Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi

Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi (http://besiktasforum.net/forum/index.php)
-   Madencilik (http://besiktasforum.net/forum/forumdisplay.php?f=252)
-   -   Orta Asya Boru Hattı Sorunu (http://besiktasforum.net/forum/showthread.php?t=21856)

imparator 06-02-2007 12:18

Orta Asya Boru Hattı Sorunu
 
A. GİRİŞ

Enerji kaynakları ve özellikle petrolün bulunduğu bölgeler, üretilmesi, piyasalara arzı, fiyatları gibi konular devletlerarası politikaların oluşmasında son derece önemli rol oynamaktadırlar.[1] Dünyada nüfus ve gelişen teknolojinin sunduğu olanaklar çerçevesinde enerji işlemi sürekli artmaktadır. Günümüzde bu ihtiyaçlar kömür ve petrol gibi fosil kaynaklarından sağlanmaktadır. Güneş, rüzgar, deniz dalgaları gibi konvensiyonel olmayan enerji elde etme biçimleri henüz pek etkin değildir. Bununla birlikte nükleer enerji alanında karşılaşılan teknolojik sorunlar ve çevresel felaket tehditleri de bu kaynağı kapatmaktadır. Bütün bunlara dayarı olarak, dünyamızın daha 50-60 yıl petrole bağımlı enerjiye ihtiyaç duyacağı açıktır.[2]
Tüm bu açıklamalar ışığı altında, Hazar Bölgesindeki, toplam 520 milyondan üretilebilir petrol rezervleri ile 105 milyar m3 olduğu tahmin edilen doğalgaz rezervleri hesaplamaları bu bölgeyi son derece önemli kılmaktadır. Özellikle 1991’den sonra bu bölgelerdeki devletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarıyla, bu rezervlerin işletilmesi ve nakli tüm dünyanın dikkatini çekmiştir.
Bu gelişmeler çerçevesinde, bu çalışmamda; Bölgedeki mevcut rezervleri, bu rezervlerin nakliyle ilgili mevcut ve plan dahilindeki projeleri aktarmaya çalışacağım. Ayrıca Türkiye açısından önemi sebebiyle Bakü-Ceyhan Boru Hattı’nı ayrı bir başlık altında, bu başlık içinde de diğer projeleri değerlendirerek anlatmaya çalışacağım.
B. ORTA ASYA’DAKİ MEVCUT PETROL VE GAZ REZERVLERİ

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasıyla Avrupa ile Asya arasında AVRASYA adıyla yeni bir strateji dengesi kurulmaya başlanmıştır. Bu strateji dengesinde Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri’ne büyük rol düşmektedir.
Petrol son yüzyıllık tarihin oluşmasında önemli bir rol oynamıştı ve ilerleyen yıllarda da bu önemin devam edeceği tahmin edilmektedir. Petrole endüstriyel çağın güç aşısı denebilir. Bu yüzden ona sahip olmak güç sahibi olmaktır. Dünyanın petrol dolu bölgeleri, petrolün keşfi nedeniyle son derece çekici yerler olmuşlardır.”[3]

imparator 06-02-2007 12:18

Bu açıdan Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle bağımsızlığını kazanan cumhuriyetlerdeki petrol kaynakları diğer büyük devletlerin bu bölgeye gözlerini dikmelerine neden olmuştur. Bu konuda özellikle, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’daki petrol ve gaz yatakları ilgi çekmiştir.
Büyük devletler ve çeşitli petrol şirketleri bu bölgeye önem verdiklerine göre bu bölgelerdeki rezervler nelerdir? Gerçekten mücadeleye değecek derecede geniş kaynaklara sahip midir? Bu konuda öncelikle dünyadaki mevcut rezervlere bakacak olursak; “1997 yılı itibarıyla dünya kanıtlanmış petrol rezervlerinin bölgelere göre dağılımı şöyledir;
Orta Doğu
%65
Orta ve Güney Amerika
%9
Afrika
%7
Eski SSCB Ülkeleri
%6
Asya ve Okyanusya
%4
Avrupa
%2


Yine 1997 yıl itibariyle kanıtlanmış dünya gaz rezervleri ise şöyledir;”[1]
Eski SSCB Ülkeleri
%39
Orta Doğu
%34
Afrika
%7
Kuzey Amerika
%6
Asya ve Okyanusya
%6
Orta ve Güney Amerika
%4
Avrupa
%4


imparator 06-02-2007 12:18

Hazar Bölgesindeki rezervler ise; “İspatlanmış petrol rezervleri 30 milyar ton, doğalgaz rezervleri ise tahmini olarak 7-10 trilyon m3 ‘tür (1998 rakamlarıyla). Bu miktarlar 22 milyar varillik ABD ve 17 milyar varillik Kuzey Denizi rezervleri ile ve yine 8-5 trilyon m3 ‘lük Kuzey Amerika rezervleri ile karşılaştırıldığında petrol şirketleri ve büyük devletlerin neden bu bölgelerde bu kadar çok ilgilendikleri kolayca anlaşılmaktadır.”[1]
Hazar bölgesinde bulunan petrolün neredeyse %40’ı sular altında yatmaktadır. Hazar Denizinin statüsü hakkında kesin bir görüş birliği bulunmakta ve çevre devletler zengin bir petrol yatağı olan bu deniz konusunda kendi menfaatlerine gelen politikalar ileri sürmektedirler. Bu bölge konusunda göl, iç deniz, deniz, okyanus statüsünün hangisinin uygulanması gerektiği konusunda karar verilememiştir.
1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre Hazar, bir göl, deniz, yarı kapalı veya kapalı bir deniz olarak tanımlanabilir. Bir göl veya deniz olarak tanımlamak her şeyden önce Hazar’ın zengin petrol ve gaz rezervlerinin sahiplerini ve suların sınırını belirleyeceğinden önemlidir.
“Hazar bir deniz, yarı-deniz veya kapalı bir deniz olarak tanımlanırsa 1982 sözleşmesi uygulanabilir. Sözleşme uygulandığı zamanda Deniz, karasularına, bitişik bölgelere, münhasır ekonomik bölgelerine ve kıta sahanlığına her iki kıyı devletinin kendi bölgesindeki doğal kaynaklarını işleme hakkıyla beraber bölünebilir. Bu durumda hazar Denizi’nin bütünü beş ulusal sektöre bölünebilir. Eğer Hazar bir göl olarak tanımlanırsa, uluslar arası sınır gölü statüsünü kazanır ve 1982 sözleşmesinin yetki alanına girmez. Sınır gölleri için belirlenmiş uluslar arası hudut belirleme yöntemi yoktur. Bu durumda hukuka örnekler kaynaklık edecektir. Sınır gölleri bütün kıyı devletlerinin sahillerinden eşit uzaklıkta çizilen bir dikey hatla ulusal sektörlere bölünebilir. Sonra da devletlerin sınırları göl üzerindeki sınır çizgisi boyunca devletlerin topraklarına ilgili bölümlerin eklenmesiyle geçer. Devletlerin bu bölgeler üzerindeki doğal kaynakları çıkarma hakları sınır çizgisine kadar olan göl sularını kapsar.”[2]

imparator 06-02-2007 12:19

Hazar bir göl olarak kabul edildiği takdirde; göl yatağı ve su alanları sahili olan devletler arasında eşit olarak bölünür.
“Bir başka görüşe göre Hazar kendine özgü jeolojik şartlarda meydana gelmiş geniş bir su havzasıdır. Bu takdirde kıyı devletler uygun ve yeni bir hukuki mekanizmayla bu bölgeyi ortak kullanmalıdırlar.”[1]
“Hazar Denizinin statüsü hakkında Rusya-İran ikilisi, kendi kıyılarındaki petrolün yeterli olmaması nedeniyle, her beş devletin kıyıdan 45 mil kadar ötesine egemen olmasını, bu uzunlukların ortasında kalan alanın ise ortak bölge sayılması tezinde ısrar etmişlerdir. Buna Azerbaycan ve Kazakistan kesinlikle karşı çıkmış ve uyuşmazlık devam etmiştir. Ancak 1998 Nisan ayında Yeltsin Kazakistan’ın görüşünü kabul etmiş, İran ise tepki göstermeyi sürdürmüştür.”[2]
C. AVRASYA PETROLÜNÜN VE GAZININ AVRUPA’YA SEVKİ SORUNU

1991 yılından önce dünya piyasası ile istedikleri gibi serbestçe bağlantıları olmayan Hazar ve orta Asya ülkeleri, Sovyetlerin dağılışından sonra kendilerini dışarıya bağlayan yollar, kapılar, köprüler aramaktadırlar.
“Hazar Denizi çevresindeki ülkeler artık bağımsız olduklarından kendi kaderlerini tayin edebileceklerdir: batılı ülkeler artık Rusya’nın buyurgan bürokrasisi ile uğraşmak zorunda değillerdir. Bu bölgeler aynı zamanda Batı’nın kendi yerli sanayilerine katılımına da açıktırlar. Batılı şirketler bu rezervlerin ortaklaşa işletilmesine olanak verecek düzenlemeler peşindeyken ortaya çıkan önemli bir soru: Hazar petrolünün dünya pazarlarına nasıl getirileceğidir? Asıl sorun, Avrasya petrolünün ve gazının, hasım, rakip ve istikrarsız durumdaki devletlerce kapatılmış olan bu bölgeye oldukça uzak mesafedeki uluslar arası pazara ulaştırılmasıdır. Kaynakların işletilmesinin ve diğer endüstriyel faaliyetlerin kaderi petrol ve gazın dünya piyasalarında satılmak üzere limanlara ulaşımını sağlayabilecek güvenli ve etkin boru hatlarının geliştirilmesine bağlıdır. bu tür boru hatları devreye sokulmadığı sürece bu kadar zengin rezervlere sahip olan bu bölgeden hiçbir yarar sağlanamayacaktır.”[3]

imparator 06-02-2007 12:19

İspatlanmış rakamların çok üstünde olduğu tahmin edilen rezervlere ve 2015 yılında 120 milyon tona varacak üretim hedeflerine sahip olacağı düşünülen bu ülkeler kapalı bir havza içerisindedir. Boru hatları olmaksızın bu üretimin hiçbir anlam ve faydası yoktur. Bölgedeki mevcut çıkış yolu Rusya Federasyonu kontrolündeki eski boru hattı sistemidir. Rusya Federasyonu, bu sistemden ancak Bağımsız Devletler Topluluğu’na ihraca olanak tanımakta, onlarda ekonomik sistemleri henüz oturmadıkları için borçlarını ödeyememekte ve yeterli Pazar alanı olamamaktadır.
“Bugün ülkelere beş ayrı coğrafi bölgeye petrolü çekebilmek için yarışmaktadırlar. Bu bölgeler; Karadeniz, Akdeniz, Basra Körfezi, Hint Okyanusu ve Çin Denizi’dir. Bu bölgeler içerisinde Karadeniz ve Akdeniz ön plandadır. Akdeniz’i Hazar Denizi’nin Azeri petrolleri, Karadeniz’i ise Hazar Denizi’nin doğusundaki Kazak petrolleri ön plana çıkarmaktadır. Ancak Karadeniz, dünyaya açılan bir çıkış noktası değil, bir ara bölge ve bir geçiş yoludur. Ulaşılması istenen deniz, dünya petrollerinin 1/6’sını taşıyan Akdeniz’dir. Petrolü üretecek kuruluşlarca petrolün Akdeniz’e indirilmesi konusunda uzlaşmaya varılmış gibi görünmektedir.”[1]
Bu konudaki esas tartışılan şey; Akdeniz’e inecek petrolün Türkiye’nin doğusundan boru hatları ile mi, yoksa Karadeniz’den ve Türk Boğazlarından tanker taşımacılığı ile mi ulaştırılacağı konusudur. Rusya Federasyonu, Kafkasya ve Orta Asya petrolünün önce boru hattı ile Karadeniz’e, buradan tankerle Türk Boğazları’nı geçerek Akdeniz’e taşınmasını isterken; Türkiye ise boru hatları ile doğrudan Akdeniz’e ulaştırılmasını arzu etmektedir.

imparator 06-02-2007 12:19

1. Mevcut Ulaştırma Hatları[1]

1. a. Bakü – Novorossisk Boru Hattı

Bu hat Bakü’den başlar, Hazar kıyısını takip ederek Dağıstan üzerinden Tikhorest’ten Novorossisk’e uzanan 1340 km. uzunluğunda ve 28 inç çapındadır. Bu hattın kapasitesi yılda 5 milyon tondur. Aynı hat Tikhorest’ten itibaren Tuopse’ye 20 inçlik hatla bağlanmaktadır. Novorossisk limanı, yılda 20-30 milyon ton kapasitelidir.

1. b. Bakü – supsa Boru Hattı

Bu hat Bakü-Tiflis demiryolunu takiben Supsa’ya uzanmakta ve oradan da Batum’a inmektedir.
1. c. Kazakistan – Bakü Boru Hattı:

Kazakistan’ın Tengiz Bölgesinden gelen 40 inçlik boru hattı, Grozni Bölgesinde Bakü-Novorossisk boru hattına bağlanmaktadır.
Rusya Federasyonu’nun boru hattı şebekeleri oldukça eskidir. Giderek eskimesi ve onarılamaması hem Rusya’nın ihracat imkanlarını kısıtlamakta hem de şebekeye ve çevreye zarar veren kazalara neden olmaktadır. Karadeniz’e çıkan petrolün ortalama 30 milyon tonu Türk Boğazları’ndan taşınmaktadır.

imparator 06-02-2007 12:19

2. Ülkelerin Boru Hatları Alternatiflerini değerlendirmeleri, Bu Yöndeki İstekleri

Üretilen petrolün hangi güzergahtan taşınacağı konusundaki tartışmalarda, Rusya; Bakü ile Novorossisk limanı arasında zaten bir boru hattı bulunduğunu, bu hattın hem ucuz hem de hızlı bir biçimde gerçekleştirilebilecek tek alternatif olduğunu ileri sürmüştür. Rusya, bundan başka, hattın Çeçenistan’dan geçecek olması dolayısıyla Çeçenistan’la da anlaşmaya varmıştır. Rusya’nın bu isteğine göre; petrol Bakü’den Rusya’nın Novorossisk limanına pompalanacak, borudan da petrol tankerlere yüklenerek, boğazlardan geçerek dünya pazarlarına ulaşacaktır.[1]
Türkiye ise bu isteğe; boğazlardaki tanker trafiğinin artması nedeniyle ortaya çıkacak sıkıntıların çevresel ve stratejik gerçeklerle kabul edilmez olduğunu belirterek, Kazak ve Azeri petrolünün Karadeniz’e verilmesi planına karşı çıkmıştır.[2]
Bu gelişmeler üzerine Rusya,boğazların önemini azaltmak için yeni bir girişimde bulunmuştur. Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan ile, Bulgaristan’ın Burgaz limanından, Yunanistan’ın Alexandrapolis limanına kadar uzanan 350 km’lik boru hattı çekilmesi konusunda 1994 yılında bir protokol imzalanmıştır.
Rusya izlediği siyasetle,bu bölgelerde, devletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarından önceki durumu devam ettirmek istemektedir. Hep kendi kozunu kullanabileceği boru hattı alternatiflerini savunmaktadır. Bu yüzden Türk alternatifine karşı politikalar oynamaktadır. Rusya’nın ayrılıkçı Çeçenistan’a karşı katliama benzeyen savaşı da Moskova’nın petrol boru hattı kenarındaki manevrası sayılabilir. Yine Rusya, Türk boru hattı alternatifini engellemek için Türkiye’nin doğusundaki Kürt ayrılıkçılara verdiği desteği artırmıştır. Türkiye seçeneğini engellemek için Rusya 1996’nın başında Gürcistan’la Azeri petrolünü Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgesi Ahbazya üzerinden Novorossisk’e taşıyacak bir boru hattının inşasıyla ilgili gizli görüşmeler yapmıştır.

imparator 06-02-2007 12:19

ABD bu konuda açıkça Türkiye seçeneğini yani Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nı desteklemektedir. ABD’nin bölgeye genel olarak bakışını değerlendirecek olursak; “20. asrın ilk yıllarında Batı gözlerini bu bölgeye, zengin petrol yataklarına çevirmişti. Petrol çağına giren dünya, kömür-çelik çağını artık geride bırakıyordu. Yeni dönemde bir devletin ekonomik ve askeri gücü, petrol kaynaklarını kontrol etmeye v ebu kaynaklardan kesintisiz yararlanmaya dayanıyordu. Bu nedenle Rus petrol sanayiine yapılan önemli yatırımların yarısından fazlası yabancı sermaye ile gerçekleştirildi. Bu alanda başı İngiltere çekerek, dış kaynakların %60’ını elinde tutuyordu.
20. asır sona ererken ise; Batı’nın gözleri yine bu bölgededir. Bu kez Amerika önde gelen bir rol oynamak istemektedir. Bunun nedeni de, Hazar Denizi havzasındaki petrol servetinin dünyanın en zengin kaynaklarına sahip olan Basra Körfezi rezervlerine yakın düzeyde olmasıdır.
Bu konuyla ilgili olarak 24.10.1997’de ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Ekonomik İşler bakan yardımcısı Stuart Eizenstat, Kongre’de yaptığı konuşmada, Amerika’nın Hazar Bölgesine yönelik dış politikasını şu beş hedefi güttüğünü izah etmiştir.
a. Kafkasya’daki devletlerin bağımsız ve egemenliklerinin korunması ile demokrasilerinin ve ekonomilerinin gelişmesi.
b. Bu devletler arasındaki ihtilaflara çözüm bulmaya yönelik çalışmaların hızlandırılması.
c. Dünya enerji ihtiyacının karşılanması için bölgedeki kaynakların üretime açılması.

imparator 06-02-2007 12:20

a. Bölgeye yatırım yapan ABD firmalarına destek sağlanması.
b. İran’a yönelik baskı politikasının sürdürülmesi.”[1]
Bu politikalardan da anlaşıldığı gibi ABD’nin bölgeye yönelik politikası değişikliğe uğramıştır. ABD önceleri Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ı desteklerken şimdi tamamen Azerbaycan’ın yanındadır. Bunun nedeni de tabii ki zengin petrol kaynaklarıdır.
Son olarak Bakü’den erken üretim petrolünün uluslar arası piyasalara pazarlanması için iki güzergah belirlenmiştir. Bunlardan biri, Bakü’den Rusya’nın Novorossisk limanına kadar uzanan Kuzey boru Hattı, diğeri ise Bakü’den Gürcistan’ın Supsa limanına varan Batı Boru Hattı’dır. Günümüzde erken üretim petrolünün kuzey boru hattı vasıtasıyla taşınmasına başlanmıştır. Boru hattıyla Bakü’den Rusya’nın Novorossisk Limanı’na akıtılan petrol,buradan tankerlerle dünya pazarlarına taşınmaktadır. Buraya kadar hiçbir sıkıntı olmamakla beraber asıl sıkıntı; 2003 yılında günlük 700 bin varil petrol üretilmesinin (7 varil 1 ton sayılmaktadır) planlanmasıyla ortaya çıkmaktadır. Mevcut boru hatlarıyla günlük taşıma kapasitesi toplam 100 bin varil olduğuna göre geriye kalan 600 bin varil petrol nasıl taşınacaktır.[2]
Ana petrolün taşınması için mevcut olan Bakü-Novorossisk ve Bakü-Supsa boru hatlarının dışında başta Bakü-Ceyhan olmak üzere Bakü-Basra ve Bakü-Pakistan olmak üzere üç alternatif düşünülmektedir. Bakü-Ceyhan’ın Türkiye açısından önemi dolayısıyla bu başlık altında tasarlanan projeleri değerlendirelim:

imparator 06-02-2007 12:20

3. Bakü-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi

Hazar Bölgesindeki petrol üretiminin 2010 yılında günlük 700 bin varile ulaşması beklenmektedir ve bu petrolün inşa edilecek Bakü-Ceyhan Boru Hattı ile Akdeniz’e indirilmesi Türkiye’nin tercihidir. Bunun gerçekleşmesi Kazakistan’ın Tengiz Petrollerinin de aynı yoldan taşınması için bir kolaylık sağlayacaktır.[1]
Bakü-Ceyhan ya da Hazar-Akdeniz Ham Petrol Boru Hattı Projesi; Türkiye’nin 1990’lı yıllardan bu yana özellikle Azeri ve Kazak petrolünün, Türkiye üzerinden Ceyhan Terminali’nde uluslar arası pazara arzını hedefleyen projesidir. Proje yılda 25 milyon ton Azeri, 20 milyon ton Kazak petrolünü (yılda toplam 45 milyon ton) taşımayı hedeflemektedir. Türkiye bu petrolün önemli kısmını satın almaya da önermektedir.[2]
Projeye ilişkin genel bilgiler şöyledir:[3]
Bu projeye göre öncelikle Kazakistan’daki Uzex’da toplanan 20 milyon ton/yıl ham petrol iki alternatif rota üzerinden Bakü’ye ulaştırılacaktır.:
i. Uzex – Karaboğaz Gölü batısı - Kianly – Hazar Denizi – Bakü (660 km) .
ii. Uzex – Acıkuyu – Hazar Denizi – Bakü (540 km)
Projeye göre Kazakistan’dan Bakü’ye getirilecek olan 20 milyon ton/yıl Kazak ham petrolü, bu noktada 25 milyon ton/yıl Azeri petrolü ile birleştirilerek, toplam 45 milyon/ton/yıl ham petrol olarak Türkiye topraklarından Ceyhan Limanında Akdeniz’e ulaştırılacaktır. Bakü – Ceyhan arasında iki ayrı rota olabileceği düşünülmektedir.

imparator 06-02-2007 12:20

i. Bakü – Gürcistan - Ceyhan (1695 km)
ii. Bakü – Ermenistan – Nahcıvan Özerk Cumhuriyeti – Ceyhan (1632 km).
1992 yılının Nisan ayında, Kazakistan’ın Almata kentinde iki ülke başkanları arasında imzalanan protokole göre, Kazakistan petrolünün yukarıda belirtilen ana boru hattı projesine göre Akdeniz’e akıtılması prensip olarak kabul edilmiştir.
Yine 1992 yılının Aralık ayında, Bakü’de toplanan Çalışma Grubu Toplantısında, Bakü-Ceyhan projesi ile ilgili değerlendirme yapılarak, öteki alternatif rotalara göre önemli avantajları belirlenmiştir.
Bakü-Ceyhan projesinin olumlu unsurları şöyledir; Bakü-Ceyhan’a karşı sunulan olumsuz bir tez; “Hattın geçeceği güzergah boyunca terör olduğu ve bunun da projeyi kabul edilmez ya da çok riskli yapacağıdır.” Bu olumsuz propagandaya karşı Türkiye, “Hattın kesintisiz çalışacağı garantisi” vermiştir. Hattın çalışmasında terörden dolayı herhangi bir kesinti olması halinde, bunun petrolü taşıyan ya da kesintiden zarar görecek taraflar açısından yaratacağı ekonomik kaybın giderilmesinin, Türkiye tarafından garanti edileceği deklare edilmiştir. Bu projenin olumlu bir diğer unsuru da; çevre güvenliğini gözeten bir seçenek oluşudur. Diğer alternatiflerdeki, tanker taşımacılığında boğazlar büyük risk altına girmektedirler. Novorossisk ve diğer Karadeniz limanlarında, kötü hava koşulları nedeniyle yılda ortalama 100 gün yükleme-boşaltma işlemlerinin imkansız olması ve taşınan petrolün boru hattı – tanker aktarımlarının ek zaman kaybı ve maliyet getirmesi Bakü-Ceyhan’ı cazip kılmaktadır. Ayrıca, Türkiye uluslar arası tanıtımlar süresince, mümkün olan en düşük geçiş ücretini uygulayacağını belirtmiştir.[1]

imparator 06-02-2007 12:21

Tüm bu olumlu unsurlara rağmen projenin, çok uzun olması nedeniyle fazla maliyete mal olacağı belirtilmekte, bundan başka politik bazı nedenlerle projeye sıcak bakılmamaktadır.
Bakü-Ceyhan’a karşı olan seçenekler de bulunmaktadır. Bunlar;[1]
i. NATO’nun Doğu Avrupa’da genişlemesine yönelik gelişmeler doğrultusunda, Hazar petrolü için Rusya’nın tezi olan Bakü-Novorossisk rotasını, ana boru hattı rotası olarak kabulü için Msshalk yardım türü büyük çaplı finansman desteği sağlanabilir. Ayrıca Burgaz-Alexandrapolis hattının yapımı, diğer AB üyelerince Rusya’ya karşı bir pazarlık payı olarak öncelikli projeye dönüştürülebilir.
ii. Türkmenistan doğalgazının ve petrolünün Pakistan rotası gündemde elverişli proje olarak değerlendirilmektedir. Afganistan topraklarında güvenlik için istikrar sağlanması takdirinde proje hız kazanacaktır. Fakat günümüz koşullarında bu mümkün görünmemektedir. Bu imkansızlık da Afganistan’ın topografik özellikleri de rol oynamaktadır.
iii. Orta dönemli bir politika değişikliği ile ABD’nin D’omato olarak bilinen İran’a yatırım yasağı kalkabilir. Bu durumda petrol için Basra’ya iniş en kestirme yol olarak görünmektedir.
Yukarıdaki ihtimallerin bir değerlendirmesini yapacak olursak; Bakü-Basra hattı ile Azeri petrolünün İran üzerinden hemen Körfeze ve oradan da tüm dünyaya sevki mümkündür. Ama bu öneriye neredeyse tüm önemli ülkeler karşı çıkmaktadır. Başta ABD İran’a böyle bir koz verilmesinden endişe duymaktadır. Bakü-Pakistan Hattı ise, Afganistan’dan geçecek olan kısımda güvenlik sorunları nedeniyle imkansız görünmektedir. Yani bu iki hattın da gerçekleşme şansı oldukça düşüktür. Bu durumda ana petrolün büyük bir olasılıkla taşınacağı güzergah; Bakü-Novorossisk, Bakü-Supsa ve Bakü-Ceyhan hatlarından birisi olacaktır.[2]

imparator 06-02-2007 12:21

Erken üretim petrolün taşınması amacıyla yapılan Novorossisk ve Supsa petrol boru hatlarının şu anki yıllık toplam kapasitesi 15-18 milyon tondur. Yani bu hatlarla ana ihtiyacın karşılanması mümkün değildir. Bu iki hattın toplam kapasitesi, yapılacak büyük yatırımlarla ancak 30 milyon tona ulaşabilecektir. Kapasite artırımı ve petrolün gemilerle taşınmasının getireceği ek maliyetlerle iki hattın maliyeti Bakü-Ceyhan hattının maliyetine yakın bir rakam tutmaktadır. Ayrıca bu hatların kullanılması durumunda petrolün tankerlerle taşınması söz konusudur. Türkiye ise Boğazlardan geçişlere çeşitli kısıtlamalar getirmiştir.[1]
AB’ye üye ülkeler Bakü-Supsa projesi üzerinde durmaktadırlar. Bakü’den boru hattı ile Gürcistan’ın Supsa limanına getirilen petrol buradan tankerlerle Karadeniz’in doğusundan batısına taşınarak Bulgaristan ve Romanya üzerinden Avrupa’daki mevcut boru hatlarına bağlanacaktır. Bu ihtimallere rağmen gerçekte bu konuda bir adım atılmamıştır. Aksine; 29 Ekim 1998 tarihinde Hazar ve orta Asya petrollerinin Batı pazarlarına Doğu-Batı koridoruyla taşınmasını öngören Ankara Deklarasyonu; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Gürcistan cumhurbaşkanları ve ABD adına gözlemci Enerji Bakanı Bill Richardson tarafından imzalanmıştır. Bu deklarasyonla Bakü-Ceyhan hattının yapımı için ortak hareket edileceği tüm dünyaya duyurulmuştur.[2]

imparator 06-02-2007 12:21

Türkiye’yi enerji merkezi haline getirmede önemli bir adım olan Ankara Deklarasyonu 6 maddeden oluşmaktadır. [1] Deklarasyona göre;
a. Cumhurbaşkanları, Hazar Bölgesi ülkelerinin ve komşu ülkelerin bağımsızlığının ve güvenliğinin pekiştirilmesi, ekonomik çabaların güçlendirilmesi ve halklarının refah seviyesinin yükseltilmesi açısından bu ülkelerdeki hidrokarbon kaynaklarının işletilmesinin önemi göz önünde bulundurularak, petrol ve doğalgaz kaynaklarının ekonomik ve ticari bakımdan optimal olan birden fazla boru hattı aracılığı ile dünya piyasalarına naklinin gerekli olduğunu tasdik etmişlerdir. Ayrıca, Cumhurbaşkanları, Avrupa Enerji Şartı’nda yer alan hidrokarbonların bağımsız şekilde taşınmasına dair ilkelere bağlı olduklarını teyit etmişlerdir.
b. Cumhurbaşkanları, hidrokarbon üreticisi ülkeleri açısından adaletli, ayırım yapılmayan ticari bakımdan kabul edilebilir CPC, Trans-Hazar ve Trans-Kafkasya petrol ve doğalgaz boru hatları sistemini de içeren Doğu-Batı koridorunun gerçekleştirilmesinin Hazar Denizi bölgesinde ve diğer ülkelerde çıkartılan hidrokarbon kaynaklarının dünya pazarlarına taşınması açısından büyük proje olduğunu kaydetmişlerdir.
c. Cumhurbaşkanları, Azerbaycan ana petrol boru hatlarıyla ilgili kararın alınacağı aşamada Hazar-Akdeniz (Bakü-Tiflis-Ceyhan) hattının ana petrol boru hattı olarak gerçekleştirilmesine ilişkin kararlarını kuvvetle teyit etmektedirler.

imparator 06-02-2007 12:21

a. Bu hattın Hazar’ın her iki tarafında bulunan üretici ve taşımacılara eşit şekilde açık olmasının ve bu hat için gerekli petrolün temin edilmesinin önemi de vurgulanmıştır. Cumhurbaşkanları, bu amaçla, Hazar bölgesindeki hidrokarbon kaynaklarının işletilmesine katılmış ve diğer ilgili şirketler ile uluslar arası finans kuruluşlarını elverişli şartlar öne sürerek ilgili hükümler ile yoğun ve yapıcı müzakereler gerçekleştirmeye ve boru hatlarının yapımı için gerekli finansmanın sağlanması hususunda destek vermeye davet etmektedirler.
b. Cumhurbaşkanları, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarının, Türk Boğazları’nın doğal çevresinin korunmasına ilişkin çabaların sürdürülmesinin önemine bir kez daha işaret etmişlerdir. Cumhurbaşkanları, bu nedenle, petrol ve doğalgaz kaynaklarının dünya pazarlarına boru hatlarıyla taşınmasının, özellikle Türk Boğazları’nda artması muhtemel tanker trafiğinin ortaya çıkabileceği çevre, can, mal ve seyir güvenliğine yönelik tehlike ve tehditlerin ortadan kaldırılması açısından zaruri olduğunu önemle vurgulamışlardır.
Ankara Deklarasyonuyla, bu altı ülke tüm dünyaya, Bakü-Ceyhan konusunda ortak hareket ettiklerini duyurmuşlardır. Bu deklarasyonun önemini belirttikten sonra Azeri petrollerinin işletilmesi açısından oluşturulan konsorsiyumu ve şirketlerin paylarını belirtmek çalışmamızı pekiştirecektir.
Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan ve iç istikrarını kısmen sağladıktan sonra Ebulfeyz Elçibey’in başkanlığı döneminde petrol üretiminin arttırılması bakımından gerekli sermaye ve teknolojiyi ülkeye getirmek maksadıyla yabancı şirketlerle temasa geçilmiş ve uluslararası bir konsorsiyum kurulmuştur. Rusya bu konsorsiyumu davet edilmemiş, Türkiye TPAO ile konsorsiyuma hissedar olmuştur.
Ancak, Elçibey ve hükümete karşı düzenlenen bir darbe sonucu iktidar değişikliği olmuş ve devlet başkanlığına Haydar Aliyev getirilmiştir. Rusya’yı çok iyi bilen Haydar Aliyev, Rus Lukoil petrol Şirketinin konsorsiyuma iştirakini sağlayarak, 20 Eylül 1994’de ilk antlaşmasını imzalamıştır. Bundan sonra Azerbaycan 1 Ağustos 1997 tarihine kadar geçen sürede sekiz antlaşma daha yapmıştır. Yapılan toplam dokuz antlaşma ile 14 petrol yatağında arama ve üretim çalışmaları başlamış bulunmaktadır.[1]
Sözü edilen antlaşmalar şunlardır:[2]

imparator 06-02-2007 12:21

Birinci Antlaşma

Tahsis Alanı

Azeri, Çırak, Güneşli.
İmza Tarihi

20 Eylül 1994
Süre
30 yıl
Bilinen Rezerv
520 milyon ton petrol – 55 milyar m3 doğal gaz.
Tahmini Yatırım:
7.5 milyar dolar
İştirakçiler
12 Şirket
BP (İng.)
%17,13
Amoca (ABD)
%17,01
Unocal (ABD)
%10,05
Socar (Az.)
%10
Lukoil (RF)
%10
Statoil (Nor)
%8.56
Exxon (ABD)
%8,0
TPAO (Tr)
%6,75
Pennzoil (ABD)
%4,82
Hochu (Jap)
%3,92
Ranco (İng)
%2,08
Delta (S.Arb.)
%1,68



İkinci Antlaşma:
Tahsis Alanı

Garabağ
İmza Tarihi

10 Kasım 1995
Süre
25 yıl
Bilinen Rezerv
135 milyon ton petrol – 14 milyar m3 doğal gaz.
Tahmini Yatırım:
1.7 milyar dolar
İştirakçiler
5 Şirket
Lukagip (RF/İt)
%50
Pennzoil (ABD)
%30
Socar (Az.)
%7,5
Lukoil (RF)
%7,5
Agip
%5


imparator 06-02-2007 12:22

Üçüncü Antlaşma:
Tahsis Alanı

Şahdeniz
İmza Tarihi

4 Temmuz 1996
Süre
30 yıl
Bilinen Rezerv
200 milyon ton petrol – 400 milyar m3 doğal gaz.
İştirakçiler
7 Şirket
BP (İng.)
%25,5
Statoil (Nor.)
%25,5
Elf-Acpu İttaine (Fr)
%10
Lukoil (RF)
%10
Socar (Az.)
%10
OIEC (İr.)
%10
TPAO (Tr.)
9






Dördüncü Antlaşma:
Tahsis Alanı

Tanyıldızı –Eşrefi
İmza Tarihi

14 Aralık 1996
Süre
25 yıl
Bilinen Rezerv
125 milyon ton petrol
İştirakçiler
5 Şirket
Amoca (ABD)
%30
Unocal (ABD)
%25,5
Hochu (Jap.)
%20
Socar (Az.)
%20
Delta (S.Ar.)
%4,5


Beşinci Antlaşma:
Tahsis Alanı

Lenkoran – Taliç
İmza Tarihi

Şubat 1997
Süre
25 yıl
Bilinen Rezerv
350 milyon varil petrol
İştirakçiler
6 Şirket
Elf-Acg. (Fr.)
%40
Total (Fr)
%10
Deminex (Al.)
%10
OIEC (İr.)
%10
Socar (Az.)
%25
Petrofina (Bel.)
%05


Altıncı Antlaşma:
Tahsis Alanı

Yalama
İmza Tarihi

3. Temmuz.1997
İştirakçiler
2 Şirket
Lukoil (RF)
%60
Socar (Az.)
%40


imparator 06-02-2007 12:22

Yedinci Antlaşma:
Tahsis Alanı

Apşeron
İmza Tarihi

1 Ağustos 1997
İştirakçiler
3 Şirket
Socar (Az.)
%50
Chevran (ABD)
%30
Total (Fr.)
%20


Sekizinci Antlaşma:
Tahsis Alanı

Nahcıvan
İmza Tarihi

1 Ağustos 1997
İştirakçiler
2 Şirket
Socar (Az.)
%50
Exxon (ABD)
%50


Dokuzuncu Antlaşma:
Tahsis Alanı

oğuz
İmza Tarihi

1 Ağustos 1997
İştirakçiler
2 Şirket
Socar (Az.)
%50
Mobil (ABD)
%50


Bahsi geçen dokuz antlaşmanın beşinde, işletilecek petrol rezervleri toplam 1 milyar ton civarındadır. Diğer dört antlaşmada belirtilmeyen rezervlerle bu miktar daha da artacaktır. Bu yataklardan üretilecek petrolün mevcut boru hatları ile taşınması mümkün değildir. Günümüzdeki Bakü-Ceyhan Boru Hattı ile ilgili gelişmelere bakacak olursak;[1]
18 Kasım 1999’da İstanbul’da yapılan AGİT Zirvesi sırasında Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan Cumhurbaşkanları tarafından ve ABD Başkanı’nın şahitliğinde “Hükümetler Arası Antlaşma” imzalanmış olup, ekine konulan “Ev Sahibi Ülke Antlaşması”, “Anahtar Teslimi Müteahhit Antlaşması” ve “Hükümet Garantisi Antlaşması” parafe edilmiştir.

imparator 06-02-2007 12:22

Ayrıca AGİT Zirvesi’nde Gürcistan, Türkiye; Kazakistan ve Azerbaycan arasında imzalanan İstanbul Deklarasyonu ile Kazakistan, herhangi bir boru hattı için taahhüt etmediği petrolünün, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’na verilmesiyle ilgili niyet beyanında bulunmuştur.
Proje ile ilgili olarak BOTAŞ bünyesinde de hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir. Bu çerçevede, BOTAŞ Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak “Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Proje Direktörlüğü” ihdas edilmiş ve Ocak 2000 tarihi itibarıyla çalışmaya başlamıştır. Bunun yanısıra ISO/TSE sertifikasının alınması amacıyla çalışmaları yürütmek üzere yine BOTAŞ Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir kurul oluşturulmuş ve bu kurul PLE ile yapılan antlaşma gereğince çalışmalarına başlamıştır.
Gürcistan ve Azerbaycan Hükümetleri ile Proje katılımcıları arasında “Ev Sahibi Ülke Antlaşmaları”na ilişkin yapılan görüşmeler neticesinde 28.04.2000 tarihinde “ABD ve Gürcistan Ev Sahibi Ülke Antlaşması” ve 09.05.2000 tarihinde İstanbul’da Azerbaycan Ev Sahibi Ülke Antlaşması” parafe edilmiştir. Söz konusu antlaşmalara 26 Mayıs 2000 tarihinde Azerbaycan, 29 Mayıs 2000 tarihinde de Gürcistan Parlamentosu tarafından onaylanmıştır.

imparator 06-02-2007 12:22

Bakü-Tiflis-Ceyhan Proje Antlaşmaları 01Haziran 2000’de TBMM Sanayi, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda, 02 Haziran 2000’de Dışişleri Komisyonu’nda görüşülerek kabul edilmiş ve Meclis Genel Kurulu’na sev edilmiştir.
21 Haziran 2000’de TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan Proje Antlaşmaları 22 Haziran 2000 tarihinde onaylanarak 24 Haziran 2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Türkiye üzerinden “petrolün Boru Hatları ile Transit Geçişine Dair Kanun” ise 23 Haziran 2000 tarihinde onaylanarak 20 Haziran 2000 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Proje Direktörlüğü bünyesinde, Proje’nin ilk aşaması olan temel Mühendislik Aşaması’na geçilmesi yönündeki çalışmalar yoğun şekilde devam etmekte olup, Projenin hızlı bir şekilde hayata geçirilmesine olanak sağlamak amacıyla aynı zamanda Detay Mühendislik ile ilgili ön çalışmalara da geçilmiştir.
Anahtar Teslimi Antlaşması çerçevesinde Projenin Türkiye bölümü için müteahhit olarak görev yapacak olan BOTAŞ, temel mühendislik çalışmalarını 6 ay, detay mühendislik çalışmalarını 12 ay ve inşaat çalışmalarını 32 ay içerisinde bitirmekle yükümlüdür. Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Boru Hattı’nın 2004 yılında işletmeye açılması planlanmaktadır.

imparator 06-02-2007 12:22

Bakü-Ceyhan’la ilgili son durumu belirttikten sonra şu da bilinmelidir: Günümüzde alternatif boru hatlarından hangisinin tercih edileceği bu konuda ilgililerin son onayını beklemektedir. Boru hattı rotası üzerinde karar yetkisi Azerbaycan Hükümeti’ne yani Haydar Aliyev’e aittir. Bu konuda Azerbaycan Uluslar arası Petrol Konsorsiyumu (AUPK) sadece bir takım tavsiyelerde bulunabilir. Ama bu tavsiyelerin de önemi vardır; çünkü AUPK’yı boru hattını finanse edecek olan petrol şirketleri oluşturmaktadır.[1]
D. PETROL VE GAZIN SEVKİYLE İLGİLİ ALTERNATİFLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Yukarıdaki açıklamalarımızda da görüldüğü gibi, mevcut olan ve planlanan projelerde petrol ve gazın sevkinde; direkt boru hatları ve bir kısmı boru hatları ile diğer kalan kısmı da tankerlerle taşımacılık mevcuttur. Bu taşıma şekillerini değerlendirecek olursak tankerle taşımak deniz ve çevre kirliliği açısından olumsuz bir yoldur. Türkiye’de özellikle Boğazlar açısından böyle bir riske girmek istememektedir. Tanker taşımacılığının çevresel riski yanında, gemilere nakil sırasındaki zaman ve maddi kaybı da bu çeşidi eksi plana düşürmektedir. Bunun yerine petrolün boru hatları ile taşınması en güvenilir yoldur. Bu durumda da çok fazla maddi güce ihtiyaç duyulacağından taşınacak petrolün bu olumsuzluğu bertaraf edecek derecede çok olması gerekmektedir.
Çevre kirliliği açısından değerlendirecek olursak; global çevre kirliliğinden %10 civarında bir pay aldığı hesaplanan deniz kirliliğinin %90 gibi çok büyük bir oranının petrol ve petrol türevleri taşıyan tankerlerden kaynaklandığı öne sürülmektedir.

imparator 06-02-2007 12:23

Petrol kirlenmesinin temel nedenleri de şöyle sayılmaktadır.[1]
- Petrolle kirlenmiş olan balast (safra) sularının dışarı atılması.
- Petrol tanklarının denizde temizlenmesi.
- Petrol taşıma sırasında meydana gelen kazalar.
- Petrol endüstrisinin akıtları.
Bu petrol kirliliğinin yol açtığı zararları ise şöyle sıralayabiliriz:[2]
- Plajların ve sahil gezinti alanlarının kirlenmesi nedeniyle, denize girenlerde alerji, mantar ve çeşitli enfeksiyonlara yol açması.
- Su kuşlarının zarar görmesi.
- Deniz hayvanlarına ve bitkilerine yönelik zararlar.
- Teknelerin, rıhtımların, balık av ve gereçlerinin kirlenmesi.
- Liman ve diğer kapalı bölgelerde yangın riski.
Gerek insan sağlığı gerekse ekolojik denge açısından sakıncaları çok büyük olan petrol kirlenmesinin, tanker taşımacılığından kaynaklandığı düşünülürse bu taşımacılık yerine boru hattı taşımacılığı alternatifi ön plana çıkmakta ve tercih edilmektedir.

imparator 06-02-2007 12:23

Hazar petrollerinin dünya piyasalarına taşınmasını, bu açıdna değerlendirecek olursak, bu sevkle ilgili üzerinde durulan Bakü-Supsa ve Bakü-Novorossisk Hatları tercih edildiği takdirde Karadeniz’deki deniz trafiği ve Boğazalar büyük bir yük bindirilmiş olacaktır. Bu açıdan petrolün boru hattı ile nakli en güvenilir yol olarak görülmekte, bu da Bakü-Ceyhan Hattı’nı ön plana çıkarmaktadır.





E. SONUÇ

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarını kazanan Cumhuriyetlerde bulunan petrol ve gaz rezervinin sevki konusu son yıllarda gündemi kurcalayan bir sorun teşkil etmiştir. Bu konuda büyük devletler ve petrol şirketleri hem ekonomik hem de politik çıkarlarla projeler öne sürmüşlerdir. Yeni bağımsızlığını kazanan devletlerse kendi başlarına bu taşımacılığın üstesinden gelemeyecekleri için bu ülkelere ve şirketlere ihtiyaç duymaktadırlar. Yukarıdaki çalışmamda da belirttiğim gibi bunların hangisinin gerçekleştirileceği konusunda tam bir görüş birliği mevcut değildir. Ve dünya bu yöndeki karar alıcıların tavırlarını beklemektedir. Politik ve ekonomik çıkarların ön planda tutulduğu bu oyunun daha uzun süre sonuçlanamayacağı beklenmektedir.

AyTeK54 08-02-2007 23:48

tşkler...

Meric 09-02-2007 10:28

teşekkürler


Türkiye`de Saat: 14:48 .

Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580