![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Makaleler Medya dan Beşiktaşımız ile ilgili Köşe Yazılarının Tartışıldığı Platform. |
![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
![]() | #1 | ||
Gogo ![]() Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 42 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Bitmek bilmeyen Beşiktaş eğlencelerin-den en ‘sivil olanı’, ‘Çarşı Sabaha Karşı’ için Kuruçeşme Arena’daydım. Diğer takım taraftarları bizi bağışlasın, uzun uzadıya eğlenmeyi çok seviyoruz... Takımın kazanmışsa eğer kanat taktırır insana futbol, ayağını yerden keser. Omzunu geri attırır hafiften, kasılarak yürütür. Bu sezon iki kupayı da kazanmış bir takımın taraftarları olarak henüz ‘eğlenme’ işine son noktayı koyamadık. Biri bitiyor biri başlıyor. Dışarıdan bakıldığında biraz ‘görmemişin oğlu’ gibi duruyorsa da, uzun aralıklarla şampiyon olan bir takımın taraftarları için şaşılacak bir durum yok ortada. Diğer takım taraftarları bizi bağışlasın, uzun uzun eğlenmeyi çok seviyoruz... Son eğlence için önceki akşam ‘Çarşı’nın çağrısına uyup Kuruçeşme Arena’nın yolunu tuttum. Çoğu kapalı tribünden tanıdığım arkadaşlarla öpüşe koklaşa alandaki yerimi aldım. Manzara şu; hava henüz kararmamış, dev ekranda sezon içi tribün görüntüleri -hakikaten etkileyici-, sahne ve alanın duvarları el yapımı pankartlarla dolu. Sırtımızdaki duvarda Che Guevara gözlerini dikmiş bizi izliyor. Herkes kıpır kıpır, zıplayanlar hoplayanlar, sağda solda gezinenler. Derken, patlıyor kalabalık “Alen sahaya üçlü çektir Kartal’a...” Alen kalabalığın emrine uyuyor, üçlü başlıyor, hava ısınıyor... Alen’in sunuşunun ardından ufak bir yıkım yaşıyor kalabalık. Öğreniyorlar ki, geleceği söylenen Pascal Nouma ‘aramızda değil...’ Olmuyor tabii, millet Pascal’ı bekliyor. Taraftar çok seviyor ama doğrusu benim biraz limoni olduğum bir karakterdir Nouma. ‘Çakma marjinal’ duygusu vermiştir bana hep... İzlemediğim için bilmiyordum, meğer Neco da ‘Kurtlar Vadisi’nde oynuyormuş ve orada da birine hafif mafyozo bir jargonla “Ben demedim mi Necati, Beşiktaş şampiyon olur” diyormuş. ‘Kurtlar Vadisi’nden Neco’lu bir sahne gösterilirken yanıbaşımdaki grup fırsatı kaçırmayıp, Neco’nun o sözünden yaptıkları besteye başlayınca kalabalığın yarısı anında intikal ediyor parçaya. Play-Back taraftarı bozar! Taraftar organizmadır, canlıdır. Hayatın ritmini kendi ruh haline göre ayarlar. ‘Hababam Sınıfı’nın filmi müziği gibidir yani, aynı parçada hıza göre hüznü ve neşeyi yaratmayı becerir. Haliyle bu play-back işi ‘taraftarı biraz bozar..’ Kendisi gibi, ‘canlı performans’ ister taraftar. Gelin görün ki, maliyet hesapları tutmaz bazen hayatta o gece de öyle olmuş ve ‘play-back’ Arena’ya konmuş. Gerçi Haluk Levent başta ‘Hadi Hisset’in de bestecisi Birol Can canlı performanslarıyla ortalığı biraz ateşlediyse de, doğrusu beklediğim kadar diri değildi kalabalık. Ortalıkta her an suç işleyecekmiş gibi bir havada gezinen bazı gençler mutedil dalgalı bir iki kavgaya neden olduysa da bunlar bizim gibi tecrübeliler için ‘hoşluk’ makamından önemsiz şeylerdi. Neyse ki, içeride satılan bira ve rakılar bol suluydu da yüklenilen alkolün ortamda yaratabileceği tahribat fazla yüksek olmadı. Yine de şaşırdım; gençler o sulu biralara 5 lira verip de ‘arıza’ çıkarmadılar ya, “nazar değmesin çocuklara” dedim içimden. Meğer programda şarkı molalarında, aralarında benim de olduğum ‘ünlü’ kişiler sahneye çıkıp bir kaç kelam edeceklermiş. Ne dedim bilmiyorum! Bizim ekip üç eski arkadaş, Adnan Bostancıoğlu, Erdoğan Aktaş ve ben... Çıktık ve ne dedim bilmiyorum. Herhalde; “Aslında yerim aranız ama nedense bugün burdayız... Başka takımların taraftarları da bizim kadar iyi insanlardır... Avrupa’da başarı da o kadar önemli değil, maça gidip eğlenelim. Kazanmak her şey değildir ama kaybetmek hiçbir şeydir... Yenilsen de yensen de, en iyi marştır... Durgunsunuz biraz eğlenin artık” demeye çalışmışımdır, eğer becerebildiysem.. Sahneden ayrılırken Şebnem Bal’ın adı anons ediliyordu. Meğer ben kulise vardığımda dışarda kıyamet kopmuş! Alana döndüğümde havada uçarken gördüğüm kâğıt bira bardağı kıyametin finaliymiş sadece. Kariyeri adına iyi mi kötü mü oldu bilemiyorum ama sinirine yenilmiş Bal sahnede. FBTV’de onu gören birkaç kişi Fenerbahçeli olduğunu sanarak aleyhinde tezahürat yapınca, babasının eski Beşiktaşlı futbolcu Mahmut Bal olduğunu, kendisinin çocukluktan Beşiktaşlı olduğunu söylemiş. Durum yatışır gibi olduysa da, şarkıcı henüz ‘yarı profesyonel’ olduğunun kanıtı olan ikinci şarkısına geçince olanlar olmuş. Şarkıdaki “Siyahı kendime hiç yakıştıramam” türü bir söz üzerine kırmızı gören boğalara dönen kalabalığa Şebnem Bal bir de “Yanlış Beşiktaşlısınız” deyince, programı orada benim havada gördüğüm kâğıt bira bardağıyla sona ermiş! Taraftarlık bize çok şey kattığı gibi çok şey de götürebilir. Hürmeti, saygıyı kaybetmeye bir kez başladık mı eğlencenin de tadı kaçar. Yüzümüz kızardı Bir grup genç hem yanlış bilerek, hem mizahla protestoyu, anlayışla kabalığı birbirine karıştırarak, gezegenin en çok ezilen gruplarından birine dahil olan bir kadına olmadık kabalığı yapınca tadımız kaçtı, yüzümüz kızardı. Yine de umuyorum ki, dev ekrandaki elleri iki yana açık “Çok sevdik be abi” diyen Optik Mehmet’in görüntüsünde ya da Eşber Yağmurdereli’nin “Beşiktaş kazanırsa barış kazanır” diyen sesinde sırtımızdan bize bakan Che’nin de yüzü aydınlanmıştır. Gece bitti, eğlenen eğlendi, gülen güldü, çoğunluk içti. Herkes keyifli görünüyordu. Çıkışta önümüzü kesen ‘tiner kokulu’ 5-6 genç yalvar yakar olurken, bütün geceyi ayakta birlikte geçirdiğim tribünden de arkadaşım 14 yaşındaki Reşat Çötelli’yi de koruma içgüdüsüyle elimi cebime attım ve ardından Bebek yönüne doğru yürüdüm... Cem Dizdar | ||
![]() | ![]() |
|
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |