|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
22-04-2006, 11:22 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Feb 2006 Yaş: 41
Mesajlar: 1.942
Tecrübe Puanı: 21 |
Kaybetmenin Türkçesi Pasaportlarımıza çip yerleşecekmiş; an yakındır ki alınlarımızda barkodlarla gezeceğiz. Morötesi ışınlarla dicitıl badigartlar olacak yakında, barkodlu alınlarımızı cama dayayıp akıbetimizi göreceğiz: "Giremezsiniz kanınızda yeteri kadar alyuvar yok...", ya da "Libidonuz limitlerimizin üzerinde; alamayız pardon..." veya "Birader, acil uza burdan patron Fenerli... * * * 6-0'lık tarihi maçtan sonra mest olan Hiko'cuğuma en çok hangi golü sevdiğini sormuştum. "Ümit Özat'ınkini sevdim." Kaleye tıngır mıngır giden bir top. Acaba diye düşünürken ekledi "Uzun sürdü o gol." Bir Fenerbahçelinin bir Galatasaraylıya acı verme duygusunun ya da onu acıtma, hüzünlendirme, alaylama arzusunun olabilecek en naif en nüktedan örneğidir. GS'nin karşı zaferini de birlikte izlemiştik. 5-1'in ardından İstiklal Caddesi'ni onur ve gururla Sarı-Kırmızıya boyayan taraftarları bizim İstavrit'in terasından izlerken de yanyanaydık; belki onları alkışlamıyordu ama gözleri öylesine mütebessimdi "Kardeşim" dedim "tamamdır gidelim çok izlersen dokunur sana..."... "Yok gayet güzel" demişti "sevinmektir hakları; yaşasınlar." * * * Hakkıyla ve dozunda sevinmeyi beceremeyen ve kaybedince kazananı karalamayı refleks edinen cenerasyonların ortasında kaldık. Altıbuçuk yaşından itibaren sistem gereği yarıştırılan çocuklar büyüdüler; adet üzere takım tutup taraftar, holigan, terörist, ahlaksız olup çıktılar. 'Kişinin kendisini, kendi değerlerini ve sosyal değerleri ıskalamasını' kolaylaştıran bu sisteme kurban olup 'futbolu ve oyunu sevmeyi' unuttular ama. Onlara durun bakalım diyecek kamuoyu da kalmadı. 'Düşmanımız kindir bizim... Kamu âlem birdir bize'. * * * Beşiktaş'ın küfretmeye pek hevesli tribünleri Fortiz rövanşında işbaşındaydı ama konu o değil; o tezahüratlar içinde gerçeği işaret eden bir tanesi var; "Ne tiyatro, ne sinema, ne de âlemde bir gece... Bu sene de tek eğlence yine kardeş Fenerbahçe". Minik ve ütopik bir edit ile aktardığım bu slogan aslında ülkedeki gerçek futbol tüketicisi profilinin gerçeğine işaret eder. endişe verici asosyalliklerin sadece tribünlerde giderildiği ve bu yüzden nefretin, sevginin, ifade etmenin içinin boşaldığını düşünüyorum. Benimkisi de amma zor iş. * * * Tuncay'ın hindiliği, Gökhan'ın parmağı, Tulun'un tahrikçiliği, 'Özaydınlı'nın pespaye savunması, Diyarbakır'ın İzmir deplasmanı, Fener yönetiminin Deniz Barış pintiliği vs. derken Fortiz finaliyle ilgili Fenerli dostlarımla ortak bir 'düş' kampanyası fikredip "İnönü'de yarı yarıya-O zamanların formaları, o zamanların pankartlarıyla" yazısına hazırlanırken meydana yine Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün başına gelen en büyük talihsizlik çıkar ve arzusunu buyurur "Ben GS'nin şampiyon olmasını istiyorum". Tüm hafifliği ve kaydadeğmezliği ile düşümüzün üstüne düşer Başkan bey. 3 Mayıs'taki Fortiz finalinde sahaya düşecek, belki de ana yüreğine düşecek en küçük şişeden en büyük acıya kadar her şeyin tek sorumlusu hindi Tuncay ve Yıldırım Nefretören olacaktır. Geldiğimiz noktada 'Umarız bu önemli derbide bir olay çıkmaz' devri geride kalmıştır. Bugünkü derbi ile birlikte yeni dileğimiz; 'Umarız bugün kimseler ölmez'dir. Abarttığımı düşünenler hafta içi diyaloglarına, köşe yazarlarına, yorumlara, yoranlara baksınlar. Nefesini tutup dua etsinler, bilenler 'reiki' yapsın. Bilmezler artık haddini bilsin. Seyirci tezahüratı futbolcuya, taraftar dileği başkana yakışmaz; alışmadık çivide çerçeve durmaz. Çivi çiviyi sökerse yaralar derin olur. Bir Beşiktaşlı iki ezeli rakibinden bu kadar geride kaldığı bir dönemde kimin şampiyon olacağı ile ilgilenmek bir kenara, konu şampiyonluksa başını eğer ve susar. 'Hak eden kazansın' der. Cibril Sise'nin saçları, Belçika üçüncü lig puan durumu bile ilgilendirir, kendisi yoksa zirve yarışı zerre kadar ilgilendirmez. Mola yerlerindeki dicitıl hassas kantarların bile ağırlığını tespit etmekte çok zorlanacağını düşündüğüm bir başkanımız var; bu utanç hepimize yeter. Bugünkü derbiden iki beklentim var; Hiko'm maça gitmesin ve hakem hatası olmasın. İnsanlık giysilerimizden arınıp çırılçıplak ve zavallı göründüğümüz an itibariyle kazanan olmayacak belli ki; hepimiz kaybediyoruz. * * * Alnımı cama yaslayıp barkodumu okutuyorum; seni sevmeme izin vermiyor kalbinin morötesi. Cama vurup yüzümü kesiyorum; bugün sevmiyorum seni; sadece korkuyorum.... | ||
|
22-04-2006, 12:44 | #3 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 63
Mesajlar: 90
Tecrübe Puanı: 19 | işte BEŞİKTAŞ duruşu ve bir BEŞİKTAŞlının nasıl düşünmesi gerektiğini gösteren en güzel sözler her zaman büyük BEŞİKTAŞlı ama önce sportmen ruhlu FERİDUN DÜZAĞAÇ'tan söylenmesi ne kadar güzel,keşke O'nun gibi bir yönetici,bir BAŞKANımız olsa. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |