![]() |
sayıklamalar İtiraf ediyorum.. Ben bir cinayet işledim.. Bir ben öldürdüm az önce bana benzeyen.. Adının "sevgi" olduğunu söyledi ama inanmadım tabi ki.. Adının "merhamet" olduğunu söyledi ama ben göremedim onu, bakmadığım için gözlerine.. Bir cinayete tanık oldum az önce.. Yüreğimi öldürdü biri.. Sinsi gülüşleriyle.. Yüreğime sigara izmariti bastılar az önce.. Sustum ama ağlamadım.. İçime akıttım acımı.. Yakarmadım yitirdiklerime.. Sustum sadece.. Sadece sustum yaşananlara.. Ağladım tamam itiraf ediyorum.. YAlan söyledim bir kaç satır önce.. Ama çok acıttı içimi gözyaşları.. BEnde içime gömdüm verdiğim tüm sözleri.. şişşt.. Sakın konuşma.. Sus.. Öyle bir sus ki; Sana dair ne varsa eriyip gitsin bu susuşun içinde. Öyle bir sus ki; Geriye bir tek yalanlar kalsın çırılçıplak direnişleriyle.. Cümlelerim uzadı bu aralar.. Eskiden daha çabuk tükenirdi söyleyeceklerim.. Görüyorum ki yürek dolmuş.. Sebebi susmak mı? Artık söylenecekleri gözyaşlarına boğmak mı? Sen sakın ağlama.. Sen de ağlarsan ben geceye ne haykıracağım. Sigaram bitti.. Yeni bir tane daha yakmak lazım.. İçimdeki düş kırıntılarını da eşit parçalara böldüm.. Buyur al sen de payına düşeni.. Bir salabilsem kendimi düşlere, göşyaşlarından arınmışlığa boğacağım yeryüzündeki her toprak parçasını.. Susuyorum.. Ben sen oluyorum, sana karışıyorum.. Basit bir aşk sanıp kaybettim tanrıyı.. |
emeğine sağlık |
sayıklıyorum.. nedeni senden beter.. sayıyorum.. kaç kez küstün? sayıyorum.. kaç kez barıştın sayamıyorum kaç kez gittin? soramıyorum kaç kez döndün? biliyorum.. sen sadece gittin.. ve dönmedin.. en başa sarıyorum.. sayıklıyorum.. |
kendimi telkin eder kendimi dinlerim kendime kızar kendıme küserim her ne oluyorsa bilirim ki sebebi benim kendimi cezalandırır kendimi severim ne kadar güzelsem o kadar çirkinim |
ben ne zaman beyaz pabuçlarımı giysem yağmur yağar sonra, ben bahtiyar pabuçlarım perişan olur. ben ne zaman ele yar desem başkasının olur sonra, ben perişan eller bahtiyar olur ben ne zaman aşkı savunsam aşk beni ele verir ne zaman özlediğimi inkar etsem vesikası karşımda durur ben ne zaman ölmek istesem umut beni bulur ne zaman umut arasam ölüm umudum olur ben ne zaman yıldız avına çıksam hepsi göğe tutunur ne zaman sabretsem Ben ne zaman... |
hep üzerime çimento döktüler gülüp geçtim ne zaman ki su döktüler dondum... gülemedim... |
Kör müyüm kütük mü bi anlasam... |
güselmiş harbiden...saol paylaşım içün... |
Karelin Tüm bunları sana herkim yazdırıyorsa hakketen çok şanslı biriymiş :) Ellerine saglık okudugum en güzel şiirdi sayıklıyorum.. nedeni senden beter.. sayıyorum.. kaç kez küstün? sayıyorum.. kaç kez barıştın sayamıyorum kaç kez gittin? soramıyorum kaç kez döndün? biliyorum.. sen sadece gittin.. ve dönmedin.. en başa sarıyorum.. sayıklıyorum |
"1 SN" Aşk nedir diye soruyor birileri… Bazen bir çocuk gibi anlatıyorum aşkı.. Bazen de olgun bir adam gibi anlıyorum…. Aklıma geliyorsun birden ! Sonra onu da alıp gidiyorsun buralardan… Yani hep sen de kalıyor aklım sen buralardan giderken… Her şekle giriyorum.. Acı oluyorum, Tebessüm oluyorum, Tutku oluyorum.. Yüzümü aşkla yıkıyorum.. Yeni doğan bir bebek gibi şaşkın Gözlerini kapatmamak için direnen yaşlı bir çift göz gibi inatçı oluyorum… Zaman zaman akrep oluyorum buluşmak için yelkovanı bekleyen.. Ama sen her defasında saniye olup hızla geçiyorsun yanımdan.. Ve benim sana aşık olmam sadece bir saniyemi alıyor.. Soruyorlar "aşk"ı? "Nedir?" diyorlar.. Bense anlatmak için sadace "1 sn" diyorum.. |
siz aslında kimdiniz ? ne yerde ne gökte aramamıştım? hiç aklımda değildiniz? geldiğinizi de görememiştim? istikametsiz bir güzargah içindeydiniz.. bendeydiniz.. yokken var olan bir cümle gibiydiniz beni özetlerdiniz biraz görebildiğim ama en çok göremediğimdiniz.. siz aslında kimdiniz ? ve kendinizi neden bu kadar özlettiniz? |
Ha gayret bu kadar yazıdan bi kitap çıkacak inşallah :) |
kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni.. |
bi canavar değilim bir yabancı hiç değilim aslında hiç var olmadım hayatınızı kurtarmak için gelmedim ama niye burada olduğumu çok sorguladım sorgulamak... kar etmiyor... minik sevimli hayalet casper’dan farkım yok aslında üzülmek hayatımda en iyi yaptığım ve en hoşlanmadığım şey… ama hep buna mahkum yaşamak da artık üzüntü istemiyorum ben sizi yormuyorum sizde beni yormayın hayatımda kekse bütün büyük ruhlar duysa beni onlara karsı o kadar savunmasız ve küçük kalıyorum ki bazen beni görmeden gidiyorlar.. |
Ey dilimin ucundaki kelimelerin sahibi...!!! Benim yarım kalmış tablom.. Kelimelerimin yetmediği hikayem gibisin.. Tüm renkler seni simgeliyor.. Tüm kelimeler seni ifade ediyor.. Anlamlarımın anlamını çalan beni anlamsız kılan insan.. Bu serzeniş değil.. Gönüllü girdim kaybetmenin garanti olduğu bu oyuna ben.. Şikayetim yok ne sana ne de yaşattıklarına.. Mutluyum da.. her ne kadar düşündüğüm gibi olmasada.. Sana bir buket sunuyorum cümlelerden tüm özneleri sen olan.. Kabul et.. Edersen şayet ineceğim artık asılı kaldığım belirsizlikten.. Devam edeceğim yoluna bu hoş rüya hiç yaşanmamışçasına.. |
soru işaretiyim kolay cümlelerin sonunda değilim.. benim seçimimdi zor olanı işaretledim kimse cevap veremedi zaten kimseye de sormuş değildim.. |
bilinmezlerini bilmekteyim bilemeyeceğim kadar bilinmekteyim beni nasıl bildiğine bağlı, bazen bir uktede, bazen de bir nüktedeyim.. |
çokkk güsellll saollll |
susuyorum sonra konuşuyorum konuştuğumdan ben bile tek kelime anlamıyorum, sonra birde durup karşımdakinin anlamasını bekliyorum.. anlamasını beklerken sinirleniyorum, sinirlenmenin yanında birde kendi kendime sinirlendiğim için dişlerimi kendime geçiriyorum, başlıyor kanamaya sızlıyor, ben değil içimde büyüttüğüm kendi kendiyle hesaplaşması bitmeyen hayvan yapıyor bunu. yeni tanımım bu, hoşuma gidiyor.. hayvan, hayvan, hayvan ama kim ama ben yani içimdeki. kaçıyorum, koşuyorum belki bu işime daha çok geliyor.. kendime biraz daha yabancılaşıyorum.. yazıyorum, yazıyorum, yazıyorum sustukça birikiyor yazdıklarım yine yazıyorum susmalarım yazmalara dönüştü konuşmalarım birer hırlama yazdıklarımdan anlamlar çıkartmaya çalışıyorum çıkmıyor, çıkmayınca bir diş daha atıyorum deliriyor muyum ne olduğunu bende bilmiyorum bilmekte istemiyorum.. zaman çok yavaş akıyor artık hesaplayamıyorum hesaplamak istesemde aklımın parçalarını bulamadığından bulduklarım yeterli olmuyor, boşlukta öylece sallanıyor.. geçiyor, geçiyor, geçiyor susuyorum, susuyorum, yazıyorum, yazıyorum, yazıyorum kafatasımın içinde bulunan beyin kıvrımlarımın arasına durmadan işleyemeyen her şey için birer çentik daha atıyorum günün birinde hatırlamayıda hatırlamazdan dönerim, bakarım, anlarım diyorum.. |
yazdıklarının hepsi birbirinden güzel ... |
bir kadeh kırmızı şarabı oturup dinlediniz mi sizler hiç? karşınıza koyup tüm koyuluğuna gözlerinizi dikerek duymaya çalıştınız mı o güzeller güzeli fısıltılarını? duyamadınız değil mi?.. herkese dökülmez çünkü. herkese yaşatmaz bu keyifi... ne çok sevdalar geçti... ne çok gel-gitler yaşandı... bu yakada çok krizler atlatıldı... bu yakada çok omuzlara sarılıp ağlama-inleme soslu sevgi dolu, kırgınlık dolu pizzalar yendi bitirildi... her diliminde göz yaşardı... üstelik... ilk dilimden sonraki dilimlerde nelerle karşılaşacağını bile bile... |
insan bile bile nefesini kesebilir mi? söküp atabilir mi? hızına yetişemiyorken atışlarının... doyamıyorken yaşamaya... sırf "yarın"ın gerçekleri sağolsun diye dönüp gidebilir mi? bu kadar cesur yaratıklar mıyız biz? elle sayılacak kadar değil miydi o yaratıklar... ben? yapamam... insan bile bile gidebilir mi... tebessümü köşede bırakıp inebilir mi iki kişilik yolculuktan istifa verebilir mi... insan bile bile öldürebilir mi... kahkahalar atan turuncu yumiyumları... iki elinin avuçlarının arasına alıp sevdiği. kelimelere sığdıramadığı. anlatamadığı kimselere. böylesi bir sevdadan geçip gidebilir mi... öldürebilir mi insan.. olmamışcasına devam edebilir mi yoluna. yaşamamışcasına... aklına gelmeyecek mi... içine düşmeyecek mi... yoldan geçerken tesadüfler boğmayacak mı nefesini... kaldırımda dururken şehir hatırlatmayacak mı... bu kalp sevmiş adını kazımışsa en derinine... nereye söküp atsan... yine de onun için atmaya devam etmeyecek mi... ve yorulduğunda... ölmeden.. çürümeden.. gitmeden "iyi"den... son sözü yine "o" olmayacak mı... tüm olumsuz bilinenlerle... tüm dayanılamaz bilinenlerin dansı mı bu... nedir? şehir neyi okur neyi izler??? nedir çocuk senin derdin?? |
iftar sofrasında rakı bi hayat yaşıyorum ben amca... sancılı geçiyor burda geceler rüya müya görürdük eskiden, şimdiler de o da yok biliyo musun? sek uyuyorum, susuz uyanıyorum... aşk diye bişey varmış sizin zamanınızda; anlatırlardı kıyısından şöyle bi ayağımı soktuğumu biliyorum... siz yaşar ama gösteremezmişsiniz, ayıpmış o devirde! şimdilerde herkes her bişeyini gösteriyor amca, ama ortada aşk yok! yok, yeğenin değilim amca, sözün gelişi amca diyorum sizin zamanınızda insanlar insanmış, sevdalar demli olurmuş, gözler kara yürekler mangalmış... ... bilemedin mi beni amca? ben de seni bilemedim zaten bilsek birbirimizi benim sana anlatmama gerek kalmaz hem sen "ne anlatıyo bu?" diye bakmazsın yüzüme, hem de ben sen sağır değilmişsin de beni hakkaten dinliyomuşsun taklidi yapmaktan kurtulurum... |
Susmalarımın engin denizlerinde, Kuracağım sesli cümlelerimden çok daha anlamlıydın sen. Bu yüzden kimin bulduğunu bile bilmediğim, Ne idüğü belirsiz kelimelere sığdırmaya çalışmadım seni. Kıyamadım... Öyle bir sendin ki, sessizliğe sığınışım hep bundan... Sessizlik: Sen Anlarmısın? Anlamalısın... Canımsın... |
Gel, Bir çayın deminde demleyelim acımızı Gözyaşımız ortak olsun yüzümüze Bir melodi de biz çalalım geceye. Oturmayalım hiç, Susmayalım da. Haykırışlar da olmasın umarsız Toprak bir yol üzerinde yürürken Bir adım da dün için atalım. Hüzne inat, acıya nispet Bir adım da mutluluk için atalım. Gözlerimizde derin çizgiler Yüreklerimizde izler... İnadına gülücükler saçalım yıldızlara Bir tutam da kuşlara serpelim Yeşeren türküler çığırsınlar umutla. Düne inat, birikmiş acılara nispet Bir gece çıkıp gel apansız Uzat yorgun ellerini bana Çıkalım dağ eteklerine usulca Düne inat, acılara nispet Bir çay deminde demlenip Hiç yaşanmamış aşkımızı yudumlayalım. Çık gel apansız bir gece Dilinde benim adım olsun hece hece. Dilinde aşk hece hece gel yeterki sen gel... |
Figüranlık yapılan hayat, bedenleri kullanıyor. Kullananı değil, kullandığını; bir türlü sahip olamadığını seviyorum. Her görüntü her sesten, farklıları yazıyorum; oysa tanıştıkça, yan cebine atan sizler, bir garip diye iliştirdiniz, göbek adımı. Her kadehte, kendinizden uzaklaşırken, ben kendimi bulup; her kadehte isim isim, bahşiş bıraktım. Herkes beden isimlerini ezberlerken; ben isimleri unutarak yaşıyorum.. |
Kapıları kapattım, içeride mi dışarıda mı olduğumu bilmeden hem de.. Herşeyden elimi ayağımı çektiğim bu anlarda, anahtarlarımı kendimden de kaybettim. Fazla sevinmesen iyi olur hayat.. sadece senden dinleniyorum.. Hayat! sen ne zor bir oyunsun böyle be! Birazcık güzellik gösteriyosun bu zavallıya, gözlerim kapanıyor hatta. Hani nasıl yoksul çocuk, bedava pamuk şekerine iştahla sarılır; öyle işte… sonra da tüm hevesimi ezip, ağzımın suyunu siliyorsun, canımı acıta acıta.. Gerisi zaten bilindik, hatta bir ismin de var; hayatın gidişi diye… Var gücünle ez, senden daha büyük olamam ama yine devam ederim yoluma.. |
keşkelerim oldu daha önce. artık böyle yaşamıyorum ama.. herşey içimden geldiği gibi, bu yüzden pişmanlıkta duymuyorum artık.. kendimi seviyorum. hayatın bana getirdiği herşeyi olduğu gibi ve sevgiyle kabul ediyorum. seni de... gitmek isteyenleri de sevgiyle uğurluyorum her defasında ve her maceralarında iyi dilekler gönderiyorum onlara.. sana da.. sadece arada kalmışlığı tercih etmiyorum ben. hayatta herşeyin mümkün olduğunu biliyorum. kararsızlığın mide ağrısı yarattığını da... |
Paylaşmanın asaletini hiçbir zaman bencilliğinin çirkinliğine tercih etme... Ve öyle bir arkadaş seçki, sen onun için ölümü düşündüğünde, O senin için çoktan ölmüş olsun... |
yeni yetme alışkanlıklar edindim... yeni yeni hisler betimledim kendime cümlelerden öte yalın ve yalnız... adı aşk olan iklimlerden geçtim sustum ve konuşmadım... Susmak istemediğim için sessiz kalmadım konuşmanın kifayetsiz kaldığı zamanlara şahit olduğum için sustum... içime aktı bütün yalan, dolan, acı hikayelerin acı tadı ve ben damağıma bırakılan tadın gölgesinde hep yeniden yeni yetme bir gelecek için düşledim... |
baktığın yerde gördüğün ben bakmadan gördüğüm sen farketmeden yaşamak ne büyük günah günah var mı ya da yok mu ne farkeder görmekte misin gerçekten yoksa bakmak fazla bile gelmekte mi ben sandığın karşında duran yok ki aslında orda o an kocaman hayatlardaki büyük sözler kocaman yüreklerdeki küçük düşler |
sert rüzgarlarla havalanan ve yolunu bulan insan için en tehlikeli zamanlardır sükunet anları. akım şiddetlendikçe yükselen, itiş ve çekiş arasında kalmakla dik duran, rüzgarın yönlendirmesi ve rüzgarı yönlendirmesiyle kendini bulan... bir çok kişinin dağa taşa çarparak savrulmaktan öteye geçemediği sert rüzgarları kontrol edebilen... "rüzgar ne kadar sertse, o kadar iyiyim, o kadar kendimim, o kadar güçlüyüm" diye ortalıkta caka satan... rüzgar durulduğunda ve sükunet anı başladığında ne yapacağını şaşırmış, ne sağa ne de sola gidemeyendir o aslında, ne eksiği ne de fazlası... kalmıştır kendiyle başbaşa, bir sakin denizdir gözünün önündeki, ya da çatıya konmuş bir martıdır karşısında... evinden mi uzağa düşmüş yoksa kendinden mi bilmez ama, nefes alamadığını farkeder onu kamçılayacak rüzgarları olmadan. şiddetli rüzgarlardan çıkmış olmanın verdiği hırçınlık ve yorgunluktur üzerine yapışmış olan, sinmiştir her yerine rüzgarlarının sert tabiatı. ama sakindir artık her yer... ses yok, ışık yok... nefes yok... sen, rüzgarı süren... rüzgarın gittiği anda kayıpsın. aç gözlerini. hisset o anlamadığın esintiyi... minnettar ol ki o esinti olmasa, sen çoktan düşmüştün. |
rüyamda gördüm gidiyordun kokun kalıyordu artık kokulu rüyalar görüyorum ben haklıymışsın uyku kokuluymuş akıllı çocuğum ben uyurum rüyamda rüyasız uyku isterim rüya görmekten korkarım biri ölünce rüya görmekten çok korkarım gittikçe daha mı çok korkuyorum anımsamaktan belki artık hiç bir şey unutmadığımdandır artık hiç bir şeyi unutmuyorum kokun varken ve sen gitmişken kabus sandım uyandım kabul etmeli ki.. içimden düşündüm sayıklayamazken bile sayıklamaya çalıştım. |
Türkiye`de Saat: 16:26 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2