|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
21-04-2008, 12:22 | #1 | ||
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 24
Tecrübe Puanı: 17 |
Futbol liglerimizde durup durup bir çalkantıyla karşılaşıyoruz. Biri bitiyor, bir diğeri başlıyor. Kulüp yönetimleri memnun değil, taraftarlar memnun değil, federasyon memnun değil, yabancı oyuncular şaşkın, bizim oyuncular şaşkın, teknik direktörler şaşkın, sokaktan gelip geçen ve futbolla ilgisi olmayanlar bile futbolun halinden memnun değil. Ancak Türkiye bir futbol ülkesi diyoruz. Acaba Türkiye gerçekten bir futbol ülkesi mi, yoksa futbolu kendine malzeme yapan bir ülke mi? Futbol oynamak suçtu! Şimdi oynamamak suç! Bundan çok değil, yaklaşık 15 yıl kadar önce okullarda futbol oynamak yasaktı. Beden Eğitimi öğretmenleri çocukları mümkün olduğunca farklı dallara yönlendirirlerdi. Gerekçe olarak da sıklıkla futbolun diğer sporlara göre çok baskın olduğu ortaya konuyordu. Neyse ki zamanın ruhu, iletişim akışının hızlanması ve futbolun endüstriyel hakimiyetinin artması gibi sebeplerden bu yaklaşım rafa kaldırıldı. Beden Eğitimi derslerinde uygulanan futbol yasağı kırıldı ve okullararası yarışmalarda daha büyük katılım oranları yakalandı. Futbolun yükselişi, Galatasaray’ın uluslararası alanda kazandığı önemli başarılar, Türkiye Milli Takımı’nın üst üste, Avrupa Şampiyonaları’na, Dünya Kupası’na katılması ve 2002 yılında gelen Dünya Kupası üçüncülüğüyle, futbol camiasının sınıf yükselmesine şahit olduk. Artık reklam filmlerinde futbol vardı. Halkla İlişkiler kampanyalarında milli futbolcular yüklü sponsorluk bedelleriyle, sıklıkla boy göstermeye başladılar. Tabii ki planlanmadan yaşanan süreçlerde sürpriz ve olması riskli durumlarla karşı karşıya gelmenin normalliği, yaşanacak sakatlıkları ve eksiklikleri engellemiyor. Orta sınıf bir Türkiye Ailesi için futbol becerisi olan bir çocuk artık ekonomik bir umut anlamı da taşıyordu. Aynı şekilde o çocuğu yetiştiren bir de antrenör olacaktı. Manzaranın şaştığı nokta da çocuğun işine karışan büyüklerle ortaya çıkıyor. Özellikle kulüp takımlarının katıldığı Mini Minikler, Minikler Kategorileri, okul takımlarının katıldığı Küçükler Kategorisi (tüm bu kategorilere genel olarak 8-13 yaş arası diyebiliriz), büyüklerin bu beklentileri nedeniyle anlaşılmaz bir hal aldı. Çocukları aynı takımda oynayan futbolcu velilerinin küçük ve minik takımlarla deplasman gezen bir orta yaş tribün grubu oluşturmasına kadar varan heyecan başta tebessümle karşılanabilir tabii ki. Ancak çocukların yaptıkları dengesiz bir vuruş, bir top kaybı kendi ebeveynlerince cezalandırılır hale geldi. Eğer üç büyüklerin minik takım maçlarını izlemeye giderseniz karşılaşacağınız manzara daha da trajikomik. Beşiktaş Minik Takımı, Galatasaray Minik Takımı ve Fenerbahçe Minik Takımı aile tribün grupları kendi aralarında yaptıkları maç ve turnuvalar nedeniyle artık birbirlerini gayet iyi tanıyorlar. Sahada olmayan gerilim, bir çok sefer tribünlerde oluşan laf dalaşlarıyla gerçekleşiyor. Pekiyi rekabet duygusu henüz tam anlamıyla gelişmemiş, eğlence ve oyun dönemini henüz geride bırakmamış bu çocuklara bir de antrenörler kazanma hırsı yüklediklerinde nelerin olabileceğini tahmin etmemiz mümkün mü? Bir minik takımın, diğer bir minik takımı yenmesi üzerine kariyer planı kuran antrenör ve beden eğitimi öğretmenlerinin spor iklimimize katkılarını sorgulamak gerekiyor. Ya Kızlarımız? Bu yılın eylül ayına kadar kızlarımızın da okullarda futbol oynaması yasaktı. Yasağın gerekçesi olarak da “Türk örf, adet ve geleneklerine uygunsuzluk” ifadesi bulunan bir tavsiye kararı yer alıyordu. En azından yasal engel bu yıl kalkmış oldu ancak hala kız futboluna yönelik bir organizasyonumuz altyapılarda yok. Üstelik bu yaş kategorisinde tüm gelişmiş futbol ülkeleri ve uluslararası turnuvalarda takımlar, kız-erkek karma takımlarla futbol oynuyorlar. Öncelikse kazanmak değil, çocukların sosyalleşmesi, özgüven kazanmaları ve yaratıcı yönlerini geliştirmek. Futbola Olan Genel Yaklaşım Dönüp kendimize baktığımızda gazozuna maçı bile ağır iddia ve başarı baskısı altında yaşatan, en ufak bir hatayı yapılamaz, affedilemez kabul eden, takımının eksiklerini kendi gurur meselesi haline getirip, pazartesi sabahları ofisinde, okulunda sanki kişiliğine zeval gelmişçesine savunan insanlar haline geldiğimiz için konunun özünü kolayca kaçırıyoruz. İnsanların fiziksel ve psikolojik gelişiminin en üst seviyeye gelmesini amaçlayan sporun ve konu özelinde futbolun, saplantılı başarı baskısı altında sporcularımızı nasıl zor durumlara düşürdüğünü görmek zor olmasa gerek. Ödül ceza mekanizmalarımızda da bir tuhaflık var. Futbolcunun olumlu hareketlerini “işi bu yapacak” şeklinde yorumlayıp, beceriksizliklerinden ya da hatalarından dolayı, futbolcunun ve futbol adamlarının yerden yerde vurulduğu bir ortamı yaşıyoruz. Futbol adamlarını, teknik direktörleri sonuç başarısına koşullayan bu ortak bilinç, görmezden geldiğimiz, ilgimizi esirgediğimiz futbol genç yapılarını katlediyor. İdollerin Önemi Futbolun gelişmekte olduğu ülkelerde bu tür dengesizliklerin önüne geçecek olan dinamiklerden başlıcası, dünya futbolunun önemli isimlerinin rol model görevi yapmasıdır kuşkusuz. Jupp Derwall, Karl Heinz Feldkamp gibi isimler istisna oluşturacak düzeyde katkı sağladıkları açık. Ancak bir çırpıda sayacağımız Jean Marrie Pfaff, Toni Schumacher, John Benjamin Toshack, Vicente Del Bosque, Ariel Ortega, John Carew, Pierre Van Hooijdonk, Nicolas Anelka gibi isimler, bu yönleri değerlendirilemeden, farklı sığ polemiklere konu olarak ülkeden ayrıldılar. Şimdilerde ise yine aynı değerde isimler olan Eric Gerets, Arthur Zico ve Jean Tigana da topun ağzına yerleştirilmeye çalışılıyor. Oysa bu isimler çok değerli ve ülke altyapılarını harekete geçirecek nitelikte oldukları da aşikar. Gerek sosyal kampanyalarda, gerek birkaç günlük seminerlerle yararlanılabilecek olan bu isimleri futboldan anlamamakla suçlamayı tercih etmek eleştirilerin en niteliksizi olsa gerek. Kendi futbolcularımız da büyük altyapı geleneklerinden gelmedikleri için konu üzerinde duyarlılıkları tam oturmuş değil. Tüm bu anlattıklarımdan yola çıkarak soruyu tekrarlıyorum. Türkiye gerçekten bir futbol ülkesi mi? Biz futbolu gerçekten seviyor muyuz? K.İ. | ||
|
21-04-2008, 15:35 | #2 | ||
gurbetci kartal Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 4.604
Tecrübe Puanı: 23 | yahu yazarmisin abicim sen ya her yazini okumak 1 saatini aliyor adamin ozet olarak yaz biraz sunlari ya
__________________ Allah(c.c) bir kulunu severse o kulun nesi yok? Allah (cc) bir kulunu sevmesse o kulun nesi var ? hz.Ali (r.a) | ||
21-04-2008, 17:24 | #3 | |||
Üyelik tarihi: Mar 2008
Mesajlar: 24
Tecrübe Puanı: 17 | Alıntı:
senin'de bunlardan biri olmadığını ummak istiyorum. (Bazılarımızı tenzih ederim) | |||
21-04-2008, 17:27 | #4 | ||
gurbetci kartal Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 44
Mesajlar: 4.604
Tecrübe Puanı: 23 | kitap sitesimi kardesim burasi okuma ozurluluguye alakasi ne biz sana oneri yaptik ister dinle ister dinleme ozet gecersen herkez icin daha rahat olur
__________________ Allah(c.c) bir kulunu severse o kulun nesi yok? Allah (cc) bir kulunu sevmesse o kulun nesi var ? hz.Ali (r.a) | ||
21-04-2008, 18:26 | #5 | ||
kArtAl AvdA Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 34
Mesajlar: 536
Tecrübe Puanı: 17 | gerçek şu ki Türkiye futbolu iyi yaşatamıyo ama diğer yandan futboldan başka bir spor tenezzül edilip izlenmiyor bile... İngiltere'deki düzenlemeleri yaparsak futbolumuzu kurtarabiliriz(kulüp hakları,futbolcu hakları,parasal düzenlemeler,gelir dağılımı ve yönetimi gibi...)diye düşünüyorum...
__________________ ARAMASIN GÖZLER O ŞİMDİ ASKER ...89/1... NE MUTLU "TÜRKÜM" DİYENE!... | ||
21-04-2008, 21:05 | #6 | ||
1903-1984-2008 Üyelik tarihi: Oct 2007 Yaş: 40
Mesajlar: 10.250
Tecrübe Puanı: 32 | Türkiye futbolda bir şike ülkesidir.! İstediğinin isteği üzerine şampiyon yapıldığı, 5 yıl göz göre hakkı yenerek haklının hakkı olduğu halde şampiyon yapılmadığı (BEŞİKTAŞ) , ve ş e r ef s i z oyuncular ve hakemlerin içinde bulunduğu bir fedarasyon ile yönetilen bir kurumdur.! | ||
21-04-2008, 22:39 | #7 | ||
Üyelik tarihi: Dec 2007 Yaş: 41
Mesajlar: 155
Tecrübe Puanı: 17 | annem irlandalı 15 yıl ingilterede yaşadım sen italya da ispanya da portekiz de bu işlerin nasıl olduğuna bak ingiltere de futbol din gibidir sizin gibi insanların ülkemi aşağılamasından bıktık bazı insanlar 'avrupada bu işler böyle değil' tarzında söylemlerde sürekli bulunuyolar.bu topluma aşağılık komplekslerinizi empoze etmeyin bizim futbolumuzda carpıklık var doğru bu ekonomiylide alakalı bir durum bizim ülkemizin milli geliri onlar kadar olsun sonra bunları tartışmaya aç
__________________ Lütfen forum kurallarını okuyunuz.. | ||
21-04-2008, 23:23 | #10 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Dec 2007 Yaş: 50
Mesajlar: 926
Tecrübe Puanı: 17 | yazılarınız güzel çoğu skor yazarınadan doğru yazıyorsunuz gereksiz topikler açarak ipe sapa gelmez transfer haberlerinin arasından böyle yazılar okumak iyi oluyor bazı arkadaşlar eleştirmiş ama sonuçta bu ülke de düşünmek sevilmiyor ne yazıkki düşünmek yerine inanmayı daha çok yeğliyoruz söyle diyeyim matematiği çoğu öğrenci sevmez yapamayaçağına inanır çünkü düşünüp yapmak yerine yapamayaçağına inanmak kolayına gelir. türkiye bir futbol ülkesimi bunun için sürekli devam eden klüp ve milli takım başarıların olması gerekir oturmuş sistemin olmalı gelelim bize böyle devamlılık yok neyazıkki sizinde belittiğiniz bir kaç başarı var milli takımdaki brezilyalıları bir kenera bırakırsak yıldıray altıntop kardeşler alman futbolu patenetli geri kalan oyunculrımızdan nihat emre tuncay türkiyede yetişmişler hamiti dışarda bırakırsak oynadıkları takımlar orta sınıf takımlar başarılarmı nihat ve tuncay başarılı ama bir real barcelona m.unitet felan değil o takımlarda bakıyorsunuz koreli vs. gibi ülke topcuları bile oynuyor ülke dışına ihraç ettiğimiz oyuncular almanya yetişenler hariç nihat tugay birazda tuncay başarılıki bu onun ilk yılı gelecek yıllarda başarı devam edermi bakmak lazım gerisi başarısız oldu.. futbol ülkesi olmamız için bu isimlerin artması lazım ayrıca başaarılarında sürekli olması gerekli evet avrupa şampiyonu olamaya biliriz ama avrupa dünya kupalarına devamlı katılmalıyız o zaman birşeyler gelişir türkiye potansiyeliyüksek bir ülke ama eğitimsizsadece başarıya endeksli bir yapısı olan futbol yapısı olan bir ülkede futbol gelişmez mesela bu ülke bilmem kaç senede 1 tane bile ş.l. avrupa şampiyonası dünya şampiyonasına hakem gönderemezmi bu kadar yatırımın yapıldğı bir ülkede lüxenburgun takımı bile yokken hakemi varsa biz futbol ülkesi deiğiz sadece kendimizi eğlendiriyoruz o kadar
__________________ gidin ya d&d Konu bjk48 tarafından (21-04-2008 Saat 23:30 ) değiştirilmiştir.. | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |