![]() |
GİDİŞİNİ ANLATIYORUM Sen gidiyorsun ya işine yetişmek için Saçlarını, gözlerini, ellerini Neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya Her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak Termometrede yükselen çizgi çizgi Kim bilir nerelerde soğuyorsun Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen İnsan insan bakan gözbebeklerin Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder Ne gelirse onlardan gelir bana Çalışma gücü yaşama direnci Mutluluk gibi kazanılması zor Mutluluk gibi yitirilmesi kolay Bir açarsın ki mutluyum Bir kaparsın her şey elimden gitmiş (1961) Soluk Soluğa adlı şiir kitabından 1962 Rıfat ILGAZ |
GÖZLERİNDE AKİSLER İçimde bir nağme var ufukların sesinden... Sıyrılsam vücudumun bir gün çerçevesinden Damla damla karışsam çamların kokusuna. Yorgun kartallar gibi bir sabah dönsem geri Martılara bıraksam lacivert enginleri Sonra dalsam dizinde bir bahar uykusuna. İklimleri çevirse genişleyen hududum İçsem bakışlarından geceyi yudum yudum Damla damla erisem o ılık gözlerinde. Gel, şimdi önümüzde alevlensin ufuklar Derin bakışlarına dizinsin sonsuzluklar Kendini seyredeyim karanlık gözlerinde. Rıfat ILGAZ |
GÜVERCİNİM UYUR MU? "Güvercinim uyur mu, Çağırsam uyanır mı?" Sömürgen cami güvercinleri sizin olsun O doyumsuz lapacı güvercinler Kurşun buğusu güvercinleri severim ben Kanat uçları çelik yeşili Kuş dediğin piyerlotisiz yaşamalı Adaksız avlusuz şadırvansız Buluttan süzmeli suyunu Kuşçular çarşısında tüy dökmemeli Benim güvercinim tunç gagalı Kimlerin bakışı kardeşçedir Kimlerin bakışı düşmanca Kendisi hangi kavganın güvercinidir bilir Tüneyip acımanın saçaklarına Miskin sevilerle bitlenmez Kanadından çok pençesine güvenir Barış taklaları süzülmeler Gagalarda zeytin dalı Perendeler maviliklerde Tüm gösteriler resimlerde kalmalı Güvercin dediğin uyanık olmalı Tüyler duman duman öfkeden Yanıp tutuşmalı gözbebekleri Sevgiden tıpır tıpır bir yürek Özgürlüğünce dövüşken (1971) Güvercinim Uyur mu adlı şiir kitabından 1970 |
HEP BÖYLE Anlaşıldı kara günler için doğmuşuz, İçli dışlı olmuşuz acılarla. Aydınlığın dar kapılarından Geçemeyiz güle oynaya Bayram kaçağıyız. Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. "Hepimiz…" diyor sevgili kızım Yeni yıl için çektiği telde, "Esenlikler dolu günler dileriz!" Benim de en içten dileğim bu… Daha çoğuna yetmiyor ki, gücümüz. Hep böyle sevgili kızım, Yıl boyu, İçiçe olacağız düşlerimizle… Biz dileklerle doğar, Yaşar gideriz, hep dileklerde. Mutluluklar esenlikler ne varsa Hep veresiyesinde yeni yılların, Günebakanız, ayçiçeğiyiz! Ocak Katırı Alagöz adlı şiir kitabından 1987 |
HEYBELİ Fahir Onger'e Nasıl sevmezsin Heybeli'yi, Ne evim, ne bahçem var, Ne iskelesinde sandalım. Ne param var savuracak Çamlarına, denizine, ay ışığına! Ne asfaltına tırmanacak dermanım. Rüzgârında payım var, olsa olsa Bir nefeslik. Ben insanların belki en yorgunu, Denizin, güneşin özlemi bende, Bende yaşamanın, çalışmanın özlemi. Mevsimsiz sevmesini bilirim, Vakitsiz düşünmesini, Düşünüp düşünüp üzülmesini. Gülüşüm, bakışım ayrı, Belki üzgünüm biraz, yılgın değil, Farkındayım olup bitenlerin. Nasıl sevmezsin Heybeli'yi, Herkesin bağı bahçesi ayrılmış, Denizde kotrası yalısı. Ayırmış ayıran hastanesinde Bizim de yatağımızı. Devam adlı şiir kitabından 1943 Rıfat ILGAZ |
İÇELİM! İşte bir aradayız! Sağlığından haber beklediklerimiz yanımızda, Ve aramızda uzun zamandır Yüzünü görmediklerimiz! Kimimiz mahpustan dönmüşüz Kimimiz sürgünden! Bu akşam keyfimiz yerinde, Günlük dertlerimizden sıyrılmışız, Nasıl kazanıldığını unutmuşuz paranın Elimiz o kadar açık; Harcayalım neşemiz için! İyisi gelsin şarabın, Yüklü olsun mezeler! Nöbetçisiz geçiyor akşamımız demek, Kilitsiz, demir parmaklıksız; İstersek burda keser konuşmamızı, Çıkarız kol kola, kelepçesiz. Dolaşırız canımızın çektiği sokakta. Özlemini çekmişiz uzun zaman Dostların ve aydınlığın. Duymuşuz her çeşit yanızlığı Tek başımıza. İki çift lâf etmenin karşılıklı, Ne demek olduğunu öğrenmişiz. Konuşalım, Bir suç olduğunu bilerek her sözümüzün. Güzel günlerin yaklaştığını söyleyelim, Dört yanımızı kollayarak. Ne olacak, bilir miyiz birazdan? Belki hesabı sorulacak neşemizin. Kaldıralım son kadehleri, Ayrılalım arkadaşlar, Ayrılırken öpüşelim! Yaşadıkca adlı şiir kitabından 1948 Rıfat ILGAZ |
İSTEKLERİMİ ANLATIYORUM Hastanenin saçağına kuşlar konuyor Güvercinler, gözleri umut yeşili Gidemem ciğerlerim yetmiyor solumaya Bu ayaklar benim değil ne zamandır Kolum kanadım sensin anlamıyorsun Özgürlüğüm, aydınlığım, inancım Hepsi senden mutluluğum gibi anlasana Yolumuzu düşman bakışlar çevirmiş Dişli geceler inmiş çevremize Gözlerindeki parıltı ışıtsın yolumu Hızımızı yitirmeden öfkemizi tüketmeden İnsanca bir şeyler katalım sevgimize Gecelerden birlikte çıkalım ister misin Işığı birlikte aramamız güzel olacak Yataklarda sıramı beklemekten usandım Al götür bırakma beni ölümle yüz yüze Seni görmeliyim yanımda savaşırsak Eksiksem bir şeyler kat sevginden Yüreğindeki sıcaklıkla bütünle beni Yorgunsam gücünden ekle dirileyim Bitkinsem sağlığından ver cömertçe Aşıla yaşama tutkundan Büyük ülküler için elimden tut Al götür beni gerçeklerin çağrısına (1961) Soluk Soluğa adlı şiir kitabından 1962 |
KARTON KULELERDEN Tükenen bir şey vardı yerine koyamadığınız Kurşundan bir bulut düşlerinizin üstünde Sınırları aşıyordu barut dumanları Tıkalıydı ciğerleriniz duymuyordunuz Çekirge sürülerini beslerken ulusça Simitsiz büyüyordu çocuklarımız Ellerimizde karne, açtık belgeli Kitaplarda bir şefin resmi vardı büyük Alfabeyi sökmüş, okuyup yazıyordunuz Sofralarınızda bolluk Kuşsütüne karışmıştı yalanlar Yiyordunuz içiyordunuz Yaşamıyordunuz ki Serçenin kursağında tohum Balıktınız martının gagasında Göreviniz alın terine yergi Uyurgezerlere dümtekti Her sokak kendi türküsünü söylerken Susardınız dört yol ağızlarında Alanlarda görünmezdiniz Ustaydınız güpegündüz düş görmekte Karton kulelerden baktınız gerçeklere Karataş yosunlanıp yeşeredursun Siz mermerler gibi aktınız Ölüm sınırlara gelmiş dayanmıştı Çağ dışı olmuştunuz gençliğinizde Mezar taşlarınızla kucak kucağa Takvimlerde oğlak burcu Dedenizin belinde kuşaktınız (1973) Güvercinim Uyur mu adlı şiir kitabından 1974 |
KİTAPLAR Üç odalı bir ev kiraladığım gün, kurtulacak kitaplarım merdiven altındaki şeker sandığından. Belki de gün geçtikçe, tabanında halı döşeli bir kitaplığım olacak. Benden söz açıldı mı önce kitaplarımın sayısı söylenecek sonra baremdeki derecem… Bense her şeyden uzak, kitaplarımın ortasında kendimi unutacağım! Evde bulunmadığım günler "Meşgul!" diyecek beni soranlara güler yüzlü hizmetçim. Başka bir gün masamın başında en kalın kitabımı okur görünürken bastıracak misafirlerim… En yakın dostumun bile dalgın dalgın bakıp yüzüne ismini soracağım! Çıkarırken gözlüğümü eski mahalle arkadaşıma "Nerede tanıştıktı, yabancı gelmiyor yüzünüz?" diyeceğim; dalgınlığım onları güldürmeyecek. Sorarlarsa dünyanın gidişini duvardaki büyük adam resimlerine bakarak Eflâtun'dan satırlar okuyacağım. Yarenlik adlı şiir kitabından 1943 Rıfat ILGAZ |
KUŞ MİSALİ I Ortada hesap yanlışlığı yok, Yavrumuz vakitsiz doğdu: Tam sekiz aylık. Bilmem ne vardı acele edecek? Sekiz aylık çocuk yaşamazmış, Bunu da bizim gibiler söylüyor; Belki yaşadığı evler bulunur, Zor yaşar bunun dokuz aylıkları Bizim buralarda. Ne yapalım, yetmezse ömürcüğü, Daha bir tane var geride. Onu büyütürüz ister istemez. O da bizim kadar düşünceli Memnun görünmüyor gelenden. Bilse hiç üzülmeyecek; Söylemeye dili varmıyor ebenin -Evlattır ne de olsa- Misafire benziyor, yazık. İş, erken doğmakta değil, Gelmişken yaşamakta… Eziyet bize yaptığı, Hazırlayınca çekip gidecek, Bezini muşambasını. Kolayına ısınmıyor odamız, Buz kesiliyor elleri, ayakları; Sıcak şişeler mi koymalı dersin, Pamuklara mı sarmalı? Akşama sabaha yolcudur. Artık annesini de istemez oldu, Minneti kalmadı kimseye. II Sekiz aylık çocuk bu kadar yaşarmış, Dört gün yaşadı. Çok bilmiş insanlar gibi Gitti sabaha karşı… Haber verince bekçiye, Soruldu ekmek karnesi. Doğuma bakarak, Yerinde buldular ölümü Hemen izin çıktı gömülmesine. Dört gündür, soğuktan, Su yüzü görmeyen yavrumuz, Geleneğe uygun yıkandı. Çıkarken kucakta Bulamadı beklenen gözyaşını. Çocuklar düştü arkamıza, Yüzü kirli çocuklar… Dört yanımı saranlara, Su dökenlere, yasin okuyanlara Dağıttım son meteliğe kadar. Ayın sonunda gitti en kötüsü, Kaldı ebenin parası aybaşına. Vakitsiz doğduğu gibi, Bildi vakitsiz ölmesini yavrucak, Gitti kuş misali! Yaşadıkca adlı şiir kitabından 1948 Rıfat ILGAZ |
Türkiye`de Saat: 22:45 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2