![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| | #17 | ||
![]() Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 17.217
Tecrübe Puanı: 38 ![]() ![]() | KAYNUKAOĞULLARI VE MEDİNE'DEN SÜRÜLMELERİ -------------------------------------------------------------------------------- Kaynukaogulları Medine (Yesrib)de yasamis bir Yahudi kabilesidir. Yahudiler (Eskiden büyük Arap mabedinin yeri olan) Siondan Hristiyanlar tarafindan kovulduktan sonra, yeryüzünün çesitli yerlerine az veya çok büyük cemaatlar halinde dağılmışlardı. Ancak Arap yarımadasına ne zaman geldikleri, cemaatlerinin burada ne zaman olustuğu bilinmiyor. Ancak islam'ın yayılışından önce Arabistan'ın her tarafında Yahudiler vardı. Ferdî ve pek az sayıda olduğu gibi sağlam cemaatler halinde, Eyle (Akabe Körfezi)'den Yemen'in veya Uman'ın uçlarına kadar, Medine'den Bahreyn'e kadar; Meknâ'da Vadiül-Kura'da, Teymâ'da, Fedek'te, Tâif'te kısacası bütün şehirlerde, aynı şekilde panayırlarda ve kervanlarda onlara rastlanır (Muhammed Hamîdullah, islâm Peygamberi Çev. Salih Tug I, 393, 394). Mekke'de hemen hemen hiç Yahudi yoktu. Ancak onlar, bölgenin yıllık panayırlarında, özellikle Ukaz'da bulunurlardı. Ukaz'da hem ticaret eşyası satarak, hem de kendilerini gizli şeyleri bilen veya istikbâlden haber veren kâhin olarak tanıtmak suretiyle iyi para kazanmasını bilirlerdi. Ehl-i Kitab olarak, câhil bedevîler üzerinde özel bir prestij icra ediyorlardı (M. Hamidullah, a.g.e., I, 394). Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiği zaman, halkın hemen hemen yarısı Yahudi idi. Ancak Yahudilerin bu bölgeye gelişi hakkında açık bir bilgi yoktur. islâmiyet ortaya çıktığı sırada, büyük çapta Araplaşmış görünüyorlardı; Arapça konuşuyorlar, çocuklarına Arap isimleri veriyorlar, kabileleri bile Arap isimleriyle çağrılıyordu (M. Hamîdullah, a.g.e., I, 4I5). Komşuları müşrik Araplar gibi Yahudiler de kabile halinde yaşıyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından oluşturulan Medine islâm devleti anayasasında dokuz Yahudi kabilesinde söz ediliyor (Salih Tug, Islâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, Istanbul 1969, s.31-4I vd.). Fakat tarihçiler bunları üç grupta topluyor. Kaynuka oğulları işte bu üç kabileden biridir. Diğerleri; Nadîr ve Kurayzaogullaridir (M. Hamîdullah, a.g.e., I, 4I5). Kaynuka; kuyumcu anlamına gelmektedir. Gerçekten de onlar Islâmiyet'in başlangıcında bu mesleği yapıyorlardı. Ayrıca umûmî ticaretle de mesgul oluyorlardı. "Sûk beni Kaynuka=Benî Kaynuka Çarşısı'nda hatıralari kalmıştır (M. Hamidullah, a.g.e. I, 4I5). Rasûlullah (s.a.s), Medine'ye gelir gelmez yaptığı en önemli işlerin başında bir anayasa hazırlamak gelir. Bu anayasada Yahudilerle olan karşılıklı hak ve ödevler belirtilmiştir ki bunlardan biri, hariçten gelecek saldırılara karşı bütün cemaatlarin Medine'yi savunmalarıdır (Salih Tug, a.g.e., aynı yer). Bundan sonra Peygamber (s.a.s), Yahudileri islâm'a davet etmiş, kendisini bir Allah elçisi, bir peygamber olarak Kur'an-ı tebliğ etmiştir. Bazıları Müslüman olmus bazilari çekinmis, kimileri de Islâmiyet'le alay etmisler, hatta Peygamber (s.a.s.)'e karşı harbedenlere aktif bir şekilde yardım etmişlerdir. Bedir savaşında Müslümanlarla Yahudiler arasındaki münasebetler büsbütün bozuldu. Yahudiler hep birden peygambere karşı düsmanca bir tavır takındılar. Böylece islâm için büyük bir tehlike arzetmeye başladılar. Rasûlullah (s.a.s.), bir seferinde Kaynuka oğulları yahudilerinin pazarına giderek onları toplamış ve şu şekilde hitabetmiş: "Ey Yahudi cemaati! Kureyşlilerin başına gelen felâketin sizin başınıza da gelmemesi için Allah'tan korkunuz ve islâmiyeti kabul ediniz. Zira biliyorsunuz ki ben gönderilmiş bir peygamberim. Siz bunu kitabınızda buluyorsunuz ve sizi davet etmiştir." Yahudiler ona şu cevabı vermisler: "Ya Muhammed! Sen ancak kendi kavmini tanıdın; askerlik ve savas sanatını bilmeyen bir kavimle karşılaşman seni aldatmasın, tesâdüfen sen onları bozguna uğrattın. Vallahi şayet biz seninle savaşırsak, yiğit olduğumuzu anlarsın" (Ibn Ishak, Sîre, Nesr. M. Hamidullah, Konya 14I1/1981, s.294; et-Taberi, Tarîhür-Rusül vel-Mülûk, Nesr. Degoeje, III, 136I). Bu konusmalardan sonra, Müslümanlarla Kaynuka oğulları arasındaki ilişkiler daha da bozuldu ve nihayet bir Yahudinin, Müslüman bir kadına karşı çirkince davranışı, bardağı taşıran son damla oldu. Kaynakların nakline göre olay şöyle cereyan etmiştir: Bir Arap kadını bazı şeyler satmak üzere Kaynuka oğulları pazarına giderek eşyasını satar sonra bir kuyumcu dükkanına oturur. Orada bulunan Yahudiler, kadından yüzünü açmasını isterler. O buna yanaşmayınca kuyumcu, kadının eteğini arkasından beline iliştirir, kadın ayağa kalkınca avret mahalli görülür, onlar da buna gülüşürler. Kadın feryad etmeye başlayınca Müslümanlardan biri kılıcını çekerek Yahudi kuyumcunun üzerine atılıp onu öldürür. Yahudiler de toplanıp Müslümanı şehid ederler. Şehid edilen müslümanın ailesi imdat ister. Bu durum Müslümanları çok öfkelendirir (Ibn Hisam, es-Sîretü'n-Nebeviyye, Nsr. M. es-Sekâ, I. el-Ebyârî, A.Hafiz Çelebi, Lübnan 1391/1971, III, 51). Kaynuka oğulları, Peygamber (s.a.s)'le savaştıkları zaman onların işlerini Abdullah b. Übeyy b. Selûl üstlenmiş ve önlerine düşmüştü. Onların Abdullah ile anlaşmaları olduğu gibi Hazrec oğullarından Ubâde Ibn esSâmit ile de ittifakları vardı. Ubâde, onların Hz. Peygamberle olan antlaşmalarını bozduklarını duyunca Peygamber (s.a.s)'e gelerek O'nun huzurunda, Kaynuka oğulları ile olan ittifakını reddetti. Onlarla ittifaktan Allah'a ve Resûlüne sığındı ve; "Ya Rasûlallah! Ben, Allah'ı, Resûlünü ve mü'minleri dost biliyorum; bu kâfirlerle ittifak yapmaktan ve onlarla dostluktan Allah'a ve Resûlüne sığınırım" dedi (Ibn Ishak, a.g.e., 295). Mâide Sûresindeki kıssa, Ubâde ve Abdullah b. Übeyy hakkinda nazil oldu: "Ey iman edenler! Yahudilerle Hrıstiyanları dost edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostlarıdırlar. içinizden kim onları dost edinirse o da onlardandır. Allah zalimleri doğru yola eriştirmez" (el-Mâide, 5/51; Ibn Ishak, a.g.e., 295). Ubâde Kaynuka oğulları ile olan ittifakını, muhtemelen bu âyetin nüzûlünden sonra bozmuştur. Kaynuka ogulları; Rasûlüllah (s.a.s) ile aralarındakı antlaşmayı bozan, Bedirle Uhud arasında O'nunla savaşan ilk Yahudilerdi. Rasûlullah (s.a.s.), onları muhasara etti. Onbeş günlük bir kuşatmadan sonra Rasûlüllah'ın hükmüne razı olarak savaşsız teslim oldular. Hz. Peygamber, erkeklerin ellerinin bağlanmasını emretti. Fakat münafıkların başı Abdullah b. Übeyy Hz. peygamber'e gelerek: "Ey Muhammed! Müttefiklerime iyilik et" dedi. Resûlullah ağırdan alınca ibn Selûl tekrar; "iyilik et" dedi. Resûlullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi. Bunun üzerine ibn Selûl, elini Hz. Peygamber'in zırhının yakasından içeri soktu. Resûlullah kızarak: "Yazıklar olsun sana! Bırak beni!" dedi. Ibn Selûl: "Hayır vallahi dostlarıma iyilik etmedikçe seni bırakmam. Onlar, beni altından ve mal-mülkten mahrum ettiler sen ise bir sabah vakti onları biçiyorsun. Allah'a yemin ederim ki ben, bir takım musibetler gelmesinden korkuyorum" dedi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s): "Onlar senindir" buyurdu ve "Çözünüz onları, Allah onlarla birlikte ona da lanet etsin" dedi. Serbest bırakılınca sürgün edilmelerini emir buyurdu (Ibn Ishak, a.g.e. 295; Taberî, a.g.e. III, 136I vd.). Kaynuka Yahudileri, Ubâde ibn es-Sâmit'e, "Ey Velid'in babası! Evs ve Hazrecle aramızda ittifak vardı. Biz senin müttefikin idik, sen bize ne diye böyle yaptın?" dediler. Ubâde ibn es-Sâmit de onlara: "Siz harb açtınız" dedi. Abdullah ibn Übeyy de; "Sen müttefiklerinden uzaklaştın da bundan eline ne geçti?" dedi. Ubâde; "Hubâb'in babası! Kalbler değişti, islâmiyet ahidleri yok etti" dedi. Kaynuka oğulları Vâdiül-Kura'ya gelip bir müddet kaldıktan sonra Azruat'a gidip orada yerleştiler (ibnü'l-Esir, el-Kâmil, II, 66).
__________________ Besiktas JK . | ||
| | |
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |