Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Kadın Sağlığı (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=161)
-   -   Sağlık Makaleleri (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=19104)

NuraN 23-01-2007 19:16

Yetişkinlerin üçte biri tansiyon hastası olacak

ABD'de yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, 2025'te dünyadaki yetişkin nüfusun üçte ikisi yüksek tansiyon hastası olacak.

Tıp dergisi Lancet'te yayımlanan araştırmaya göre, 2025'te yüksek tansiyon hastalarının sayısı bugünkünden yüzde 60 fazla olacak.


Yüksek tansiyon hastalarının sayısının gelişmiş ülkelerde yüzde 24, üçüncü dünya ülkelerinde yüzde 80 artacağı belirtildi.


2025'te yüksek tansiyon hastalarının dörtte üçünü gelişmekte olan ülkelerin vatandaşlarının oluşturacağı kaydedildi.


Yüksek tansiyon ve buna bağlı hastalıklar büyük ölçüde batı tarzı yaşam biçimine bağlanıyor

NuraN 23-01-2007 19:16

Türkiye'de 30 bin hemodiyaliz hastası

--------------------------------------------------------------------------------

Türkiye'de, yaklaşık 30 bin kronik böbrek yetmezliği hastası, haftanın 3 günü diyaliz cihazına bağlı olarak 'bir gün böbrek nakli olabilmek umuduyla' yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Ancak bu hastaların yılda, sadece 500'ü bu imkana kavuşuyor.
Türkiye'de 211'i Sağlık Bakanlığı'na bağlı toplam 480 diyaliz merkezinde, kronik böbrek hastalarına diyaliz hizmeti veriliyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, diyaliz hizmetlerinin kronik böbrek hastalarının yaşam umudu olduğunu belirterek, kronik böbrek hastaların verilen diyaliz hizmetlerinin ülkenin her noktasına ulaştırılmasında hayırsever vatandaşlardan ve özel sektörden destek beklediklerini söyledi. Akdağ, yaptığı yazılı açıklamada, "Bakanlığımızca bölgelerde gerek cihaz temini gerekse personel eğitiminin sağlanması ve mekanların diyaliz hizmetine uygun hale getirilme çalışmaları, hayırsever vatandaşlarımızın ve özel sektörün desteğiyle hız kazanmaktadır" dedi. Diyaliz Merkezleri Yönetmeliği ile yürütülen diyaliz hizmetlerinden yararlanan hemodiyaliz hasta sayısının toplam 26 bin 707 olduğunu ifade eden Bakan Akdağ, şu ifadelere yer verdi:
"211'i bakanlığımıza bağlı toplam 480 diyaliz merkezinde, 211'i bakanlığımıza bağlı toplam 6 bin 413 hemodiyaliz cihazı bulunmaktadır. Hemodiyaliz hastası sayısının toplam 26 bin 707 olduğu göz önüne alındığında, cihaz başına düşen hasta sayısının 4,2 olduğu görülmektedir. Mevcut cihazların kullanım yılları, modelleri, ülke genelindeki dağılımı dikkate alındığında, cihaz ve merkez sayısında eksiklik ve düzensizlikler göze çarpmaktadır" diye konuştu. Türkiye'de diyaliz hizmetine ihtiyacı olup da ulaşamayan hastanın bulunmadığını anlatan Bakan Akdağ, "Ancak hastaların ikamet ettiği yerlerde bu olanağı bulamayıp göç yada zorlu ulaşımla bu hizmete kavuşuyor olması, hizmet kalitesinin artırılması gereğini göstermektedir."


Sağlık Bakanı Akdağ, günün değişen şartları ve Türkiye'de, 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile sağlanan önemli gelişmelere paralel olarak, diyaliz hizmetleri mevzuatında değişiklik yapılması gerektiğini kaydetti. Akdağ, mevzuat değişikliğiyle eğitim ve araştırma hastaneleri bünyesinde yer alan diyaliz üniteleri haricindeki diğer diyaliz merkezlerinin açılış, işleyiş ve denetimlerinin il sağlık müdürlüklerine devredilmesinin gerekli olduğunu vurguladı. Akdağ, "Bu yolla gerek bölge şartlarını gerekse hasta potansiyelini birebir izleyebilen planlama ve işleyiş denetimi sağlanabilecektir" dedi. Ünite dağılımının ülke çapında yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla, 13 diyaliz ünitesinin 2004 yılı sonuna kadar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde faaliyete geçirileceğini ifade eden Akdağ, "Hemodiyaliz hasta sayısının 26 bin 707, periton diyalizi hasta sayısının 3 bin 855 olduğu, diyaliz hasta sayısı artış oranının binde 40 olarak izlendiği ülkemizde, verilen diyaliz hizmetinin devlet-vatandaş işbirliğiyle daha kaliteli hale getirilebileceği muhakkaktır" ifadelerini kullandı

NuraN 23-01-2007 19:17

Kirli çorap, tırnak mantarına yol açıyor

--------------------------------------------------------------------------------

Değiştirilmeyen kirli çoraplar ile ortak kullanılan duş ve banyoların tırnak mantarına yol açtığı bildirildi. Uzmanlar, tırnak mantarına yakalanmamak için el ve ayakların sürekli temiz tutulması konusunda vatandaşları uyardı.


İHA muhabirinin bu konuda derlediği bilgilere göre, 'Onikomikoz' olarak adlandırılan tırnak mantarı enfeksiyonu 'Dermatofit' adı verilen organizmalar tarafından oluşturuluyor. Tedavisi mümkün bulaşıcı bir hastalık olan tırnak mantarının mutlaka doktor gözetiminde tedavi edilmesini öneren uzmanlar, "Bu yalnızca bir kozmetik sorun değil, tırnak yatağı ve plağını tutan bir enfeksiyondur. Tırnak mantarı tüm tırnak hastalıklarının yaklaşık yüzde 50'sini oluşturur" uyarısında bulundu. Tırnakta mantar enfeksiyonu varsa bunun görülebildiğini, kokusunun veya ağrının hissedilebildiğini vurgulayan uzmanlar, hastalığın, tırnaklarda sarı, yeşil veya kahverengi renklenme, tırnaklarda pul pul kalkma, tırnak altında kir birikmesi, ayaklarda kötü koku ve ayak tırnaklarında acı ile ortaya çıktığını kaydettiler. Yavaş ve kronik seyreden tırnak mantarının en sık rastlanılan tırnak hastalığı olduğunu belirten uzmanlar, tüm dünyada tırnak mantarının görülme sıklığının değiştiğini ifade ettiler. Mantarın genellikle tırnağın altına girerek burada etkili olmaya başladığını ifade eden uzmanlar şu bilgileri verdi:


"Tırnağa hasar veren her şey mantarın içeri girmesini kolaylaştırabilir. Zedelenme, el ve ayak tırnağına sert bir cisimle vurulması, ayak tırnağına basılması, tırnakların çok dipten kesilmesi, ayak parmaklarını sıkıştıran küçük ucu sivri ayakkabılar tırnak mantarına yol açabilir. Tırnak mantarı bulaşıcıdır. Enfeksiyona neden olan mantarlar ortak kullanıma açık, ılık ve nemli yerlerde bulunurlar. Soyunma odaları, yüzme havuzu, ortak kullanılan duş ve banyolar, bahçe, manikür veya pedikür aletleri tırnak mantarı bulaştırabilirler. Tırnak mantar enfeksiyonu kendiliğinden iyileşmez. Doktor tarafından önerilen ilaç tedavisi ve önerilere uymak gerekir. Mantar enfeksiyonunda doktorunuz tarafından önerilen ilaç, hastalığa neden olan mantarın yaşadığı ve geliştiği yere tırnak yatağına yaklaşır ve enfeksiyonu ortadan kaldırır. Bu şekilde doktorunuz tarafından önerilen doz ve sürede kullanacağınız ilaç ile tedaviniz gerçekleşir. Doktorunuz, mantar enfeksiyonunuz için ağızdan alabileceğiniz ilaç yazabilir. Ayak tırnak mantarında tedavi yaklaşık 3 ay sürer. El tırnak mantarında tedavi yaklaşık 2 ay sürer. Hangi tedavinin sizin için uygun olduğunu öğrenmek için lütfen doktorunuza başvurunuz."

NuraN 23-01-2007 19:17

Uzmanlar, tırnak mantarından korunmak için şu önerilerde bulunuyor:


"- Ayaklarınızı olabildiğince temiz ve kuru tutun.
- Halka açık yüzme havuzu ve duş alanlarında terlik kullanın.
- Ayak tırnaklarınızı, parmağın ucunu geçmeyecek şekilde düz olarak kesin.
- Manikür ve pedikür için sterilize aletler veya en iyisi kendi aletlerinizi kullandırın.
- Ayağınıza uyan, sivri burunlu olmayan rahat ayakkabılar giyin.
- Ev içinde kullanılan havluların kişiye özel olmasına dikkat edin.
- Ayaklarınız çok fazla terliyor veya nemli kalıyor ise gün içinde çoraplarınızı değiştirin."
Tırnak mantarına yakalanma riski yüksek olanlar ise şöyle sıralanıyor:
"- Diyabeti olanlar
- Dolaşım sorunları olanlar
- Bağışıklık yetersizliği olanlar (AIDS/HIV enfeksiyonu)
- 65 yaş ve üzeri olanlar
- Ayak derisinde mantar enfeksiyonu olanlar
- Ayakları çok terleyen veya sürekli nemli kalanlar
- Atletler, koşucular ve dansçılar gibi ayaklarına fazla yüklenenler."

NuraN 23-01-2007 19:17

İşleyen demir körelmiyor

--------------------------------------------------------------------------------

İnsanların yaş ilerledikçe hafıza kayıpları yaşamasının normal olduğu, egzersiz yaparak beynin canlı tutulabileceği ve kapasitesinin artırılabileceği bildirildi.




İnternet sitesi medicline.com'da yer alan haberde, insanların yaşları ilerledikçe beynin fonksiyonlarını kullanmakta zorlandığı ve fiziksel olarak yıprandığı belirtiliyor. Uzmanlar ayrıca, yaşlandıkça beynin daha yavaş çalıştığını, sinir hücrelerinin zayıflayarak öldüğünü belirtiyorlar. Uzmanlar, beyinde saklı tutulan mevcut hafızanın yaşlandıkça önemli miktarlarda kaybolmadığını, bunun yerine yeni bilgileri depolayan beyin yapılarının yaş ilerledikçe zayıfladığını vurgularken, yaşlılığın tamamen kötüye gidiş anlamına gelmediğini ve yaşlı beyinlerin daha geniş bir kelime hazinesine, yazılı metinleri daha iyi anlama ve olayları daha geniş açıdan yorumlayabilme özelliğine sahip olduğunu bildiriyorlar. Uzmanlar, insan beyninin 1 cm'de 1 trilyon bağlantılı 100 milyar sinir hücresi bulunduğunu ve bu hücrelerin arasında da her 1 saniyede 10 milyar kere uyarı gerçekleştiğine dikkat çekiyorlar.




Yapılan bir çalışmada, her 3 kişiden 2'sinin yaşlanmayla birlikte meydana gelen doğal hafıza kaybının farkına varamadığını tespit eden uzmanlar, bir şeyin nerede olduğunu unutmanın değil, bir yere konan şeyi oraya ne zaman koyduğunuzu unutmanın beyin sağlığı açısından tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini kaydettiler. Uzmanlar sağlıklı bir hafıza için fazla yemek yememeyi, yeni şeyler öğrenmek ve zihinsel egzersiz yapmayı ve bolca E ve C vitamini tüketmeyi öneriyorlar.

NuraN 23-01-2007 19:17

Solaryumlar Yararlı mı Zararlı mı ?

--------------------------------------------------------------------------------

Solaryum, son zamanlarda oldukça fazla ilgi gören, sağlık ve estetik ile yakından ilgili bir konudur..

Solaryum, son zamanlarda oldukça fazla ilgi gören, sağlık ve estetik ile yakından ilgili bir konudur. Bronz bir tenin kişiyi ne kadar canlı, dinamik ve güzel gösterdiği bir gerçektir. Ancak hemen her konuda olduğu gibi, solaryumu kullanırken de dikkat edilmesi gereken kurallar vardır. Bunun yanısıra, bugün dünyada solaryumun faydası ve zararı konusunda tartışmalar hala sürmektedir.Ozetle basligimizi da olusturan soruya cevap olarak SOLARYUM hem zararli hem de yararli diyebiliriz....

Zararlari

- Gözde katarak oluşumuna sebep olabilir.
- Yanıklar
- Deri kanseri gelişimi. ( A.B.D'de yapilan son aratirmalarla solaryumda kullanilan UV.A isinlarinin deri kanseri riskini artirdigini ortaya koymustur )
- Erken deri yaşlanması.
Solaryum esnasında aynı zamanda Uv A ışını yayılımı olduğundan dolayı bu ışın deride ,kanser haricinde birtakım zararlara da yol açar.
Vücut savunma sistemine zarar verebilmektedir.
Ayrıca bazı losyon, nemlendirici ve tedavi kremleri ile reaksiyona girerek vücuda zararlı olabilirler.

Yararlari

Derinin alt tabakasına nüfuz ederek sedef hastalığına iyi gelir.
Ciltteki akne ve sivilce izlerinin tedavisinde kullanılır.
Solaryum ışınları metabolizmayı güçlendirerek solunumu düzenler ve soğuk algınlığına yakalanma riskini üçte bir oranında azaltır.

Virüslü hastalıklara karşı vücut direncini arttırır
Kalsiyum eksikliğinden kaynaklanan kramplara karşı etkilidir.
Güneş banyolarında UV-B ışınları cildin su toplamasına ve soyulmasına neden olurken, solaryumda kullanılan optimize edilmiş ışınlar sayesinde böyle bir durum söz konusu değildir.
Solaryum endorfin (mutluluk hormonu) salgılanmasını sağlar, cinsel gücü artırır.
Bronz ten kişinin öz güvenini artırır ve kendini iyi hissetmesini sağlar.
UV-B ışınları D-vitamini üretimini sağlayarak osteoporoza (kemik erimesi) karşı koruma sağlar.
Depresyonlara karşı etkilidir.
Kalp ve dolaşım sistemini güçlendirir.
Solaryumun,Deri Kanseri riskini artirdigi gercegini gozardi edip yine de Solaryuma giriyorsaniz asagidaki uyarilara dikkat etmenizde fayda var..

NuraN 23-01-2007 19:17

Sağlıklı bronzluk için dikkat edilecek konular.

Solaryum seanslarına başlamadan önce mutlaka cilt testi yaptırın.
Böylelikle teninizin rengine ve cildinizin hassasiyetine göre solaryuma gireceğiniz uygun süre ve seansları belirleyebilirsiniz.
Doğal bir bronzluğa ulaşmak için toplam 6 - 7 seans yeterli olmaktadır. Ancak çabuk bronzlaşmak için seanslar sık sık tekrar edilmemelidir. Bir hafta içinde 3 kereden fazla veya aynı gün içerisinde 2 kez solaryuma girmek tehlikelidir.
Solaryumda kalacağınız süre ilk seans için 8 - 10 dakika arasında olmalı daha sonraki seanslarda ise 5' er dakika arttırılarak maksimum 20 dakikaya çıkarılmalıdır.
Solaryuma girmeden önce cildin bütün kozmetik ürünlerden tamamen arındırılmış olması gerekir. Ayrıca solaryum için üretilen özel ürünler olmadıkça, solaryum cihazında hiçbir güneş ürünü kullanılmamalıdır.
Seans esnasında gözler kapalı tutulmalı ve koruyucu gözlük takılmalıdır. Ayrıca lens kullanan kişilerin, solaryuma girmeden önce lenslerini çıkarmaları gerekmektedir.
Prospektüslerinde "UV ışınlarına karşı duyarlılık yaratabilir" uyarısı olan ilaçlardan kullananlar solaryuma girmemelidirler
Alkol alındıktan sonra solaryuma girilmemelidir.
Epilasyon, ağda, cilt bakımı sonrasında solaryuma girilmemelidir.
Kalıcı makyaj ve lazer uygulamalarından sonra solaryuma girilmemelidir.

16 yaşından küçükler solaryuma girmemelidir.

Şüpheli durumlarda doktora danışılmalıdır.

NuraN 23-01-2007 19:18

Şuur altı cinsel fobileri biliyor musunuz?



Cinsellik, şuur altı birikimlerden çok etkilenen bir olgudur. Örneğin; çocukluk çağında anne, babasını cinsel ilişki halinde görenlerde erişkin çağa gelince bir takım cinsel sapmalar ve takıntılar olabilmektedir.

Yine aynı şekilde küçükken verilen cinsel eğitim sırasında aşırı korkutma ve yanlış örnekler, vaginismus'a kadar yol açan cinsel fobileri ortaya çıkarabilmektedir.

Yine erken yaşta maruz kalınan ensest ilişki ve cinsel tacizler ileriki hayatta cinsel saplantılara neden olabilmektedir. Yine frijiditenin sebeplerinden biri de şuur altında yatan cinsel fobilerdir.

Gerek çocukluk çağında, gerekse erişkin çağda tecavüze uğrayan kadınlar ileriki hayattalarında hep bu cinsel travmanın etkisi altında yaşamaktadırlar. Uzun süreli psikolojik terapiler bile bazen bu tür travmalarından kurtulmaya yeterli olamamaktadır.

Maruz kaldıkları cinsel taciz veya karşılaştıkları kötü bir deneyimi çok utandığı için kimseye anlatamayan ve bu yüzden kendi iç dünyası ile gerçek hayat arasında bocalayan bir sürü insan vardır. En doğru davranış, bunu birileriyle paylaşmaktır. Bu paylaşılan kişi güvenilen bir aile bireyi olduğu gibi bir psikolog, bir jinekolog veya bir psikiyatrist olabilir.

Bazı cinsel travmalar ilaç kullanmayı gerektirecek kadar ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.

Filmlerdeki cinsel konuların da çok açık, kontrolsüzce işlenmesi ve sık sık tekrarlanması aynen cinsel travmaya uğramışcasına bazı kişilerde şuur altına yerleşebilmekte ve bu görülen sahneler hayatın herhangi bir devresinde tekrar hatırlanabilmektedir. Filmler bazen eğlence sektörünün amaç ve hedeflerinden farklı mesajlar verebilmektedir. Sinema eğlence amaçlı gidilen bir sosyal mekandır. Eğlenmek için film seyretmeye giden kaç insan seyrettiği cinsel şiddet olaylarından eğlenmiş bir şekilde sinemadan ayrılabilir ki...

Paylaşmak ve profesyonel yardım istemek olayın etkisinden kurtulmaya yardımcı olabilir. Aynı şekilde etkilenip de, bunu şuur altına atıp kendi iç dünyasına hapsedenlerde ise ileriki hayatlarında mutlaka cinsel sorunlarla karşılaşabilmektedirler.

NuraN 23-01-2007 19:18

Cinsellik yaş sınırı tanımıyor




Hem erkek hem de kadında 'libido' (cinsellik dürtüsü), her ne kadar yaşa bağlı olarak azalma gösterse de, çiftler sağlıklı oldukları sürece, çok ileri yaşlara kadar, hiçbir tedaviye ihtiyaç kalmadan cinselliklerini yaşamaya devam edebiliyor.

Dr. Kağan Kocatepe, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, 'libido' adı verilen cinsellik dürtüsünün, insanı cinsel eylem arayışına iten ve aynen açlık, susuzluk, kendini koruma dürtüleri gibi çalışan bir 'itici güç' olduğunu belirtti. Libidonun, insanın kendi neslinin devamını sağlamaya yönelik olarak çalıştığını ve onu karşı cinsten biriyle birleşerek yeni bir canlı dünyaya getirmeye yönelttiğini vurgulayan Dr. Kocatepe, "Cinselliğin kaynağı elbette bu kadar basit tarif edilemez. Zira, libidonun başka kaynakları da vardır: Cinsellik, kendini tatmin, gevşeme, zafer kazanma, beğenilme ve hayran olunma ihtiyaçları, karşı tarafı fethetmiş ve ait olma duyguları, yaşamak amacına yönelik olarak başlatılabileceği gibi, çok ileri durumlarda sadizm ve mazoşizm gibi eğilimlerin eyleme dönüştürülmesine yönelik de çalışabilir" dedi. Libidonun, kadında ergenlikten 35 yaşına kadar arttığını, 45 yaşına kadar sabit kaldığını ve çok ileri yaşlara kadar gücünü korumaya devam ettiğini ifade eden Dr. Kağan Kocatepe, "Kadın sağlıklı olduğu sürece, yine çok ileri yaşlara kadar orgazm olabilme kabiliyetini korur. Hatta menopoza yaklaşmakta olan bir kadında, gebe kalma korkusunun azalması, çocukların büyümesiyle birlikte ev iş yükünün azalması gibi etkenler, bu dönemlerde libidonun artmasına bile sebep olabilir" diye konuştu.

Dr. Kocatepe, kadın menopoza girdiği andan itibaren, kanda östrojen hormonunun azalmasıyla birlikte kadın genital organlarında 'atrofi' adı verilen değişiklikler meydana geldiğini kaydederek, vajina dokusunun incelip elastikiyetini kaybettiğini, kadın uyarılsa da genital bölgenin salgılarının artarak ilişkiye hazır hale gelmesinin daha uzun sürdüğünü bildirdi. Genital bölgedeki bu değişiklikler ve kuruluğun, kadında ilişki esnasında ağrıya, ilişki sırasında ve sonrasında idrar yaparken yanma gibi şikayetlere sebep olabileceğinden bu dönemde libidoda azalma görülebileceğini anlatan Dr. Kağan Kocatepe, çeşitli yollardan (tablet, flaster, fitil gibi) uygulanan östrojen tedavisiyle bu sorunların etkili şekilde giderilmesinin mümkün olabildiğini söyledi.

Erkekte libidonun 20-30 yaşlar arasında doruk noktasına çıkmış durumda olduğuna ve bu dönemde cinsel ilişki sıklığının da en üst seviyede olduğunu belirten Dr. Kocetepe, "Erkek beden ve ruh açılarından sağlıklı olduğu sürece, ileri yaşlara kadar ereksiyon ve orgazm olabilme özelliklerini koruyabilir. Yaş ilerledikçe (70 yaş ve üzeri) doğal olarak ortaya çıkan değişiklikler, ereksiyon etkinliğinin azalmasına sebep olabilir" dedi.

NuraN 23-01-2007 19:18

Yanlış oturmalar boyun ağrısına yol açıyor





Masa başında çalışanlarda yaygın olarak görülen boyun ve sırt ağrılarının uzun süreli yanlış oturuşlardan kaynaklandığı bildirildi.


SSK Vakıf Gureba Hastanesi Nöroloji uzmanlarından Dr. Ali Akben, boynun baş ile gövde arasında yer alan önemli bir bölge olduğunu belirterek, bütün vücudu etkileyecek sorunlara yol açabilen boyun rahatsızlıklarına karşı olabildiğince dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Dr. Akben, vücut hareketlerini, duymayı, yürümeyi sağlayan omuriliğin boyundan aşağıya doğru devam ettiğini ancak, bütün önemine rağmen bu bölgenin sağlığının ihmal edildiğini belirterek, "Genellikle önemsenmeyen boyun bölgesinde 7 adet alt alta dizilmiş kemik, otuz kadar kas, bu kemikler arasından çıkıp omuz, kol ve sırta yayılan 8 adet sinir ve 4 adet de büyük kan damarı vardır. Boyundaki bu yoğun yapıda oluşacak bir takım değişikliklerin ilk bulgusu ise boyun ağrısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaygın olarak görülen boyun ağrılarının en önemli sebepleri arasında duruş, oturuş hataları gelmektedir. Uzun süreli yanlış oturuşlar boyun ve sırt ağrılarının en başta gelen sebebidir. Bir yere fazla uzanma, yatarken başın yastıktan düşmesi, aşırı stres ve gerilim; ayrıca darbeler, sportif faaliyetler, sığ suya dalma, iş yaralanmaları ve trafik kazaları da boyun ağrılarına yol açabilmektedir" dedi.


Aşınma, yırtılma sonucu olan boyun disklerindeki fıtıklaşmalar ve bu fıtıkların sinir köklerine yaptığı baskıların da boyun ağrılarına sebep olabildiğini ifade eden Dr. Akben, "Sürekli oturarak çalışmak durumunda olanların mümkün olduğunca dik oturmaları ve sık sık ayağa kalkarak hareket etmeleri gerekir. Uzun süreli araç kullanmak durumunda olanların boyun kaslarında kasılma olacağından, belli aralıklarla istirahat edilmesi gereklidir. Bütün vücutta olduğu gibi boyunda da ani hareketler tehlikelidir. Uzun süreli sabit kalan boyun kaslarını ani şekilde sağa sola döndürmekten kaçınmalıyız" diye konuştu.


Boyun ağrılarının tedavisinde çeşitli yöntemler kullanıldığına işaret eden Dr. Ali Akben, ilaçlı tedavinin yanında, gerektiğinde boyunluk kullanıldığını ya da akupunktur veya lazer tedavisi uygulandığını söyledi. Dr. Akben, boyun ağrılarının tedavi edilmemeleri halinde zamanla müzminleşeceğini ve insan hayatını olumsuz etkileyeceğini kaydet
__________________


Türkiye`de Saat: 23:02 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580