinde geliyorum. Derhal işlerden el çektireceğim” öfkesini kustu. İşin ilginç yanı bu kez de ortamı sakinleştirmek yönetime düştü. Avusturya’ya gelen Demirören, çok meraklı olduğu özel bir golf sahasına götürülüp stres attırıldı ve teknik ekibi değiştirme fikrinden vazgeçirildi. Ama bu ikinci dalga ilkinden daha büyük iz bıraktı. Yer bu kez Avusturya... Ertuğrul Sağlam ile Sinan Engin’in bulunduğu odanın kapısı çalındı. İçeri giren Delgado bodoslama konuyu açtı. Babam (menacerliğini de yapıyor) aradı. Ben İspanya’ya gidiyorum. Osasuna’dan hem sizin, hem de benim için çok iyi teklif var. Ayrıca Arjantin Milli Takımı’na gidebilmem için de bu çok önemli... Neye uğradığını şaşıran ekip durumu derhal başkana iletti. Hemen uçak kiralayan başkan ertesi gün kamptaydı. Nitekim, kendini çok ağırdan satan ve yönetimin yabancı kontenjanından da sıkıştığını anlayan Delgado, sözleşmesi devam ederken yıllık ücretine zam yaptırdı. Olay duyulunca bu kez de başta diğer yabancılar olmak üzere takım arkadaşları başkaldırdı, ama nafile... http://foto.fanatik.com.tr/Article/2...02FAN3KUP2.jpg ‘Hayat devam etti ama...’ Kharkiv maçını ardından, Sağlam, “Çok ağrı bir yenilgi aldık. Ancak hayat devam ediyor. Önümüze bakacağız” diye konuştu. Farklı otelde kalan Demirören yanındaki Kenan Öner ve Ertunç Soğancıoğlu’na “Bir gazeteciden bunu duyduk. İyice araştırın, bakalım gerçekten bu lafı etmiş mi? Eğer etmişse, ‘ne demek hayat devam ediyor.’ Camialar ile dalga geçilmez” tepkisinde bulundu. Fakat açıklamalar harfiyen doğruydu. Bu söz Sağlam’ın Beşiktaş’taki kariyerinin bitiş düdüğüydü. Başkan Ukrayna’da iş yapan yeğeni ile birlikte programını değiştirip İstanbul’a dönmedi. Donetsk’te, 100. yılda futbol şubesi sorumlusu iken birlikte çalıştığı Mircea Lucescu ile masaya oturdu. Lucescu sitemkâr konuştu. Rumen hoca, “Elbette dönmeyi düşünebilirim. Ancak geçtiğimiz sezon da görüşüp anlaştık. Sonra ne olduğunu anlamadan geri dönüp başka birini (Sağlam) göreve getirdiniz. Ben şimdilik yokum. Bu görüşmenin olduğu saatlerde olaya kesin gözü ile bakan yöneticiler, alışık olmadık davranış gösterdiler. Ağızbirliği etmişçesine Sağlam’ın bırakması gerektiğini, hatalarından da kendilerince örnekler verip apaçık ortaya döktüler. Ki, bu durum bir ilkti. Daha ligin başı, ancak UEFA’dan çok kötü şekilde elenmenin çalkantıları sürüyordu. Yönetim bu kez Ümraniye’de toplantı halindeydi. Kapı usulca çalındı. Gözler oraya dikildi. Ertuğrul Sağlam girdi. Direkt başkanın yanına gelip, “Görevdeyken Lucescu, Mustafa hoca ve başkaları ile de konuştuğunuzu biliyorum. Bu nedenle istifa edeceğim. Hakkınızı helal edin” dedi. Başkan, “Beşiktaş Kulübü’nün başkanıyım, her hoca, oyuncu ya da futbolla ilgili kim varsa görüşmem gayet doğal ve etik. Şahsen kalmanı istiyorum. Takımın başına dön” dese de, bunu yürekten söylemiyordu. Zira Denizli’den çoktan söz alınmıştı. http://foto.fanatik.com.tr/Article/2...02FAN3KUP3.jpg Seriç olayı arapsaçı Denizli’nin ilk şartı tek patronluktu. “Direkt başkana bilgi veririm. Tesislerde, seyahatlerde, kamplarda sizden başka yönetici istemem. Menacer Sinan kalabilir. Ancak sadece ve sadece idari konularla ilgilenecek. Takım ile muhatap olmayacak. İçinde yer almayacak” dedi. Ve Denizli’nin son bir talebi daha vardı. O da ara transferde birkaç takviye. Tüm isteklere ‘peki’ dendi. Engin de olayın boyutunu görüp ayrıldı. Ara transferde yabancı kontenjanını açmak için Seriç’i gönderme kararı alan yönetim, Kocaelispor’un, ‘Bizde oynasın, ancak