|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
04-12-2006, 22:41 | #161 | |||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 55
Mesajlar: 617
Tecrübe Puanı: 19 | Alıntı:
haklısın belkide yanyana maç izledik,beklide hiç aynı havayı solumadık. Şunu ikimizde iyi bilyoruzki,bazen kızgınlıkla ,bazen beklentiklerimizin yerine gelmemesi nedeni ile bazı sözler söylüyoruz . Aslında hepimizin isteği Beşiktaşımızı daha iyi yerde görmek . Bende seni kırdımsa özür dilerim. Sedar konusunda şunu söyleyeyim.Mecazi olark söylemiş olduğun 20 milyon dolar etmez fakat.Bu çocukta iş var ve önü açık.Fiziği düzgün birazda akılını kullanarak oynasa tam aranılacak adam. İbrahim Akın ,çok kaliteli fakat kaprisli ve bencil onun bu huyları değişmez.Vedat Okyar doğru demiş gitsin başka takımda akıllansın gelsin derken.Benimde aldığım bilgilerde Tigana onu oynatmak istememişti.Nedenleri konusunda haklı olabilir.Fakat konusunda haklıyken tutupta Murat aksunun baskısı nedeni ile oynatması yanlış. fakat İ.Akında oynadımmı tutulmuyor.Bu seferde Tigananın yanlış yaptığı ortaya çıkıyor. Ben Tigananın doğru oyun kurgusu yaptığını,doğru hamleler yaptığını görmedim. ayrıca basına verdiği demeçlerinde sık sık beni her ülkede incelediler 1 kuruş vergisini vermediğim durum olmadı gibi sözler söylemesi hoş değil. Birincisi her ülkede neden onun şaibeli olduğu konusunda ithamlar var. Neden mahkemeye düşüyor.ayrıca usulsüzlük yapmadığını belirtmiyor.Maliyeye kazancından dolayı 1 kuruş eksik ödeme yapmadığını söylüyor.Haksız kazanç yapıp vergisini ödemek insanı aklamaz.(gecekondu yapan veya kaçak bina yapanın çöp vergisini ödemesi,bina vergisi vermesi veya bilmem ne parası ödemesi ;yasadışı yolla ev sahipliği durumunu yasal hale sokmuyor..Bu konuda deneyimliyimdir.) Runjeyi ortağı olduğu menejerlik firması kanalı ile takıma aldırması bile yeter onun dürüstlüğünü sorgulamaya. Kendine iyi bak Kerem Görüşlerimiz ve Yollarımız farklı olsada amacımız aynı HERŞEY BEŞİKTAŞ İÇİN | |||
|
04-12-2006, 23:51 | #162 | |||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 483
Tecrübe Puanı: 19 | Alıntı:
ibrahim akın konusunda murat aksu manevi destek verdi haklısın ama kesinlikle destegi daha oteye gitmedi cunku tigana yonetimle o konuda arasına mesafe koydu.bunu başkan bile soyleyemezdi tiganaya.ibrahim akını oynatmasının sebebi son haftalarda ibrahim akındaki inanılmaz hırs,çalışma ve azimdi eger tigana nın onla sorunu olsa inat eder oynatmazdı ibrahim akının hırslanmasıda tigananın yollanmayacagını anlamasıydı. runje konusuna gelince; yonetime 3 kişilik bir liste verdi tigana başkan aralarından runjeyi yani en ucuz olanını aldı(runje pletikosa kamene) oyuncunun menejeriyle değil bizzat runjeyle anlaştı beşiktaş.bu gorusmede başkan ve tigana vardı sadece.menejere falan kurus verilmedi. ben tigananın kişiliğine kesinlikle laf etmem ve edilmesindende hoşnut değilim.bu adamın afrikaya yaptığı yardımı belkide turkiye yapmıyor.unicef e yaptığı yardımlarda cabası.Ama bu adam daumun yaptığı gibi yardım yaparken medyayı yanına alıp show yapmıyor. medyanında karşısında duruyor onun istediklerini yapmıyor zamanında noumanın ilhan mansızın yaptığı gibi buyuk ihtimal ogretildi ona beşiktaşın medyadan nekadar cektigi.bugun internetten fotomaç ı okudum(yeminliyim o gazeteyi almamaya)fenerbahçe taraftarı harikaydı falan yazıyor sahaya fazla bişey atılmadı yazıyor pes dedim artık PES!! bu gazetelerden cok cektik ne zaman toparlanmaya başlasak yeni şeyler ortaya attı bu basın tigana sunu yaptı bunu yaptı tazminatımı almadan bi yere gitmem şampiyonluk deil hedefimiz falan..bunların hepsi taraftarı kışkırtmak için olan şeyler. haber turkte ablam çalışıyor fenerbahçenin yaptığı şikeyi ortaya cıkarmışlardı hatırlıyosunuz ellerine bir kasette geçmişti haber turk un ama bu haberleri çıkarmaya başlayınca haber turk sabancı ve koç reklamlarını cekti haber turkten ablam o kaseti izleyenlerin oldugunuda soyledi haber turkten(ablam unifeb yonetim kurulundaydı o derece fanatik fenerli) ama nedense bu haberler ne fotomaç nede fanatik tarafından verilmedi. biz beşiktaşlıyız ve unutmayalım beşiktaşın beşiktaşlıdan başka dostu suana kadar hiç olmamıştır olmayacaktır.Lutfen bu gelecegin takımının arkasında duralım belki şampiyonluk gelmeyecek bu sene haklısınız ama tigananın gitmesi yeni bi TD nin gelmesi bile takımı buyuk bi kulfetin altına sokacak yeni gelen yeni adamlar isteyecek vs..vs.. biraz daha sabretmeliyiz unutmayın ki beklenen gunler gelecekse cekilen dertler kutsaldır. saygılar | |||
05-12-2006, 02:15 | #163 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 483
Tecrübe Puanı: 19 | permalink İşte Güntekin Onay’dan müthiş yazı ! Güntekin Onay’dan, yorumcuların en çok tartıştığı teknik direktör konusuna farklı bakış açısı.. 19 Eylül 2006 11:58 Güntekin Onay’dan müthiş bir yazı.. Barcelona örneğiyle nasıl ders verilir ?Biz, onlar ve başarı... Türkiye'de her hafta bir teknik direktöre 'yol veren' spor medyasına sorsanız, bugün dünyada en iyi top oynayan takımın Barcelona olduğunu söyleyecektir. Peki, Rijkaard'ın göreve başladığı 2003-04 sezonunu hatırlayan var mı? Gelin hafızalarımızı tazeleyelim, belki bazı dersler çıkarırız. Ligin henüz başındayız. Futbolsuzluktan muzdaribiz. Hal böyle olunca televizyon ekranlarında ve gazetelerde "bilirkişiler" saatlerce veya sayfalarca hep bir ağızdan bolca ahkam kesiyorlar: "Bu iş bu teknik direktörle gitmez! Falanca zaten yanlış tercih... 4-1-3-2 değil, 4-3-1-2 oynamalılar!" Bunları, hayatlarında bir okul takımını bile çalıştırmamış olanlar söylüyor çoğunlukla... Yorumculuk veya yazarlık yapan teknik adamlar ise daha ılımlı. Onlar genellikle "zaman lazım" diyorlar. Hiddink bu işi hiç bilmiyordu, Löw stajyerdi, Scala'nın beyni çürümüştü, Lucescu korkaktı, Del Bosque Yeniköy kasabıydı... Daum hoca falan değildi... Zeman'ın alakası yoktu... Rıdvan Dilmen yetersizdi... Fatih Terim şehir kırosuydu... ErsunYanal'a milli takım 2 beden büyüktü... Mustafa Denizli tembeldi... Şenol Güneş'in karizması yoktu! Ekonomik sıkıntılarla boğuşan, en iyi oyuncusu Ribery'i elinden kaçıran, transfer yapamayan ve kimsenin inanmadığı takımı Ferhatlarla, Uğurlarla, Aydınlarla, Saidoularla, Sabrilerle kulüp tarihinin rekor puanını alarak şampiyon yapan Gerets bile bu ülkede tartışılıyor. Teknik adamlar mı yetersiz? Medyanın bakış açısında mı tuhaflık var? Oturmamış futbol kültürümüzün parçaları mı çok dağınık? * * * Ne kadar ilginç! 2. Lig B kategorisinde yardımcı antrenör olmak için bile belli bir futbol geçmişinin üstüne çeşitli kursları bitirmek gerekirken yorumcu ya da yazar olmak için herhangi bir yeterlilik belgesi gerekmiyor. Yılların birikimi, deneyimi, emeği iki dudağın arasından çıkan acımasız bir çift laf ile kolayca yerle bir edilebiliyor. Bu kadar basit işte. Araştırmadan, yaşamadan, irdelemeden, sorgulamadan yapılan değerlendirmeler ne kadar sağlıklı olabilir ki? İnanın bizim medya İspanya'da olsa Barcelona şu anki Barcelona olmazdı. Dünyanın en iyi futbol oynayan takımı daha doğmadan yok olmuş, parçalanmıştı. * * * Lütfen yazacaklarımı okuyun. Hepsi yaşanmış olaylar. Kendinize sorun. Bizde olsa ne olurdu diye? * * * Frank Rijkaard 2003-2004 sezonunda Barcelona'nın başına getirildi. (Bizde olsa... İlk sözler muhtemelen şöyle olurdu: "Ne tecrübesi var ki? Daha 41 yaşında. Barcelona takımı ona fazla gelir. Hollanda'da geçen sene Sparta Rotterdam'ı küme düşürdü. Başka da kulüp çalıştırmadı. Bu nasıl tercih?) Rijkaard'ın takımı ilk sezon beklenen futbol ve sonuçlardan uzaktı. Ligde ilk 7 hafta sadece 2 maç kazandılar. İlk 5 haftada 3 kez berabere kaldıktan sonra 6 ve 7. haftalarda Camp Nou'da üst üste Valencia'ya 1-0, Deportivo'ya 2-0 yenildiler. Bundan daha kötüsü olabilir miydi? 7 maçta 12 puan kaybı ve evinde oynadığı 4 maçta tek bir galibiyet bile alamayan bir Barcelona! Puan cetvelinde averajla 11. sırada bir takım. (Bizde olsa... Basın Rijkaard'ın ipini çoktan çekmişti. Yönetim de "Biz Ronaldinho'yu bile transfer ettik. Rijkaard bu takımı oynatamıyor. Biz ne yapalım?" diyerek medyanın gazıyla genç teknik adamı göndermişti.) 8 ve 9. haftalarda alınan galibiyetler baskı altındaki Rijkaard'a biraz nefes aldırdı. Camp Nou'da ilk galibiyet 9'uncu hafta 3-0'la ligin en zayıf takımı Murcia karşısında alındı. Düzeliyormuş gibi görünen işler Kasım ayında iyice tepetaklak oldu. Villareal'e 2-1 yenilen Barcelona evinde Bilbao ile berabere kaldı. Ardından Malaga deplasmanında alınan 5-1'lik yenilgi tam bir hezimetti. Rijkaard'ın riskli oyun tarzı ile Barcelona dibe vurmuştu. Üstüne üslük Katalan ekibi bir sonraki hafta Real Madrid ile sahasında oynayacaktı. Rijkaard artık iyice tartışılıyordu. Ona inanan kaleler bile birer birer yıkılmıştı. Ancak, Başkan Laporta ve danışmanı Cruyff, Rijkaard'a güvendiklerini açıkladılar. Herkese, her şeye rağmen... Olmadı! Barcelona sahasında ezeli rakibi Real Madrid'e de 2-1 yenildi. 15 maçta 5 mağlubiyet 5 beraberlik! Kaybedilen puan 25 ve üst üste hezimetler.. (Bizde olsa... Artık yazmaya gerek yok. Olanlar çoktan olmuştu zaten.) 17. hafta içerde 1-1'lik Celta Vigo beraberliği, 18. hafta Santander deplasmanında alınan 3-0'lık mağlubiyet. Takım artık düşme hattında ve Rijkaard hala görevde! Aman tanrım, bu ne sabır? * * * Laporta, UEFA kupası 4. turunda Celtic'e elenmelerine rağmen yine de Rijkaard'ı kovmadı. Onunla yaptığı ikili görüşmelere inandı. Yazılanlara, çizilenlere değil... Frank Rijkaard, başkana alınan sonuçlara en çok kendisinin ve futbolcularının üzüldüğünü söyledi. Çok çalıştıklarını ve hayalindeki futbolu kısa bir süre içinde oynayacaklarının garantisini verdi. Yüzyılın futbol adamı eski hocası Rinus Michels'in felsefesini, oyun stilini kendisine ilke edinmişti. Aynı ustası Cruyff'un yaptığı gibi... Ne Joan Laporta ne de Frank Rijkaard günü kurtarmak için hareket etti. Basına, taraftara kulak asmadılar. Birbirlerine ve kendi doğrularına inandılar ve o "doğruları" hayata geçirebilmek için çok çalıştılar. İşte Barcelona o günlerden bugünlere böyle geldi. İki yıl üst üste İspanya Şampiyonu oldular. Şampiyonlar ligini kazandılar, dünyanın en iyi futbol oynayan takımı oldular. O günlerde kendilerine inanan çok az kişi vardı. Üzerlerinde baskı ve eleştiri ise çok fazlaydı. Onlar çalışmaya ve istikrara inandılar. Doğru bildiklerini yaptılar. İşte onların ve Barcelona'nın başarı öyküsünün özünde bu yatıyor. Çok değil 3 yıl önce Barcelona'nın çok önünde olan Avrupa'nın en büyük kulübü Real Madrid ise bugün ezeli rakibini yakalamak için çırpınıyor. O günden bugüne Real Madrid'de Capello göreve gelen 6. teknik adam ve yüz milyonlarca euro harcanarak transferler yapıldı. * * * İyi bir yönetim, inanılmış hedefler, akılcı bir organizasyon, planlama, doğru insanlarla çalışarak tüm bunları hayata geçirme çabası, zaman, istikrar, ekonomik koşullardan maksimum verim alma, iletişim becerisi, baskılara karşı direnme gücü, bilimsellik ve işbirliği.. Aslında başarının zincirini oluşturan halkalar o kadar çok ki... Hiçbir başarı plansız, programsız, emek sarfetmeden, çalışmadan, acı çekmeden elde edilmiyor. Yani yazarlarımızın dediği gibi 4-1-3-2 ile falan bitmiyor iş... O kadar basit değil. (Not:Barcelona o malum sezonu Valencia'nın ardından ikinci bitirdi.) Güntekin Onay NTV (bu yazıyıda okumanı rica ediyorum dusuncelerimin cogu bu yazıda var cunku..)
__________________ Dipsiz gözyaşLarında ara sen beni mutLuLuk oLan yere bakma biLe Aşkın olduğu yerdeyim siyah beyaza donatmışım ömrümü uykularımda ismini sayıklarken ağlıyorum ben özleminden.. hasretinden.. sensizlikten.. | ||
05-12-2006, 10:08 | #164 | ||
Üyelik tarihi: Nov 2006
Mesajlar: 265
Tecrübe Puanı: 18 | Sevgili Kerem, bu Güntekin'in de dediği gibi felsefe işi ve bu başkanla başlar taraftarla biter. Biz bu felsefeye sahiptik eskiden. 3 sene üst üste şampiyonluk bu şekilde geldi. Ama ne oldu?? Seba gitti, felsefe bitti... Yerine bir argüman konulamadı. Bu da başkan'ın Vizyonsuzluğu ile ilgili. Ve bu vizyonsuzluk takıma da yansımaya başladı. Ayrıca bir TD, sezon sonunda neler başardığı ile değerlendirilir. Barça, o sezonun ilk yarısında düşme hattındayken, sezonu 2. bitiriyor hem de İspanya'da... Şimdi bu başarı mı başarısızlık mı?? Biz neden bir takıma sezon sonuna kadar sabredemiyoruz?? Çünkü biz ne "değerlendirme kriteri nedir? başarı nasıl değerlendirilir" biliyoruz, ne de bir felsefe sonucu başarımızı sorguluyoruz. Her yenilgide suçlu arıyoruz. Oyun bu, yenersin,yenilirsin ama ilkelerinden ve vizyonundan asla taviz vermezsin. Bu da ancak basiretli Başkan ile olur. Eğer Laporta olmasaydı, Rijkaard orada olur muydu??? Neyse, bu böyle uzar gider ama umarım sezonu Tigana ile bitiririz... | ||
05-12-2006, 14:51 | #167 | |||
Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 483
Tecrübe Puanı: 19 | Alıntı:
Rijkaard konusuna gelince,sezon sonuna kadar beklendi ve o seneyi 2. bitirdi barca ama biz gonderirsek tigana yı ligi kaçıncı bitirecegini nerden bilebiliriz?muneccim deiliz hiçbirimiz..ama soyle bi gercek var"febe ve gese yle manisayla evimizde deplasmanda iyi oynayan ts ile avni akerde oynıycaz" eger başkan COK İYİ bir onlibero ve stoper alsın ayrıca riconun ve delgadonun arapaslarını sonuçlandırabilecek dripling i yuksek olan bir oyuncu(turk olarak serhat) alırsa bence KESİN ŞAMPİYON olacak bu takım.. Bizi buyuk başkan seba bile affetti maçlara gelecekmiş artık kenetlenme zamanı bence ben inanıyorum ve bence 2.yarı GE-Lİ-YO-RUZ
__________________ Dipsiz gözyaşLarında ara sen beni mutLuLuk oLan yere bakma biLe Aşkın olduğu yerdeyim siyah beyaza donatmışım ömrümü uykularımda ismini sayıklarken ağlıyorum ben özleminden.. hasretinden.. sensizlikten.. | |||
05-12-2006, 19:41 | #168 | |||
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 362
Tecrübe Puanı: 18 | Alıntı:
__________________ Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlarda. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir. | |||
05-12-2006, 19:49 | #169 | ||
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 362
Tecrübe Puanı: 18 | bu filmin sonu çok kötü biz drama girdik komedi beklemeyin!!!!!!!
__________________ Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlarda. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir. | ||
05-12-2006, 19:52 | #170 | |||
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 38
Mesajlar: 362
Tecrübe Puanı: 18 | Alıntı:
__________________ Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlarda. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir. | |||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |