![]() |
saçmalamalar geçenlerde sarhoş bir ruh halinde, sabahın 5inde bir arkadaşımı arayıp: "bak.. 7.. 0.. ve 8.. çok önemli rakamlar.. bunları bir yere kaydet! not et!" diye 1 saat konuşmuşum. başka bir fonksiyon yok konuşmada. arkadaşla konuştuk sabah. merakından ölmüş. neydi o rakamlar diye soruyo bana. sandım lotoda çıkacak sayılar vahiy olarak indi sana. dedim hiç bir fikrim yok. saçmalamanın en güzel örneği :D |
Bir akşam üstü Bir yaz balkonu Bir Sezen şarkısı Bir Kadın Bir erkek Bir de bir bir kayan yıldızlar gökyüzünde... hıçkırıklı bir giriş olsun bu romantikliğin üzerine -Beyhan ağlıyormusun? -Evet Ayhan ağlıyorum -Neden peki? -Sana ihanet ettim DOOOOOOİİİNNGGGG!!!! (dumur ) -Nasıl yani? -Geçen gün dolmuşta bi çocuk gördüm -eee -Ne bileyim birden ööle hoşlanıverdim biraz süzdüm bir iki dakika dalıverdim işte -eeeeeeee -Eesi bu işte... sana ihanet ettim -Bu kadar mı? -Evet.... -E bu ihanet mi şimdi? -Değil mi? ihanet tabii,kendimi çok suçlu hissediyorum aşkım.. beni affet -oooohooooo canım bu senin yaptığın suçsa beni idam etmen gerekir... -Nasıl yani? -ya mesela teyzenin kızı ayla varya -Eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee ...... ..... .... |
Ünlülerde saçmalamış; Salak olabilirim ama aptal asla.... ASENA Ben meme kanserine şahsen karşıyım.... SİNEM GÜVEN Mozart Türkiye'de konser vermeye gelirse tabi ki dinlemeye gideriz.....EMRAH Allahı size emanet ediyorum.... TANSU ÇİLLER Tüneli kaçmak için mi kazdınız .... REHA MUHTAR İsmini vermek istemeyen bir izleyici Filiz Ovar İngiltereden arıyor.... A TAKIMI Kendime ait görüşlerim çok güçlü görüşlerim var ama onları her zaman onaylamıyorum..... CORC W BUSH Polis yolu az sonra işlenecek bir cinayetin tatbikatı için kapattı....KANAL D ANA HABER Eminem dünyaca ünlü bir grup biliyorsunuz değil mi arkadaşlar....BEYAZ 23.Yüzyılı yaşadığımız bu günlerde başıma gelen bu dram...Q KIZI REYHAN Cinayetler dışında en düşük suç oranına sahibiz..... WASHINGTON D.C. VALİSİ MARION BARRY Sigara içmek öldürür öldüğümüzde hayatımızın önemli bir bölümünü kaybederiz ....BROOKE SHIELDS Fransızlar amma kültürlü ufacık çocukları bile Fransızca konuşuyor....İZZET YILDIZHAN Cumhuriyet 1927 yılında ilan edildi ......Tuğba ÖZAY Atatürk ne demiş Yurtta sulh barışta sulh ....NİHAT DOGAN Bugün 10 Kasım Atatürk'ün 64. ölüm yıldönümünü şölenlerle kutluyoruz......ELİFNAĞME |
İşte benim takımım; 1 - hayrettin demirbaş : kumbara lakaplı galatasaray kalecisi.. ismi 5 ile özdeşleşmiştir. 2- ibrahim üzülmez : beşiktaş sol bek oyuncusu.. kafasını kaldırmadan orta yapma becerisine sahip enden futbolculardan. 3- ümit özat : sparta prag ı sparta'da yenmek istiyoruz diyen şehla futbolcu... sol kanattan sağ ayakla yaptığı ortalarla hafızalara kazınmıştır...bir hazırlık maçından sonra " 3 puan aldık mutluyuz" bile demiştir... 4- fatih akyel : galatasaray' dan fenerbahçe' gittikten sonra "herkes hata yapabilir, geçmişte benim de hatalarım oldu; ama bunları artık unutmak gerek..." diyebilecek kadar profesyonel bir futbolcudur.. 5- tolunay kafkas : kendi takımındaki bir futbolcuya sinirlenip kafa atarak kırmızı kart gören yegane futbolcudur.. 6- ertuğrul sağlam : toshack yüzünden adaptasyon sorunu olan futbolcudur.. santrafor kimliğini bir kenara bırakıp stoper kimliğine bürünmüştür... kafası karışmıştır.. 7- ali eren : çirkin olduğu kadar agresif bir futbolcudur.. tekmeye kafa sokan, özverili futbolcu olmak isterken, çok kafa topuna çıktığı için kafaya tekme sokmaya çalışmıştır yıllarca.. çoğu zaman da başarılı olmuştur bu konuda... 8- hami mandıralı : penaltı atacağı zaman orta sahaya kadar açılan , toplara pis burun vuran ve kaçırdıktan sonra da "canım sağolsun" diyecek kadar kendisiyle barışık bir futbolcudur... 9- celil sağır : samsunsporlu atom karınca.. topun dibine giremediği için olduğu yerde önce topu kaldırır, sonra diker.. buna da orta denemez tabiki... maç sonrası verdiği röportajlarla gönüllerde taht kurmuştur... 6-3 yenildikleri maçtan sonra; "çok şanssız yenildik, gördünüz işte rakip altı defa geldi altısı da gol oldu" diyerek 8 defa gelse 8 gol mu yiyecektiniz o zaman dedirten insandır... resmi sitesindeki özeçmişinde geçen " futbol kariyerimde şu ana kadar 32'ye yakın gol attım." cümlesindeki 32'ye yakın gol atmak ifadesi bu durumu açık seçik ortaya koymaktadır... 10- hagi : bilakis taparım... 10 numara gördüğüm zama aklıma sadece hagi gelir.. bunu hak ediyor ama... 11 - HAKAN ŞÜKÜR : torinolu duygusal corvette... |
sergüzeşt.. macera demekmiş.. "ser güzel" olunca yapılan olsa gerek.. kerahat vakti gelmeden "ser hoş" olmak.. maceraya atılmanın tam vakti, saatleri bir saat ileri, 3 saat geri alalım ve ayarlanalım o vakit... eğer kabul edersen görevin çok seri hareket eden katilleri suç üstü yakalamak.. faili çok meşhur bu cinayetlerin, maktulu ben.. dokuz yerimden boğdular beni...nefes alamıyorum.. seri maktul olabilmek, aynı çukura birden fazla "birden" düşebilen eşeklere yapılan "eşşek şakası"nı kaldırabilmekle başlar... seri maktulum; katillerin ortak özelliği benim, aynı köşeden gol yerim.. ike shorunmu gibi her golden sonra gülerim.. |
Bir gazetenin sana köşe yahut yarım sayfa vs ayırması lazım hakan; okudum hepsini ve çok eglendim neredeyse pakize suda tadında bir mesaj olmuş |
her üç kişiden beşinin futbol ceo (siyo olarak okunur, her ne kadar amiyane bir hitap gibi görünse de bilgi, beceri ve tanrı torpili ister, tanrı adminse bu arkadaşlar moderatordur... örnekten de anlaşılabileceği gibi sanaloğlu Ben Wade beyy heyy heyyy nidalarıyla parantezi kapatmak isterim.. lakin bu parantezin içi çok rahat, biraz daha yazmak isterim.. ferah feza bir parantez... tez-antitez-sentez-parantez- patantes-düşürüyorum öyleyse şakacıyım diyerek parantez içindeki konuya tekrar dönmek isterim.. başka bir parantez mi açsaydım yoksa, neyse hiç uğraşamayayım şimdi... nerde kalmıştık, ( dayanamadım açtım bir tane daha şimdi ne demek nerde kalmıştık, bir arkadaşımıza tatil için önerdiğimiz yerin adını unutunca sevdiceğimize sorduğumuz sorudur bu "nerde kalmıştık?" ) en son siyo demiştim okuyunca hatırladım... "siyo naber, sölediğin maç yatırdı kuponu" demek gelir insanın içinden ama siyo aslında bambaşkadır, bir bilendir..ilk parantez vardı ya, onu kapatıyorum şimdi, son içkileri alacaksanız alın..derken bir parantez daha açmak istedi tantanalı klavyem.. bu ne demek peki, son içkiler.. allah muhafaza saddama sormadılar böyle soru, bu gece son gecemiz... son içki de genelde "solo"dur masadakiler için.. spektaküler bir fondip veya kadehe rövaşata ile bitirilebilir... neyse bir parantezin daha sonuna gelirken yapımda emeği geçen bütün yarım dairelere teşekkür ediyorum... () bir dakika bunlar yarım daire değil ki... kutuplardan basık değil, ekvatordan da şişkin değil.. ve hatta tam tersi.. çok enterasan.. neyse parantezin bir kenara bırakalım hatta birden kapatalım ) - parantezi görmemezlikten gelirsek- her üç kişiden beşinin futbol ceosu olduğu güzelim topraklarda beklemek sağ veya sol bek gibi hareket etmek değil tam tersine çakılı oynamaktır... bekleme salonları vardır, haftada 3 gün bir diyetisyen ve bir nalbur konrtolünde beklersin bu salonlarda... ya da ismine takılır, bekleme yazdığı için beklemezsin kurallara uyan her insan gibi... nerden nereye değil mi, bu gün bekleme salonunda yanımda oturan teyze saçmaladı, sadece onu paylaşmak istemiştim oysaki... iş görüşmesine gittiğim şirket gayet havadar bir bekleme salonuna sahip değil belki onun yarattığı baskı teyzeyi gerdi, bilemem, irdelemem.. ama kırılırım elleri öpülesi teyzenin beni yok saymasına, görmemesine... oturduğum sanırım dört sandalyelik bankta - tamam konu gereği saçma bir anlatım oldu, hem nerem doğru ki - bir tek benim yanım boştu.. şaka şaka, böyle birşey olmadı, all this pain is illusion şarkı sözü ne kadar da iyi denk geldi bu cümleye.. neyse efendim işin özü şudur ki, teyze oturabileceği tek yere oturdu, önünde bekleyen ben yaşlardaki torununa ısrarla sen de otur sen de otur diye baskı yaptı nedensizce... torun da çaresiz bu ısrarların bitmesini istedi, ama konuyu değiştiremedi... kaplanla burun buruna kalan bir ceylan ürkekliğinde gözlerini kaçırdı, dudaklarından "böyle iyi bütün gün oturuyorum" kelimeleri döküldü... sanki teyze bütün gün ayaktaydı da özellikle oturmaya gelmişti.. oturmaya mı geldik haydi hobareyy diyerek bir osmanaga patlatmak istedim ki güvenliklerin beni tartaklamasından çekindim oturdum yerime.. zaten oturuyordum pekiştirmek istedim.. çünkü bu oturma artık son oturmamdı... teyzenin "sen de otur, sen de otur" ısrarları bitmek bilmiyordu.. sanki kulağıma eğilmiş, gelinim sana söylüyorum kızım sen anla diyerek dolaylı yoldan beni kaldırmak istiyordu.. ama neden ben.. işte o anda gördüm acı gerçeği... sırasıyla ben, teyze , karı, koca oturuyordu... evet ben yalnızdım.. tektim.. ve yine fazlaydım... teyzenin torunuyla oturması aile saadeti demekti, oysa ben tek sayıydım... bir başıma birimi alıp kalktım yeter diyerek, teyze beni sindirmişti.. kalktım usulca yerimden baskılara dayanamayan, süngüsü düşmüş asker gibi... |
kelimelerinen derinlerinde yatan ölüler gördü bu gözler. Sarmaşıklar arasında gizlenmiş örümcekler kırılgan kol bacaklarını uzatsınlar mıydı herşeyi göze alıp .ya da ne önemi vardı bu yolda gerekirse ölmenin...arabeskin tanrılarında buldukları ezilmişliklerinin gizliliğinde dinler göründükleri mozarth ya da bach kulaklarındaki pası temizleyemezdiki...yarın uyanılacak günün havasını bazen bilemezlerdi..metoroloji yanıltabiliyordu bazen kendine güvenenleri...o yüzdendir ki bir bahar gününün akşamında bagajlarında bir kazak hep bulunmalıydı..soğuktan korkanların.. |
çerçeveden çıkıyorum bu sefer --------------------------------------------- boşver mi diyorsun? kaçıyor musun aşktan hala koşup insandan insana hayatı bırakıp tabağında boşver mi diyorsun kanasın için acıyor mu hiç bazı bazı cesur musun gözünü kapadığında sımsıkılar mı kıpmıyor musun boşver mi diyorsun kanasın biliyorum artık çok zor çok kuracak yeni bir hikayem yok yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle yavaşlıyor ama durmuyor dünya zaman kimseden değilken yana gitmiş herkes evlerimiz bomboş boşver mi diyorsun kanasın batmadık ama su alıyoruz hala hisssetmeden basıp toprağa tuz basmadan yaralarına boşver mi diyorsun kanasın biliyorum artık çok zor çok kuracak yeni bir hikayem yok yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle alt üst olmuş coğrafyamda cebinde bozuk paralarınla kendi mezarına selam durup boşver mi diyorsun kanasın biliyorum artık çok zor çok kuracak yeni bir hikayem yok yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle |
Bazı şeylerin çok basit ve yalın ifade edilebilecegini düşünüyorum .. |
Eline sağlık |
'Uyan artık uyan' -Düşler tek gerçeklik demiş Poe,rahat bırak beni '(tanımlanamayan sesler)' -Acıktın sanırım.. '(tanımlanamayan sesler yüksek desibelde)' -Sus! 'Umut bile umutsuzca geliyor artık sana..' -Sen,ben dediğin biziz biliyor musun?!' 'Tekil,çoğul kişilerde kaybolmuşsun tatlım kayıpsın,karanlıksın..' -Biliyorum,bildiklerimi söyleme bana 'Bilmediğin ne var bilmiyorsun ki..Sana yeni bir sen lazım..cesur olan bir sen..' -Cesurmuşum eskiden.. |
Hamamlar ikiye ayrılır! Erkek ve kadın olmak üzere. Hatta farklı günlerde güzide hamamlarımız ayrı günler yapmaktadırlar. Hamam deyince ayrıca aklıma Şener Şen ile Kemal Sunal'ın Tosun Paşa filmindeki hamam sahnesi geliyor. Pot kırmalara teşne çakırkeyif yüreklere serpilen "Hayır" cevabıdır güzel denen şey. Hem o saatte bizim hamamda ne işimiz var? Ayrıca hamam dediğin yer sıcak. Her ne lebıran jeymsse efenim. Sözlerime burada son verirken hanımefendi için yazdığımı belirtir O'na layık olamasa da bir şiir ile son hitabımı yapmayı arzular şelale menkıbesinden ederim/yaparım/dikerim/dürterim... spor kıyafetlerle cahideye girmeye çalıştın mı hiç? gırand çerokilere bakakalıp "neler oloyor?" dedin mi hiç? herkeŞlere gider yapıp "olur o kadar canım nasıl olsa merdiven gibidir bu kendini mütemadiyen şiir zanneden şiir" gibi yorumlarda bulundun mu hiç? yaa hanımefendi... ne başlıklarda ne baharda tat mı kalmış ki, bizde de kalsın... baharlar bile çocukluğumuzdaki gibi değil...koşmaktan yorulup kafamıza ucuz gazozları dikemediğimizden belki de.. ayrıntıları, detayları, dokuları özlemedim desem...haksızlık etmeyeyim kendime...özledim! |
yatağın başını pencereye, sağını duvara bitişik nizam konuşlandırırsan solundan kalkman kaçınılmaz olur... ben bugün bunu gördüm.. oysa yapılabilecek başka bir tercih daha var, her zaman olduğu gibi.. mekik çekermişcesine harekete başlasam, başım ağır gelse ve "kemiksiz" diye tabir ettiğimiz atletik bir vücuda sahip olan nadia comenachi gibi mekikten taklaya geçsem.. ve hareketimi tamamladığım zaman dolabıma selam versem... aletli olur artistik olur cimnastiğe meyilli olsaydı bünye neden olmasın diyorum hala.. yataktan solundan kalkacağına on puan al... gel gör ki artistik cimnastik namına dilimi burnuma bile değdiremiyorum..neden.. çünkü atlet giymiyorsun ya ondan... hasta olursun atlet giymezsen.. bronşit, grip, nezle olursun, atletik olmadığın için güne sol yanından başlarsın... işlerin ters gider ve kronik psikopat olursun... tersinden yıkamak güzeldir... bir takım harf ve işaretler kaybolmaz, solmaz tshirt üzerindeki; bu sayede vermek istenilen mesaj hedef kitleye sağlıklı bir şekilde ulaşır.. burada önemli olan sudaki kireçtir... allah muhafaza rezistansı kireç bağlarsa, direnç gösteremezsiniz kirliliğe... tersinden yıkamak güzel ama tersinden kalkmak öyle mi.. genellikle sol taraf olduğu öngörülen bu taraftan kalkmamak için yatağın sağ cenahını duvara yaslamanızı salık veririm...ya da hiç kalkmamanızı.. |
cok güsell ... |
Tüküren hayvanın adı neydi.. Hah... Lama.. Lamalarla devekuşlarını severim.. Neden diyecek olursanız.. Devekuşuna neden boynun eğri diyer sorarsan ukala ukala sana cevap vermez...Öyle bakar..Elinde bayat ekmek varsa onu gagalar sadece... Lama da zaten devenin akrabasıdır ama çok da eğri büğrü bi tip değildir..Samimi dir (dir burada dahi anlamında olduğu için ayrı yazdım düzeltmeye üşendiğimden değil) Ukalalık yapmaz ama ukalalığa çok kızar... lama..lar (lar da burada çoğul dahi anlamında) kendi aralarındaki bazı dingil lamaları cemiyet hayatına sokmaktan imtina ederler doğal olarak.. Tabii serbest dalgalı kur rejimine devam etme konusunda ortak fikir birliğine sahip partiler, ekonomik program açısından farklı söylemler geliştirme mevzuunda başarısız addedilebilirler...Ups..Şu televizyonun sesini kısayım bi dakka.. Ne diyodum... Haa evet sonra aşifte bana dedi ki.."ben BMW den başka arabaya binmem... Hummerin nesi var canım...manyak işte... .............Ups ne lamalardan mı bahsediyordum... Hadi len ne laması saçmaLAMA.... |
çok komiksiniz haaa :D |
bende saçmaliyim :D Tir tir dondum :D Kafayı delirmiş :D |
http://img104.imageshack.us/img104/7515/lamadd7.jpg http://img387.imageshack.us/img387/2903/lamasfd1.jpg Kameraya bakmayın, artistik poz verin biraz. ayrıca arada sirada gülümseyin. Devamlı şaşırmış lamalar görmek istemiyoruz. lamanın şaşırmayanını istiyoruz. Yaşasın saçma lamalar. |
küresel ısınmaya değil birasal ısınmaya sözüm; ver elini nişantaşı diyerek hoyrat gönlümü eğlendirmek istediğim o puslu ve nemli günlerin güneşi; dediğim o ki, insanın içini kıpır kıpır eden şarkılar vardır ya, hani bir yoldan geçerken, hani köprü trafiğinde durup kalkarsın ya birden, hani emniyet kemerini takma telaşı duyar ya insan ivedilikle trafik kolisini görünce; işte böyle günlerden biri daha biterken, ey aşk nerdesin güzel yerdesin sen her yerdesin tamam da nerdesin? sözleri kaşlarımın arasından domdom kurşunu ile girdi, bütün nöronlarıma zerk etti coşkuyu.. nörüyon lan dedim içimdeki kıpırtıya.. ama adı kaybedenler kulübü, tıklım tıklım ağzına kadar dolu, kaybedenler kulübüne girmek üzereyken iri kıyım bir amcam tuttu omuzumdan.. sen yeterince kaybettin mi kendini diye sordu.. hayır bir tanıdığa bakıp çıkacaktım zaten, girmeden hafiften güzel olmuştum.. malum bir votka saatlerce dans, nakit kayıpları görmeyecek kadar cepten tüketmiştim zaten.. haciz edilmiş 3+1 gayrımenkuldu.. kimi karıncıkları dolmuş sodaya hasret, kimi kulakcıkları sağır.. velhasılı kelam ey aşk nerdesin.. dur dedi bekçi baba benim, bu aldığınız hava adem döndü sonra havva’ya hımm ne güzelmiş bu elma adem bilmedi düşündü sonra elma değil bu yediğimiz galiba ayva bahar meyvesidir ayva, yediğini anlamazsın zaten.. sonra gelir tadı.. zor işlermiş zar 1-1 gelmiş, tan ağarırken ten istemiş.. hep yek derken sek içmek, otururken değil de kalkınca fena yapar bünyeyi.. kalktığın mevsimlerde ortakulak-çekiç-örs-üzengi ve yarım daire kanallarından bağımsız bir denge kurarsın, kalktığın mevsimler seni "o" hale getirir... ama gel gör ki; üzerine oturduğu nahiyesi ile dağları devirmeye muktedir olan bünye, dünyanın uzaktan kumandasının üzerine oturduğunu ancak ses çok çıkmaya başladığı zaman anlar.. ama o anlama süresinin başında aptallaşır.. baktığı ekrandan değil de başka biryerden gelir sanki ses.. o değil de; birasal ısınma diyorum.. mavi gezegeni tehdit ediyor.. buna bir sorun bulsun devlet |
"hiçbir aşk öncekinin, sonrakinin aynısı olmasın, her aşk, her macera, yeni, farklı, yaşanmamış, tahmin edilememiş bir hikaye olsun. daha önce yazılmamış, daha sonra yazılamayacak olsun. bütün karakterler saçmalasınlar içinde. bütün saçmalıklar gülümsetsin kahramanları, canları yanarken, saçmaladıklarını bilerek saçmalasınlar. hiçbir kural olmasın gönüllerinde, hiçbir beklenti durmasın önlerinde. Yoksa kimsenin umurunda değil, herkesin yaşadığı aşklardan birine bulaşmak. yalnızlık, her şeyden güzel. yalnızlıktan daha güzel bir keyfin keşif yolculuğuna katlanamayacaksa gönlün, boşver zaten." - armando diego maradona / arjantin bahçevanlar derneği çaycısı |
mak danılds ın hepi miil larına sardım çünkü şrek oyuncaklarına kafayı taktım içim rahat etmeyecek seriyi tamamlamadan eşeğin o komik duruşu çıkmıyor aklımdan aslında karşıyım mak danıldsa sağlıksız yemeklere de kapitalist dünyaya da ama olmuyor istesem de kimse gelmiyor beklesemde |
Fish and chips... Hiç yemedim... Balık severim...Levrek, Çupra, Kılıç, Kalkan, Yanlız islami usüllere göre tutulması lazım yoksa mekruhtur... Yani bi kere balıkçı abdestli olacak... Oltayı besmeleyle atacak falan... Zaten Bayramda da koç kesmek yerine lüfer dağıtmalı.. Ayıp oluyo öööle uluorta katliam... Teksas katliamı halt etmiş.. kötü kokuyo sokaklar... Kavurma yerine tereyağında Jumbo karides mesela.. öfff canımçekti yine |
işte bu kapı işte bu sapı daha nasıl olur ki aşkın ispatı... kartal ve pendik gittik gittik geldik... yeni bir sözlük edindim; alfabetik değil kronolojik.. ve genel geçerliliği yok bilakis gayet kişiye özel.. yaşanılan olaylar sonucunda elde kalanı özetlemek amacıyla hazırlanmış... ama son sayfalarında baskı hataları var.. onlarca cümle var "=" eşitliğin sağında.. ama onları karşılayan tek kelime yok sollarında... yaşamak değil de yaşarmış gibi yapmak, aşklaşmak ve bilimum golgi aygıtları.. hastaneler; şifa kapısı; umut fakirin ekmeği.. pasta yesinler ekmek yoksa... pastaneye gitsinler.. tam olarak konuya giremedim ama başlık müsait bu tip vakit kazanmalara.. kaç kilo lazım aşk apla, yeni geldi hormonsuz bunlar, hem bir avuç tuz alıp koşmak serbest... aşklara takke.. takke düştü kel göründü.. endoplazmikretikulumlarında cerahat olan bireyin konsultasyonlarına devam edelim de aşık olsun bari... bu başlık altında kocaman kalın kalın yazmalı aşk diye, daha büyük saçmalama mı var... ve sonuçsuz bir anlam yükleme telaşı yaşasak... öykündüm sevdiceğim mecnuna leyla sen imişsin bihaberim sayısal öğrencisiyim.. kalp dediğin kas.. bu sevimli domates parçasından çok farklı... kan pompalayan, 3+1 dört odacıklı bir mesken.. pompalaya pompalaya.. yetmez bir de ok geçirelim içinden, yay gibi gergin sevdicekten fırlayan.. din gibi, bireyin inanma ihtiyacı... hani bir kolaycılık, rasyonel düşüncenin belinin altına vurma, kanun boşluğu bir nevi... - neden abi böyle yaptın.. - ne biliyiim olm ya aşığım ben.. güzel.. o aşk dediğinizin çekirdeklerini çıkarın da reçel yapın.. kışın enerji verir.. hani derler ya her rengi boyadık bir fıstık yeşilimiz eksik.. neyse ya, o da olur.. oda olur misafir olur.. :elefant: |
mey gibi her bir haramın sekri olsaydı eğer ol zaman malum olurdu, mest kim, husyar kim... bilinmeyen kelimeler sekr : şarhoşluk husyar : aklı başında okuduğumuzu anladık mı? her meyde sen o sende bir dem her dem dem sen denden alt alta gelen üst üste biriken yan yana yazılan yana yakıla okunan bıkmadım seni tekrarlamaktan yoruldum ama yazmaktan denden gittin benden... mey soluk, nefes demek içe çekilen mey zaman, çağ demek gelip geçen mey içki demek adabıyla içilen mey koku demek günaydın demeden öpülen mey sen demek her yerde meyhane kendi ekseni etrafında dönen hadise... |
biliyorum artık çok zor çok kuracak yeni bir hikayem yok yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle teşekkürler... |
ekmeği,şarabı,seni ve beni;fikrimin ince gülüne bulayıp en lezzetlisinden bir sehirlerarası otobüs yolculuğundan vazgeçen yöresel,gayet kişisel bir iç hesaplaşma şiiri yazmak isterdim sevdiceğim ama zamanın önünde duran yaşama sevincim,hayat doluluğum ket vurdu bu kafası karışık yoğun hislerime ve akabinde gelişecek yazma eylemime. |
naytmeyr bifor kırismıs mı yoksa sımels layk tin sıprit mi? gezici mobayl bir saçmalama istasyonuyum yanında,yamacında,dizinin dibinde,dertlerin en gücünde,gece ayazında belki sabah ezanında.ey vücut iklimimin kimyası,şeker dünyası. ne zaman kalbimin kırıklarını aldırmaya gitsem ruhumu portmento da unutuyorum ve geri dönmeye üşendiğimden umursamaz bir kararlılıkla kalp kırığı alma müteahhasısı absolut abi'nin yanında alıyorum soluğu.Geri döndüğümde üşüyor,üşütüyor ruhum hastalanıp karanlığa düşüyor..karanlık-döşek yatarken elinde sıcacık bir ezogelin umuduyla kapımı çalmanı bekliyorum karşı komşummuş gibi ya da nanehuzur kaynatmış da soğumasın diye tatlı bir telaşla hareket eden annemmişsin gibi.her neyse..neyse...öperdim ruhunu ama sana geçsin istemem aşk virüsüm gerçi eminim her sonbaharda tıyniyetsizlik aşısını ihmal etmiyorsun ama yine de belli olmaz ..üzülmeni istemem..öpmeden,üzmeden,üzülmeden uzaktan öperim ruhunu bi yandan yanağımda kurumuş gözyaşlarımı suda eritip karıştırırken. |
( aşağıdaki saçmalamalar ithaldir. Yiğit Özgür'e teşekkürler, seviyorum seni abi ) babam mali müşavirdi, annemse ev kadını. sonra annem mali müşavir oldu, babam şoför. ben doğduktan sonra babam işi bıraktı, annem ağaca çıktı. ağacı teyzem kesti, teyzem suya düştü. suyu inek içti, annem dağa kaçtı. şaşkınlıktan hepimizin çanak çömleğinin patladığını hatırlıyorum. boş zamanlarımda sinemaseverleri döverim .Çünkü çok severler sinemayı. kimse beni o kdr sevmedi.. bazen dünyaya bir timbör tın, bir akina temizhawa, bir firensiz zort hoppala hey olarak gelseymişim ne güzel olurmuş diyorum iki kere evlendm. bu evliliklerimden iki tane karım oldu. ikisi de kız. isimleri vildanla burcu. boşandıktan sonra anneleri onları görmeme izin vermedi. ben de okey dedm. çat pat ingilizce, nay nay almanca bilirim. derdimi anlatacak kdr italyanca, sevincimi paylaşacak kadar ispanyolca bilirim. bu arada japoncayı söküp farsçaya takmak için uğraşıyorum... -------------------------------------------------------------------------- -Başın sağolsun Kadir Abi baban ölmüş.. -Evet sorma çok ani oldu beklemiyorduk. -Nerde şimdi? -Bilmiyorum, aniden ölünce şaşırıp tuttum attım dışarı. -Ne -Annecigimin de kalbi dayanamadı, Hoop onu da arka odadan degaj yaptım.. -Oo-oldu abi, gidiyim artık ben.. -Dur kapıya kadar bi geçiriyim.. not: üstteki iki adet saçmalama Yiğit Özgür'e aittir, eee biliyorum nolmuş aynı nottan en üstte de varsa |
Klavyenin içini temizlerken düşünecek çok vakti oluyor insanın...gariptir ama gerçektir...kulak temizleme çubuğu icadıyla daha verim alınıyor nacizane tavsiyemdir.o çubuk düşüncelerinize katkı da bulunmuyor sadece yanlış yerde kullandığımdan öyle bir anlam çıktı sanırım...demek ki klavye temizlerken düşünmeye çok vaktim oldugundan ve bu vakti olabildiğince iyi değerlendirdiğimden yani fazlaca düşündüğümden olacak,cümleleri böyle yanlış yerde kullanıyorum.en iyisi mi siz günlere bölün bu temizlik işini..ya da klavyenizin üstünde tost yemeyin...İlla yiyeceğim diyorsanız da üstüne bir gazete serin ya da tabak alın altına...Benim gibi Erol Taş edasıyla girişmeyin..ki eminim Erol Taş'da rol icabı öyle girişiyordu o tavuk butlarına..normalde sanmıyorum öyle yesin eş,dost,aile arasında..gerçi filmde,haydut arkadaşlarının yanında yemeğe öyle abandığından aile ortamında nasıl yediğini kestirmek güç...ama yok yahu film icabı işte...hem bir keresinde Cankurtaran' da ki kahvesinde görmüştüm çay içişini gayet normaldi.Hem ayrıca o sadece filmlerde öyle kötü adam rolündeydi gerçekte öyle değildi ki.Seni seviyoruz Erol ağabey...Senden sonra hiçbir iyi adam kendinden nefret ettirecek kadar kötü adam rolünü iyi oynayamadı...Mekanın cennet olsun |
coca cola özütü kadar gizemli,bulvar gazetesi kadar açık-saçık,hiro nakamura gibi sempatik,filiz akın kadar naif,don kişot kadar kararlı,hatıra defterleri sahiplerinin kalbi kadar temiz,cemil ipekçi nin arkadası kadar çok özel,5.element filmi kadar eğlenceli,intel çok çekirdekli işlemci kadar modern,comic sans yazı tipi kadar kendine has,radyo eksen kadar şehirli,camel soft kadar karizmatik,TSK kadar güvenilir,evcil hayvan kadar sırdaş bir insan evladına denk gelirsem 'uzaylı mısın layn sen...azcık insan gibi ol...ne bu böyle mükemmel mükemmel geziniyorsun ortalarda' diyerek kovalarım.. |
ağlasam ken taç diz mısralarıma" şair burda bayrağa seslenmiş... okuduğumuzu anladık mı sorusuna cevap vermek için en az beş soruya daha cevap aramakla geçti çocukluğum...bayrağa seslenen bir adamı anlamayı öğrendim... dokunmaya çalıştım gözyaşlarına..gözlerimi kapatıp dinledim.. meydan dayağı yedim larousse sokaklarında..gördüm acının en lavaş ve yavaş halini...ama yılmadım sevdiceğim saçmalamaktan... ki o, en çoban salatada ufak bir domates parçasını gözüne kestirip tek bir çatal darbesiyle alma hüneridir benim nazarımda.. "mala" yardımı ile "sac" levhalar üzerinde sıva ustaları nakış gibi işler, el emeği göz nurudur... emekli çeyiz sandığıdır... ve bütün yaşanmışlıklar gibi ek****** bu cümleler de... sevdiceğim ; "herşeyi yaparak, sakın ola beni aldatmaya kalkma... yalan söyleyerek hem beni, hem kendini aşağılama, bir paçavraymışız gibi.. buseler küçük olur ama yaratırlar sevdayı... gözler, bakmaz ama saklayamaz yalanları..." derken gözümün önünden geçti film karesi gibi aşk hayatım.. dört köşesi olan herhangi bir dörtgenden farklıdır kare, eşit mesafedeki kenarlarıyla sosyal adaleti anlatır bu film... ve maalesef sen de herkes gibisin... |
İşte size vücudunuzu forma sokacak mucizevi elektrik süpürgesi.... Ünlü atlet ve tasarımcı MR Muscle ın en son buluşu olan bu makina....Eliptik çaydanlığı sayesinde karın kaslarınızı çalıştırırken aynı anda da halı yıkar....Evinizi maytlardan kurtarır...Tek yapmanız gereken arkasındaki saç kurutma makinasının fonksiyonel düğmesine basmanız.... İşte gördünüz mü bir taraftan karnınızı tırrrrrrtlatırken bir taraftan da halınız yıkanıyor....Tabiii bir süprizimiz daha var...Eğer saçlarınız ıslaksa arkasındaki kurutma makinasını da kullanabilirsiniz... "Yaaaaaa benim acaelem var hemen kilo vermek istiyorum!" Diyosanız o zaman şunu dinleyin "elektrik süpürgersinin hortumumun ucuna eklediğiniz aparatla liposuction da yapabilirsiniz... Tüm bu aksesuarlarla birlikte bu mucizevi alet saaaadece 99 Euro!.... |
" açılın ben doktorum" diye bir ses yükseldi arka sıralardan... saplanan broş epidermisi geçmiş, rektuma dayanmıştı... tıp dünyasında "duodenum fortlaması" olarak bilinen bu duruma , halk arasında kısaca "oha" deniyordu... ciddi bir "oha" vakasıydı ve kendisini doktor olarak tanıtan kişi herkesin açılmasını istiyordu... hemen bir keser çıkardı pantolonunun arka cebinden... keserin ağzını broşun epidermise temas ettiği yere iyice yerleştirdi ve ani bir hareketle keserin sapını hızla kendisine doğru çekti... manzara ne natürmorttu, ne de perspektif elektrik direklerini içeriyordu... kurban bayramı öğesi "kan"dan başka ne olabilir ki, "cannes" olabilir diyenleri buradan duyar gibiyim... onların ben gündüz akıllarına, gece rüyalarına gireyim... |
Periler şahitlik eder mi ki susamışlığıma?... En ücra bendeki umutsuz bekleyiş sebesiz değildir aslında... Taaki zirvenin tatlı sarhoşluğuna kapılanda sendeki ben... Kahreder o zirveden yuvarlanmak zifiri boşluğa.. İstesen de var olamazsın bazen.. Madem öyle satarım ben de bendeki seni bir çırpıda... BU yazdığım akroştiş midir nedir Petkim’ AŞ ye ithaf olunur... |
Akvaryum balıkları ne güzeldir... Japon, Lepistes, kılıç kuyruk.... En çok balık dövüşlerini severim ben.... Abii bi lepistesler var...aklın durur...çeneleri 2 ton basıyo...Pirannaa hallt etmiş yanında.. Saahabını bile parçalıyomuş...hergeleler... Ama tabi bunları anlatıyom diye balıklara korkuyla yaklaşmamak laazım...Aslında nasıl eğitirsen öööle davranıyo hayvancıklar.... Bak mesela köpek balığı dersin di mi... Abi yavruyken aldım koydum baçççeye bekçi diye... Hayvanı bi görsen..3 gündür klübesinde öööle yatıyo...Ne hırçınlık ne bişey... Aslında halsiz de biraz gaaliba... yoksa bu veteriner hastalıklı hayvanı mı kakaladı bana... Kanlı ishal mi bu len yoksa... Bak görüyo musun?...Mısır çarşısından almam bi daaa... Zaten 3 ay önce de ordan papatya aldıydım...eve getirdim.. 3 ay sonra eşşşek kadar Doberman oldu... Apartmandan attılar....Ben de naaapim gittim bizim ordaki özgürlük parkına diktim heyvanı... Arada gidip suluyorum....Ama bana da havlıyo heylaz... OOoooo papatya yüzümün haaaaline bak... Seninle kim koşacak.... Ulan BU balık öldü mü ne.... Karabaaaaaşşşş gel oğlum....gel bak sana çekirdek vericem..... |
naptın yaa.Ne saçmalamışın bu kadar :D |
Türkiye`de Saat: 08:35 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2