|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
09-12-2009, 20:11 | #1 | ||
forumun death metalcisi Üyelik tarihi: May 2009 Yaş: 39
Mesajlar: 3.542
Tecrübe Puanı: 23 |
Bugüne dek hep arkasında durduğumuz Denizli CSKA yenilgisinin baş mimarı oldu. Bugüne kadar hep güvendiğimiz ve arkasında durduğumuz Denizli CSKA yenilgisinin baş mimarı oldu. Liderliğine, futbol zekasına ve motivasyon yönüne hem inandığım Denizli bu gece öyle bir sistem denedi ki… Hocam, biz senin sürprizlerine bile artık alışmıştık. Her büyük maç öncesi mutlaka bir ya da iki sürpriz oyuncuyu sahaya sürüp hem bizleri hem de rakibini şaşırtıyordun. Bu gece yine sahaya sürpriz bir kadro sürüp, hem Toraman’ı hem de İbrahim Kaş’ı ilk 11’de başlattın. Acaba takım sahaya nasıl dizilecek, Toraman, İbrahim Kaş’ın önünde oynayıp, Ekrem de Üzülmez’in önünde durup kanatları kilitlemeyi mi düşündü derken, aslında olayın tamamen adam markajı üzerine olduğunu gördük. Sahadaki üç İbrahim’e adam adama markaj verilmiş, defans hattı sadece Sivok ve Ferrari’ye emanet edilmişti. Bizim bunu çözmemiz 5-10 dakikayı alırken rakip teknik adam da sahaya boş boş bakmıyordu. Kanatlardaki adamlarını içeri doğru çekmeye hatta kanatlarını değiştirmeye başlayınca bir anda Üzülmez ve Kaş darmadağın oldular. Rakip hücum yaparken Beşiktaş’ın defans bölgesindeki kanatların hali trajikomik görüntüler oluşturdu. Denizli’nin adam adama markajını bugüne kadar hiç benimsemesek de artık yavaş yavaş alışıyorduk, hatta Toraman rakibin 10 numarası ile adam adama oynaması bize gayet normal bile gelmişti ama kanat bekleri tuttuğu oyuncuları sahanın her yerinde takip edince iş içinden çıkılamaz bir hal aldı. (Markaj görevleri o kadar net ve açıktı ki, Rüştü’nün sakatlandığı ve oyunun durduğu 3 dakika boyunca bile İbrahim’ler adamlarının yanı başında bekliyordu.) Nitekim ilk gol kanadını değiştirip sol tarafa geçen Krasic’in elini kolunu sallaya sallaya ceza sahamızın içine girmesi ile oluştu. Üzülmez’in oyuncusu bir anda ters kanada deplase olunca defansın dengesi bozuldu ve Toraman da onu takip edeceğine ona verilen görevi olan kendi adamına gidince çok basit ve ucuz bir gol yedik. Puan durumu gereği yediğimiz bir gol sonrası bize üç gol gerekiyordu. Denizli de bunu düşünmüş olsa gerek ki, önce gol yememeyi planlamış, sonra bir şekilde bulacağı bir gol ile rakibini alt etmeyi düşünmüştü. Aslında bunu bugüne kadar asla bozmadığı artık iyice oturttuğu sistemi ile yapmayı denese hatta zaman zaman kanat açıklarını da defansa çektiği taktik ile yapsa hem defansın dengelerini bozmayacak hem de Beşiktaş kendi bildiği oyunu oynayabilecekti ama olmadı. Evet, Moskova takımı çok iyi bir takım ama asla çok iyi takım gibi çok iyi takım değil. Hani deriz ya taş gibi takım aynen öyle bir takım, yani bu takımı kilitlemek için olağanüstü önlemler almanıza gerek yok, gol yememeniz gerekiyorsa oyuncularınızı biraz daha defansa dönük bırakırsınız, ama asla rakibin 3 adamına sıkı markaj vermezsiniz. Bunu yapınca hele bu 3 adamdan ikisi kanat oyuncusu olunca, bir de bu kanattaki oyuncular bölgelerini bırakıp çapraz koşular yapmaya başlayınca bu geceki netice kaçınılmaz oldu. Bir de bu gece anlayamadığım şu oldu, her şeye rağmen bize hatalı gelse de Denizli maça bu taktik ile başlamayı düşünmüş olabilir ve buna kimse bir şey diyemez ama ilk golü yedikten sonra da Beşiktaş’a 3 gol gerekirken de, ikinci yarıya aynı sistemle ile başlamak aklıma hiç yatmadı. Bırakırsın ekstra önlemlerini, dönersin kendi orijinal taktiğine en azından şansını denersin. Bize ters gelen yukarıda yazdığımız tüm konulara rağmen bu takımın hocası ve her şeyi Mustafa Denizli’dir. Ona olan inancımız ve güvenimiz tamdır ve koşullar ne olursa olsun değişmeyecektir ama bize yanlış gelen şeyleri de söylemek bizim görevimizdir. Avrupa macerası belki (doping olaylarından bir şey çıkar mı bilinmez) bu sene sona erdi ama Beşiktaş Denizli ile ısrar ederse Türkiye’deki sistemini oturtan hoca mutlaka Avrupa için de bir formül bulacaktır. Bu kötü geceye ve evimizde aldığımız 3 mağlubiyete rağmen yine de Şampiyonlar Ligi’nde aldığınız 4 puan ve emekleriniz için teşekkürler. Yeter ki her sene Türkiye liginden Şampiyonlar Ligi’ne gidebilmek için vize alınabilsin, ondan sonrası kazanılan tecrübeler ile bir şekilde gelecektir. Siyah Beyaz Aydınlık Günlerde Görüşmek Üzere... Eray ERDAL | ||
|
09-12-2009, 20:48 | #2 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006
Mesajlar: 11.350
Tecrübe Puanı: 32 | Ben Denizli'ye hiçbir Avrupa maçında güvenmedim, güvenmem...Denizli gelirken aynen şunları söylemiştim : Denizli'nin gelmesine çok sevindim, bu sene bizi şampiyon yapacaktır, ama bizi şampiyon yapsa dahi onla yollar ayrılmalıdır, çünkü Denizli'ylen Avrupa'da başarılı olmak imkansızdır!.. Sonuç ortada, tam bi fiyasko!.. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |