Müthiş futbol Maçtan önce okullarda, sokakta, iş yerlerinde, kahvede gönülden söylemese de çoğu insan Yunanistan'ı bu maçta daha avantajlı görüyordu, ülkemizde. Bu da çok doğaldı. 20 kişilik kadronun yarıya yakını problemliydi. Ligimizdeki performans da ortadaydı.
Bir şey atlanmıştı yalnız. Kulüp takımlarındaki oyuncuların milli maçlardaki performansları. Dönün geriye ilk üç maça bakın. Bu oyuncuların ligdeki görüntüleri yine farklı değildi. Ama milli maçlarda farklı oynadılar. Hatta İtalya maçını göz önüne getirecek olursanız, uzatmalar oynanırken rakip kaleci vakit geçiriyordu.
Milli Takımımız takımdı. Kendilerine güvenleri vardı. Hangi atmosfer olursa olsun, topunu oynuyordu. Böyle öğrenmişlerdi. Çıkan kadroya baktığımızda İtalya'da, Yunanistan'da da "Buraya kazanmaya geldik" diyen bir takım sahaya sürüyordu Fatih hoca.
Helal hepinize
Hakan Şükür - Gökhan Ünal çift santrfor, tek ön libero. İki forvet ile tek ön liberonun arasındaki oyuncular Sabri, Tümer ve Tuncay. Üçü de ofansif oyuncu. Çok zor bir atmosferde oynuyorsunuz ve bir de 1-0 geriye düşüyorsunuz. Üstelik garip bir golle. İtalya'da da kendi kendimize attık, burada da aynısı oldu. Yoksa pozisyon filan uzun süredir vermiyoruz. Kalede Volkan oynar mı, oynamaz mı tartışmasına bile gerek olmayan bir maçtı. Servet ile Gökhan Zan'ın ayakları orta sahaya yakın yere basıyor, önde müthiş baskı yapılıyordu. Maç sanki Türkiye'deydi. Panik yoktu. Geriye düşerken de, öndeyken de. Skor 4-1 iken üç kişi hâlâ bir kişiye baskı yapıyordu. İtalya'da atamadık dört tane, Yunanistan'da attık. İki maç arasındaki tek fark skordaydı. Yoksa oyun aynıydı.
Helal olsun Fatih hoca ile ekibine. Helal olsun bütün oyunculara. 4-1'den dolayı değil, uzun süredir bana koltuğa yayılarak bu kadar keyifli futbol izlettirdiğiniz için.
Haa, unutmadan bu Yunanistan takımı Avrupa Şampiyonu olurken toplam dört gol yemedi.