![]() | |
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
![]() | #1 | ||
Gogo ![]() Üyelik tarihi: Aug 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 5.649
Tecrübe Puanı: 42 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Torun, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla sorar: Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?' Dede tatlı bir gülücükle: 'Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum.' deyince Torun: Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?' der. Dede: 'Evet yavrum. ömür, Namazsız Ezanla, Ezansız Namaz arası kadardır.' diye cevap verir. Torun yeniden sorar: 'Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini anlamadım dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?' Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa: 'Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? İşte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan 'Namazsız Ezan'dı. İnsan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da 'Ezansız Namaz'dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına. ' Bak ey insan! Doğdun, ama öleceksin, ömür çabuk biter, hayatını iyi değerlendir. Boşa vakit harcama!' ikazını yapıyordu o ezan. İşte yavrum ÖMÜR, EZANLA NAMAZ ARASI KADARDIR. | ||
![]() | ![]() |
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ![]() |