![]() | |
| Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
| |
| | #1 | ||
| Banned ![]() Üyelik tarihi: Dec 2007 Yaş: 42
Mesajlar: 740
Tecrübe Puanı: 0 ![]() | Uğur Mumcu (1942 - 1993) Aslen, Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 yılında, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey'di. İlk ve orta okulları Ankara’da okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Bu hızlı yaşam Hukuk fakültesinde de devam etti. 1961 yılında baş1adığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1965 yılında tamamladı. Bir süre avukatlık yaptı; yabancı dil öğrenmek için İngiltere'ye gitti. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı olarak çalıştı. Yazmaya, üniversite öğrenciliği yıllarında, Doğan Avcıoğlu'nun yönetimindeki Yön Dergisinde başlayan Uğur Mumcu, 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Uğur Mumcu bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat yargıtayca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra, Mumcu askerliğini, 1972-74 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. İlk yazıları 1962'den itibaren Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerde yer alan Mumcu'nun, 1968-69-70 yıllarında Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman zaman çeşitli konularda inceleme yazıları da yayımlandı. Köşe yazarlığına 1974 yılında haftalık Yeni Ortam dergisinde başladı. Daha sonra çalışmaya başladığı Anka Ajansında 1975 yılından itibaren Cumhuriyet'e de köşe yazıları yazdı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 6 Kasım 1991'de İlhan Selçuk ve yaklaşık 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldü.
__________________ Lütfen forum kurallarını okuyunuz.. | ||
| | |
| | #4 | ||
![]() Üyelik tarihi: Dec 2007 Yaş: 52
Mesajlar: 582
Tecrübe Puanı: 18 ![]() | hayatımda benı cok uzen faılı mechullerden bırı.faılı mechul bolumude mechul ama.allah rahmet eylesın.gozlem kosende bugunun turkıyesını ne guzel anlatmıssın be ugur abı. ugurlar olsun ugurlar olsun sevdalı bulutlar yoldasın olsun..... | ||
| | |
| | #5 | ||
| kader utansın ![]() Üyelik tarihi: Nov 2007 Yaş: 35
Mesajlar: 694
Tecrübe Puanı: 19 ![]() | bu adamı mehmet ali ağca nın vurduguna zerre kadar inanmıyorum...ruhu şad olsun | ||
| | |
| | #6 | |||
| Banned ![]() Üyelik tarihi: Nov 2007 Yaş: 34
Mesajlar: 844
Tecrübe Puanı: 0 ![]() | Alıntı:
bnde ınanmıyorum sınan kardesım !!! sana kaıtlıyorum !
__________________ yaşananLar Rüya düşmüş be REİS ... !!! sadce bn kımse yoq arkamda ... bursaÇARŞI... | |||
| | |
| | #7 | ||
| Eye For An Eye ![]() Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 7.914
Tecrübe Puanı: 41 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | mekan cennet olsun...doğruları söylemek zor, tehlikeli bir iş...uğurlar olsun... | ||
| | |
| | #8 | ||
| şizofrenik wak'a ![]() Üyelik tarihi: Dec 2007 Yaş: 37
Mesajlar: 1.835
Tecrübe Puanı: 19 ![]() | henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık bir kadın eline değmemişti ellerimiz bir sewgiliden mektup bile almadık daha bir gece sabaha karşı pranga wurulmuş ellerimiz we ayaklarımızla çıktık idam sehpalarına herkes tanıktırki korkmadık içimiz titremedi hiç mezar taşı gibi dimdik mezar toprağı gibi taptaze uzattık boynumuzu yağlı kementlere asıldık ey halkım unutma bizi...
__________________ Esmer,Uzun boylu,kirli sakallı, buğday tenli,Geniş omuzlu,göbeksiz olucaksın.Asla sigara kullanmayacak BEŞİKTAŞ'lı olucaksın.Bunlarında ötesinde ADAM gibi Adam olucaksın.Bu özelliklerin hiçbiri sende yoksa benden uzak durucaksın:D | ||
| | |
| | #9 | ||
| Gogo ![]() Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 43 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | Bir Pazar Sabahıydı Ankara Kar Altında Zemheri Ayazıydı Yaz Güneşi Koynunda Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana Zalımlar Pusudaydı Bedenim Paramparça Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun Çevirdim Anahtarı Apansız Bir Ölüme Şarapnel Parçaları Saplandı Ciğerime Ucuz Can Pazarıydı Kan Doldu Gözlerime İsimsiz Korkuları Katmadım Yüreğime Bembeyaz Doğruları Yaşadım Ölümüne Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun | ||
| | |
| | #10 | ||
| Banned ![]() Üyelik tarihi: Nov 2007
Mesajlar: 9.862
Tecrübe Puanı: 0 ![]() | Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız, sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mum ışığında bitirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık. Vurulduk ey halkım, unutma bizi... Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı gözbebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi... Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acınmaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu. İnsanlık sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşımızdaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce, kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attık önlerine. Sonra da, otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz. Öldürüldük ey halkım, unutma bizi... Giresun’daki yoksul köylüler, sizin için öldük. Ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük. Dogu’daki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul’daki, Ankara’daki işçiler, sizin için öldük. Adana’da, paramparça elleriyle ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asildik, öldürüldük ey halkim, unutma bizi... Bagimsizlik, Mustafa Kemal’den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın, dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi... Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşi dalgalandirdigimiz bayragimizi daha da dik tutabilmekti bütün çabamiz. Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkim, unutma bizi... Henüz çocuklugumuzu bile yaşamamiştik. Bir kadin eline degmemişti ellerimiz. Bir sevgiliden mektup bile almamiştik daha. Bir gece sabaha karşi, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarimizla çikarildik idam sehpalarina. Herkes taniktir ki korkmadik. Içimiz titremedi hiç. Mezar topragi gibi taptaze, mezar taşi gibi dimdik boynumuzu uzattik yagli kementlere. Asildik ey halkim, unutma bizi... Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasinda vuranlar, agabeyimiz, babamiz yaşlarindaydilar. Ya bu düzenin kirli çarklarina ortak olmuşlardi ya da susmuşlardi bütün olup bitenlere. Öfkelerini bir gün bile, karşisindakilere bagirmamiş insanlarin gözleri önünde, öldürüldük. Hukuk adina, özgürlük adina, demokrasi adina, Bati uygarligi adina, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldük ey halkim, unutma bizi... Bir gün mezarlarimizda güller açacak ey halkim, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarinda yankilanacak ey halkim, unutma bizi. Özgürlüge adanmiş bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkim, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi... uğur mumcu mekanı cennet toprağı bol olsun | ||
| | |
![]() |
| Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |