![]() |
‘Yaz’ dediler yazdım... Öfkeli insanlar “Yaz bunları, yaz” dedi, yazıyorum... Onlar için... - Abi, biz ne yaptık. Güle oynaya geliyorduk stata birden vurmaya başladılar. Gaz sıkıyorlar abi, kimseyi göremiyorsun... - Hocam, küçücük çocuklar vardı aramızda, kadınlar. Kaçamıyor kimse o kalabalıkta biz de mecburen giriştik, kendimizi korumak için.. - Cem bey, 53 yaşındayım ben böyle zulüm yaşamadım. Kaldık ki ben ters yönden Kabataş’tan geldim statın önüne. Nefes alamıyordum. - Abi, kim ne yaparsa yapsın yine geleceğiz bu stata, dövseler de, yaksalar da geleceğiz, bunu böyle bilsinler... Bunlar sadece stata girmeden duyduklarımdı. İçerdekilerin öfkesi dışarıdakilerden beter, biri gidip biri geliyordu; “Abi yazın bunları, söyleyin televizyonda...” Bir genç yaklaştı yanıma gözleri hala nemli ama daha soğukkanlı, alçak ve kontrollü bir sesle konuşuyor; “Tabii çoğu ilk kez yaşıyor bunları, başlarına ilk kez geldi. Belki 1 Mayıs’ta işçilerin, memurların, bizlerin yaşadıklarını bir nebze olsun anlamışlardır.” Maça ya da bir gösteriye giden kalabalıklarla polis arasındaki ilişki, bir “koruma”, “kollama” ilişkisidir. Fanatik’teki o fotoğrafta polislerin kollarında tuttuğu o gence, uçan tekmeyi yapıştıran polis, o anda kimi, o çocuktan koruyordu ki? Ya da zaten kontrol altına aldıkları o genci, kollarına giren polisler karateci polisten koruyamıyorsa, kimden koruyabilirlerdi ki? O çocuk bu hayatta kime güvenecek, hangi hukuka sığınacak, kimden yardım isteyecek ki? Ya o futbolcuların ellerindeki “küçük polisler” ve taşıdıkları teşkilatın kuruluş yıldönümünü kutlayan pankarta ne demeli? Bu ülkede yaşamak gittikçe komik ve acıklı bir hal alıyor. Bir düşünün, o maçı Kayseri kazansaydı, o atmosferde, o statta neler olurdu? Bir düşünün, bir gazeteci televizyon ekranlarına, “Polis de gaz sıkmak zorunda kaldıysa, saygı duymak gerekiyor” diyorsa, yazılacak ne kalır geriye? Bir düşünün... Çocuklarını hiç acımadan sopadan geçiren bir ülkede, eğlenmek isteyen binlerce insanını kimyasal gaza boğan bir ülkede, bir futbol maçından kocaman bir düşmanlık yaratan bir devletin avuçlarının içinde, mutlu olmak, yarına umutla bakmak mümkün mü? Cem Dizdar |
helal olsun cem abı ama maalesef bu gerceklerı senın gıbı anlatan baska kımse yok yuregıne kalemıne sağlık |
yüreğine sağlık çok güzel bir yazı |
"Bir düşünün... Çocuklarını hiç acımadan sopadan geçiren bir ülkede, eğlenmek isteyen binlerce insanını kimyasal gaza boğan bir ülkede, bir futbol maçından kocaman bir düşmanlık yaratan bir devletin avuçlarının içinde, mutlu olmak, yarına umutla bakmak mümkün mü?" Bu soru ve yazının tamamı gerçekten çok anlamlı olmuşş.. Teşekkürler Gökhan paylaştığın için... |
Sağolasın Cem Dizdar... |
bu tür olaylarda haklı-haksız ayırımı yapmak olabilecek en kötü şey...oradaki beşiktaş taraftarlarının amaçlarının gayet masumane olduğu konusunu zaten kimse tartışmıyor, tartışamaz da, takımlarına sevgilerini göstermek, kendi içlerindeki şampiyonluk heyecanının aynı ölçüde onlara da geçmesini istemek ve bunu eylemle gösterme çabasından başka bir şey değil bu gösteri de...buraya kadar tamam, ama her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi sevginin dozunun da iyi ayarlanması gerekir, istenmeyen şeyler de yaşanabilir bu aşırı dozda, yaşandı da...şimdi benim gözlemlediğim bir takım yanlışlıklar var:bu gösteri, taraftarların sadece 2 yandaki kaldırımlarda öbeklenerek yaptığı bir şov olsaydı bugün bunlar kesinlikle yaşanmazdı, ama trafik sıkıştırıldı ve bir kaos yaşandı, orada bir yere yetişmeye çalışan, beşiktaşla hiç alaksı olmayan insanlarla bir empati kurmaya da çalışmalıyız, diğer taraftan bir sürü meşaleyle otobüse yaklaşılması ve sonucunda istemeden de olsa otobüsün içindekilerin dumandan etkienmesi ve maça geç kalmaları da yanlışlar arasında, en azından bundan bir ders çıkarılıp daha temkinli olunmalı, eleştiri kaldırmaz bir tutuma lüzum yok, denizli'nin yaptığı sağduyulu eleştiriyle birlikte övgü bile bazı taraftarlar tarafından hakarete varan tepkilerle karşılandı...polisin yaptığıysa tamamen bir uygulama hatasıydı, ama bir kaç polisi hastanelik eden kendini bilmezlerin de olduğu unutulmamalı, sonra türk polisini yıpratmak için fırsat kollayan teröristlerin de olduğunu unutmamalıyız, çok rahatlıkla bu gruba sızıp güya bjk taraftarı kimliğiyle polise saldırabilirler, belki de saldırmşlardır bilinmez, önemli olan buna fırsaat vermemek ve olayı bir kaos haline sokmamak, ne yazık ki bu olay bir kaosa dönüştü, polisin biber gazı kullanması yanlıştı ama olaya tek bir açıdan bakıp polislik kurumuna tukaka yapmanın da doğru olmadığını düşünüyorum... özetlemek gerekirse olaya çift yönlü bakmalıyız, bir tarafı yerin dibine sokup diğer tarafı aklamak doğru olmaz, sonuçta bir kaç kendini bilmezin kışkırtmasıyla bu hale bürünen bir olay bjk taraftarının tümüne maledilemeyeceği gibi oradaki bir kaç polisin yaptıkları da tüm polislik camiaına maledilemez, bu bağlamda sağduyulu yazarların da bu yönde yazılar yazmasını beklerdim ama genelde taraftara yaranmak adına yapılan yazılarla karşılaşıoruz, bu bizi bir sonuca götürmez... |
Türkiye`de Saat: 12:35 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2