![]() |
NAS Bismillahirrahmanirrahim 1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2- İnsanların hükümdârına, 3- İnsanların ilâhına, 4- O sinsi vesvesecinin şerrinden. 5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan. |
NASR Bismillahirrahmanirrahim 1- Allah'in yardimi ve fetih geldiginde, 2- Ve insanlarin dalga dalga Allah'in dinine girdiklerini gördügünde, 3-Rabbini ögerek tesbih et, O'ndan bagislanmani dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir |
NAZİAT Bismillahirrahmanirrahim 1. Canlari bogarcasina siddetle cekip alanlara and olsun, 2. Canlari kolaylikla alanlara and olsun, 3. Yuzup yuzup gidenlere and olsun, 4-5. Yaristikca yarisan ve isleri yoneten meleklere and olsun 6. O gun bir sarsinti sarsar. 7. Pesinden bir digeri gelir. 8. O gun kalbler titrer. 9. Insanlarin gozleri yere doner. 10. Derler ki: "Biz eski halimize mi dondurulecegiz?" 11. "Ufalanmis kemik oldugumuz zaman mi?" 12. Derler ki: "O takdirde bu zararina bir donustur." 13. Dogrusu bir tek ciglik yetecektir. 14. Hepsi hemen bir duzluge dokulecektir. 15. Musa'nin basindan gecen olay sana geldi mi? 16. Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona soyle hitap etmisti: 17. "Firavun'a git; dogrusu o azmistir." 18. "Ona de ki: Arinmaga niyetin var mi?" 19. "Rabbine giden yolu gostereyim ki O'na saygi duyup korkasin." 20. Bunun uzerine ona en buyuk mucizeyi gosterdi. 21. Ama Firavun yalanladi ve bas kaldirdi. 22. Geri donup yurudu. 23. Adamlarini toplayip seslendi: 24. "Sizin en yuce rabbiniz benim" dedi. 25. Allah bunun uzerine onu dunya ve ahiret azabina ugratti. 26. Dogrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardir. * 27-8. Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona sekil vermistir. 29. Gecesini karanlik yapmis, gunduzunu aydinlatmistir. 30. Ardindan yeri duzenlemistir. 31. Suyunu ondan cikarmis ve otlak yer meydana getirmistir. 32. Daglari yerlestirmistir. 33. Bunlari sizin ve hayvanlarinizin gecinmesi icin yapmistir. 34-Guc yetirilemeyen en buyuk baskin geldigi zaman, o gun, insan ne ugurda calistigini anlar. 36. Cehennem her bakanin gorecegi sekilde gosterilir. 37- Iste, azip da dunya hayatini tercih edenin varacagi yer suphesiz cehennemdir. 40-1. Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir. 42.Senden kiyametin ne zaman gelip catacagini sorarlar. 43. Nerde senden onu anlatmasi? 44. Onun bilgisi Rabbine aittir. 45. Sen sadece kiyametten korkani uyaransin. 46. Kiyameti gordukleri gun dunyada ancak bir aksam yahut bir kusluk vakti kadar kalmis olduklarini sanirlar. |
NEBE Bismillahirrahmanirrahim 1- Birbirlerine neyi soruyorlar? 2- O büyük haberden (kiyametten) mi? 3- Ki onlar onda ayriliga düsmektedirler. 4- Hayir, ilerde bilecekler. 5- Hayir hayir, ilerde bilecekler. 6- Biz yeryüzünü bir besik yapmadik mi? 7- Daglari da birer kazik kilmadik mi? 8- Sizleri çift çift yarattik. 9- Uykunuzu bir dinlenme yaptik. 10- Geceyi bir örtü yaptik. 11- Gündüzü de bir geçim zamani yaptik. 12- Üstünüze yedi saglam bina (gök) çattik. 13- Içlerine isik saçan bir kandil astik. 14- Yogunlasmis bulutlardan saril saril bir su indirdik. 15- Onunla taneler ve otlar çikaralim diye. 16- Ve sarmas dolas baglar bahçeler (çikaralim diye). 17- Kuskusuz o hüküm günü kararlastirilmis bir vakit olmustur. 18- O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz. 19- Gök de açilmis, kapi kapi olmustur. 20- Daglar yürütülmüs, serap olmustur. 21- Kuskusuz Cehennem gözetleme yeri olmustur. 22- Azginlar için son varilacak yer olmustur. 23- Orada çaglarca kalacaklardir. 24- Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir sey. 25- Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler). 26- Bir ceza ki tam yaptiklarina uygun. 27- Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardi. 28- Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalanci olmuslardi. 29- Biz ise herseyi sayip bir kitaba geçirmisiz. 30- (Onlara): "Simdi tadin (cezanizi). Artik size azabinizi artirmaktan baska bir sey yapmayacagiz" (denir). 31- Kuskusuz takva sahipleri için bir kurtulus var. 32- Bahçeler var, baglar var. 33- Memeleri tomurcuklanmis yasit kizlar var. 34- Dopdolu kadehler var. 35- Orada ne bos bir söz isitirler, ne de bir yalan. 36- (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bagis olarak (verilir). 37- O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasindakilerin Rabbidir. Rah-mân'dir. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz. 38- O gün Ruh ve melekler sira sira dururlar. Rahmân'in izin verdikleri disinda hiç kimse konusamaz. Izin verilen de dogruyu söyler. 39- Iste bu hak gündür. Artik dileyen Rabbine bir yol tutar. 40-Biz sizi yakin bir azap ile uyardik. O gün kisi ellerinin ne takdim ettigine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydi, ben bir toprak olaydim." |
NECM Bismillahirrahmanirrahim 1. Inmekte olan yildiza andolsun ki, 2. Arkadasiniz (Muhammed) sapmadi, azmadi. 3. O, hevâdan (arzularina göre) konusmaz. 4. O(nun konusmasi kendisine ) vahyedilenden baskasi degildir. 5. Onu, müthis kuvvetleri olan biri ögretti 6. (Ki o) akil ve görüsünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik sekliyle) dogruldu. 7. O, en yüksek ufukta idi. 8. Sonra (Cebrail ona) yaklasti ve (asagiya dogru) sarkti. 9. Onunla arasindaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldi. 10. (Allah), kuluna verdigi vahyi verdi. 11. Onun gördügünü kalb(i) yalanlamadi. 12. Onun gördükleri hakkinda simdi kendisi ile tartisacak misiniz. 13. Andolsun onu bir kez daha görmüstü. 14. Sidretü'l- Müntehâ'nin yaninda. 15. Ki Cennetü'l- Me'vâ onun yanindadir. 16 Sidre'yi kaplayan kapliyordu. 17. (Peygamberin) gözü sasmadi ve siniri asmadi. 18. Andolsun ki o, Rabbinin âyetlerinden en büyügünü gördü. 19. Siz de gördünüz degil mi o Lât ve Uzza'yi? 20. Ve üçüncü olarak da öteki (put) Menat'i? 21. Size erkek O'na disi öyle mi? 22. Öyle ise bu çok insafsizca bir taksim. 23. Onlar hiçbir sey degil, sirf sizin ve babalarinizin taktiginiz (bos) isimlerdir. Allah onlar hakkinda hiçbir delil indirmedi. Onlar yalniz zanna ve nefislerin sevdasina uyuyorlar. Halbuki onlara Rableri tarafindan yol gösterici gelmistir. 24. Yoksa her arzu ettigi sey, insanin kendisinin mi (olacak) dir? 25. Son da ilk de (ahiret de dünya da) Allah'indir. 26. Göklerde nice melek var ki Allah'in dileyip razi olduguna izin vermeden önce onlarin sefaatlari hiç bir ise yaramaz. 27. Ahirete iman etmeyenler meleklere disilerin adlarini takip duruyorlar 28. Onlarin bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, süphesiz hakikat bakimindan birsey ifade etmez. 29. Onun için bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatindan baska bir sey istemeyenlerden yüz çevir. 30. Iste onlarin ilimden erisebilecekleri (son sinir) budur. Süphesiz, Rabbin, yolundan sapani da iyi bilir; O, hidayette olani da iyi bilir. 31. Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'indir. Akibet (sonuçta) kötülük yapanlari yaptiklari ile cezalandiracak, güzel davrananlari da daha güzeliyle mükafatlandiracaktir. 32. Onlar ki günahin büyüklerinden ve çirkin islerden kaçinirlar, yalniz bazi küçük kusurlar hariç. Süphesiz Rabbinin affi genistir. O, sizi daha topraktan yarattigi zaman ve siz annelerinizin karinlarinda bulundugunuz sirada, sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çikarmayin. Çünkü O, kötülükten sakinani daha iyi bilir. 33. Simdi gördün mü O yüz çevireni? 34. Azicik verip (sonra vermemekte) direneni? 35. Gaybin bilgisi kendi yanindadir da, o mu görüyor? 36. Yoksa haber verilmedi mi Musa'nin sahifelerinde yazili olanlar? 37. Ve çok vefakâr olan Ibrahim'in sahifelerindekiler? 38. Ki hiçbir günahkâr baskasinin günah yükünü yüklenmez. 39. Dogrusu insana çalismasindan baska bir sey yoktur. 40. Ve çalismasi da yakinda görülecektir. 41. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir. 42. Ve süphesiz en son varis, Rabbinedir. 43. Dogrusu güldüren de aglatan da O'dur. 44. Öldüren de dirilten de O'dur. 45. Süphesiz erkegi, disiyi iki es yaratan O'dur, 46. Atildigi zaman bir nutfeden. 47. Süphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir. 48. Süphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur. 49. Dogrusu Si'râ yildizinin Rabbi O'dur. 50. O, helak etti önce gelen Âd'i. 51. Ve Semûd'u da birakmadi. 52. Önceden de Nuh kavmini (helak etmisti), çünkü onlar zulmetmis ve azmisti. 53. Alti üstüne getirilmis sehirleri devirip yikti. 54. Onlari neler kapladi neler! 55. O halde Rabbinin hangi nimetinden kusku duyuyorsun. 56. Bu da ilk uyaricilardan bir uyaricidir. 57. Yaklasan yaklasti. 58. Onu Allah'tan baska açiga çikaracak yoktur. 59. Simdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz? 60. Gülüyorsunuz da aglamiyorsunuz? 61. Ve siz mi kafa tutuyorsunuz ey gafiller? 62.Haydi Allah için secdeye kapanin ve O'na kulluk edin. |
NEML Bismillahirrahmanirrahim 1- Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur'ân'in ve apaçik bir kitabin âyetleridir. 2- Iman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere. 3- Ki o (müminler) namazi dosdogru kilarlar, zekati verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler. 4- Süphesiz biz, ahirete inanmayanlarin islerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmistir. 5- Iste bunlar, kendileri için oldukça agir bir azab bulunan kimselerdir, ahirette en çok ziyana ugrayacaklar da onlardir. 6- (Resulüm!) Süphesiz ki bu Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her seyi bilen Allah tarafindan indirilmektedir. 7- Hani Musa, ailesine söyle demisti: "Gerçekten ben bir ates gördüm, (gidip) size oradan bir haber getirecegim yahut bir kor ates getireyim, umarim ki isinirsiniz." 8- Oraya geldiginde söyle seslenilmisti: "Atesin bulundugu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kilinmistir! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!" 9- "Ey Musa! Iyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'im!" 10- "Asâni at!" (Asâyi atip) onu yilan gibi deprenir görünce dönüp arkasina bakmadan kaçti. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz." 11- "Ancak, kim haksizlik yapar, sonra yaptigi kötülügü iyilige çevirirse, bilsin ki ben (ona karsi da) çok bagislayiciyim, çok merhamet sahibiyim." 12- "Elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çikacaktir. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git), çünkü onlar yoldan çikmis bir kavim olmuslardir." 13- Bu sekilde âyetlerimiz onlarin gözleri önüne serilince, "Bu apaçik bir sihirdir" dediler. 14- Ve vicdanlari bunlar(in dogrulugun)a tam bir kanaat getirdigi halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onlari bile bile inkâr ettiler. Bozguncularin sonunun nice olduguna bir bak! 15- Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarinin birçogundan üstün kilan Allah'a hamd olsun" dediler. 16- Süleyman Davud'a varis olup dedi ki: "Ey insanlar! Bize kus dili ögretildi ve bize her seyden (nasip) verildi. Dogrusu bu apaçik bir lütuftur." 17- Cinlerden, insanlardan ve kuslardan mütesekkil ordulari Süleyman'in hizmetinde toplandi, hepsi bir arada (onun tarafindan) düzenli olarak sevkediliyordu. 18- Nihayet karinca vâdisine geldikleri zaman, bir karinca: "Ey karincalar! Yuvalariniza girin; Süleyman ve ordusu farkina varmadan sizi ezmesin!" dedi. 19- (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdigin nimete sükretmemi ve hosnut olacagin iyi is yapmami gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kullarin arasina kat." 20- (Süleyman) Kuslari gözden geçirdikten sonra söyle dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayiplara mi karisti?" 21- "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçik bir delil getirecek, ya da onu siddetli bir azaba ugratacagim, yahut bogazliyacagim!" 22- Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmedigin bir seyi ögrendim. Sebe'den sana çok dogru (ve önemli) bir haber getirdim. 23- "Gerçekten, onlara (Sebelilere) hükümdarlik eden, kendisine her türlü imkan verilmis ve büyük bir tahta sahip olan bir kadinla karsilastim." 24- "Onun ve kavminin, Allah'i birakip günese secde ettiklerini gördüm. Seytan, kendilerine yaptiklarini süslü göstermis de onlari dogru yoldan alikoymus. Bunun için hidayete giremiyorlar." 25- "Göklerde ve yerde gizleneni açiga çikaran, gizlediginizi ve açikladiginizi bilen Allah'a secde etmezler." 26- "(Halbuki) O büyük Ars'in sahibi olan Allah'tan baska tapilacak yoktur." 27- (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Dogru mu söyledin, yoksa yalancilardan misin, bakacagiz." 28- "Su mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarina bak." 29- (Süleyman'in mektubunu alan Sebe melikesi): "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup birakildi" dedi. 30- "Mektup Süleyman'dandir, Rahmân ve Rahîm Allah'in adiyla (baslamakta)dir. " 31- "Bana karsi bas kaldirmayin, teslimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadir)." 32- (Sonra Melike) dedi ki: "Beyler, ulular! Bu isimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanimda olmadan hiçbir isi kestirip atmam." 33- Onlar, söyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savas erbabiyiz, buyruk ise senindir; artik ne emredecegini düsün tasin." 34- Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayi perisan ederler ve halkinin ulularini hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardir" dedi. 35- "Ben (simdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayim elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler." 36- (Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman söyle dedi: "Siz bana mal ile yardim mi etmek istiyorsunuz? Allah'in bana verdigi, size verdiginden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz." 37- "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karsi koyamayacaklari ordularla gelir, onlari, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çikaririz!" 38- (Sonra Süleyman müsavirlerine) dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o Melike'nin tahtini bana getirebilir?" 39- Cinlerden bir ifrit, "Sen makamindan kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu ise gücüm ve güvenim var." dedi. 40- Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açip kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtini) yanibasina yerlesivermis görünce, "Bu, dedi, sükür mü edecegim, yoksa nankörlük mü edecegim diye beni sinamak üzere Rabbimin (gösterdigi) lütfundandir. Sükreden ancak kendisi için sükretmis olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstagnidir, çok kerem sahibidir." 41- (Süleyman devamla) dedi ki: "Onun tahtini bilemeyecegi bir vaziyete sokun; getirin bakalim taniyabilecek mi, yoksa taniyamayanlardan mi olacak?" 42- Melike gelince, "Senin tahtin da böyle mi?" dendi. O söyle cevap verdi: "Tipki o! Zaten bize daha önce bilgi verilmis ve biz teslimiyet göstermistik." 43- O'nu, Allah'tan baska taptigi seyler alikoymustu. Çünkü kendisi inkârci bir kavimdendi. 44- Ona "köske gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandi ve etegini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapilmis, seffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazik etmistim. Süleyman'in maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." 45- Andolsun ki, Allah'a ibadet edin diye Semud'a da kardesleri Salih'i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekisen iki zümre oluverdiler. 46- Salih dedi ki: "Ey benim kavmim! Iyilik dururken niçin kötülüge kosuyorsunuz? Ne olur Allah'a istigfar etseniz, belki rahmetine ulasirdiniz." 47- Cevap verdiler: "Senin ve beraberindekilerin yüzünden ugursuzluga ugradik." Salih: "Size çöken ugursuzluk (sebebi) Allah katinda (yazili)-dir. Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi. 48- O sehirde dokuz çete vardi ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapiyorlar, iyilik tarafina hiç yanasmiyorlardi. 49- Allah'a and içerek birbirlerine söyle dediler: "Gece ona ve ailesine baskin yapalim; sonra da velisine, 'Biz o ailenin yok edilisi sirasinda orada degildik, inanin ki dogru söylüyoruz' diyelim." 50- Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkinda olmadan onlarin planlarini altüst ettik. 51- Iste bak! Tuzaklarinin akibeti nice oldu: Onlari da, kavimlerini de toptan helak ettik. 52- Iste haksizliklari yüzünden çökmüs evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardir. 53- Iman edip Allah'a karsi gelmekten sakinanlari da kurtardik. 54- Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine söyle demisti: "Göz göre göre hala o hayasizligi yapacak misiniz?" 55- "Siz ille de kadinlari birakip sehvetle erkeklere yaklasacak misiniz? Dogrusu siz beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!" 56- Buna kavminin cevabi sadece: "Lût ailesini memleketinizden çikarin; baksaniza onlar (bizim yaptiklarimizdan) temiz kalmak isteyen insanlarmis!" demelerinden ibaret oldu. 57- Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardik. Yalniz karisi müstesna; onun geride (azaba ugrayanlarin içinde) kalmasini takdir ettik. 58- Onlarin üzerlerine öyle bir yagmur indirdik ki, ne kötü idi uyarilanlarin yagmuru! 59- (Resulüm!) de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kildigi kullarina. Allah mi hayirli, yoksa O'na kostuklari ortaklar mi?" 60- (Onlar mi hayirli) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir agacini bile bitirmeye gücünüzün yetmedigi güzel güzel bahçeler bitirmisizdir. Allah'la beraber baska bir ilâh mi var! Dogrusu onlar sapiklikta devam eden bir güruhtur. 61- (Onlar mi hayirli) yoksa, yeryüzünü oturmaya elverisli kilan, aralarinda nehirler akitan, onun için sabit daglar yaratan, iki deniz arasina engel koyan mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Hayir onlarin çogu (hakikatlari) bilmiyorlar. 62- (Onlar mi hayirli) yoksa, kendine yalvardigi zaman bunalmisa karsilik veren ve basindaki sikintiyi gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Ne kit düsünüyorsunuz! 63- (Onlar mi hayirli) yoksa, karanin ve denizin karanliklari içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yagmurun) önünde rüzgarlari müjdeci olarak gönderen mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Allah onlarin kostuklari ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. 64- (Onlar mi hayirli) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayi tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden riziklandiran mi? Allah ile beraber baska bir ilâh mi var? De ki: Eger dogru söylüyorsaniz, siz kesin delilinizi getirin haydi! 65- De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan baska kimse gaybi bilmez. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler. 66- Fakat ahiret hakkinda bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Ama onlar bundan bir süphe içindedirler. Çünkü onlar bundan yana kördürler. 67- Inkârcilar dediler ki: "Sahi biz ve atalarimiz toprak olduktan sonra gerçekten (diriltilip) çikarilacak miyiz?" 68- "And olsun ki, bu tehdit bize yapildigi gibi, daha önce atalarimiza da yapilmistir. Bu öncekilerin masallarindan baska bir sey degildir." 69- De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarlarin sonu nice oldu, bir bakin!" 70- (Habibim!) Onlara karsi mahzun olma, kurmakta olduklari tuzaklardan ötürü de sikinti duyma! 71- Bir de, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad (ettiginiz azab) hani, ne zaman?" derler. 72- De ki: "Çabucak gelmesini istediginiz seyin (azabin) bir kismi herhalde yakinda ensenize binecektir." 73- Süphesiz Rabbin, insanlara karsi lütuf sahibidir; fakat insanlarin çogu sükretmezler. 74- Rabbin elbette onlarin sinelerinin gizlediklerini de, açiga vurduklarini da bilir. 75- Gökte ve yerde gizli hiçbir sey yoktur ki apaçik bir kitapta (Lehv-i mahfuzda) bulunmasin. 76- Haberiniz olsun ki bu Kur'ân, Israil ogullarina, hakkinda ihtilaf edegeldikleri seylerin pek çogunu anlatmaktadir. 77- Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir. 78- Rabbin süphesiz, onlar arasinda kendi hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir. 79- Ve o halde sen Allah'a güven. Çünkü sen, apaçik hakikatin üzerindesin. 80- Bil ki sen, ölülere isittiremezsin, arkasini dönüp kaçmakta olan sagirlara da daveti duyuramazsin. 81- Sen körleri sapikliklarindan çevirip dogru yola getirecek degilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin. 82- Söylenen baslarina gelecegi vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" (canli) çikaririz ki bu, onlara insanlarin âyetlerimize kesin bir iman getirmemis olduklarini söyler. 83- Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarindan bir cemaati toplayacagimiz gün, artik onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler. 84- Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: "Siz benim âyetlerimi, ne oldugunu kavramadan yalan saydiniz öyle mi? Yoksa yaptiginiz baska neydi?" 85- Yaptiklari haksizliktan dolayi, o söz gerçeklesmistir; artik onlar konusamazlar. 86- Görmediler mi ki, dinlensinler diye geceyi yarattik ve (çalissinlar diye) gündüzü apaydinlik yaptik. Iman eden bir kavim için elbette bunda ibretler vardir. 87- Sûr'a üfürüldügü gün Allah'in diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehsete kapilir. Hepsi boyunlari bükük olarak O'na gelirler. 88- Sen daglari görürsün de, yerinde durur sanirsin. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her seyi sapasaglam yapan Allah'in sanatidir. Süphesiz ki O, yaptiklarinizdan tamamiyla haberdardir. 89- Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan da emin kalirlar. 90- Her kim de kötülükle gelirse artik yüzleri ateste sürtülür. "Baska degil ancak yaptiginiz amellerin cezasini çekeceksiniz." (denir). 91- (De ki): "Ben ancak her seyin sahibi olan ve burayi kutlu kilan bu sehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi." 92- "Ve Kur'ân'i okumam emredildi." Artik kim dogru yola gelirse, yalniz kendisi için gelmis olur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyaricilardanim." 93- Ve söyle de: Hamd, Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onlari görüp taniyacaksiniz. Rabbin, yaptiklarinizdan habersiz degildir. |
NİSA Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan esini yaratip ikisinden bir çok erkekler ve kadinlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'dan ve akrabalik (baglarini kirmak)tan sakinin. Süphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir. 2- Öksüzlere mallarini verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle degistirmeyin. Onlarin mallarini, kendi mallariniza karistirip yemeyin. Zira bu, büyük bir günahtir. 3- Eger öksüz kizlarla evlendiginizde onlara karsi adaletli davranamamaktan korkarsaniz, hosunuza giden diger kadinlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eger adaleti gözetmemekten korkarsaniz, o zaman bir tane ile veya elinizin altindakiyle (sahip oldugunuz câriye ile) yetinin. Dogruluktan ayrilmamak için bu daha elverislidir. 4- Kadinlara mehirlerini gönül hosluguyla verin. Eger onlar gönül rizasiyla size bir sey bagislarlarsa onu afiyetle yiyin. 5- Allah'in, sizi basina diktigi mallarinizi akli ermezlere vermeyin; o mallarla onlari besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. 6- Evlenme çagina gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onlarin akilca olgunlastiklarini görürseniz, mallarini kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarina sahip olacaklar" endisesiyle onlari israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onlarin malini yemekten çekinsin. Fakir olan ise, mesrû sûrette yesin. Mallarini kendilerine verdiginiz zaman, bunu sahitler karsisinda yapin. Hesap görücü olarak Allah yeter. 7- Ana, baba ve akrabalarin miras olarak biraktiklarinda erkeklerin hissesi vardir. Kadinlarin da ana, baba ve akrabalarin biraktiklarinda hisseleri vardir. Bunlar, az olsun çok olsun, farz kilinmis bir hissedir. 8- Paylasma sirasinda akrabalar, öksüzler, yoksullar hazir bulunurlarsa, onlara da bir sey verin ve onlara güzelce sözler söyleyerek gönüllerini alin. 9- Kendileri, geriye zayif çocuklar biraktiklari takdirde, onlarin geleceginden endise duyacak olanlar, (yetimler hakkinda da ayni) endiseyi duysunlar, Allah'dan sakinsinlar ve dogru söz söylesinler. 10- Yetimlerin mallarini haksiz yere yiyenler, muhakkak ki karinlarini atesle doldurmus olurlar ve cehennemi boylarlar. 11- Allah size evlatlarinizin miras taksimini söyle emrediyor: Çocuklarinizda, erkege iki kadin payi kadar, eger hepsi kadin olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasin üçte ikisi ve eger bir tek kadin ise o zaman ona malin yarisi vardir. Eger ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da birakmissa ana babanin her birine ölenin terekesinden altida bir; sâyet ölenin çocugu yok da, mirasçi olarak ana ve babasi kalmissa, ananin payi üçte birdir. Eger ölenin kardesleri varsa terekenin altida biri ananindir. Bu paylar, ölenin borçlari ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakimindan daha yakin oldugunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafindan farz kilinmistir. Süphesiz Allah alîmdir, hakîmdir. 12- Eger hanimlarinizin çocuklari yoksa, biraktiklari mirasin yarisi sizindir. Sâyet bir çocuklari varsa o zaman mirasin dörtte biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eger siz çocuk birakmadan ölürseniz, geriye biraktiginiz mirasin dörtte biri hanimlarinizindir. Sâyet çocuklariniz varsa o zaman biraktiginiz mirasin sekizde biri hanimlarinizindir. Bu paylar, yaptiginiz vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Eger ölen bir erkek veya kadinin çocugu ve babasi bulunmadigi halde kelâle olarak (yan koldan) mirasina konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kizkardesi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payi terekenin altida biridir. Eger mevcut olan kardesler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardesler mirasin üçte birini zarara ugratilmaksizin aralarinda esit olarak taksim ederler. Bu paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafindan bir emirdir. Allah her seyi bilen ve yarattiklarina çok yumusak davranandir. 13- Iste bütün bu hükümler, Allah'in koydugu hükümler ve çizdigi sinirlardir. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarindan irmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Iste büyük kurtulus budur. 14- Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve Allah'in koydugu sinirlari asarsa Allah onu da ebedî kalacagi cehennem atesine koyar. Onun için alçaltici bir azab vardir. 15- Kadinlarinizdan zina edenlere karsi, içinizden dört sahit getirin. Eger onlar, sahitlik yaparlarsa, bu kadinlari, ölüm alip götürünceye kadar veya Allah onlara bir çikis yolu açincaya kadar evlerde hapsedin. 16- Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eger onlar tevbe edip kendilerini islah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir. 17- Ancak Allah'in kabul etmesini vaad buyurdugu tevbe, o kimseler içindir ki, bilmeyerek günah isleyip hemen tevbe edenlerin tevbesidir. Iste Allah bunlarin tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir hakîmdir. (Her seyi bilendir, hikmet sahibidir). 18- Yoksa günah isleyip de kendisine ölüm gelince: "Iste ben simdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. Iste bunlara ahirette can yakici bir azap hazirlamisizdir. 19- Ey iman edenler! Kadinlara zorla varis olmaniz size helal degildir. Verdiginiz mehrin bir kismini kurtaracaksiniz diye, onlari sikistirmaniz da helal degildir. Ancak açik bir hayasizlik yapmis olurlarsa baska. Onlarla iyi geçinin. Eger kendilerinden hoslanmadinizsa, olabilir ki, siz bir seyden hoslanmasaniz da Allah onda bir çok hayir takdir etmis bulunur. 20- Eger bir esi birakip da yerine diger bir es almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermis de bulunsaniz, ondan bir sey geri almayin. O mali bir iftira ve açik bir günah isnadi yaparak geri alir misiniz? 21- Birbirinizle kaynasip basbasa kalmisken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almisken verdiginizi nasil geri alabilirsiniz? 22- Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarinizin nikahladigi kadinlarla evlenmeyiniz. Süphe yok ki o, pek çirkindi, igrenç idi, o ne fena bir âdetti. 23- Size sunlari nikahlamak haram kilindi: Anneleriniz, kizlariniz, kiz kardesleriniz, halalariniz, teyzeleriniz, erkek ve kiz kardeslerinizin kizlari, sizi emziren süt anneleriniz, süt kizkardesleriniz ve karilarinizin anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiginiz kadinlarinizdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kizlariniz. Eger üvey kizlarinizin anneleri ile zifafa girmemisseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) ogullarinizin hanimlari ile evlenmeniz ve iki kiz kardesi birlikte nikahlamaniz da haramdir. Ancak cahiliyyet devrinde geçen geçmistir. Süphesiz ki Allah gafur (çok bagislayici) ve çok merhamet edicidir. 24- Bir de harb esiri olarak sahibi bulundugunuz cariyeler müstesna, evli kadinlarla evlenmeniz de size haram kilindi. Bütün bunlar Allah'in üzerinize farz kildigi hükümlerdir. Bunlarin disinda kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarinizla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kilindi. O halde onlardan nikah ile faydalanmaniza karsilik mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdir. O mehri takdir edip kesinlestirdikten sonra birbirinizi razi etmenizde bir mahzur yoktur. Süphesiz ki Allah her seyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 25- Sizden her kim hür mümin kadinlari nikah edecek bir zenginlige gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altindaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rizasi ile nikahlamak var. Allah sizin imaninizi daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhus yaparlarsa, o vakit hür kadinlar hakkinda gerekli bulunan cezanin yarisi kendilerine lazim gelir. Bu hükümler, içinizden günah islemekten korkanlaradir. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayirlidir. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir). 26- Allah, sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden öncekilerin yollarini size göstermek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah, her seyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 27- Allah sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Halbuki sehvetlerine uyanlar ise, sizin dogru yoldan büyük bir meyl ile sapmanizi istiyorlar. 28- Allah, din hususundaki agir teklifleri sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan sabir ve tahammül bakimindan zayif yaratilmistir. 29- Ey iman edenler! Mallarinizi aranizda haksizlikla yemeyin. Ancak kendi rizanizla yaptiginiz ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canina kiymayin. Süphesiz Allah, size karsi çok merhametlidir. 30- Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasaklari islerse, yakinda onu cehennem atesine atacagiz. Onu atese atmak da Allah'a pek kolaydir. 31- Eger siz, yasaklandiginiz büyük günahlardan sakinirsaniz, diger kusurlarinizi örter, sizi güzel bir makama koyariz. 32- Bir de Allah'in baziniza, digerinden fazla verdigi seyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardir. Kadinlara da kendi kazandiklarindan bir pay vardir. Isteklerinizi Allah'in fazlindan ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her seyi hakkiyla bilendir. 33- Anne, baba ve akrabalarin biraktiklari her sey için bir mirasçi tayin ettik. Yemin akdiyle mirasçi kildiklarinizin paylarini da verin. Süphesiz Allah, her seye sahittir. 34- Erkekler, kadin üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi islerde) digerinden üstün yaratmistir. Bir de erkekler mallarindan (aile fertlerine) harcamaktadirlar. Iyi kadinlar, itaatkar olanlar ve Allah'in korunmasini emrettigi seyleri kocalarinin bulunmadigi zamanlarda da koruyanlardir. Fenalik ve geçimsizliklerinden korktugunuz kadinlara gelince: Önce kendilerine ögüt verin, yataklarindan ayrilin. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eger size itaat ederlerse kendilerini incitmeye baska bir bahane aramayin. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. 35- Eger kari-koca arasinin açilmasindan endiseye düserseniz bir hakem erkegin tarafindan, bir hakem de kadinin ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten baristirmak isterlerse, Allah kari-koca arasindaki darginlik yerine geçim verir. Süphesiz ki Allah hakkiyla bilendir, her seyin aslindan haberdardir. 36- Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir seyi ortak kosmayin. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komsulara, yakin komsulara, yaninda bulunan arkadasa, yolda kalanlara, sahip oldugunuz kölelere iyilik edin. Süphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. 37- Onlar ki hem kiskanir, cimrilik ederler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah'in kendilerine lütfundan verdigi nimeti gizlerler. Biz kâfirlere alçaltici bir azap hazirladik. 38- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarini, insanlara gösteris yapmak için harcarlar. Seytan kimin arkadasi olursa, o ne kötü arkadastir! 39- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah'in verdigi riziktan gösterissiz harcasalardi kendilerine ne zarar gelirdi? Allah onlarin söz ve islerini çok iyi bilendir. 40- Süphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eger yapilan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabini kat kat artirir. Ve kendi katindan büyük bir mükafat verir. 41- Her ümmetten bir sahit getirdigimiz ve seni de onlarin üzerine bir sahit yaptigimiz zaman bakalim kâfirlerin hali ne olacak!.. 42- Allah'i, inkar edip peygambere isyan edenler, o kiyamet günü yerle bir olmayi isterler. Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler. 43- Ey iman edenler! Sarhos iken ne söylediginizi bilinceye kadar namaza yaklasmayin. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklasmayin. Eger hasta olur, veya yolculukta bulunursaniz veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsaniz o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Süphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bagislayicidir. 44- Kendilerine kitaptan bir nasib verilmis olanlari görmüyor musun? Onlar, sapikligi satin aliyorlar ve sizin de yoldan sapmanizi istiyorlar. 45- Allah sizin düsmanlarinizi çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardimci olarak da Allah yeter. 46- Yahudilerden bir kismi, (Allah'in kitabindaki) kelimeleri esas mânâsindan kaydirip; dillerini egerek ve dine saldirarak, "Sözünü isittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olasi ve râinâ (bizi gözet)" diyorlar. Halbuki onlar, "Isittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak" deselerdi bu, kendileri için daha hayirli ve daha dogru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemistir. Artik onlar, pek azi müstesna, iman etmezler. 47- Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yaninizda bulunan (Tevrat)i tasdik etmek üzere indirdigimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakim yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi halkini (yahudileri) lanetledigimiz gibi onlari lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah'in emri mutlaka yerine gelecektir. 48- Dogrusu Allah, kendisine ortak kosulmasini asla affetmez. Ondan baskasini (diger günahlari) ise, diledigi kimseler için bagislar ve magfiret buyurur. Her kim Allah'a sirk kosarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmis olur. 49- Kendi nefislerini temize çikaranlari görmüyor musun? Hayir! Ancak Allah, diledigini temize çikarir. Onlara kil kadar zulmedilmez. 50- Bak nasil da Allah'a yalan uyduruyorlar. Apaçik bir günah olarak bu yeter. 51- "Su kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasib verilmis olanlari görmüyor musun! Onlar puta ve seytana inaniyorlar. Ve Allah'i tanimayanlara, "Bunlar, müminlerden daha dogru yoldadir." diyorlar. 52- Onlar, Allah'in lanet ettigi kimselerdir. Allah kime lanet ederse artik ona asla bir yardimci bulamazsin. 53- Yoksa onlarin mülkten bir payi mi vardir. Eger öyle olsaydi, insanlara bir çekirdegin zerresini bile vermezlerdi. 54- Yoksa onlar, Allah'in lütuf ve kereminden insanlara verdigi nimetleri kiskaniyorlar mi? Süphesiz biz, Ibrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermistik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik. 55- Iste o yahudilerden bir kismi ona iman etti. Bir kismi da ondan yüz çevirdi. O iman etmeyenlere cehennem alevi yeter. 56- Süphesiz ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarin bir atese atacagiz. Derileri pistikçe azabi duysunlar diye, kendilerine baska deriler verecegiz. Çünkü, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 57- Iman edip salih ameller isliyenleri ise, altlarindan irmaklar akan cennetlere koyacagiz. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz esler vardir. Onlari, koyu gölgeler altinda bulunduracagiz. 58- Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasinda hükmettiginiz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel ögüt veriyor. Süphesiz ki Allah her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla görendir. 59- Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eger herhangi bir seyde anlasmazliga düserseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inaniyorsaniz, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakimindan da daha güzeldir. 60- Sunlari görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandiklarini ileri sürüyorlar da taguta inanmamalari kendilerine emrolundugu halde, tagut önünde muhakemelesmek istiyorlar. Seytan da onlari bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapikliga düsürmek istiyor. 61- Onlara: "Allah'in indirdigine ve Peygambere gelin!" denince, münafiklarin senden büsbütün uzaklastiklarini görürsün. 62- Ya nasil, elleriyle yaptiklari yüzünden baslarina bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: "Biz sadece iyilik etmek ve arayi bulmak istedik." diye Allah'a yemin ediyorlar. 63- Onlar, Allah'in kalblerindekini bildigi kimselerdir; Onlara aldirma, onlara ögüt ver ve onlarin içlerine tesir edecek güzel söz söyle! 