![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| |
| | #1 | ||
| Optik bArikAtı ![]() Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 22 ![]() ![]() | Nedir bu Türkçenin başına gelenler? 1953 yıllarından sonra cıkan dayatmalarla veya yalanlarla yabancı dilin önemi vurgulanmış, dünya dili olduğu söylenen (ki külliyen yalandır, en köklü ve zengin dünya dillerinin ilk sıralarında Türkçe gelmektedir) ingilizce dayatılarak öğretilmeye çalışılmıştır. Artık okulların çoğu ingilizce eğitim vermekte ve bununla beraber sürekli olarak televizyondaki çocuk kanallarında bile ingilizce konuşturulan tuhaf bebekler yayınlanmaktadır. 1980 sonrası gençleri için söylenecek pek fazla şey yok aslında; yaşanan onca sıkıntıdan sonra bir yıkım gibi üstümüzden geçildi. Bu cocuklar ne siyaseti öğrendi, ne de ondan öncesi öğretildi. Kulaklarına bile fısıldanmadı; onlar çakmaktaş, şirinler, ninjalar gibi çizgi filmlerle büyüdü. Kimisi leonarda oldu, kimisi michelangelo… Bu iki dost kaplumbağanın, rönesans devrinin iki deha sanatçısı olduğu kime öğretildi, kimler öğrendi? Hatta bilir misiniz ki ikisinin birbirine ne denli düşmani duygular içerisinde olduklarını? 1990 sonrası gençlerine gelirsek, ki bunlara aslında 1985 sonrası gençliğini de ekleyebiliriz gönül rahatlığıyla, durum gerçekten içler acısıdır. Yalanlarla dayatılan bir ingilizce! Güya dünya dili ingilizce... Güya ilerlememizin kalkınmamızın tek şartı... Gençleri ingilizceyle yetiştirmeliydik güya... Hatta okullardaki bütün dersleri ingilizce yapmalıydık daha iyi öğrenmelilerdi… Öyle bir noktaya geldik ki hiçbir yabancı kaynak Türkçeye çevrilmiyor artık... ingilizceniz yoksa vay halinize? Ama bir dakika, şanlısınız, telefon bayisi gibi tercümanlık bürosu var heryerde... Şehit kanları üstündeki bu vatanda yaşayan bizler vatan bilincinden giderek uzaklaşmaktayız. Onlarca savaştan çıkan bu millet vatanına artık toprak gözüyle bakıyor… Güya gençlerimiz Çanakkale’de şehitliğe gidip şehitlerimizi anıyor. O gördüğünüz en büyüğü 20 yaşındaki şehit hiç mi içinizi acıtmıyor? O’nların canıyla kazanılmış bu bağımsızlık, O’nların mücadelesiyle kurulmuş bu ülkeyi yaşatmak bu denli zor mu? Lafı uzatmanın gereği yok söyleyeceklerimiz açık ve nettir. Büyük bir taraftar grubu olarak her konuda gösterdiğimiz hassasiyeti göstermeli ve duyarlılığımızı ortaya koymalıyız. KENDİSİNİ TÜRK SAYAN, BU KÜLTÜRÜN BİR ÜYESİ OLAN, İÇİNDE GERÇEKTEN VATAN, MİLLET SEVGİSİ OLAN HERKESİN BU KONUDA DİKKATLİ OLMASI GEREKİYOR. • “v” harfi yerine “w” kullanmayın. • “z” harfi yerine “s” kullanmayın. • “g” harfi yerine “q” kullanmayın. • Türçe konuştuğunuz gibi türkçe yazmaya özen gösterin. • “!” yerine "!!!" veya “?” yerine “???” ve “.” Yerine “....” veya "..." yerine "....." yazınca daha mı anlam kazanıyor bu anlamlı noktalama işaretleri! Forumumuzda bu şekilde yanlışları içeren bircok yazı ve başlık bulunmaktadır. Bu şekilde yazan ve bu durumda ısrarcı olan arkadaşlarımızın yazılarından alıntı yapmıyoruz onları rencide etmemek adına. Ancak; bundan sonra, bu şekilde hatalar içeren başlıklar gerekçe gösterilmeden silinecek. Bu şekilde yazı yazan forum kullanıcıları 1 uyarı ile cezalandırılacaktır. Daha temiz bir forum için elele… “ Türkçe olmadan Türk Kültürü olmaz, Türk Kültürü olmadan Türk Kimliği bulunmaz, Kimliksizin öz güveni, özüne itibarı yoktur, Özüne itibarı olmayanın haysiyeti olur mu? Türk dediğin haysiyetsiz yaşamaz.” Oktay Sinanoğlu Saygılarımızla. Forza Beşiktaş TÜRKÇE'MİZ Annenden öğrendiğinle yetinme Çocuğum, Türkçe'ni geliştir. Dilimiz öylesine güzel ki Durgun göllerimizce duru, Akar sularımızca coşkulu… Ne var ki çocuğum, Güzellik de bakım ister! Önce türkülerimizi öğren, Seni büyüten ninnilerimizi belle, Gidenlere yakılan ağıtları… Her sözün en güzeli Türkçe'mizde, Diline takılanları ayıkla, Yabancı sözcükleri at! Bak, devrim ne güzel! Barış, ne güzel! Dayanışma, özgürlük… Hele bağımsızlık! En güzeli, sevgi! Sev Türkçe'ni, çocuğum, Dilini sevenleri sev! Rıfat Ilgaz | ||
| | |
| | #2 | ||||
| Optik bArikAtı ![]() Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 22 ![]() ![]() | Alıntı:
Alıntı:
DİLİMİZİ KORUYALIM Aslında bu başlığı seçerken “Acaba kavram olarak bir yanlışlığa sebep olabilir mi?” diye uzun süre kararsız kaldım. Çünkü ancak aciz, bakıma muhtaç olan bir şey koruma altına alınır. Bu tarz bir söylemle dilimizin acizliğini, korunmaya muhtaç olduğunu ima ederek ona hakaret mi ediyordum? Hayır, kesinlikle hayır. Biliyorum ki bizim dilimiz tarihler boyu, zengin bir kültür, bilim ve sanat dili olarak var olmuş ve bu varlığını da ebediyen sürdürecektir. Ancak zaman içerisinde dilimizin güncel sorunlar sonucu kirletilmeye başlatıldığı da hiç kimsenin göz ardı edemeyeceği acı bir gerçektir. Başımızı kuma gömerek bunu görmemezlikten gelmek aymazlığın ta kendisidir. Bunun nedenleri ve niçinleri üzerinde duracak değilim. Amacım, bu aymazlığa dur diyerek, gittikçe körelmeye başlayan toplumdaki dil bilincini yeniden canlandırmak, bu doğrultuda da alaca karanlık içindeki dilimiz adına bir mum yakıp parıltısına parıltı katmaktır, gücümün yettiğince. Bugün dilimizdeki sözcük sayısının 75.000 olduğunu düşünürsek (TDK Türkçe Sözlük 1998) ve biz bu dağarcık içindeki sözcüklerimizin sadece 200-300 en fazla 500 kadarıyla yetinip gerisini sayfalar arasına mahkûm ediyor ve gerek duyulduğunda dış kaynaklı karşılıklarına “havalı” oluyor diye itibar ediyorsak, hiç bir zaman yabancı sözcüklerin istilasıyla oluşan tabelalardan dolayı sokaklarımızın bize yabancılaştığından şikâyetçi olmaya hakkımız olamaz. Tarihin kayıtlarına göre, Osmanlı Devletinin son günlerindeki işgal döneminde İstanbul caddelerinin görüntüleri de böyleymiş. Hadi o dönem diyelim ki kaçınılmaz zorunlu bir hâldi. Ya bugün! Arife gerekmezmiş tarif. Tarihten ders alamayan bir ulusun, geçmişini kaybettiği gibi gelecekten söz etmeye de hakkı yoktur. O tarih bir daha yazılmayacaktır. Herkesi aslına davet ediyor, silkinip şöyle bir bakalım çevremize diyorum. Bakalım da görelim ne oyunlar tezgâhlanıyor: Vatan, millet adına. İlgisizlik arşa yükselirken entel geçinen özenti uşakları bilinçsizce açılan tezgâhta dilimi katledip gönüllü tezgâhtarlık yapıyor üç kuruşluk çıkar uğruna. Dil elden gitmiş kime ne? DİLİMİZİ KORUYALIM ama bağnazca bir tutum sergileyerek değil. Dil toplumun, halkın malıdır. Halka ters düşmek ikilem doğurur. Yanlış ama yaygın olan bir kullanımın önüne geçemezsiniz. Bunu zorlamaya çalışırsanız yapmanız gereken yeni düzenlemelerde de güven sağlayamazsınız. Dilimizde yaşayan, yaygın bir kullanım alanına sahip, yazımı ve söylemiyle artık bizden bir parça halini almış bu sözcükleri “yabancı kökenlidir” diye dışlayamazsınız. Yoksa siz dışlanırsınız. Bu durumda yapılması gereken şey o sözcüğe karşı Türkçe eş anlamlı bir sözcük türetmektir. Zaman içerisinde ana dilin verdiği tad, yabancı sözcüğü dışlayacak, o sözcüğü öldürecektir. Bunun gerçekleşmesi için olmazsa olmazların en başında, bilimsellik ve halkla bütünleşmek gelir. Halktan kopuk bir aydın kesim halkın diline ne derece gerçekçi anlamda tercüman olabilir. Masa başında kariyer yapmanın, politika üretmenin, bireyselliğin dışında kime faydası olabilir. Ama dil bireyselliğin aşılmasını gerektiren millî bir bütünlüğün temeli değil midir? Bilim dünyasındaki hızlı gelişim ve buna paralel olarak gelen araç ve gereçlerin önüne set çekmenin mantığı olabilir mi? Elbette hayır. Ama bu ürünlerin, beraberinde gölge gibi sinsice ve acımasızca dilimize sokmaya çalıştıkları sözcükleri yanlarında getirmelerine de izin veremeyiz. Vermememiz gerekir. En kısa zamanda bunları adlandıracağımız sözcükleri gün ışığına çıkarmalıyız. Bir anlık gecikmenin bile vereceği zarar, çığa dönüşen kar zerreciğinden farklı olmayacaktır. Eğer başı boş bırakılır, bir sözcükten bir şey olmaz, düşüncesi arkasına gizlenerek avuntu içine girersek sadece ve sadece kendimizi kandırmış oluruz. Bu damlacıkların zamanla nelere mal olacağı, göl mü yoksa sel mi olacağı, önünde nasıl durulacağı iyi hesaplanmalıdır. Sözcüklerin türetimi sırasında iki aşamalı yol izlenmek zorundadır. Bu iki aşamada bilimsellik ön planda olmalıdır. 1- Meslekî açıdan inceleme: Kullanıma yeni giren ürünle ilgili uzman kişilerin bir araya gelerek yapacakları inceleme sonucu hangi kavramların ortaya çıkabileceğini belirlemeleri gerekmektedir. 2- Dil açısından inceleme ve sonuçlandırma: Birinci aşamadaki uzman kişilerin elde ettikleri veriler, dil uzmanlarıyla bir araya gelinerek tartışmaya açılmalı ve sonuçta dilin yapısına uygun en güzel yapılar belirlenmelidir. Bu iki aşama birbirini tamamlayan bir mekanizma olmak zorundadır. Aksi takdirde birinden birinin işin dışında bırakılması sonuçun sağlıklı olmayacağı ve işin şansa bırakılacağı anlamına gelecektir. Burada da iş yine bireysellikten ziyade grup çalışmasına düşmektedir. Ancak ve ancak bu şekilde dil kirliliğinin önüne geçilebilir. Ülkemizde de bu işlerin yürütülmesinden sorumlu olarak TDK ön plana çıkmaktadır. Bu yasalar gereği de böyledir. Ancak yasalar TDK’ye bu görevi verirken bize de “Siz durun, bu sizin işiniz değil!” dememiştir. Dolayısıyla bir kenarda seyirci kalıp birilerinden medet umacağımıza bir an önce bu ulusun bir bireyi olarak sorumluluğumuz olması gereken şeyi yani “boşvercilik” kınından sıyrılarak üstümüze düşeni, dilimize sahip çıkıp onu korumayı üstlenmeliyiz. Kendimizle barışık olamadığımız, başkalarının bizden üstün olduğu düşüncesinin ezikliğinden kurtulamayıp dilimize, dinimize, kültürümüze sahip çıkamadığımız, hele hele yozlaşmasına "bananecilikle" yaklaşarak tarihimizi, onurlu geçmişimizi unutup onursuz yarınlara meyl ettiğimiz sürece boyunduruk boynumuzun borcudur. Gelecek kuşakların hâlâ gurur duyabilecekleri bir dilinin olmasını istiyor, Türk’e Türkçeden başka bir dil yakışmaz diyorsak gelin DİLİMİZİ KORUYALIM. Tahsin MELAN | ||||
| | |
| | #3 | ||
| Optik bArikAtı ![]() Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 22 ![]() ![]() | ![]() "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." ( 02.09.1930, Gazi Mustafa KEMAL ) • “v” harfi yerine “w” kullanmayın. • “z” harfi yerine “s” kullanmayın. • “g” harfi yerine “q” kullanmayın. • Türçe konuştuğunuz gibi türkçe yazmaya özen gösterin. • “!” yerine "!!!" veya “?” yerine “???” ve “.” Yerine “....” veya "..." yerine "....." yazınca daha mı anlam kazanıyor bu anlamlı noktalama işaretleri! | ||
| | |
| | #4 | ||
| Optik bArikAtı ![]() Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 22 ![]() ![]() | ÇARŞİ Türkçe'mizin ingilizceleşmesine kArşı.! ÇArşı bozuk Türkçe'ye de kArşı! Lütfen buna özen göstereli renkdaşlar... | ||
| | |
| | #5 | ||
| Optik bArikAtı ![]() Üyelik tarihi: Oct 2006
Mesajlar: 1.729
Tecrübe Puanı: 22 ![]() ![]() | Lezzet Uygarlığında Türkçe Uygarlığı ![]() Sevgili Eti Lezzet Uygarlığı! Son günlerde piyasaya sürmüş olduğunuz ürünlerinizden çok memnunuz. Hani lezzet zaten Eti güvencesi altında da, yaklaşımınız, bizi son dönemde hiçbir firmanın memnun edemediği kadar memnun etti. Anadilinde yaşamak, Türkçe yaşamak için çaba harcıyoruz diye kendi yurdumuzda yabancı muamelesi görüyoruz. Oysa ki Türkçe düşünmesek Türk malını tercih etmesek, yani hiç kimse Türkçe düşünmese ve herkes yabancılık sevdasının peşinden gitse ne olacak yerli yatırımcının hali? Hem kendi ülkene hizmet et, hem de kendi vatandaşın, kaliteli zannettiği yabancının peşinden gitsin. Olacak iş mi? Dedim ya, yabancı muamelesi görüyoruz, çünkü hala içimizde hem kaliteli ürün sunup hem de adını utanmadan, yani gurur duyarak Türkçe bir isimle süsleyebilecek insanların, kuruluşların var olduğu inancını taşıyoruz; ETİ gibi… “Balık, Can, Susamlı Çubuk” krakerleri biliyor ve satın alıyorduk. Şimdi bunlara bir de “Tadında” eklendi. Onu da denedik, beğendik. “Yulaflı, Kaymaklım, Kakaolu” da bizdendi, artık; “Şekerim, Aşkolsun, İkidebir” de bizden. Ve de Topkek; bizler için yüzyılın efsane lezzeti… Demek istediğim şu ki; Türk düşüncesi, emeği ve sermayesiyle üretilen, kazanılan değerleri yabancı isimlerle kirletmediğiniz, benliğinizi koruduğunuz için, Eti bizim için gıda alanında her daim en öncelikli tercihimiz olacak. Siz ki son yıllarda çok ağır yaralar alan Türk Diline olan uygarlık borcunuzu ödemekten geri durmadınız, bizler de Eti Lezzet Uygarlığı’nı gıda alanında muasır uygarlıklar seviyesinin üstüne çıkarmak için her daim birinci sırada tercih etmekten geri durmayacağız Duyarlılığınız ve damak tadımızı zenginleştirdiğiniz için teşekkür ediyoruz Bu yüzden eti ye bağlıyım..Ülker sevmem ve aldırmam..! | ||
| | |
![]() |
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |