![]() |
SAVASCININ DÜSÜNDÜGÜ TÜRKÜ Sen ölürsün de yapamazsın bunu Öldüremezsin bataklıkta kayık yüzdüren Sabahların altın saçlı çocuğunu Kimseyi umudundan edemezsin Toprağa ekemezsin ölüm korkusunu Sevinçleri kökünden sökemezsin Değirmende kimsesiz bırakamazsın unu Sen ölürsün de yapamazsın bunu Vuramazsın kıyıda uzakları gözleyen Sabahların gül yüzlü çocuğunu |
SENİ ÇAĞIRAN TÜRKÜ Onlar savaşçıdırlar sabah akşam İnançlar örer umutlarından Ellerin karanlıkta üşüdü gir içeri Saçların yıkandı soğuk yağmurda Gel sobanın yanına sokul da Al eline sıcak kestaneleri Kuş masalları anlat Acıyı katık etme duruşuna |
SENİ DÜSÜNDÜGÜM TÜRKÜ Benim bir canla sevip bin özlemle andığım, Bari gölgeni bırak bana Su çiçeklerinin en güzel yanları budur, Giderken gölgelerini verirler suya. Güz akşamları dal kıpırdamazken, Suda halkalanan gözleridir Sen de gölgeni bırak bana. Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim, Güzelliğini burada ince ince aratma. Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi Birdenbire bir şeyler bırak. Birşeyleri soğut, birşeyleri yak, Dağıt birşeyleri, birşeyleri kur. Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim, Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa En azından bin yılda arayıp bulduğum, Bana aşk şiirleri yazdırma artık Beni burada gölgen gibi bırakma |
SESSİZ AKSAM DÜSLERİ Bembeyaz akşamlara çıkmak Deniz kıyılarında ya da dağ başlarında Daha doğar doğmaz sarhoş Pırıl pırıl bir günden Akşam gelin gibi süzüle süzüle Yamaçlardan ağır ağır inerken Seni duymak, seni sevmek, seni okşamak Seni konuşmak ve seni susmak İlk karanlıkla birlikte erkenden Senin hazırladığın sofraya oturmak Senin yaydığın çarşafların üzerine Uzanıp uzun uzun düşünmek seni Dünyayı yepyeni güzelliklerle Yeniden yaratır gibi Elinle kapladığın yorganı örtünüp Seni duymak, seni düşünmek, seni bulmak Haritaya yeni bir ada yazdırır gibi Her yanını, herşeyini öğrenmek Saçlarını, boynunu, sırtını, belini Kollarını, omuzlarını, dizlerini, ayaklarını Hatta ayıp olmasın en gizli yerlerini Yanı baştan sona seni ezberlemek |
SEZGİLİ ŞİİR Önce bir sancı olur sonra bir duyumsama Sonra günler kaygılı duruşlarla İnce yağmurlardan seni alır getirir Birlikte özlemek bekleyişlerin Sevinçlerle duyurduğu sezgidir Güçlü bir direnme biçimidir biraz da Süzülür geceden damıtılan ışıkta Aşklar işte bu özlemden oluşur Gerçek ve haklı savaşlar da Önce bir seziş olur sonra bir duyumsama Sonra bir esinti ta deniz içlerinden Bir akşamda beklenmedik bir yazla Bir boşluğu sevdaya dönüştürür |
UCURTMANIN TÜRKÜSÜ Uçurtmam geceye takıldı kaldı Gece onu kapkara etmiş midir Ya da götürmüş müdür uzaklarda Sinsi sinsi parlayan bataklığa Uçurtmamı gece yitirmiş midir Gece uçurtmamı pisletmiş midir Bırakmış mıdır tankların altına Çirkin uçaklara vermiş midir Götürün demiş midir onlara Çocukların sevincini yaşatan Hiçbir şey kalmasın buralarda Baba gece uçurtmamı ne yaptı Buraya koymuştum götürdü mü Yoksa rüzgârlara verdi de Onlar da olmadık bir yere mi bıraktı |
UNUTULMUŞ BİR AKSAMIN TÜRKÜSÜ Yalnızlığın üstüne incecik bir beyazlık Örtüsü örttü karlar Şimdi kar tanelerini kocaman rüzgarlarda Eğiriyor kemanlar Aramasan da olur bozuldu büyü Aramasan iyi olur kar başladı Uzun günlere çok var Az önce doğan gün aydınlanmadan Kararmaya başladı. Ben bu karlarda sessizce eskidim Kemanlar arka çıkınca sessizliğime Göz gözü görmez kemanlar Yokluğunu adınla çalmaya başladı Yalnızlığın üstüne koyu bir korkusuzluk Örtüsü örttü camlar Ölümümü sıcacık yünler gibi Eğiriyor kemanlar |
VARLIĞININ TÜRKÜSÜ Şiirler yazdırdı bana bakışın Eline kırk yıl kalem almamışlara Soğuk yürekleri ısıttı aşkın Kendini büsbütün bitmiş sayanlara Duyurdu yaşadığını içten içe Utandırdı yoksunlukları renk renk dünyan Suskunluktan başka şeyi kalmamışlara Doğanın dinmeyen sesini getirdi Şarkılar söyletti duruşun Sevinmeyi unutmuşlara Yılgınlığa sürükledi kimini Kimini ölüme attı Uykusunu kaçırdı kiminin Kimine sensizliğin Bıçak gibi acısını sapladı Çok zaman güç kattı inanmışlığa Saçların gibi dindirdi sancıyı Durup-kalmışlıkları kamçıladı Sarstı hiçliğin saltanatını Yangınlar getirdi donmuşluklara |
YAGMUR ARKASI Yağmurlar yağdı ve hiç dinmedi Her biri saydam çiçeklenen saçında Yağmurlar daha çok pencereler içindi Öksüzdüm gözyaşıydım dudağında Bir sancıydım boğuk akşamlar gibi Büyüdükçe büyüdü isli ve yalnız olmak Kirazını soldurdu ağaçların Nasıl devrildi taşlar üstümüze Çoğalan nasıl boydan boya kuşkular Kar dizboyu ölümü sokakların Ezgiler sabahlarda eriyecek Gözlerin uykumda yeşerir durur Kalsam çağlar boyu yokluğunun kapısında Yaşamak bunca umuda yeniden varmak olur Ölmek seni duymamak bir gün daha |
YASAMAK NEDİR Yaşamak bir denizdi önceleri Şimdi olsa olsa yalnız sevinçtir Ne acılar ne gözyaşları Onun güzelliğini silebilir Kayaları ellerimizde ufalayarak Kurduğumuz küçük evlerde Küçücük devler gibi ölesiye seviştik. Ağaçlar diktik çocuklar büyüttük Savaşmayı ve paylaşmayı bildik Doğrudur herzaman bir şey eksik Doğmadan ölmeye benzer Bir şey var içimizde İnancı ve sevdası bize yeter Ürkek bir gidiş gelişte Benim sende aralıksız yaşadığım Bilgelerin kitaplarda tanımladığı Sonsuzluk budur işte |
YASANMAMIS ÇOCUKLUGUN TÜRKÜSÜ Bir de onlar inancı örer gibi Kendilerini gererler boşluğa, ölüm gibi Bir günlük çocukluğa, bin yılını verirdin Artık çocuk değilsin, büyüdün artık Yolda yürürken kendine dikkat et Yemek yerken sakın üstüne dökme Kömür mü taşıdın, kapkara tırnakların İyi bir işin olsun, gösterişli bir çantan Güzel bir ceket, pantolon yaptır Annenin elini öp, dostlarına telefon et Bir sözün, bir sözünle çelişmesin Sokakta türkü söyleme, ayıptır İçinden gelmese de Her zaman, bir şeyler yapacakmış gibi dur Şiir ve aşk üstüne konuşmayı bil Donla denize girme, çok içme rakıyı Ne olursun o berbat kasketi değiştir Bir günlük çocukluğa, bin yılını verirdin Ama çocuk olmadın bir gün bile (Büyük insan gibidir benim yavrum) Sen şimdi sessiz bir deniz kıyısında Dönüşsüz büyümüşlüğünle durmadan Panayırlar, balonlar, kayıklar özlüyorsun |
YOL TÜRKÜSÜ Çiz beyaz haritalara mor kalemle Hiç görülmedik yepyeni kentleri Hep oralara götür beni Seninle olunca sıkılmam, giderim Çocuk yüreğinle sen kurarsın Köprüleri, alanları, kuleleri Panayırları ve çocuk bahçelerini Çiz haritaların en güzel yerine En güzel günleri ve geceleri Seninle olunca çekinmem, giderim O kentlere yolcu diye çiz beni Biletim, pardesüm, şemsiyem, şapkam Yüreğimde sevincim, kafamda düşüncem Nasıl da çok karıştık birbirimize Bu el hangimizin eli Bu saçlar hangimizin Senin gittiğin her yere giderim |
teşekkürler |
Türkiye`de Saat: 10:02 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2