![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
|
Sağlık Bu Bölümde Sağlık Hakkında Bilgiler bulunur. |
![]() |
| LinkBack | Seçenekler | Stil |
|
![]() | #1 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 36
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() |
Dünyanın en faydalı içeceği: Süt Bir “yaşam mucizesi” diye nitelenebilecek kadar büyük besin değerine sahip olan sütün, insan yaşamındaki yeri insanlık tarihi kadar eski. Süt içerdiği bol miktarda kalsiyum ve vitaminlerle birçok hastalığı önler, hatta tedavi eder. Bu yüzden uzmanlar, sağlık açısından mutlaka süt tüketimine önem verilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Süt binlerce yıldır insan vücudunun en fazla ihtiyaç duyduğu içecek olmayı sürdürüyor. Bebeklik ve çocukluk döneminde süt tüketimi Dünyanın en yararlı içeceği süt, insanların doğumlarından itibaren aldıkları ilk besin. İlk günlerinde annelerinin sütüyle beslenen bebeklere, daha sonraları hem anne sütü hem de hayvan sütleri verilir. Süt, bebeklerin narin vücutlarını sağlamlaştırır, güçlendirir. Çocukluk döneminin ilk birkaç yılı, bir çocuğun gelecekteki sağlıklılığı üzerinde hayati bir önem taşır. Gıdalar ve gıdaların önemli besin öğeleri, kuvvetli kemik ve diş, sıkı kas ve sağlıklı doku oluşturmaya yardım eden maddelerdir. Süt, memeden kesilen çocuğun gıdasının önemli bir parçası olmaya devam eder. İki yaşın altındaki çocuklara tam yağlı süt verilmesi gerekir. Çünkü sütteki yağın sağlayacağı enerji ve vitamin A’ya ihtiyaçları vardır. 2 yaşından sonra daha çeşitli gıdalarla beslenmeye başladıklarından diyetlerine yavaş yavaş yarım yağlı süt girebilir. Ergenlik çağında besinlere ihtiyaç oldukça yüksektir. 12-15 yaşları arasında erkek çocukları daha hızlı büyür ve yılda 10 cm’ye kadar uzayabilir. Büyüme hızı kızlarda biraz daha azdır. Gençlerde süt tüketimi Gençler için sağlıklı bir beslenme düzeni, mümkün olduğunca besleyici değeri yüksek olan çeşitli gıdaları içermelidir. Kemiklerin büyüme ve gelişmesine bağlı olarak ergenlik çağında kalsiyum ihtiyacı artar. Günde 500 ml. süt veya eşdeğer miktarda peynir-yoğurt, gençlerin kalsiyum ihtiyacını karşılar. Küçük bir kâse yoğurt veya küçük bir parça peynir, bir bardak sütün yerine geçebilir. Süt aynı zamanda, enerji, protein ve çeşitli vitaminleri de sağlar ve yemek arası içecek olarak dişleri de korur. Yaşlılık döneminde süt tüketimi Süt ve süt ürünlerini uyumluluğu, çeşitliliği ve besleyici olması bu ürünü yaşlılar içinde değerli kılar. Yaşlı kimselerin besin ihtiyaçları genellikle daha genç yetişkinlerin ihtiyaçları ile benzer ve vitamin D dışında 65 yaşın üzerindeki kişiler için spesifik bir tavsiye yoktur. Enerji alımı azaldığında, diğer besinlerin alımı da düşer ve yetersiz beslenme riski artar. Çeşitli besinleri baz alan dengeli bir diyet önem taşır. Süt ve süt ürünleri gıdalara ilgisini kaybeden kişiler için özellikle önemlidir. Süt çeşitli gıdalarda çeşitli pişirme şekilleri ile kullanılabilir. Soslarda, puddinglerde, kahvaltılarda veya soğuk ve sıcak içeceklerde kullanılabilir. Süt ve peynir besleyiciliği arttırmak için diğer gıdalara eklenebilir (çorbalar, püreler gibi). Yararları Kemik erimesini önler. Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir.; İshali tedavi eder Mide rahatsızlıklarını giderir. Sindirim sistemini düzene sokar. Ülseri önler. Beyine enerji verir. Diş çürüklerini önler. Kronik bronşiti önler. Tansiyonu düşürür. Yağsız süt, kolestrolü düşürür. Kanserin önlenmesine yardımcı olur. 21 Mayıs Dünya Süt Günü -------------------------------------------------------------------------------- Kaynak: Sütaş | ||
![]() | ![]() |
![]() | #2 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 36
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() | Domates suyu prostat kanserine karşı Araştırmalar domates suyunun prostat kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Likopen açısından zengin bir besin olan domatesin, prostat kanseri riskini azalttığı öne sürülüyor. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, Domatesin bu yararlı etkisinin, içerdiği çeşitli karotenoidlerin, C vitamininin, polifenolik bileşiklerin kompleks etkileşimlerinin sonucu olabileceğini vurguluyor. Amerikan Journal of Nutritional Science dergisinde yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre, domateste bulunan Likopen, prostat kanseri riskini önemli ölçüde azaltıyor. Yaklaşık 47 bin yetişkin erkek üzerinde yapılan araştırmada, haftada 2-4 porsiyon taze domates tüketenlerde prostat kanseri riskinin, hiç tüketmeyenlere oranla % 26 oranında azaldığı gözlemlendi. Araştırma sonuçlarına göre haftada 10 porsiyondan fazla domates ve domates suyu tüketenlerde prostat kanseri riski, haftada 1,5 porsiyon tüketenlere oranla %35 oranında azalıyor. Bol miktarda likopen alan erkeklerde, düşük dozda alanlara kıyasla prostat kanser riski % 21 oranında düşüyor. Bir su bardağı domates suyu 53 kkal, 23,377 mcg likopen ve 2009 mcg beta karoten içeriyor. Domates, likopenin yanı sıra, C vitamini, folik asit, alfa tokoferol, potasyum gibi besin öğelerini, diğer karotenoidleri ve polifenolik bileşikleri de içeriyor. SAĞLIKLI BİR YAŞAMIN ANAHTARI SEBZE, MEYVE VE MEYVE SUYU Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sevinç Yücecan, bol domates ve domates suyu tüketmenin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine değinerek şunları söyledi: “Domates, karotenoidlerden özellikle Likopen açısından çok zengin. Araştırma sonuçları Likopen’in antioksidan etkisinin çok kuvvetli olduğuna işaret ediyor. Bu nedenle Likopen açısından zengin bir besin olan domatesin, prostat kanseri riskini azalttığı öne sürülüyor. Domatesin bu yararlı etkisi, içerdiği çeşitli karotenoidlerin, C vitamininin, polifenolik bileşiklerin kompleks etkileşimlerinin sonucu da olabilir. Beslenme sırasında alınan antioksidan vitaminler ve antioksidan özellikler gösteren bileşiklerin en iyi kaynakları sebze ve meyveler. Farklı sebze ve meyveler farklı besin bileşenlerinden zengin oldukları için, sebze, meyve ve bunlardan elde edilen sebze ve meyve sularının tüketiminde çeşitlilik sağlanması önemli.” | ||
![]() | ![]() |
![]() | #3 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 36
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() | Haftada iki kez dondurma serbest Beslenme uzmanları haftada iki kez dondurma tüketimini öneriyor, özellikle çocuklarda kalsiyum ihtiyacının karşılanmasınında tavsiye edilen dondurmanın seçiminde üretim esnasında yapılanlar büyük önem taşıyor. Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Seçil Kenar, dondurmanın faydalarını, ne kadar tüketilmesi gerektiğini ve seçiminde dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı... DONDURMAYI NE SIKLIKLA TÜKETMELİSİNİZ? Yaz aylarının vazgeçilmez tatlarından biri de rengarenk dondurmalar! Fakat yemeden önce genellikle “Acaba kilo alır mıyım?”, “Diyetimi bozar mı?”, “İçeriğindeki katkı maddeleri sağlığa zararlı mı?” gibi birçok soru akılları karıştırır. Dyt. Seçil Kenar dondurma yemeden önce kafanızı karıştıran bu soruların yanıtını verdi: “Dondurmanın yapımında süt ve süt ürünlerinin yanı sıra şeker, glikoz şurubu gibi tatlılık verici maddeler, bitkisel yağ ve/veya süt yağı, çeşidine göre çikolata, kakao, meyve, fındık/fıstık, karamel gibi besinler, sahlep, kıvam verici, doğal ve doğala özdeş aromalar bulunur. Yüksek miktarda süt içermesinden dolayı besin değerleri açısından zengindir. Dondurmada protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D ve E grubu vitaminlerle birlikte kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko gibi mineraller de bulunuyor. Kilonuzu etkilemesi, günlük tüketilen kalori miktarı ve harcanan enerji miktarı ile ilişkilidir. Dondurmanın kalori değeri diğer baklava, pasta gibi hamurlu tatlılara oranla çok daha düşüktür. Eğer sağlıklı ve dengeli besleniyorsanız ve egzersizinizi yapıyorsanız dondurma tükenmenizde hiçbir sorun yoktur” HAFTADA 1-2 KEZ ÖNERİLİR “Sağlıklı ve dengeli bir beslenme programında haftada 1-2 kez dondurma tüketimi önerilebilir. Önemli olan besinlerin tüketim sıklığı ve miktarının ayarlanarak beslenme programına konmasıdır” diyen Dyt. Kenar, özellikle çocuklarda fazla olan kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında ve enerji açığı olan çocuklarda dondurma tüketimini önerdiklerini belirtti. DONDURMA SEÇİMİNE DİKKAT! Dondurma seçiminde ve tüketiminde dikkat edilmesi gereken noktaları Dyt. Seçil Kenar şöyle anlattı: “Süt mikroorganizmaların kısa sürede üreyebileceği ve bireyde ciddi sağlık problemlerine sebep olabilecek bir besin öğesi olmasından dolayı dondurmanın mutlaka pastörize sütten yapılmış olması gerekiyor. Üretim esnasında gıda maddeleri tüzüğüne uygun olan katkı ve renk vericilerin kullanılması, uygun paketleme ve etiketlemenin yapılmış olması, üretim sonrası dağıtımının soğuk zincire uygun yapılması büyük önem taşıyor” -------------------------------------------------------------------------------- DONDURMANIN TARİHİ Dondurma ilk olarak 3000 yıl kadar önce, Çinliler tarafından üretilmiş. 1777 yılında ABD´ye sıçrayan dondurma üretimi, 19. yüzyılın ortalarına kadar sadece evlerde üretilen bir yiyecek olmuş. Modern dondurmacılığın temelleri 1851 yılında, Jacob Fussell´in Baltimore´da kurmuş olduğu ticari dondurma tesisiyle atılmış. Bu tarihten sonra dondurma sektöründe hızlı bir gelişme gözlenmiş. Bu gelişme o kadar hızlı ve güçlü olmuş ki, bazı beslenme uzmanlarınca 20. yüzyılın ikinci yarısı “Dondurma Çağı” olarak adlandırılmış. İkinci Dünya Savaşı´nın sona ermesiyle, dondurma üretimi çok daha uygun ortamlarda gerçekleştirilmeye başlayınca, günde yaklaşık yüz ton dondurma işleyebilecek kapasitede dev tesisler çıkmış ortaya. Çeşitlilikte büyük artış kaydedilip, maliyetin de aşağı çekilmesiyle, önceleri lüks bir tüketim maddesi olarak nitelendirilen dondurma, her mevsim, her yerde tüketilen bir damak tadına dönüşmüş. -------------------------------------------------------------------------------- TÜRKİYE’DE HALA AZ TÜKETİLİYOR Dondurmanın Türkiye’de bir sektöre dönüşmesi ise son 25 yıla dayanıyor. Yapılan istatistikler, Türkiye´de dondurma tüketiminin hala çok düşük olduğunu gösteriyor. Yıllık dondurma tüketimi, Avrupa´da yaklaşık olarak 17 litre iken, Türkiye´de bu rakam 1 litreyle sınırlı kalıyor. | ||
![]() | ![]() |
![]() | #4 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 36
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() | Kekik, birçok derde iyi geliyor Uzmanlar, kekik otunun yapısında bulunan minerallerinden dolayı birçok sağlık probleminin çözümünde etkili olduğunu belirtiyor. Kolesterol düşürülmesinden, sara krizini önlemeye ve ağrıların tedavisine kadar bir çok işe yarayan kekik, baharat özelliğiyle de yemeklerde kullanılıyor. Yaygın olarak lezzet arttırıcı baharat olarak sofralarda kullanılan kekik otunun, birçok sağlık problemine iyi geldiği bildirildi. Halk arasında “tahtacı otu”, “güvey otu” ve “pervane otu” olarak adlandırılan kekiğin; kolesterolü düşürdüğü, sara krizin önlediği, mide, karın ve başağrılarında etkili olduğu, ani spazmları çözdüğü ve ergenlik sivilcelerinin tedavisinde etkin rol oynadığı belirtildi. Uzmanlar, kekik otunun ve kekik otundan yapılan çay ve yağların dikkatli ve ölçülü kullanılması halinde, birçok sağlık problemini kendiliğinden çözdüğünü vurguladı. İşte kekik otuyla yapılabilecekler ve çeşitleri: Kekik çayı: Kekik çayı sindirim sistemi üzerinde son derece etkilidir. Sindirimi kolaylaştırma, mide rahatsızlıklarına iyi gelme, iştah açma özelliğiyle öne çıkan kekik çayı, ayrıca adet kanamalarını dengeler, kramplı adet ağrılarına iyi gelir, organizmayı güçlendirir ve ergenlik sivilcelerini engeller. Kekik yağı: Sızma zeytinyağı ile birlikte kullanılan kekik yağı, ağrının olduğu bölgeye masajla birlikte uygulanırsa acıyı dindirir ve ağrının yayılmasını engeller. Kekik suyu: Bağırsaklardaki parazitlerin düşmesini sağlar. Yatıştırıcı özelliği vardır. Spazm çözücüdür, organizmanın düzenli çalışmasını sağlar. Mide için son derece faydalıdır. Kolesterolü düşürür. Böbrek ve kum taşlarında iyi sonuç verir. Ağız, diş ve boğaz iltihaplarında gargara yapılırsa iyileştirici etki sağlar. Sara krizini önler. Vücuttaki fazla yağların yakımında etkilidir. Mide, karın ve baş ağrılarında etkilidir. Kaynaklar: www.HaberSaglik.com www.maksimum.com | ||
![]() | ![]() |
![]() | #5 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 36
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() | Bir salkım üzümle gelen sağlık Bir kilogram üzümün, içerdiği besin değerleri açısından, 1.150 litre süte, 390 gram ete ya da 1.2 kilogram patatese eşdeğer olduğu belirtildi. Kanser oluşumunu önleyen, kalp krizi riskini azaltan üzüm, güneş ışınları, stres ve sigara nedeniyle bozulan cildin güçlenmesini de sağlıyor. Selçuk Üniveversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Kara, kalori değeri yüksek olan üzümün, kalsiyum, potasyum, sodyum ve demir yönünden zengin olduğu gibi, A, B1, B2, ve C vitaminleri açısından da önemli bir besin kaynağı olduğunu belirtti. Bazı karaciğer hastalıkları ile kansızlığın tedavisinde etkili olan üzümün, yüksek tansiyonu kontrol altında tuttuğunu ifade eden Kara, “İçerdiği meyve asitleri ve lifli yapısı ile mideye zarar vermeden, böbrek ve bağırsak sisteminin çalışmasını düzenler. Kanın temizlenmesine yardımcı olan bu şifa kaynığı meyve, doğum kontrol hapının yan etkilerini azaltır” dedi. Kara, yüksek kalori içeriğine karşın, çok düşük miktarlarda yağ ve protein içerdiği için ideal bir diyet besini olan üzümün yağların erimesine yardımcı olduğunu anlattı. Bir kilogram üzümün, içerdiği besin değerleri açısından, “1.150 litre süt, 390 gram et ya da 1.2 kilogram patatese eşdeğer olduğunu” dile getiren Kara, şunları söyledi: “Bir salkım üzüm, beyin hücrelerini zinde tutar. Üzümün, özellikle de renkli üzümlerin kabuğunda bulunan resveratrol isimli madde, hücre yenileyicidir. Bu madde tümör oluşumuna izin verebilecek hücre içi molekülleri etkileyerek kanser oluşumunu engeller. Kanser oluşumunu önleyen, kalp krizi riskini azaltan üzüm, güneş ışınları, stres ve sigara nedeniyle bozulan cildin güçlenmesini sağlıyor. Üzüm, ciltteki yaşlılık lekelerini ve kahverengi lekeleri de azaltır.” VİRÜSLERE KARŞI DİRENÇLİ YAPIYOR Vücudu virüslere karşı dirençli hale getiren, alerji ve kireçlenmelerde iltihabı önleyen üzümün, kozmetikte yaygın olarak kullanıldığını belirten Kara, “Üzümün hücreleri koruyan zengin maddeler içerdiğini keşfeden kozmetik dünyası, içinde üzüm özü bulunan yüz ve vücut kremleri, dudak koruyucuları ile hem cildimizi koruyan hem de güzelliğimizi besleyen ürünler üretiyor. Üzümde ve üzüm çekirdeği yağında bulunan cildi kuvvetlendiren güçlü nem tutucular, cildi besliyor” dedi. Amino asitler, B vitaminleri, mineraller, potasyum, magnezyum ve demir içerdiği için bağışıklık sistemini kuvvetlendiren üzümün, içerdiği doğal fruktoz sayesinde vücudun harcadığı enerjinin kısa sürede depolanmasına yardımcı olduğunu anlatan Kara, içeriğindeki magnezyumun, vücuttaki asit-baz dengesini sağlaması nedeniyle iş verimliliğini de artırdığına dikkati çekti. | ||
![]() | ![]() |
![]() | #6 | ||
![]() Üyelik tarihi: Jan 2006 Yaş: 36
Mesajlar: 2.842
Tecrübe Puanı: 23 ![]() ![]() | Yumurta alerjisine dikkat! Besin alerjilerinin yüzde 30’unun yumurtadan kaynaklandığı, alerji belirtisi görülmesi halinde acilen doktora başvurulması gerektiği bildirildi. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim ÜyesiYrd. Doç. Dr. İskender Yıldırım, insan sağlığını tehdit eden etkenlerden birinin de çeşitli nedenlerdenkaynaklanabilecek besin alerjileri olduğunu belirtti. Besin alerjilerinin kusma, kaşıntı, döküntü, egzama ve hırıltılı solunum gibi belirtilerle ortaya çıktığını kaydeden Yıldırım, alerji konusunda özellikle yumurtaya dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu: “Yumurtanın özellikle akı, küçük ve yetişkin insanlar için besin alerjisine neden olabilmektedir. Yumurta, besin alerjilerinin yüzde 30’luk bir oranla en yaygın sebeplerinden biridir. Yumurtaya karşı alerjik reaksiyonların görülme sıklığı çocuklarda erginlere göre daha fazladır.” Yıldırım besin alerjisinin gerekli önlemlerin alınmaması durumundaciddi hastalıklara hatta ölümlere bile neden olabileceğini belirterek,”Tedavisi yapılmadığı takdirde ölümlere dahi neden olabilen besin ale | ||
![]() | ![]() |
![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |