![]() |
kastamonu türkü sözleri TAMAMI ALINTIDIR... Ali'm Gitme Pazara (Kastamonu) Ali'm gitme pazara Uğratırlar nazara Ali'm ölmüş diyenler Kendisi girsin mezara Gül gül aman ölürüm ayrılamam Ali'min abası var Sırtında kebesi var Ali'm çok güzel amma Ne çirkin ablası var Gül gül aman ölürüm ayrılamam Ali'min hecesi var Gündüzü gecesi var Tasalanma nazlı yar Her işin nicesi var Gül gül aman ölürüm ayrılamam |
Ayvalı'da Kuru Kavak (Kastamonu) Ayvalı'da kuru kavak Doruğunda yeşil yaprak Elim kına başım duvak Uyan Salim Bey'im uyan Ayvalı'dan indirdiler Otomofile bindirdiler Bir daracık aralıkta Salim Bey'i öldürdüler Ayvalı'nın yazıları Ava çıkmış tazıları İyil iyil iyildiyor Salim Bey'in kuzuları hikayesi: Vaktiyle Ayvalı'da zengin bir koyun tüccarı olan Salim Bey adında birisi varmış.Güzel de bir kız varmış.Bu kızla bir genç delikanlı birbirlerini severlermiş.Fakat her ikisi de fakir olduklarından bir türlü arzularını bir türlü büyüklerine duyuramazlarmış.Gel zaman git zaman günün birinde Salim Bey bu kızı görmüş ve çok beğenmiş.Kızı babasından istemiş.Ee...Zengin ya Salim Bey, babası ondan iyisine mi versinmiş.Hemen düğün hazırlıklarına başlanmış. Kızı seven delikanlı, kendilerini rahat bırakması için Salim Bey'e haber yollamış, karşısına çıkmış ama gönül bu Salim Bey bir türlü bu işten dönememiş ve sonunda evlenmişler Salim Bey zenginliğine güvenip kızı alırken, diğeri çete kurup kızı kaçırmayı ve Salim Bey'i öldürmeyi planlamışlar.Bir gece Salim Bey'in evine baskın yapıp Salim Bey'i öldürmüşler ve kız da böylece ortada kalakalmış. Yöreliler böylece bu olay üzerine bu türküyü yakmışlardır.Türkü oldukça eskilere dayanır. |
Beyler Bahçesinden Atlayamadım (Kastamonu) Beyler bahçesinden atlayamadım Cephanem döküldü toplayamadım Zalım düşmanları haklayamadım Var git oğlan var git ben sana varmam Annenden babandan intizar almam Tabancası elinde Şişhanesi belinde Güzel İzmir yolunda Ben bir yosmaya vuruldum Beyler bahçesinde kandiller yanar Kandilin şavkına bülbüller konar Herkes sevdiğine böyle mi yanar Var git oğlan var git ben sana varmam Annenden babandan intizar almam Tabancası elinde Şişhanesi belinde Güzel İzmir yolunda Ben bir yosmaya vuruldum |
Birini De Yavrum Birini (Kastamonu) Birini de yavrum birini Harmana serdim kilimi aman Takıver de zillerin birini Dönüver de meydan senindir aman Çiftini de yavrum çiftini Geliver de çifteli çifteli aman Takıver de zillerin çiftini Dönüver de meydan senindir aman Üçünü de yavrum üçünü Yaylada gördüm göçünü aman Takıver de zillerin üçünü Dönüver de meydan senindir aman Merdini de yavrum merdini Kim bilir kimin derdini aman Takıver de zillerin dördünü Dönüver de meydan senindir aman |
Çanakkale İçinde (Kastamonu) Çanakkale içinde aynalı çarşı Ana ben gidiyom düşmana karşı Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde bir uzun selvi Kimimiz nişanlı kimimiz evli Of gençliğim eyvah Çanakkale üstünü duman bürüdü On üçüncü fırka harbe yürüdü Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde toplar kuruldu Vay bizim uşaklar orda vuruldu Of gençliğim eyvah Çanakkale içinde bir dolu testi Analar babalar umudu kesti Of gençliğim eyvah hikayesi: Anadolu halkının kahramanlığını destanlaştırdığı savaşlardan biri de Çanakkale cephelerinde olur. Büyük imkansızlık içinde verdiği bu çetin mücadelede, bağımsızlığı için gerektiğinde çok şeyler yaratabileceğini bütün Dünyaya bir kez daha anlatmıştır. Birinci Dünya Savaşı İtilaf Devletleri dediğimiz İngiltere, Fransa ve Rusya ile, İttifak Devletleri dediğimiz Almanya, Avusturya ve İtalya'nın birbirleriyle savaşmasıyla başlar. Almanya'ya saldırabilmesi için Rusya'nın silah ve cephane ihtiyacı vardı. Bunun için Boğazlar yoluyla Rusya'nın İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle birleşmesi gerekiyordu. Oysa ki Osmanlı Devletinin harbe girmesi üzerine Çanakkale boğazını geçmek için Osmanlı Devletine Çanakkale'de cephe açmaları gerekti. İtilaf Devletlerine ait bir donanma 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nı geçmeye kalkıştı. Burada kahramanca çarpışan Türk kuvvetleri karşısında büyük kayıplar vererek geri çekildi. Bu sefer Gelibolu yarımadası'nın çeşitli yerlerine kuvvetler çıkararak karadan İstanbul'a yürümeyi denediler. Ne yazık ki yapılan sayısız hücumlar Türk süngüsü karşısında eriyip gidiyordu. Son olarak büyük bir taarruzla Gelibolu yarımadası üzerinden Marmara'ya ulaşmayı denediler. Ansızın yaptıkları bu taarruz da Anafartalar ve Arıburnu, bölgelerinde benzeri görülmemiş bir müdafaa ile durduruldu. Türkleri bu cephelerde yenemeyeceklerini anlayan düşman buraları terk ederek çekilmek mecburiyetinde kaldı. Yüzbinlerce şehit verdiğimiz bu savaşın bütün Anadolu'da heyecan uyandırması, bu savaşa doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden hasılı yurdun dört bucağından gönüllü asker gitmesindendir. |
Çıbık Lülesin Bulmuş (Kastamonu) Çıbık lülesin bulmuş Ben yandım aman yar yar aman Aman ağam kölesin bulmuş Ağam paşam of, ciğer köşem of Aman ağam kölesin bulmuş Ağam yatakta, durman ayakta Rakı içtim fincandan Ben yandım aman yar yar aman Aman kenarları mercandan Ağam paşam of, ciğer köşem of Aman kenarları mercandan Ağam yatakta, durman ayakta |
Çifte Çıkar Martinimin Dumanı (Kastamonu) Çifte çıkar martinimin dumanı Yoktur da zalimlerin dini imanı Şimdi gelir mahpusların fermanı Gül gülistanlık olsun şu İnebolu Beni de vuran zalim amucam oğlu Sisli kaya derler bir kara taştır Beni vuranlar da dört arkadaştır Siyah yamçım bana da yoldaştır Gül gülistanlık olsun şu İnebolu Beni de vuran zalim amucam oğlu |
Evlerine Varamadım Arımdan (Kastamonu) Aman, Evlerine varamadım arımdan Ayırdılar beni nazlı yarimden yar yar Kim ayrılmış ben ayrılam yarimden Armudu daldan, edalı yardan, ayrılmam senden Aman, Evlerine varagele eğlendim İftiradır dilden dile söylendim yar yar Ben o yarin edasına imrendim Varam gidem annesine yalvaram yar yar (Varam gidem kapısına kul olam yar) |
Gara Goyun Yayılır (Kastamonu) Gara goyun yayılır annem Saçakları sayılır amman amman Saçakları sayılır yörü Çıkma güzel dışarı annem Seni gören bayılır amman amman Seni gören bayılır yörü Ak goyun kuzusuna yavrum Can kaynar bazısına amman amman Can kaynar bazısına yörü Ne dedim de ağlıyon annem Alnımız yazısına amman amman Alnımız yazısına yörü Makarada ipliğim annem Kafeslerde kekliğim amman amman Kafeslerde kekliğim yörü Hangi yoldan gelecen annem Yollarını bekleyim amman amman Yollarını bekleyim yörü |
Gır Çeşmeden Sular İçtim (Kastamonu) Gır çeşmeden sular içtim ganmadım ganmadım Dukuz dirhem gurşun yedim ölmedim ölmedim Şu dünyada bir murada ermedim ermedim (Bağlantı) Aman Allah al başımdan sevdayı sevdayı Şu genş yaşta zindan ettin dünyayı dünyayı Şu gayayı delik delik delmelü delmelü Galbimizde neler varsa bilmelü bilmelü Nazlı yari nerelerde görmelü görmelü Bağlantı Varın bakın sanduğunda nesi var nesi var Üç yazmaynan sim püsküllü mesi var mesi var Nazlı yarin benden gayri nesi var nesi var Bağlantı |
Haydindi Kirtmenin Kızı (Kastamonu) Haydindi kirtimenin kızı (sunam of) Yanağı gülden kırmızı Gerdanında beni var (aman) Sandım seher yıldızı (Bağlantı) Kirtimde kirt kirtim kirt Kirtimde kirt kirtim kirt Kirtimde kirt kirtim kirt Öyledir yar öyledir (sunam of) Aşk adamı şöyledir Almış kirtimeni yanına (aman) Bülbül gibi şöyledir Bağlantı |
Hozurdayor Aşağı İmaret Arısı (Kastamonu) Hozurdayor aşağı imaret arışı Seyre çıkmış güzellerin sürüsü (Bağlantı) Vay dudu dillim amman Bir daneciğim amman amman Yandı yüreğim amman amman yandı ciğerim Benim yarim memlekatin yarısı Göste uçan durnam ganadı burma Bağlantı Kırk çeşmeden sular içtim kanmadım Yedi yerden gurşun yedim ölmedim Bağlantı Aman çavuş ben dünyama doymadım Gökte uçan durnam ganadı burma Bağlantı |
Ilgaz'a Gittik Tazu'ya (Kastamonu) Ilgaza gittik tazu'ya Anı da saldı yazuya Bakdın mı gara yazuya (Bağlantı) A dağlarda kalan oğlum Çam dibinde buyan oğlum Altuna yayduğu pürler Üstüne şalını bürler Çamlar acı acı gürler Bağlantı |
İndim Dere Beklerim (Kastamonu) İndim dere beklerim (aman of) Vay benim emeklerim Eller yarim dedikçe (aman of) Sızlıyor yüreklerim İndim derede durdum (aman of) Yedi gövercin vurdum Yedi kızın içinde (aman of) Kemiksiz'e vuruldum İndim dere başına (aman of) Sabun koydum taşına Sevda nedir bilmezdim (aman of) O da geldi başıma |
Kaleden İniş Mi Olur (Kastamonu) Kaleden iniş m'olur Ham demir gümüş m'olur İlk gözüm seni gördü Sonradan dönüş m'olur Kale kaleye karşı Kalenin dibi çarşı Gel beraber gezelim Dosta düşmana karşı Kaleden iniyorum Çağırsan geliyorum Aşkından kibrit oldum Üfürsen yanıyorum |
Karanfilim Dağ Başında (Kastamonu) Karanfilim dağbaşında çanakta Benim yarim şu karşı ki konakta Benleri var sıra sıra yanakta (Bağlantı) Gelin gelin ey dostlar bakın ahbaplar Sevda beni neyliyor Başında da mor fes sırtında da canfes Sallanı sallanı geliyor Karanfilim dağ başında bitmez mi Gül olmazsa bülbül coşup ötmez mi Issız kalan yuva yarsız tütmez mi Bağlantı |
Kız Bahçende Gül Var Mı (Kastamonu) Kız bahçende gül var mı Dalında bülbül var mı Bu akşam geleceğim Tenhalarda yer var mı Haydindi saray çeşmesine Ben yandım badem ezmesine Kız bahçende mor meni Verem ettin sen beni Nasıl verem olmayım Eller sarıyor seni Haydindi saray çeşmesine Ben yandım badem ezmesine |
Mapushane Çeşmesi (Kastamonu) Mapushane çeşmesi Yandan akıyor yandan Mahpusluk bir şey değil Ayrılık var bir yandan Ben verem oldum yar yoluna Duvarı deleyim mi Yanına geleyim mi Aç kapıyı gardiyan Beş altın vereyim mi Ben verem oldum yar yoluna Oy mustantik mustantik Tabancamı ver bana Tabancamın kirinden On yıl verdiler bana Ben verem oldum yar yoluna |
Ördeğisen Göle Gel (Kastamonu) Ördeğisen göle gel Şahin isen gola gel Dağlarda galdım Hanım ablam sevdaya daldım Ördek suya dal da gel Yardan haber al da gel Ersil'de kış var Hanım ablam bunda bir iş var Eğer yarim gelmezse Yalvar yakar al da gel Dağlar gazeli Hanım ablam dünya güzeli Kaynar kazan taşmaz mı Yol buradan aşmaz mı Dağlarda galdım Hanım ablam sevdaya daldım Sil gözünün yaşını Ayrılan kavuşmaz mı Dağlar gazeli Hanım ablam dünya güzeli |
Sana Öğreteyim (Topal Koşma) (Kastamonu) Sana öğreteyim de dağdan aşmayı Bir sen söyle bir ben topal koşmayı Dağdan dağa aşmayınan yol olmaz Altın yere düşmeyinen pul olmaz Bir yiğit de bir dilberi severse Bir gececik olmayınan dul olmaz Yiğidin başına gelmedik olmaz İş başa gelince çekilir böyle Ben de bildim bahtım olmadığını Dahi çilelerim dolmadığını Ellerin beğenip almadığını Getirdin başına dert ettin felek |
Sepetçioğlu (Kastamonu) Sepetçioğlu bir ananın kuzusu Hiç gitmiyor kollarımın sızısı Böyle imiş alnımızın yazısı Yassıl dağlar Osman Efem geliyor Yaslan Sepetçioğlu yaslan Laleli çimenli dağlara yaslan Analar doğurmaz böyle bir aslan Yassıl dağlar yassıl aslan geliyor Kalk gidelim kışla önüne aşağı Salıvermiş ince belden kuşağı Yaman olur Kastamonu uşağı Yassıl dağlar yassıl aslan geliyor Hep düşmanlar mahkemeye doldular Anamı babamı mahkemeden kovdular Sünek gibi koç yiğidi boğdular Yol verin aslan efeme aman dumanlı dağlar hikayesi: Osman Efe de, Osman Efe ha!.. Halkın gönlünde umut, yüreğinde sevgi. Zalimler, halk düşmanları derseniz, köşe bucak peşinde Osman Efe'nin. Yüreklerinde bir korku ki, uykuları bölünüyor geceleri. Derebeyi'nin dilinde Osman Efe'nin adı "Şu Sepetçioğlu denen eşkiyayı yakalayam altınlara boğarım. Ölüsünü, ya da dirisini getirene bağlar, bahçeler vereceğim" diyor. Neden ki derseniz, diyelim. Sepetçioğlu Osman Efe mert. Bileğine güçlü, yüreğine sağlam. Kastamonu'nun Araç ilçesinin Yukarı Avşar köyünden. Babasının bir karış toprağı yok. Köylük yerde topraksızlık kötü. El eline muhtaç eder topraksızlık. Muhtaç eder ki, gündelik işler karın doyurmaz. Eli görür, cebi görmez insanın. Osman'ın babası da öyle. N'apsın? Ek bir gelir gerek. Sepet yapıp satıyor. Hani çok bir şey kazanmıyor ama, geçinip gidiyorlar. Babasının ölümünden sonra Osman güç durumlara düşüyor. Geçim sıkıntısı çekiyor. Köyü terketmek zorunda kalıyor sonunda. Varıp Kastamonu'ya yerleşiyor. Baba mesleği sepetçiliği de iş ediniyor kendisine. Zaten bir anası, bir kendi. Geçinip gidiyorlar. Kollu sepet, ekmek selesi, küfe, çeşit çeşit. Küçüklü büyüklü. Günde birkaç tane yapıp satıyor. Bir de şu var ki, devir çok eski. Anadolu beylerin elinde. Her beylik kendi bölgesinde yaşayanlardan sorumlu. Yani ki, onların kazancını beylikler vergiliyor. Beyin emrinde sipahiler. Köy köy; kent kent dolaşıp kazançlarının bir kısmını topluyor. Ama öyle bir toplayış ki, düşman başına. Sipahilerin dediği dedik, çaldığı düdük. Varıyorlar harmanın başına "Bu harmandan elli gülek buğday ayırın aşar olarak" diyorlar. O kadar. Çiftçinin eli kolu bağlı. Harmandan elli gülek buğday çıkar mı, çıkmaz mı. Belli değil. Çıkarsa geriye ne kalır. Kışın çoluk çocuk ne yer. Soran yok. Ya gelecek yılın tohumluğu? Sipahiler zalim! Gaddar! Şundan ki, sırtları kalın sipahilerin. İlk güvenceleri "Bey" sipahilerin. Sonra "Beylerbeyi". Sonra da "Padişah". Padişah açıyor ağzını "Şunca buğday, şunca arpa. Şunca deve gerekli bana" diyor. O kadar! Emri beylerbeyi alıyor, bey'e iletiyor. Bey de sipahilere. Ha, bir de "mültezim" denilen gelir toplayıcılar var. Filan köyün tüm gelirini götürü alıyor. Yani, bey istediği öşrü bildiriyor. Diyelim ki bey köyden yüz çuval pirinç istiyor. Bunu mültezim köylüden topluyor. Ayrıca kendisi için de ek yapıyor buna. Artık insafına kalmış. Ne kadar pay isterse onu da ekleyip varıp köylüye bildiriyor. "Ürününüzden şuncasını öşür olarak istiyorum. Filan yere getirip teslim edeceksiniz." O kadar! Kim ki istenileni vermedi, ferman padişahtan. İnsaf sipahiden. İşte Sepetçioğlu'nun yaşadığı devir, bu devir. Sepetçioğlu'nun yaşadığı beylik de İsfendiyaroğulları Beyliği. İsfendiyaroğlu Hamza Bey'de din-iman kıt! İnsaf vicdan hak getire! Öşrü artırdıkça artırıyor. Köylü bir deri bir kemik. Umurunda değil beyin. Durmadan daha çok vergi alınması için emir yağdırıyor. Sepetçioğlu o zamanlar daha "efe" değil. Osman diyor herkes! "Sepetçioğlu Osman". Günlerden bir gün, dükkanında sepet örüyor Osman. Kapı tekmeyle açılıyor. "Hamza Bey'in emridir. Hafta sonuna kadar yüz tane sepet vereceksin öşür olarak. Ellisi sele, ellisi kulplu olsun". Tak kapı sipahiler dışarda. Sepetçioğlu almış başını ellerinin arasına. Başlamış hesaplamaya. Günde iki sepet örse, hafta sonuna kadar oniki sepet yapar. Eldekileri de eklese, elli sepeti geçmez. Bunların tümünü verirse neyle geçinecek. Üstelik düğün hazırlığı var. Üçbeş kuruş bir kenara atmak gerek. Varıp anasına açmış durumu. Anası tasalı. "Oğlum sana kötülük yaparlar. Ne yapıp yap, istediklerini yerine getir. Baban rahmetli de çok çektiydi. Sepetleri yetiremeyince yollarda çalıştırdılar. Ev yapımında iş verdiler. Sen sen ol, çekin Osmanlı'dan. İstediklerini yetir. Yoksa iyi olmaz". Olmazı belli. Ya çaresi? Ne yapsın Osman. Varıp komşu sepetçilerden ödünç sepet istese kim verir. Hepsi aynı durumda. Çaresiz Osman. Gözlerinde uykular kaçık. Hafta sonunu iple çekiyor. "Gelsinler. Durumu anlatırım. Nişanlıyım. Yakında düğünüm olacak. Biraz anlayış gösterin bana derim. Bunlar da insan. Canımı alacak değiller ya! Olanı alır giderler" diyor. İyi. Hoş! Ama evdeki Pazar çarşıya uymuyor. Hafta sonu gelip de sipahiler kapıya dayanınca işler karışıyor. "Vay efendim vay! Nişanlıymış da para gerekliymiş. Öküzün yamacına koşul da aklın başına gelsin. Gör bakalım, yol yapmak mı kolay yoksa sepet mi?" Osman'ın cevap vermesine kalmadan iki kişi yakalamış kollarından. Sürüye sürüye atın terkisine bağlamışlar. Sürmüşler atları doğru Bey'in huzuruna. Daha bir dolu adam bekliyor kapıda. Kiminin üstü başı lime lime, kiminin gözü yaşlı. Osman da girmiş aralarına. Girmiş ya, alıp veriyor, alıp veriyor. Çok geçmeden Bey görünmüş. Elinde nar çubuğu. Sıradan girmiş. "Demek emirlere karşı durursunuz. Canınız ucuz sizin. Keyfiniz bilir. Alın bunları yol yapımına koşun." O kadar! Bey buyurur, beycik vurur. Adamlar sıra sıra dizilir yollara. Osman'ın içi içine sığmıyor. Osman tetikte. Osman yolun kuytusunu kolluyor. Sonra süzülüveriyor karanlıklara. Ver elini Kastamonu. İlkin anasına varıyor. Durumu sergiliyor. "Böyleyken böyle. Canımı zor kurtardım. Bu işin oluru yok. Sizi size bırakıyorum. Ben bu işi Bey'in yanına koymayacağım. Onca zavallı adamın ahını alacağım Bey'den". Anası ürkek, "Oğul beyle yarışa çıkılmaz. Kolu uzundur Bey'in. Sağ komaz seni. Kapısında kulu çok. Baş edemezsin" diyorsa da Osman kararlı. "Görsünler el mi yaman Bey mi! Dinsizin hakkından imansız gelir. Yanına koymam bunu. Sen benim baba yadigarı tüfeğimi ver. Nişanlıma da gözkulak ol" deyip atlamış atına. Doğruca nişanlısının evine. Nişanlısı da yürekli kız. Üstelemiyor hiç. Osman düşüyor yollara. Varıp Bey'in konağına ulaşıyor. Pusu kuruyor. İsfendiyaroğlu Hamza Bey de at sırtında gezintiye çıkıyor çok geçmeden. Sözün kısası, Sepetçioğlu Osman, hakkından geliyor Bey'in. Sonra da atını mahmuzlayıp Gülpü Dağına sığınıyor. Gaddar Bey'in ölümünü duyan halk sevinç içinde. Dilden dile anlatıyorlar Sepetçioğlu'nu. Bundan böyle de adını, "Sepetçioğlu Osman Efe" yapıyorlar. Çokluk da Sepetçioğlu deyip kısadan kesiyor. Bey öldü diye, beylik dağılmıyor elbet. Hamza Bey'in oğlu Rüstem Bey alıyor beylik sırasını. Babasından daha gaddar Rüstem Bey. Halkı daha çok eziyor. Bir tek Sepetçioğlu karşı duruyor Rüstem Bey'in buyruklarına. Buyruğa buyrukla karşı koyuyor üstelik. Rüstem Bey, öşrün oranını artırınca o da buyrukluyor : "Filan gün, filan saatte, falan yere şu kadar baş koyun getirin." O kadar! Koyunlar gelirse gelir; yoksa Bey'in adamlarından bir kaçı gider. Gidecek adamları da iyi seçiyor Sepetçioğlu. En gaddarlarını, halka en çok eziyet edenini seçiyor sipahilerin. Bey'de bir telaş. Atlılar çıkarıyor Gülpü Dağına. Boş. Halk seviniyor. Sepetçioğlu'nun adı dillerde.Herkes elinden gelen yardımı geri koymuyor. Aç susuz bırakmıyor Sepetçioğlu'nu. Bey bakıyor bu işin oluru yok. İşi kurnazlığa döküyor. Sepetçioğlu'nun anasıyla nişanlısını yakalatıp getirtiyor konağına. Sonra da haber salıyor Sepetçioğlu'na : "Ya gelir teslim olur, ya da anasıyla nişanlısını boğdururum." Sepetçioğlu durumu öğrenince bir gece baskın yapıyor Rüstem Bey'in konağına. Anasıyla nişanlısını alıp kaçıyor. Kimi, "Beyin adamlarının arasında Sepetçioğlu'nu tutanlar vardı, onlar yardım etti" diyor; kimi, "Sepetçioğlu çatal yürekli. Bir nara atmış ki yer yerinden oynamış. kimsenin kılı kıpırdamamış" diyor. Sözün özü, Sepetçioğlu, anasıyla nişanlısını da alıp Gülpü Dağına çıkmış yeniden. Adı daha da büyümüş. Halk daha tutar olmuş. Beyin yüreği korkulu. Öşürü, eziyeti bırakıp bir tek Sepetçioğlu'nun peşine takmış adamlarını. Sepetçioğlu derseniz üç can. Anasıyla nişanlısı da yardımdan çok yük oluyorlar ona. Sipahilerin yaklaşma haberini duyunca yer değiştiriyorlar. Gün oluyor aç-susuz, saatlerce yürüyorlar. Anası derseniz yaşlı. Yola dayanamıyor. Teslim olmayı da istemiyor. Biliyor ki Rüstem Bey sağ komaz bu kez. Derken sipahilerin tuzağına düşüyorlar birgün. Sepetçioğlu, aslanlar gibi döğüşüyor. Nişanlısı da öyle. Ama anası; anası yürüyemiyor gayrı. Vuruşa vuruşa geri çekiliyorlar. Ama, uzun sürmüyor bu. Sipahiler dağın tepesini dolanıp arkadan sarıyorlar. Daha çok dayanamıyor Sepetçioğlu. Üçünün ölüsünü şenlikle şehire getiriyor sipahiler. Günlerce yiyip içip keyfediyorlar. Halk geriden geriden izliyor bu şenlikleri. Bir de türkü yakıyorlar Sepetçioğlu için. Alıp Sepetçioğlu'nun tüm yiğitliğini koyuyorlar bu türküye.. |
Şu Cide'nin Çeşmesi (Kastamonu) Şu Cide'nin çeşmesi Şıldır şıldır akıyor Kover beni bey amca da Kızlar yoluma bakıyor Haydi de yavrum evde misin Pencerelerde perde misin Haydi de yavrum meşelikte Yaktın beni gençlikte İrafa fincan koydum İçine mercan koydum Huriye kızın uğruna da Bu canı kurban koydum Haydi de yavrum evde misin Pencerelerde perde misin Haydi de yavrum meşelikte Yaktın beni gençlikte |
Taşköprü'nün Yolları (Kastamonu) Ne uzundur Taşkörü'nün yolları Ah ne yamandır şu sarayın gulları Bükülmüyorceza ireyisinin golları Aman Allah al başımdan sevdayı Genç yaşımda zindan ettin dünyayı Ötüşen horozlar sabahlar olsun Ah ışısın bacalar gözlerim görsün Sen ölürsen kimler eylesin Aman Allah al nedir bunun çaresi İflah olmaz telli gurşun yaresi Bir taş attım şu karşıya tık dedi Ah zalim oğlan anam evde yok dedi İnanmazsan çok yukarı bak dedi Aman Allah al başımdan sevdayı Genç yaşımda zindan ettin dünyayı |
Üç Güzel Oturmuş İskambil Oynar (Kastamonu) Üç güzel oturmuş iskambil oynar Yar yandım aman İskambil üstüne bülbüller konar ey Herkes sevdiğine böyle mi yanar Yar yandım aman (Bağlantı) A benim zülfü siyahım,garden beyazım Annen seni südilen mi yoğurdu,süt beyazım Konaklar yaptırdım a yarim yüceden yüce Yar yandım aman Içinde yatmadım üç gün üç gece ey Kurbanlar keseyim a yarim sardığım,sardığım gece Bağlantı |
Varın Bakın (Gövcüoğlu) (Kastamonu) Varın bakın ak yıldız doğmuş mu Benim vurulduğum nazlı yarim duymuş mu Duyduysa saçlarını yolmuş mu Doğan doğan ayla doğdum efem dolundum Kahpelikle sol böğrümden aman vuruldum Gövc'oğlu'nun bacaları tüter mi Gül dalına bülbül konmuş öter mi Benim vadem senden evvel yeter mi Doğan doğan ayla doğdum efem dolundum Kahpelikle sol böğrümden aman vuruldum |
Yaş Nane Kuru Nane (Kastamonu) Yaş nane kuru nane aman Kül oldum yane yane Ne ben öldüm kurtuldum aman Ne sen geldin imane Odalara küçük hanım odalara vay Şimdi de rağbet modalara vay Çayır çıktı dizime aman Dolaş da gel izime Diz dize otururken aman Hasret kaldık yüzüne Odalara küçük hanım odalara vay Şimdi de rağbet modalara vay Eğme de güzel kaşını aman Kim bağladı başını Ayrılan kavuşmaz mı aman Sil gözünün yaşını Odalara küçük hanım odalara vay Şimdi de rağbet modalara vay |
Paylaşım için teşekkürler. ;) |
Türkiye`de Saat: 15:43 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2