![]() |
Sabahattin Ali Şiirleri... ALDIRMA GÖNÜL ALDIRMA Başın öne eğilmesin Aldırma gönül aldırma Ağladığın duyulmasın Aldırma gönül, aldırma Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar Seni bu sesler oyalar Aldırma gönül, aldırma Görmesen bile denizi Yukarıya çevir gözü Deniz dibidir gökyüzü Aldırma gönül, aldırma Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah´a Görecek günler var daha Aldırma gönül, aldırma Kurşun ata ata biter Yollar gide gide biter Ceza yata yata biter Aldırma gönül, aldırma |
LEYLİM LEY Döndüm daldan düşen kuru yaprağa Seher yeli dağıt beni kır beni Götür tozlarımı burdan uzağa Yarin çıplak ayağına sür beni Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye Ne lüzum var şuna buna sormaya Senden ayrı ne hal oldum gör beni Ayın şavkı vurur sazım üstüne Söz söyleyen yoktur sözüm üztüne Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne Ay bir yandan sen bir yandan sar beni Yedi yıldır uğradım yurduma Dert ortağı aramadım derdime Geleceksen bir gün düşüp ardıma Kula değil yüreğine sor beni |
HAPİSHANE ŞARKISI -1- göklerde kartal gibiydim kanatlarımdan vuruldum mor çiçekli dal gibiydim bahar vaktinde kırıldım yar olmadı bana devir her günüm bir başka zehir hapishanelerde demir parmaklıklara sarıldım coşkundum pınarlar gibi sarhoştum rüzgarlar gibi ihtiyar çınarlar gibi bir gün içinde devrildim ekmeğim bahtımdan katı bahtım düşmanımdan kötü böyle kepaze hayatı sürüklemekten yoruldum kimseye soramadığım doyunca saramadığım görmesem duramadığım nazlı yarimden ayrıldım |
ÖYLE GÜNLER GÖRDÜM Kİ Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu, Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp, Hayaller alev alev beynimi yakar oldu. Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu. Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı, Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı. Öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile, Gözümde canlanırdı eşkiya masalları. Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri Kafada çelik gibi fikirler dursa bile Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri: Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum, Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum. Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar Ben yanına varınca dudağını kıvırdı. Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar Sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu. Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar En alçak tekmelerle beni yere devirdi. Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı. Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı. Öyle günler gördüm ki, tabanca sakağımda Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı Tabancanın namlusu ısındı yanağımda, Parmağım istemedi tetiğini çekmeyi Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı. Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur, Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam: Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider, Gözyaşları içinde seneler yürür gider. Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman, Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü. Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı. Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi. Sen aklıma gelince her şey gülümserdi. Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi. Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi: Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum. Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı: İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum. Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı: Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum. Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de, Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende |
HAPİSHANE ŞARKISI -3- Burda çiçekler açmıyor, Kuşlar süzülüp uçmuyor, Yıldızlar ışık saçmıyor, Geçmiyor günler, geçmiyor. Avluda volta vururum; Kah düşünür, otururum, Türlü hayaller görürüm; Geçmiyor günler, geçmiyor. Gönülde eski sevdalar, Gözümde dereler, bağlar, Aynada hayalim ağlar, Geçmiyor günler, geçmiyor. Dışarda mevsim baharmış, Gezip dolaşanlar varmıs, Günler su gibi akarmış... Geçmiyor günler, geçmiyor. Yanımda yatan yabancı, Her sözü zehir gibi acı, Bütün dertlerin en gücü; Geçmiyor günler, geçmiyor |
ACABA Ela gözünden akan Ateşli nazarların Acaba acımadan Kimi yakacak yarın? Dudakların acaba Kimlerle öpüşecek? Kimler yarın acaba, Tuzağına düşecek? Anlıyorum, bizlerden İntikam alıyorsun. Lakin ey kadın bilsen, Nasıl alçalıyorsun. |
ÇOCUKLAR GİBİ Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi Bazı nur içinde, bazı sisteyim Bazı beni seven bir göğüsteyim Kah el üstündeydim, kah hapisteydim Her yere sokulan bir rüzgar gibi Aşkım iki günlük iptilalardı Hayatım tükenmez maceralardı İçimde binlerce istekler vardı Bir şair, yahut bir hükümdar gibi Hissedince sana vurulduğumu Anladım ne kadar yorulduğumu Sakinleştiğimi, durulduğumu Denize dökülen bir pınar gibi Şimdi şiir bence senin yüzündür Şimdi benim tahtım senin dizindir Sevgilim, saadet ikimizindir Göklerden gelen bir yadigar gibi Sözün şiirlerin mükemmelidir Senden başkasını seven delidir Yüzün çiçeklerin en güzelidir Gözlerin bilinmez bir diyar gibi Başını göğsüme sakla sevgilim Güzel saçlarında dolaşsın elim Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim Sevişen yaramaz çocuklar gibi |
Melankoli Beni en güzel günümde Sebepsiz bir keder alır. Bütün ömrümün beynimde Acı bir tortusu kalır. Anlıyamam kederimi, Bir ateş yakar derimi, İçim dar bulur yerimi, Gönlüm dağlarda bunalır. Ne kış, ne yazı isterim, Ne bir dost yüzü isterim, Hafif bir sızı isterim, Ağrılar, sancılar gelir. Yanıma düşer kollarım, Görünmez olur yollarım, En sevgili emellerim Önüme ölü serilir... Ne bir dost, ne bir sevgili, Dünyadan uzak bir deli... Beni sarar melankoli: Kafamın içersi ölür. |
KURBAĞAYA MERSİYE Sevgilim! Bak bu gece Kırık kalbine, ince Bir ok saplı kurbağa Ölüvermiş gizlice... Benzi aydan da sarı Görmeden bak, ilk karı Dudakları kitlendi Suya düştü kitarı Yıllarca vaklamıştı Neler araklamıştı Öteki şairlerden, Aşkını saklamıştı Boyundan büyük sazı Mest etmişti bin kazı Dayandı her kahra da Çekemedi son nazı Daha pek genç yaşında Bin dert vardı başında Kitarası kırıldı Kendi mezar taşında Çık onu ez sevgilim! Üstünde gez sevgilim! Ayağın kirlenirse İşte bir bez sevgilim! |
süperrr bunlarrr saol paylaşım için |
GECENİN KEMANI Yüzü parladı ayın, Bir ses geldi uzaktan: Hasta yorgun bir kadın Şimdi çalıyor keman... Eriyor, bükülüyor, Ayın altında evler... Kemandan dökülüyor, Semailer, peşrevler... Keman hırçın, mariz, Asabını geriyor; Dalgalan bir kaç iz, Karanlıkta eriyor... Bazan hazin bir beste, Gönüllerde yanıyor; Geceden deste deste Nağmeler toplanıyor... Sen ey karanlıklara Hicran dağıtan kadın! Git başka bir diyara! Kalbimi parçaladın... |
BÜTÜN İNSANLARA Dillerde gezen adım: Bir seciyesiz, bir it. Nedense olamadım, Sizin gibi bir yiğit... Ne gaye taşıyorum, Ne bir dağ aşıyorum; Delice yaşıyorum, Ne ihtiras, ne ümit... Yuh...Eğer hayat buysa, Bu ahmakça uykuysa... Bana kim sokulduysa Hadi dedim, hadi git! .. Bende çok şey var ama, Akıl filan arama... Ciddiyetle arama Koydum dikenli bir çit. Saçıma düşen aklar, Ne bir macera saklar; Çıkarmaz bu dudaklar, Ne bir küfür ne tevhit... Korkutmaz beni ölüm, Bir şeytan kadar hürüm. Süremez bende hüküm Ne Allah, ne de Nahit... |
Kıyamadığım Hey bir zaman bakıp bakıp Seyrine doyamadığım! Şimdi gurbette bırakıp Sesini duyamadığım! Evde kapanıp kaldın mı? Seyrana çıkıp güldün mü? Başkalarının oldun mu? "Benimsin!" diyemediğim! Akıtıp gözüm yaşını Hatırlarım gülüşünü; Kıvırcık saçlı başını Göğsüme koyamadığım! Dik yamaçların selisin, Sen benden daha delisin, Şimdi kimlerin kulusun? Başını eğemediğim! Nasıl vurgunum bilirdin, Niçin benden yüz çevirdin? Kimlerin koynuna girdin? Öpmeğe kıyamadığım! |
Melankoli Beni en güzel günümde Sebepsiz bir keder alır. Bütün ömrümün beynimde Acı bir tortusu kalır. Anlayamam kederimi Bir ateş yakar derimi İçim dar bulur yerimi Gönlüm dağlarda bunalır. Ne kış, ne yazı isterim Ne bir dost yüzü isterim Hafif bir sızı isterim Ağrılar, sancılar gelir. Yanıma düşer kollarım Görünmez olur yollarım En sevgili emellerim Önüme ölü serilir. Ne bir dost, ne bir sevgili Dünyadan uzak bir deli... Beni sarar melankoli: Kafamın içersi ölür. |
Son Mektup Ey yâr, bu mektubu aldığın demde Kara topraklara verdim kendimi Her şey bana engel oldu alemde Bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi Benim gönlüm doğuşundan deliydi Başka dünyaların şaşkın seliydi Bunun böyle olacağı belliydi Her şey biter sel yerine döndü mü Dünya durmaz, bahar olur, kış olur Belki senin gözün yaş olur Ben garibim, benim gönlüm hoş olur Sevdiklerim ayda yılda andı mı Yıldız olur sana ışık tutarım Bülbül olur pencerende öterim Yer altında belki rahat yatarım Yer üstünde çektiklerim dindi mi Şimdi yaşamayı tatlı bulursun Koşarsın, gülersin, tez yorulursun Bir gün olur yine bana gelirsin Deli gönlün yaşamaya kandı mı |
DAĞLAR Başım dağ, saçlarım kardır, Deli rüzgarlarım vardır, Ovalar bana çok dardır, Benim meskenim dağlardır. Şehirler bana bir tuzak; İnsan sohbetleri yasak; Uzak olun benden, uzak, Benim meskenim dağlardır. Kalbime benzer taşları, Heybetli öter kuşları, Göğe yakındır başları; Benim meskenim dağlardır. Yarimi ellere verin; Sevdamı yellere verin; Yelleri bana gönderin; Benim meskenim dağlardır. Bir gün kadrim bilinirse, İsmim ağza alınırsa, Yerim soran bulunursa: Benim meskenim dağlardır |
Koşma Sevip sevip yâri ele kaptırmak Kara bahtın bana eski işidir. Ömrümdeki yıllar kadar yâr sevdim Her biri bir başkasının eşidir. Canlar verdim her birinin yoluna, Hepsi girdi bir yiğidin koluna, Bülbül bile kondu bir gül dalına, Boşta gezen bizim gönül kuşudur. Baktığım yok üzüntüye, sevince, Feryat etmem yâr başından savınca, Benim gibi sevmelidir sevince: Ne göz görür, ne kulağım işitir. Kara saçım dik başımda kar oldu, Ak saçımla yâr sevmesi âr oldu, Bana vuran eller değil, yâr oldu, Bu dert benim dertlerimin başıdır. Kimi âşık dileğine ulaşır, Sevdiğiyle cümbüş eder, gülüşür, Kimi benim gibi garip dolaşır, Asıl âşık kâm almıyan kişidir. |
AYIRDILAR Eller araya girdiler, Türlü fesatlar kurdular, Sevdamızı çok gördüler, Seni benden ayırdılar. Eridim, tükendim gamda; İnsaf yok ben? alemde, En fazla sevdiğim demde Seni benden ayırdılar. Gezilmez diyarlar gezdim, Yazılmaz koşmalar yazdım; Ben sensiz yaşıyamazdım, Seni benden ayırdılar. Şaşırdım aşka düştükçe, Yere vuruldum coştukça, Doğrulup sana koştukça, Seni benden ayırdılar. Kurbanı oldum bir hiçin, Görmem yüzünü sevincin... Niçin güzel yarim, niçin Seni benden ayırdılar? 1932 |
AĞLAYI AĞLAYI Yar, senden uzak ellerde Kaldım ağlayı ağlayı; Bitip tükenmez yollarda Öldüm ağlayı ağlayı. Bilmem sihir mi, büyü mü? Çözülmez aşkın düğümü; Ben sende istediğimi, Buldum ağlayı ağlayı. Güzel gördüm yığın yığın, Bel ince, gözleri baygın... Hepsinden güzel olduğun Bildim ağlayı ağlayı... Gel gaflet etme beni bul, Kuş gibi sineme sokul. Bak, ben senin kapına kul Oldum ağlayı ağlayı. Yar, neden gözlerin süzgün? Sakın sen de mi üzüldün? Ben senden ayrıldığım gün Güldüm ağlayı ağlayı. |
Türkiye`de Saat: 10:03 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2