Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Hukuk

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 23-01-2007, 10:54   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Poliçe

POLİÇE
Türk Ticaret kanununda poliçenin hukuki mahiyetine ilişkin hüküm bulunmamaktadır.
Ancak Türk Hukuku yönünden, bu sendin kanundaki şekil şartları, konu ve amacı değerlendirilerek şöyle bir tanım yapabiliriz;
Poliçe; belli miktar paranın hamile ödenmesi hususunda kayıtsız şartsız havale emrini taşıyan özel şekil şartlarına tabi kıymetli evrak vasfında, soyut nitelikte bir alacak senedidir.
POLİÇENİN ŞEKİL ŞARTLARI
GENEL OLARAK
Bir senedin poliçe şeklinde düzenlenmesi ve bu özelliği kazanabilmesi için yasa koyucunun öngördüğü bazı unsurları kapsaması gerekir. Bu nedenledir ki ticari senetlerin şekle bağlılığı önde gelen özelliklerindendir. İşte bu bağlamda Poliçede ne gibi koşulların yer alacağı TK’nun 583. maddesinde gösterilmiştir. 8 bent halinde olmakla beraber, hemen ekleyelim ki, bunlardan bir kısmı geçerlik koşulu olmasına karşın, ki biz bunları “mutlak” mecburi şart (TK 583 No, 1,2,3,6,7,6 “keşide tarihi” ve 8 ) olarak nitelendiriyoruz. Diğer kısmını ise “alternatif” mecburi şart ( TK 583 No. 5 ve 7 “keşide yeri”) şeklinde tavsif edebiliriz. Bundan başka poliçede yazılması mümkün öyle unsurlar vardır ki, bunlar doğrudan ilgililerin seçeneğine bırakılmış olup, poliçede yer almamış olmaları senedin geçerliliğine her herhangi bir etki yapmamaktadır. Buna poliçenin “ihtiyari” şartı da diyebiliriz.(TK 583 No. 4)
Ancak biz açıklamalarımızı konumuz gereği hiçbir ayırıma tabi tutmaksızın, TK 583 maddesinde belirlenmiş düzene göre yapacağız;
Madde 583 – Poliçe;
1. Senet metninde “Poliçe” kelimesini ve eğer senet Türkçe’den başka bir dille poliçe karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
2. Muayyen bir bedelin ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havaleyi;
3. Ödeyecek olan kimsenin (Muhatabın) ad ve soyadının;
4. Vadeyi;
5. Ödeme yerini;
6. Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını;
7. Keşide tarihini ve yerini;
8. Keşidecinin imzasın,
ihtiva eder.


I. POLİÇE KELİMESİ (TK. Md. 583, b. 1)
Senet metninde poliçe kelimesinin ve eğer senet Türkçe’den başka bir dilde yazılmışsa o dilde kanunen poliçe karşılığı olarak kullanılan sözcüğün bulunması gerekir. Mesela poliçe senedinin ifade için Fransızlar “lettre de change” veya “traite”, İngilizler “Bill of Exchange”, almanlar “wechsel”, İtalyanlar “Combiale” kelimelerini kullandıklarından bu dillerden birinde tanzim edilmiş senet metninde bu kelimelerin o dildeki kanuni terimi kullanılması gerekir.
Senet istenilen dilde olabilir, fakat önemli olan poliçe kelimesinin metnin yazıldığı dilde kanunen kullanılan kelime olmasıdır. Mesela Türkiye’de İngilizce olarak yazılmış bir poliçede “Bill of Exchange” teriminin bulunması şarttır, yada Türkiye’de İtalyanca yazılmış olan poliçede “cambiale” kelimesi kullanılmazsa poliçe geçerli olmaz. Bir poliçenin yabancı dille yazılması, o poliçenin o dilin hukukuna tabi olması anlamına gelmez; mesela İngilizce yazılan bir poliçeye İngiliz hukuku uygulanmaz. Eğer metin birkaç dilde yazılmışsa poliçenin akıbeti ne olacak? Ender rastlanabilecek bu durumda “ödeyiniz” ibaresi hangi dilde yazılı ise poliçeye tekabül eden kelimenin o dilde olması gerektiği genel görüş olarak kabul edilir.
Diğer taraftan, kanunumuza göre, poliçenin tekemmülü için bu kelimenin senedin metninde kullanılması mecburidir. Bu kelime, senedin üstünde başlık, kenar başlık, adres mahallinde kullanılamaz. Senet metni, muhataba karşı yapılmış ve senet mahalline veya emri havalisine muayyen bir meblağın ödenmesi lüzumunu ifade eden cümledir. Poliçe kelimesinin burada cümle içinde kullanılması lazımdır.
Su hususu da ekleyelim ki, bir senet poliçenin diğer koşullarını taşıyorsa ve fakat metninde poliçe yerine “emre” deyimi kullanılmışsa, daha önce dediğimiz gibi TK’nun 738, maddesinde yer alan “emre yazılı havale” niteliğinde olur. Ne var ki, hem emre, hem de poliçe terimleri yazılmadan diğer poliçe unsurlarını içerecek biçimde düzenlenecek senetler adi havale olup, poliçe hükümlerinden yararlanılması olanaksızdır.

II. MUAYYEN BEDEL (TK. Md. 583, b. 2 )
a.) Kayıtsız şartsız havale; Havale deyimi Cenevre Müşterek Kombiye Senetleri Kanununun Fransızca metninde “mandat”, İngiliz metninde ise “order” kelimesi ile ifade edilmiş olup teknik anlamda belirli bir hukuki müesseseyi anlatmak maksadı ile kullanılmamıştır. Bu esasa uygun olarak Ticaret Kanunumuzun anılan maddesinde “havale” deyimi Borçlar kanununda derpiş edilen “Havale Müessesesi” ile ilgili değildir. Bu şarta göre poliçe belirli bir beldin ödenmesi hususunda kayıtsız şartsız havaleyi ihtiva etmelidir.
Poliçe ile yapılan taahhütler mücerret olduğundan havale ne hukuki anlamda bir (taliki ve infisahı) şarta ne de illi münasebete bağlanabilir. Bu türlü kayıt ve şartla poliçeyi batıl kılarlar.
Havalede çifte yetki verilmesi söz konusudur. Poliçe havaleden farklı özel kurallara tabidir; buradaki havaleye ne vekalet nede BK’daki havale hükümleri tam olarak uygulanabilir.
“Havale” için belirli bir şekil kanunen tayin edilmemiştir. Ticari hayatta kullanılan emir şekli “ödeyiniz” dir. Senede ödeyiniz yerine “ödeyeceğim” kelimesinin yazılması halinde ödeme emrinin önemli şartlarından birinin eksik olması sebebi ile poliçeden söz edilemez.
b.) Belirli Meblağ; Poliçede havale dilen meblağın “muayyen” olması lazımdır. Bu şartın anlamı; belirli bir para cinsinden, kesin bir rakamın verilmesi gerekliliğidir. Bedelin tayin edilebilir biçimde olması yetmediği gibi, bedel yerine mal, eşya veya paradan başka kıymetlerin gösterilmesi senedin geçerliliğine engel teşkil eder.
Meblağ, senedin muhtelif yerlerine yazılı olup bunlar arasında fark varsa, yazı ile gösterilmiş tutar; yazı ile çeşitli tutarlara yer verilmişse küçük olan meblağ geçerli kabul edilir. Ancak bu hükmün uygulanabilmesi için, bedelle ilgili yazı ve rakam üzerinde herhangi bir tahribat yapılmamış olmalıdır.
Rakamla yazılan meblağın harflerle de yazılabilmesi için boş bir yer bırakılsa bile senet, tam ve muteber poliçe sayılır. Bundan böyle bu boş yerin sonradan doldurulması, açık (beyaz) poliçenin tamamlanması olarak kabul edilemez. (TK 592 ). Boş yere değişik meblağ yazılması TK 660. maddesi hükmüne göre senet metninde değişiklik anlamına gelir.
Meblağın muhakkak TL ile ifadesi şart değildir. Bedel yabancı para ile de gösterilebilir. “ yabancı para kaydı” ya katsayı vazifesi görür yahut da “efektif ödeme kaydı” mahiyetindedir. Birinci halde, ödeme Türk parası ile yapılır. İkinci halde ise, aynen ödeme şarttır. Aynı adı taşıyan, fakat kıymetleri birbirinden farklı paranın ödenmesi söz konusu ise ve bunlardan hangisinin kastedildiği senetten anlaşılamıyorsa, “ödeme yerindeki para” ya itibar olunur. (TK 623 / son )
Senede birbirinden farklı para türlerinin ( Türk Lirası, Alman Markı vb.) yazılmış olması halinde meblağ gayri muayyen olacağından poliçe bu niteliğini kaybeder. Aynı kaide, senedin muhtevasından belirli bir para türünün kastedildiği anlaşılsa bile tatbik edilir. Bunun gibi muhataba ödenecek para türlerinden birini seçme hakkını veren kayıtlar da meblağın gayrı muayyen yapacağından poliçeyi hükümsüz kılar. Mesela “400 TL veya 200 Euro” gibi. Buna karşılık meblağ “400 Euro veya karşılığı Türk Lirası” şeklinde tayin edilebilir. Bu halde borçlunun vadede paralardan birini seçim hakkı vardır.
c.) Faiz Şartı; Faiz şartının “muayyen bedel” kaydını ihlal edip etmeyeceği sorulabilir. Bu soruyu kanun açık bir hükümle çözümlemiştir (TK 587). Senet metnine konan faiz koşulu TK 583 / 2 maddesinde ön görülen “bedelin kayıtsız şartsız” olması kuralının ayrık bir hükmünü teşkil eder. Buradaki faiz sözleşme faizi olup oranının senet metninde yazılması gerekir. Bu nedenle faiz miktarını poliçede gösterilmesi gerekir. Gösterilmemiş ise faiz şartı yazılmamış sayılır.
Görüldüğünde veya görüldüğünden belli bir süre sonra ödenmek üzere keşide edilen poliçelerde faiz koşulu yazılmasına olanak verilemesi, bunların ne zaman ödeneceklerinin kesin olarak bilinmemesinden ileri gelmektedir. Görüldüğünde ve görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenecek poliçelere konan faizin yüzdesinin belirtilmesi mecburidir, belirtilmemiş ise poliçe geçerliliğini kaybetmez, yalnız faiz şartı yazılmamış sayılır. Buna karşılık “belli tarihte ödenecek” ve “keşidesinden belli süre sonra ödenecek” poliçelerde, faizin önceden hesaplanıp ana paraya eklenmesi mümkün olduğundan faiz şartı yer almaz; alırsa, şart geçersizdir.
Faizin başlangıç tarihi poliçede gösterilebilir. Eğer gösterilmemiş ise faiz poliçenin tanzim edildiği günden itibaren işlemeye başlar. Bu şekilde, başka gün belirtilmemiş ise faiz poliçenin keşide gününden itibaren ödeme tarihine kadar işler. Gecikme halinde bedel ile işlemiş faizin tümü üzerinden gecikme faizi hesap edilir.( Faiz K. md. 1 ve 2 ). Şu hususu da belirtmekte yarar var ki, faiz şartını yazmaya yalnız keşideci yetkilidir ( TK 587 I).

III.MUHATABIN ADI VE SOYADI (TK. Md. 583, b. 3)
Keşideci,poliçe ile muhataba vadede belirli bir bedeli ödeme hususunda emir (yetki) verir. Ancak muhatap,poliçe borçlusu değildir; ama poliçeyi kabul etmekle kambiyo taahhüdü altına girer. Poliçe kabul edilmese bile geçerlidir. Tüm bu hususlar çerçevesinde,muhatap poliçenin asli unsurudur, muhatapsız poliçe olmaz. Muhatap belirtilmeden sadece poliçenin üstüne kabul beyanını koymak yeterli değildir. Geçerli bir poliçenin mevcudiyeti muhatabın ad ve soyadının senette yer almasına bağlıdır. Mümkün bir ad ve soyadın bulunması gerekir ve yeter.Muhatap tacir ise ticaret ünvanı kullanılabilir. Hükmi şahıslarda (mesela ticaret şirketlerinde) ticaret ünvanının kullanılması gerekir. Tüzel kişilerde ortaklık sözleşmesindeki ünvanın kullanılması gerekir. Tüzel kişiliği bulunmayan topluluklar muhatap sıfatını taşıyamaz.(TK.41 I).Temel kural muhatabın teşhis edilebilmesidir. İsviçre Federal Mahkemesi bir kararında “Hotel Rössli,Hergiswil a/see”yi yeterli görmüştür. Bu nedenle Müstear ad da kabul edilebilmelidir.
Mevcut olmayan, muhayyel bir kişi adına poliçe keşidesi mümkün olmakla birlikte, poliçe kanuni şekil şartlarını içererek tedavüle çıktığı taktirde, imzaların istiklali ilkesince muhatabın imzasının hayali olması, diğer imzaların bağlayıcılığını ortadan kaldırmaz (TK 589). Muhatap olarak gösterilen kişinin mevcut olmadığı anlaşıldığı taktirde hamil keşideciye ve diğer sorumlulara rücü edebilir. Bu durumda önemli olan husus; poliçenin geçerliliği muhatabın ad ve soyadının gerçeğe uygun olup olmamasına bağlı değildir.
Poliçede birden fazla muhatap bulunabilir. Muhataplar poliçeyi ayrı ayrı kabul ettikleri taktirde, senet bedelinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olacaklardır. İçlerinden biri poliçeyi kabul etmezse, hamil kabul etmeme nedeni ile rücü edebilir. Kabul edilmiş poliçenin ödenmemesi halinde, rücu yolu ile diğer borçlululara başvurabilmesi için hamilin her muhataba poliçeyi ödenmek üzere ibraz etmesi gerekir. Ancak muhatapların ikametgahları aynı yerde değilse belirli bir yerin ödeme yeri olarak gösterilmesi zaruridir. Yoksa poliçe batıl olur. Çünkü poliçenin, yalnız belirli bir ödeme yerini ihtiva etmesi gerekir.
Muhatap bizzat keşideci olabilir (trassiert-eigenem Wechsel). Tük Hukuk sisteminde bu durum kabul edilmiştir. Başka bir deyişle, poliçe, bizzat keşideci üzerine çekilebilir. (TK 585). Böyle bir olayda, keşideci kendisini aynı zamanda poliçenin muhatabı gösterip kendisine poliçe çekerek kredi sağlayabilir. Ekonomik yönden çoğu kere bu tür poliçeler merkez-şube ilişkilerinde (merkezin şube, şubenin merkez veya bir şubenin diğer bir şube üzerinde poliçe tanziminde) görülür. Keşideci muhatap sıfatı ile poliçeyi kabulden kaçınırsa hamil, müracaat borçlusu olarak keşideciye karşı rücu hakkını kullanabilir. Bunun için hamilin zamanında kabul etmeme protestosu tanzim etmesi gerekir. Ayrıca bu tür poliçelerde hamilin keşideciye karşı açacağı davalar üç senelik değil bir senelik zamanaşımına tabidirler.
Özetlemek gerekirse, muhatabın poliçede yazılmaması, onun geçerliliğinden hatta normal bir havaleden söz etmeye olanak vermemesine karşın, poliçenin keşidesinden sonra muhatabın vefat etmesi, iflası yada ehliyetini yitirmesi, tüzel kişiliğinin sona ermesi, poliçenin geçerliliğine engel değildir.

IV. VADE (TK. Md. 583, b. 4 )
Vade, hululünde poliçe muhteviyatına göre ödemenin ifa edilebileceği zamandır. Normal olarak poliçeye bir vade konur. Fakat vadenin yazılması esaslı şekil şartı değildir. TK md. 583, b.4 vadeyi poliçenin unsurları arasında saymış olmakla beraber, TK m.584, b. 2 gereği vadesi gösterilmeyen poliçenin görüldüğünde ödenmesi gerekir, hükmünü ön görmüştür.
Vade, senedin ön yüzünde sol üst tarafa yazılır; metin içinde bulunması zaruri değildir. Vade TK 615’de derpiş edildiği gibi dört şekilde gösterilebilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini izleyen vadelere havi poliçeler batıldırlar. (TK. 615 II ). Ayrıca poliçeyi “herhangi bir senedin vadesinde ödenmemesi halinde diğer senet bedellerinin de muaccel olacağına” mütedain olmak üzere konan kayıt kombiyo hukuku ile bağdaşmadığı için geçerli değildir. Bu nedenle vade türleri numerus clausus’tur.
Vade ancak şu dört şekilde gösterilmişse muteberdir;
a.)Muayyen Günde; Muayyen vadeli senetlerde vade günü, senede belirli bir tarih yazılarak ( 24 ocak 1982, 06 Ekim 1971.... gibi ) gösterilir. Senet muayyen güne kadar ödeme için ibraz edilemez, aksi halde muhatabın def’i ile karşılaşır. Senede muayyen gün konurken, eğer yıl belirtilmezse, keşide tarihinden itibaren o yıl içindeki senetteki tarih göz önüne alınır.
Şeker bayramı şeklinde yazılan vadeyi Hirş geçerli saymazken, Arslanlı “şeker bayramının ilk günü” ibaresinin yeterli kesinlik taşıması bakımından kabul edilmesi gerektiği görüşündedir. Yani, poliçede umumiyetle katiyet taşıyan deyimler vade şeklinde konulabilir kanaatindeyiz. Buna karşılık “Nisan 1993” , “keşidecinin 45. doğum günü” gibi kayıtlar, katiyet taşımaması veya sadece bir süreyi göstermesi sebebi ile poliçeye yazılması caiz değildir.
Ayın başı, ortası, sonu şeklinde ibareler vadenin, ilgili ayın birinci, on beşinci ve sonuncu günlerinin “vade” olduğu anlaşılır (TK m.618 f.3). “Ayın son günü” şeklindeki vade söz konusu ay kaç gün çekiyorsa ona göre tayin edilir.
b.) Keşide tarihinden itibaren muayyen bir müddet sonra; Bu tür poliçelerde vade, keşide tarihinden itibaren belli bir sürenin geçmesi suretiyle tespit edilir. “ihdastan 91 gün sonra” gibi. Süre, daima poliçenin düzenlendiği tarihle başlar. Sürenin hesabına ilk gün katılmaz ( TK 665). Ay ve hafta olarak hesap edilecek müddetler ihdas tarihindenki günün vadedeki ay veya haftadaki karşılığıdır. Mesela 24 Ocak’tan itibaren 4 ay vadeli düzenlenen senedin vadesi 24 Mayıs’tır.
Mezkur ayda mukabil tarih yoksa ayın son günü ödeme yapılması gerekir. 31 Ocak’ta düzenlenmiş 3 aylık bir senet 3 Nisan olmadığına göre 30 Nisan’da ödenir. Buçuk veya yarım ay 15 gündür. Bir buçuk ay denirse, ilk önce tam aylar hesap edilir. Buna karşılık “sekiz gün” veya “15 gün” tabirlerinden bir veya iki hafta değil, fiilen 8 veya 15 günlük süre anlaşılır. (TK md. 618, f.4). Kanundaki vade şekilleri tahdidi olarak sayıldığından, müddetin ihdas tarihinden başka bir günden itibaren hesap edileceği şartını koşamaz.
c.) Görüldüğünde; Vade içermeyen veya “görüldüğünde” ibaresine yer veren poliçe, ibrazında ödenir.(TK m. 584). Bu tür poliçeler her an ödemeye ibraz edilebilirler: Vade gününü belirleme hamilin elindedir hamil senedi ne zaman ödeme için ibraz ederse, o gün vade günüdür. Vadesizlik, anılan senetleri her gün ödenebilir hale getirerek değerlerini artırır. Çünkü bu poliçelerde senedi olan kişinin belirli bir tarihi bekleme zorunluluğu yoktur.
Senedin ihdas tarihinden itibaren ibraz edilebileceği müddet kanunla belirtilmelidir. Görüldüğünde vadeli poliçelerde ibraz süresi keşide tarihinden itibaren 1 yıldır. Keşideci bu ibraz süresini kısaltabileceği gibi, uzatabilirde. Bu bir yıllık sürenin hesabında keşide günü hesaba katılmaz. Cirantalarda ibraz süresini kısaltabilir ancak bu kayıt yalnız cirantanın doğrudan doğruya münasebeti bulunduğu hamile karşı ileri sürülebilir. Ancak ciranta kısaltma yetkisini, keşideci süreyi uzatma veya kısaltma yönünde irade açıklamamışsa kullanabilir, yoksa keşidecinin değiştirdiği ibraz süresini kısaltamaz.
Senedin süresi içinde, ibraz edilmemesi, vadenin geçirilmesi hükmündedir. Bu durumda hamil kabul eden muhatap dışında ciranta, keşideci ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları kaybeder. Ancak zamanaşımı süresi dolmadıkça senet borçlusu sorumlu kalır.
Keşideci görüldüğünde ödenecek poliçelerde, senedin belirli günden önce ödemek üzere ibraz edilemeyeceği şartını poliçeye koyabilir. Böyle bir durumda ibraz müddeti o tarihten itibaren işlemeye başlar (TK. m. 616, f.2). Mesela “6 Ekim 1971’den önce ibraz edilmez” gibi. Bahsettiğimiz bu gibi olayda, keşidecinin ödeme için ibrazı yasaklayacağı müddetin ne kadar olduğu kanunda belirtilmemiştir. Az önce açıkladığımız duruma benzer başka bir hususta şudur ki; keşideci poliçede belirli bir süre içinde (örneğin; 24 Ocak 1982’e kadar) kabule ibrazı şart koşabilir. Eğer hamil bu şarta uymazsa keşideci ve cirantalara karşı rücu haklarını kaybeder (TK m. 642,f.1).
d.) Görüldüğünden muayyen bir müddet sonra; Bu tür poliçelerde vade, poliçenin muhatap tarafından görülmesinden itibaren, senette yazılı süre geçince gelir. Vade, mutaden “görüldüğünden 6 gün sonra”, “ibrazından 24 gün sonra” şeklinde ifade edilir. Görüldüğünden belirli gün sonra ödenecek poliçelerde vadenin hululü, poliçenin görülmesi ile işlemeye başlar; yoksa ibrazla değil. Bu tür poliçelerde fayda şudur: Muhatabın poliçeden haberi olur ve keşideci ile hamil, muhatabın poliçeye karşı davranışını öğrenirler. Bundan böyle gördükten sonraki sürenin tespiti için;
• Poliçe kabul edilmemişse kabul beyanında gösterilen gün (bugün gerçekten kabul günü olmasa bile),
• Muhatap kabulden kaçınmışsa, kabul etmeme protestosunun çekildiği gün,
• Kabul edilmiş fakat kabul şerhinde tarih belirtilmemişse bu tarihi tespit amacı ile çekilen özel protesto tarihi, ehemmiyetlidir (TK 617). Eğer bu protesto da çekilmemişse (yani kabul etmeme protestosu değil, sadece tarihi tespit için düzenlenen protesto), vadenin işlemeye başlama günü olarak, kabul için ibraz müddetinin son günü tayin edilmiş sayılır. Kabul için ibraz süresi tayin edilmemişse, kanuni müddet ihdas tarihinden itibaren bir yıldır. Keşideci bu müddeti kısaltabileceği gibi daha uzun bir müddet de şart koşabilir. Ancak cirantalar kabule arz süresini sadece kısaltabilirler (TK. m. 605).
  Alıntı ile Cevapla
 

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 10:35 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580