Alıntı:
dygsm´isimli üyeden Alıntı
(Mesaj 1084807)
Yorumunuza çok büyük ölçüde katılıyorum. Nobre ve bobo yu kıyaslamak ne derece doğrudur bilmiyorum. Karakter olarak çok ayrı iki futbolcular. Bobo daha hareketli topu arayan , pas alan , pas veren bi golcü. Nobre ise daha donuk orta , kafa , gol formülüne dönük bi oyuncu. Yani aslında bi bakımda nobre biraz daha kontra atak golcüsü. Şu durumda yani bu kadar az orta yapılan bir takımda Nobreden hayır beklemek biraz hayal gibi geliyor banada... |
Doğru tespitler. Ben de kendimce kıyaslamalarımı yapayım, kararı okuyanlar versin.
-Bobo topla koşu yapabilir ama Nobre yapamaz.
-Nobre'nin kafa toplarında zamanlaması Bobo'dan iyidir.
-Bobo her türlü oyun planında SANTRAFOR olarak görev alabilir. Nobre ise sadece kanat organizasyonlarından ibaret olan, yanlardan ortalarda etkili olabilecek ve 2. vuruşları yapabilecek bir oyuncudur.
-Bobo pres yapar, yorulmaz, 90 dakika buna dayanabilir. Nobre pres yapar, yorulur, 60. dakikadan sonra nal toplar.
-Bobo attığı kadar attırabilir de, bileği düzgündür güzel paslar verir(Bakınız Türkiye Kupası Final Maçı, Holosko'ya yaptığı mükkemmel ötesi asist.). Nobre'nin pas yeteneği yoktur. Önüne top atılır, kaleciyle karşı karşıyayken ya atar ya atamaz.
-Bobo gençtir, enerjisi vardır, hala kendini kanıtlamak istemektedir. Nobre yaşlıdır, kendini kanıtlamıştır, kaptanlık pazu bandını takmıştır, eski enerjisi yoktur.
-Nobre bir kez konsantre oldu mu ve formunu yakaladı mı o çizgiyi uzun süre korur. Bobo bir transfer haberiyle bütün dikkatini kaybeder ve yalpalamaya başlar.
-Bobo yanında etkili bir forvet olduğu takdirde hücum gücünü 2ye katlar. Nobre yanında adam istemez, şişirme topları (eğer kazanırsa) aldığı gibi ya çalım dener ya da orta sahaya geri döner, paslaşmayı pek sevmez. Hazırda bekleyip topu kafasına bekler.
Şimdilik bu kadar yeter sanıyorum. 2 oyuncunun da kendilerince +ları ve -leri var. Ama benim için Nobre mi yoksa Bobo mu ağır basar derseniz ben Bobo derim. Sözleşmesi bugün 3 yıl daha uzatılacak bir Bobo sakatlığı geçer geçmez fırtına gibi girecektir. Çünkü hala "Beni gönderecekler" korkusuyla topu ayağında tutmaktadır.