| 
 Yüzler gülüyordu İnönü’de bu gece, son yıllarda sürekli cefa çeken tribünler, be  defa felekten bir gece çalmış, zevk-i sefa sürüyorlardı. Cep telefonum susmak  bilmiyordu ilk yarı boyunca, stada gelen, evinde televizyondan maçı seyreden ne  kadar Beşiktaş’lı tanıdığım, akrabam varsa beni arıyor, yaşadıkları mutluluğu  paylaşıyorlardı. Evlerinde olanlar salonlarında ayağa kalkıp takımlarını  alkışladıklarını anlatıyor, liseye giden yeğenim evde bağırmaktan kısılmış sesi  ile (Beşiktaş’lı olmayan) babam bile bu gece Beşiktaş’ı alkışladı diye  anlatıyordu.   Peki, ne olmuştu da, sezonun ilk yarısında dökülen Beşiktaş gitmiş, yerine bu  Beşiktaş gelmişti. Aslında cevabı çok basit, daha ilk günlerden itibaren sürekli  bahsettiğimiz takımın el freni indirilmiş, oyuncular serbest bırakılmıştı. Topu  aldığı zaman rakip kaleyi düşünebilecek oyuncusu sayısı ilk defa takımın  yarısından fazlasını oluşturuyordu. Runje bile bu değişime ayak uydurmuş olacak  ki, topu oyuna sokarken, gereksiz vakit geçirmek yerine, oyunu hızlı başlatıp,  ilk gole imzasını atıyordu.
 Delgado, Ricardinho’nun liderliğini benimsemiş, bir asker gibi de olmasa da,  onun yanında savaşıyor, Bobo belki de geldiği günden bu güne en güzel oyununu  oynuyor, onyedi maçta bir gol atan Nobre, gol krallığı için beni de hesaplayın  der gibilerden göz kırpıyor, Koray ve Gökhan Zan’ın yönettiği geri dörtlü  hatasız oynuyor, ön liberolar orta sahayı siz merak etmeyin, biz burada iki kişi  gözüksek bile, dört kişilik oynarız diye koşturuyor, oyuna sonradan giren son  zamanların formsuz Burak’ı bile, bu takımda bana da yer açın diye haykırıyordu.
 Bunların hepsi çok güzeldi ama bunlar acaba Vestel Manisa sayesinde mi  oluyordu? Yani İstanbul deplasmanına elindeki hemen hemen  tüm forvetleri  kullanarak çıkan bir Ersun Yanal’ın yerine, kendini bilen, önce kapanan, sonra  rakibini kontralarla vuran bir takım olsa ne olurdu diye düşünmeden edemedik,  ama tüm bu sorulara rağmen, dün gece ilk yarıda seyrettiğimiz futbolu bir daha  görebilmek adına hem biz, hem de tüm Beşiktaş camiası bu riskleri almaya her  şekilde razıdır diye düşünüyorum.
 Liderin puan kaybettiği bu haftada alınacak bir galibiyet bile yeterli iken,  gelecek için umut veren ve daha önemlisi seyrederken keyif veren bir futbol ile  gelen bu galibiyet, Galatasaray’ın sadece bir puan gerisinde olmasına rağmen  şampiyonluk yarışında adı hiç geçmeyen, ya da geçirilmeyen Beşiktaş camiasına  Beşiktaş’lı futbolcuların bir özür hediyesi olsun diye düşünelim.
 
 Eray erdal
 |