64- Biz hangi peygamberi gönderdikse, sirf Allah'in izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eger onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarinin bagislanmasini dileselerdi ve Resul de onlarin bagislanmasini dileseydi, elbette Allah'i affedici, merhametli bulurlardi. 65- Hayir! Rabbine andolsun ki is bildikleri gibi degil, onlar aralarinda çikan çekismeli islerde seni hakem yapip sonra da senin verdigin hükme karsi içlerinde hiçbir sikinti duymaksizin, tam bir teslimiyetle boyun egmedikçe iman etmis olamazlar. 66- Eger biz onlara: "Kendinizi öldürün, veya yurtlarinizdan çikin." diye yazmis olsaydik, içlerinden pek azi hariç, bunu yapamazlardi. Fakat kendilerine verilen ögütleri tutsalardi, elbette haklarinda hem daha hayirli, hem de daha saglam olurdu. 67- Ve o zaman elbette kendilerine katimizdan büyük mükafat verirdik. 68- Ve onlari elbette dogru yola iletirdik. 69- Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse iste onlar, Allah'in kendilerine nimet verdigi peygamberlerle, siddiklarla, sehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadastir! 70- Bu lütuf Allah'tandir. Bilen olarak Allah yeter. 71- Ey iman edenler! Düsmana karsi her türlü savunma tedbirinizi aliniz. Onlara karsi ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekün seferber olunuz. 72- Süphesiz içinizden bir kismi vardir ki, pek agir davranir. Eger basiniza bir musibet gelirse: "Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadim." der. 73- Ve eger Allah'tan size bir lütuf ve zafer erisecek olsa, sizinle kendisi arasinda hiç sevgi yokmus gibi, bu sefer de hiç süphesiz söyle diyecek: "Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydim da büyük murada ereydim." 74- O halde geçici dünya hayatini, ebedî ahiret hayati karsiliginda satacak olanlar, Allah yolunda savassinlar. Her kim Allah yolunda savasir da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarin pek büyük bir mükafat verecegiz. 75- Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halki zâlim olan memleketten çikar, tarafindan bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katindan bir kurtarici gönder" diye yalvarip duran zayif ve zavalli erkekler, kadinlar ve çocuklarin kurtarilmasi ugrunda savasa çikmiyorsunuz? 76- Iman edenler, Allah yolunda savasirlar. Inkâr edenler de tagut yolunda savasirlar. O halde siz seytanin taraftarlarina karsi savasin. Çünkü seytanin hilesi zayiftir. 77- Kendilerine, "Ellerinizi savastan çekin, namazi kilin, zekati verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savas yazilinca hemen içlerinden bir kismi insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savas yazdin? Ne olurdu bize azicik bir müddet daha tanimis olsaydin da biraz daha yasasaydik?" derler. Onlara de ki: "Dünya zevki ne de olsa azdir, ahiret, Allah'a karsi gelmekten sakinan için daha hayirlidir ve size kil kadar haksizlik edilmez." 78- Her nerede olursaniz olun ölüm size yetisir, son derece saglam kaleler içinde de bulunsaniz yine kurtulamazsiniz. Onlara bir iyilik erisirse "Bu, Allahtandir" derler, bir kötülüge ugrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandir." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanasmiyorlar? 79- (Ey insanoglu!) sana gelen her iyilik Allah'tandir, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna sahit olarak da Allah yeter. 80- Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik. 81- Sana "Peki" derler, fakat senin yanindan çiktiklarinda, içlerinden birtakimi, geceleyin (gündüz) söylemis olduklarinin tersini kurarlar. Allah onlarin geceleyin tasarladiklarini yaziyor. Sen onlara aldirma. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter. 82- Onlar hâlâ Kur'ân'i geregi gibi düsünüp anlamaya çalismazlar mi? Eger o Allah'tan baskasi tarafindan indirilmis olsaydi mutlaka onda birçok çeliskiler bulurlardi. 83- Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiginde onu hemen yayiverirler. Halbuki onu peygambere ve aralarinda yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çikarmaya gücü yetenler, onu anlarlardi. Allah'in üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydi, pek aziniz hariç, seytana uyardiniz. 84- (Ey Muhammed) Allah yolunda savas! Sen ancak kendi yaptigindan sorumlusun. Müminleri de savasa tesvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kirar. Hiç süphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezasi daha çetindir. 85- Kim güzel bir iste aracilik ederse, ona o isin sevabindan bir pay vardir. Kim de kötü bir seyde aracilik yaparsa, ona da o kötülükten bir pay vardir. Allah her seyi gözetip karsiligini verir. 86- Siz bir selam ile selamlandiginiz zaman, siz de ondan daha güzeliyle karsilik verin veya verilen selami aynen iade edin. Süphesiz Allah, her seyin hesabini geregi gibi yapandir. 87- Kendinden baska ilâh olmayan Allah, sizi kiyamet gününde mutlaka biraraya toplayacaktir. Bunda asla süphe yoktur. Allah'tan daha dogru sözlü kim olabilir? 88- O halde, siz niçin münafiklar hakkinda iki gruba ayriliyorsunuz? Allah onlari kazandiklari günah yüzünden terslerine döndürdügü halde Allah'in saptirdigini yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptirirsa, sen onun için bir çikis yolu bulamazsin. 89- Onlar, küfür isledikleri gibi, sizin de küfür isleyip kendileriyle bir olmanizi arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eger bundan yüz çevirirlerse onlari yakalayin ve buldugunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardimci edinmeyin. 90- Ancak o kimselere dokunmayin ki, sizinle aralarinda anlasma olan bir kavme siginmis bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savasmayi gönüllerine sigdiramayip tarafsiz olarak size gelmislerdir. Eger Allah dileseydi, onlari size musallat kilardi, onlar da sizinle savasirlardi. Eger onlar sizden uzak dururlar, sizinle savasmayip size baris teklif ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemistir. 91- Diger birtakim kimseleri de bulacaksiniz ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuslarinda onun içine basasagi dalarlar. Eger bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini buldugunuz yerde yakalayin ve öldürün. Iste bunlar aleyhinde size açik bir ferman verdik. 92- Hata disinda bir mümin, diger bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlislikla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bagislamasi müstesnadir. Eger öldürülen, mümin olmakla beraber size düsman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eger öldürülen sizinle aralarinda antlasma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafindan tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutmasi gerekir. Allah, Alimdir (her seyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir). 93- Kim bir mümini kasten öldürürse, cezasi, içinde ebedî olarak kalacagi cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmis ve onun için büyük bir azab hazirlamistir. 94- Ey Iman edenler! Allah yolunda cihada çiktiginiz zaman, mümini kâfirden ayirmak için iyice arastirin. Size selam veren kimseye, dünya hayatinin menfaatini gözeterek, "Sen mümin degilsin" demeyin. Allah katinda çok ganimetler var. Islâm'a ilk önce girdiginiz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lutufta bulundu. Onun için iyice arastirin. Süphesiz ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir. 95- Müminlerden özür sahibi olmaksizin oturanlarla Allah yolunda mallariyla, canlariyla cihad edenler esit olamazlar. Allah, mallariyla, canlariyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kildi. Allah onlarin hepsine de cenneti vaad etmistir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanlarin üzerinde büyük bir ecir vermistir. 96- Kendi katindan derece derece rütbeler, bir magfiret ve rahmet vermistir. Öyle ya, O çok bagislayici, çok merhamet edicidir. 97- Melekler, kendilerine zulmeden kisilerin canlarini aldiklarinda, onlara, "Ne iste idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yer yüzünde zayif kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'in yeryüzü genis degil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. Iste bunlarin varacaklari yer cehennemdir. O ne kötü gidis yeridir. 98- Ancak gerçekten aciz ve zayif olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadinlar ve çocuklar hariç... 99- Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Allah çok affedici, çok bagislayicidir. 100- Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genislik de bulur. Her kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek maksadiyla evinden çikar da sonra kendisine ölüm yetisirse, kuskusuz onun mükafati Allah'a düser. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir. 101- Yeryüzünde sefere çiktiginizda kâfirlerin size bir kötülük yapacagindan korkarsaniz namazi kisaltmanizda size bir vebal yoktur. Kuskusuz kâfirler sizin apaçik düsmaninizdir. 102- Sen onlarin aralarinda bulunup da onlara namaz kildirdiginda içlerinden bir kismi seninle beraber namaza dursun. Silahlarini da yanlarina alsinlar. Bunlar secdeye vardiklarinda diger bir kismi arkanizda beklesin. Sonra o namaz kilmamis olan diger kisim gelsin seninle beraber kilsinlar ve ihtiyatli bulunsunlar, silahlarini yanlarina alsinlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarinizdan ve esyanizdan bir gafil olsaniz da size ani bir baskin yapsalar. Eger size yagmur gibi bir eziyet erisir veya hasta olursaniz silahlarinizi birakmanizda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyati elden birakmayin. Kuskusuz Allah kâfirlere alçaltici bir azap hazirlamistir. 103- O korkulu zamanda namazi kildiniz mi gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlariniz üzerinde hep Allah'i zikredin. Korkudan kurtuldugunuzda namazi tam erkani ile kilin. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazili bir farzdir. 104- Düsman toplulugunu takip etmede gevseklik göstermeyin. Eger siz aci duyuyorsaniz, kuskusuz onlar da sizin aci duydugunuz gibi aci çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onlarin ümit edemeyecekleri seyleri umuyorsunuz. Kuskusuz Allah her seyi bilendir, hikmet sahibidir. 105- Biz sana Kitab (Kur'ân)i hak olarak indirdik ki, insanlar arasinda Allah'in sana gösterdigi sekilde hüküm veresin. Sakin hainlerin savunucusu olma! 106- Allah'tan bagislanmani dile. Süphesiz, Allah bagislayicidir, esirgeyicidir. 107- Kendilerine hainlik edenleri savunma. Muhakkak Allah hain günahkârlari sevmez. 108- Bunlar, insanlardan (hainliklerini) gizlerler de, Allah'tan gizlemezler. Oysa O, geceleyin istemedigi seyi kurarlarken onlarin yani baslarindadir. Allah, onlarin yaptiklarini (ilmiyle) kusatmistir. 109- Haydi siz dünya hayatinda onlari savunuverdiniz (diyelim). Peki kiyamet gününde Allah'in huzurunda onlari kim savunacaktir? Yahut onlara kim vekil olacaktir? 110- Kim bir kötülük isler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bagislanmasini dilerse, Allah'i bagislayici ve esirgeyici bulur. 111- Kim bir kötülük islerse, kendi nefsine kötülük etmis olur. Allah her seyi hakkiyle bilendir, hikmet sahibidir. 112- Kim bir hata veya bir günah isler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmis ve apaçik bir günah yüklenmis olur. 113- Eger Allah'in sana lütuf ve merhameti olmasaydi, onlardan bir güruh seni sapitmaya çalisirdi. Halbuki onlar, ancak kendi nefislerini saptirirlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab (Kur'an)i ve hikmeti indirmis ve sana bilmedigin seyleri ögretmistir. Allah'in sana olan lütfu büyüktür. 114- Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayi veyahut da insanlar arasini düzeltmeyi emreden(ler)inki hariç, onlarin aralarindaki gizli gizli konusmalarinin çogunda hiçbir hayir yoktur. Kim bunlari sirf Allah'in rizasini kazanmak için yaparsa, yakinda ona büyük bir mükafat verecegiz. 115- Kim kendisine dogru yol besbelli olduktan sonra Peygamber'e karsi çikar, müminlerin yolundan baskasina uyup giderse onu döndügü yolda birakiriz ve cehenneme sokariz. Orasi ne kötü bir gidis yeridir. 116- Süphesiz Allah kendisine ortak kosulmasini bagislamaz. Bunun disinda diledigini bagislar. Allah'a ortak kosan, muhakkak ki, derin bir sapikliga düsmüstür. 117- Onlar, Allah'i birakirlar da, yalniz disilere taparlar. Böylece ancak inatçi seytana tapmis olurlar. 118, 119- Allah o seytana lanet etti. Ve o da: "Elbette senin kullarindan belirli bir pay alacagim, onlari mutlaka saptiracagim, onlari bos kuruntulara sokacagim, ve onlara emredecegim de hayvanlarin kulaklarini yaracaklar, onlara emredecegim de Allah'in yaratisini degistirecekler" dedi. Kim Allah'i birakip da seytani dost edinirse, süphesiz o, apaçik bir ziyana ugramis olur. 120- Seytan onlara vaad eder ve onlari bos umutlarla oyalar. Oysa seytanin onlara vaadi, aldatmadan baska bir sey degildir. 121- Bunlarin varacaklari yer cehennemdir. Ondan kurtulmak için çare bulamazlar. 122- Iman edip iyi isler yapanlari da altlarindan irmaklar akan cennetlere sokacagiz, orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu, Allah'in gerçek vaadidir. Allah'dan daha dogru sözlü kim olabilir? 123- (Is), ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kötülük yapan, o yüzden cezalandirilir. O, kendisine Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir yardimci bulabilir. 124- Erkek veya kadin, kim mümin olur da güzel amellerden islerse, iste onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksizliga ugratilmazlar. 125- Iyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve Ibrahim'in dinine dosdogru olarak tâbi olan kimseden, din bakimindan daha iyi kim olabilir? Allah, Ibrahim'i dost edinmisti. 126- Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Allah, her seyi kusaticidir. 127- Kadinlar hakkinda senden fetva isterler. De ki: Onlar hakkindaki fetvayi size Allah veriyor: Yazilmis haklari olan mirasi kendilerine vermediginiz ve nikahlanmayi istemediginiz öksüz kizlar ve zavalli çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmaniz hakkinda Kitap'ta size okunan âyetler vardir. Sizin her yaptiginiz iyiligi, muhakkak Allah bilir. 128- Eger bir kadin kocasinin geçimsizliginden, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endise ederse, aralarinda bir sulh yapmalarinda, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayirlidir. Zaten nefisler kiskançliga hazirdir. Eger iyi geçinir ve geçimsizlikten sakinirsaniz, süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir. 129- Kadinlariniz arasinda her yönden adaletli davranmaya ne kadar ugrassaniz buna güç yetiremezsiniz. Bari birisine tamamen kapilip da digerini askiya alinmis gibi birakmayin. Eger arayi düzeltir ve haksizliktan korunursaniz, süphesiz Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir. 130- Eger kari-koca birbirlerinden ayrilacak olurlarsa, Allah, onlarin her birini genis lutfuyla muhtaç birakmaz. Allah'in lutfu genistir, hikmeti büyüktür. 131- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size Allah'tan korkmanizi emrettik. Eger inkâr ederseniz, biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Allah hiçbir seye muhtaç degildir, hamd ve senâ O'na yakisir. 132- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Vekil olarak Allah yeter. 133- Ey insanlar! Eger Allah dilerse sizi giderir de baskalarini getirir. Ve Allah, buna kadirdir. 134- Kim dünya nimetini isterse, bilsin ki dünya ve ahiret nimeti Allah katindadir. Allah her seyi çok iyi isiten ve çok iyi görendir. 135- Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babaniz ve yakin akrabaniz aleyhine de olsa, yalniz Allah için sahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakindir. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklasmayin. Eger (sahitlik ederken) dilinizi eger, bükerseniz veya çekinirseniz, süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir. 136- Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdigi Kitab'a, ve daha önce indirdigi kitaba iman edin. Kim Allah'i, meleklerini, kitaplarini, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapikligin en koyusuna düsmüs olur. 137- Iman edip sonra inkâr eden, sonra iman edip tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarinda ileri gidenleri Allah ne bagislayacak, ne de dogru yola eristirecektir. 138- Münafiklara da haber ver ki, kendileri için çok aci bir azab vardir. 139- Onlar, müminleri birakip kâfirleri dost ediniyorlar. Onlarin yaninda izzet ve seref mi ariyorlar? Halbuki bütün izzet ve seref Allah'a aittir. 140- Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'in âyetlerinin inkâr edildigini ve onlarla alay edildigini isittiginiz zaman, baska bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayin. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafiklarin ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktir. 141- Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eger Allah tarafindan size bir zafer nasip olursa: "Biz sizinle beraber degil miydik?" derler. Sayet kâfirlerin zaferden bir payi olursa: (Bu defa da onlara): "Size üstünlük saglayarak sizi müminlerden korumadik mi?" derler. Allah, kiyamet gününde aranizda hükmünü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir. 142- Münafiklar, Allah'i aldatmaya çalisirlar. Halbuki Allah, onlarin oyunlarini baslarina geçirecektir. Onlar, namaza kalktiklari zaman tembel tembel kalkarlar. Insanlara gösteris yaparlar. Allah'i pek az anarlar. 143- Münafiklar, küfür ile iman arasinda bocalamaktadirlar. Ne bu müminlere baglanirlar, ne de su kâfirlere. Allah kimi dogru yoldan saptirirsa, sen artik ona kurtulus yolu bulamazsin. 144- Ey iman edenler! Müminleri birakip da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçik bir delil mi vermek istiyorsunuz? 145- Süphesiz ki münafiklar, cehennem atesinin en asagi tabakasindadirlar. Onlara bir yardim edici de bulamazsin. 146- Ancak tevbe edenler, durumlarini düzeltenler, Allah'a sarilanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak baglananlar müstesna. Iste bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir. 147- Eger sükreder ve iman ederseniz Allah size azabi ne yapar? Allah, sükredenlerin mükafatini veren ve her seyi bilendir. 148- Allah, zulme ugrayanlarin disinda, çirkin sözün açikça söylenmesinden hoslanmaz. Allah her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla bilendir. 149- Bir hayri açiklar yahut gizlerseniz, yahut da bir kötülügü bagislarsaniz, biliniz ki, Allah da çok bagislayicidir, her seye hakkiyla kadirdir. 150- Onlar, Allah'i ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasini ayirmak isterler. "Kimine inaniriz, kimini inkâr ederiz" derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasinda bir yol tutmak isterler. 151- Iste onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltici bir azab hazirlamisizdir. 152- Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasinda ayirim yapmayanlara (Allah) pek yakinda mükafatlarini verecektir. Allah çok bagislayicidir, çok merhametlidir. 153- Kitap ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Musa'dan bundan daha büyügünü istemisler ve: "Allah'i bize açikça göster" demislerdi. Haksizliklari sebebiyle onlari yildirim çarpti. Sonra kendilerine açik deliller geldigi halde buzagiyi (tanri) edinmislerdi. Onlari bundan dolayi da affettik. Ve Musa'ya açik bir delil (yetki) verdik. 154- Söz vermeleri için Tur dagini üzerlerine kaldirdik. Onlara: "O kapidan secde ederek girin" dedik. Yine onlara: "Cumartesi yasagini çignemeyin" dedik ve onlardan saglam bir söz aldik. 155- Verdikleri sözden dönmeleri, Allah'in âyetlerini inkâr etmeleri, haksiz yere peygamberlerini öldürmeleri ve "kalblerimiz kiliflidir" demelerinden dolayi (baslarina türlü belalar verdik). Dogrusu Allah, inkârlari sebebiyle onlarin kalplerini mühürlemistir. Pek azi hariç onlar inanmazlar. 156-(Kalblerinin mühürlenmesinin diger bir sebebi de Isa'yi) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalaridir. 157- Bir de "Biz Allah'in peygamberi Meryem oglu Isa Mesih'i öldürdük" demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astilar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara Isa gibi gösterildi. Onun hakkinda anlasmazliga düsenler, ondan yana tam bir kusku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. 158- Fakat Allah onu kendisine yükseltmistir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir. 159- Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (Isa'ya) iman etmis olmasin. Kiyamet gününde o, onlara sahitlik edecektir. 160/161- Yahudilerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri Allah yolundan alikoymalari, yasaklandiklari halde faiz almalari ve insanlarin mallarini haksiz yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kilinan temiz seyleri haram kildik. Onlardan kâfir olanlara can yakici bir azap hazirladik. 162- Fakat onlardan ilimde derinlesmis olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazi kilan, zekati veren, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerdir. Iste onlara büyük bir mükafat verecegiz. 163- Muhakkak biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik. Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a, torunlarina, Isa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik. 164- Daha önce sana anlattigimiz peygamberlerle, anlatmadigimiz baska peygamberlere de (vahyettik). Ve Allah Musa ile de konustu. 165- Peygamberleri müjdeciler ve azab habercileri olarak gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanlarin Allah'a karsi bir bahaneleri olmasin. Allah mutlak üstündür, yegane hikmet sahibidir. 166- Fakat Allah, sana indirdigini kendi ilmiyle indirmis olduguna sahitlik eder. Melekler de buna sahitlik ederler. Allah'in sahitligi de kafidir. 167- Süphesiz inkâr edip, insanlari Allah yolundan alikoyanlar, derin bir sapikliga düsmüslerdir. 168- Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bagislar, ne de dogru bir yola eristirir. 169- Onlari ancak cehennemin yoluna (iletecek ve) onlar orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu ise Allah'a çok kolaydir. 170 - Ey insanlar, Resul size, Rabbi'nizden hakki (gerçegi) getirdi. Kendi yarariniza olarak ona inanin. Eger inkâr ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Allah bilendir, hikmet sahibidir. 171- Ey kitab ehli! Dininizde taskinlik etmeyin ve Allah hakkinda ancak dogru olani söyleyin! Meryem oglu Isa Mesih, sadece Allah'in elçisi, Meryem'e atmis oldugu kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanin (Allah) üçtür demeyin. Kendi yarariniz için buna son verin. Muhakkak ki Allah tek bir ilâhtir. O, çocuk sahibi olmaktan yüce (münezzeh)dir. Göklerdeki ve yerdekilerin hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter. 172 - Hiçbir zaman Mesih de Allah'in bir kulu olmaktan çekinmez, Allah'a yakin melekler de. Kim O'na kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, onlarin hepsini huzuruna toplayacaktir. 173- Inanip güzel isler yapanlara gelince, onlarin mükafatlarini eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazlasini da verecektir. Allah'a kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara da siddetli bir sekilde azab edecek ve onlar Allah'dan baska kendilerine ne bir dost, ne de bir yardimci bulamayacaklardir. 174 - Ey insanlar! Size Rabbinizden bir delil (Muhammed) geldi ve size apaçik bir nur indirdik. 175 - Allah'a inanip O'na simsiki sarilanlari (Allah), kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdogru yola iletecektir. 176- Senden fetva istiyorlar. Deki: "Allah size kelâle (babasiz ve çocuksuz kimse) nin mirasi hakkinda hükmünü açikliyor: Çocugu olmayan, fakat kiz kardesi bulunan bir kisi ölürse, biraktigi malin yarisi o (kiz kardesi)nundur. Çocugu olmayan kiz kardes ölürse, erkek kardes ona varis olur. Eger (ölenin) iki kiz kardesi varsa, biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger kardesler erkek ve kiz olurlarsa, erkegin hissesi, iki kizin hissesi kadardir. Sasirmamaniz için Allah size (hükümlerini) açikliyor. Allah, her seyi hakkiyla bilendir. |
NUH Bismillahirrahmanirrahim 1- Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine aci bir azap gelmezden önce onlari uyar" diye. 2- Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açik bir uyariciyim". 3- Söyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin." 4- "Günahlarinizi bagislasin ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuskusuz Allah'in takdir ettigi süre gelince ertelenmez. Eger bilseydiniz.." (inanirdiniz). 5- Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim." 6- "Fakat benim çagirmam, onlarin sadece kaçmalarini artirdi." 7- "Ben onlari senin bagislaman için her davet ettigimde, onlar parmaklarini kulaklarina tikadilar, elbiselerine büründüler, israr ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. " 8- "Sonra ben onlari açik açik çagirdim." 9- "Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. " 10- "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bagislamasini isteyin. Çünkü o çok bagislayicidir." 11- "Üzerinize gökten bol yagmur yagdirsin." 12- "Mallar ve ogullar vererek sizin imdadiniza kossun. Sizin için bahçeler yapsin, irmaklar yapsin." 13- "Niçin siz Allah'a bir vakar yakistiramiyorsunuz?" 14- "Oysa o sizi asama asama yaratmistir." 15- "Görmediniz mi Allah yedi gögü uygun tabakalar halinde nasil yaratmis?" 16- Ve Ay'i bunlarin içinde bir nur yapmis, günesi de bir lamba kilmis. 17- Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi. 18- Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çikaracaktir. 19- Allah sizin için yeri bir yaygi yapmistir. 20- Ki, ondan açilan genis genis yollarda gidesiniz. 21. Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; mali ve çocugu hüsrandan baska bir seyini artirmayan kimsenin ardina düstüler." 22. "Büyük büyük tuzaklar kurdular." 23. Dediler ki: "Sakin tanrilarinizi birakmayin, ne Vedd'i, ne Suva'i ve ne de Yegus'u, Yeûk'u ve Nesr'i." 24. Çok kisiyi yoldan saptirdilar. Sen de o zalimlerin sadece saskinliklarini artir. 25. Hatalarindan dolayi boguldular, atese sokuldular, kendilerine Allah'a karsi yardimcilar da bulamadilar. 26. Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kisi birakma." 27. "Zira sen onlari birakirsan kullarini yoldan çikarirlar ve sadece ahlâksiz ve kâfir çocuklar dogururlar." 28-"Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmis erkek ve kadinlara magfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artir." |
NUR Bismillahirrahmanirrahim 1- (Iste bu âyetler) bizim indirdigimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kildigimiz bir sûredir. Belki düsünüp ögüt alirsiniz diye onda açik açik âyetler indirdik. 2- Zina eden kadin ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inaniyorsaniz, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakin acima duygusu kaplamasin! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya sahit olsun. 3- Zina eden erkek, zina eden veya müsrik olan bir kadindan baskasi ile evlenemez; zina eden bir kadinla da ancak zina eden veya müsrik olan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kilinmistir. 4- Namuslu kadinlara zina isnadinda bulunup, sonra (bunu ispat için) dört sahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artik onlarin sahitligini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardirlar. 5- Ancak bundan sonra tevbe edip islah olanlar müstesnadir. Çünkü Allah çok bagislayici ve merhametlidir. 6- Eslerine zina isnadinda bulunup da kendilerinden baska sahitleri olmayanlara gelince, onlarin her birinin sahitligi kendisinin dogru söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ederek sahitlik etmesidir. 7- Besinci defa da, eger yalan söyleyenlerden ise, Allah'in lanetinin kendi üzerine olmasini dilemesidir. 8- Kadinin, kocasinin yalan söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ve sahitlik etmesi, 9- Besinci defa da, eger (kocasi) dogru söyleyenlerden ise, Allah'in gazabinin kendi üzerine olmasini dilemesi kendisinden cezayi kaldirir. 10- Ya Allah'in size bol lütfu ve merhameti olmasaydi ve Allah tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydi (haliniz nice olurdu.)? 11- Haberiniz olsun ki (Muhammed'in esine) bu agir ifki (iftirayi) uyduranlar sizin içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük saymayin; aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan herbir kisiye, günah olarak ne islemisse (onun karsiligi ceza) vardir. (Elebaslilik yapan, bu yüzden de) bu günahin büyügünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardir. 12- Erkek ve kadin müminlerin, bu iftirayi isittiklerinde kendi vicdanlari ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi? 13- (Bu iddiayi ortaya atanlarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki sahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler. 13- (Bu iddiayi ortaya atanlarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki sahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler. 14- Eger dünyada ve ahirette Allah'in lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydi, size mutlaka büyük bir azab isabet ederdi. 15- Çünkü siz bu iftirayi, gelisi güzel birbirinizin agzindan aliyor ve hakkinda bilgi sahibi olmadiginiz (bu uydurma haberi) agizlarinizda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz oldugunu saniyorsunuz. Halbuki bu, Allah katinda çok büyük bir suçtur. 16- Onu duydugunuzda "Bunu konusup yaymamiz bize yakismaz. Hasâ! Bu, çok büyük bir iftiradir..." demeli degil miydiniz? 17- Eger inanmis insanlarsaniz, Allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakindirip uyariyor. 18-Ve Allah âyetlerini size açikliyor. Allah, (isin iç yüzünü) çok iyi bilir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir. 19- Inananlar arasinda kötü söz ve davranisin yayilmasini arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de aci veren bir azab vardir. (Her seyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz. 20- Ya sizin üstünüze Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi; Allah çok sefkatli ve merhametli olmasaydi (haliniz nice olurdu)? 21- Ey iman edenler! Seytanin adimlarini takip etmeyin. Kim seytanin adimlarini takip ederse, sunu bilsin ki o, edepsizlikleri ve kötülügü emreder. Eger üstünüzde Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi, içinizden hiçbir kimse temize çikmazdi. Fakat Allah, diledigini arindirir. Allah isitir ve bilir. 22- Içinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarindan) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bagislasinlar, feragat göstersinler. Allah'in sizi bagislamasini arzulamaz misiniz? Allah çok bagislayandir, çok merhametlidir. 23- Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadinlara zina isnadinda bulunanlar, dünya ve ahirette lanetlenmislerdir. Onlar için çok büyük bir azab vardir. 24- O gün dilleri, elleri ve ayaklari, yapmis olduklarindan dolayi aleyhlerinde sahitlik edecektir. 25- O gün Allah onlara gerçek cezalarini tastamam verecek ve onlar Allah'in gerçek oldugunu anlayacaklar. 26- Kötü kadinlar, kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadinlara; temiz kadinlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadinlara yarasir. Iste bu temiz olan, (iftiracilarin) söylediklerinden çok uzaktirlar. Kendileri için bagislanma ve güzel bir rizik vardir. 27- Ey iman edenler! Kendi evinizden baska evlere, geldiginizi farkettirip ev halkina selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir. Herhalde (bunu) düsünüp anlarsiniz. 28- Orada kimse bulamazsaniz, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eger size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha temiz bir davranistir. Allah, yaptiginizi bilir. 29- Içinde kendinize ait bir seylerin bulundugu oturulmayan bir eve girmenizde herhangi bir sakinca yoktur. Allah, sizin açiga vurduklarinizi da, gizlediklerinizi de bilir. 30- (Resulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, irzlarini da korumalarini söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranistir. Süphesiz Allah, onlarin yapmakta olduklarindan haberdardir. 31- Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kisimlari müstesna olmak üzere, zinetlerini teshir etmesinler. Bas örtülerini, yakalarinin üzerine (kadar) örtsünler. Kocalari, babalari, kocalarinin babalari, kendi ogullari, kocalarinin ogullari, erkek kardesleri, erkek kardeslerinin ogullari, kiz kardeslerinin ogullari, kendi kadinlari (mümin kadinlar), ellerinin altinda bulunan (köleleri), erkeklerden, kadina ihtiyaci kalmamis (cinsî güçten düsmüs) hizmetçiler, yahut henüz kadinlarin gizli kadinlik hususiyetlerinin farkinda olmayan çocuklardan baskasina zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte olduklari zinetleri anlasilsin diye, ayaklarini yere vurmasinlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtulusa eresiniz. 32- Aranizdaki bekarlari, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranista olanlari evlendirin. Eger bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onlari zenginlestirir. Allah, (lütfu) genis olan ve (her seyi) bilendir. 33- Evlenme imkanini bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlikli kilincaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altinda bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eger kendilerinde (hürriyete kavusmalarinda kendileri için) bir iyilik görüyorsaniz, hemen mükatebe yapin. Allah'in size vermis oldugu malindan siz de onlara verin. Dünya hayatinin geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin. Kim onlari zor altinda birakirsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarindan sonra Allah (onlar için) çok bagislayici ve merhametlidir. 34- Andolsun ki biz size açik açik bildiren âyetler, sizden önce yasayip gitmis olanlardan örnekler ve takvaya ulasmis kimseler için ögütler indirdik. 35- Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydinlaticisidir). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yildiz gibidir ki, doguya da batiya da nisbet edilemeyen mübarek bir agaçtan çikan yagdan tutusturulur. (Bu öyle bir agaç ki) yagi, nerdeyse, kendisine ates degmese bile isik verir. (Bu isik) nur üstüne nurdur. Allah diledigi kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (iste böyle) misal verir; Allah her seyi bilir. 36- (Bu kandil) birtakim evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin okunmasina izin vermistir. Orada sabah aksam O'nu tesbih ederler. 37- Birtakim insanlar (Allahi tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alis veris onlari Allah'i anmaktan, namaz kilmaktan ve zekat vermekten alikoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak oldugu bir günden korkarlar. 38- Çünkü Allah, kendilerine isledikleri amellerin en güzeli ile ecir verecek, lütfundan fazlasini da bahsedecektir ve Allah, diledigine hesapsiz rizik verir. 39- Küfredenlere gelince, onlarin amelleri, issiz çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder, nihayet ona vardiginda orada herhangi bir sey bulamamis, üstelik yanibasinda da (inanmadigi, kendisinden sakinmadigi) Allah'i bulmustur. Allah ise onun hesabini tastamam görmüstür. Allah hesabi çok çabuk görür. 40- Yahut (o kâfirlerin duygu, düsünce ve davranislari) engin bir denizdeki yogun karanliklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kapliyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanliklar... Insan, elini çikarip uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemisse, artik o kimsenin isik ve aydinliktan nasibi yoktur. 41- Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çirpip uçan kuslarin Allah'i tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsini bilmistir. Allah, onlarin yapmakta olduklarini hakkiyla bilir. 42- Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir; dönüs de ancak O'nadir. 43- Görmez misin ki Allah bulutlari (diledigi yere) sürüklüyor; sonra onlari biraraya getirip üstüste yigiyor. Iste görüyorsun ki bunlar arasinda yagmur çikiyor. O, gökten, sanki oradaki daglardan da dolu indirir. Artik onu diledigine isabet ettirir; dilediginden de onu uzak tutar; bu bulutlardan çikan simsegin pariltisi nerdeyse gözleri alir! 44- Allah gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Süphesiz bunda (hakikati gören) gözlere sahip olanlar için mutlak bir ibret vardir. 45- Allah, her hayvani sudan yaratti. Iste bunlardan kimi karni üstünde sürünür, kimi iki yagi üstünde yürür, kimi dört ayagi üstünde yürür... Allah diledigini yapar; çünkü Allah her seye kâdirdir. 46- Andolsun biz (her seyi) apaçik bildiren âyetler indirdik. Allah diledigini dogru yola iletir. 47- Bir de "Allah'a ve Resulüne inandik ve itaat ettik" diyorlar da, sonra bunun arkasindan yan çiziyorlar; bunlar mümin degillerdir. 48- Aralarinda hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çagrildiklari zaman, bakarsin ki, içlerinden birkismi yüz çevirip dönerler. 49- Ama, eger (Allah ve Resulünün hükmettigi) hak kendi lehlerine ise, ona, gönülden bagli olarak saygi ile gelirler. 50- Kalplerinde bir hastalik mi var? Yoksa süphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksizlik edeceginden mi korkuyorlar? Hayir, asil zalimler kendileridir! 51- Aralarinda hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde müminlerin sözü ancak "isittik ve itaat ettik" demeleridir. Iste bunlar asil kurtulusa erenlerdir. 52- Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'a saygi duyar ve O'ndan sakinirsa, iste asil bunlar bedbahtliktan kurtulanlardir. 53- Ötekiler (münafiklar), sen hakikaten kendilerine emrettigin takdirde mutlaka (savasa) çikacaklarina dair, en agir yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. Itaatiniz malumdur! Bilin ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir. 54- De ki: Allah'a itaat edin; Peygambere de itaat edin. Eger yüz çevirirseniz sunu bilin ki, Peygamberin sorumlulugu kendine yüklenen, sizin sorumlugunuz da size yüklenendir. Eger ona itaat ederseniz, dogru yolu bulmus olursunuz. Peygambere düsen, sadece açik açik duyurmaktir. 55- Allah, sizlerden iman edip iyi davranislarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kildigi gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kilacagini, onlar için begenip seçtigi dini (Islâm'i) onlarin iyiligine yerlestirip koruyacagini ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven saglayacagni vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir seyi bana es tutmazlar. Artik bundan sonra kim inkâr ederse, iste bunlar asil büyük günahkarlardir. 56- Hem namazi kilin, zekati verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz. 57- Inkâr edenlerin, yeryüzünde (Allah'i) aciz birakacaklarini sanmayasin! Onlarin varacagi yer cehennemdir. Ne kötü varis yeridir orasi! 58- Ey iman edenler! Ellerinizin altinda bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çagina girmemis olanlar, sabah namazindan önce, ögleyin soyundugunuz vakit ve yatsi namazindan sonra (yaniniza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceginiz üç vakittir. Bu vakitlerin disinda ne sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanina girip çikabilirsiniz.) Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 59- Sizden olan çocuklariniz erginlik çagina girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi, onlar da izin istesinler. Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 60- Bir nikah ümidi kalmayan, çocuktan kesilmis yasli kadinlarin ise, zinetlerini (yabanci erkeklere) göstermeksizin dis elbiselerini çikarmalarinda kendilerine bir vebal yoktur. Yine de iffetli olmalari kendileri için daha hayirlidir. Allah isitendir, bilendir. 61- A'maya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarinizin evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeslerinizin evlerinden, kiz kardeslerinizin evlerinden, amcalarinizin evlerinden halalarinizin evlerinden, dayilarinizin evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarlarina malik oldugunuz yerlerden, yahut dostlarinizin evlerinden yemenizde bir sakinca yoktur. Toplu halde veya ayri ayri yemenizde de bir güçlük ve günah yoktur. Evlere girdiginiz zaman Allah tarafindan mübarek ve güzel bir yasama dilegi olarak kendinize (birbirinize) selam verin. Iste Allah düsünüp anlayasiniz diye size âyetlerini böyle açiklar. 62- Müminler ancak, Allah'a ve Resülüne gönülden inanmis kimselerdir. Onlar o Peygamber ile birlikte sosyal bir isle mesgul iken ondan izin istemedikçe birakip gitmezler. (Resulüm!) Su senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resulüne iman etmis kimselerdir. Öyle ise, bazi isleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan diledigine izin ver; onlar için Allah'tan bagis dile; çünkü Allah magfiret edicidir, merhametlidir. 63-(Ey müminler!) Peygamberin davetini, aranizdan bazinizin baziniza daveti gibi zannetmeyin. Içinizden, birini siper ederek sivisip gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykiri davrananlar, baslarina bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakinsinlar. 64- Bilmis olun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. O, sizin ne yolda, ne durumda oldugunuzu iyi bilir. Huzuruna döndürülecekleri günde ise, yapmis olduklarini hemen kendilerine haber verir. Allah, her seyi hakkiyla bilendir.. |
RAD Bismillahirrahmanirrahim 1. Elif, Lâm, Mîm, Ra. Iste bunlar sana o kitabin âyetleridir ve sana Rabbinden indirilen haktir. Lâkin insanlarin çogu iman etmezler. 2. Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra ars üzerine istiva etti, günesi ve ayi emrine boyun egdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün isleri O yönetiyor. Âyetleri O açikliyor ki, Rabbinizin huzuruna çikacaginizi iyi bilesiniz. 3. Yeryüzünü enine boyuna yayip döseyen, onda oturakli daglar ve irmaklar meydana getiren ve yeryüzünde meyvelerin hepsinden iki çift yapan O'dur. Sürekli olarak gece ile gündüzü birbirine dolamaktadir. Düsünecek olan bir kavim için bunda muhakkak ki, ibretler vardir. 4. Yeryüzünde birbirine komsu kitalar vardir. Üzüm baglari, ekinler, çatalli ve çatalsiz hurmaliklar vardir ki, hepsi bir tek su ile sulanir. Halbuki meyvelerinde birini öbürüne üstün kiliyoruz. Akli eren bir kavim için bunda muhakkak ibretler vardir. 5. Eger sasiyorsan, asil sasilacak sey onlarin su sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mi, yani biz gerçekten yeniden mi yaratilacagiz?" Iste bunlar Rablerini inkâr etmislerdir. Bunlar boyunlarinda demir halkalar bulunanlardir. Ve iste bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardir. 6. Ayrica senden iyilikten önce hemen kötülügü getirmeni isterler. Oysa daha önce onlara misal olacak cezalar gelip geçmistir. Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine karsilik insanlara magfiret sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabi da cidden çok çetindir. 7. O kâfirler: "Rabbinden ona bir mucize indirilmeli degil miydi?" derler. Sen bir uyaricidan baska bir sey degilsin ve her kavim için bir hidayetçi vardir. 8. Her disinin neye gebe oldugunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttirir, onu da bilir. O'nun katinda her seyin bir ölçüsü vardir. 9. Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir. 10. Sizden sözü gizleyenle açiga vuran, gece gizlenenle gündüz açiga çikan, O'nun açisindan esittir (hepsini görür ve bilir). 11. Her insan için önünden ve arkasindan takip edenler vardir. Allah'in emrinden dolayi onu gözetirler. Allah bir kavme verdigini, o kavim kendisini bozup degistirmedikçe degistirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artik onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah'dan baska bir veli de bulunmaz. 12. Size korku ve ümit içinde simsegi gösteren ve o yagmur yüklü bulutlari meydana getiren O'dur. 13. Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayi O'nu tesbih ederler. O yildirimlar gönderir, onunla diledigini çarpar. Onlar Allah hakkinda mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'in çarpmasi pek çetindir. 14. Gerçek dua O'nadir. O'nun disinda yalvarip durduklari ise onlara hiçbir seyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa agzina su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duasi hep bir sapiklik içindedir. 15. Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah aksam Allah'a secde ederler. 16. De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'dir". De ki: "Allah'dan baskalarini, o kendi kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar verebilenleri dostlar mi ediniyorsunuz?" De ki: "Hiç kör ile gören bir olur mu? Hiç karanliklarla aydinlik bir olur mu?" Yoksa Allah'a, O'nun gibi yaratan birtakim ortaklar buldular da, bu yaratis kendilerince birbirine benzer mi göründü? De ki: "Allah, her seyi yaratandir. O, birdir. Her seye üstün ve kahredicidir." 17. Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarinca sel olup aktilar. Sel de suyun yüzüne çikan bir köpük yüklendi. Bir zinet esyasi veya bir degerli mal yapmak için, ateste üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. Iste Allah hak ile batili böyle çarpistirir. Fakat köpük atilir gider, insanlara faydasi olan ise yerde kalir. Iste Allah böyle misaller verir. 18. Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardir. O'na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarini bütünüyle kurtulus fidyesi olarak verirlerdi. Iste onlar, hesabin kötüsü kendileri için olanlardir. Varacaklari yer de cehennemdir. Orasi da ne fena yataktir. 19. Simdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak oldugunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akilli ve temiz vicdanli kimseler idrak ederler. 20. Onlar ki, Allah'in ahdini yerine getirirler ve antlasmayi bozmazlar. 21. Ve onlar ki, Allah'in riayet edilmesini emrettigi seye riayet ederler ve Rablerine saygi gösterirler ve hesabin kötülügünden korkarlar. 22. Rablerinin rizasini kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazi dosdogru kilarlar ve kendilerine verdigimiz riziklardan gizli ve açikça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. Iste bunlar, bu hayatin akibeti kendilerinin olacak olanlardir. 23. Adn cennetlerine girecekler, atalarindan, eslerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapidan yanlarina girip söyle diyecekler: 24. "Sabrettiginiz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!" 25. Allah'in ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'in birlestirilmesini emrettigi baglantilari koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, iste lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradir. 26. Allah, diledigi kimseye rizki genisletir de, daraltir da. Onlar ise dünya hayati ile ferahlanmaktalar. Oysa düna hayati ahiret hayatinin yaninda bir yol azigindan ibarettir. 27. Yine o iman etmeyenler diyorlar ki: "Ona Rabbinden bir âyet indirilseydi ya." De ki: "Hakikaten Allah, diledigini sasirtir ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir." 28. Onlar, iman etmis ve kalbleri Allah zikriyle yatismis olanlardir. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'in zikri ile yatisir. 29. Onlar ki, iman etmisler ve salih ameller islemislerdir, ne mutlu onlara, varacaklari yer de ne güzeldir! 30. Iste seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmis olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettigimiz kitabi okuyasin. De ki: "O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan baska tanri yoktur. Ben O'na dayandim, tevbem de O'nadir. 31. Bir Kur'ân ki, onunla daglar yürütülse veya onunla yer parçalansa veya onunla ölüler konusturulsa (o yine bu Kur'an olurdu). Fakat emir bütünüyle Allah'indir. Iman edenler, kâfirlerden ümit kesip daha anlamadilar mi ki, Allah dileseydi, elbette insanlarin hepsine toptan hidayet buyururdu. O küfürde direnenlerin kendi sanatlariyla baslarina musibet inip duracak, ya da yurtlarinin yakinina konacak. Nihayet Allah'in vaadi gelecek. Muhakkak ki, Allah vaad ettigi zamani sasirmaz. 32. Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kâfirlere bir süre için meydan verdim. Sonra da tuttum onlari cezalandirdim. O vakit azabim nasil imis (gördüler). 33. Bütün kazandiklariyla her bir nefsin üzerinde böylesine hükümran olan baska kim vardir? Böyle iken tuttular da Allah'a ortaklar uydurdular. De ki: "Onlara isimler verip durun bakalim. Siz O'na yeryüzünde bilmedigi bir sey mi haber vereceksiniz? Yoksa anlami olmayan kuru bir laf mi? Dogrusu küfre sapanlara kendi oyunlari güzel gösterildi de yoldan saptirildilar. Allah her kimi saptirirsa, artik onu yola getirecek kimse yoktur. 34. Onlara dünya hayatinda bir azap vardir. Ahiret azabi ise elbette daha çetindir. Onlari Allah'dan koruyacak da yoktur. 35. Müttakilere vaad olunan cennetin misali söyledir: Altindan irmaklar akar durur, yemisleri süreklidir, gölgeleri de. Iste bu, takva yolunu tutanlarin akibetidir. Kâfirlerin akibeti de atestir. 36. Bir de kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen (vahiy) le sevinç duyuyorlar. Bununla beraber hiziplesenlerden, âyetlerin bir kismini inkâr edenler de vardir. De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na sirk kosmamakla emrolundum. Ben O'na davet ediyorum, dönüsüm de O'nadir." 37. Ve iste biz o Kur'ân'i Arapça bir hüküm olarak indirdik. Yemin olsun ki, eger sen, sana vahiyle gelen bu bilgiden sonra onlarin keyiflerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost vardir, ne de bir koruyucu. 38. Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da esler ve çocuklar verdik. Allah'in izni olmadan herhangi bir âyet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi degildir. Her ecel için bir yazi vardir. 39. Allah diledigini imha eder, diledigini de yerinde birakir. Ana kitap O'nun katindadir. 40. Onlara vaad ettigimiz azabin bir kismini sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düsen sadece teblig etmek, bize düsen de hesaba çekmektir. 41. Görmüyorlar mi ki, biz yeri etrafindan eksiltip duruyoruz. Allah öyle hükmeder ki, O'nun hükmünü engelleyecek kimse yoktur. O çok hizli hesap görür. 42. Onlardan öncekiler de hileler yapmislardi. Fakat sonuçta bütün hileler(in cezasi) Allah'a aittir. Her nefsin ne kazandigini O bilir. Bu dünyanin akibetinin kime ait oldugunu kâfirler de yakinda bilecekler. 43. O kâfirler: "Sen Allah tarafindan gönderilmis bir peygamber degilsin" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter, bir de yaninda kitap ilmi bulunan (yeter)." ______________________ |
RAHMAN Bismillahirrahmanirrahim 1. Rahmân (çok merhametli olan Allah) 2. Kurân'i ögretti. 3. Insani yaratti. 4. Ona beyani ögretti. 5. Günes de ay da bir hesab iledir. 6. Bitkiler ve agaçlar secde etmektedirler. 7. Gögü yükseltti ve mizani koydu. 8. Sakin tartida taskinlik etmeyin. 9. Tartiyi adaletle yapin, terazide eksiklik yapmayin. 10. (Allah) yeri mahlukat için (asagiya) koydu. 11. Orada meyvalar ve salkimli hurma agaçlari vardir. 12. Yaprakli taneler ve hos kokulu bitkiler vardir. 13. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 14. Allah insani, pismis bir çamura benzeyen bir balçiktan yaratti. 15. Cinleri de hâlis atesten yaratti. 16. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 17. (O) iki dogunun ve iki batinin Rabbidir. 18. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 19. (Aci ve tatli) iki denizi saliverdi birbirine kavusuyorlar. 20. Fakat aralarinda bir engel vardir, birbirlerine geçip karismiyorlar. 21. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 22. Ikisinden de inci ve mercan çikar. 23. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 24. Denizde koca daglar gibi yükselen gemiler de onundur. 25. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 26. Yer üzerinde bulunan her sey fânidir. 27. Yalniz celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâti) baki kalacaktir. 28. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 29. Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir istedir. 30. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 31. Ey insan ve cin! sizin de hesabinizi ele alacagiz. 32. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 33. Ey cin ve insan topluluklari! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Ama Allah'in verdigi bir güç olmadan geçemezsiniz. 34. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 35. Üzerinize atesten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsiniz. 36. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz 37. Gök yarilip da, erimis yag gibi kipkirmizi bir gül oldugu zaman... 38. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 39. Iste o gün, ne insana ne de cinne günahindan sorulmaz. 40. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 41. Suçlular simalarindan taninir, alinlarindan ve ayaklarindan tutulur. 42. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 43. Iste bu, suçlularin yalanladigi cehennemdir. 44. Onunla kaynar su arasinda dolasirlar. 45. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 46. Rabbinin makamindan korkan kimselere iki cennet vardir. 47. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 48. Ikisinin de çesitli agaçlari, meyvalari vardir. 49. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 50. Ikisinde de akip giden iki kaynak vardir. 51. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 52. Ikisinde de her türlü meyvadan çift çift vardir. 53. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 54. Astarlari atlastan yataklara yaslanirlar. Iki cennetin de devsirmesi yakindir. 55. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 56. Oralarda gözlerini yalniz eslerine çevirmis dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmustur. 57. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 58. Sanki onlar yâkut ve mercandirlar. 59. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 60. Iyiligin karsiligi, yalniz iyilik degil midir? 61. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 62. Bu ikisinden baska iki cennet daha vardir. 63. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 64. (Bu cennetler) yemyesildirler. 65. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 66. Ikisinde de fiskiran iki kaynak vardir. 67. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 68. Ikisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardir. 69. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 70. Içlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadinlar vardir. 71. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 72. Çadirlar içerisinde gözlerini yalniz kocalarina çevirmis hûriler vardir. 73. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 74. Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmustur. 75. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 76. Yesil yastiklara ve hârikulâde güzel islemeli döseklere yaslanirlar. 77. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz? 78-Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adi ne yücedir! |
RUM Bismillahirrahmanirrahim 1- Elif, Lâm, Mim. 2- Rumlar yenildi. 3- (Araplarin bulundugu bölgeye) en yakin bir yerde onlar, bu yenilgilerinin ardindan mutlaka galib geleceklerdir. 4- (Bu da) birkaç yil içinde (olacaktir). Onlarin bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'indir ve o gün müminler, sevineceklerdir. 5- (Bu da) Allah'in yardimiyla (olacaktir). Allah diledigine yardim eder, galip kilar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir. 6- Allah'in vaadi budur. Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanlarin çogu bilmezler. 7- Onlar, sadece bu dünya hayatinin dis yüzünü bilirler. Ahiretten ise onlar hep gafildirler. 8- Kendi içlerinde hiç düsünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasinda bulunan her seyi ancak hak ile ve belirlenmis bir süre için yaratmistir? Gerçekten insanlarin çogu, Rablerine kavusmayi inkâr etmektedirler. 9- Onlar, yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasil olmus baksinlar? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler. Topragi sürmüsler ve onu, bunlarin imar ettiklerinden daha çok imar etmislerdi. Onlara da peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardi. 10- Sonra o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'in âyetlerini yalan saydilar ve onlarla alay ediyorlardi. 11- Allah yaratmayi ilkin yapar, sonra da çevirir, onu yeniden yapar. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz. 12- Kiyamet saatinin gelip çattigi gün suçlular, her ümidi keserler. 13- Allah'a ortak kostuklarindan, kendilerine sefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a kostuklari ortaklari inkâr ederler. 14- Kiyamet saatinin gelip çattigi gün varya, o gün (inananlarla inanmayanlar) ayrilirlar. 15- Simdi iman edip salih ameller yapmis olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neselenirler. 16- Âyetlerimizi ve âhiret bulusmasini yalan sayip da küfredenlere gelince, iste onlar o zaman azab içinde hazir bulundurulurlar. 17- O halde aksama girdiginiz zaman da, sabaha girdiginiz zaman da tesbih Allah'indir. (daima O, tesbih edilir). 18- Göklerde ve yerde, ikindileyin de, ögleye erdiginiz zaman da hamd O'na mahsustur. 19- O, ölüden diri çikarir, diriden ölü çikarir ve topraga ölümünden sonra hayat verir. Sizler de iste öyle çikarilacaksiniz. 20- O'nun âyetlerinden (kudretinin delillerinden)dir ki, sizi bir topraktan yaratti. Sonra da siz simdi yeryüzünde dagilip yayilan insanlar oluverdiniz. 21- Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine isinirsiniz diye esler yaratmis, araniza bir sevgi ve merhamet koymustur. Süphesiz ki bunda düsünecek bir kavim için nice ibretler vardir. 22- Yine göklerin ve yerin yaratilisi ile dillerinizin ve renklerinizin farkli olusu da O'nun âyetlerindendir. Süphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardir. 23- Yine gecede ve gündüzde uyumaniz ve lütfundan nasib aramaniz da O'nun âyetlerindendir. Süphesiz ki bunda dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardir. 24- Yine O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için simsegi gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Süphesiz ki bunda aklini kullanacak bir kavim için nice ibretler vardir. 25- Yine gögün ve yerin, emriyle durmasi da O'nun âyetlerindendir. Sonra sizi bir tek çagirisla çagirdigi zaman bir de bakarsiniz ki (yerden diriltilip çikariliyorsunuz). 26- Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur. Hepsi de O'na itaat etmektedirler. 27- Hem yaratmayi ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydir. Göklerde ve yerde en yüksek san ve seref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 28- Allah, size kendinizden bir misâl verdi: Hiç size rizik olarak verdigimiz seylerde elleriniz altindaki kölelerinizden ortaklariniz bulunur da onlarla siz esit olur, aranizda birbirinizi saydiginiz gibi, onlari da sayar misiniz? Iste biz, düsünecek bir kavim için âyetleri böyle açikliyoruz. 29- Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarina uydular. Artik Allah'in sasirdigini kim yola getirebilir? Onlarin yardimcilari da yoktur. 30- O halde yüzünü, Allah'i bir taniyarak dine, Allah'in insanlari üzerine yaratmis oldugu fitratina dogrult. Allah'in yaratisinda degisiklik bulunmaz. Dosdogru din budur. Fakat insanlarin çogu bilmezler. 31- Baskasindan geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakinin. Namaza devam edin ve müsrilerden olmayin. 32- O müsriklerden (olmayin ki) onlar, dinlerini ayirip öbek öbek olmuslardir. Her grup kendilerindekine güvenmektedir. 33- Bununla beraber insanlara bir keder dokundugu zaman her seyden geçerek Rablerine yalvarir, dua ederler; sonra tarafindan bir rahmet tattiriverdigi zaman da bakarsin onlardan bir kismi tutar, O Rablerine ortak kosarlar. 34- Bunu da kendilerine verdigimiz nimetlere nankörlük etmek için yaparlar. Haydi geçinedurun bakalim, yakinda bileceksiniz. 35- Yoksa biz onlara bir delil indirmisiz de O'na ortak kosmalarini o mu söylüyor? 36- Bir de biz insanlara bir rahmet tattirdigimiz zaman ona güveniyorlar da; ellerinin önceden yaptigi seyler sebebiyle baslarina bir fenalik gelirse, hemen her ümidi kesiveriyorlar. 37- Onlar görmediler mi ki, Allah diledigi kimseye rizki serer ve daraltir. Süphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için ibretler vardir. 38- O halde akrabaya da hakkini ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'in rizasini dileyenler için daha hayirlidir. Kurtulusa erecek olanlar da iste onlardir. 39- Insanlarin mallari içinde artsin diye verdiginiz faiz, Allah yaninda artmaz. Allah'in rizasini dileyerek verdiginiz zekata gelince, iste onlar, mallari kat kat artmis olanlardir. 40- Allah, O'dur ki, sizi yaratti, sonra da size rizik verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak kostuklarinizdan, bunlardan birini yapacak olan var mi? Allah, onlarin ortak kostuklarindan münezzeh ve yücedir. 41- Yaptiklarinin bir kismini tatsinlar diye insanlarin kendi ellerinin kazandigi seyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çikti. Umulur ki onlar hakka dönerler. 42- De ki, yeryüzünde bir gezin de bakin, bundan öncekilerin sonu nasil olmus! Onlarin pek çogu müsrik idiler. 42- De ki, yeryüzünde bir gezin de bakin, bundan öncekilerin sonu nasil olmus! Onlarin pek çogu müsrik idiler. 43- Allah'tan geri çevrilmesine hiçbir çare olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdogru, sabit dine çevir. O gün (gelince) insanlar birbirlerinden ayrilirlar. 44- Her kim inkâr ederse, inkâri kendi aleyhinedir. Kim de salih amel islerse, onlar kendileri için rahat bir yer hazirlamis olurlar. 45- Çünkü O, iman edip salih amel isleyenlere lütfundan mükafat verecektir. Çünkü O, kâfirleri sevmez. 46- Rüzgarlari müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattirmasi, emriyle gemilerin akip gitmesi ve lütfundan rizik isteyip kazanmaniz O'nun âyetlerindendir. Hem gerek ki sükredesiniz. 47- Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçik delillerle vardilar. Onun üzerine günah isleyenlerden intikam aldik. Müminlere yardim ise, bizim nezdimizde bir hak oldu. 48- Allah O'dur ki, rüzgarlari gönderir de bir bulut savururlar. Derken onu gökyüzünde nasil dilerse öyle serer, parça parça da eder. Derken yagmuru görürsün, aralarindan çikar. Derken onu kullarindan kimlere diliyorsa döküverdi mi derhal yüzleri güler. 49- Halbuki onlar, daha önce üzerlerine yagmur indirilmeden evvel ümidi kesmislerdi. 50- Simdi bak Allah'in rahmetinin eserlerine! yeryüzünü ölümünden sonra nasil diriltiyor? Süphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her seye kâdirdir. 51- Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmis görseler, mutlaka onun arkasindan nankörlüge baslarlar. 52- Çünkü sen ölülere isittiremezsin. O daveti, arkalarini dönmüs giderlerken sagirlara da duyuramazsin. 53- Körleri de sapikliklarindan hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar. 54- Allah O'dur ki, sizi güçsüz olarak yaratir, sonra güçsüzlügün arkasindan kuvvet verir. Sonra kuvvetin arkasindan yine güçsüzlüge ve ihtiyarliga getirir. O diledigini yaratir. Ve O, her seyi bilir, her seye gücü yeter. 55- Kiyamet kopacagi gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadiklarina yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardi. 56- Kendilerine ilim ve iman verilenler de söyle diyecekler: "Andolsun ki, Allah'in kitabinda takdir edilmis olan tekrar dirilme gününe kadar kaldiniz. Iste bu, dirilme günüdür. Fakat siz bunu bilmiyordunuz. 57- Artik o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. Onlarin dertlerinin çaresine de bakilmayacaktir. 58- Andolsun ki, biz insanlar için bu Kur'ân'da her türlü meselden örnekler getirdik. Yemin ederim ki, sen onlara baska bir âyet de getirsen o kâfirler yine: "Siz yalancilardan (uydurdugunuz sözü Allah'a nispet edenlerden) baskasi degilsiniz." diyeceklerdir. 59- Iste bilmeyenlerin kalblerini Allah böyle mühürler. 60- Simdi sen sabret. Çünkü Allah'in vaadi mutlaka haktir. Sakin imani saglam olmayanlar seni hafiflige sevketmesinler. |
SAD Bismillahirrahmanirrahim 1- Sâd. Bu zikirle dolu Kur'ân'a bak! 2- O inkâr edenler bir gurur ve ayrilik içindedirler. 3- Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çagristilar. Ama artik kurtulus vakti degildi. 4- Içlerinden kendilerine uyarici bir peygamber geldigine sastilar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdir, yalancidir" dediler. 5- "Ilâhlari, bir tek ilâh mi kilmis? Bu gerçekten sasilacak bir sey, çok tuhaf!" 6- Içlerinden ileri gelenler firladilar ve dediler ki: "Ilâhlariniz üzerinde sabir ve sebat edin. Bu, gerçekten arzu edilen bir murad!" 7- "Biz bunu baska bir dinde isitmedik, bu mutlaka bir uydurmadir." 8- "Kur'ân aramizdan ona mi indirilmis?" dediler. Dogrusu onlar benim Kur'ân'imdan bir kusku içindeler. Ve dogrusu onlar henüz azabimi tatmadilar. 9- Yoksa sana o Kur'ân'i veren çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri onlarin yaninda mi? 10- Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarindakilerin mülkü onlarin mi? Öyle ise bütün imkanlarini seferber ederek yükselsinler de görelim! 11- Onlar burada çesitli partilerden (gruplardan) bozguna ugramis bir ordudur. 12- Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamislardi. 13- Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Suayb kavmi) de yalanlamislardi. Iste o çesitli partiler bunlardir. 14- Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladilar da azabim böyle hak oldu. 15- Onlar da bir tek haykirisa bakiyorlar. Öyle ki onun gecikmesi de yoktur. 16- Bir de: "Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim azabdan payimizi acele ver" dediler. 17- Simdi sen onlarin dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davud'u hatirla. Çünkü o, zikir ve tesbih ile bize yönelmisti. 18- Biz, daglari onun emrine vermistik. Aksam-sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi. 19- Kuslari da toplu olarak onun emrine vermistik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi. 20- Biz onun mülkünü kuvvetlendirmis ve kendisine hikmet ve hakki batildan ayirt etme kabiliyeti vermistik. 21- Bir de davacilarin kissasi geldi mi sana? Hani surdan asarak mihraba ulasmislardi. 22- Davud'un yanina giriverdiler de onlardan telase düstü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davaciyiz. Birimiz, birimize haksizlik etti. Simdi sen aramizda hak ile hüküm ver ve asiri gitme de bizi dogru yolun ortasina çikar. 23- Biri: "Iste bu benim kardesim. Onun doksan dokuz disi koyunu var, benim ise bir tek disi koyunum var. Böyle iken: Onu da bana ver, dedi ve tartismada beni yendi" diye anlatti. 24- Davud dedi ki: "Dogrusu senin bir koyununu kendi koyunlarina katmak istemesiyle sana zulmetmistir. Gerçekten bir cemiyette yasayanlarin çogu mutlaka birbirlerine haksizlik ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel isleyenler baska. Ama onlar da pek az." Davud, bizim kendisini imtihan ettigimizi sanmisti. Hemen Rabbinden magfiret diledi, rüku ederek yere kapandi, tevbe ile Allah'a yöneldi. 25- Biz de o zannettigi seyi kendisine bagisladik. Süphesiz yanimizda onun bir yakinligi ve güzel bir dönüs yeri vardir. 26- Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife yaptik. Artik insanlar arasinda hak ile hüküm ver. Keyfe, arzuya uyma ki, seni Allah yolundan saptirmasin. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttuklari için kendilerine çok siddetli bir azab vardir. 27- Hem o gögü, yeri ve aralarindakileri biz bosuna yaratmadik. O, kâfirlerin zannidir. Onun için vay atese girecek olan kâfirlerin haline! 28- Yoksa, iman edip de salih amel isleyenleri biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar miyiz? Yoksa o takva sahiplerini azgin günahkarlar gibi yapar miyiz? 29- Bu, sana indirdigimiz mübarek bir kitaptir ki, insanlar onun âyetlerini düsünsünler ve temiz akil sahipleri ibret alsinlar. 30- Bir de Davud'a Süleyman'i bahsettik. Süleyman ne güzel kuldu. Çünkü o seslice tesbih edip Allah'a yönelirdi. 31- Hani kendisine bir zaman aksam üstü iyi cins ve rahvan atlar gösterilmisti. 32- "Ben, dedi, at sevgisini, Rabbimi anmaktan ötürü tercih ettim." Nihayet atlar perdenin arkasina gizlendi. 33- "Geri getirin onlari bana!" dedi ve artik onlarin bacaklarini, boyunlarini silmeye basladi. 34- Andolsun ki Süleyman'i imtihan da ettik ve tahtinin üzerine bir ceset biraktik. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü. 35- Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bagisla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardimdan hiç kimseye yarasmasin. Süphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi. 36- Bunun üzerine biz rüzgari onun emrine verdik. Onun emriyle istedigi yere yumusacik akardi. 37- Dalgiç ve yapi ustasi seytanlari da. 38- Ve daha digerlerini de zincirlerde bagli olarak (Onun emrine verdik). 39- "Iste bu, bizim ihsanimizdir. Artik sen dilersen baskalarina ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin" dedik. 40- Süphesiz ki ona huzurumuzda bir yakinlik ve güzel bir makam vardir. 41- Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine söyle nida etmisti: "Mesakkat ve aci ile bana seytan dokundu." 42- (Biz ona): "Ayagini yere vur! Iste sana yikanilacak ve içilecek soguk bir su" dedik. 43- Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafimizdan bir rahmet olarak bahsettik ki, akil sahipleri için bir ibret olsun. 44- (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (esine) vur; yemininde durmamazlik etme." Dogrusu biz onu sabirli bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir. 45- Kullarimiz Ibrahim'i, Ishak'i ve Yakub'u da an. Onlar eller ve gözler sahipleri idiler. 46- Çünkü biz onlari temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düsüncesine ermis has kullarimizdan kilmisizdir. 47- Çünkü onlar, nezdimizde seçilmis en hayirli kimselerdendir. 48- Ismail'i, Elyasa'yi, Zü'l-Kifl'i de an. Hepsi de en hayirli kimselerdendir. 49- Iste bu bir ögüttür. Süphesiz korunan müttakiler için herhalde güzel bir istikbal (güzel bir dönüs yeri) vardir. 50- Bütün kapilari kendilerine açilmis olan Adn cennetleri vardir. 51- Içlerine kurularak orada birçok yemisle, bambaska bir içki isteyeceklerdir. 52- Yanlarinda da bakislari yalniz kocalarina dönük hep ayni yasta dilberler vardir. 53- O hesap günü için size vaad edilen iste budur. 54- Iste bu, bizim rizkimiz; muhakkak ki ona hiç tükenmek yoktur. 55- Bu, böyledir. Süphesiz azginlar için de fena bir gelecek vardir. 56- Cehennem! Ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin dösektir. 57- Iste artik tatsinlar onu ki, o kaynar su ve irindir. 58- Ve o sekilden çifter çifter tadacaklari diger acilar da vardir. 59- Iste sunlar da sizin pesinize düsenlerdir. Onlara merhaba yok. Çünkü onlar cehenneme saliniyorlar. 60- (Arkadan gelenler öncekilere Derler ki: "Hayir, asil size merhaba yok. Çünkü cehennemi bize siz takdim ettiniz. Bakin o ne kötü yatak!" 61- "Ey Rabbimiz! Bize bunu takdim edenin atesteki azabini kat kat artir" derler. 62- Bir de derler ki: "Kötülerden saydigimiz birtakim adamlari (fakir müminleri) niye göremiyoruz?" 63- "Onlari eglence yerine tutmustuk ha! Yoksa bu gözler onlardan kaydi mi?" 64- Süphesiz ki bu haktir. Ates ehlinin birbiriyle tartismasi muhakkak olacaktir. 65- De ki: "Ben ancak korkuyu haber veren bir peygamberim. O tek ve kahredici olan Allah'tan baska tanri da yoktur." 66- "O, göklerin, yerin ve ikisi arasindakilerin Rabbidir. O çok güçlüdür, çok bagislayicidir." 67- De ki: "Bu, bir büyük haberdir." 68- "Siz ondan yüz çeviriyorsunuz." 69- "Münakasa ederlerken, benim melekler yüksek topluluguna ait ne bilgim olabilirdi?" 70- "Ancak ben açiktan açiga korkutmakla görevli oldugum için o bilgi bana vahyediliyor." 71- Hani Rabbin meleklere demisti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayim." 72- "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanin." 73- Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler. 74- Yalniz Iblis etmedi, büyüklük tasladi ve kâfirlerden oldu. 75- Allah: "Ey Iblis! O benim kudretimle yarattigima secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mi oldun?" dedi. 76- Iblis dedi ki: "Ben ondan hayirliyim. Beni atesten yarattin, onu ise çamurdan yarattin." 77- Allah: "Hemen çik oradan, artik sen kovuldun." 78- "Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir." buyurdu. 79- Iblis: "Ya Rab! O halde insanlarin diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver." dedi. 80, 81- Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu. 82- Iblis: "Öyle ise izzet ve serefine yemin ederim ki, ben onlarin hepsini mutlaka aldatir, saptiririm." 83- "Ancak içlerinden ihlas ile seçilmis has kullarin müstesna" dedi. 84- Allah buyurdu ki: "O dogru, ben hep dogruyu söylerim." 85- "Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onlarin sana uyanlarindan, topunuzdan tika basa dolduracagim." 86- Ey Muhammed! De ki: "Ben o Kur'ân'a karsi sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben kendiligimden bir sey de teklif etmiyorum. " 87- "O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir ögüttür. " 88- "Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz." |
SAFF Bismillahirrahmanirrahim 1- Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'i tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir. 2- Ey iman edenler! Yapmayacaginiz seyi niçin söylüyorsunuz? 3- Yapmayacaginizi söylemeniz, Allah yaninda siddetli bir bugza sebeb olur. 4- Allah, kendi yolunda kenetlenmis bir duvar gibi saf baglayarak savasanlari sever. 5- Bir zaman Musa, kavmine: "Ey kavmim! Benim, Allah'in size gönderdigi elçisi oldugumu bildiginiz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demisti. Onlar egrilince, Allah da kalblerini egriltti. Allah fasiklari dogru yola iletmez. 6- Meryem oglu Isa da: "Ey Israilogullari! ben size Allah'in elçisiyim. benden önce gelen Tevrat'i dogrulayici ve benden sonra gelecek Ahmed adinda bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim)." demisti. Fakat onlara apaçik delillerle gelince "Bu, apaçik bir büyüdür." dediler. 7- Islâm'a davet olundugu halde Allah üzerine yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah zalim toplumu dogru yola iletmez. 8- Agizlariyla Allah'in nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hos görmese de Allah nurunu tamamlayacaktir. 9- O, Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müsrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çikarsin. 10- Ey Iman edenler! Sizi aci bir azabdan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? 11- Allah'a ve Resulüne inanirsiniz, mallarinizla ve canlarinizla Allah yolunda savasirsiniz. Eger bilirseniz sizin için en iyisi budur. 12- (Eger böyle yaparsaniz Allah) sizin günahlarinizi bagislar ve sizi altlarindan irmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hos yerlere koyar. Iste büyük kurtulus budur. 13- Seveceginiz bir sey daha var: Allah'tan yardim ve yakin bir fetih.. Müminleri müjdele. 14-Ey inananlar, Allah'in yardimcilari olun. Nitekim Meryem oglu Isa da havarilere: "Allah'a (giden yolda) benim yardimcilarim kimdir?" demisti. Havariler: "Allah (yolun)un yardimcilari biziz." dediler. Israil ogullarindan bir zümre inandi, bir zümre inkar etti. Biz de inananlari, düsmanlarina karsi destekledik, onlar üstün geldiler |
SAFFAT Bismillahirrahmanirrahim 1- Andolsun o saf baglayip duranlara. 2- O haykirip da sürenlere. 3- Ve o yolda zikir okuyanlara. 4- Ki sizin ilâhiniz birdir. 5- O, göklerin, yerin ve aralarindakilerin Rabbidir, bütün dogularin da Rabbidir. 6- Gerçekten biz dünya gögünü (o yakin gögü) bir zinetle, yildizlarla süsledik. 7- Onu her inatçi seytandan koruduk. 8- Onlar yüksek (melekler) toplulugunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atilirlar. 9- Uzaklastirilirlar. Onlara ardi arkasi kesilmez bir azab vardir. 10- Ancak kulak hirsizligi yapanlar olur. Onu da yakici bir alev takip eder. 11- Simdi onlara sor: "Yaradilisça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattiklarimiz mi?" Gerçekten biz onlari civik bir çamurdan yarattik. 12- Fakat sen onlara sasiyorsun, ama onlar (seninle) egleniyorlar. 13- Kendilerine hatirlatildiginda da düsünmüyorlar. 14- Bir mucize gördükleri zaman da eglenceye aliyorlar. 15- Ve diyorlar ki: "Bu apaçik büyüden baska bir sey degildir." 16- "Öldügümüz ve bir toprakla bir yigin kemik oldugumuz zaman mi biz tekrar dirilecekmisiz?" 17- "Önceki atalarimiz da mi?.." 18- De ki: "Evet, hem de sizler çok asagilanmis olarak (dirileceksiniz)." 19- Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onlarin gözleri açiliverir. 20- "Eyvah bizlere! Iste bu hesap günüdür." derler. 21- (Onlara): "Iste bu, sizin yalanlamakta oldugunuz (iyi ve kötüyü) ayirt etme günüdür" denir. 22, 23- Toplayin mahsere o zulmedenleri, eslerini ve Allah'tan baska taptiklari seyleri. Toplayin da götürün onlari sirata (cehennem köprüsüne) dogru. 24- Ve durdurun onlari, çünkü sorguya çekilecekler. 25- (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardimlasmiyorsunuz?" (denilir.) 26- Hayir, bugün onlar teslim olmuslardir. 27- Onlar, birbirine dönmüs sorusuyorlar. 28- Onlar: "Siz bize (ugurlu görünerek) sagdan gelir dururdunuz" derler. 29- (Ileri gelenler de) derler ki: "Hayir, siz inanmamistiniz." 30- "Bizim de size karsi bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmis bir kavimdiniz." 31- "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Süphesiz azabimizi tadacagiz." 32- "Evet biz, sizi kiskirttik. Çünkü biz azgindik." 33- O halde hepsi o gün azabda ortaktirlar. 34- Iste biz günahkarlara böyle yapariz. 35- Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan baska ilâh yoktur" denildigi zaman kafa tutuyorlardi. 36- Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) sair için ilâhlarimizi birakir miyiz?" diyorlardi. 37- Hayir o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti. 38- Elbette siz o aci azabi tadacaksiniz. 39- Bununla beraber baska degil, hep yaptiginiz amellerinizle cezalandirilacaksiniz. 40- Sadece Allah'in ihlasli kullari müstesnadir. 41- Iste onlar için belli bir rizik vardir. 42, 43- Meyveler (vardir), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. 44- (Onlar) Karsilikli tahtlar üzerindedirler. 45, 46- Içenlere lezzet veren, pinardan doldurulmus bembeyaz bir kadehle onlarin etrafinda dolasilir. 47- Onda ne bir zararli sonuç vardir, ne de sarhosluk verir. 48- Yanlarinda iri gözlü, bakislarini kocalarindan baskalarina çevirmeyen hanimlar vardir. 49- Sanki onlar örtülüp saklanmis yumurta gibidirler. 50- Derken birbirine dönüp sorarlar: 51- Içlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadasim vardi." 52- Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan misin?" 53- "Öldügümüz ve bir toprakla bir yigin kemik oldugumuz zaman biz hakikaten cezalanacak miyiz?" 54- "Siz onu tanir misiniz?" der. 55- Derken bakinir ve onu cehennemin ta ortasinda görür. 56- Ona söyle der: "Allah'a yemin ederim ki, dogrusu sen az daha beni helak edecektin." 57- "Rabbimin nimeti olmasaydi, ben de bu tutuklananlardan olacaktim." 58, 59- "Nasilmis bak. Biz ilk ölümümüzden baska bir daha ölmeyecek miymisiz? Biz azaba ugratilmayacak miymisiz? 60- Iste bu büyük kurtulustur. 61- Çalisanlar iste böyle bir kurtulus için çalissinlar. 62- Nasil, bu mu daha hayirli konukluk için, yoksa zakkum agaci mi? 63- Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptik. 64- O bir agaçtir ki cehennemin dibinde çikar. 65- Tomurcuklari seytanlarin baslari gibidir. 66- Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karinlarini bundan dolduracaklardir. 67- Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardir. 68- Sonra da dönecekleri yer, süphesiz cehennemdir. 69- Çünkü onlar, atalarini sapiklikta buldular. 70- Simdi de kendileri onlarin izlerinde kosturuyorlar. 71- Andolsun ki, onlardan öncekilerin çogu sapiklikta idiler. 72- Gerçekten biz onlara içlerinden uyarici peygamberler de gönderdik. 73- Sonra da bak o uyarilanlarin sonu nasil oldu? 74- Ancak Allah'in ihlas ile seçilen kullari baska. 75- Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmisti de biz de ne güzel kabul etmistik. 76- Biz hem onu, hem ailesini o büyük sikintidan kurtardik. 77- Hem onun neslini bâki kalanlar kildik. 78- Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namini biraktik. 79- Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun. 80- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz. 81- Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi. 82- Sonra digerlerini suda bogduk. 83- Süphesiz ki Ibrahim de onun kolundandi. 84- Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmisti. 85- O babasina ve kavmine söyle demisti: "Siz nelere tapiyorsunuz?" 86- "Yalancilik etmek için mi Allah'tan baska ilâhlar istiyorsunuz?" 87- "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?" 88, 89- Derken yildizlara bir bakti da: "Ben gerçekten hastayim" dedi. 90- O zaman arkalarini dönerek basindan kaçisiverdiler. 91- Derken bir kurnazlikla onlarin ilâhlarina vardi da, "Buyursaniza, yemez misiniz?" dedi. 92- (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konusmuyorsunuz?" (dedi). 93- Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi. 94- Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler. 95- Ibrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz?" 96- "Halbuki sizi de yaptiklarinizi da Allah yaratmistir." 97- Onlar: "Haydin onun için bir yapi yapin da onu atese atin." dediler. 98- Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düsürdük. 99- Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir." 100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir ogul) ihsan et!" 101- Biz de kendisine yumusak huylu bir ogul müjdeledik. 102- Oglu, yaninda kosacak çaga gelince: "Ey oglum! Ben seni rüyamda bogazladigimi görüyorum. Artik bak, ne düsünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacigim sana ne emrediliyorsa yap, insaallah beni sabredenlerden bulacaksin" dedi. 103- Ne zaman ki ikisi de bu sekilde Allah'a teslim oldular, Ibrahim oglunu sakagi üzerine yatirdi. 104- Biz de ona söyle seslendik: "Ey Ibrahim! " 105- "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, süphesiz ki, biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz." 106- "Süphesiz ki bu apaçik bir imtihandi." (dedik) 107- Ve ona büyük bir kurbanlik fidye verdik. 108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm biraktik. 109- Selam olsun Ibrahim'e... 110- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz. 111- Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi. 112- Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere Ishak'i müjdeledik. 113- Hem ona hem Ishak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açikça kendi nefsine zulmedenler var. 114- Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik. 115- Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sikintidan kurtardik. 116- Hem yardim ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular. 117- Hem kendilerine o belli kitabi (Tevrat'i) verdik. 118- Kendilerini dogru yola çikardik. 119- Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam biraktik: 120- Selam olsun, Musa ile Harun'a. 121- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz. 122- Çünkü onlarin ikisi de bizim mümin kullarimizdandi. 123- Süphesiz Ilyas da gönderilen peygamberlerdendir. 124,125,126- Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz? Yaratanlarin en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvariyorsunuz?" dedi. 127- Fakat onlar, onu yalanladilar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazir bulundurulacaklardir. 128- Ancak Allah'in ihlasli kullari müstesna. 129- Ona da sonrakiler içinde sunu biraktik: 130- Selam olsun Ilyâsîn'e . 131- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz. 132- Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi. 133- Süphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir. 134- Hani biz onu ve ailesinin tamamini kurtarmistik. 135- Ancak geride kalip batanlar içinde kalan yasli bir kadin hariç. 136- Sonra digerlerini helak etmistik. 137, 138- Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara ugrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akil edip düsünmez misiniz? 139- Süphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir. 140- Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmisti. 141- (Oradakilerle) kur'a çekmis de kaydirilanlardan (yenilenlerden) olmustu. 142- Derken (denize atilmis ve) kendisini balik yutmustu. (Kendi nefsini) kiniyordu. 143, 144- Eger çok tesbih edenlerden olmasaydi, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karninda kalirdi. 145- Biz onu hasta bir halde bir alana çikardik. 146- Üzerine kabak cinsinden bir agaç bitirdik. 147- Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik. 148- O zaman ona iman ettiler de biz onlari bir zamana kadar yasattik. 149- Simdi sor o seninkilere: Kizlar, Rabbinin de, oglanlar onlarin mi? 150- Yoksa biz melekleri disi yaratmisiz da onlar sahit mi bulunuyorlarmis? 151, 152- Ha!.. Onlar, süphesiz uydurduklari iftiralarindan dolayi: "Allah dogurdu" derler. Hiç süphesiz onlar, yalancidirlar. 153- (Allah) kizlari ogullara tercih mi etmis? 154- Size ne oldu? Nasil hükmediyorsunuz? 155- Hiç düsünmüyor musunuz? 156- Yoksa sizin için açik bir delil mi var? 157- O halde, eger dogru söylüyorsaniz getirin kitabinizi. 158- Onlar, Allah ile cinler arasinda bir neseb (hisimlik bagi) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancilar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir. 159- Allah, onlarin yakistirdiklari vasiflardan münezzeh ve yücedir. 160- Fakat Allah'in ihlas ile seçilen kullari baska (onlar, Allah'i böyle sirk ile vasiflamazlar). 161, 162, 163- Çünkü siz ve taptiklariniz, kendiliginden cehenneme saldiran kimseden baskasini, Allah'a karsi kandirip, saptiramazsiniz. 164, 165, 166- (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makami vardir. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler. 167, 168, 169- (Müsrikler) söyle diyorlardi: "Eger yanimizda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydi, elbette biz de Allah'in ihlas ile seçilmis kullarindan olurduk." 170- Fakat simdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir. 171, 172, 173- Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarimiz hakkinda su sözümüz geçmistir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardir ve elbette bizim ordularimiz mutlaka galip geleceklerdir." 174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir. 175- Onlara (inecek azabi) gözetle .Yakinda onlar da göreceklerdir. 176- Ya simdi onlar, bizim azabimiza ugramakta acele mi ediyorlar? 177- Fakat (azabimiz) onlarin sahasina indigi zaman, (o aci sonuçla) uyarilanlarin sabahi ne kötüdür! 177- Fakat (azabimiz) onlarin sahasina indigi zaman, (o aci sonuçla) uyarilanlarin sabahi ne kötüdür! 178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir. 179- (Inecek azabi) gözetle! Yakinda onlar da göreceklerdir. 180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onlarin yakistirdiklari vasiflardan münezzeh ve yücedir. 181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun. 182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. |
SEB`E Bismillahirrahmanirrahim 1- Hamd, o Allah'indir ki göklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur. Ahirette de hamd O'nundur. O hüküm ve himet sahibidir, herseyden haberdardir. 2- Yere ne giriyor ve ondan ne çikiyor, gökten ne iniyor ve ona ne çikiyorsa (Allah) hepsini bilir. O çok merhamet edicidir. Çok bagislayicidir. 3- Inkâr edenler: "Bize o kiyamet saati gelmez." dediler. De ki: "Hayir, öyle degil, gaybi bilen Rabbim hakki için kiyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir sey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açik bir kitaptadir." 4- Çünkü Allah iman edip iyi ameller isleyenlere mükafat verecektir. Iste onlar için bir magfiret ve cömertçe verilmis bol rizik vardir. 5- Âyetlerimizi hükümsüz birakmak için yarisanlara gelince, onlar için de pek kötü ve elem verici bir azab vardir. 6- Kendilerine ilim verilmis olanlar görüyorlar ki, Rabbinden sana indirilen Kur'ân, hakkin kendisidir. O, gücüne nihayet olmayan, her hamde lâyik bulunan Allah'in yolunu gösteriyor. 7- Böyle iken inkâr edenler söyle dediler: "Siz öldükten sonra, didik didik parçalandiginiz vakit, yeniden bir yaratilis içinde bulunacaksiniz diye, size birtakim haberler veren kisiyi gösterelim mi?" 8- O, bir yalani Allah'a iftira mi etti, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayir, dogrusu âhirete inanmayanlar, derin bir sapiklikla azab içindedirler. 9- Ya gökten ve yerden önlerindekine ve arkalarindakine bir bakmazlar mi? Dilesek kendilerini yere geçiriveririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düsürüveririz. Süphesiz bunda Allah'a yönelen (hakka gönül veren) her kul için bir ibret vardir. 10- Andolsun ki, biz Davud'a tarafimizdan bir fazilet verdik. "Ey daglar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuslara da (emrettik) ve ona demiri yumusattik. 11- Bol bol zirhlar yap ve biçimlemede ölçüyü gözet dedik. Siz de iyi isler yapin, çünkü ben her yapacaginizi gözetiyorum. 12- Süleyman'in emrine de rüzgari verdik. Sabah gidisi bir aylik, aksam dönüsü bir aylik yol idi. Erimis bakir menbaini da ona sel gibi akittik. Hem Rabbi'nin izniyle elinin altinda cinlerden de çalisan vardi. Onlardan da kim emrimizden disari çikarsa ona ates azabindan tattirirdik. 13- Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardi. Çalisin ey Davud hanedani, sükür için çalisin. Ama kullarim içinde sükreden azdir. 14- Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadi. Yalniz bir güve böcegi yere dayandigi asâsini yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yikilinca ortaya çikti ki, cinler eger gaybi bilir olsalar o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardi. 15- Andolsun ki Sebe' kavmi için oturduklari yerde bir ibret vardi: Sag ve soldan iki bahçe! (onlara): "Rabbinizin rizkindan yiyin de O'na sükredin, ne güzel bir belde ve çok bagislayici bir Rab!" (denildi). 16- Fakat onlar (sükürden yüz çevirdiler) bakmadilar. Biz de üzerlerine Arim selini saliverdik ve o güzelim iki bahçelerini buruk yemisli, ilginlik ve içinde biraz da sidir agaci bulunan iki harap bahçeye çevirdik. 17- Bunu onlara nankörlüklerinin cezasi yaptik ve biz hep böyle çok nankör olanlari cezalandiririz. 18- Biz onlarla o bereket verdigimiz memleketler arasinda, sirt sirta sehirler meydana getirmistik. Ve onlar da muntazam gidis gelis düzenledik. (Onlara): Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün (dedik). 19- Buna karsi onlar: "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasini uzaklastir" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onlari efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dagittik. Süphesiz ki bunda çok sükredecek her sabirli için elbette ibretler vardir. 20- Yine yemin ederim ki, Iblis onlar hakkindaki zannini hakikaten dogru buldu da içlerinde müminlerden ibaret bir gruptan baskasi ona uydular. 21- Halbuki Iblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu. Fakat biz ahirete imani olani belli edecek, ondan süphe içinde bulunandan ayirt edecektik. Öyle ya Rabb'in her seyi gözetleyendir. 22- De ki: "Allah'i birakip da tanri saydiginiz putlariniza istediginiz kadar yalvarin. Onlarin ne göklerde, ne yerde zerre kadar güçleri yetmez. Onlarin, bunlarda bir ortakligi da yok. Allah'in da onlardan bir yardimcisi yoktur." 23- Allah'in huzurunda sefaat da fayda vermez. Ancak izin verdigi kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehset giderildigi zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. (Sefaat sahipleri de): "Hakki söyledi" derler. O, her seyden yüksek ve büyüktür. 24- De ki: "Size göklerden ve yerden rizik veren kimdir?" Yine de ki: "Allah'tir, herhalde ya biz, ya da siz mutlak bir hidayet üzerindeyiz veya açik bir sapiklik içindeyiz." 25- De ki: "Siz bizim yaptigimiz günahlardan sorumlu tutulmazsiniz. Biz de sizin yaptiklarinizdan sorumlu olmayiz." 26- De ki: "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da hak hükmü ile aramizi ayiracaktir. Asil hüküm veren ve her seyi bilen O'dur." 27- De ki: "O'na ortak diye takistirdiklarinizi bana gösterin bakayim! Hayir, öyle sey yoktur, dogrusu güçlü ve hikmet sahibi olan ancak Allah'tir." 28- Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarici olarak gönderdik. Fakat insanlarin çogu bilmezler. 29- Ve: "Eger gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?" diyorlar. 30- De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz." 31- Kâfirler: "Biz ne bu Kur'ân'a inaniriz, ne de ondan öncekilere." dediler. Fakat o zalimler yakalanip Rablerinin huzuruna durdurulduklari zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayif düsürülenler, o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydiniz biz mutlaka mümin olurduk" derler. 32- Diger taraftan büyüklük taslayanlar, zayif düsürülenlere: "Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayir, siz kendiniz suçluydunuz." derler. 33- O zayif düsürülenler de o büyüklük taslayanlara: "Hayir, (isiniz) gece, gündüz hilekârlikti. Çünkü siz bize Allah'i inkâr etmemizi ve O'na es kosmamizi emrediyordunuz." derler. Bunlar azabi gördükleri zaman içlerinden pismanlik getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarina demir halkalar geçirmisizdir. Onlar sadece yaptiklarinin cezasini çekiyorlardir. 34- Biz herhangi bir memlekete tehlikeyi haber veren bir uyarici gönderdikse, mutlaka oranin refah ile simartilmis olanlari: "Biz sizin gönderildiginiz seyleri tanimayiz." dediler. 35- Ve yine dediler ki: "Biz malca da daha çoguz, evlatça da, bize azab edilmez." 36- De ki: "Rabbim rizki diledigine genisletir, diledigine sikar. Fakat insanlarin çogu bilmezler." 37- Halbuki sizi huzurumuza yaklastiracak olan, mallariniz ve evlatlariniz degildir. Ancak iman edip de salih amel isleyenlere gelince, iste onlarin amellerine karsi kendilerine kat kat mükafat vardir. Onlar cennet kösklerinde emniyet içindedirler. 38- Âyetlerimizi hükümsüz birakmak için yarisanlara gelince, iste onlar Hakk'in huzuruna azab içinde getirileceklerdir. 39- De ki: "Gerçekten Rabbim kullarindan diledigi kimseye rizki hem genisletir, hem daraltir. Her neyi hayra harcarsaniz O, onun yerine baskasini verir. Hem O, rizik verenlerin en hayirlisidir." 40- O gün Allah, onlari hep birlikte mahsere toplayacak, sonra meleklere: "Sunlar size mi tapiyorlardi?" diyecektir. 41- Onlar da: "Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karsi siginacak velimiz sensin. Hayir, onlar cinlere tapiyorlardi. Çogu onlara inanmislardi." diyecekler. 42- Iste o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: "Tadin bakalim o yalan deyip durdugunuz atesin azabini!" deriz. 43- Karsilarinda açik deliller halinde âyetlerimiz okundugu zaman o zalimler: "Bu, baska degil, sirf sizi atalarinizin taptigi tanrilardan men etmek isteyen bir adam." dediler. Ve: "Bu (Kur'ân), baska bir sey degil, sirf uydurulmus bir iftira" dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldigi zaman: "Bu apaçik bir sihirden baska bir sey degil." dediler. 44- Halbuki biz onlara öyle ders alacaklari kitaplar göndermedik. Kendilerine senden önce bir uyarici da göndermedik. 45- Onlardan öncekiler de yalanlamislardi. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladilar, ama beni inkâr edisin sonu nasil oldu? 46- De ki: "Size sadece bir tek nasihat edecegim. Söyle ki: Allah için ikiser, üçer ve teker teker kalkarsiniz, sonra da iyi düsünürsünüz." Arkadasinizda (peygamberde) delilikten eser yoktur. O, yalniz siddetli bir azabin önünde, sizi sakindiracak bir peygaberdir. 47- De ki: "Ben sizden herhangi bir ücret istemem, O sizin içindir. Benim ecrim ancak Allah'a aittir. O, her seye sahittir." 48- De ki: "Gerçekten Rabbim, hakki yerli yerine koyar. O, gayblari hakkiyla bilendir." 49- De ki: "Hak geldi, batilin önü de kalmaz, sonu da." 50- De ki: "Eger ben yanilirsam, yalniz kendi adima yanilirim. Ve eger hidayeti bulmussam, bilinmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakindir, isitir, isittirir." 51- Onlari telasa düstükleri zaman görsen: Artik kaçamak yoktur. Yakin yerden yakalanmislardir. 52- Ve: "O'na iman ettik" demektedirler. Fakat onlar için (âhiret gibi) uzak bir yerden (imana) el sunmak (ulasabilmek) nerede? 53- Halbuki daha önce (dünyada) O'nu inkâr etmislerdi. Uzak yerden gayba tas atiyorlardi. 54- Artik kendileriyle arzularinin arasina set çekilmistir. Tipki bundan önce benzerlerine yapildigi gibi. Çünkü hepsi iskilli bir süphe içinde bulunuyorlardi. |
SECDE Bismillahirrahmanirrahim 1- Elif, Lâm, mim. 2- Kendisinde süphe olmayan bu kitabin indirilisi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafindandir. 3- Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayir, o senden önce kendilerine bir uyarici gelmemis olan bir kavmi korkutman için, Rabbin tarafindan gelen bir haktir. Gerek ki, hidayeti kabul ederler. 4- Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri alti günde yaratmis, sonra Ars üzerine istivâ buyurmustur (hakim olmustur). Sizin için O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir sefaatçi! Artik düsünmeyecek misiniz? 5- O, gökten yere, (yukaridan asagiya) isleri düzenler, sonra da o isler, sizin saydiklarinizdan bin yil kadar olan bir günde O'na yükselir. 6- Iste görüleni de görülmeyeni de bilen, her seye gücü yeten, çok merhametli olan O'dur. 7- Yarattigi her seyi güzel yaratan ve insani yaratmaya bir çamurdan baslayan O'dur. 8- Sonra da onun soyunu süzülmüs bir özden, degersiz bir sudan yaratmistir. 9- Sonra onu düzenli bir sekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az sükrediyorsunuz! 10- Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratilista bulunacagiz?" dediler. Fakat onlar Rablerine kavusmayi (O'nun huzuruna varacaklarini) inkâr eden kâfirlerdir. 11- De ki: "Size vekil kilinmis olan ölüm melegi caninizi alacak, sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz." 12- Ey Muhammed! Günahkârlarin, Rablerinin huzurunda baslari öne egilmis olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, simdi bizi geri çevir de salih bir amel isleyelim, çünkü biz artik kesin bir sekilde inaniyoruz." derlerken bir görsen! 13- Eger biz dilemis olsaydik her nefse hidâyetini verirdik. Fakat benden: "Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracagim." sözü hak olmustur. 14- "O halde bu gününüzle karsilasmayi unuttugunuzdan dolayi tadin azabi! Iste biz de sizi unuttuk. Yapmakta oldugunuz isler yüzünden tadin ebedî azabi!" 15- Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine ögüt verildigi zaman secdelere kapanirlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar. 16- Onlarin yanlari yataklardan uzaklasir, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdigimiz riziklardan hayira sarfederler. 17- Simdi hiç kimse kendileri için, yaptiklarina karsilik gözler aydinligi olacak seylerden neler gizlenmis oldugunu bilemez. 18- Öyle ya iman eden kimse, fâsik olan gibi olur mu? Onlar esit olamazlar. 19- Evet, iman edip de salih amelleri isleyen kimselerin, yaptiklarina karsilik bir konukluk (agirlanma) olarak me'vâ (barinak) cennetleri vardir. 20- Ama fâsiklik etmis olanlarin barinaklari atestir. Oradan her çikmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadin o atesin yalanlayip durdugunuz azabini!" denir. 21- Su bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakin azabdan (dünyada) da tattiracagiz. Umulur ki, (kötülükten) dönerler. 22- Rabbinin âyetleriyle kendisine ögüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacagiz. 23- Andolsun ki biz vaktiyle Musa'ya kitap vermistik. Simdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavusmaktan süphe içinde olma. Biz onu Israilogullarina dogru yolu göstren bir rehber kilmistik. 24- Onlarin içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle dogru yola ileten önderler yetistirmistik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir sekilde inaniyorlardi. 25- Simdi ihtilafa düstükleri seyler hakkinda süphesiz ki Rabbin kiyamet günü aralarinda ayirici hükmü verecektir. 26- Kendilerinden önce, yurtlarinda gezip dolasmakta olduklari nice kusaklari helâk etmis olmamiz, daha onlari dogru yola iletmedi mi? Süphesiz bunda nice ibretler vardir. Hâlâ kulak vermeyecekler mi? 27- Ya hiç görmediler mi ki, biz kir yere suyu saliveriyoruz da onunla bir ekin çikariyoruz. Ondan hayvanlari da yiyor, kendileri de. Hâlâ gözlerini açmayacaklar mi? 28- Bir de "Ne zaman o fetih, eger dogru söylüyorsaniz?" diyorlar. 29- De ki: "Inkâr edenlere o fetih günü iman etmeleri fayda vermez ve onlara göz açtirilmaz." 30- Simdi sen onlardan yüz çevir de gözet. Çünkü onlar da gözetmektedirler |
SEMS Bismillahirrahmanirrahim 1- Günes'e ve onun pariltisina, 2- Günes'in ardindan gelen Ay'a, 3- Günes'i açip ortaya çikaran gündüze, 4- Onu örten geceye, 5- Göge ve onu bina edene, 6- Yere ve onu döseyene, 7- Nefse ve onu biçimlendirene, 8- Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki, 9- Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmustur. 10- Onu kirletip gömen de ziyan etmistir. 11- Semud, azginligiyla Hakk'i yalanladi, 12- En azginlari ileri atilinca, 13- Allah'in Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'in devesini ve onun su nöbetini gözetin." demisti. 14- Fakat onlar peygamberi yalanlayip deveyi kestiler. Rableri de günahlarini baslarina geçiriverdi de orayi dümdüz etti. 15-Öyle ya, Allah bu isin sonundan korkacak degil ya |
SUARA Bismillahirrahmanirrahim 1- Tâ, Sîn, Mîm. 2- Bunlar sana apaçik kitabin âyetleridir. 3- (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kiyacaksin! 4- Biz dilersek onlarin üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunlari egilekalir. 5- Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir ögüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler. 6- Üstelik (ona) "yalandir" dediler; fakat onlara alay edip durduklari seyin haberleri yakinda gelecektir. 7- Yeryüzüne bir bakmadilar mi? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetistirmisiz. 8- Süphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nisane) vardir; ama onlarin çogu iman etmezler. 9- Ve süphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir. 10- Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi. 11- "Firavun kavmine, hâlâ sakinmayacaklar mi?" 12- (Musa) söyle seslendi: "Ya Rab! Dogrusu ben korkarim ki beni yalanci sayarlar." 13- "Ve gögsüm daralir, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver." 14- "Hem onlarin bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayi korkarim ki, hemen beni öldürürler." 15- (Allah): "Hayir hayir" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Süphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onlari) isitiyoruz." 16- "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: Inan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz. 17- Israil ogullarini bizimle beraber gönder." 18- "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alip büyütmedik mi? Hayatinin bir çok yillarini aramizda geçirmedin mi?" 19- "Sonunda o yaptigin (kötü) isi de yaptin. Sen nankörün birisin!" 20- Musa, "Ben, dedi, o isi o anda yaptim ki saskinlardandim." 21- "Sizden korkunca da hemen aranizdan kaçtim. Sonra Rabbim bana hikmet bahsetti ve beni peygamberlerden kildi." 22- "O basima kaktigin nimet de (aslinda) Israil ogullarini kendine köle edinmis olmandir. " 23- Firavun söyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dedigin nedir ki?" 24- Musa cevap olarak: "Eger isin gerçegini düsünüp anlayan kisiler olsaniz (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin Rabbi'dir." 25- (Firavun) etrafinda bulunanlara: "Isitmiyor musunuz?" dedi. 26- Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarinizin da Rabbidir." 27- (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi. 28- Musa devamla söyle söyledi: "Sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir." 29- Firavun: "Benden baskasini ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatilmislardan ederim" dedi. 30- Musa sordu: "Sana apaçik bir sey getirmis olsam da mi?" 31- Firavun: "Haydi getir onu bakayim, dogrulardan isen" dedi. 32- Bunun üzerine Musa asâsini birakiverdi; apaçik bir ejderha oluverdi. 33- Elini de (koynundan) çekti çikardi; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir sey) oluverdi. 34- Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!" 35- "Sizi sihriyle yurdunuzdan çikarmak istiyor. Simdi ne buyurursunuz?" 36- Dediler ki: "Bunu ve kardesini egle, sehirlere de toplayicilar gönder." 37- "Bütün bilgiç sihirbazlari sana getirsinler." 38- Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi. 39- Halka, "Siz de toplaniyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi. 40- "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyariz" dediler. 41- Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Sayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardir, degil mi?" dediler. 42- Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç süphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksiniz" dedi. 43- Musa onlara "Atin, ne atacaksaniz" dedi. 44- Bunun üzerine iplerini ve degneklerini attilar ve "Firavun'un kudreti hakki için süphesiz elbette bizler galip gelecegiz" dediler. 45- Ardindan Musa asâsini atti; bir de ne görsünler, onlarin uydurduklarini yutuyor! 46- Sihirbazlar derhal secdeye kapandilar. 47- "Iman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine " 48- "Musa ve Harun'un Rabbine!" 49- Firavun (kizginlik içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlasildi ki o size sihri ögreten büyügünüzmüs! Ama simdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama ke stirecegim, hepinizi çarmiha gerdirecegim!" 50- "Zarari yok dediler nasil olsa biz Rabbimize dönecegiz." 51- "Herhalde biz müminlerin evveli oldugumuzdan dolayi, Rabbimizin bize magfiret buyuracagini ümit ederiz" 52- Biz, Musa'ya: "Kullarimi geceleyin yola çikar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik. 53- Firavun da sehirlere (asker) toplayicilar gönderdi: 54- "Esasen bunlar, sayilari azar azar, bölük pörçük bir cemaattir." 55- "(Böyle iken) hakkimizda çok gayz (öfke) besliyorlar. " 56- "Biz ise, elbette uyanik (ve tekvücut) bir cemaatiz." (diyor ve dedirtiyordu.) 57- Ama (sonunda) biz, onlari (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pinarlardan, 58- Hazinelerden ve serefli makamlardan çikardik. 59- Ve onlara Israil ogullarini mirasçi yaptik. 60- Derken (Firavun ve adamlari) günes dogmustu ki, onlarin ardina düstüler. 61- Iki topluluk birbirini görünce, Musa'nin adamlari "Eyvah, yakalandik! dediler. 62- Musa: "Hayir, aslâ! dedi, Rabbim süphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir." 63- Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dag gibi oluverdi, 64- Ötekilerini de buraya yanastirivermistik. 65- Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardik, 66- Sonra da ötekileri suda bogduk. 67- Süphesiz bunda bir âyet (ibret) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir. 68- Ve süphesiz, iste o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 69- (Resulüm!) onlara Ibrahim'in kissasini da naklet. 70- Hani o, babasina ve kavmine, "Neye tapiyorsunuz?" demisti. 71- "Birtakim putlara tapariz da onlar sayesinde toplaniriz" dediler. 72- Ibrahim "Peki, dedi, yalvardiginizda onlar sizi isitiyorlar mi?" 73- "Veya size fayda veya zararlari olur mu?" 74- "Yok, dediler, ama biz babalarimizi böyle yapar bulduk." 75-76- Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?" 77- "Hep onlar benim düsmanimdir; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)" 78- "O ki, beni yaratan ve bana dogru yolu gösterendir," 79- "Beni yediren, içirendir," 80- "Hastalandigim zaman bana O, sifâ verir." 81- "O ki, benim canimi alacak, sonra diriltecektir. " 82- "Ve hesap günü, hatami bagislayacagini umdugumdur." 83- "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat." 84- "Sonra gelecekler içinde beni dogrulukla anilanlardan eyle!" 85- "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!" 86- "Babami da bagisla, çünkü o yanlis gidenlerdendir. " 87- "(Insanlarin) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme." 88- "O gün ki ne mal fayda verir ne ogullar!" 89- "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtulusa erer)." 90- (O gün) Cennet müttakilere yaklastirilmistir. 91- Azginlar için de cehennem hortlatilmistir. 92, 93- Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir. 94- Ve arkasindan hep onlar (putlar ve azginlar) o cehennemin içine firlatilmaktadirlar. 95, 96- Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki: 97- "Vallahi biz, gerçekten apaçik bir sapiklik içindeymisiz." 98- "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk." 99- "Ve bizi hep o günahkarlar saptirdi." 100- "Bak bizim için ne sefaatçiler var," 101- "Ne de yakin bir dost." 102- "Ah keske (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik." 103- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir; oysa çoklari iman etmis degillerdir. 104- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 105- Nuh kavmi de peygamberleri yalancilikla itham etti. 106- Hani kardesleri Nuh onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?" 107- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis güvenilir bir Peygamberim. 108- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 109- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatimi verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir." 110- "Gelin, artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 111- "Â, dediler, senin ardina hep düsük kimseler düsmüsken, biz sana hiç inanir miyiz?" 112- Nuh dedi ki: "Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur." 113- "Onlarin hesabi ancak Rabbime aittir. Düsünsenize!" 114- "Hem ben iman edenleri kovmaya memur degilim." 115- "Ben ancak apaçik bir uyariciyim." 116- Dediler ki: "Ey Nuh! Eger vazgeçmezsen, iyi bil ki, tasa tutulanlardan olacaksin!" 117- Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancilikla itham etti." 118- "Artik benimle onlarin arasinda sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar." 119- Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide tasiyarak kurtardik. 120- Sonra da arkasinda kalanlari suda bogduk. 121- Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak ders) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir. 122- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 123- Âd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti. 124- Hani kardesleri Hûd onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?" 125- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis, güvenilir bir Peygamberim." 126- "Gelin artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 127- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. " 128- "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eglenir durur musunuz?" 129- "Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz?" 130- "Hem tuttugunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz." 131- "Artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 132- "O Allah'tan korkun ki, size o bildiginiz seyleri vermekte," 133- "Davarlar, ogullar," 134- "Cennet gibi baglar, bahçeler, pinarlar ihsan etmektedir." 135- "Cidden ben sizin hakkinizda büyük bir günün azabindan korkuyorum." 136- "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmissin, ha vaaz edenlerden olmamissin, bizce birdir." 137- "Bu sirf eskilerin âdetidir." 138- "Biz azaba ugratilacak da degiliz." 139- Böylece onu yalanci saydilar; biz de kendilerini helak ettik. Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir. 140- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 141- Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti. 142- Hani kardesleri Salih onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?" 143- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim." 144- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 145- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir." 146- "Siz burada güven içinde birakilacak misiniz?" 147- "Bahçelerin, pinarlarin içinde," 148- "Ekinlerin, salkimlari sarkmis hurmalar arasinda," 149- Ki bir de daglardan keyifli keyifli kâsâneler oyuyorsunuz." 150- "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin." 151,152- "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin." 153- "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmis birisin!" 154- "Sen de ancak bizim gibi bir besersin. Eger dogru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir." 155- Salih "Iste (mucize) bu disi devedir; su içme hakki (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakki da sizin" dedi. 156- "Sakin ona bir kötülükle ilismeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabi yakalayiverir." 157- Derken onu kestiler; fakat pisman da oldular. 158- Çünkü kendilerini azap yakalayiverdi. Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir. 159- Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 160- Lût (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti. 161- Hani kardesleri Lût onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan kormaz misiniz?" 162- "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim." 163- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 164- "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir." 165- "Insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?" 166- "Birakiyorsunuz da sizler için yarattigi esleri! Dogrusu siz insanliktan çikmis bir kavimsiniz!" 167- Onlar söyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksin." 168- Lût "Dogrusu ben, dedi, sizin bu isinize bugzedenlerdenim." 169- "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onlarin yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar." 170- Biz de onu ve ailesinin tamamini kurtardik, 171- Ancak (geride) bir yasli kadin kaldi. 172- Sonra geridekilerin hepsini helak ettik. 173- Ve üzerlerine öyle bir yagmur yagdirdik ki, (uyarilanlarin) o yagmuru ne kötü bir yagmurdu! 174- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir. 175- Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 176- Eyke halki da peygamberleri yalancilikla itham etti. 177- Hani Suayb onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?" 178- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim." 179- "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin." 180- "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan yalniz âlemlerin Rabbidir." 181- "Ölçegi tam ölçün de hak yiyenlerden olmayin." 182- "Ve dogru terazi ile tartin." 183- "Halkin esyalarini degerinden düsürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin." 184- "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun." 185- Onlar söyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmis birisin." 186- "Sen de bizim gibi bir beserden baska nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancilardan biri sayiyoruz." 187- "Sayet dogru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düsürüver." 188- Suayb, "Rabbim, yaptiklarinizi en iyi bilendir" dedi. 189- Hülasa, onu yalanci saydilar da kendilerini o gölge gününün azabi yakalayiverdi. O cidden büyük bir günün azabi idi! 190- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir. 191- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 192- Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. 193- (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi; 194- Uyaricilardan olasin diye senin kalbin üzerine; 195- Açik parlak bir Arapça lisan ile. 196- O, süphesiz daha öncekilerin kitaplarinda da vardi. 197- Israilogullari bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) degil midir? 198, 199- Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi. 200, 201- Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler. 202- Iste bu (azab) onlara, kendileri farkinda olmadan, ansizin geliverecektir. 203- O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir. 204- (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabimizi çarçabuk istiyorlardi. 205- Gördün ya artik onlara senelerce zevk ettirsek, 206- Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa, 207- O yasadiklari zevkin kendilerine hiçbir faydasi olmayacaktir. 208- Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarici (peygamberleri) olmustur. 209- (Onlar) ihtar edilmistir ve biz zulmetmis degiliz. 210- Onu (Kur'ân'i) seytanlar indirmedi. 211- Bu onlara hem yarasmaz hem güçleri yetmez. 212- Süphesiz onlar vahyi isitmekten uzak tutulmuslardir. 213- O halde sakin Allah ile beraber baska tanriya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba ugratilanlardan olursun. 214- (Önce) en yakin hisimlarini uyar. 215- Ve sana uyan müminlere kanadini indir. 216- Sayet sana karsi gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptiklarinizdan muhakkak uzagim." 217- Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan. 218- O ki, (gece namaza) kalktigin zaman seni görüyor. 219- Ve secde edenler arasinda dolasmani da (görüyor.) 220- Çünkü her seyi isiten, her seyi bilen O'dur. 221- Seytanlarin kime inecegini size haber vereyim mi? 222- Onlar, günaha, iftiraya düskün olan herkesin üzerine inerler. 223- Onlar, (seytanlara) kulak verirler ve onlarin çogu yalancidir. 224- Sairler(e gelince), onlara da sapiklar uyar. 225, 226- Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi? 227- Ancak iman edip iyi ameller isleyenler, Allah'i çok çok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda kendilerini savunanlar müstesna; haksizlik edenler, hangi dönüse (hangi akibete) döndürüleceklerini yakinda bileceklerdi |
SURA Bismillahirrahmanirrahim 1,2- Hâ, mîm, ayn, sîn, kaf. 3- Ey Muhammed! Çok güçlü hüküm ve hikmet sahibi olan Allah sana da senden öncekilere de böylece vahyeder. 4- Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur. O çok yücedir, çok büyüktür. 5- Nerde ise gökler O'nun azametinden tâ üstlerinden çatlayacak gibi titresiyorlar. Melekler Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzünde bulunan kimseler için magfiret diliyorlar. Iyi bilin ki Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir. 6- Allah'tan baska dostlar edinenlere gelince, Allah onlarin üzerinde devamli bir gözetleyicidir. Ama sen onlarin üzerinde bir vekil degilsin. 7- Böylece biz sana Arapça bir Kur'ân indirdik ki, sehirlerin anasi (olan Mekke) halkini ve etrafindakileri uyarasin ve hakkinda hiç süphe olmayan kiyamet gününün dehsetinden onlari korkutasin. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir. 8- Eger Allah dileseydi bütün insanlari bir tek ümmet yapardi. Fakat O yalniz diledigini rahmetinin içine almaktadir. Zalimler için ne bir dost vardir, ne de bir yardimci. 8- Eger Allah dileseydi bütün insanlari bir tek ümmet yapardi. Fakat O yalniz diledigini rahmetinin içine almaktadir. Zalimler için ne bir dost vardir, ne de bir yardimci. 9- Yoksa onlar Allah'tan baska dostlar mi edindiler? Oysa asil dost Allah'tir. Ölüleri diriltecek olan da O'dur. O'nun her seye gücü yeter. 10- Hakkinda ihtilafa düstügünüz herhangi bir seyin hükmü Allah'a aittir. Iste benim Rabbim olan Allah budur. Ben yalniz O'na güvendim ve yalniz O'na yöneliyorum. 11- O göklerin ve yerin yaraticisidir. O sizin için kendi nefsinizden esler ve hayvanlardan da çiftler yaratmistir. O, sizi bu düzen içerisinde üretip çogaltiyor. O'nun benzeri olan hiçbir sey yoktur. O, her seyi isitir ve görür. 12- Göklerin ve yerin kilitleri O'na aittir. O diledigine rizki genisletir ve daraltir. Süphesiz ki O, her seyi hakkiyla bilir. 13- Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurdugu seyi sizin için de bir kanun yapti ve (Ey Muhammed!) sana vahyettigimizi, Ibrahim'e, Musa'ya ve Isa'ya tavsiye buyurdugumuzu da seriat kildi. Söyle ki: Dini dogru tutun ve onda ayriliga düsmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettigin sey, müsriklere agir geldi. Allah diledigini kendine seçer ve kendisine yöneleni de dogru yola iletir. 14- Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra, ancak aralarindaki, çekememezlik yüzünden ayriliga düstüler. Eger Rabbin tarafindan azabin ertelendigine dair bir söz geçmemis olsaydi aralarinda mutlaka hüküm verilirdi. Kendilerinden sonra Kitab'a vâris kilinan kitap ehli de Kur'ân hakkinda bir süphe ve tereddüt içindedirler. 15- Ey Muhammed! Iste bunun için insanlari tevhide davet et ve sana emredildigi gibi dosdogru ol. Onlarin keyiflerine uyma ve de ki: "Ben Allah'in kitaptan indirdigine inandim ve bana aranizda adaleti gerçeklestirmem emredildi. Allah bizim de rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz da size aittir. Sizinle bizim aramizda hiçbir tartismaya yer yoktur. Allah hepimizi biraraya toplayacaktir. Dönüs yalniz O'nadir. 16- Allah'in davetine uyulduktan sonra, hâlâ O'nun dini hakkinda mücadele edenlerin, getirdikleri deliller Rableri yaninda batildir. Onlarin üzerinde bir gazab ve kendileri için siddetli bir azab vardir. 17- Bu kitabi ve ölçüyü hakla indiren Allah'tir. Ne bilirsin, belki de kiyamet saati yakindir! 18- O'na inanmayanlar kiyametin çabuk gelmesini istiyorlar. Inananlar ise O'ndan korkarlar ve O'nun hak oldugunu bilirler. Iyi bilin ki, kiyamet saati hakkinda tartisanlar derin bir sapiklik içindedirler. 19- Allah kullarina çok lütufkârdir. Diledigine rizik verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür. 20- Her kim ahiret kazancini isterse, biz onun kazancini artiririz, her kim de dünya kazancini isterse ona da ondan veririz, ama onun ahirette hiçbir nasibi yoktur. 21- Yoksa onlarin, Allah'in dinde izin vermedigi seyi kendilerine mesru kilacak ortaklari mi vardir? Eger azabin ertelenmesine dair kesin yargi sözü olmasaydi, aralarinda hemen hüküm verilir, isleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için aci bir azab vardir. 22- Sen kiyamet günü kazandiklari seyin cezasi baslarina gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. Iman edip salih amel isleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yaninda onlar için istedikleri her sey vardir. Iste büyük lütuf budur. 23- Iste Allah iman edip salih amel isleyen kullarini bununla müjdeler. Ey Muhammed! De ki: "Ben bu tebligime karsi sizden akrabalikta sevgiden baska hiçbir ücret istemiyorum." Her kim bir iyilik yaparsa biz onun iyiligini artiririz. Süphesiz ki Allah çok bagislayicidir, sükrün karsiligini verir. 24- Yoksa onlar, senin hakkinda: "Allah'a karsi yalan uydurdu." mu diyorlar? Eger Allah dilerse senin de kalbini mühürler; batili yok eder ve sözleriyle hakki gerçeklestirir. Süphesiz ki O kalplerde bulunan seyleri hakkiyla bilir. 25- Kullarinin tevbesini kabul eden, kötülükleri affeden ve sizin yaptiklarinizi bilen O'dur. 26- Allah iman edip, salih amel isleyenlerin tevbesini kabul eder, onlara lütfundan daha fazlasini verir. Kâfirler için ise siddetli bir azap vardir. 27- Eger Allah rizki kullarina bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azginlik ederlerdi. Fakat O diledigini belli bir ölçüye göre indiriyor. Süphesiz ki O, kullarindan haberdardir, onlari hakkiyla görür. 28- Insanlar ümitlerini kestikten sonra yagmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layik olan gerçek dost O'dur. 29- Gökleri yeri ve her ikisinde yaydigi canlilari yaratmasi da Allah'in kudretinin delillerindendir. O'nun diledigi zaman onlari biraraya toplamaya da gücü yeter. 30- Basiniza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandiklariniz yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çogunu affeder. 31- Siz yeryüzünde (O'nu) aciz birakamazsiniz. Sizin Allah'tan baska bir dostunuz ve yardimciniz da yoktur. 32- Denizlerde yüce daglar gibi gemilerin yürümesi de O'nun kudretinin delillerindendir. 33- Eger O dilerse rüzgari durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Süphesiz ki bunda sabirli olan ve çok sükreden kimseler için nice ibretler vardir. 34- Yahut da Allah kazandiklari günahlar yüzünden onlari helâk eder ve birçogunu da bagislar. 35- Âyetlerimiz hakkinda mücadele edenler bilsinler ki kendileri için kaçacak bir yer yoktur. 36- Size verilen herhangi bir sey sadece dünya hayatinin geçici bir menfaatidir. Allah katinda bulunanlar ise iman edip sadece Rablerine güvenen kimseler için daha hayirli ve daha kalicidir. 37- O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasizliktan kaçinirlar. Onlar öfkelendikleri zaman da kusurlari bagislarlar. 38- Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazi dosdogru kilarlar. Onlarin isleri de kendi aralarinda bir istisare iledir. Kendilerine verdigimiz riziktan onlar Allah yolunda harcarlar. 39- Onlar, bir zulüm ve saldiriya ugradiklari zaman birbirleriyle yardimlasirlar. 40- Bir kötülügün cezasi yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bagislarsa onun mükafati Allah'a aittir. Süphesiz ki Allah, zalimleri sevmez. 41- Zulme ugradiktan sonra hakkini alan kimseye gelince, iste onlarin aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur. 42- Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksiz yere taskinlik edenler aleyhinedir. Iste onlar için aci bir azap vardir. 43- Her kim de sabreder ve kusuru bagislarsa, iste bu elbette azmedilecek islerdendir. 44- Allah kimi saptirirsa artik bundan sonra onun için hiçbir dost yoktur. Sen, azabi gördüklerinde zalimlerin: "Acaba dönecek bir yol var midir?" dediklerini görürsün. 45- Sen, onlarin asagiliktan dolayi baslari öne egilmis, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken atese sunulduklarini görürsün, iman edenler de: "Gerçekten zarara ugrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kiyamet günü yazik etmis olan kimselerdir." diyeceklerdir. Iyi bilin ki zalimler devamli bir azap içerisindedirler. 46- Onlarin Allah'tan baska kendilerine yardim edecek hiçbir dostlari yoktur. Allah kimi saptirirsa, artik onun için çikar bir yol yoktur. 47- Allah tarafindan, geri çevrilemeyecek kiyamet günü gelmeden önce, Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün, sizin için siginacak bir yer yoktur ve siz inkâr da edemezsiniz. 48- Ey Muhammed! Eger onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onlarin üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düsen sadece tebligdir. Gerçekten biz insana tarafimizdan bir rahmet tattirirsak ona sevinir, ama elleriyle yaptiklari yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse, o zaman görürsün ki insan çok nankördür. 49- Göklerin ve yerin hükümranligi yalniz Allah'a aittir. O diledigini yaratir, diledigine kiz çocuk, diledigine de erkek çocuk bahseder. 50- Yahut Allah onlari erkek ve kiz olmak üzere çift verir, diledigini de kisir yapar. Süphesiz ki O her seyi bilir. O'nun her seye gücü yeter. 51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasindan konusur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona diledigini vahyeder. Süphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir. 52- Iste biz böylece sana da emrimizden Kur'ân'i vahyettik. Yoksa sen kitap nedir? Iman nedir? bilmiyordun. Fakat biz onu bir nur kildik. Onunla kullarimizdan diledigimizi dogru yola iletiyoruz. Süphesiz ki sen de insanlari dogru bir yola götürüyorsun. 53-Göklerde ve yerde bulunanlarin sahibi olan Allah'in yoluna götürüyorsun. Iyi bilin ki bütün isler sonunda yalniz Allah'a dönecektir. ______________________ |
TAHA Bismillahirrahmanirrahim 1- Tâ, Hâ, 2- Ey Muhammed! Kur'ân'i sana sikintiya düsesin diye indirmedik. 3- Ancak Allah'tan korkan kimse için bir ögüt olarak (indirdik.) 4, Yeri ve yüce gökleri yaratanin katindan yavas yavas bir indirilisle (onu) indirdik. 5- O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Ars'a hakim oldu. 6- Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasinda ve topragin altida bulunanlar O'nundur. 7- Sen (Allah'a ettigin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bilki Allah bundan mustagnîdir.). Çünkü O süphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. 8- Allah O'dur ki, kendisinden baska hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O'nundur. 9- (Habîbim!) Musa'nin (basindan geçen hayat) hikayesi sana geldi mi? 10- Hani o bir ates görmüstü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ates ilisti, belki size bir kor getiririm, yahut atesin yaninda bir yol gösterici bulurum" demisti. 11- Atese vardigi zaman söyle çagrildi: "Ey Musa! 12- "Ben süphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabilarini çikar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasin." 13- "Ben seni seçtim, simdi (sana) vahyolunacak seyleri dinle." 14- Süphesiz ben Allah'im, benden baska hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kil. 15- Çünkü kiyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptiginin karsiligini görsün. 16- Sakin kiyamete inanmayip, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten alikoymasin; sonra helak olursun. 17- Ey Musa! Sag elindeki nedir? 18- Musa dedi: "O benim asâm (degnegim) dir, ona dayanirim, onunla davarlarima yaprak silkerim ve onda baska hacetlerim (faydalanacagim seyler) de var" 19- Allah: "Ey Musa! onu (yere) birak"dedi. 20- Musa da onu birakti, bir de ne görsün! o bir yilan olmus kosuyor. 21- Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevirecegiz" 22- "Bir de diger bir mucize olmak üzere elini koynuna koy ki, kusursuz olarak bembeyaz çiksin." 23- "Bunlari sana en büyük mucizelerimizden (bir kismini) gösterelim diye yaptik." 24- "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdi." 25- Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim gögsüme genislik ver, 26- Isimi kolaylastir, 27- Dilimden dügümü çöz 28- Ki, sözümü iyi anlasinlar. 29- Bir de bana ailemden bir vezir ver. 30- Kardesim Harun'u (ver). 31- Onunla arkami kuvvetlendir. 32- (Elçilik) isimde onu bana ortak et. 33- Ki seni çok tesbih edelim. 34- Seni çok analim. 35- Süphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun." 36- Allah buyurdu: "Ey Musa! Diledigin (seyler) sana verildi." 37- "And olsun biz, sana diger bir defa daha ihsan etmistik" 38- Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) su ilhami annene verdik: 39- "Onu (Musa'yi) tabut içine koy da denize birak. Deniz de onu sahile atsin. Onu hem bana düsman, hem ona düsman olan biri alsin." Bir de benim gözetimim altinda yetistirilmen için, üzerine katimdan bir sevgi birakmistim. (Ey Musa!) 40- Hani kiz kardesin (Firavun'un sarayina) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydin olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardik. Seni çesitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yillarca Medyen halki içinde kaldin. Sonra ey Musa! Belli bir çaga (peygamberlik görevini yüklenecek bir yasa) geldin. 41- Ben, seni kendime (peygamber) seçtim. 42- Sen kardesinle birlikte mucizelerimle git. Ikiniz de beni anmakta gevseklik etmeyin. 43- Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdi. 44- Varin da ona yumusak söz söyleyin; olur ki, ögüt dinler, yahut korkar. 45- (Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasindan veya azginligini artirmasindan korkariz" dediler. 46- Allah buyurdu ki: "Korkmayin, zira ben sizinle beraberim, isitir ve görürüm." 47- Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artik Israilogullari'ni bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam dogru yolda gidenleredir." 48- "Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab süphesiz (gerçegi) inkâr edip ona sirt çevirenleredir." 49- Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi. 50- Musa: "Bizim Rabbimiz her seye seklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi. 51- Firavun : "Öyleyse geçmis asirlar (daki insanlar)in durumu nedir?" dedi. 52- Musa dedi ki: "Onlarin bilgisi Rabbimin katinda bir kitapta (yazili)dir. Rabbim yanlis yapmaz ve unutmaz." 53- "Yeryüzünü sizin için bir dösek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur." Iste biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çikardik. 54- Hem siz yiyin, hem de hayvanlarinizi otlatin. Akil sahibleri için bunda nice ibretler vardir! 55- Sizi yerden (topraktan) yarattik, yine (ölümünüzden sonra) ona döndürecegiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çikaracagiz. 56- And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onlari yalan sayip kabulden çekindi. 57- (Firavun Musa'ya söyle) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinle bizi yerimizden çikarmak için mi geldin bize?" 58- "O halde biz de senin sihrin gibi bir sihirle sana gelecegiz (karsina çikacagiz); simdi bizimle senin aranda bir vakit ve bir bulusma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacagimiz uygun bir yer olsun." 59- Musa: "Sizinle bulusma zamani, süs (bayrami) günü ve insanlarin toplanacagi kusluk vaktidir." dedi. 60- Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hile vasitalarini topladiktan sonra geldi. 61- Musa onlara dedi ki: "Yaziklar olsun size! Allah'a yalan uydur mayin. Sonra bir azab ile kökünüzü keser. Gerçekten (Allah'a) iftira eden hüsrana ugramistir." 62- Sihirbazlar aralarinda islerini tartistilar ve konusmalarini gizli tuttular 63- (Sihirbazlar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek söyle) dediler: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdir; büyüleriyle sizi yurdunuzdan çikarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorlar." 64- "Onun için bütün tuzaklarinizi bir araya getirin, sonra hep bir sira halinde gelin. Bugün üstün gelen muhakkak zafer kazanmistir." 65- Sihirbazlar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud ilk atan biz olalim" dediler. 66- Musa dedi ki: "Hayir, siz atin." Bir de ne görsün! Onlarin ipleri ve degnekleri, yaptiklari sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorlarmis gibi geldi. 67- Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti. 68- Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (galib geleceksin) " 69- "Sag elindekini ativer, o, onlarin yaptiklarini yutar. Çünkü onlarin yaptiklari ancak bir büyücü tuzagidir. Büyücü ise, her nerede olursa olsun basariya ulasamaz." 70- Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandilar, "Musa ile Harun'un Rabbine iman ettik" dediler. 71- Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir ögreten büyügünüzdür. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama kesecegim ve muhakkak sizi hurma dallarina asacagim. Böylece hangimizin azabinin daha siddetli ve devamli oldugunu bileceksiniz" dedi. 72- (Iman eden sihirbazlar söyle) dediler: "Bize gelen bu açik mucizeler ve bizi yaratana karsi, asla seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatina hükmedebilirsin." 73- "Dogrusu biz hem günahlarimiza, hem bizi zorladigin sihre karsi, bizi bagislasin diye, Rabbimize iman ettik. Allah (sevabça senden) daha hayirli ve (azab verme bakimindan da) daha devamlidir." 74- Her kim Rabbine suçlu olarak varirsa, süphesiz ki ona cehennem vardir. Orada ne ölür, ne de dirilir. 75- Kim de ona bir mümin olarak salih ameller islemis oldugu halde varirsa, iste onlara en yüksek dereceler vardir. 76- Adn cennetleri vardir ki, altlarindan irmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Ve iste bu, (küfür ve isyandan) arinanlarin mükafatidir. Meâl-i Serifi 77- Gerçekten Musa'ya söyle vahyettik: "Kullarimla geceleyin yürü (Misir'dan çik) de (asâni vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artik firavun tarafindan) yetisilmekten korkmazsin ve (bogulmaktan) endise de etmezsin." 78- Firavun ordulariyla hemen onlari takip etti, denizden kendilerini sariveren (korkunç bogulma) sariverdi 79- Böylece Firavun kavmini yanlis yola sürükledi ve dogru yola götürmedi. 80- Ey Israilogullari! Sizleri düsmaninizdan kurtardik ve Tûr daginin sag yaninda size söz verdik, üzerinize de kudret helvasi ve bildircin indirdik. 81- Size verdigimiz riziklarin en temizlerinden yiyin ve bunda taskinlik etmeyin, sonra üzerinize gazabim iner. Kimin üzerine de gazabim inerse, muhakkak o mahvolur. 82- Bununla beraber, süphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel isleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bagislayiciyim. 83- "Ey Musa! Seni kavminden (ayirip) daha çabuk (gelmeye) sevkeden nedir?" (dedik.) 84- Musa: "Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip geliyorlar). Ben sana acele ettim (geldim) ki, hosnud olasin" dedi. 85- Allah: "Dogrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onlari saptirdi" dedi. 86- Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara söyle) dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydiniz?" 87- Onlar dediler ki: "Biz sana verdigimiz sözden, kendiligimizden caymadik. Fakat biz o (Kibtî) kavminin süs esyasindan bir takim agirliklar yüklenmistik. Onlari (atese) attik. Sâmirî de (kendi mücevheratini) böylece atmisti." 88- Nihayet Sâmirî onlara bögüren bir buzagi heykeli ortaya çikardi. Bunun üzerine Sâmirî ve adamlari: "Iste sizin de, Musa'nin da ilâhi budur, ama o unuttu" dediler. 89- Onlar görmüyorlar miydi ki, o buzagi, kendilerine hiçbir sözle karsilik veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamiyordu. 90- And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzagi ile) imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dir. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demisti. 91- Onlar (cevap olarak söyle) demislerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya elbette devam edecegiz." 92- (Musa gelince kardesine söyle) dedi: "Ey Harun! bunlarin sapikliga düstügünü gördügün vakit, seni engelleyen ne oldu?" 93- "(Neden) benim yolumu takip etmedin, benim emrime karsi mi geldin?" 94- Harun: "Ey anamin oglu! Sakalimi ve basimi (saçimi) tutma. Ben senin 'Israilogullari arasinda ayrilik çikardin, sözüme bakmadin' diyeceginden korktum." dedi. 95- (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptigin nedir?" dedi. 96- Sâmirî: "Onlarin görmedikleri bir sey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldim ve onu (erimis mücevheratin içine) attim. Bunu, bana böylece nefsim hos gösterdi" dedi. 97- (Musa ona söyle) dedi: "Haydi çekil git. Artik senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahsi gibi yapayalniz yasamaga mahkum olacaksin). Hem senin için asla kaçamayacagin bir ceza daha vardir. Bir de ibadet edip durdugun ilâhina bak; elbette biz onu yakacagiz, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracagiz." 98- Sizin ilâhiniz, ancak kendisinden baska hiçbir ilâh bulunmayan Allah'dir. Onun ilmi her seyi kusatmistir. 99- (Ey Muhammed!) Sana geçmisin haberlerinden bir kismini böylece anlatiyoruz. Süphe yok ki, sana katimizdan bir zikir (düsünüp kendisinden ibret alinacak bir kitab) verdik. 100- Kim ondan yüz çevirirse, süphesiz o, kiyamet günü bir günah yüklenecektir. 101- Devamli o azabin altinda kalacaklar. Kiyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür! 102- Sûr'a üfürülecegi gün ki biz suçlulari o gün, (gözleri korkudan) gögermis olarak mahserde toplayacagiz. 103- "Siz dünyada sadece on(gün) kaldiniz" diye kendi aralarinda gizli gizli konusurlar. 104- Aralarinda ne konusacaklarini biz çok iyi biliriz. Görüsü en üstün olan: "Ancak bir gün kaldiniz" diyecektir. 105- (Ey Muhammed!) Sana daglar(in kiyametteki durumunu) sorarlar, de ki: "Rabbim onlari ufalayip savuracak." 106- "Böylece yerlerini dümdüz bos bir halde birakacak." 107- "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin." 108- O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çagrisina) uyarlar. Öyleki, Rahmân'in heybetinden sesler kisilmistir. Artik bir fisiltidan baska hiçbir sey isitemezsin. 109- O gün, Rahmân'in kendisine izin verdigi ve sözünden hosnud oldugu kimselerden baskasinin sefaati fayda vermez. 110- Allah, onlarin geleceklerini de, geçmislerini de bilir. Onlar ise O'nu ilmen kavrayamazlar. 111- Bütün yüzler, diri ve bütün yarattiklarini gözetip duran Allah'a bas egmistir. Bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana ugramistir. 112- Her kim de mümin olarak salih amelleri islerse, artik o, ne bir haksizliktan ve ne de çignenmekden korkar. 113- Iste böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açikladik ki belki sakinirlar, yahut onlara bir ibret ve uyanis verir. 114- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu ile) Kur'ân'i okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artir" de. 115- Dogrusu bundan önce Âdem'e (bu agaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlilik) bulmadik. 116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demistik; Iblis'ten baska hepsi secde etmis, o çekinmisti. 117- Biz de (Âdem'e) söyle demistik: "Ey Âdem! Süphesiz bu (Iblis) sana ve esine düsmandir. Sakin sizi cennetten çikarmasin, sonra bedbaht olursun (sikinti çeker, perisan olursun)." 118- "Dogrusu senin acikmaman ve çiplak kalmaman (ancak) cennettedir. " 119- Ve sen orada ne susarsin, ne de günesin sicaginda kalirsin" 120- Nihayet seytan ona vesvese verdi. Söyle dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk agacini ve çökmesi olmayan bir saltanati göstereyim mi?" 121- Bunun üzerine ikisi de o agaçtan yediler. Hemen ayip yerleri kendilerine açilip görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yapragindan örtüp yamamaya basladilar. Âdem Rabbinin emrinden çikti da sasirdi. 122- Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabul buyurdu ve ona dogru yolu gösterdi. 123- Allah (onlara) söyle dedi: "Birbirinize düsman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artik benden size bir hidayet (kitab) geldigi zaman, kim benim hidayetime uyarsa iste o, sapikliga düsmez ve (ahirette) zahmet çekmez. 124- Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardir ve onu kiyamet günü kör olarak hasrederiz. 125- (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör olarak hasrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der. 126- Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmisti de onlari sen unutmustun, bugün de öylece unutulursun" der. 127- Iste haddi asanlari, Rabbinin âyetlerine inanmayanlari biz böyle cezalandiririz. Ve muhakkak ki ahiret azabi (dünya azabindan) daha siddetli ve daha devamlidir. 128- Onlari, yerlerinde gezip durduklari su kendilerinden önce yok ettigimiz bunca nesiller(in o korkunç akibeti) dogru yola sevk etmedi mi? Dogrusu bunda ibret alacak akli olanlar için nice deliller vardir. 129- Eger Rabbinin verdigi bir hüküm ve tayin ettigi bir süre olmasaydi, hemen azaba ugrarlardi. 130- O halde, dediklerine sabret; günesin dogmasindan önce ve batmasindan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kisim vakitlerinde ve gündüzün etrafinda da tesbih et ki hosnudluga eresin. 131- Kâfirlerden bir kismina, onlari sinamak için dünya hayatinin zineti olarak verdigimiz ve onunla kendilerini geçindirdigimiz seye (mal ve saltanata) sakin ragbetle bakma. Rabbinin (ahiretteki) rizki daha hayirli ve daha devamlidir. 132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kilmalarini emret, kendin de ona sabirla devam et. Biz senden bir rizik istemiyoruz. Seni biz riziklandiririz. Güzel akibet takva sahiplerinindir. 133- (Inkâr edenler): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediler. Onlara önceki kitablarda olan apaçik deliller gelmedi mi? 134- Eger biz, onlari bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab ile yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, alçak ve rezil olmadan önce âyetlerine uysaydik, olmaz miydi?" diyeceklerdi. 135- De ki: "Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyedurun. Süphesiz düz yolun sahiplerinin kimler oldugunu ve kimlerin dogru yolda bulundugunu yakinda bileceksiniz. |
TAHRİM Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir. 2- Allah size yeminlerinizi çözmeyi mesrû kilmistir. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir. 3- Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca, Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi. 4- Eger ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz egildi. Ve eger Peygamber'e karsi birbirinize arka olursaniz (bilin ki) onun dostu ve yardimcisi Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardindan melekler de ona arkadir. 5- Eger o sizi bosarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayirli, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire esler verir. 6- Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir atesten koruyun ki onun yakiti insanlar ve taslardir. Onun basinda gayet kati, siddetli, Allah'in kendilerine buyurduguna karsi gelmeyen ve emredildikleri seyi yapan melekler vardir. 7- (Inkâr edenlere): "Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin. Siz ancak islediklerinizin cezasini çekeceksiniz." (denilir.) 8- Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandirmayacagi günde Allah sizi, içlerinden irmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onlarin nurlari, önlerinde ve yanlarinda kosar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bagisla, çünkü sen her seye kâdirsin." derler. 9- Ey Peygamber! Kâfirler ve münafiklarla savas, onlara karsi sert davran. Onlarin varacagi yer cehennemdir. O gidilecek yer, ne de kötüdür! 10- Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karisi ile Lut'un karisini misal verdi. Bu ikisi, kullarimizdan iki salih kulun (nikahi) altinda idiler, onlara hiyanet ettiler. (Kocalari,) Allah'tan hiçbir seyi onlardan savamadi. (Onlara): "Haydi girenlerle birlikte siz de atese girin!" denildi. 11- Allah, inananlara da Firavun'un karisini örnek gösterdi. O söyle demisti: "Rabbim! Bana yaninda cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) isinden kurtar. Ve beni su zalim toplumdan kurtar!" 12-Irzini korumus olan, Imrân kizi Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarini tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi. |
TALAK Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey Peygamber! Kadinlari bosamak istediginiz zaman onlari iddetleri içinde bosayin ve iddeti de sayin. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana, onlari evlerinden çikarmayin, kendileri de çikmasinlar. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini asarsa, süphesiz kendine zulmetmis olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çikariverir. 2- Sürelerinin sonuna vardiklarinda onlari güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrilin. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi sahit tutun. Sahidligi Allah için yapin. Iste Allah'a ve son güne inanan kimseye ögütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çikis yolu yaratir. 3- Ve onu ummadigi yerden riziklandirir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her sey için bir ölçü koymustur. 4- Kadinlariniz içinden âdetten kesilmis olanlarla, henüz âdetini görmemis bulunanlardan eger süphe ederseniz (iddetlerinin nasil olacaginda tereddüt ederseniz), onlarin bekleme süresi üç aydir. Gebe olanlarin bekleme süresi ise, yüklerini birakmalari, dogum yapmalaridir. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona isinde bir kolaylik verir. 5- Bu, Allah'in size indirdigi buyrugudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatini büyütür. 6- O kadinlari, gücünüz ölçüsünde oturdugunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onlari sikistirmak için kendilerine zarar vermeye kalkismayin. Sayet gebe iseler, yüklerini birakincaya kadar onlari besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranizda güzellikle konusup danisin. Güçlük çekerseniz çocugu, baska bir kadin emzirecektir. 7- Eli genis olan genisligine göre nafaka versin. Rizki kisilmis bulunan da Allah'in kendisine verdiginden versin. Allah bir kisiye ne vermisse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylik yaratacaktir. 8- Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine baskaldirdi, biz de onlari çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemis sekilde azab ettik. 9- Islerinin vebalini tattilar. Islerinin sonucu tam bir hüsran olmustur. 10- Allah onlara siddetli bir azap hazirlamistir. O halde ey inanan akl-i selim sahipleri! Allah'tan korkun, Allah size bir uyarici gönderdi. 11- Size Allah'in açik açik âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanip faydali isler yapanlari, karanliklardan aydinliga çikarsin. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa (Allah) onu, altlarindan irmaklar akan, içinde ebedi kalacaklari cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rizik vermistir. 12-Allah O'dur ki yedi gögü ve yerden de onlar kadarini yaratti. Emir bunlar arasinda iner ki Allah'in her seye kâdir oldugunu ve Allah'in bilgisinin, her seyi kusattigini bilesiniz. |
TARIK Bismillahirrahmanirrahim 1- Andolsun o göge ve Târik'a, 2- Târik nedir, bildin mi? 3- O, karanligi delen yildizdir. 4- Hiçbir nefis yoktur ki basinda bir denetleyici bulunmasin. 5- Onun için insan neden yaratildigina bir baksin. 6- Atilan bir sudan yaratildi. 7- O su, erkegin sulbü ile kadinin gögüs kemikleri arasindan çikar. 8- Elbette Allah'in onu döndürmeye gücü yeter. 9- O gün bütün sirlar yoklanip, meydana çikarilir. 10- Insanin o gün ne bir gücü vardir, ne de bir yardimcisi. 11- Andolsun o dönüslü göge, 12- O yarilip çatlayan yere, 13. Kuskusuz Kur'ân, ayirici bir sözdür. 14. O asla bir saka degildir. 15. Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar. 16. Ben de hilelerine karsilik veririm. 17. Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tani. |
TEGABUN Bismillahirrahmanirrahim 1- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadir. Her seye gücü yeten O'dur. 2- Sizi O yaratti. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptiklarinizi görmektedir. 3- Zira gökleri ve yeri hak ile yaratti. Sizi sekillendirdi ve sekillerinizi de güzel yapti. Dönüs ancak O'nadir. 4- Göklerde ve yerde olanlari, gizlediginiz ve açiga vurdugunuz seyleri bilir. Allah, gögüslerin özünü bilir. 5- Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) islerinin vebalini tattilar ve onlar için aci bir azap vardir. 6- Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açik deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mi bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadigini gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyiktir. 7- Inkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandilar. De ki: "Hayir! Rabbim hakki için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptiklariniz size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydir". 8- Artik Allah'a, Resulüne ve indirdigimiz nura (Kur'ân'a) inanin. Allah yaptiklarinizdan haberdardir. 9- Toplanma günü için sizi topladigi zaman var ya, iste o gün, kimin aldandiginin açiga çikacagi aldanma günüdür. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacaklari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokar. Iste büyük kurtulus budur. 10- Inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardir. Ne kötü gidilecek yerdir orasi! 11- Allah'in izni olmayinca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir. 12- Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düsen apaçik bir duyurmadir. 13- Allah ki O'ndan baska tanri yoktur. Müminler Allah'a dayansinlar. 14- Ey iman edenler! Eslerinizden ve çocuklarinizdan size düsman olanlar da vardir. Onlardan sakinin. Ama affeder, kusurlarini baslarina kakmaz, hos görür ve bagislarsaniz, bilin ki Allah çok bagislayan çok merhamet edendir. 15- Dogrusu mallariniz ve çocuklariniz sizin için bir imtihandir. Büyük mükafat ise Allah'in yanindadir. 16- O halde gücünüzün yettigi kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliginize olarak harcayin. Kim nefsinin cimriliginden korunursa iste onlar kurtulusa erenlerdir. 17- Eger Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bagislar. Allah çok mükafat verendir, halimdir. 18-Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir |
TEKASUR Bismillahirrahmanirrahim 1,2- Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varincaya kadar oyaladi. 3- Hayir! Yakinda bileceksiniz. 4- Yine hayir! Yakinda bileceksiniz (hatanizi). 5,6- Hayir! Eger kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz. 7- Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz. 8-Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksiniz |
TEBBE Bismillahirrahmanirrahim 1- Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya. 2- Ne mali ne de kazandigi onu kurtaramadi. 3- (O), alevli bir atese girecektir. 4- Karisi da **** hamali olarak (onunla beraber girecektir). 5-Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktir. |
TEKVİR Bismillahirrahmanirrahim 1- Günes katlanip dürüldügünde, 2- Yildizlar bulandiginda, 3- Daglar yürütüldügünde, 4- Kiyilmaz mallar birakildiginda, 5- Vahsi hayvanlar bir araya toplandiginda, 6- Denizler ateslendiginde (sulari çekilip, volkanlar halinde ates püskürdügünde), 7- Nefisler eslestirildiginde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandiginda), 8- Diri diri topraga gömülen kiza soruldugunda, 9- "Hangi günahtan dolayi öldürüldü?" diye. 10- Amel defterleri açildiginda, 11- Gök siyrilip açildiginda, 12- Cehennem kizistirildiginda, 13- Ve cennet yaklastirildiginda, 14- Herkes ne getirmis oldugunu anlar. 15- Simdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yildizlara), 16- O akip akip yuvasina gidenlere, 17- Yöneldigi an geceye, 18- Nefeslendigi (agardigi) an sabaha ki, 19- Kuskusuz o Kur'an, degerli bir elçinin sözüdür. 20- O elçi güçlüdür, Ars'in sahibinin yaninda çok itibarlidir. 21- Orada ona itaat edilir, güvenilir. 22- Arkadasinizi cin çarpmis degildir. 23- Andolsun o, Cebrail'i açik ufukta gördü. 24- O, gayb hakkinda cimri de degildir. 25- O, kovulmus bir seytanin sözü degildir. 26- Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz? 27- O, âlemler için ögütten baska bir sey degildir, 28- Içinizden dogru gitmek isteyenler için. 29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. |
TEVBE Bismillahirrahmanirrahim 1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlasma yaptiginiz müsriklere: 2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediginiz gibi gezip dolasin. Sunu da bilin ki, Allah'i aciz birakacak degilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perisan edecektir. 3- Ayrica büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafindan insanlara bir ilandir ki, Allah da Resulü de müsriklerle yapilan antlasmalara artik bagli degildir. Eger hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayirlidir. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'i yildiracak degilsiniz. Kâfirleri aci bir azap ile müjdele. 4- Ancak kendileriyle antlasma yapmis oldugunuz müsriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamis ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardimda bulunmamis olanlar bunun disindadir. Siz de onlarla olan antlasmanizin hükümlerine antlasma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever. 5- Su haram aylar bir çikti mi artik o müsrikleri nerede bulursaniz öldürün, yakalayin, hapsedin ve bütün geçit baslarini tutun. Eger tevbe ederler ve namaz kilip zekati verirlerse onlari serbest birakin. Muhakkak ki, Allah çok bagislayandir, çok merhamet edendir. 6- Eger müsriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'in kelâmini dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde oldugu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler. 7- O müsriklerin Allah katinda ve Resulü katinda herhangi bir ahdi nasil olabilir? Ancak Mescid-i Haram yaninda antlasma yaptiklariniz var ki, bunlar size karsi dogru durdukça siz de onlara dogru olun. Allah (hainlikten) sakinanlari elbette sever. 8- Onlarla nasil sözlesme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir firsat geçse, hakkinizda ne bir antlasma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hosnud etmeye çalisirlar, fakat kalbleri o kadarina da razi olmaz. Zaten onlarin çogu fa******lar. 9- Allah'in âyetlerini az bir çikara degistirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena seyler yapageldiler. 10. Bir mümin hakkinda ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlasma. Bunlar iste böyle haddi asan kimselerdir. 11. Eger tevbe ederler, namazi kilarlar, zekati verirlerse dinde kardesleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açiklariz. 12. Eger verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatirlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onlarin yeminleri yoktur. Ola ki, vazgeçerler. 13- Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çikarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldirmaya baslayanlara karsi savasmaz misiniz? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eger mümin iseniz her seyden önce Allah'dan korkmalisiniz. 14- Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ... onlari rezil ve rüsvay etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandirsin. 15. Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah diledigine tevbeyi nasib eder. Allah her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir. 16. Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacaginizi mi sandiniz? Allah'in, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden baska kimseye siginmayan ve baskaca siginacak bir yer aramayanlari görmedigini mi (zannediyorsunuz)? Allah bütün yaptiklarinizdan haberdardir. 17- Müsrikler kendi inkârlarina kendileri sahit olup dururlarken Allah'in mescidlerini imar etmeleri mümkün degildir. Onlarin bütün yaptiklari bosa gitmistir. Ve onlar ates içinde ebedi olarak kalacaklardir. 18- Allah'in mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazi kilan, zekati veren ve Allah'dan baskasindan korkmayan kimseler imar ederler. Iste hidayet üzere olduklari umulanlar bunlardir. 19- Siz hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram'i imar etme isiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptigi isi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katinda esit olamazlar. Allah zalimler topluluguna hidayet ihsan etmez. 20- Iman edip de hicret edip, mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katinda en büyük dereceye sahiptirler. Iste bunlar murada ermis olan mutlu kullardir. 21- Rab'leri, onlari kendi katindan bir rahmet, bir riza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardir. 22- Onlar orada ebedi kalirlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katindadir. 23- Ey iman edenler! Eger babalariniz ve kardesleriniz imana karsilik küfürden hoslaniyorlarsa, onlari dost edinmeyiniz. Sizden her kim onlari dost edinirse iste onlar da zalimlerin ta kendileridir. 24- Onlara de ki; eger babalariniz, ogullariniz, kardesleriniz, kadinlariniz, akrabalariniz, kabileniz, elde ettiginiz mallar, kesada ugramasindan korktugunuz ticaret, hoslandiginiz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artik Allah'in emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasiklar topluluguna hidayet nasip etmez. 25- Inkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardim etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çoklugunuz size güven vermisti de o gün size onun bir faydasi olmamisti. Yeryüzü bütün genisligine ragmen basiniza dar gelmisti. Sonra da bozguna ugrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya baslamistiniz. 26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediginiz ordular indirdi de kendisini tanimayan kâfirleri azaba ugratti. Ve o kâfirlerin cezasi iste budur. 27- Sonra bütün bu olup bitenlerin arkasindan Allah, diledigine tevbe nasib eder. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir. 28- Ey iman edenler! Müsrikler bir pisliktirler. Artik bu yildan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz Allah sizi dilediginde lütuf ve ihsaniyla zenginlestirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir. 29- Kendilerine kitap verilenlerden olduklari halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'in ve Resulünün haram kildigini haram tanimayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmis olduklari halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savas yapin. 30- Yahudiler, "Uzeyir Allah'in oglu" dediler, Hiristiyanlar da "Mesih Allah'in oglu", dediler. Bu onlarin kendi agizlariyla uydurduklari sözlerdir. Daha önce inkâra sapmis olanlarin sözlerine benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin, nasil da saptiriyorlar! 31- Onlar, Allah'dan baska bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oglu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuslardi. Allah'dan baska hiçbir ilâh yoktur. O, müsriklerin ortak kostugu seylerden de münezzehtir. 32- Allah'in nurunu agizlariyla söndürmek istiyorlar, Allah da razi olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayi diliyor. 33- O öyle bir Allah'dir ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kilmak için göndermistir. Müsrikler hoslanmasalar da. 34- Ey iman edenler, surasi bir gerçektir ki, yahudi hahamlari ile hiristiyan rahiplerinin bir çogu insanlarin mallarini haksiz yere yerler ve Allah yolundan saptirirlar. Bir de altin ve gümüsü hazineye doldurup, onlari Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acikli bir azap ile müjdele! 35- O gün o altin ve gümüslerin üstü cehennem atesinde kizdirilacak da bunlarla alinlari, yanlari ve sirtlari daglanacak (onlara): "Iste bu kendi caniniz için saklayip biriktirdiginiz seydir. Haydi simdi tadin bakalim su biriktirdiginiz seyin tadini!" denilecek. 36- Dogrusu, Allah katinda aylarin sayisi oniki aydir. Gökleri ve yeri yarattigi günkü Allah yazisinda (böyle yazilmistir). Bunlardan dördü haram aylardir. Bu da dogru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkinda nefislerinize haksizlik yapmayiniz. Müsrikler size karsi topyekün savastiklari gibi siz de onlara karsi topyekün savas açin. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir. 37- O "Nesi'" (denilen bir haram ayi geciktirmek âdeti), olsa olsa küfürde fazlaliktir ki, kâfirler onunla sasirtilir, onu bir yil helâl, bir yil haram sayarlar ki, Allah'in haram kildiginin sayisina uydursunlar da Allah'in haram kildigini helâl kilsinlar. Iste böylece kendilerine kötü isleri güzel gösterildi. Allah da kâfir olan bir kavmi dogru yola iletmez. 38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çikin." denilince oldugunuz yere yigilip kaldiniz. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatina razi mi oldunuz? Fakat dünya hayatinin zevki ahiretin yaninda ancak pek az birseydir. 39- Eger topluca savasa katilmazsaniz, O sizi aci bir azaba ugratir ve yerinize baska bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'in herseye gücü yeter. 40- Eger siz ona (Peygamber'e) yardim etmezseniz, Allah ona yardim eder. Hani o kâfirler, onu Mekke'den çikardiklari vakit sadece iki kisiden biri iken, ikisi de magarada bulunduklari sirada arkadasina "Üzülme, çünkü Allah bizimledir." diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmisti ve onu görmediginiz bir orduyla desteklemisti. Kâfirlerin sözünü alçaltmisti. Yüce olan Allah'in kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. 41- Ey müminler! Ister hafif techizatla, ister agirlikli olarak seferber olun ve mallarinizla, canlarinizla Allah yolunda cihad edin. Eger bilirseniz böylesi sizin için daha hayirlidir. 42- Eger o sefer, yakin bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydi mutlaka pesine düser gelirlerdi. Fakat o mesakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi. Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çikardik." diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancidirlar. 43- Allah seni affetsin. Dogru söyleyenler kimler, gerçekten yalancilar kimlerdir, bunlarin iyice belli olmasini beklemeden niçin onlara izin verdin? 44- Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallariyla ve canlariyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o muttakilerin kimler oldugunu bilir. 45- Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onlarin kalbleri hep iskillidir. Bundan dolayi süphe içinde bocalayip dururlar. 46- Eger sizinle beraber cihada çikmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takim hazirliklar yaparlardi. Fakat Allah davranmalarini istemedi de onlari yoldan alikoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi. 47. Eger içinizde sizinle beraber cihada çikmis olsalardi, bozgunculuk etmekten baska seye yaramayacaklardi ve araniza fitne sokmak için ugrasacaklardi. Içinizde onlarin laflarina kanacaklar da vardi. Allah, o zalimleri iyi bilir. 48- Surasi kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çikarmak istediler ve sana türlü isler çevirdiler. Nihayet hak yerini buldu ve Allah'in emri onlarin zoruna gitmesine ragmen açiga çikti. 49- Içlerinden "Aman bana izin ver, basimi derde sokma" diyen de var. Dikkat et, baslarini asil kendileri derde soktular. Hiç süphesiz cehennem, kâfirleri elbette kusatacaktir. 50- Eger sana bir iyilik dokunursa fenalarina gider. Eger sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almistik." derler ve sevine sevine dönüp giderler. 51- De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'in bizim için takdir ettiginden baskasi dokunmaz. O bizim mevlamizdir. Müminler yalnizca Allah'a tevekkül etsinler." 52- De ki: "Siz bizde iki güzelligin (Zafer veya sehitligin) birinden baskasini mi gözetirsiniz? Biz ise size Allah'in kendi katindan veya bizim elimizle bir azap indirmesini gözetiyoruz. Haydi siz gözetedurun, biz de sizinle beraber gözetmekteyiz." 53- O münafiklara sunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasik bir kavimsiniz. 54- Infaklarin onlardan kabul olunmamasina sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamalari, namaza ancak üsene üsene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir. 55- Onlarin mallari da, evlatlari da sakin seni imrendirmesin. Bu olsa olsa, Allah'in onlari dünya hayatinda bu gibi seylerle azaba ugratmasindan ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murat etmis olmasindan baska birsey degildir. 56- Hiç süphesiz onlar, sizden olduklarina dair yemin de ederler. Halbuki sizden degildirler. Fakat onlar öyle bir kavimdirler ki, korkudan ödleri patliyor. 57- Eger siginacak bir yer veya barinacak magaralar veyahut girilecek bir delik bulsalardi baslarini diker o tarafa dogru kosarlardi. 58- Içlerinde (topladigin) sadakalar hakkinda sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eger o sadakalardan kendilerine verilmisse hosnut olurlar, verilmemisse hemen kizarlar. 59. Ne olurdu bunlar, Allah ve Resulünün kendilerine verdigine razi olsalar da "Bize Allah yeter. Allah bize lütuf ve ihsanindan yine lutfeder, verir. Bizim bütün ragbetimiz Allah'adir" deselerdi. 60- Sadakalar ancak sunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o iste çalisan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri Islâm'a isindirilacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmislar. Allah tarafindan böyle farz kilindi. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 61- Yine onlarin içinde öyleleri vardir ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her söyleneni dinleyen bir kulaktir." diyorlar. De ki; "Sizin için bir hayir kulagidir. Allah'a inanir, müminlere inanir, ayrica sizden iman edenlere de bir rahmettir". Allah'in Resulünü incitenlere acikli bir azap vardir. 62- Gönlünüzü hos etmek için gelir size yemin ederler. Bunlar eger mümin iseler Allah'i ve Resulünü razi etmeleri daha dogrudur. 63- Bilmiyorlar mi ki, kim Allah'a ve Resulüne karsi gelirse, ona muhakkak ki içinde ebedi kalinacak cehennem atesi vardir. Iste rüsvayligin büyügü de budur. 64- Münafiklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalim, Allah o sizin çekindiginiz seyi kesinlikle ortaya çikaracaktir. 65- Eger kendilerine sorarsan, "Biz sirf lafa dalmis, sakalasiyorduk." derler. De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?" 66- Bosuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açiga vurdunuz. Içinizden bir kismini affetsek bile bir kismini suçlarinda israr ettikleri için azabimiza ugratacagiz. 67- Münafiklarin erkekleri de kadinlari da birbirlerine benzerler. Kötülügü emreder, iyilikten sakindirirlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini siki tutarlar. Allah'i unuttular da, Allah da onlari unuttu. Gerçekten de münafiklar hep fâsik kimselerdir. 68- Allah, erkek kadin bütün münafiklara ve bütün kâfirlere cehennem atesini ebedî olarak vaad buyurdu. O ates onlara yeter. Allah onlara lânet etmistir. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardir. 69- (Ey münafiklar!) siz de tipki kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlikli idiler. Dünya nimetlerinden paylarina düsen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kismetlerine düsen kadariyla nasil zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kismetinize düsen kadariyla zevk sürmeye baktiniz, siz de sizden önce bataga dalanlar gibi bataga daldiniz. Iste bunlarin dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve iste bunlar hep hüsran içinde kalanlardir. 70- Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, Ibrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabi'nin ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onlarin hepsine peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmis degildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardi. 71- Erkek ve kadin bütün müminler birbirlerinin dostlari ve velileridirler. Iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazi kilarlar, zekâti verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. Iste bunlari Allah rahmetiyle yarligayacaktir. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir. 72- Allah mümin erkeklere ve mümin kadinlara, altlarindan irmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardir. Hem de Adn cennetlerinde hos meskenler vaad etmistir. Allah'in rizasi ise hepsinden büyüktür. Iste asil büyük kurtulus da budur. 73- Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafiklarla savas. Onlara karsi kati ol. Onlarin varacaklari yer cehennemdir ve orasi ne kötü bir yerdir. 74- Onlar, kötü bir sey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. Islâm'a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o basaramadiklari cinayeti tasarladilar. Halbuki intikam almalari için Allah'in, Resulü ile onlari lütfundan zenginlestirmis olmasindan baska bir sebep yoktu. Eger tevbe ederlerse haklarinda hayirli olur. Yok yanasmazlarsa Allah onlari dünyada da, ahirette de acikli bir azaba ugratir. Yeryüzünde onlari koruyacak veya onlara yardim edecek bir kimse de bulunmaz. 75. Yine onlardan kimi de Allah'a söyle ahdetmislerdi: "Eger bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâti veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz." diye söz vermislerdi. 76. Ne zaman ki, Allah lutfedip onlara ihsanda bulundu, onlar da cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardi. 77. Allah'a verdikleri sözü tutmadiklari ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptiklarinin sonucunu kiyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafikliga çevirdi. 78. Allah'in, onlarin sirlarini da, fisiltilarini da bilip durdugunu ve Allah'in bütün bilinmeyenleri bildigini hâlâ ögrenemediler mi? 79. Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bagista bulunanlara, bir de güçlerinin yettiginden fazlasini bulamayanlara bakip da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmistir. Onlara pek acikli bir azap vardir. 80. Onlar için Allah'dan ister magfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmis kere magfiret dilesen de yine Allah onlari affetmeyecektir. Bu, onlarin Allah'i ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayi böyledir. Allah, böylesine bastan çikmis fasiklar güruhuna hidayet etmez. 81- Savastan geri kalan münafiklar, Resulullah'in hilafina, onun savasa gitmesine karsilik, oturup kalmalariyla ferahladilar ve mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad etmekten hoslanmadilar, üstelik "Bu sicakta savasa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem atesi daha sicaktir." Keske anlayabilselerdi. 82- Kazandiklari günahin cezasi olarak, artik az gülsünler, çok aglasinlar. 83- Eger Allah, seni onlardan bir kisminin yanina döndürür de onlar baska bir cihada seninle birlikte çikmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artik siz hiçbir zaman benimle çikamayacaksiniz. Daha önce oturup kalmaktan hoslaniyordunuz. Bundan böyle artik geride kalanlarla beraber oturup kalin." 84- Ve onlardan biri ölürse asla namazini kilma ve kabirinin basina gidip durma. Çünkü onlar Allah'i ve Resulünü tanimadilar. Ve fasik olarak can verdiler. 85- Onlarin ne mallari, ne de evlatlari seni imrendirmesin. Allah, onlari dünyada bunlarla cezalandirmayi ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murad ediyor, baska degil. 86- "Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indirildigi zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Birak bizi oturanlarla beraber oturalim." dediler. 87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoslandilar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayi onlar anlayissizdirlar. 88- Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallariyla, canlariyla cihad ettiler. Iste bütün hayirlar onlarindir. Murada erenler de iste onlardir. 89- Allah onlara, altindan irmaklar akan cennetler hazirladi. Içlerinde ebedi kalacaklar. Iste o büyük kurtulus budur. 90- Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldilar. Bunlardan kâfir olanlara acikli bir azap isabet edecektir. 91- Allah ve Resulü adina nasihat ettikleri takdirde ne zayiflara, ne hastalara, ne de verecek birsey bulamayan yoksullara savastan kalmaktan dolayi bir günah yoktur. Iyilik edenleri ayiplamaya bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahîmdir. 92- Kendilerini bindirip savasa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde, "Sizi bindirecek birsey bulamiyorum." dedigin zaman, bu ugurda harcayacaklari birsey bulamadiklarindan dolayi üzülüp gözlerinden yas döke döke geri dönüp gidenlere de bir günah yoktur. 93- Kinamaya yol, ancak zengin olduklari halde geri kalmak için senden izin isteyenleredir. Bunlar geri kalanlarla beraber olmayi tercih ettiler. Allah da kalblerini mühürledi. Onlar, artik baslarina gelecegi bilmezler. 94- Savastan dönüp yanlarina geldiginizde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayiz. Allah bize, sizin durumunuzdan haberler verdi". Bundan sonra da Allah ve Resulü yaptiklarinizi görecektir. Daha sonra da gizliyi ve âsikâri bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O vakit O, size neler yapmis oldugunuzu tek tek haber verecektir. 95- Dönüp de yanlarina geldiginizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar gerçekten murdar kimselerdir. Yaptiklarinin cezasi olarak nihayet varacaklari yer cehennemdir. 96- Kendilerinden razi olasiniz diye size yemin ederler. Eger siz onlardan razi olursaniz, sunu bilin ki Allah, o fasiklar güruhundan kesinlikle razi olmaz. 97- Bedeviler inkâr ve münafiklik bakimindan daha beterdirler. Bununla beraber Allah'in, Resulüne indirdigi (hükümlerin) sinirlarini bilmemeye daha yatkindirlar. Allah alîmdir, hakîmdir, 98- Bedevilerden kimi de var ki, verdigini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi baslarina olsun! Allah herseyi isitendir, bilendir. 99- Yine bedevilerden kimi de vardir ki, Allah'a ve ahiret gününe inanir ve harcadigini Allah katinda yakinliklara ve Peygamber'in dualarini almaya vesile sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yakinliktir. Allah onlari rahmeti içine koyacaktir. Süphesiz ki, Allah bagislayicidir ve rahmet edicidir. 100- Muhacir ve Ensar'dan Islâm'a ilk önce girenlerin basta gelenleri ve iyi amellerle onlarin ardinca gidenler var ya, iste Allah onlardan razi oldu, onlar da Allah'dan razi oldular ve onlara, altlarinda irmaklar akan cennetler hazirladi ki, içlerinde ebedi kalacaklar. Iste büyük ve muhtesem kurtulus budur. 101- Hem çevrenizdeki bedevilerden münafiklar var, hem de Medine halkindan münafiklikta israr edenler var. Sen onlari bilmezsin. Onlari biz biliriz. Biz onlari iki kere azaba ugratacagiz. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler. 102- Onlardan bir kismi günahlarini itiraf ettiler. Ve iyi bir amelle kötü bir ameli karistirdilar. Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir. 103- Onlarin mallarindan sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin. Bir de haklarinda hayir dua et. Çünkü senin duan kalblerini yatistirir. Allah isitendir, bilendir. 104- Onlar bilmiyorlar mi ki, Allah kullarinin tevbesini kabul eder ve sadakalari da alir. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir. 105- Ve de ki; "Çalisin! Yaptiklarinizi hem Allah görecek, hem Resulü, hem de müminler görecektir. Sonra da gizliyi ve açigi bilen Allah'in huzuruna iletileceksiniz. Iste o zaman, neler yaptiginizi size O bildirecektir. 106- Savasa katilmayanlardan diger bir kisminin affi da Allah'in emrini beklemek için geri birakilmistir. Ya kendilerini cezalandirir ya da tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir, hakîmdir. 107- Bir de müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve müslümanlarin arasina ayrilik sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karsi savas açmis olani beklemek için mescid yapanlar var. "Iyilikten baska bir maksadimiz yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunlarin kesinlikle yalanci olduklarina Allah sahittir. 108- O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma. Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kilmana daha layiktir. Onun içinde günahlarindan arinmayi seven kisiler vardir. Allah da arinmis, ak pak olmus olanlari sever. 109- O halde binasini Allah korkusu ve Allah rizasi üzerine kurmus olan mi hayirlidir, yoksa binasini yikilmak üzere olan bir uçurumun kenarina kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mi daha hayirli? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez. 110- Onlarin kurmus olduklari bu türlü binalar, kalpleri parça parça olmadikça, kalblerinde bir nifak dügümü olup kalacaktir. Allah, alîmdir, hakîmdir. 111- Allah, müminlerden, canlarini ve mallarini, kendilerine cennet vermek üzere satin almistir: Allah yolunda çarpisacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, Incil'de de Kur'ân'da da Allah'in kendi üzerine yüklendigi bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardir? O halde yaptiginiz alis-veris ahdinden dolayi size müjdeler olsun! Ve iste o büyük kurtulus budur. 112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde! 113- Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik olduklari iyice belli olduktan sonra müsriklere istigfar etmek yoktur. 114- Ibrahim'in babasi için istigfar etmesi de sirf ona vermis oldugu bir sözden dolayi idi. Böyle iken onun bir Allah düsmani oldugu kendisine açiklaninca o isten vazgeçti. Süphesiz ki Ibrahim, çok bagri yanik, çok halim birisi idi. 115- Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakinacaklarini kendilerine iyice açiklamadikça dalalete düsürmez. Gerçek su ki, Allah her seyi bilir. 116- Hiç süphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. O, diriltir de, öldürür de. Size O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir yardimci. 117- Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kisminin kalbleri az kalsin kayacak gibi olmusken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok sefkatli, çok bagislayicidir. 118- Allah, haklarinda hüküm beklenen o üç kisiyi de bagisladi. Çünkü o derece bunalmislardi ki, yeryüzü bütün genisligine ragmen onlara dar gelmeye baslamisti, vicdanlari da kendilerini sikintiya sokmustu. Allah'dan kurtulusun, ancak Allah'a siginmakta oldugunu anlamislardi. Sonra da Allah, onlari tevbekâr olmaya muvaffak kildi da tevbelerini kabul buyurdu. Süphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edendir, çok merhametli olandir. 119- Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve dogrularla beraber olun. 120- Medine halkina ve civardaki bedevilere, Resulullah'in emrine aykiri hareket etmek uygun olmadigi gibi, onun katlandigi zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanasmamalari da yakisik almaz. Çünkü onlarin Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlik, ayrica kâfirleri öfkelendirecek ayak bastiklari hiçbir yer veya düsmana karsi elde ettikleri hiçbir basari yoktur ki, karsiliginda kendilerine salih bir amel yazilmis olmasin. Çünkü Allah, güzel is yapanlarin mükafatini zayi etmez. 121- Onlarin, Allah yolunda yaptiklari küçük veya büyük her harcama veya geçtikleri her vadi karsiliginda, yaptiklari isin daha güzeliyle Allah'in kendilerini mükâfatlandirmasi için sevap yazilmamasi mümkün degildir. 122- Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savasa katilmalari uygun degildir. Her kabileden bir kisim insanlar da din ilimlerinde derinlesmeli ve kabileleri savastan dönüp gelince onlari uyarmalidir ki, böylece Allah'in azabindan sakinirlar. 123- Ey iman edenler, önce yakin çevrenizdeki kâfirlerle savasin ki, sizde bir güç ve kuvvet oldugunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir. 124- Bir sûre indirildigi zaman, içlerinden biri çikar, "Bu sûre hanginizin imanini arttirdi?" der. Fakat müminlere gelince, aslinda her inen sûre onlarin imanini arttirmistir ve onlar sürekli olarak müjdelenip duruyorlar. 125- Kalblerinde bir hastalik olanlara gelince, onlarin da murdarliklarina (küfürlerine) murdarlik (küfür) katmistir ve kâfir olarak ölüp gitmislerdir. 126- Onlar (münafiklar) her yil bir veya iki kere kendilerinin çesitli belalara ugratildiklarini görmüyorlar mi? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almiyorlar. 127- Aleyhlerinde bir sûre indirilince, "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sivisir giderler. Allah onlarin kalblerini (imandan) çevirmistir. Bu yüzden onlar anlayissiz bir kavimdirler. 128- Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve sereflidir. Sikintiya düsmeniz ona çok agir gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve sefkatlidir. 129- Eger aldirmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan baska ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayim ve O, o büyük Ars'in Rabbidir. |
TİN Bismillahirrahmanirrahim 1- Tîn'e ve Zeytun'a, 2- Sina dagina 3- Ve bu güvenli beldeye andolsun ki, 4- Biz insani en güzel biçimde yarattik. 5- Sonra da çevirdik asagilarin asagisina attik. 6- Ancak iman edip iyi isler yapanlar baska; onlar için kesintisiz bir ecir vardir. 7- O halde sana dini ne yalanlatir? 8-Allah, hakimlerin hakimi degil mi? |
TUR Bismillahirrahmanirrahim 1- Andolsun Tûr'a, 2,3- Yayilmis ince deri üzerine, satir satir yazilmis kitaba, 4- Ma'mur eve, 5- Yükseltilmis tavana, 6- Kaynatilmis denize, (andolsun ki) 7- Rabbinin azabi mutlaka vuku bulacaktir. 8- Ona engel olacak (hiçbir sey de) yoktur. 9- O gün gök, bir çalkanis çalkalanir 10- Daglar da bir yürüyüs yürür. 11- Vay haline o gün yalanlayanlarin! 12- Ki onlar, daldiklari bir batak (bâtil)da oynayip duruyorlar. 13- O gün onlar cehennem atesine itilip kakilacaklar. 14- (Onlara): "Iste yalanlayip durdugunuz ates budur" (denilecek). 15- "Bu da mi bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz? 16- Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artik sizin için birdir. Siz hep yaptiklariniza göre cezalandirilacaksiniz" (denilecek). 17- Süphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler. 18-Rablerinin kendilerine verdigi ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onlari, cehennem azabindan korumustur. 19- (Onlara): "Yaptiklariniza karsilik afiyetle yeyin, için" (denilir.) 20- Sira sira dizilmis koltuklara yaslanirlar. Ayrica biz onlari ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik. 21- Iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); iste biz, onlarin nesillerini de kendilerine kattik. Kendilerinin amellerinden birsey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandigina baglidir. 22- Onlara canlarinin istedigi meyvalar ve etlerden bol bol verdik. 23- Orada bir kadeh kapisirlar ki, onda ne bir saçmalama vardir, ne de günaha sokma. 24- Kendilerine ait bir takim hizmetçiler de onlarin etrafinda dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmis inci gibidirler. 25- Birbirlerine yönelip soruyorlar. 26- Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatinda) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardik". 27- "Allah bize lutfetti de bizi (vücûdun) içine isleyen (kavurucu) azabdan korudu." 28- "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvariyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur." 29-(Ey Muhammed!) sen hatirlat, ögüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn. 30- Yoksa onlar (senin için): "Bir sâirdir, zamanin felaketlerine çarpilmasini gözetliyoruz." mu diyorlar? 31- De ki: Bekleyin, çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. 32- Onlarin akillari mi bunu emreder yoksa onlar azgin bir topluluk mudur? 33- Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayir onlar inanmiyorlar. 34- Eger dogru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler. 35- Yoksa onlar, hiçbir sey olmadan (yani yaraticisiz) mi yaratildilar? Yoksa kendileri yaratici midirlar? 36. Yoksa gökleri ve yeri onlar mi yarattilar? Hayir, onlar düsünüp hakikati anlamazlar. 37- Yoksa Rabbinin hazineleri onlarin yaninda midir? Yahut hâkim (her seyin yöneticisi) kendileri midir? 38. Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çikip sirlari) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açik bir delil getirsin. 39. Demek kizlar O'na, ogullar size öyle mi? 40. Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar agir bir borç altinda mi kaliyorlar? 41. Yoksa gayb kendilerinin yaninda da onlar mi yaziyorlar? 42. Yoksa bir tuzak mi kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenlerin kendileri tuzaga düseceklerdir. 43. Yoksa onlarin Allah'tan baska bir ilâhi mi var? Allah, onlarin ortak kostuklari seylerden uzaktir. 44. Gökten bir parçanin düstügünü görseler, "Üst üste yigilmis bulutlardir." derler. 45. Artik çarpilacaklari günlerine kavusuncaya kadar onlari (kendi hallerine) birak. 46. O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre kadar faydasi olmayacak ve hiçbir sekilde yardim da görmeyeceklerdir. 47. Süphesiz o zulmedenlere ondan baska da azab vardir. Fakat çoklari bilmezler. 48. Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktigin zaman Rabbini hamd ile tesbih et. 49- Gecenin bir kisminda ve yildizlarin batisinda da O'nu tesbih et |
VAKİA Bismillahirrahmanirrahim 1. Olacak vak'a oldugu zaman 2. Onun olusunu yalanlayacak kimse yoktur. 3. O, alçalticidir, yükselticidir. 4. Yer siddetle sarsildigi 5. Daglar serpildikçe serpildigi 6. Dagilip toz duman haline geldigi 7. Ve sizler üç sinif oldugunuz zaman 8. Sagin adamlari (var ya) ne mutludurlar onlar! 9. Solun adamlari ise ne ugursuzdurlar onlar! 10. Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler. 11. Iste o yaklastirilanlar, 12. Nimet cennetlerindedirler. 13. Çogu önceki ümmetlerden, 14. Birazi da sonrakilerden. 15. (Onlar) cevherlerle islenmis tahtlar üzerindedirler. 16. Karsilikli olarak onlarin üzerinde yaslanirlar. 17. Çevrelerinde, ölümsüzlüge ulasmis gençler dolasirlar. 18. Kaynagindan doldurulmus, testiler, ibrikler ve kadehlerle. 19. Ondan ne baslari agritilir, ne de akillari giderilir. 20. Begendikleri meyvalar, 21. Canlarinin çektigi kus etleri, 22. Iri gözlü hûriler, 23. Sakli inciler gibi, 24. Yaptiklarina karsilik olarak verilir. 25. Orada bos bir söz ve günaha sokan bir laf isitmezler. 26. Duyduklari söz, yalniz "selam", "selam" dir. 27. Sagin adamlari, nedir o sagin adamlari! 28. Dalbasti kirazlar, 29. Meyva dizili muzlar, 30. Uzamis gölgeler, 31. Fiskiran sular. 32. Pek çok meyva arasinda, 33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan 34. Ve yükseltilmis dösekler üstündedirler. 35. Biz kadinlari yeniden insa ettik (yarattik). 36. Onlari bâkireler yaptik. 37. Hep yasit sevgililer, 38. Sagin adamlari içindir. 39. Bir çogu öncekilerdendir. 40. Bir çogu da sonrakilerdendir. 41. Solun adamlari, nedir o solcular! 42. Içlerine isleyen bir ates ve kaynar su içinde, 43. Kapkara dumandan bir gölge altindadirlar. 44. Ki ne serindir, ne de faydali. 45. Çünkü onlar bundan önce varlik içinde sefâhete dalmislardi. 46. Büyük günahi islemekte israr ediyorlardi. 47. Ve diyorlardi ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yigini olduktan sonra, biz mi bir daha diriltilecegiz?" 48. "Önceki atalarimizda mi?" 49. De ki: "Öncekiler ve sonrakiler" 50. "Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardir." 51. Sonra siz, ey sapik yalanlayicilar! 52. Elbette bir agaçtan, zakkum agacindan yiyeceksiniz. 53. Karinlarinizi hep onunla dolduracaksiniz. 54. Üstüne de kaynar su içeceksiniz. 55. Susuzluk illetine tutulmus develerin içisi gibi içeceksiniz. 56. Iste ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur. 57. Biz sizi yarattik; tasdik etmeniz gerekmez mi? 58. Attiginiz meniyi gördünüz mü? 59. Onu siz mi yaratiyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? 60. Aranizda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez. 61. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediginiz bir yaratilista tekrar var edelim diye (böyle yapiyoruz). 62. Andolsun, ilk yaratilisi bildiniz. Düsünüp ibret almaniz gerekmez mi? 63. Ektiginizi gördünüz mü? 64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardik. Hayret eder dururdunuz. 66. "Dogrusu borç altina girdik." 67. "Dogrusu, biz yoksul birakildik" (derdiniz). 68. Içtiginiz suya baktiniz mi? 69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu tuzlu yapardik. O halde sükretseniz ya! 72. Onun agacini siz mi yarattiniz, yoksa yaratan biz miyiz? 73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptik. 74. Öyleyse büyük Rabbinin adini yücelt. 75. Hayir, yildizlarin yerlerine yemin ederim. 76. Bilirseniz bu büyük bir yemindir. 77. O, elbette serefli bir Kur'ân'dir. 78. Korunmus bir kitaptadir. 79. Ona temizlenenlerden baskasi el süremez. 80. (O), âlemlerin Rabbinden indirilmistir. 81. Simdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? 82. Rizkinizi, yalanlamanizdan ibaret mi kiliyorsunuz? 83. Can bogaza dayandigi zaman 84. Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz. 85. Biz ona sizden daha yakiniz, fakat siz görmezsiniz. 86. Eger cezalandirilmayacak iseniz, 87. Onu geri çevirsenize; sayet iddianizda dogru iseniz. 88. Fakat ölen kisiye gelince, eger o rahmete yaklastirilanlardan ise, 89. Ona rahatlik, güzel rizik ve Naîm cenneti vardir. 90. Eger O, sagin adamlarindan ise, 91. "(Ey sagci), sana sagcilardan selam!" 92. Ama yalanlayici sapiklardan ise; 93. Iste ona da kaynar sudan bir ziyafet vardir. 94. Ve cehenneme atilma vardir. 95. Kesin gerçek budur iste. 96-Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et. |
YASİN Bismillahirrahmanirrahim 1- Yâsîn. 2- 3- Ey Muhammed! Hikmetli Kur'ân'a andolsun ki, sen risâlet görevi 4- Dosdogru bir yol üzerindesin. 5- 6- Babalari korkutulmamis ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan Allah'in indirdigi (Kur'ân) ile korkutasin. 7- Andolsun ki onlarin çogunun üzerine azab sözü hak olmustur. Onlar imana gelmezler. 8- Çünkü biz onlarin boyunlarina kelepçeler geçirmisiz. O kelepçeler çenelerine dayanmistir da burunlari yukari, gözleri asagi somurtmaktadirlar. 9- Hem önlerinden bir sed, arkalarindan bir sed çekmisiz, kendilerini sarmisizdir. Baksalar da görmezler. 10- Onlari korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar. 11- Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmedigi halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakindirirsin. Iste onu bir bagislanma ve çok serefli bir mükafatla müjdele. 12- Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onlarin önceden yapip gönderdiklerini ve biraktiklari eserlerini yazariz. Zaten biz her seyi açik bir kütükte, bir "imam-i mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayip tesbit etmisizdir. 13- Sen onlara, o sehir halkini örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmisti. 14- Hani biz onlara iki peygamber göndermistik, fakat onlar ikisini de yalanlamislardi. Biz de (onlari) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Süphesiz ki biz size gönderilmis elçileriz." dediler. 15- Onlar da: "Siz bizim gibi insandan baska birsey degilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir sey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler. 16- Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmis elçileriz." 17- "Bize düsen de sadece apaçik tebligdir." 18- Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden ugursuzluga ugradik. Eger bu isten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tinmadan taslariz ve mutlaka bizden size pek acikli bir azab dokunur." 19- Peygamberler de söyle cevap verdiler: "Sizin ugursuzlugunuz beraberinizdedir. Size ögüt verildi diye mi (ugursuzluga ugradiniz)? Dogrusu siz israfi âdet etmis bir kavimsiniz." 20- O sirada sehrin ta ucundan bir adam kosarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!" 21- "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermislerdir." 22- "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmisim beni yaratana? Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz." 23- "Hiç ben O'ndan baska ilâhlar edinir miyim? Eger O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onlarin sefaati benden yana hiçbir seye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar." 24- "Süphesiz ki ben, o zaman apaçik bir sapiklik içinde olurum." 25- "Süphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni." 26- (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!" 27- "Rabbimin beni bagisladigini ve beni kendilerine ikram edilen kullarindan kildigini." 28- Biz arkasindan kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de degildik. 29- Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler. 30- Yaziklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardi. 31- Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kusaklari helak etmisiz. Onlar artik kendilerine dönüp gelmiyorlar. 32- Onlarin hepsi toplanip, sadece bizim huzurumuza getirilmislerdir. 33- Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çikardik da ondan yiyip duruyorlar. 34- Biz orada hurmaliklardan, üzüm baglarindan bahçeler yaptik. Içlerinde pinarlardan sular fiskirttik. 35- (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptiklarindan yesinler diye (yaptik). Hâlâ sükretmeyecekler mi? 36- Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri seylerden bütün çiftleri yaratan Allah'in sani ne yücedir. 37- Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çikaririz, bir de bakarlar ki karanliga dalmislar. 38- Günes de bir delildir ki kendi yolunda akip gidiyor. Iste bu çok güçlü ve her seyi bilen Allah'in takdiridir. 39- Ay'a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkiminin çöpü gibi (yay haline) dönmüstür. 40- Ne günesin aya çatmasi yarasir, ne de gece gündüzü geçebilir; onlarin her biri kendi yörüngesinde yüzerler. 41- Onlar için bir delil de bizim, onlarin neslini dolu bir gemide tasimamizdir. 42- Yine kendileri için onun gibi binecek seyler yaratmamizdir. 43- Eger dilesek onlari bogariz da o zaman ne onlarin feryadina yetisen bulunur, ne de onlar kurtarilir. 44- Ancak tarafimizdan bir rahmet ve bir zamana kadar yasatmak baska. 45- Durum böyle iken onlara: "Önünüzdekinden ve arkanizdakinden korkun ki size rahmet edilsin" denildigi zaman, 46- Ve kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldigi zaman mutlaka ondan yüz çevirirler. 47- Onlara: "Allah'in size rizik olarak verdigi seylerden hayra harcayin" dendigi zaman, o kâfirler, müminler için: "Allah'in dileyince doyurabilecegi kimseyi biz mi doyuracagiz? Siz apaçik bir sapiklik içinde degil de nesiniz?" dediler. 48- Yine onlar: "Eger dogru söylüyorsaniz bu (kiyamet) vaadi ne zaman?" diyorlar. 49- Onlar sadece bir tek çigliga bakiyorlar, bir çiglik ki, onlar çekisip dururken kendilerini yakalayiverir. 50- O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler. 51- Sûr'a üfürülmüstür, bir de ne baksinlar kabirlerinden Rablerine dogru akin ediyorlar. 52- Onlar: "Eyvah basimiza gelenlere! Mezarimizdan bizi kim kaldirdi? O Rahmân'in vaad buyurdugu iste bu imis. Gönderilen peygamberler de dogru söylemisler" derler. 53- Baska degil, sadece bir tek çiglik olmus, derhal hepsi toplanmis huzurumuza getirilmislerdir. 54- Artik bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptiklarinizin cezasini çekeceksiniz. 55- Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir mesguliyet içinde zevk etmektedirler. 56- Kendileri ve esleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuslardir. 57- Onlara orada bir meyve vardir. Isteyecekleri her sey onlarindir. 58- (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardir. 59- Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrilin. 60, 61- "Ey Âdemogullari! Seytana tapmayin, o size apaçik bir düsmandir ve bana kulluk edin, dogru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak) 62- Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çikardi. Ya o zaman düsünmüyor muydunuz? 63- Iste bu size vaad edilen cehennemdir. 64- Bugün yaslanin ona bakalim inkâr ettiginiz için. 65- Bugün biz onlarin agizlarini mühürleriz de neler kazandiklarini bize elleri söyler, ayaklari da sahitlik eder. 66- Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler? 67- Yine dileseydik olduklari yerde kiliklarini degistirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi. 68- Bununla beraber kimin ömrünü uzatiyorsak, yaratilista onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akillanmayacaklar mi? 69- Biz ona siir ögretmedik. Bu ona yarasmaz da... O sadece bir ögüt ve apaçik bir Kur'ân'dir. 70- (Bu), diri olanlari uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olmasi içindir. 71- Sunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakim hayvanlar yaratmisiz da onlara sahip bulunuyorlar. 72- Onlari, kendilerinin hizmetine vermisiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar. 73- Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ sükretmeyecekler mi? 74- Onlar, Allah'tan baska birtakim ilâhlar edindiler. Güya yardim olunacaklar. 75- Onlarin, onlara yardima güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazi askerlerdir. 76- O halde onlarin sözleri seni üzmesin. Biz onlarin içlerini de biliriz, dislarini da. 77- Insan, kendisini bir damla sudan yarattigimizi görmedi mi de, simdi apaçik bir hasim kesildi? 78- Yaratilisini unutarak bize bir de mesel firlatti: "Kim diriltecekmis o çürümüs kemikleri?" dedi. 79- De ki: "Onlari ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayi bilir." 80- Size o yesil agaçtan bir ates yapan O'dur. Simdi siz ondan tutusturmaktasiniz. 81- Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir degil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her seyi yaratandir, her seyi bilendir. 82- O'nun emri, bir seyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir. 83- O halde her seyin mülkü ve tasarrufu (hükümranligi) elinde bulunan Allah'in sani ne yücedir. Siz de yalniz O'na döndürüleceksiniz. |
YUNUS Bismillahirrahmanirrahim 1- Elif, Lâm, Râ. Iste bunlar o hikmetli kitabin âyetleridir. 2- Insanlari (egri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamlari müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mi geldi? Kâfirler: "Hiç süphesiz bu besbelli bir sihirbaz." dediler. 3- Rabbiniz o Allah'dir ki, gökleri ve yeri alti günde yaratti, sonra ars üzerine istiva etti (onu hükmü altina aldi), isi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksizin hiç kimse sefaatçi olamaz. Iste Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz! Hâlâ düsünüp ibret almayacak misiniz? 4- Dönüsünüz hep O'nadir. Allah'in vaadi haktir. Herseyi ilk bastan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel isleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandirmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acikli bir azap vardir. 5- O Allah'dir ki, senelerin sayisini ve hesabini bilesiniz diye günesi bir isik, ayi da bir nur yapti. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak yaratti. O, bilecek olan bir kavim için âyetlerini ayrintili olarak açiklar. 6- Elbette gece ile gündüzün birbiri ardinca degisip durmasinda ve Allah'in göklerde ve yerde yarattiklarinda sakinan bir kavim için bir çok delil vardir. 7- Bize kavusmayi ummayanlar, dünya hayatina razi olup onunla tatmin bulanlar ve bizim âyetlerimizden gafil olanlar da vardir muhakkak. 8- Iste bunlarin kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacaklari yer cehennemdir. 9. Hiç süphesiz iman edip salih ameller isleyenleri, imanlarindan dolayi Rableri hidayete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarindan irmaklar akar durur. 10. Onlarin oradaki dualari: "Allahim, sen yücelerden yücesin"; saglik dilekleri "selâm", dualarinin sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye sükretmek olacaktir. 11- Eger Allah, insanlara, hayri çarçabuk istedikleri gibi, serri de alel-acele verseydi, onlarin hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavusmayi ummayanlari kendi hallerine birakiriz da azginliklari içinde bocalayip giderler. 12- Insana bir sikinti dokundugu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sikintisini gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sikinti için bize hiç yalvarmamis gibi aldirmadan geçer gider. Iste o asiri gidenlere yaptiklari seyler böyle güzel gelir. 13- Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. Iste günahkârlar toplulugunu biz böyle cezalandiririz. 14- Sonra onlarin ardindan sizi yeryüzüne halifeler yaptik ki, bakalim nasil ameller isleyeceksiniz. 15- Böyle iken, âyetlerimiz, kesin birer belge olarak kendilerine okundugu zaman, o bizimle karsilasmayi ummayanlar, "Bundan baska bir Kur'ân getir veya bunu degistir." dediler. De ki, "Onu kendiligimden degistiremem, benim açimdan bu olacak bir sey degildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarim. Rabbime isyan edersem, süphesiz büyük bir günün azabindan korkarim." 16- De ki, "Eger Allah dileseydi ben onu size okumazdim. O da onu hiçbir sekilde size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yillarca bulundum. Siz hâlâ aklinizi basiniza toplamayacak misiniz?" 17- Artik bir yalani Allah'a iftira eden veya O'nun âyetlerini inkar edenden daha zalim kim olabilir? Hiç süphesiz o mücrimler iflah olmayacaklar. 18- Allah'i birakiyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan seylere tapiyorlar ve "Bunlar bizim Allah katinda sefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmedigi bir seyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onlarin ortak kostuklari seylerin hepsinden münezzehtir. 19- Insanlar, aslinda bir tek ümmet idiler, sonra ihtilafa düsüp ayri ayri oldular. Eger Rabbinden bir karar çikmamis olsa idi, ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda simdiye kadar aralarinda çoktan hüküm verilmis olurdu. 20- Bir de "Ona Rabbinden daha baska bir âyet indirilse ya!" diyorlar. De ki: "Gaybi bilmek ancak Allah'a mahsustur, bekleyiniz bakalim, ben de sizinle beraber bekleyecegim süphesiz." 21- Insanlara dokunan bir sikintidan sonra kendilerine bir rahmet tattirdigimiz zaman, âyetlerimiz hakkinda derhal bir takim hilekârliklara girisirler. De ki: "Allah'in hilesi daha çabuktur. Haberiniz olsun ki elçilerimiz yaptiginiz hileleri yazip duruyorlar". 22- Sizi karada ve denizde gezdirip dolastiran O'dur. Hatta gemilerde bulundugunuz ve o gemiler, içindekilerle beraber hos bir esinti ile akip gittikleri ve tam keyiflendikleri sirada o gemilere siddetli bir firtina gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye baslar. Bütünüyle kusatilip artik bittiklerini sanirlar. Iste o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarir ve dindar olurlar: "Eger bizi buradan kurtarirsan, andolsun ki, sükredenlerden olacagiz." derler. 23- Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz. 23- Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz. 24- Dünya hayatinin misali söyledir: Gökten indirdigimiz su ile, insanlarin ve hayvanlarin yedigi bitkiler birbirine karismistir. Nihayet yeryüzü süslerini takinip süslendigi ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandiklari bir sirada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermistir, ansizin ona öyle bir tirpan ativermisiz de sanki bir gün önce orada hiçbir senlik yokmus gibi oluvermistir. Düsünen bir kavim için âyetlerimizi iste böyle açiklariz. 25- Allah, selamet yurduna çagiriyor ve diledigini de dogru yola hidayet ediyor. 26- Iyi is, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasiyla karsilik vardir. Yüzlerine ne kara bulasir, ne de asagilanirlar. Cennet ehli iste bunlardir. Orada ebedî kalacaklardir. 27- Kötülük kazanmis olanlara gelince, kötülügün cezasi, misli kadardir. Ve onlari bir asagilik ve eziklik kaplar. Onlar için Allah'dan baska hiçbir kurtarici yoktur. Yüzleri karanlik gecelerden bir parçaya bürünmüs gibidir. Iste onlar cehennem ehlidir. Orada ebedî kalacaklardir. 28- O gün ki, hepsini mahsere toplayacagiz, sonra da o sirk kosanlara "Haydi yerlerinize! Siz de, ortak kostuklariniz da!" diyecegiz. Artik aralarini iyice açmisiz. O ortak kostuklari seyler, "Siz bize tapmiyordunuz ki." diyecekler. 29- "Simdi sizinle bizim aramizda sahit olarak Allah yeter. Sizin bize ibadet ettiginizden bizim haberimiz yoktur" (diyecekler). 30- Iste burada herkes geçmiste yaptigini bulacak. Ve gerçek mevlalari olan Allah'a döndürülecekler. Iftira edip uydurduklari seyler de kendilerinden büsbütün uzaklasip gidecek. 31- De ki, "size gökten ve yerden kim rizik veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çikaran kim? Isleri idare eden kim?" Hemen "Allah'dir" diyecekler. De ki, "O halde Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz?" 32- Iste o Allah sizin gerçek Rabbinizdir. Gerçegin disinda sapikliktan baska ne vardir? O halde haktan nasil çevriliyorsunuz? 33. Hak dinden çikmis fasiklara Rabbinin kelimesi söyle gerçeklesti: Onlar artik imana gelmezler. 34- De ki: "Allah'a es tuttugunuz ortaklarinizdan, önce yaratip, sonra da onu çevirip yeniden diriltecek var mi?" De ki, "Önce yaratip, sonra da onu yeniden yaratacak olan Allah'dir. O halde nasil yoldan saptiriliyor, döndürülüyorsunuz?" 35- De ki, "Ortak kostuklarinizdan dogru yolu gösterecek olan var midir?" Deki, "Allah, hak olan dogru yola hidayet eder. O halde dogru yola hidayet eden mi kendisine uyulmaya daha layiktir, yoksa kendisine yol gösterilmeyince onu bulamayan mi daha layiktir. O halde ne oluyorsunuz? Nasil hükmediyorsunuz?" 36- Onlarin birçogu zandan baska bir seye uymaz. Zan ise haktan hiç bir seyin yerini tutmaz. Süphesiz ki, Allah onlarin ne yaptiklarini bilir. 37- Bu Kur'ân, Allah'dan baskasi tarafindan uydurulamaz, lâkin kendinden önceki kitaplari tasdik eder ve o kitabi (levh-i mahfuzu) ayrintili olarak açiklar. Onda süphe edilecek hiç bir sey yoktur. Âlemlerin Rabbi tarafindan indirilmistir. 38- "Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah'dan baska, çagirabileceginiz kim varsa onu da yardima çagirin. Eger sözünüzde sadik iseniz (bunu yapin). 39- Hayir. Onlar bilgileriyle kavrayamadiklari, te'vili de kendilerine hiç gelmemis olan bir seyi yalan saydilar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmislerdi, amma bak zalimlerin akibeti nasil oldu. 40- Onlardan ona (Kur'ân'a) inanacaklar da var, inanmayacaklar da var. Rabbin fesatçilari en iyi bilendir. 41- Eger seni inkâr etmeyi sürdürürlerse, de ki; "Benim amelim bana, sizin ameliniz de size aittir. Benim yapacagim sizi ilgilendirmez, sizin yapacaginiz da beni ilgilendirmez." 42- Içlerinden seni dinlemeye gelenler de var. Sen, sagirlara, üstelik akilsiz da olanlara dinletebilir misin? 43- Içlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üstelik basiretleri de yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin? 44- Surasi kesindir ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki, insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar. 45- Allah'in onlari hasredip toplayacagi günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça kalmislar da aralarinda tanismislar gibi olacak. Allah'in huzuruna çikacaklarina inanmamis ve dogru yolu tutmamis olanlar hiç süphesiz en büyük ziyana ugramis olacaklar. 46- Onlara vaad ettigimizin bir kismini sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de, sonunda onlarin dönüsü bize olacak. Sonra onlarin ne yapacaklarina Allah sahit olacaktir. 47- Her ümmetin bir peygamberi vardir. O peygamberleri gelince aralarinda adaletle hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler. 48- Onlar, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar. 49- De ki, "Ben, Allah'in dilediginin disinda kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda verebilirim". Her ümmetin bir eceli vardir. Ecelleri gelince artik ne bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler. 50- De ki: "O'nun azabi size geceleyin uykuda veya güpe gündüz gelecek olsa, ne dersiniz? Günahkârlarin onu alelacele istemeleri için ne sebep vardir?" 51- Bu azap meydana geldikten sonra mi iman edeceksiniz, yoksa simdi mi? Halbuki onun çarçabuk gelmesini istiyordunuz. 52- Sonra o zulüm yapanlara "Tadin bakalim su ebedi azabi!" denilecek. Vaktiyle kazandiginizdan baskasi ile mi cezalandirilacaksiniz?" 53- "O azap gerçek mi?" diye sana soruyorlar. De ki; "Evet. Rabbim hakki için o kesin bir gerçektir. Ve siz bundan yakayi kurtaramazsiniz." 54- Zulüm yapmis olan herkes, azabi görünce yeryüzündeki her seyin sahibi olsa da, (o azaptan kurtulmak için) hepsini feda ederdi. Ve içten içe pismanlik duyardi. Fakat aralarinda adaletle hüküm verilir ve hiçbirine zulüm yapilmaz. 55- Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. Açin gözünüzü, Allah'in vaadi muhakkak ki, haktir, gerçektir. Lâkin onlarin çogu bunu bilmezler. 56- O, hem can veren, hem can alandir. Ve hepiniz O'na döndürülüp götürüleceksiniz. 57- Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ögüt, gönüller derdine bir sifa, müminlere bir hidayet ve rahmet geldi. 58- De ki, "Allah'in ihsaniyla ve rahmetiyle, yalnizca bunlarla sevinç duysunlar. Bu, onlarin biriktirip durduklarindan daha hayirlidir." 59- De ki, "Baksaniza, Allah sizin için nice riziklar indirdi, siz onlardan bir kismini haram, bir kismini helâl yaptiniz". De ki, "Size Allah mi izin verdi, yoksa siz Allah'a iftira mi ediyorsunuz?" 60- Allah'a yalani iftira edenler kiyamet gününü ne saniyorlar? Allah, insanlara çok ihsanda bulunmustur, lâkin insanlarin çogu sükretmezler. 61- Hangi isi yaparsan yap, Kur'ân'dan ne okursan oku, ne iste çalisirsan çalis, unutmayin ki, siz ona dalip gitmisken, biz sizin üzerinizde sahidiz. Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir sey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunlarin hepsi apaçik bir kitaptadir. 62- Açin gözünüzü! Allah'in dostlari üzerine ne korku vardir, ne de onlar mahzun olurlar. 63- Onlar ki, iman etmisler ve Allah'a karsi gelmekten sakinmislardir. 64- Onlara dünya hayatinda da, ahiret hayatinda da müjdeler vardir. Allah'in sözlerinde degisiklik yoktur. Iste bu en büyük kurtulustur. 65- Habibim, onlarin laflari seni üzmesin. Çünkü san ve seref bütünüyle Allah'indir. O her seyi isitiyor, hepsini görüyor. 66. Açin gözünüzü! Göklerde kim var, yerde kim varsa hep Allah'indir. Allah'dan baskasina tapanlar dahi, Allah'a ortak kostuklarina uymus olmuyorlar, ancak zanna uymus oluyorlar. Ve yalandan baska bir sey söylemiyorlar. 67- O, öyle bir Allah'dir ki, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, göresiniz diye de gündüzü yapti. Elbette bunda söz dinleyecek olan bir kavim için âyetler (ibretler) vardir. 68- Dediler ki: "Allah, kendine çocuk edindi". O, böyle seylerden münezzehtir. O, müstagnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiç bir delil yoktur. Allah'a karsi bilmediginiz bir seyi neden söylüyorsunuz? 69- De ki: Allah'a iftira edenler elbette felah bulmazlar. 70- Dünyadaki zevkler çabuk biter. Sonra dönüsleri bize olacaktir. Daha sonra da inkâr ettiklerinden dolayi o çetin azabi biz onlara tattiracagiz. 71- Bir de onlara Nuh'un kissasini oku: Hani o bir zamanlar kavmine demisti ki: "Ey kavmim, eger benim aranizda durusum ve Allah'in âyetleriyle ögüt verisim size agir geliyorsa, sunu bilin ki, ben yalnizca Allah'a dayanmisimdir, artik siz ve ortaklariniz her ne yapacaksaniz toplanip bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu isiniz size dert olmasin. Sonra bana ne yapacaksaniz yapin, bana mühlet de vermeyin". 72- Eger yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim mükafatimi ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun egen müslümanlardan olmakla emrolundum. 73- Buna ragmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanlari kurtardik. Ve onlari yeryüzüne halifeler yaptik. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda bogduk. Bak iste uyarilanlarin akibeti nasil oldu. 74- Sonra onun arkasindan birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara açik mucizelerle geldiler. Fakat onlar bir defa yalan dediklerine sonuna kadar bir türlü inanmadilar. Iste biz, haddi asanlarin kalblerini böyle mühürleriz. 75- Sonra bunlarin arkasindan Musa ile Harun'u âyetlerimizle Firavun'a ve cemaatine gönderdik. Iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular. 76- Kendilerine tarafimizdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçik bir sihirdir." dediler. 77. Musa dedi ki, "Size hak gelince, ona böyle mi diyorsunuz? Bu sihir midir?" Halbuki sihirbazlar iflah olmazlar. 78- Dediler ki: "Sen bizi, atalarimizdan kalan yoldan çeviresin de yeryüzünde saltanat ikinizin olsun diye mi geldin? Biz ikinize de inanmayiz". 79- Firavun da: "Bana bütün bilgili sihirbazlari toplayip getirin!" dedi. 80- Sihirbazlar gelince, Musa onlara: "Ortaya ne atacaksaniz atin!" dedi. 81- Onlar ortaya atinca Musa dedi ki, "Sizin yaptiginiz sey sihirdir. Muhakkak ki, Allah onu iptal edecektir. Süphe yok ki, Allah fesatçilarin islerini düze çikarmaz." 82-Allah, hakkin hak ve gerçek oldugunu kelimeleriyle ispat eder, günahkârlarin hosuna gitmese de 83- Firavun ve adamlarinin kendilerini belaya ugratacagi korkusundan dolayi Musa'ya kendi kavminin bir oymagindan baska kimse iman etmedi. Çünkü orada Firavun çok üstün idi ve o kesinlikle asiri giden taskinlardandi. 84- Musa dedi ki: "Ey kavmim! Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle teslim olan müslümanlardan oldunuzsa artik O'na güvenin!" 85- Onlar da: "Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz, bizi o zalim kavmin fitnesine ugratma!" dediler. 86- "Bizi rahmetinle o kâfir kavmin elinden kurtar!" 87- Biz Musa ile kardesine söyle vahyettik: "Kavminiz için Misir'da birtakim evler hazirlayin ve evlerinizi kibleye karsi yapin ve namazi kilin ve müminlere müjde verin." 88- Musa dedi: "Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarina su dünya hayatinda göz kamastirici zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptirsinlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onlarin mallarini sil süpür ve kalblerine sikinti düsür. Çünkü onlar o acikli azabi görmedikçe iman etmeyecekler." 89- Allah buyurdu: "Her ikinizin de duasi kesinlikle kabul olundu. Siz yine dogru ve dürüst olmaya devam edin. Kendini bilmeyenlerin yoluna sakin uymayin." 90- Ve sonra Israilogullari'ni denizden asirdik. Firavun, düsmanca saldirmak için derhal adamlarini ve askerlerini arkalarina düsürdü. Ta ki, suda bogulmaya baslayinca "Inandim, gerçekten de Israilogullari'nin iman ettiginden baska tanri yoktur. Ben de ona teslim olanlardanim." dedi. 91- Simdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmistin ve fesatçilardan idin. 92- Biz de bugün senin bedenini arkandan gelenlere bir ibret olsun diye kurtaracagiz. Bununla beraber, insanlarin birçogu âyetlerimizden yine de gafildirler. 93- Gerçekten Israilogullari'ni çok güzel bir yurda yerlestirdik ve onlara hos nimetlerden riziklar verdik. Anlasmazliga düsmeleri de kendilerine ilim geldikten sonra oldu. Süphe yok ki, Rabbin, o anlasmazliga düstükleri konularda kiyamet günü aralarinda hüküm verecektir. 94- Sana indirdiklerimizde herhangi bir süpheye düsersen, senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmistir. Sakin süphe edenlerden olma! 95- Ve sakin Allah'in âyetlerini inkar edenlerden olma, sonra hüsrana ugrayanlardan olursun. 96- Dogrusu, aleyhlerinde Rabbinin hükmü kesinlesmis olanlar imana gelmezler. 97- Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acikli azabi görünceye kadar inanmazlar. 98- Fakat o vakit iman edip de imanlari kendilerine fayda vermis bir kasaba olsaydi? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatinda o rezillik azabini üzerlerinden kaldirmis ve bir süre onlari rahata kavusturmustuk. 99- Eger Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanlari hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksin? 100- Allah'in izni olmadikça hiçbir kisinin iman etmesi mümkün degildir. Akillarini kullanmayanlar üzerine Allah bir ugursuzluk yükler. 101- De ki: "Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakin!" Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki! 102- Onlar, kendilerinden önce gelmis geçmis olanlarin ugradiklari felaket günleri gibisinden baskasini mi bekliyorlar? De ki, "Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerden olacagim." 103- Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtaririz. Iste biz böyleyiz. Müminleri kurtarmak üzerimize düsen bir görevdir. 104- De ki: "Ey insanlar! Eger benim dinimde bir süpheniz varsa, sunu bilin ki, Allah'i birakip da sizin taptiklariniza tapmam. Lâkin sizin de caninizi alacak olan Allah'a taparim. Bana müminlerden olmam emredilmistir". 105- "Ayrica yüzünü tevhid dininden ayirma ve sakin müsriklerden olma!" (diye emrolundum). 106- "Ve Allah'dan baska, sana faydasi da, zarari da dokunmayacak olan seylere yalvarma! Eger yalvarirsan, o zaman hiç süphesiz sen zalimlerden olursun. 107. Ve eger Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan baska giderecek yoktur. Ve eger sana bir hayir dilerse, o zaman da O'nun hayrini engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu diledigi kuluna nasip eder. Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir. 108. De ki: "Ey insanlar! Iste size Rabbinizden hak geldi. Artik kim hidayeti kabul ederse kendi cani için kabul etmis olur. Kim sapiklik ederse kendi zararina sapiklik etmis olur. Ve ben sizin üzerinize vekil degilim." 109- Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü O, hüküm verenlerin en hayirlisidir |
YUSUF Bismillahirrahmanirrahim 1. Elif, Lâm, Râ. Iste bunlar sana o açik seçik kitabin âyetleridir. 2. Muhakkak ki, biz onu anlayasiniz diye Arapça bir kitap olarak indirdik. 3. Sana bu Kur'ân'i vahyetmekle biz, sana kissalarin en güzelini anlatiyoruz. Gerçek su ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu. 4. Hani bir vakitler Yusuf, babasina demisti ki: "Babacigim, ben rüyada onbir yildizla günesi ve ayi bana secde ederken gördüm." 5. (Babasi) "Yavrucugum! "dedi, "rüyani kardeslerine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü seytan insanin açikça düsmanidir." 6. "Ve iste böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler ögretecek. Bundan önce atalarin Ibrahim'e ve Ishak'a tamamladigi gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktir. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir." 7. Andolsun ki, Yusuf ve kardesleri kissasinda soranlara ibret alacak âyetler vardir. 8. Hani demislerdi ki: "Yusuf ve kardesi (Bünyamin) babamiza bizden daha sevgili, biz ise güçlü ve tutkun bir grubuz. Dogrusu, babamiz belli ki, çok açik bir yanilgi içindedir." 9. "Yusuf'u öldürün, ya da bir yere atin ki, babanizin yüzü (sevgisi) size kalsin, sonra yine salih bir kavim olursunuz." 10. Içlerinden bir söz sahibi söyle dedi: "Yusuf'u öldürmeyin, bir kuyunun dibine birakin da ordan geçen kafilenin biri onu bulup alsin. Eger yapacaksaniz böyle yapin." 11. Dediler ki: "Ey babamiz! Sen bize Yusuf için neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiligini istiyoruz." 12. "Yarin onu bizimle beraber gönder de gezsin, oynasin. Kesinlikle biz onu koruruz." 13. Babalari dedi ki: "Onu götürmeniz beni üzer, korkarim ki onu kurt yer de sizin haberiniz bile olmaz." 14. Dediler ki: "Vallahi biz böyle güçlü kuvvetli bir topluluk iken, buna ragmen onu kurt yerse, o zaman biz kesinlikle hüsrana ugrayanlardan olmus oluruz." 15. Nihayet kardesleri, Yusuf'u alip götürdüler ve kuyunun dibine birakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona söyle vahyettik: "Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sirada bu yaptiklarini haber vereceksin". 16. Ve yatsi vakti, aglayarak babalarina geldiler. 17. Dediler ki: "Ey babamiz! Biz gittik, aramizda yaris yapiyorduk. Yusuf'u da esyamizin yanina birakmistik. Bir de baktik ki, onu kurt yemis. su anda biz dogru da söylesek, yine de sen bize inanacak degilsin." 18. Bir de gömleginin üzerinde yalandan bir kan getirmislerdi. Babalari dedi ki: "Hayir, nefisleriniz aldatmis da size bir is yaptirtmis. Artik bana güzel bir sabir gerekiyor. Bu anlattiklariniza karsilik yardimina siginilacak olan ancak Allah'dir." 19. Daha sonra bir kafile gelmis, sucularini da göndermislerdi. Vardi, kovasini kuyuya saldi, "Müjde hey, müjde! Iste bir çocuk!" dedi. Ve onu satilik bir mal olarak gizleyip korudular. Allah ise onlarin ne yapacaklarini biliyordu. 20. Ve onu düsük bir degerle birkaç dirheme sattilar. Ona fazla önem vermemislerdi. 21. Onu satin alan Misirli, esine dedi ki: "Buna güzel bak. Bize faydali olabilir, ya da evlat ediniriz." Yusuf'u böylece oraya yerlestirdik. Ona rüyalarin tabirini de ögrettik. Allah emrinde galiptir. Fakat insanlarin çogu bunu bilmezler. 22. O, tam erginlik çagina gelince, kendisine ilim ve hüküm verdik. Iste biz, güzel is yapanlari böyle mükafatlandiririz. 23. Derken, evinde bulundugu hanim, onun nefsinden murad alip yararlanmak istedi. Kapilari kilitledi ve "Haydi beri gel!" dedi. Yusuf: "Allah'a siginirim! Muhakkak ki, o (kocan), benim efendim, bana çok güzel bakti. Dogrusu zalimler hiç iflah olmazlar" dedi. 24. O hanim, ona gerçekten niyeti bozmustu. Eger Rabbinin burhanini görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmisti. Aslinda ondan fuhsu ve fenaligi uzak tutalim diye böyle olmustu. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmis kullarimizdan biriydi. 25. Ikisi de kapiya kostular. Hanim, onun gömlegini arkadan yirtti. Ve kapinin yaninda hanimin efendisiyle karsi karsiya geldiler. Hanim hemen dedi ki: "Senin esine fenalik yapmak isteyenin cezasi, zindana atilmaktan veya aci bir azaba ugratilmaktan baska ne olabilir?" 26. Yusuf: "kendisi benden yararlanmak istedi" dedi. Hanimin akrabasindan biri de söyle sahitlik etti: "Eger gömlegi önden yirtilmis ise hanim dogru söylemistir, o zaman bu, yalancilardandir." 27. "Yok eger gömlegi arkadan yirtilmis ise hanim yalan söylemistir, o zaman bu dogru söyleyenlerdendir." 28. Ne zaman ki, gömlegin arkadan yirtilmis oldugunu gördü, o zaman dedi ki: "Bu is, siz kadinlarin tuzagindandir. Gerçekten de sizin tuzaginiz çok büyüktür". 29. "Yusuf! Sakin sen bundan bahsetme! Kadin! Sen de günahindan dolayi istigfar et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun". 30. Sehirde bazi kadinlar da "Azizin karisi, delikanlisindan murad almaya kalkmis, sevgi yüregini yakip kavuruyormus, görüyoruz ki, kadin çildirmis besbelli..." dediler. 31. Azizin karisi, onlarin gizliden gizliye dedikodu yaydiklarini isitince, onlara davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazirladi. Her birine bir biçak verdi, beri taraftan da Yusuf'a "çik karsilarina" dedi. Görür görmez hepsi onu gözlerinde çok büyüttüler ve (saskinlikla) ellerini kestiler. Dediler ki: "Hâsâ! Allah için, bu bir insan degil, olsa olsa yüce bir melektir." 32. "Iste" dedi, "bu gördügünüz, beni hakkinda kinadiginiz (gençtir). Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de o, namuslu davrandi. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atilacak ve kesinlikle zelillerden olacaktir". 33. Yusuf dedi ki: "Ey Rabbim! Zindan bana, bunlarin beni davet ettikleri seyden daha sevimlidir. Eger sen, bu kadinlarin tuzaklarini benden uzak tutmazsan, ben onlarin tuzagina düserim ve cahillik edenlerden olurum". 34. Bunun üzerine Rabbi, onun duasini kabul buyurdu da ondan onlarin tuzaklarini bertaraf etti. Muhakkak ki O, evet O, hakkiyle isiten, hakkiyle bilendir. 35. Bu kadar delili gördükleri halde, sonra yine de Yusuf'u bir süre için zindana atma düsüncesi agir basti. 36. Zindana onunla birlikte iki delikanli daha girdi. Birisi dedi ki: "Rüyada kendimi sarap sikarken gördüm". Öteki de dedi ki: "Ben de basimin üstünde ekmek tasidigimi, kuslarin da ondan yedigini gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz." 37. Yusuf dedi ki: "Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana ögrettigi ilimlerdendir. Çünkü ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim." 38. "Atalarim Ibrahim, Ishak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir seyi ortak tutmamiz olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah'in bir lutfudur. Fakat insanlarin çogu sükretmezler." 39. "Ey benim zindan arkadaslarim! Ayri ayri birçok tanrilar mi daha hayirli, yoksa herseye hakim ve galip olan bir tek Allah mi?" 40. "Sizin Allah'i birakip da o taptiklariniz, sizin ve atalarinizin uydurdugu birtakim isimlerden baska bir sey degildir. Bunlara tapmaniz için Allah hiçbir delil indirmis degildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, kendisinden baskasina tapmamanizi emretti. Iste dosdogru din budur. Fakat insanlarin çogu bunu bilmezler." 41. "Ey benim zindan arkadaslarim! Biriniz efendisine yine sarap sunacak. Digeri de asilacak, kuslar basindan yiyecekler. Iste ögrenmek istediginiz is böylece halloldu." 42. Yusuf, hapisten kurtulacagina inandigi o ikiden birine dedi ki: "Beni efendinin yaninda an". (Benden söz et ki, beni kurtarsin). Fakat Seytan, ona, efendisinin yaninda anmayi unutturdu. Bu yüzden Yusuf, daha yillarca zindanda kaldi. 43. Bir gün melik (hükümdar) dedi ki: "Ben rüyamda yedi ciliz inegin yedi semiz inegi yedigini ve yedi yesil basakla yedi kuru basak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz rüya tabir edebiliyorsaniz benim bu rüyamin tabirini bana bildirin." 44. Dediler ki: "Rüya dedigin sey karmakarisik hayallerdir. Biz ise böyle karisik hayallerin yorumunu bilemeyiz." 45. O ikiden kurtulmus olani nice zamandan sonra hatirladi da dedi ki: "Ben size o rüyanin tabirini haber veririm, hemen beni gönderin." 46. "Ey Yusuf, ey dogru sözlü! Bize sunu hallet: Yedi semiz inegi, yedi ciliz inek yiyor. Ve yedi yesil basakla diger yedi kuru basak. Umarim ki, o insanlara dogru cevap ile dönerim, onlar da (senin kadrini) bilirler." 47. Dedi ki: "Yedi sene eskisi gibi ekeceksiniz, biçtiklerinizi basaginda birakiniz, biraz yiyeceginizden baska. " 48. "Sonra onun arkasindan yedi kurak sene gelecek, önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacaginizdan baskasini yiyip bitirecek." 49. "Sonra da onun arkasindan yagisli bir sene gelecek ki, halk onda sikintidan kurtulacak, (üzüm, zeytin gibi mahsülleri) sikip faydalanacak." 50. O hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Emir üzerine Yusuf'a gönderilen adam yanina gelince, Yusuf ona dedi ki: "Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalim, o ellerini kesen kadinlarin maksatlari ne imis? Hiç süphe yok ki, Rabbim, onlarin oyunlarini çok iyi bilir." 51. Hükümdar, o kadinlara "Derdiniz neydi ki, o vakit Yusuf'un nefsinden murad almaya kalktiniz?" dedi. Onlar "Hâsâ, Allah için, biz onun aleyhinde hiçbir fenalik bilmiyoruz" dediler. Aziz'in, karisi da: "Simdi hak ve hakikat oldugu gibi ortaya çikti. Aslinda onun nefsinden ben murad almak istedim. O ise seksiz süphesiz dogrulardandir" dedi. 52. (Yusuf dedi ki): Iste bu sunun içindir: Bilsin ki, ben ona arkasindan hainlik etmedim. Gerçekten Allah hainlerin hilesini basariya ulastirmaz. 53. Ben yine de nefsimi temize çikarmiyorum. Çünkü nefis siddetle kötülügü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarligadigi müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bagislayici ve merhametlidir. 54. Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim." Sonra onunla konusunca da: "Sen bugün yanimizda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin" dedi. 55. O da, ona dedi ki: "Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim." 56. Ve iste biz böylece Yusuf'u o yerde temkin ettik (yerlestirdik). Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi diledigimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin mükafatini zayi etmeyiz. 57. Iman edip takva yolunu tutanlar için elbette ahiret mükafati daha hayirlidir. 58. (Bir gün) Yusuf'un kardesleri çikageldiler ve onun yanina girdiler. O, onlari görür görmez tanidi, oysa onlar onu taniyamamislardi. 59. Ne zaman ki onlarin bütün hazirliklarini tamamladi, o zaman dedi ki: "Babanizdan olan öbür kardesinizi de bana getirin. Görüyorsunuz ya, ben ölçegi tam ölçüyorum ve ben konukseverlerin en hayirlisiyim." 60. "Siz eger onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, (bir ölçek bile zahire alamazsiniz) yanima da yaklasmayin". 61. Dediler ki: "Onun için babasindan izin almaya çalisacagiz. Her hâlü kârda bunu yapacagz." 62. Yusuf bir taraftan da adamlarina tenbih etti: "Sermayelerini yüklerinin içine koyuverin, belki ailelerinin yanina dönünce farkina varirlar ve belki yine gelirler" dedi. 63. Böylece dönüp babalarina geldikleri vakit, dediler ki: "Ey babamiz! Bizden ölçek menedildi (bize zahire verilmeyecek). Bu kere kardesimizi de bizimle gönder ki, ölçek alabilelim. Biz onu kesinlikle koruyacagiz." 64. Babalari dedi ki: "Ben onu size nasil emanet ederim? Ya bundan önce kardesini emanet ettigimde olan gibi olursa! En hayirli koruyucu Allah'dir ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir." 65. Derken yüklerini açtilar ve sermayelerini kendilerine geri verilmis olarak buldular. Dediler ki: "Ey babamiz! Daha ne isteriz? Iste sermayelerimiz de bize iade edilmis. Bununla yine ailemize zahire alir getiririz, kardesimizi de koruruz, üstelik bir yük daha fazla zahire aliriz. Zaten bu aldigimiz pek az bir zahiredir." 66. Babalari dedi ki: "Hepiniz çaresiz kalmadikça onu bana mutlaka getireceginize dair Allah'dan bir yemin vermedikçe, onu, kesinlikle sizinle göndermem". Onlar da Allah'a and içerek babalarina söz verince, babalari dedi ki: "Bu söylediklerinize Allah vekildir". 67. Ve dedi ki: "Ey yavrularim! (sehre) hepiniz bir kapidan girmeyin de ayri ayri kapilardan girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah'in takdirini sizden engelleyemem. Hüküm yalnizca Allah'indir. Onun için bütün tevekkül edenler O'na tevekkül etmelidirler." 68. Ne zaman ki, sehre vardilar, o zaman babalarinin kendilerine emrettigi sekilde girdiler. (Gerçi bu sekilde girmeleri) onlar hakinda Allah'in takdir ettigi hiçbir seyi önleyemezdi, bu sadece Yakub'un içinden geçirdigi bir istegin yerine getirilmesi oldu. Süphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz ögretmistik. Fakat insanlarin çogu bunu bilmezler. 69. Yusuf'un yanina girdikleri vakit, o, kardesini (Bünyamin'i) yaninda alikoydu. Dedi ki: "Bilesin, ben, senin kardesinim! Iste bundan dolayi onlarin yapacaklarina sakin üzülme!" 70. Sonra onlarin bütün hazirliklarini görünce, su kabini kardesinin yükünün içine koydu. Sonra bir tellal söyle bagirdi: "Hey kervan! Siz hirsizsiniz, hirsiz!" 71. Bunlara döndüler de dediler ki: "Ne ariyorsunuz? 72. Onlar da dediler ki: "Hükümdarin su kabini ariyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir". 73. "Allah'a yemin ederiz ki," dediler, "Muhakkak siz de anlamissinizdir ya, biz buraya fesat çikarmak için gelmedik. Biz hirsiz da degiliz." 74. "Peki yalanci çikarsaniz onun (hirsizlik edenin) cezasi nedir?" dediler. 75. "Kimin yükünde çikarsa, o kendisi onun cezasidir. Biz zalimlere iste böyle ceza veririz." 76. Bunun üzerine Yusuf, kardesinin esyalarindan önce onlarin esyalarini aramaya basladi. Sonra su kabini kardesinin yükünün içinden çikardi. Iste Yusuf'a biz böyle bir oyun ögrettik. Melikin kanunlarina göre, kardesini alikoymasina imkan yoktu. Ancak Allah dilerse o baska. Biz diledigimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde bir baska bilen vardir. 77. Dediler ki: "Eger o çalmissa, daha önce bunun kardesi de çalmisti". O vakit Yusuf bunu içine atti, onlara hiç belli etmeden: "Siz çok fena bir mevkidesiniz, ne sifat verdiginizi Allah çok iyi biliyor" dedi. 78. Dediler ki: "Ey vezir! Emin ol ki, bunun çok yasli bir babasi var. Onun için yerine birimizi al. Gerçekten de biz seni iyilik edenlerden görüyoruz." 79. O dedi ki: "Esyamizi yaninda buldugumuzdan baskasini tutuklamaktan Allah korusun. Çünkü öyle yaparsak zalimlerden oluruz." 80. Ne zaman ki, onlar, onu kurtarmaktan ümit kestiler, o zaman fisildasarak oradan uzaklastilar. Büyükleri dedi ki: "Babanizin sizden Allah adina ahit aldigini ve daha önce Yusuf konusunda ettiginiz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkimda bir hüküm verinceye kadar ben artik burdan ayrilmam. Allah, hüküm verenlerin en hayirlisidir." 81. "Siz dönün de babaniza deyin ki: Ey babamiz! Inan ki, oglun hirsizlik yapti. Biz ancak bildigimize sahitlik ediyoruz. Yoksa gaybin bekçileri degiliz." 82. "Hem orada bulundugumuz sehir halkina, hem içinde bulundugumuz kervana sor. Ve emin ol ki, biz kesinlikle dogru söylüyoruz." 83. Babalari dedi ki: "Hayir, sizi nefisleriniz altadip bir ise sürüklemis. Artik bana güzel güzel sabretmek düsüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir." 84. Ve onlardan yüz çevirdi de: "Ey Yusuf'un atesi, yetti artik, yetti!" dedi. Ve üzüntüden gözlerine ak düstü. Artik yutkunuyor da yutkunuyordu. 85. Dediler ki: "Hâlâ Yusuf'u sayiklayip duruyorsun. Allah'a yemin ederiz ki, sonunda eriyip gideceksin, tükenip helak olacaksin. Hayret dogrusu!" 86. Dedi ki: "Ben hüznümü, kederimi ancak Allah'a sikayet ederim ve Allah tarafindan sizin bilmediginiz seyleri de bilirim." 87. "Ey ogullarim, gidin, Yusuf'u ve kardesini arastirin. Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden baskasi Allah'in rahmetinden ümit kesmez." 88. Sonra (Misir'a gidip) onun huzuruna girince, dediler ki: "Ey sanli vezir! Biz ve çoluk çocugumuz sikinti içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek (zahire) ver, ayrica sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandirir." 89. O dedi ki: "Siz cahilliginizde Yusuf'a ve kardesine ne yaptiginizi biliyor musunuz?" 90. Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardesim" dedi, "Dogrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel isler yapanlarin mükafatini zayi etmez." 91. Dediler ki: "Allah'a yemin olsun, Allah seni bize üstün kildi. Biz gerçekten de büyük hata islemistik". 92. Yusuf dedi: "Bugün size bir ayiplama ve azarlama yoktur. Allah, sizi, magfiretiyle bagislasin. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir." 93. Alin su gömlegimi götürün de babamin yüzüne sürün, gözü açilir. Ve bütün ailenizle toplanip bana gelin." 94. Ne zaman ki, kafile (Misir'dan) ayrildi, öteden babalari dedi ki: "Eger bana bunak demezseniz, dogrusu ben Yusuf'un kokusunu aliyorum." 95. Dediler ki: "Vallahi sen hâlâ o eski saskinligindasin." 96. Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömlegi Yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açildi. "Ben size demedim mi, ben Allah'dan sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. 97. Dediler ki: "Ey babamiz, bizim için Allah'a istigfar eyle. Biz gerçekten büyük günah islemistik." 98. Dedi ki: "Sizin için Rabbimden ilerde bagislanma dileyecegim. Süphesiz o çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir. 99. Ne zaman ki, onlar Yusuf'un yanina vardilar, iste o zaman Yusuf anasini ve babasini kucakladi, yanina aldi ve "Buyurun Allah'in dilemesiyle güven içinde Misir'a girin" dedi. 100. Anasiyla babasini yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandilar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki: "Iste bu durum, o rüyamin çikmasidir. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kildi. Seytan benimle kardeslerimin arasini bozduktan sonra, beni zindandan çikarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Dogrusu Rabbim diledigine lutfunu ihsan eder. Süphesiz O, her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir." 101. "Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyalarin tabirinden bir ilim ögrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canimi müslüman olarak al ve beni salih kullarin arasina kat!" {*} Hasili, ne zaman ki, Yusuf'a vardilar, yani Yusuf'un daha önce kardeslerine tenbih edip istedigi gibi, basta babalari olmak üzere bütün aile bireyleri topluca Misir'a gelip Yusuf'un yanina vardilar. Rivayet olunur ki, Yusuf ve Melik, yanlarinda dört bin asker, birtakim devlet adamlari ve Misir halkindan çok sayida insan, gelen kafileyi karsilamaya çikmislardi. Yakub Aleyhisselam, oglu Yahuda'ya dayanarak yürüyordu, karsidan gelen kafileye ve atlilara bakip, "Ey Yahuda, su karsidaki adam Misir'in Firavun'u mu?" diye sordu. O da "Hayir, Firavun degil, oglun" dedi. Yaklastiklari zaman Yusuf'dan önce Yakup selam verdi ve "Selam sana ey hüzünleri gideren" dedi{*}ilh. 102. Iste bu, sana vahiyle bildirdigimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar yapacaklarina karar verip mekir (oyun) yaparlarken sen yanlarinda degildin. 103. Sen ne kadar siddetle arzulasan da, insanlarin çogu iman edecek degildir. 104. Buna karsilik onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur'ân, âlemlere ancak bir ögüttür. 105. Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler. 106. Onlarin çogu sirk kosmadan Allah'a iman etmezler (imanlarina az çok bir sirk karistirirlar). 107. Yoksa bunlar Allah'in azabindan hepsini saracak bir felaket gelmesinden veya farkinda degillerken ansizin baslarina kiyametin kopuvermesinden güven içinde midirler? 108. De ki: Iste benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar (iste böyleyiz). Ben Allah'i tesbih ederim ve ben müsriklerden degilim. 109. Senden önce gönderdigimiz peygamberler de o memleketlerin halkindandi, onlar da kendilerine vahiy verdigimiz birtakim erkeklerden baskasi degillerdi. Simdi o yerlerde söyle bir gezip görmediler mi? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akibetlerinin nasil olduguna bir baksalar ya!... Elbette ahiret yurdu müttakiler için daha hayirlidir. Hâlâ aklinizi basiniza toplamayacak misiniz? 110. Nihayet peygamberleri (onlarin iman etmelerinden) ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalanci durumuna düstüklerini saninca, onlara yardimimiz geldi, yetisti; dilediklerimiz kurtarildi. Suçlular toplulugundan bizim azabimiz geri çevrilemez. 111. Gerçekten de onlarin kissalarinda üstün akillilar için bir ibret vardir. Bu Kur'ân uydurulmus herhangi bir söz degildir. Lâkin kendisinden önce gelen kitaplarin tasdiki her seyin ayrintilariyla açiklayicisi ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir. |
ZARİYAT Bismillahirrahmanirrahim 1- O tozdurup savuranlara, 2- Derken bir agirlik tasiyanlara, 3- Derken bir kolaylikla akanlara, 4- Derken bir emir taksim edenlere andolsun ki, 5- O size vaad edilen elbette dogrudur. 6- Ceza ve hesap günü süphesiz olacaktir. 7- Yollara sahip göge andolsun ki, 8- Siz elbette çeliskili sözler içindesiniz. 9- Ondan çevrilen (imana) çevrilir. 10- Kahrolsun (o fikir adina) kendi tahminlerini ileri sürenler! 11- Onlar bir sarhosluk ve cehalet içinde suursuzdurlar. 12- Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar. 13- O gün, onlarin ates üzerinde azap görecekleri gündür. 14- Onlara: "Tadin inkarinizin cezasini, iste sizin acele istediginiz budur!" denecektir. 15-16- Süphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdigi sevabi almis olarak cennet bahçelerinde ve pinar baslarinda bulunacaklardir. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapiyorlardi. 17- Onlar geceleyin pek az uyurlardi. 18- Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bagislanma dilerlerdi. 19- Onlarin mallarinda isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardi. 20-21- Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardir. Hiç görmüyor musunuz? 22- Sizin rizkiniz da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir. 23- Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, herhalde haktir. O tipki sizin konusmaniz gibi gerçektir. 24- Ey Muhammed! Ibrahim'in serefli misafirlerinin haberi sana geldi mi? 25- Hani onlar Ibrahim'in huzuruna girmislerdi de "Selam sana!" demislerdi. Ibrahim: "Size de selam" demis, ve içinden: "Bunlar taninmamis bir topluluk!" diye geçirmisti. 26- Ibrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzagi (eti) getirdi. 27- Onu önlerine sürerek: "Yemez misiniz?" dedi. 28- Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düstü. Onlar Ibrahim'e: "Korkma!" dediler ve onu çok bilgili bir ogul ile müjdelediler. 29- Bunun üzerine karisi (Sâre) bir çiglik atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: "Ben kisir bir kocakariyim, nasil çocugum olur?" dedi. 30- Misafir melekler: "Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve hikmet sahibidir. Herseyi hakkiyla bilir." dediler. 31- Ibrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asil önemli isiniz nedir ey elçiler?" dedi. 32- Onlar: "Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik. 33- Onlarin üzerine çamurdan pisirilmis sert taslar yagdiracagiz. 34- O taslardan herbirinin haddi asanlardan kime isabet edecegi Rabbin katinda isaretlenmistir." dediler. 35- Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çikardik. 36- Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkindan baska kimseyi de bulamadik. 37- Biz orada aci bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nisanesi biraktik. 38- Musa'nin kissasinda da ibret vardir. Hani biz onu apaçik bir delille Firavun'a göndermistik. 39- Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmis, onun hakkinda: "Bu bir sihirbazdir, ya da bir delidir." demisti. 40- Nihayet biz onu ve ordularini yakalayip hepsini denize attik. Firavun ise o sirada (inadindan dolayi pismanlik duyarak) kendi kendini kiniyordu. 41- Âd kavminin helâkinde de bir ibret vardir. Hani biz onlarin üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermistik. 42- O rüzgar üzerine ugradigi hiçbir seyi birakmiyor, mutlaka onu kül gibi dagitiyordu. 43- Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardir. Hani onlara: "Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanip, geçinin!" denmisti. 44- Onlarsa Rablerinin emrine karsi büyüklük tasladilar. Bunun üzerine kendilerini, bakip dururlarken yildirim yakalayip, çarpti. 45- Artik onlar, ne kendi kendilerine ayaga kalkabildiler, ne de yardim gördüler. 46- Daha önce de Nuh kavmini helâk etmistik. Çünkü onlar yoldan çikmis fâsik bir kavimdiler. 47- Biz gögü kudretimizle bina ettik. Hiç süphesiz biz, çok genislik ve kudret sahibiyiz. 48- Yeryüzünü de biz dösedik. Bakin biz onu ne güzel dösüyoruz! 49- Biz herseyden iki çift yarattik. Umulur ki, iyice düsünürsünüz. 50- Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a kosun, gerçekten ben size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim. 51- Allah'la beraber baska bir tanri uydurmayin (O'na ortak kosmayin). Gerçekten ben size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim." 52- Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkinda da mutlaka: "Bir sihirbazdir veya bir delidir." dediler. 53- Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayir onlar azgin bir kavimdir. 54- Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artik sen kinanacak degilsin. 55- Sen ögüt verip hatirlat. Çünkü, hatirlatmak müminlere fayda verir. 56- Ben cinleri ve insanlari ancak bana ibadet etsinler diye yarattim. 57- Ben onlardan herhangi bir rizik istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum. 58- Süphesiz ki, rizik veren O saglam kuvvet sahibi olan Allah'tir. 59- Süphsiz ki, zulmedenlerin geçmis arkadaslarinin payi gibi, dolgun bir azab payi vardir. Ama simdi onu acele istemesinler. 60-Kendilerine vaad edilen günlerinde ugrayacakalari azabdan dolayi vay inkâr edenlerin haline!. |
ZİLZAL Bismillahirrahmanirrahim 1- Yer o yaman sarsinti ile sarsildigi, 2- Yer, içindeki agirliklari çikarip disari attigi, 3- Ve insan: "Ona ne oluyor?" dedigi zaman. 4,5- O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktir. 6- O gün insanlar, amellerinin karsiligi kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çikacaklardir. 7- Her kim zerre kadar hayir islemisse onu görecektir. 8-Her kim, zerre kadar ser islemisse onu görecektir |
ZUHRUF Bismillahirrahmanirrahim 1- Hâ, mîm. 2,3- Apaçik kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasiniz diye Arapça bir Kur'an yaptik. 4- Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptir. 5- Siz haddi asan bir kavim oldunuz diye Kur'an'i size göndermekten vaz mi geçelim? 6- Biz öncekilere de nice peygamberler göndermistik. 7- Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardi. 8- Biz onlardan daha kuvvetli olanlari helâk ettik. Kur'an'da öncekilerin örnegi de geçmistir. 9- Eger sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan elbette: "Onlari çok güçlü ve herseyi bilen Allah yaratti." derler. 10- O, yeryüzünü sizin için bir besik yapti ve dogru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi. 11- Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. Iste siz de kabirlerinizden böyle diriltilip çikarilacaksiniz. 12- Allah bütün çiftleri yaratmistir. Sizin için bineceginiz gemiler ve hayvanlar var etmistir. 13- Siz onlarin sirtina binip üzerlerine yerlestiginiz zaman, Rabbinizin nimetini anarak söyle diyesiniz: "Bunlari bizim hizmetimize veren Allah'i tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi." 14- "Gerçekten biz Rabbimize dönecegiz." 15- Buna ragmen insanlar, Allah'in kullarindan bir kismini O'nun bir parçasi saydilar. Gerçekten de insan apaçik bir nankördür. 16- Yoksa O, yarattiklarindan kendisine kizlar edindi de erkek çocuklari size mi seçti? 17- Onlardan biri Rahman olan Allah'a isnad ettigi kiz çocugu ile müjdelendigi zaman yüzü simsiyah kesilir de öfkesinden yutkunur durur. 18- Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetistirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açik olmayan kizlari mi O'na isnad ediyorlar? 19- Onlar Rahman olan Allah'in kullari olan melekleri de disi saydilar. Onlar meleklerin yaratilisini gördüler mi? Onlarin sahitlikleri yazilacak ve onlar sorguya çekileceklerdir. 20- Onlar: "Eger Rahman olan, Allah dileseydi, biz o meleklere tapmazdik." dediler. Onlarin bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. 21- Yoksa biz kendilerine bundan önce bir kitap verdik de onlar, ona mi sariliyorlar? 22- Hayir, onlar sadece: "Biz babalarimizi bu din üzerinde bulduk, biz de onlarin izinde gidiyoruz." dediler. 23- Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarici göndermissek, mutlaka oranin simarik varlikli kimseleri: "Biz babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izlerine uyariz." dediler. 24- Gönderilen uyarici; "Eger size babalarinizi üzerinde buldugunuz dinden daha dogrusunu getirmissem de mi bana uymazsiniz?" deyince, onlar: "Gerçekten biz sizin teblig için gönderildiginiz seyi tanimiyoruz." dediler. 25- Biz de onlardan intikam aldik. Bak peygamberleri yalanlayanlarin sonu nasil oldu! 26- Hani Ibrahim babasina ve kavmine: "Gerçekten ben sizin taptiginiz seylerden uzagim. 27- Ben ancak beni yaratana taparim. Süphesiz ki O, beni dogru yola iletecektir." dedi. 28- Ibrahim, bu sözü, ardindan gelecek olanlara devamli kalacak bir miras olarak birakti ki, onlar dogru yola dönsünler. 29- Dogrusu ben bunlari da babalarini da kendilerine hak olan kitap ve gerçegi açiklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandirip geçindirdim. 30- Kendilerine hak geldigi zaman onlar: "Bu bir büyüdür dogrusu biz onu tanimiyoruz." dediler. 31- Yine Onlar: "Bu Kur'an, su iki sehirden bir büyük adama indirilmeli degil miydi?" dediler. 32- Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mi taksim ediyorlar? Dünya hayatinda onlarin geçimliklerini aralarinda biz taksim ettik. Birbirlerine islerini gördürsünler diye biz onlarin bir kismini digerlerinden derecelerle üstün kildik. Rabbinin rahmeti onlarin biriktirdikleri seylerden daha hayirlidir. 33- Eger insanlar küfre sapan bir ümmet haline gelmeyecek olsalardi, biz O Rahman olan Allah'i inkâr eden kimselerin evlerine gümüsten tavanlar ve üzerine çikacaklari merdivenler yapardik. 34- Onlarin evleri için gümüsten kapilar, üzerine yaslanacaklari koltuklar yapardik. 35- Daha nice altin ziynetler verirdik. Çünkü bunlarin bizce hiçbir kiymeti yoktur. Bütün bunlar dünya hayatinin geçici menfaatinden baska bir sey degildir. Ahiret ise Rabbin katinda takva sahipleri içindir. 36- Her kim Rahman olan Allah'in zikrinden yüz çevirirse biz ona bir seytan musallat ederiz. Artik o seytan onun yakin dostudur. 37- Süphesiz ki bu seytanlar onlari yoldan çikarirlar. Onlar da kendilerinin dogru yolda olduklarini sanirlar. 38- Nihayet kiyamet günü bize gelince, arkadasina: "Keske seninle benim aramda dogu ile bati arasindaki kadar bir uzaklik olsaydi. Sen ne kötü arkadasmissin!" der. 39- Onlara: "Bugün pismanlik duymaniz size hiçbir fayda saglamayacaktir. Çünkü siz zulmettiniz. Simdi de hepiniz azapta ortaksiniz." denir. 40- Ey Muhammed! O halde sagirlara sen mi isittireceksin? Yahut körlere ve apaçik bir sapiklik içinde bulunanlara sen mi dogru yolu göstereceksin? 41- Eger biz seni onlara azap gelmeden önce alip götürsek bile onlardan intikam aliriz. 42- Yahut da onlara vaad ettigimiz azabi sana gösteririz. Çünkü bizim onlara azap etmeye gücümüz yeter. 43- Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a saril. Süphesiz ki sen dogru bir yol üzerindesin. 44- Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz. 45- Ey Muhammed! Senden önce gönderdigimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan baska kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmis miyiz? 46- Andolsun ki, biz Musa'yi mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarina gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'in peygamberiyim." dedi. 47- Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler. 48- Bizim onlara gösterdigimiz her bir mucize digerinden daha büyüktü. Belki dogru yola dönerler diye biz onlari azapla yakaladik. 49- Onlar azâbi görünce: "Ey sihirbaz! Sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Biz gerçekten dogru yola girecegiz." dediler. 50- Fakat azabi kendilerinden kaldirdigimiz zaman hemen sözlerinden dönüverdiler. 51- Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Misir hükümdarligi ve altimdan akip giden su irmaklar benim degil mi? Görmüyor musunuz? 52- Yoksa ben, nerede ise meramini anlatamayan su zavallidan daha hayirli degil miyim? 53- Eger O'nun dedigi dogru ise üzerine altin bilezikler atilmali veya kendisiyle beraber onu tasdik eden melekler gelmeli degil miydi?" 54- Firavun kavmini küçümsedi. Onlar da O'na itaat ettiler. Çünkü onlar fâsik bir kavimdi. 55- Nihayet bizi gazaplandirdiklari zaman onlardan intikam aldik. Hepsini suda bogduk. 56- Onlari sonradan gelecekler için ibret ve örnek kildik. 57- Meryem oglu Isâ bir misal olarak anlatilinca, senin kavmin hemen ondan bir delil bulduklarini sanarak bagrismaya basladilar. 58- Onlar dediler ki: "Bizim ilâhlarimiz mi daha hayirlidir, yoksa Isâ mi?" Bu misâli sirf seninle tartismak için ortaya attilar. Dogrusu onlar çok kavgaci bir topluluktur. 59- Isâ, ancak kendisine nimet verdigimiz ve Israilogullarina örnek kildigimiz bir kuldur. 60- Eger biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratirdik. 61- Gerçekten o, (Isâ'nin yere inisi) kiyâmetin yaklastigini gösteren bir bilgidir. Sakin kiyâmet hakkinda süpheye düsmeyip, bana uyun, bu dogru yoldur. 62- Sakin seytan sizi dogru yoldan alikoymasin. Gerçekten o sizin için apaçik bir düsmandir. 63- Isâ mucizelerle indigi zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkinda ihtilâfa düstügünüz seylerin bir kismini size açiklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin. 64- Gerçekten benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah'tir. Öyle ise O'na kulluk edin. Bu dogru bir yoldur. 65- Fakat aralarindan çikan gruplar, Isâ hakkinda ihtilâfa düstüler. Aci bir günün azâbindan dolayi vay zulmedenlerin hâline! 66- Onlar kendileri farkina varmadan ansizin kiyâmetin baslarina gelmesini mi bekliyorlar? 67- O gün Allah'tan korkanlar hariç dost olanlar birbirlerine düsmandirlar. 68-69- Allah, takva sahiplerine söyle nida eder: "Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarim! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz. 70- Siz ve esleriniz cennete girin. Orada agirlanip sevindirileceksiniz." 71- Onlarin etrafinda yiyecek ve içecekler altin tepsiler ve kadehlerle dolastirilir. Orada canlarin çektigi ve gözlerin hoslandigi hersey vardir. Siz orada ebedi olarak kalacaksiniz. 72- Iste yaptiklariniza karsilik size miras verilen cennet budur. 73- Orada sizin için bol bol meyveler vardir. Onlardan yersiniz. 74- Süphesiz ki suçlular, cehennem azâbinda ebedi olarak kalacaklardir. 75- Onlarin azâbi hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler. 76- Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular. 77- Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin artik bizi öldürsün." diye seslenirler. Mâlik de: "Siz böylece kalacaksiniz." der. 78- Andolsun ki biz size hakki getirdik. Fakat sizin çogunuz haktan hoslanmiyorsunuz. 79- Yoksa onlar hakka karsi gelmek için bir is mi kararlastirdilar? Biz de onlari cezalandirmak için kararliyiz. 80- Yoksa onlar bizim sirlarini ve gizli konusmalarini isitmedigimizi mi saniyorlar? Hayir, isitiriz ve yanlarinda bulunan elçi meleklerimiz de her yaptiklarini yaziyorlar. 81- Ey Muhammed! de ki: "Eger Rahman olan Allah'in bir çocugu olsaydi, ona ibâdet edenlerin birincisi ben olurdum." 82- Göklerin ve yerin Rabbi, arsin Rabbi onlarin nitelendirdikleri seyden münezzehtir, yücedir. 83- Simdi sen birak onlari, tehdit edildikleri günlerine kavusuncaya kadar batila dalsinlar oynasinlar. 84- Gökteki ilâh da yerdeki ilâh da O'dur. O hüküm ve hikmet sahibidir herseyi bilir. 85- Göklerin, yerin ve her ikisi arasindakilerin hükümranligi kendisine ait olan Allah'in sani yücedir. Kiyâmet saatinin bilgisi de yalniz onun yanindadir. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz. 86- Onlarin Allah'i birakip da tapdiklari putlar sefaat hakkina sahip degillerdir. Ancak bilerek hakka sahitlik edenler sefâat edebilir. 87- Eger sen onlara kendilerini kimin yarattigini sorsan elbette: "Allah" derler. O halde nasil haktan çevriliyorlar? 88- Peygamberin sözü su olmustur: "Ey Rabbim! Bunlar gerçekten imân etmeyen bir kavimdir." 89-Ey Muhammed! Simdilik sen onlara aldirma ve: "Size selâm olsun." de. Onlar yakinda bilecekler! |
ZUMER Bismillahirrahmanirrahim 1- Bu kitabin indirilisi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafindandir. 2- Emin ol, biz sana kitabi hakkiyla indirdik. Onun için dini yalniz kendisine halis kilarak Allah'a ibadet ve kulluk et. 3- Iyi bil ki, halis din ancak Allah'indir. O'ndan baska birtakim dostlar tutanlar da söyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklastirsinlar diye ibadet ediyoruz." Süphe yok ki Allah, onlarin aralarinda ihtilaf edip durduklari seyde hükmünü verecektir. Herhalde yalanci ve nankör olan kimseyi Allah dogru yola çikarmaz. 4- Eger Allah bir çocuk edinmek isteseydi, elbette yaratacagindan, dileyecegini seçecekti. Ama o bundan münezzehtir. O, tek ve kahredici olan Allah'tir. 5- O, gökleri ve yeri hak ile yaratti, geceyi gündüzün üstüne sariyor, gündüzü de gecenin üstüne sariyor. Günesi ve ay'i emrine âmade kilmis, her biri belli bir süreye kadar akip gitmektedir. Iyi bil ki, çok güçlü ve çok bagislayici olan ancak O'dur. 6- O, sizi bir nefisten yaratti. Hem sonra onun esini de ondan var etti. Sizin için yumusak basli hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarinizin karinlarinda üç karanlik içinde yaratilistan yaratilisa yaratip duruyor. Iste Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur, O'ndan baska tanri yoktur. O halde nasil haktan çevrilirsiniz? 7- Eger inkâr ederseniz, süphe yok ki Allah'in size ihtiyaci yoktur. Bununla beraber kullari hesabina küfre razi olmaz. Eger sükrederseniz sizin hesabiniza ona razi olur. Hiçbir günahkar da digerinin günahini çekecek degildir. Sonra dönüsünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptiklarinizi haber verecektir. Çünkü O, bütün kalplerin özünü bilir. 8- Insana bir sikinti dokundugu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafindan bir nimet lütfettigi zaman da önceden O'na dua ettigi hali unutur da, yolundan sapitmak için Allah'a ortaklar kosmaya baslar. Ey Muhammed! De ki: "Küfrünle biraz zevk et, çünkü sen, o atesliklerdensin." 9- Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanip, kiyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akil sahibi olanlar anlar. 10- Ey Muhammed! Tarafimdan söyle: "Ey iman eden kullarim! Rabbinizden korkun. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardir. Allah'in yeryüzü genistir. Ancak sabredenlere mükafatlari hesapsiz ödenecektir." 11- De ki: "Bana, dini sadece kendisine halis kilarak Allah'a ibadet etmem emredildi." 12- "Hem O'nun birligine teslim olan müslümanlarin ilki olmam da bana emredildi." 13- De ki: "Eger Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabindan korkarim." 14- De ki: "Ben dinimi kendisine halis kilarak yalniz Allah'a kulluk ederim." 15- "Siz de O'ndan baska dilediginize kul olun." De ki: "Asil hüsrana düsenler, kiyamet günü kendilerine ve mensuplarina ziyan edenlerdir. Evet, iste asil açik hüsran budur." 16- Onlarin üstlerinde atesten tabakalar, altlarinda yine atesten tabakalar vardir. Iste Allah, kullarini bundan korkutuyor, "Ey kullarim! benden korkun." (diyor). 17- Taguttan, ona kulluk etmekten kaçinip da tam gönülle Allah'a yönelenlere gelince, müjde onlaradir. Haydi müjdele kullarimi. 18- O kullarimi ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. Iste onlar, Allah'in kendilerine hidayet verdigi kimselerdir. Iste temiz akillilar da onlardir. 19- Ya üzerine azab kelimesi hak olmus kimse de mi (böyledir)? Artik o atesteki kimseyi sen mi çikaracaksin? 20- Fakat o Rablerine siginarak korunanlar için altlarindan irmaklar akan, üzerlerinden sehnisinler yapilmis, sehnisinli (balkonlu) köskler vardir. Bu, Allah'in vaadidir. Allah vaadinden caymaz. 21- Allah'in gökten bir su indirip de onu bir yoluyla yeryüzündeki menbalara koydugunu görmedin mi? Sonra onunla türlü renklerde bir ekin çikarir, sonra onun olgunlasip sarardigini görürsün. Sonra da onu bir çöpe çevirir. Elbette bunda temiz akillilar için bir ihtar vardir. 22- Allah, kimin bagrini Islâm'a açmis ise iste o, Rabbinden bir nur üzerinde degil midir? Artik Allah'in zikri hususunda kalpleri katilasmis olanlarin vay haline! Iste bunlar, apaçik bir sapiklik içindedirler. 23- Allah, kelamin en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi.(1) Ondan Rablerine saygisi olanlarin derileri ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'in zikrine karsi yumusar. Iste bu Allah'in rehberidir. Allah, onunla diledigini dogru yola çikarir. Her kimi de Allah sasirtirsa, artik ona dogru yolu gösterecek yoktur. 24- O halde kiyamet günü zalimlere: "Tadin bakalim kazanip durduklarinizi!" denilirken, o kötü azabdan yüzü ile korunacak kimse ne olur?(1) 25- Onlardan öncekiler de yalanladilar da kendilerine, hatirlarina gelmez yönden azab geliverdi. 26- Allah, onlara dünya hayatinda zilleti tattirdi. Ahiret azabi ise elbette daha büyüktür. Keske bilselerdi! 27- Yemin ederim ki, bu Kur'ân'da insanlar için her türlüsünden temsil getirdik. Gerek ki iyi düsünsünler. 28- Pürüzsüz Arapça bir Kur'ân (indirdik ki, Allah'in azabindan) korunsunlar. 29- Allah, söyle bir misal vermistir: Bir adam ve birtakim ortaklari var, hirçin hirçin çekisip duruyorlar. Bir de yalniz bir kisiye bagli selamet içinde olan bir adam var. Bu ikisinin hali hiç bir olur mu? Hamd Allah'indir, fakat pek çoklari bilmezler. 30- Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir. 31- Sonra siz muhakkak kiyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizden davaci olacaksiniz. 32- Allah'a karsi yalan söyleyen ve dogru kendisine geldigi zaman onu yalan sayandan daha zalim (daha haksiz) kim olabilir? Kâfirlerin yeri cehennemde degil midir? 33- Dogruyu getiren ve onu tasdik edene gelince, iste onlar kötülükten korunan müttakilerdir. 34- Onlara, Rablerinin yaninda ne dilerlerse vardir. Iste bu, iyilik yapanlarin mükafatidir. 35- Çünkü Allah, onlarin önceden yaptiklari amelin en kötüsünü bile keffaretle örtüp, islemekte bulunduklari güzel amellerin en güzeline göre mükafatlarini kendilerine verecektir. 36- Allah, kuluna kâfi degil midir? Durmuslar da seni O'ndan baskalariyla korkutuyorlar. Her kimi ki Allah sasirtirsa, artik ona hidayet edecek yoktur. 37- Her kime de Allah hidayet verirse artik onu da sasirtacak yoktur. Allah aziz (çok güçlü) ve intikam sahibi degil midir? 38- Andolsun ki onlara: "O gökleri ve yeri kim yaratti?" diye soracak olsan: "Elbette Allah!" diyeceklerdir. O halde gördünüz ya Allah'tan baska çagirdiklarinizi! Eger Allah bana bir zarar vermek isterse, onlar O'nun zararini giderebilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun rahmetini tutabilirler mi? De ki: "Allah, bana yeter." Tevekkül edenler, hep O'na dayanirlar. 39- De ki: "Ey kavmim! Haliniz üzere çalisin. Ben de kendi halime göre çalisiyorum. Artik ileride bileceksiniz." 40- "Kendisini rezil edecek azabin kime gelecegini ve sürekli bir azabin kimin üzerine konacagini." 41- Biz bu kitabi sana, insanlar için hak ile indirdik. O halde kim dogru yola gelirse kendi lehinedir. Kim de saparsa, sirf kendi aleyhine olarak sapar. Sen onlarin üzerine vekil degilsin. 42- Allah, o canlari öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarinda alir. Sonra haklarinda ölüm hükmü verdiklerini alikor, digerlerini de takdir edilmis bir süreye kadar saliverir. Süphesiz ki bunda düsünecek bir kavim için nice ibretler vardir. 43- Yoksa Allah'tan baska sefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar hiçbir seye güç yetiremezler ve akil erdiremezlerse de mi (böyle yapacaksiniz)?" 44- De ki: "Bütün sefaat Allah'indir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz." 45- Böyle iken, Allah bir olarak anildigi zaman ahirete inanmayanlarin yürekleri burkulur da, O'ndan baskalari anildigi zaman derhal yüzleri güler. 46- De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'im! Kullarin arasinda, o ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda sen hüküm vereceksin." 47- Eger bütün yeryüzündekiler ve bir o kadari da beraber o zulmedenlerin olsaydi, kiyamet günü azabin kötülügünden kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ancak ne var ki, hiç hesaba katmadiklari seyler, Allah tarafindan karsilarina çikarilir. 48- Öyle ki, yaptiklari amellerin kötülükleri karsilarina çikmis ve alay edip durduklari seyler, kendilerini sarmistir. 49- Fakat insana bir sikinti dokunuverince bize yalvarir, sonra kendisine tarafimizdan bir nimet bahsettigimiz zaman da: "O bana bir bilgi üzerine verildi." der. Belki bu bir imtihandir, fakat pek çoklari bilmezler. 50- Onu, bunlardan öncekiler de söyledi. Fakat o kazandiklari, kendilerini kurtarmadi. 51- Neticede kazandiklarinin kötülükleri, baslarina geçti. Sunlardan o zulmedenlerin de kazandiklari kötülükleri baslarina geçecektir. Onlar da bunu atlatacak degillerdir. 52- Hâlâ bilmediler mi ki; Allah, rizki diledigine açar ve kisar. Süphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için nice ibretler vardir. 53- De ki: "Ey haddi asarak nefislerine karsi israf etmis olan kullarim! Allah'in rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahlari bagislar. Süphesiz ki O, çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir." 54- Onun için ümidi kesmeyin de basiniza azab gelmeden önce tevbe ile Rabbinize yönelin ve O'na teslim olun. Sonra kurtulamazsiniz. 55- Haberiniz olmayarak ansizin basiniza azab gelmeden önce (halis müslüman olun da) Rabbinizden size indirilenin en güzelini takib ve tatbik edin. 56- (O günden sakinin ki günahkar) nefis söyle diyecektir: "Allah'in yaninda yaptigim kusurlardan dolayi yazik bana! Dogrusu ben alay edenlerdendim." 57- Yahut söyle diyecektir: "Allah bana dogru yolu gösterseydi, her halde ben müttakilerden olurdum." 58- Veya azabi gördügü zaman söyle diyecektir: "Bana bir geri dönüs olsaydi da ben de o iyilik yapanlardan olsaydim." 59- (Ona): "Hayir sana âyetlerim geldi de onlara yalan dedin, kibirlenmek istedin ve kâfirlerden oldun." (denir.) 60- Hem o kiyamet günü görürsün ki, Allah'a karsi yalan söyleyenlerin yüzleri kararmistir. Kibirlenenlerin yeri cehennem degil mi? 61- Kötülükten sakinan müttakileri ise Allah basarilarindan dolayi kurtulusa çikarir. Onlara fenalik dokunmaz ve onlar üzülecek de degillerdir. 62- Allah, her seyin yaraticisidir. Her sey üzerine vekil de O'dur. 63- Bütün göklerin ve yerin kilitleri O'nundur. Allah'in âyetlerini inkâr edenlere gelince, iste onlar, kendilerine yazik edenlerdir. 64- De ki: "Ey cahiller! Simdi bana o Allah'tan baskasina mi kulluk etmemi emrediyorsunuz?" 65- Andolsun ki, sana da, senden öncekilere de su vahyedildi: "Yemin ederim ki, eger sirk kosarsan bütün çalismalarin bosa gider ve mutlaka kendine yazik edenlerden olursun." 66- Hayir, onun için yalniz Allah'a kulluk et ve sükredenlerden ol. 67- Allah'i hakkiyla takdir edemediler. Halbuki bütün yer kiyamet günü O'nun avucundadir. Gökler de kudretiyle dürülmüstür. O, onlarin ortak kostuklarindan münezzeh ve çok yüksektir. 68- Ve sûra üflenmistir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpilip yikilmistir. Ancak Allah'in diledigi müstesna. Sonra ona bir daha üflenmistir. Bu defa da hep onlar kalkmislar bakiyorlardir. 69- Yer, Rabbinin nuru ile parlamistir. Kitap konmus, peygamberler ve sahitler getirilmis ve aralarinda hak ile hüküm verilmektedir. Hem onlara hiç haksizlik yapilmaz. 70- Herkese ne amel yaptiysa karsiligi tam olarak ödenmistir. O (Allah), onlarin yaptiklarini en iyi sekilde bilmektedir. 71- Inkâr edenler bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardiklarinda kapilari açilir ve bekçileri onlara: "Içinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karsilasacaginiza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar da: "Evet geldi" derler. Fakat kâfirler üzerine azab kelimesi hak oldu. 72- (Onlara): "Ebedî olarak içinde kalmak üzere girin cehennemin kapilarindan" denir. Bak, büyüklük taslayanlarin yeri ne kötüdür! 73- Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardiklari zaman kapilari açilir ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hossunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler. 74- Onlar da: "Hamdolsun o Allah'a ki, bize vaadini dogru çikardi ve bizi cennet arzina varis kildi. Cennette istedigimiz yerde oturuyoruz" derler. Bak ne güzeldir mükafati o iyi amel isleyenlerin! 75-Meleklerin de arsin etrafini kusatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artik halk arasinda hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir. |
ALLAH`IN SELAMI ÜZERİNİZDE OLMASI DİLEĞİYLE... |
Türkiye`de Saat: 16:49 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2