![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Konu Arşivi Bu Bölüm Arşiv Bölümüdür. Geçmiş Konuları Bulabilirsiniz. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
![]() | #1 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jul 2006 Yaş: 42
Mesajlar: 980
Tecrübe Puanı: 20 ![]() |
Kupada Fenerbahçe Ülker’e farklı yenilen Beşiktaş, ligde de güçlü rakibi karşısında direnemedi. Maça iyi başlayan Siyah-beyazlılar, ikinci periyotta Solomon’un 2-3 dakika coşmasına izin verince 4-5 sayılarda giden fark bir anda 15’lere çıktı ve aynı kupa maçındaki gibi bu fark maçın sonuna kadar korundu. Abdi İpekçi salonunda Beşiktaş'ın Thomas dışında zevk veren oyuncusu yoktu. Thomas gerçekten müthiş bir oyuncu. Oyunun her yanına katkı yapıyor. Top çalma, sayı pası, ribaunt ve sayı. Ancak ona destek veren hiç kimse yok. Basketbolda "winner" ve "loser" diye iki terim vardır. Amerika kökenli bu iki kelimeden ilki her maçı kazanmak isteyen ve bunun için bütün gücünü gösteren oyuncular için, ikincisi ise maç kaybetmeye alışkın oyuncular için kullanılır. Beşiktaş'ta çok kaybetmeye alışkın oyuncu var ve Didin bunun üzerinden nasıl gelecek bilemiyorum. Bunların başında Cevher geliyor. Cevher 3 numara oynuyor ancak içeri penetre etmeyi aklına bile getirmiyor. Sürekli dışardan şut, potaya yakın basketlerini ise ancak topu çembere çok yakın alırsa atıyor. Savunmada ise aklı bir karış havada. Dün arkadaşlarına yardıma gelmediği bir kaç pozisyon var, inanılacak gibi değil. Kambala bu pozisyonların hepsini bomboş smaç ile bitirdi ya da Cevher elini uzatıp basket faul aldırdı. Cevher'in dışında Barış Güney, Erkan Veyseloğlu, Levent Bilgin ve Arda Vekiloğlu "loser" ekibinden. Senelerdir kaybetmeye alışkın bu 4'lü eğer toparlanmaz ise Beşiktaş bu sene play-off'a girme hedefi ile oynar. Murat Didin'in takımlarının en önemli özelliği maçı bir saniye bile bırakmamasıdır, daha iki maç oldu yorum yapmak için erken ama ben bu sinyalleri şu anda göremiyorum. Seneler boyu Euroleague tecrübesi olan Brook Sales, eski günlerini mumla arıyor. Umarım toparlanır çünkü onun da kendine güveni kalmamış. Dün pota dibinden iki üç tane inanılmaz basket kaçırdı ki temel nedeni özgüven eksikliği. Ostojic belli işleri iyi yapan bir oyuncu ama kimse ondan Varda gibi çıkıp tek başına maç kazandırmasını beklemesin. Basketbol bilgisiyle Türkiye Ligi'ndeki bir çok uzuna geçir vermez, orası kesin. Beşiktaş'ın en büyük sıkıntısı oyun kurucu pozisyonunda. Reese, bir oyun kurucu olmaktan çok uzak. Takımını hiç ama hiç yönetemiyor. Sorumluluk almıyor ve takımın ihtiyacı olan hiç bir anda ortada yok. Artık takımında bir Videnov olmadığını anlaması gerek. Dün Solomon-Reese arasındaki fark, maçın kilit anında farkın bir anda açılmasını sağladı. Siyah-beyazlılarda gelecek haftalarda bazı şeyler kesinlikle düzelecektir. Hücumda birbirini anlama ve takım savunmasını daha iyi yapma bunlardan en önemlileri. Ama ne olursa olsun geçen iki sezon içerisinde Beşiktaş'ın rakipleri ile kalite açısından bu kadar farkı olmasına biz alışmadık. Bu sezon en önemli görev ise taraftara düşüyor. Akatlar her maç dolmalı ve orada Beşiktaş her maçı bir fazla adam ile oynamalı. Ancak öyle ilk 4 mücadelesini sürdürüp, oyuncuların kendine güveni yerine getirilebilir. Haftaya Efes Pilsen maçı var. Takımının bu sezon iyi yerlerde olmasını isteyen her Beşiktaşlı, atkısını bayrağını alıp o maça gitmeli. Ve takımına 40 dakika boyunca destek vermeli. Geçen sezonun yarı finalinden sonra ilk defa karşılaşak olan iki takımın mücadelesi, taraftarların yaratacağı atmosfer ile gerçekten izlenmeye değer. Engin Kehale kartalhaber.com
__________________ ![]() | ||
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |