Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Taraftar > Dişi Kartallar > Kadın Sağlığı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 22-01-2007, 23:03   #31
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yaz meyvelerini bol bol tüketin

Yaz meyveleri ve sebzelerinin vücut için önemli derecede fayda sağladığı ve sağlık açısından tüketilmelerinin şart olduğu belirtildi.


Uzmanlara göre, yaz meyveleri ve sebzeleri cildi koruyor, halsizliği ve bellek zayıflığını önlüyor. Uzmanlar, yaşlanmanın belirtisi olan cilt kırışması, hareketsizlik, güçsüzlük ve bellek zayıflamasının sorumlusunun, vücuttaki antioksidan etkili bazı kimyasal maddelerin yetersizliği olduğunu ifade etti. Yaz meyvelerinin vücuttaki bu sorunları çözmeye bire bir olduğunu vurgulayan uzmanlar, meyvelerin özelliklerini şöyle sıraladı:


- Karpuz: Hem likopen, hem de vitamin ve mineral açısından zengin, antioksidan kapasitesi yüksek bir yaz meyvesidir.


- Erik: Yüksek antioksidan kapasitesi yanında detoks yapıcı gücüyle de önemli bir anti-aging besindir.


- Şeftali ve kayısı: Potasyum deposu besinlerdir. Ayrıca C vitamini ve çok sayıda flavonoid ihtiva eder, zengin lif ve betakaroten içerikleriyle çok yararlı yaz meyveleridir.


- Çilek, kiraz, vişne, antosiyanin zengini meyveler. Bu meyvelere kuş burnu ve kuş üzümü de eklenebilir.


- Brokoli ve Brüksel lahanası: İhtiva ettiği sulforafan ile anti-aging yiyecekleri arasındaki yerini üst sıralarda yaz aylarında da muhafaza etmektedir. Brokoli, ayrıca C
vitamini, betakaroten, glutatyon ve lutein gibi antioksidanlarla da tıka basa doludur


- Üzüm: Özellikle çok güçlü antioksidanlar olan oligomerik poantosiyanidin lerin güvenilir kaynağıdır. Üzümün kabuğu, içeriği ve çekirdeğinin ortalama 20 civarında değişik antioksidan madde ihtiva ettiği belirtilmektedir. Özellikle siyah üzümden yararlanın.


- Domates: Yaşlıların bedensel ve zihinsel sağlığını korumada son derece etkili bir antioksidan olan likopenin en zengin kaynağıdır. Likopen kanser riskini azaltır, damarlarınızı korur, cildinizi ve belleğinizi destekler.


- Avokado: Çok güçlü bir antioksidan olan glutatyonun en iyi kaynaklarından biridir. Yağ bakımından zengin olması bir kusur gibi görülse de aslında avokado yağının önemli bir kısmı tekli doymamış zararsız yağlardır.


- Soğan: Özellikle kırmızı soğan güçlü bir sağlık koruyucusudur. Kansere karşı önemli bir koruma sağlayan antioksidan etkili quarcetin açısından en zengin besinlerden biridir. Soğanın enfeksiyonlardan koruma gücü de vardır.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:03   #32
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çocuklarda disleksi hastalığı

--------------------------------------------------------------------------------

Özel öğrenim bozukluğu olarak adlandırılan "Disleksi" hastalığı, öğretmenler ve veliler tarafından zeka geriliği ile karıştırılıyor.


"Hekimce.com" adlı internet sitesinden alınan bilgilere göre, Türkiye'de sadece ilkokul çağında, yaklaşık 1 milyon Dislektik çocuk bulunuyor. Uzmanlar, "Çocuğunuz okumayı yazmayı-öğrenemiyorsa, sağıyla solunu ayırt edemiyorsa hemen zeka geriliği şeklinde yorumlamayın. Bu durum 'Disleksi' ya da öbür tanımıyla özel öğrenme bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir" diyor.


Dislektik çocukların büyük çoğunluğu normal veya normalin üzerindeki düzeyde zekaya sahip. Disleksi'nin nedeni henüz tam olarak bilinemiyor, ancak beyne ait duygusal veya davranışsal bozukluktan kaynaklanan akademik becerilerde gerilik olarak tanımlanıyor. Hastalık erkek çocuklarda, kızlara oranla 4 kat daha fazla görülüyor. Türkiye'de ise bu tür çocuklar genellikle hiperaktif (dikkat dağınıklığı olan) çocuklarla karıştırılıyor.


Çoğunlukla normal ya da üstün zekalı çocukların "geri zekalı" damgasını yemesine neden olan Disleksi, genellikle okul çağında fark edilebiliyor. Türkiye'de yeni yeni tanınan bu hastalığın, öğretmenler ve veliler tarafından yeterince bilinmemesi hastalığın tedavisini daha da zorlaştırıyor.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:04   #33
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bebeğinize 7 günde uyumayı öğretin

Bebeklerin kendilerine izin verildiği takdirde uyku alışkanlığını kazandığını belirten uzmanlar, alınacak basit tedbirlerle 7 gün içerisinde bebeğin uyumayı öğrendiğini ifade ediyorlar. Bebeğinize yeni bir düzen kurup bunu uygulamak, ağlayan bebeği sakinleştirmek ve sabırlı davranmak, annelerin sabahlamasına son veriyor.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:04   #34
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1. Gün: Yeni Bir Düzen Kurun: Uzun saatler süren öğle uykusu nedeniyle birçok bebeğin günü ve gecesi birbirine karışıyor. Böylece bebek uykuda olması gereken bir saatte oyun oynamayı tercih ediyor. Şimdi bu durumu düzeltmenin zamanı geldi. Son araştırmalar bebeklerin gece ile gündüzü ayırt edebildiğini ortaya koyuyor. Bunun için ona gerekli ipuçlarını vermeniz yeterli. Yarından başlayarak onu sabah erkenden kaldırın ve her gün aynı saatte uyandırmaya özen gösterin. Yatağını pencerenin yakınına koyun ve perdeleri aralık bırakın. Gün ışığı onun uyanmasına yardımcı olacaktır. Öğle uykusuna yatırdığınız zaman bile hava kararmadan önce onu uyandırın. Böylece gün ışığında uyanması gerektiğini, gece ise uyuması gerektiğini anlayacaktır. Bebeğinizi akşamları da aynı saatte yatağına yatırın. Gerekirse loş ışıkta ona kitap okuyun veya şarkı söyleyin.


2. Gün: Uygulamaya Devam: Dün başladığınız rutin programa devam edin. Hemen pes etmeyin. Geceleri karnı acıktığı için ağlamaya devam edebileceğini unutmayın. Onu emzirmek ya da beslemek zorunda kalıdığınızda bunu hafif karanlık bir ortamda yapın. Özellikle geceleri bebeğinizi nelerin rahatlattığını iyi gözlemleyin. Ilık banyonun bir çocuk için sakinleştirici, bir başkası içinse tam tersi olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Gece yatırdığınızda müzik dinletmek ya da ninni söylemek gibi rutin alışkanlıklar kazandırın.
3. Gün Ağlama Başlıyor: Ağlamak çocukların en büyük silahı. Anne ve babaların da dayanamadığı bir durum. Ancak, sabırlı olun ve kendi kendinize şunu mırıldanın: "Sonuç uyku olacak" Onu uyutmaya çalışırken ağlaması karşısında endişelenmeyin. Bırakın koyduğunuz uyku kurallarına alışsın. Program değişiklikleri 6 aylıktan küçük çocukları çok daha fazla üzüyor. Bebeğiniz en fazla 15-20 dakika ağlar ama kötü uyku alışkanlığı yıllarca sürebiliyor. Unutmayın ki bu çocuğunuzla sizin aranızdaki bir savaş. Onunla ilgilenmeyin ama kendi merakınızı gidermek için 5-10 dakikada bir kapı aralığından onu kontrol edin. Susması için ışıkları açmayın, yataktan çıkarmayın ya da biberon vermeyin, aksi takdirde ertesi gece de dakikalarca ağlayacağından emin olun.


4. Gün Ağlama Savaşı Sürüyor: Geçen gece oldukça uzun sürdü değil mi? Bu gece biraz daha rahat geçecek. Ama bilin ki o yine de ağlamaya devam edecek. Ancak, bu kez daha kısa sürecek, bize inanın. Bunun için kurallarınızın kesin olduğunu ona ispatlamanız gerekiyor. Sabırlı davranmaya devam edin. Ona karşı yumuşak olduğunuz hissini uyandırmayın. Yoksa geçen geceye göre 2 kat daha fazla ağlayacaktır. Sakın ona bu kozu vermeyin.


5. Gün Bebeğiniz Sakinleşiyor: Bebeklerin çoğu 3-5 gün içersinde bu programa alışıyor. Dolayısıyla, bu gece belki de şanslı geceniz. 5 dakikada bir onu kontrol etmeyin, en az 15 dakika aralıklarla odasına uğrayın. Bazı bebekler odaya sık sık girilmesinden rahatsız oluyor. Bu nedenle kapı aralığından onu izleyin. Hem unutmayın ki bu gece daha az ağlıyor. Uyku problemlerinin arasında sıkça rastlananların başında gece emzirmesi ve alt değiştirme geliyor. Tabii ki size bunları yapmayın demiyoruz ama mümkün olduğunca kısa ve sessiz olmasına özen gösterin. Altını değiştirirken bile kesinlikle ışıkları açmayın. Gereginden çok emzirmeyin. Böylece hem onu rahatsız etmemiş olursunuz, hem de yeniden altını değiştirmek, zorunda kalmazsınız


6. Gün Bebeğiniz Uyuyor: İnanılmaz gibi geliyor değil mi? Sakın, bu mutluluğu günlerdir uyguladığınız kuralları rafa kaldırarak bozmayın. Uyumasını garip karşılayarak onu sık sık kontrol etmeyin, Gevşeyin. Onu sıcak tutan bir pijama giydirin.Böylece üstünü açmasını kendinize dert etmeyin. Bebek monitörünün sesini kısın ve sadece çok ihtiyacı olduğunda onu duyun. Başarınızı gölgeleyecek davranışlarda bulunmamaya özen gösterin.


7. Gün Uyku Sırası Sizde: Kendinize bir iyilik yapın ve bu gece derin bir uyku çekin. Son 6 gündür belki çok uykusuz kaldınız ama buna değdi değil mi? Çocuğunuza muhteşem bir armağan verdiniz: Düzenli uyku alışkanlığı. Hiç şüphe yok ki, bu program hastalık, tatildeki otel odası gibi etkenler nedeniyle zaman zaman aksaklığa uğrayacaktır. Oysa unutmayın ki, hiç uyku problemi yaşamamış bebekler bile bu durumlarda sorun çıkarıyor. Uyku problemi yeniden baş gösterecek olursa planı en baştan yeniden uygulayın, ikinci sefer ilkinden çok daha kolay olacaktır".
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:04   #35
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Hastalık hastası olmayın

--------------------------------------------------------------------------------

Hipokondriazis (Hastalık hastalığı), doktorlarca bireyin vücudunda hissettiği nitelik ve niceliksel farklılıkları yanlış yorumlayıp, bunlara kötü bir anlam vererek, ağır bir hastalığı olduğu ya da olacağı düşünce ve korkusunu yaşaması olarak tanımlanırken, aslında kişilerde görülen bir ruh hastalığı olarak belirtiliyor.


İHA muhabirinin internetten derlediği bilgilere göre, tıp dilinde Hipokondriazis halk arasında 'hastalık hastalığı' olarak bilinen rahatsızlık doktorlarca bir çeşit ruh hastalığı olarak görülürken, muayene edilmelerine rağmen hastaların tatmin olmadıkları ve aynı düşüncelerinin devam ettiği biliniyor. Doktorlar bu rahatsızlığın kişide yüksek gerilime yol açarken, mesleki alanda kendi işlev düzeylerinde bozulmalara neden olduğunu da belirtiyorlar. Uzmanlar bu rahatsızlığın en fazla 20-30 yaşları arasında gençlerde görüldüğüne işaret ederken, hastaların özel bir muamele ve tedavi beklentisi içinde oldukları belirtiyorlar.


Rahatsızlığın etkisiyle kişilerin işlerine yönelik ilgilerinin azaldığını vurgulayan uzmanlar, hastaların hastaneye yatış, check-up, tomografi, MR incelemeleri yaptırarak hastalığı daha da pekiştirdiklerini belirtiyorlar. Uzmanlar rahatsızlığın altında yatan sebeplerin kişide varolan çevreye yönelik saldırgan ve öfke yüklü dürtülerin bastırma ve yer değiştirme şeklindeki savunma mekanizmaları ile fiziksel yakınma olduğu vurgulanıyor. Buna karşılık doktorlar kişinin sosyo-ekonomik durumun iyi olması, kaygı ya da depresif bozukluklar gibi tedavi edilebilir diğer rahatsızlıkların bulunması, beraberinde bir kişilik bozukluğu ve vücutsal bir rahatsızlığın olmaması hastalığın tedavisini kolaylaştırırken, uzmanlar hastalığa uygun ilaçların kullanımı ve bireysel ya da grup halinde uygulanabilen psikoterapi ile hastalığın tedavi edilebildiğini belirtiyorlar.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:05   #36
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Dikkat eksikliği sendromu nedir?

--------------------------------------------------------------------------------

Çocuğun, yaşamının her anını etkileyen nörobiyolojik bir bozukluktur.

Kimlerde görülür?

Çocukların %5 inde. Erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3 kez daha fazla. Her sınıfta ortalama bir ya da iki öğrencide

Yeni bir buluş mudur?

Hayır. Değişik isimlerle anılmakla birlikte, 1900 lü yılların başlarından beri tanınan bir sendromdur. Günümüzde yaygın olan adları, Dikkat Eksikliği Sendromu ve Dikkat Eksikliği Sendromu ile Hiperaktivite Sendromudur.

Sorun nedir?

Dikkati, tek bir noktaya odaklayamamak ve organize olamamak.

Bu sendromun tıbbi bir açıklaması var mıdır?

Evet. Dikkat Eksikliği Sendromu olan ve olmayan bireylerin beyinlerinin kimyasal metabolizmaları arasında farklılıklar saptanmıştır.

Nedeni nedir?

Tek bir nedeni yoktur. Konsantrasyonu sağlamak için milyonlarca beyin hücresi birarada çalışırlar.

Neden olmayan nedir?

Şeker ve diğer gıdalar Alerjiler Anne babaların yetiştirme tarzları.

Çocuğumda Dikkat Eksikliği Sendromu varsa bunu nasıl anlarım?

Dikkat Eksikliği Sendromu, her çocukta kendisini değişik olarak gösterir. Dikkat Eksikliği Sendromu olan bütün çocuklar, dikkatlerini yoğunlaştırmakta ve başladıkları işleri bitirmekte zorlanırlar. Bu zorluğun yoğunluğu çocuklar arası değişiklik gösterir. Ders dinlemenin ve yazıları tamamlamanın gerekli olduğu okul hayatında sorunlar başgösterir. Okul ödevleri yapılmaz ya da tamamlanmaz. Dinlemekte ya da direktiflere uymakta zorluk yaşanır. Çevredeki en ufak olaylarla ya da kendi düşünceleri ile kolayca dikkati dağılır.

Nasıl emin olabilirim?

Bu sendrom için ne tıbbi, ne nörolojik, ne de psikolojik tek bir test vardır. Dikkat Eksikliği Senromu olan çocukların %30 unda hiperaktivite yoktur. Onların ana sorunu dikkatlerini toplayamamak ve konsantre olamamaktır. Genellikle "uyurgezer" görünümünde, sessiz, uyuşuk ve aşırı duygusaldırlar. Dikkat Eksikliği Sendromu olan çocukların çoğu ise hiperaktif, düşüncesizce davranan ve organize olamayan bireylerdir. Genellikle, sürekli kıpırdanırlar ve vücutlerinin bir parçası sürekli hareket halindedir. Bir yerde oturamazlar. Eşyalarını unuturlar ve kaybederler. Başladıkları işi bitirmeden bir diğerine başlarlar. Müdaheleci ve rahatsız edicidirler. Sıra bekleyemezler. Cevapları soruları beklemeden ağızlarından kaçırırlar. Düşünmeden tehlikeye atılırlar. Normal faaliyetleri "sıkıcı" bulurlar.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:05   #37
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Balık birçok hastalığı önlüyor

--------------------------------------------------------------------------------

Balığın depresyonu önleyip, kalp hastalığına iyi geldiği bildirildi. Semt Pazarları Balık Satıcıları Derneği tarafından hazırlanan katalogda, balık avı sezonunun başlamasıyla hangi balığın ne zaman alınacağı, nasıl pişirileceği sorularına cevap veriliyor. Katalogtan derlenen bilgilere göre, ülkemizde avlanan bazı balık türleri bütün yıl boyunca yenirken, bazılarınının lezzeti mevsimine göre artıyor.


Bu ay Marmara Denizi'nde avlanan hamsinin buğulama, kızartma ve ızgara, irileşen palamudun da tava, ızgara, fırın, kiremit, pilaki yahni ve lakerda olarak yenmesi tavsiye ediliyor. Ekim ayında ise palamudun yanı sıra lezzeti tam yerine gelen lüferin ızgara ve buğulaması tavsiye ediliyor. Tava ve haşlamaya elverişli olan uskumrunun yoğun olarak avlandığı Kasım ayı da pisi balığının tadının en güzel olduğu dönem. Aralık ayında Karadeniz'in simgesi hamsinin, en lezzelti olduğu döneme giriliyor. Bu dönemde hamsinin tavası, ızgarası, pilakisi, buğulaması, pilavı, böreği ve içli tavası yenilebilir.


Aralık, Ocak ve Şubat aylarında bolca tutulan, Mart Nisan aylarında da lezzetini koruyan tekirin tavasının yanısıra, yine Şubat ayında tereyağında tavasıyla meşhur kalkanın mevsimi başlıyor. Nisan ayında bolca bulunan ve tutulan balıklardan levreğin buğulaması, kırlangıcın çorbası; gümüşbalığı ve mezgidin tavası, kefalin ızgarası, barbunyanın tava ve ızgarası tavsiye edilirken, çorbasi ile meşhur iskorpit de Mayıs ayında zevkle tüketilebilir. Temmuz ayında mevsimi başlayan ve tadının en lezzetli olduğu dönem Ağustos ayı olan sardalya asma yaprağında ızgarası ve tuzlamasıyla ünlü.


Balıkçıların hazırladığı katalogda, balığın faydaları konusunda uzman görüşlerine de yer veriliyor. Tabii bir besin kaynağı olan ve çok sayıda hastalığı önleyici özellikler taşıyan balığın bolca tüketilmesini tavsiye eden uzmanlar, günde ortalama 350 gram yağlı balık tüketenlerde kalp krizi riskinin azaldığını savunuyor. Uzmanlar, balıkçı köylerinde ve balık tüketimi yüksek olan Japonya'da kalp hastalığının az görülmesinin sebebinin de bu olduğunu ifade ederek, Finlandiya'da yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir öğünden az balık yiyenlerin yüzde 40'ının depresyon riski ile karşı karşıya kaldığını, bu durumnu da balık etinde bulunan omega 3 adlı yağlı asidin az tüketilmesinden kaynaklandığını kaydediyor.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:05   #38
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Burun kanaması halinde ne yapılmalı?

--------------------------------------------------------------------------------

Burun kanaması hekimlerin oldukça sık rastladığı acil durumlardan birisidir. Burun kanaması şikayeti olan hastaların çok az bir kısmı (yaklaşık %10) bu şikayetleri nedeniyle hekime başvurmakta ve bunların da çok az bir kısmı bu sorun nedeniyle hastaneye yatırılmaktadır. Can sıkıcı bir duruma neden olan burun kanamalarının hastaları korkutmak dışında çok nadiren yaşamı tehdit edici boyuttadır.

Memorial Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği'nden Doç.Dr.Burak ERDAMAR, burun kanamaları ve kanamaların durdurulması hakkında şu bilgileri verdi:

1) Ön burun kanamaları: Burun ön kısmından gelen kanamalardır. Ayakta duran ya da oturan kişide burun deliğinden akan kanama şeklinde kendini gösterir.

2) Arka kanamalar: Kanama burun deliklerinden olsa bile çoğunlukla genize doğrudur. Otururken veya ayakta duruken bile kanama boğaza doğru olur. Arka burun kanamalarının tanınması oldukça önemlidir. Bu kanama tipinde olan hastaların uzman Kulak Burun Boğaz hekimi tarafından takibi gerektirmektedir. Arka kanamalar daha çoğunlukla yaşlı kişilerde olur. Bu hasta grubu genellikle yüksek kan basıncı (hipertansiyon) olan kişiler ya da trauma geçirmiş kişilerdir.

Burun kanamaları çocuk yaş grubunda özellikle ön kanama tipinde olmaktadır. Kuru hava ve kış aylarında görülen kabuklanmalar kanamaya neden olmaktadırlar. Bundan korunmak için nemlendirici kremi burun orta bölgesine parmak ucu ile sürmek faydalı olacaktır. Bu amaçla vazelin gibi kremler sürülebilir. Genelikle gece yatmadan kullanılması yeterli olacaktır. Nemlendirici önlemlerin alınmasına karşın kanamalar durmuyorsa hekime başvurulması önerilir.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:05   #39
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Ön Kanamanın Durdurulması

Sizde ya da çocuğunuzda burun kanaması varsa şunları uygulayınız:

1) Burnunuzun ucunu başparmak ve diğer iki parmağınız arasına alarak sıkıştırınız.

2) Başınız yüksekte tercihan oturur pozisyonda yaklaşık beş dakika bekleyiniz.

3) Başınızın kalbinizden yüksek pozisyonda olmasına dikkat ediniz. Bu nedenle oturmanız ya da başınız yukarıda uzanmanız uygun olacaktır.

4) Burun ve yanağınıza buz tatbik ediniz. (Bir plastik torba içerisine buz doldurarak)

Kanama Durduktan Sonra Yeniden Kanamayı Önlemek İçin

1) Sümkürmemeye dikkat ediniz

2) Yerden bir şey kaldırmak ya da buna benzer zorlayıcı hareketler yapmayınız

3) Başınızı mutlaka göğsünüzden yukarıda tutunuz

Ne Zaman Doktora-Acil Servise Başvuralım?

1) Yukarıda anlatılanların dikkatlice uygulanmasına rağmen kanamanın durmaması veya tekrarlaması durumunda

2) Kanama sonrasında yorgunluk, halsizlik, göğüs ağrısı gibi şikayetler hissediliyorsa

3) Kanama burun önünden çok boğaza doğru oluyorsa, en kısa zamanda hekime başvurulması en uygun davranış olacaktır.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Alt 22-01-2007, 23:06   #40
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kırışıklara karşı vitamin

--------------------------------------------------------------------------------

Bazı çalışmalar, C vitamininin, vücudumuzdaki bağ doku denilen koruyucu doku katmanının korunmasında anahtar rolü oynadığını ortaya çıkardı.




Edinilen bilgiye göre, günlük yaşantıda taze sebze ve meyve yiyenler yeterince C vitamini alıyor. Suda eriyebilenler gurubundan olan bu vitaminler asit yapıda olduğu için sindirim kanalından kana, vücudun emme mekanizmasının izin verdiği ölçüde geçiyor ve vücudun her noktasına taşınıyor. Hücreler ihtiyaçları kadar C vitaminini kandan alıyorlar ve fazla alınmış miktar ise vücuttan idrar yolu ile atılıyor. Sıklıkla yenilen taze sebze ve meyvelarin C vitamini için iyi bir kaynak olduğunu belirten uzmanlar, günlük erişkin bir kişi için önerilen C vitamini dozunun 300 ile 500 miligram arasında olduğunu ifade ediyor. Sigara kullanan kişilerin C vitaminine olan ihtiyacının daha yüksek olduğunun altını çizen uzmanlar, "Fazla miktarda alınan C vitamini idrar yolu ile atılır yani kişiye bir zarar vermez. Ancak çok yüksek dozda alınan C vitamini, atılımı sırasında idrarda, kum veya taş oluşumuna neden olabilir" uyarısı yaptılar. Erişkinler için önerilen minimum C vitamini dozunun, vücutta C vitamini eksikliği oluşmaması için gereken doz olduğunu vurgulayan uzmanlar, bu dozların kırışıklar üzerine bir etki sağlamayacağını belirtiyorlar.





C vitamininin güneş ışınları ve taşıdığı ultrviyole ışınlarının cilt üzerindeki olumsuz etkilerine karşı olumlu etki yaptığını söyleyen uzmanlar, şunları kaydetti:
"Özellikle güneş ışınlarının taşıdığı ultrviyole ışınlarının cilt üzerindeki olumsuz etkileri düşünüldüğünde, hücre içi metabolizma bozulur, Daha az kan taşınır, ter ve yağ bezlerinin fonksiyonları bozulur, Kollagen yapımı azalır, var olan kollagen lifleri kalınlaşır, damarların duvarlarındaki kollagen lifler özelliklerini kaybeder. Genç ciltlerde daha çok kan akımı ve damarsal oluşumlar varken, yaşlılıkta azalan kan akımı ve daha çok ultraviyoleye tabii kalmış yıpranmış, daha çok serbest radikallerin oluştuğu cilde, daha çok C vitamin gereklidir. Cilde, yüksek dozda C vitamini içeren kremlerin uygulanması ile bazı olumlu gelişmelerin yaşandığı belirtiliyor. Özellikle sunblock (tam UV kesen kozmetikler) ile birlikte C vitamini uygulamasının serbest radikallerin oluşumunu azalttığı ve kırışıkların oluşumlarını engellediği savunuluyor", Uzmanlar, bu tip ürünlerin, güneşe çıkmadan en az 20-30 dakika önce uygulanmasını öneriyor.
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 18:03 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580