GoD of WaR | 06-09-2006 01:01 | Alen Markaryan: '' 3F '' Vakti zamanında bir toplantıda Portekiz Devlet Başkanı Salazar'a sormuşlar: "Sayın Başkan, Siz Maliye Bakanıydınız, bir baktık Devlet Başkanı olmuşsunuz. Nedir bunun hikayesi?" Biraz düşündükten az da tebessüm ettikten sonra, "3F" demiş Salazar... Biraz açar mısınız, pek anlamadık da diye bastırmış gazeteciler. Herkesin şaşırtacak bir cevap gelmiş başkandan; Fado, Fiesta, Futbol... Şaşıran yüzleri aydınlatırcasına, felsefe profesörü edasında devam etmiş eski maliye bakanı... Gelişmekte olan ülkelerde, pek yaygın olan kitle psikolojisinden faydalandık. Herkes (günümüze çeviriyorum) Televole kültürüyle o ne yapmış, bu tostunu yemiş mi, o yalnızca arkadaşıymışlarla ilgilenirken, Müslüm Gürses dinleyenlerinin kendilerini jiletlemesiyle meşgulken Fadoizmi ve Fiesta'yı... Olmayan tribün terörünü sulandırıp ağzını açmayan yöneticiye "şunu dedi" suçlamasıyla ortalığı bulandırıp, "o kaleci iyi, bu defans iş yapmaz, o santrfor yaşlı" nakaratlarıyla futbolu ön planda tuttuk. Millet bunlarla ilgilenirken, ben kendi işlerimle uğraştım. Ve sonuç malumunuz... İşte bu kıssadan hisse, günümüz futboluna bazı sorular sormakta.. Örneğin; Basketbolcularımızın şapka çıkartılacak başarısı günlerdir alkışlanırken, yanlış stratejilerle Dünya Kupası'na gidemeyen Milli Takımımızın gün be gün yaklaşan ve bugün oynanacak Malta milli maçı niye gerektiği kadar irdelenmez. Fenerbahçe camiası; sarı-lacivertli yönetimin parmağını kapıya sıkıştırırcasına sadece iki gün içinde dört futbolcu almasını veya takım içindeki huzursuzlukları tartışacaklarına, dediği ya da demediği belirsiz Tahir Kıran ve Haluk Ulusoy polemiklerini neden ön plana çıkarır. Beşiktaş futbol takımı, alışma sürecini en az kayıpla ve keyifle sonlandırırken, neden düşman kalemler tarafından adı üstünde "hazırlık maçında" yerden yere vurulmaya çalışılır? Affedersiniz, sesim geliyor değil mi! |