![]() |
Hoca' lı Katliamı Mutlaka okuyun!!! Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı :-Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?) -Akçik... (Kız) Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi. -Tun şahetsar,ınger... (Sen kazandın, yoldaş) -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?) -Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette) Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı: -Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver) Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı: -Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...) Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü... Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi. 26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar. 26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular. Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım. Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır. Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.! Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: 'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu. Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi. Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı………….. Yazıklar olsun …… EGER KANINDA BİR DAMLA TÜRK KANI VARSA, BUNU HERKESE YOLLA...[/font][/center][/center] [FONT='Arial TUR','sans-serif'][/font] |
insanımız cahıl hakkımızı bıle aramıoruz evet cehalet var ama koyun gbı mılletız yanı bu laf belkı cok agır ama gercek gozumuzun onundekı seylerı goremıoruz yenı yenı hersey gun yuzune cıkıyo canakkale deki MECHUL ASKER GİBİ.. ama o serefsızlerın yanına kalmaz er ya da gec bu cıkacak onlardan beter olucaklar |
bizde nerde bu düşünce biz hemen başlarız miting atmaya hepimiz ermeniyiz ama dönüp geçmişe hiç bakmayız tarihte neler olmuş diye neyse yazıyı sonuna kadar okudum emeğine sağlık handan |
daha önce okumuştum ve inanamıştım böyle bir vahşet olamaz tüylerim diken diken oldu. buraya taşıdığın için saol... |
emeğine sağlık handan |
Böyle bir vahşet olamaz ya...Hepimiz Ermeniyiz diyenler bu yazıyı okuyunca ne düşünecekler acaba? |
Benim canım okudukça hala açıyor, sizlerle paylaşmak istedim Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı.Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı :-Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?) -Akçik... (Kız) Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı.Kan b! ürülügözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi. -Tun şahetsar,ınger... (Sen kazandın, yoldaş) -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?) -Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette) Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı: -Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver) Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi.Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı: -Asixn ma/,çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...) Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere düşmüştü... Ermeniler zafer naraları! atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar,katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi. 26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar. 26 Şubat! gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler. ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, Sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını,sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular. Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda 'Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün,öldürün' denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım. Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış,geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır. Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı.! Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: 'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim,ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz' Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna,'Hocalı Katlia! mı' baş sorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu. Ermeniler Türk hamile kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup öldürmüşler ve küçük Türk kızlarına tecavüz edip öldürmüşlerdi. Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı………….. Yazıklar olsun …… EGER KANINDA BİR DAMLA TÜRK KANI VARSA, BUNU HERKESE YOLLA |
Konu taşınmıştır |
"Ülkemizde sadece 1 ermeni öldürüldü diye yürüyüş yaptılar ve o kadar araştırdılar ama hiç bir insan kalkıp ta bu masum insanlara işkence edilip öldürüldükleri için yürüyüş yapmadı………….. Yazıklar olsun ……" EMİN MİSİN?? Bilip bilmeden dandik internet sitelerinden bulduğun bu hikayeleri buraya kopyala yapıştır yapma! |
Belgesiz katliam ve soykırım hikayelerinden en çok zarar gören bir ulus olarak bu tür şeylere çok sağlam kaynak olmadan rağbet etmeyelim arkadaşlar...Allah biliyor Hırant Dink i sevmezdim (sadece fikirlerini) ,ölümünde "bende ermeniyim" diye de bağırmadım..Ama kendimi ailesinin yerine koyduğumda içim acıdı,çok üzüldüm..Böyle bir konuyu asılsız,kaynaksız katliam haberleri ile suistimal etmeyelim..Beşiktaş taraftarına,sağduyulu ve bilinçli olmak yakışır. |
hocam bunlara güven olmaz.belgesiz olsa ne yazar.yaparlarmı yaparla hiç belli olmaz... |
teşekkürler ikazlar için sadece paylaşmak istedim bana gelen bu yazıyı |
Alıntı:
|
Hocalı Katliamı tüm dünyanın bildiği bir gerçektir asılsız falan değil..bu konuda her yıl dönümünde TBMM de oturum düzenlenir..Bakın 21 Şubat 2007 de sayın milletvekili ne diyor.. Hocalı katliamının 15'inci yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'e aittir. Değerli arkadaşlarım, 26 Şubat, Türk dünyası ve Azerbaycan için acılı günlerden biri olmanın yanında, aynı zamanda, insanlık tarihi için kelimenin tam manasıyla kara bir sayfadır. Ermenilerin, Azerbaycan'ın Hocalı kentinde yaptıkları ve insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bu katliamı, bundan on beş yıl önce gerçekleştirildi, yani 26 Şubat 1992 tarihinde Değerli arkadaşlarım, Hocalı katliamında her türlü vahşet yaşandı. Ermeniler, insafsızca ve acımasız bir şekilde şehitlerin gözlerini oydular, kafataslarının derilerini soydular, vücutlarının değişik organlarını kestiler, diri diri canları toprağa gömdüler, hamile kadınların karınlarını deştiler; şehitlerin penisleri kesilerek ağızlarına verildi. Bu durumları Fransız Gazeteci Jan Iv Yunet, Rus İzvestia Gazetesi Muhabiri Vladimir Belih, Adli Tıp Kurumunda profesör olan Yusifov, belgeleriyle o gün dünyaya ulaştırmıştır. Ermenilerin, Azerbaycan Türklerine yaptıkları katliamın boyutları çok büyük olmasına rağmen, dünya kamuoyundan gelen tepki çok yetersiz kaldı o gün. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal altına girdi, 1 milyondan fazla insan yaşadığı yerinden edildi, yersiz yurtsuz kaldı ve "kaçkın" adını aldılar. O nedenle bu bölgeye dikkatler yeniden çekilmelidir değerli arkadaşlarım. Ermeniler, halen Yukarı Karabağ ve altı Azeri bölgesini işgale devam ediyorlar. Bu şekilde Ermeniler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarını ve uluslararası hukuk kurallarını çiğnemeye devam ediyorlar yani. Ermenistan'ın Azerbaycanlı Türklere yaptığı katliam insanlık tarihinin karanlık sayfalarında yerini aldı. Bu katliamı yapan Ermeniler, evrensel bilincin en müstesna yerinde korunan insanlık onur ve itibarını da katlettiler. |
Sevgili Ramazan,önce uyarın için teşekkürler..Kabul etmeliyim ki ben yanlış tanımlama kullandım,kastettiğim şey tam olarak bazı basın organlarında yayınlanan öyküleştirilmiş çete tefrikaları idi.Yoksa "Hocalı katliamı" nı inkar etmek benim haddim değil.Sevgili dostum,bir diğer karşı çıktığım şey de ülkemizdeki olayla ve verilen tepkilerle bir toplu katliamı ilişkilendirmenin yanlışlığı idi. Be sevgili Burcu nun bunları tamamen iyi niyetle ,bir hanım duyarlılığı ile de yazdığını tahmin ediyorum. |
Hocalı katliamı kara bir lekedir tarihte |
Ana madde: Karabağ Savaşı 1991 yılında Azerbaycan'nın bağımsızlık ilanı ardında kurulan mecliste Sovyet dönemindeki olan olaylar nedeni ile halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ’ın özerk bölge statüsünü kaldırılmasına karşılık Dağlık Karabağ Meclisi bir halk oylaması düzenleyerek cevap vermiştir. Çoğunluğu Ermenilerin oluşturduğu bölgede referandum sonucunda Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan ederek 6 Ocak 1992 tarihinde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti kurulmuştur. Ermenistan dahil hiçbir ülke tarafından tanınmayan bu bağımsızlık ilanı ardından 1992’de Sovyet birlikleri de bölgeden çekilmiştir. Hocalı Katliamı'na giden süreçte Ermenilerin Ruslar tarafından açıkça desteklendiğinin bulguları vardır [7]. Ermeni gönüllülerden oluşan silahlı gruplar Dağlık Karabağ’a yerleştirilmiştir. Ardından son Sovyet lideri Mihail Gorbaçov, 25 Temmuz 1990’da yayımladığı bir kanun ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti yasa dışı silahlı grupların kurulmasını yasaklamış ve kanunsuz olarak saklanan silahlara el konulmasını sağlamıştır. Bu kanunla birlikte Azerbaycan’ın bütün bölgelerinde av silahları da dâhil olmak üzere silahlar toplanmış, Dağlık Karabağ’da ise bu görev Rus askerleri tarafından yerine getirilmiştir [8]. 1990 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Ermeniler tarafından otobüs baskınları, yol kesme gibi eylemler gerçekleştirilmiştir. 1990 yılı başlarında yaklaşık 186 bin Azeri, Ermenistan’dan Azerbaycan’a gitmeye zorlanmıştır. Ekim 1991’de ilk Azeri köyü Ermenilerce ele geçirilmiştir [9]. Yukarı Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı köyü stratejik olarak Ermenistan Silahlı Kuvvetleri için askerî bir hedef niteliğinde idi. Hocalı stratejik olarak Karabağ dağ silsilesinde Ağdam-Şuşa, Eskeran-Hankendi yollarının üzerinde yerleşmektedir. Hocalı’nın coğrafi-stratejik konumu Ermeni silahlı birliklerinin buraya saldırmasına müsaitti. Hocalı Dağlık Karabağ bölgesi'nin merkez şehri olan Hankendi’nden 10 km uzaklıkta güneydoğusundadır. Karabağ'daki mevcut tek hava alanının burada olması ve demiryolunun da buradan geçmesi nedenleriyle kent, stratejik önemi haizdi [10]. Oluşumu [değiştir] Hocalı kenti 1991 yılının Ekim ayından itibaren abluka altınadydı. 30 Ekim'de kara yoluyla ulaşım kapanmış ve tek ulaşım vasıtası helikopter kalmıştı. Şuşa şehrinin semalarında sivil helikopterin vurulması ve bunun sonucunda 40 kişinin ölümünden sonra bu ulaşım da kesilmişti. Ocak ayının 2’sinden itibaren şehre elektrik verilmemişti. Şubatın ikinci yarısından itibaren Hocalı, Ermeni silahlı birliklerinin ablukasına alınmış ve her gün toplardan, ağır makineli silahlarla bombalanmıştır. 936 km2’lik alana sahip ve 2.605 aileden ibaret 11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası 26 Şubat 1992 tarihinde her türlü tehcire maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilmiştir. Hocalı bu katliamın yaşandığı sırada Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri'nin koruması altında değildi. Bunedenle Silahlı Kuvvetler Hocalı halkına yardım edemedi, hatta uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmadı "[11]. Hocalı da dağınık halde elinde hafif silahlar bulunan 150 kişi bulunmaktaydı. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri köyü üç yönden kuşatmış, helikopter ve ağır silahların yardımı ile önce köyü bombalamış ve ardından da köye girerek katliam yapmıştır. Ermeniler bu hareketleri ile Azerbaycan Türkleri'ne Dağlık Karabağ konusunda bir mesaj vermek ve stratejik bir konumda bulunan kenti işgali amaçlamışlardı. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gecede bölgedeki Rus 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı köyünde sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan Azeri resmî rakamlarına göre 613 kişiyi katletmişlerdir. Katledilenlerin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 7’ten fazlası ise yaşlıydı. Bu katliamdan toplam 487 kişi ağır yaralı olarak kurtulmuştur. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur [12]. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulakları, burunları ve kafaları ile vücutlarının çeşitli uzuvlarının kesildiği görülmüştür. Aynı vahşetten hamile kadınlar ve çocuklar bile nasibini almıştır [13]. Şahitlerin gözünden [değiştir] Vahşeti yaşayan ve sonra Beyrut'a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, For the Sake of Cross (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında şu satırları aktarmaktadır, “ ...Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hálá yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler [13]. ” Uluslararası tepki [değiştir] İnsan Hakları İzleme Örgütü olayı Dağlık Karabağ anlaşmazlığı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak nitelemiştir [14]. Azerbaycan Parlamentosu 1994'te Hocalı'da yaşanan katliamı "soykırım" olarak kabul etti [15]. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeleri Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Krallık ve Türkiye'nin yanında Bulgaristan, Lüksemburg, Makedonya, Norveç tarafından yayımlanan 324 nolu Avrupa Konseyi bildirgesinde; Ermeniler tüm Hocalıları katlettiler ve tüm şehri harap ettiler ifadesi geçmiştir. Ayrıca Avrupa meclisi'nin 30 üyesi, Hocalı Katliamı'nın Ermeniler tarafından 19. yüzyıldan itibaren devam ettirilen "soykırım"ların bir aşaması olarak el alınması gerektiğine dair bir demeç verdi[16]. İsim [değiştir] Bu olaylar Azerbaycan'da "Xocalı soyqırımı" (Hocalı soykırımı), "Xocalı faciəsi" (Hocalı faciası) şeklinde adlandırılırken. Ermenistan'da ise Hocalı Savaşı, Hocalı hadisesi terimleri ile ifade edilir. Dünyanın çeşitli dillerinde ve ülkelerinde de Hocalı katliamı benzeri ifadeler kullanılır. |
abi sen ;belgesiz soykırım,katliam falan deyince hatırlatayım dedim..tabi bu tür durumlarda dillerden dillere böyle hikaye,rivayetlerin hatta uydurmaların dolaşması gayet normal sende bundan bahsediyorsun biliyorum ancak bu ermenilerin,azeri türklere, soykırım,katliam yaptığını ve yaptıklarının yanına kar kaldığı geçeğini değiştiremez..sonuçta kesilen kafalar,yüzülen deriler yakılan cesetler var olduğu için bu hikayeye benzer diyolagların yaşandığını da şiddetle savunuyorum.. Vahşeti yaşayan ve sonra Beyrut'a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, For the Sake of Cross (Haçın Hatırı İçin) isimli kitabında şu satırları aktarmaktadır, “...Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hálá yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler [13]. işte bunun gibi,bu yazıyı ilk okuduğumda inan gözyaşalrıma hakim olamadım..bu nasıl bir şey bu insanlık mı? allah bunlara gün yüzü göstermesin..çok daha ağır konuşurum ama bize yakışmaz.. nerde siyasetçilerimiz al sana soykırım,katliam ne dersen de adına.. |
Evet Ramazan,Davud Kehriyan ın yazısını(ki kehriyan ermeni asıllı dır) az önce bende okudum ve alıntı yaptım.tüyler ürpertici... |
bu olaylar örtbas edilmeye çalışılıyo,zaten bu olayın sıcağı sıcağına haberlerinden sonra tüm dünya susup kalmış..kimseden ses yok. bu nasıl bi iştir abi aklım almıyo yemin ederim..tabi israil veya ermeniler terör,katliam,soykırım yapınca ses yok,normal alıştık bunlara ama ben kaldıramıyorum daha fazla konuşulacak,haykırılacak o kadar buna benzer mesele var ki.. |
Çok haklısın Ramazan... Haçın Hatırı İçin adlı kitabı okumamıştım,merak ettim.İlk işim bu kitabı okumak olacak,teşekkürler... |
Eğer ülkemiz genelinde konuşuyorsak,maalesef bizim aydınlarımız "tatlısu aydını" Kanallarmız ise zengin peşinde koşan mankenlerden başka konu bulamıyor..Aslında biz forumda genç arkadaşlara bu tip şeyleri ödev olarak versek,nasıl olsa bilgisayarlar ellerinin altında..araştırıp foruma verseler..biraz utopik oldu galiba...ama 2 kişi bilgilense o da yeter... |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Memnuniyetle...Mod.laımız da yardımcı olsunlar...Eğer ingilizce kaynaklara ulaşırsam,kızıma tercüme ettirip (kendisi sosyoloji öğrencisi) foruma veririm.. |
İlk dökümanı ben vermek istiyorum....TÜRKATAK' tan alıntı... HOCALI KATLİAMI http://www.turkatak.gen.tr/templates...pdf_button.png http://www.turkatak.gen.tr/templates...rintButton.png http://www.turkatak.gen.tr/templates...mailButton.png Monday, 26 February 2007 http://www.turkatak.gen.tr/images/st...liKatliami.jpgErmenilerin, 26 Şubat 1992’de Hocalıda yaptığı katliamın yıldönümü dolayısıyla bazı etkinlikler düzlemektedir. Bu çerçeve¬de, 26 Şubat Pazartesi günü Keçiören'de Hocalı Soykırım Anıtı açılacak. Ayrıca, Bilkent'te Mithat Çoruh Salonu'nda, Bilkent Senfoni Orkestrası ma¬tem konseri verilecek. Salonda ayrıca, katliamla ilgili fotoğraf sergisi açılacak. 27 Şubat'ta da TBMM büyük salonunda, soykırımla ilgili fotoğraf sergisi açılacak. Ayrıca, Meclisin 27 Şubat'taki oturumun¬da Hocalı soykırımı ile ilgili TBMM Başkan vekili Sadık Yakut, Türkiye-Azerbaycan Parlamenterler arası Dostluk Grubu Başkanı Haluk İpek ve diğer milletvekilleri konuşmalar yapacak. TBMM, Ermenilerin 1992'de Hocalıda yaptığı katliamı, 'soykırım' olarak tanımalı ve Türk milleti, 26 Şubat 1992'de Hocalı'da katledilen 613 kişiyi anmalıdır. Azerbaycan Parlamentosu 1994'te Hocalı'da yaşanan katliamı soykırım olarak kabul etti. Hocalı Soykırımı'nın hem fotoğrafları hem canlı tanıkları hem de kamera görüntüleri mevcut. Batı dünyası çifte standart uygulamaktadır. Yukarı Karabağ, Ermeni işgali altındadır. Yaklaşık 1 milyon insan kendi topraklarından zorla çıkarılmıştır. "Büyük Ermenistan" hayalleri ile her türlü terör eylemini mübah sayan ve halen lnterpol tarafından aranan Ermeni Zori Balayan'ın 1996 yılında Ermenice yazdığı 'Ruhumuzun canlanması' adlı kitabında, Ermeni katil yaptığı insanlık dışı uygulamaları şöyle anlatılıyor: Çocukların derisini yüzdüler "Haçatur'la zapt edilmiş evlerden birisine girdiğimizde bizim askerlerin 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilediklerini gördük. Haçatur, çocuğun bağırmaması için anasının kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Sonra ben bu Türk çocuğa onun babalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Onun karnının, başının, göğüsünün derisini soydum. Saatime baktım. Çocuk 7 dakika sonra kan kaybından yaşamını yitirdi. Sonra Haçatur çocuğun cesedini doğradı ve onunla aynı kökten -Türk- kökünden olan köpeklere dağıttı. Akşam ayni şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Kendi halkımın intikamının %1’ini aldığım için ruhum mutlulukla dolmuştu." Bu insanlar tam bir canavar. Kendi çocuklarını yalanlarla ve düşmanlıklarla büyüterek vahşileştiriyorlar. Terörist yapıyorlar. 1970-1980’li yıllarda aynı düşüncelerle bizim diplomatlarımızı şehit ettiler. Bu tür düşmanlıkları ve düşünceleri ile kendi sonlarını hazırlıyorlar. Ermeni diasporasının faaliyetleri; Sizlere şimdi de Ermeni diasporasının bazı faaliyetlerinden bahsedeceğim. 7-13 Temmuz 1985'de Sevr'de toplanan ve adına "III. Dünya Ermeni Örgütleri Kongresi" denilen kongrede temel amaç, hazırlanan ‘Ermeni Anayasası’nın kabulü olmuştur. Kongrede, Ermenileri dünya çapında temsil edecek bir "Birliğin" oluşturulmasına çalışılmıştır. ASALA'nın katılmadığı ve yoğun eleştirilere uğradığı kongrede, Taşnakların temsil niteliği uzun tartışmalara sebep olmuştur. 04 Haziran 1993'te Batı Beyrut'taki PKK merkezinde, Hınçak Partisi, ASALA ve PKK'nın katıldığı bir toplantı gerçekleştirilmiştir. 6-9 Ocak 1993 tarihlerinde Beyrut'taki iki ayrı kilisede düzenlenen toplantılarda Türkiye'yi yakından ilgilendiren önemli kararlar alınmıştır. Lübnan Ermeni Ortodoks Başpiskoposu ve Ermeni parti yetkililerinin yanı sıra 150 civarında gencin katıldığı toplantılarda şu kararlar alınmıştır: - Şimdilik Türkiye'ye karşı sakin tutum gösterilmelidir. - Ermeni toplumu gittikçe büyümüştür ve ekonomik yönden güçlenmektedir. - Geliştirilen propaganda faaliyetleri sayesinde, bütün dünyada (sözde) soykırım daha iyi bilinmeye başlanmıştır. - Ermenistan devleti kurulmuştur; atalarının intikamını alacaklardır ve her geçen gün toprakları genişlemektedir. - Başta ABD olmak üzere, diğer batılı ülkelerin de Karabağ'da sürdürülen savaşta Ermenileri haklı bulmuşlardır; bu fırsat iyi değerlendirilmeli ve Karabağ'da savaşan Ermeni gençlerine yenileri katılmalıdır. - Türkiye'de (PKK terör örgütü ile yapılan mücadele kastedilerek) iç savaş devam edecektir; ekonomi sıfır noktasına gelecektir; vatandaş baş kaldıracaktır. - Türkiye bölünecektir. - Türkiye'de Kürt devletini kurulacaktır. - Ermeniler, Kürtlerle olan ilişkilerini iyi bir şekilde yürütmeli ve Kürtlerin mücadelelerini desteklemelidirler. - Bugün Türklerin elinde olan topraklar, yarın Ermenilerin eline geçecektir. Bir ‘Hristiyan’ Terörist Devletin Sırları : Amerikalı tarihçi ve araştırmacı yazar Samuel A. Weems, aynı zamanda Calvari Babtist Kilisesinin üyesidir. Samuel Weems, uzun araştırma ve incelemeleri sonucu 2002 yılında tamamladığı; Bir “Hristiyan” Terörist Devletin Sırları “Ermenistan” (Ermenilerin Büyük Kandırmaca) adlı kitabı Ermeni diasporasını oldukça tedirgin etti. Tehditler, baskılar, yıldırmalar... Bu kitabın tercüme ve basım hazırlıkları bir yayınevi tarafından hazırlanıyor, yayına sunulunca sizlere bilgi vereceğim. Şimdi sizlere kitaptan bazı alıntılarımı aktaracağım. “Pek çok Amerikalı İncil’de bahsedilen Küçük Asya’nın bugünün Türkiye’si olduğunu bilmez. Ermeni asıllı Amerikalıların 150 yaşındaki “eski” anavatanları adına hem Türklerden hem de Hristiyan Amerikalılardan çok büyük miktarlarda para koparabilmek amacıyla bu soykırım ve katliam hikâyelerini uydurduklarına yönelik deliller ortaya çıkarmış bulunmaktayım. 1992 yılında nedensiz ve ani bir saldırıyla Ermenistan, Müslüman Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal etti. Ermeniler şimdi 1 milyondan fazla Müslüman’ı doğdukları topraklardan hiçbir tazminat vermeksizin atarak onları şehirdeki mülteci kamplarında yaşamaya zorluyor. Rusya, Ermenistan’a 1 milyar dolardan fazla tutarda askeri destek ve silah vermiştir. ABD Kongre Değerlendirme Raporuna göre, ABD son 10 yılda Ermenistan’a 1.4 milyar dolarlık yardım yaparken ayrımcılık yaparak Müslüman Azerbaycan’a yapılan yardımı kesmiştir. Ermeniler gündüz Osmanlılar ile dost görünüyor, ancak gece olunca Osmanlıların savaş hattı gerisindeki birliklerine karşı terörist saldırılara başlıyorlardı. Osmanlı topraklarındaki bu terörist saldırılar Osmanlı birliklerine zarar veriyor, onların Ruslar ile çatışma kabiliyetini kısıtlıyordu. Osmanlı Devleti hangisinin terörist hangisinin terörist olmadığı konusunda karar veremediği için yöredeki Ermenileri göç ettirmek zorunda kaldı. Bu yöntem, tüm devletlerin binlerce yıldır kendisine sadık olmadığını hissettiği kişilere uygulanmaktadır. Osmanlıların 1915’te yaptıkları da bundan farklı değildi. Ancak tek bir farkla; burada Ermeniler Osmanlı ileri hatlarının gerisinde terörist birlikler oluşturmuş, ilerleyen düşman ordularıyla ortak hareket etmiş (Rus ve Fransız Orduları) ve Osmanlı topraklarından kendileri adına el koymak istedikleri topraklardaki Müslümanlar, özellikle Türkler üzerinde etnik temizlik hareketine girişmişlerdir. Asıl üzücü olan şey ise bu Ermenilerin dünya ve Amerikan Hristiyanlarını kandırmak üzere yaşanan olaylar sonrasında yaptıklarıdır. Ermeni liderler yüz binlerce Hristiyan’ın Müslüman Türkler tarafından nasıl katledildiklerini ortaya koymak için gerçek dışı hikâyeler anlatmak üzere Hristiyan dünyasına paralı ajanlar göndermişlerdir. Ermeniler İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilere yapılanlar yüzünden Nazilere karşı dünyanın nasıl bir tavır takındığını görerek, olayların ardından 45 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra Türklerin 1915’te korkunç bir soykırım uyguladığını ilan ettiler. Ermenistan kendini savunmak amacı ile bir tek kurşun bile sıkmadan Sovyetler Birliğinin bir parçası haline geldi. 1988 yılında Ermenistan bağımsız bir ülke olduğunu ileri sürdü ancak Rusya ile yakın ilişkilerine devam etti. Hristiyanlık dünyası artık Ermenilerin söylemini onların gösterdiği haliyle kabul etmeyi bırakmalı ve gerçeği kendileri araştırmalıdırlar. Bu Hristiyanlar, bağımsız bir araştırmayla gerçeği Ermenilerin web sitesinde, kitap ya da makalelerde yazdıklarının okunmasıyla ulaşamayacağını keşfetmiş durumda. Pek çok Müslüman ülkesinden zorla çıkartılmıştır. Şu anda Ermenistan yeryüzündeki en kapalı Hristiyan toplumlarından biridir. Ermeni arşivleri hâlâ açık değil. Hâlbuki Türkiye’de İstanbul’daki arşivler sonuna kadar açık, üstelik uzunca bir süredir. Ne zamandan beri, kendi kültürünü korumak bir milleti terörist bir devlet yapmaktadır?” Bizim atalarımız güçlü oldukları dönemlerde de hiçbir millete soykırım ve zulüm yapmamıştır. 1492 de soykırıma maruz kalan Yahudileri kurtarmıştır. Kendi yönetimindeki yerlerde bile herkesin dilini ve dinini serbest bırakmıştır. Bu gerçekleri araştıran batılılar biliyor. Bizler de Ermenilerin yalancılığını ve sahtekarlığını, milletimizin temizliğini ve masumiyetini bütün dünyaya anlatmalıyız. |
Alıntı:
|
6-9 Ocak 1993 tarihlerinde Beyrut'taki iki ayrı kilisede düzenlenen toplantılarda Türkiye'yi yakından ilgilendiren önemli kararlar alınmıştır. Lübnan Ermeni Ortodoks Başpiskoposu ve Ermeni parti yetkililerinin yanı sıra 150 civarında gencin katıldığı toplantılarda şu kararlar alınmıştır: - Şimdilik Türkiye'ye karşı sakin tutum gösterilmelidir. - Ermeni toplumu gittikçe büyümüştür ve ekonomik yönden güçlenmektedir. - Geliştirilen propaganda faaliyetleri sayesinde, bütün dünyada (sözde) soykırım daha iyi bilinmeye başlanmıştır. - Ermenistan devleti kurulmuştur; atalarının intikamını alacaklardır ve her geçen gün toprakları genişlemektedir. - Başta ABD olmak üzere, diğer batılı ülkelerin de Karabağ'da sürdürülen savaşta Ermenileri haklı bulmuşlardır; bu fırsat iyi değerlendirilmeli ve Karabağ'da savaşan Ermeni gençlerine yenileri katılmalıdır. - Türkiye'de (PKK terör örgütü ile yapılan mücadele kastedilerek) iç savaş devam edecektir; ekonomi sıfır noktasına gelecektir; vatandaş baş kaldıracaktır. - Türkiye bölünecektir. - Türkiye'de Kürt devletini kurulacaktır. - Ermeniler, Kürtlerle olan ilişkilerini iyi bir şekilde yürütmeli ve Kürtlerin mücadelelerini desteklemelidirler. - Bugün Türklerin elinde olan topraklar, yarın Ermenilerin eline geçecektir. şerefs.zler 15 sene önce aldıkları kararları harfiyen uyguluyor..ancak yanıldıkları nokta,1 tane değil 15 tane ermenistan bir olsa TÜRKİYE CUMHURİYETİNDEN bir avuç toprak alamazlar |
Ben Burcu ya da teşekkür ediyorum,konuyu foruma iyiniyetle taşıdığı için |
handan emeğine sağlıkk ama bu katliam olayı chok üzücü :( |
Türkiye`de Saat: 05:13 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2