parasını siz ödeyin’ teklifi ile karşılaştı. Ardından menacerler bu oyuncuyu Bursaspor’a önerdi. İkinci şok edici yanıt da buradan alındı. Ertuğrul Sağlam tarafından, “Bu takım seviyesinde değil” diyerek geri çevrildiği söylendi. Olaya çok sinirlenen genel sekreter Kenan Öner, “Bu nasıl iş. Adamı getiren kendisi ile Sinan Engin. Anlamakta güçlük çekiyoruz” deyip Seriç ile olan sözleşmeyi karşılıklı anlaşarak feshettirdi. http://foto.fanatik.com.tr/Article/2...02FAN3KUP1.jpg Denizli’nin tepesi attı Oynamadığı için bunalıma giren Bobo, takım içinde arkadaşları ile takışmaya başladı. Bobo, Holosko, Tello ve Serdar Özkan ile sahada pas alıp vermeme yüzünden sert tartışmalar yaşadı. Olayın kavga boyutuna ulaşmamasını yardımcı antrenör Tayfur Havutçu önledi. Mustafa Denizli göreve geldikten sonra tesislerin şekli şemali değişti! Tecrübeli hoca ilk iş olarak kaygan zeminleri değiştirdi. Sonra odalardaki yataklara sıra geldi. Denizli mutfağa da el attı! Haftada üç gün balıkçıdan özel balık ve pişiricisini de getirip beslenme alışkanlığını değiştirdi. Bununla da yetinmeyip oyuncuların telefon görüşmelerine ve kamp kurallarına sıkı denetim getirdi. Denetlemeyi de bizzat kendisi yaptı. Tesislere her gelişinde alttan girip üsten çıktı. Odaları, sağlık merkezini, akla gelen her yeri gezip baktı. Bu denetimlerde personel ile bazen çok sert konuşmalar yaptı. Kadıköy’deki Fenerbahçe maçı öncesi... Denizli derbilerden tecrübeli... Hakemlerin böyle maçlarda kırmızı kartlarını çıkarmakta tereddüt etmediklerini belirtip, bir dizi uyarılarda bulundu. Ancak maçta Cisse önce sarıyı gördü. Denizli yanına çağırıp tekrar uyardı. Fakat Fransız ‘Fransız’ kaldı! Ve oyundan atıldı. Maçın ardından hışımla soyunma odasına giren Denizli, Cisse’ye yapıştı. Çok ağır sözler sarf etti. Oda da çık çıkmıyordu. Hoca neredeyse Fransız’ı tekme tokat dövecek hale gelmişti. http://foto.fanatik.com.tr/Article/2...Untitled-1.jpg Yusuf Şimşek operasyonu Sabah erken saatler... Denizli telefonda... “Başkan günaydın. Matias’ın doktoru ile konuştum. Dizinde belirli ilerleme var. Ancak bana ‘şu tarihte oynar’ diyemiyor. Yani anlayacağın bize kaptandan hayır yok” diyor. Başkan sıkıntılı... “Peki çaresine bakarız, sakin kafa ile biraz düşünelim” diyor. Denizli’nin bekleyecek hali yok. Hoca, “Bu saatten sonra yabancı alamayız. Yusuf Şimşek’i alalım. Benim eski öğrencim. Tek alternatif bu ve sanıyorum Trabzonspor’a yarın imza atacak” diyor. Ve ekliyor, “Ben konuşup ikna ederim.” Daha yarım saat geçmeden Denizli, “Yusuf tamam. Siz diğer konuları halledin” diyor. Başkan Bursaspor başkanı ile Etiler’de buluşup aynı gün anlaşıyor. Eski teknik direktörlerden Candan Tarhan’ın Denizli ile yediği içtiği nerdeyse ayrı gitmezdi. Mustafa hoca Ernst adını ilk kez eski kadim dostunun menacerlik yapan oğlu Ogan Tarhan’dan duydu. Hiç araştırma gereği duymadan konuyu yönetime getirdi. İşte ne olduysa o zamana oldu. Bir anda başkanın karşısına Beşiktaş’ın nerdeyse bütün transferlerinde adı öne çıkan Ahmet Bulut, “Bu oyuncu bize bağlı diyerek, Antalya’da bulunan başkanın yanına yine eski Beşiktaşlı yeni menacer Mustafa Doğal ile çıktı. Başkan ile Denizli arasına ‘kara kedi’ gibi giren menacer kavgasından ötürü nerdeyse transferden vazgeçilme aşamasına gelindi. Ancak başkan, Ogan Tarhan, Ahmet Bulut, Mustafa Doğan ve Abdullah Cila’ya ‘kendi aranızda anlaşın’ talimatı verdi ve Ernst ancak böyle Kartal olabildi. |
Türkiye`de Saat: 13:12 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2