|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
03-02-2008, 10:29 | #1 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 39
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 |
Çokça zaman zorlu yolların taşlarına kafasını vurmuş, yine aynı yolların dikenlerini üzerine örtmüş... Yoktan var olan bir asalet süreci, intikamdan uzak bir ruh hali. Birden fazla sıkıntıyı aşmış ama hala yüzünde bir askı! Avuç avuç yüreğinden sömürenler çok şey asmış belli ki suratına. Şimdi ise gözleri ''senden önceki de beni çok severdi! boşveer!!'' der gibi bakıyor... Hayattan gelen çam sakızı-çoban armağanı kırıntılarla yaşamaya alışık. İlk başlarda zorlanmış biraz ama hayat zorlamış işte! O da hayallerini, umutlarını, heyecanlarını bir poşete koyup çöpe atmış bundan böyle lazım olmaz diye. Keskin sirke olamamış hiç bir zaman. Zaten hiç küpü de olmamış zararını göreceği. Çok dost, az nefret! Sonraları daha çok iyi niyet. Bilinçaltı kayganlığının sonu da çok düşman, bir tek hasret! Düşmanlarını sevmiş yine de... Hasretine de ''sonbahardır'' deyip yola devam etmiş... Kaybı çok! Sureti yaygın, aslı yok... Eski bir duvara yazılmış propaganda yazıları gibi duruyor, yürüyor, konuşuyor. Aynaya her baktığında kendinden daha uzak bir kişiyi görüyor, seyrediyor, ağlıyor! Uçurumun kenarında... Elinde bir şişe şarap. Gözleri yerde! Artık ufuklara bakmıyor. Önemsemediğinden değil, hayal kurmaktan bıktığından. Şimdilerde kimse bilmez nerede olduğunu. Bir tek kendi bilir! Çünkü kendi yazar, kendi okur, kendi kahrolur... | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |