Pascalla barda mutlaka okuyun "Pascal ile bara gidiyoruz" 04.08.2006 Turkcell Süper Ligi başlamışken, ortada birçok yazılacak konu varken nereden çıktı bu Pascal Nouma yazısı demeyin lütfen. İngıltere'den Emre Aytekin'in gönderdiği anıyı okurken Türk Futbolu'nun gelmiş geçmiş en farklı kişiliğini, İnönü'nün çimlerini midesine götüren, taraftarları discoya götüren Pascal Nouma'yı hem daha çok sevecek hem de kendinizi aynı barın bistrosunda hissedeceksiniz. Öncelikle kendimi tanıtayım biraz. Ben 5 yıldan beri Londra’da yaşıyorum. Grafik tasarımcısıyım, İzmirliyim ve tam bır futbol tutkunuyum. Zamanında Galatasaray ve Fenerbahce için forma, eşorfman, taraftar aksesuarları tasarımları filan yaptım. Birçok kez spor spikerligi icin başvurmadığım TV kanalı kalmadı. Şimdi ise Londra’da iyi kötü yaşıyorum. Gelelim benim anıma... Londra’da beş yıldızlık bşr otelde 2 yıl kadar barmenlik yaptım. Otelin ismi Selsdon Park Hotel. Burası Londra’nın güney semtinin en eski ve en ünlü oteli. Ayrıca Crystal Palace futbol takımının da yabancı futbolcuları barındırdığı yer. Crystal Palace ile maç yapan bütün takımlar bu otele geliyorlar. Ben de bu sayede Crystal Palace ile mac yapan birçok takımın futbolcularıyla sohbet etme ve de imzalı formalarını alma fırsatım oldu. İçlerinden en önemlileri Guus Hiddink, Graeme Souness, Brad Frıedel, Alan Shearer gibi. Ama, hatırladıkça tüylerimi diken diken tanışma olayını ise geçen sene Ağustos ayında yaşadım. O zaman herkes otelde kalan siyahi futbolcuyu konusuyor. Neymış Crystal Palace denemek için getirmış, oteldekı bütün güzel kızlara asılıyormuş. Ben bu söylenenleri pek dikkate almamıştım, çünkü pek sevdiğim takım değildir Crystal Palace. Bir gün barda servis yapıyorum, garip kıyafetli bır adam bara geldı. Kafasında kırmızı bir şapka, kırmızı bir kemer ve de kırmızı Reebok marka ayakkabı giymiş siyahi bir eleman. Dedim ki kendi kendime kesin bu eleman o bahsettiklerı futbolcu. Benden içki istedi kötü bir İngılizce ile. O sırada ben içkiyi doldururken yakamdaki ismime dikkatle bakıyordu. Bende biraz rahatsız oldum ve de kafamı kaldırdım ters bir şekilde. Bir de ne göreyim tanıdık bir yüz. Sonra birden gülümseyerek ve kollarını açarak bana aynen şöyle dedi: “Emre, kardeşim..." Ben şok oldum, adam beni barın öteki tarafından kucakladı resmen. Karşımdaki kişi Pascal Nouma idi. Biranın parasını ödemek istedi, ben kesinlikle olmaz dedim. Sonra başladık muhabbete. Ama, o ne guzel Turkçe öyle, söylediği her şeyi kelimesi kelimesine anladım. Bir de bir güzel küfürler ediyor, yerlere yatarsanız gülmekten. O an fazla durmadı orada, yarın gene gelcem dedı, sakın gazetecileri çağırma diye de espri yaptı. Ertesi gün, ben gene barda calışıyorum. Barın kapısının önünde bağıran bir ses duydum, Emre buraya yumruk havaya diye. Ben resmen şok olmuştum, koskocaman bir otelde Türkce tezahürat yapan birini ilk kez duydum, hem de benim ismimi söyleyerek. O an attığım havayı düşünemezsiniz. Neyse, bara oturdu, ona güzel bir yemek siparişı verdim, bes kuruş para almadı. Bana birçok şey anlattı. Fenerbahce maçında yaptığı hareketin sebebini anlattı, tanınmış mankenlerle olan ilişkilerini, Türkiye’de ünlü ne kadar futbolcu, manken, iş adamı varsa onların bütün bilinmeyen taraflarını anlattı. Anlattıkları hiç de abartı gelmedi. Hepsi de inandırıcı şeylerdi. Ama en çok anlattığı şey, bir türlü unutamadığı Beşiktaş taraftarı, en yakın arkadaşı Ahmet Dursun, sürekli gittiğı kelle paça çorbacısı ve de Çağla Şikel... Ama maalesef Crystal Palace takımı onu beğenmedi ve ertesi gün ülkesine gitmek için otelden ayrıldı. Otelden ayrılmadan once, beni resepsiyondan aradılar, burada seni birisi görmek istiyor diye. Kostüm, gittim baktım, Pascal Nouma karşımda gene bağırıyordu. Size yemin ediyorum şoyle diyordu: Fransa’da doğdu, Beşıktaşlı oldu, helal olsun sana PASCAL NOUMA PASCAL NOUMA... Sonra bir Türk gibi sarıldık, öpüştük ve vedalaştık... Gerçekten de anlatıldıgı gibi deli bir adamdı, ama tam bir Türk gibiydi... Konuşması, her beş dakikada bir bana kardeşim demesi, bilinen küfürleri ve argo lafları sürekli söylemesi beni gerçekten cok şaşırtmıştı... |
Abİ Ben Tanimam Pascal'in ÜstÜne.adam Ya Hemde Adam Gİbİ Adam Tam Bİzlİktİ Valla Yaktilar Adamin BaŞini Ezİklere Mali GÖsterdİ Dİye.... |
adam gibi adam pascal nouma yaa helal olsun sana bi türk gibi valla cok seviyoruz onu onun üstüne yabancı oyuncu gelmedi türkiyeye belki 50 yıl sonra sorsalar beşiktaşlılara en iyisi kimdi diye yine pascal nouma derler :D:D kardeş bu arada saolsın anılarını paylaştığın içiçn....fransada doğdu beşiktaşlı oldu helal olsun sana PASCAL NOUMA :D |
pascala helal olsun |
o bizden biri. we love you(pascal) |
Ahmet Sivaslı nın pascal konulu yazısı "Pascal ile bara gidiyoruz" http://www.superspor.com/images/yazar/15.jpg 04.08.2006 Turkcell Süper Ligi başlamışken, ortada birçok yazılacak konu varken nereden çıktı bu Pascal Nouma yazısı demeyin lütfen. İngıltere'den Emre Aytekin'in gönderdiği anıyı okurken Türk Futbolu'nun gelmiş geçmiş en farklı kişiliğini, İnönü'nün çimlerini midesine götüren, taraftarları discoya götüren Pascal Nouma'yı hem daha çok sevecek hem de kendinizi aynı barın bistrosunda hissedeceksiniz. Öncelikle kendimi tanıtayım biraz. Ben 5 yıldan beri Londra’da yaşıyorum. Grafik tasarımcısıyım, İzmirliyim ve tam bır futbol tutkunuyum. Zamanında Galatasaray ve Fenerbahce için forma, eşorfman, taraftar aksesuarları tasarımları filan yaptım. Birçok kez spor spikerligi icin başvurmadığım TV kanalı kalmadı. Şimdi ise Londra’da iyi kötü yaşıyorum. Gelelim benim anıma... Londra’da beş yıldızlık bşr otelde 2 yıl kadar barmenlik yaptım. Otelin ismi Selsdon Park Hotel. Burası Londra’nın güney semtinin en eski ve en ünlü oteli. Ayrıca Crystal Palace futbol takımının da yabancı futbolcuları barındırdığı yer. Crystal Palace ile maç yapan bütün takımlar bu otele geliyorlar. Ben de bu sayede Crystal Palace ile mac yapan birçok takımın futbolcularıyla sohbet etme ve de imzalı formalarını alma fırsatım oldu. İçlerinden en önemlileri Guus Hiddink, Graeme Souness, Brad Frıedel, Alan Shearer gibi. Ama, hatırladıkça tüylerimi diken diken tanışma olayını ise geçen sene Ağustos ayında yaşadım. O zaman herkes otelde kalan siyahi futbolcuyu konusuyor. Neymış Crystal Palace denemek için getirmış, oteldekı bütün güzel kızlara asılıyormuş. Ben bu söylenenleri pek dikkate almamıştım, çünkü pek sevdiğim takım değildir Crystal Palace. Bir gün barda servis yapıyorum, garip kıyafetli bır adam bara geldı. Kafasında kırmızı bir şapka, kırmızı bir kemer ve de kırmızı Reebok marka ayakkabı giymiş siyahi bir eleman. Dedim ki kendi kendime kesin bu eleman o bahsettiklerı futbolcu. Benden içki istedi kötü bir İngılizce ile. O sırada ben içkiyi doldururken yakamdaki ismime dikkatle bakıyordu. Bende biraz rahatsız oldum ve de kafamı kaldırdım ters bir şekilde. Bir de ne göreyim tanıdık bir yüz. Sonra birden gülümseyerek ve kollarını açarak bana aynen şöyle dedi: “Emre, kardeşim..." Ben şok oldum, adam beni barın öteki tarafından kucakladı resmen. Karşımdaki kişi Pascal Nouma idi. Biranın parasını ödemek istedi, ben kesinlikle olmaz dedim. Sonra başladık muhabbete. Ama, o ne guzel Turkçe öyle, söylediği her şeyi kelimesi kelimesine anladım. Bir de bir güzel küfürler ediyor, yerlere yatarsanız gülmekten. O an fazla durmadı orada, yarın gene gelcem dedı, sakın gazetecileri çağırma diye de espri yaptı. Ertesi gün, ben gene barda calışıyorum. Barın kapısının önünde bağıran bir ses duydum, Emre buraya yumruk havaya diye. Ben resmen şok olmuştum, koskocaman bir otelde Türkce tezahürat yapan birini ilk kez duydum, hem de benim ismimi söyleyerek. O an attığım havayı düşünemezsiniz. Neyse, bara oturdu, ona güzel bir yemek siparişı verdim, bes kuruş para almadı. Bana birçok şey anlattı. Fenerbahce maçında yaptığı hareketin sebebini anlattı, tanınmış mankenlerle olan ilişkilerini, Türkiye’de ünlü ne kadar futbolcu, manken, iş adamı varsa onların bütün bilinmeyen taraflarını anlattı. Anlattıkları hiç de abartı gelmedi. Hepsi de inandırıcı şeylerdi. Ama en çok anlattığı şey, bir türlü unutamadığı Beşiktaş taraftarı, en yakın arkadaşı Ahmet Dursun, sürekli gittiğı kelle paça çorbacısı ve de Çağla Şikel... Ama maalesef Crystal Palace takımı onu beğenmedi ve ertesi gün ülkesine gitmek için otelden ayrıldı. Otelden ayrılmadan once, beni resepsiyondan aradılar, burada seni birisi görmek istiyor diye. Kostüm, gittim baktım, Pascal Nouma karşımda gene bağırıyordu. Size yemin ediyorum şoyle diyordu: Fransa’da doğdu, Beşıktaşlı oldu, helal olsun sana PASCAL NOUMA PASCAL NOUMA... Sonra bir Türk gibi sarıldık, öpüştük ve vedalaştık... Gerçekten de anlatıldıgı gibi deli bir adamdı, ama tam bir Türk gibiydi... Konuşması, her beş dakikada bir bana kardeşim demesi, bilinen küfürleri ve argo lafları sürekli söylemesi beni gerçekten cok şaşırtmıştı... kaynak:superspor |
bigün akmerkez de bi mağazadan acayip müzik sesleri geliyodu, bi baktım herkes toplanmış, içerde pascal tezgahtar kıza müziği sonuna kadar açtırmış içerde beraber dans ediyolar çok süperdi... seni seviyoruz pascal.. |
helal sana pascal |
be with you pascal |
fransada dogdu besiktaslı oldu helal olsun sana pascal nouma pascal nouma ooo :D |
Türkiye`de Saat: 10:34 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2