Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > İktisat

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26-02-2007, 14:20   #71
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Açığa Satış Yapmak: Bir başka spekülatör gurubu da “açığa satış yapanlar” diye bilinir. Belirli bir hisse senedinin değer yitireceğini düşünürlerse aracılarından ödünç aldıkları hisse senetlerini satıp onların yerine başka senetleri ileride açık piyasada daha düşük fiyatla alarak kar etmeyi umarlar. Söz konusu yöntem ayı piyasası oluştuğunda kar etme fırsatı verirse de hisse senedi alım-satımındaki en riskli yoldur. Eğer açığa satış yapan yatırımcı yanlış tahminde bulunmuşsa sattığı hisse senetleri birden değer kazanıp onun büyük zarar görmesine yol açabilir.

Opsiyon (Seçmeli Vadeli İşlem): Pek fazla olmayan bir miktar nakit paraya finansal kaldıraç uygulamanın bir başka yolu da belirli bir hisse senedini ileride şimdiki fiyatına yakın bir fiyatla almak için “alım” opsiyonu sözleşmesi yapmaktır. Piyasadaki fiyat yükselirse alıcı opsiyon hakkını kullanıp hisse senetlerini bu daha yüksek fiyattan satarak kar edebilir ya da hisse senedinin fiyatı yükseldiği için kendi değeri de artmış olan opsiyon hakkını satabilir. “Satım” opsiyonu sözleşmesi yapmak ise bunun tersine işler ve belirli bir hisse senedini ileride şimdiki fiyatına yakın bir fiyatla satma taahhüdü oluşturur. Açığa satış gibi satış opsiyonu da yatırımcıların piyasanın düşmesinden yararlanmalarını sağlar. Buna karşılık, fiyatlarda bekledikleri gelişmeler olmazsa yatırımcılar büyük zarara uğrayabilirler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:21   #72
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

MAL VE DİĞER ALİVRE SÖZLEŞMELERİ

Alivre mal sözleşmeleri belirli malların belirlenmiş bir tarihte belli bir fiyattan satılmasına ya da alınmasına ilişkin anlaşmalardır. Alivre sözleşmeleri geleneksel olarak buğday, canlı hayvan, bakır ve altın gibi mallar için yapılırdı; fakat, geçtiğimiz yıllarda döviz ya da başka mali varlıklara da ilişkin çok sayıda alivre sözleşmesi yapılmaya başlanmıştır. Birleşik Devletler’de bahis konusu işlemlerin yapıldığı yaklaşık bir düzine mal borsası vardır. Bunların en ünlülerinden bazıları Chicago Ticaret Odası, Chicago Ticaret Borsası ve New York’taki birkaç borsadır. Chicago Amerika’daki tarıma bağlı endüstrilerin tarihsel merkezidir. Alivre sözleşmelerinin toplam sayısı 1991’de 261 milyondan 1997’de 417 milyona yükselmiştir.

Mal alım-satımı yapanlar iki genel gurupta toplanır: güvenceciler ve spekülatörler. Güvenceciler belirli bir malı teslim almayı garantiye bağlamak ya da sözü edilen malları garanti edilmiş bir fiyattan satabilmek için anlaşma yapan şirketler, çiftçiler ya da bireylerdir. Kendilerini beklenmeyen fiyat dalgalanmalarına karşı korumak amacıyla alivre sözleşmelerini kullanırlar. Risk altına girmeyi göze alan binlerce kişi de alivre mal satışlarında spekülasyon yaparlar. Küçük teminatlar karşılığı büyük kar elde etme olasılığı onlar için çekici olur (alivre sözleşmeleri de pek çok hisse senedi gibi sözleşme tutarının yüzde 10’u 20’si kadar düşük teminata bağlı olarak yapılır).

Alivre mal alım-satımı yapmak risk göze almaktan çekinen kişilere göre bir faaliyet değildir. Hava koşulları gibi gözle görülemeyen güçler arz ve talebi etkileyip mal fiyatlarında ani iniş- çıkışlara yol açabilir ve büyük kar ya da zarar yaratabilir. Piyasada görülebilecek tepkileri iyi bilen profesyonellerin borsa oyunlarında çok kez para kazanması olasılığı fazladır; bahis konusu borsaya giren küçük alıcıların neredeyse yüzde 90’ının bu oynak piyasada zarara uğradığı tahmin edilmektedir.

Alivre mal alım-satımları bir “türev” - varlıklara bağlı finansal spekülasyon yapılmasında kullanılan karmaşık yöntemler - biçimidir. Türevler 1990’larda ipotekler ve faiz oranlarını da içeren çok sayıda varlığı kapsayacak biçimde büyüdü. Mali durumu bozuk olan, yüksek kaldıraç uygulayan ve belirli durumlarda da düzenlemelerin etkisinden kurtulmak amacıyla Birleşik Devletler dışında tescil yaptıran türev alıcısı fonlara para yatırmış bulunan bazı bankaların, aracı şirketlerin ve bireylerin büyük zararlara uğramaları sonucunda düzenleyici kuruluşların ve Kongre’nin dikkati bu gittikçe yaygınlaşan ticaret türüne çekildi.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:21   #73
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

DÜZENLEYİCİLER

1934’te kurulmuş olan Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu (Securities and Exchange Commission - SEC) Birleşik Devletler’deki borsaların en başta gelen düzenleyicisidir. 1929’dan önce borsaları eyaletler düzenlemekteydiler; fakat, 1929 yılında borsadaki çöküşün Büyük Bunalım’ı başlatması bu yöntemin yetersiz olduğunu kanıtladı. 1933 tarihli Menkul Kıymetler Yasası ve 1934 tarihli Menkul Kıymetler Borsası Yasası küçük yatırımcıları sahtecilikten koruma ve şirketlerin mali raporlarını kolaylıkla anlamalarını sağlama konularında federal hükümete birbiri ardından önemli roller kazandırdı.

Komisyon bu amaçlara erişmek için bir düzenlemeler ağı uygular. Halka hisse senedi, bono ve başka senetler sunan şirketler SEC’e ayrıntılı bir mali kayıt belgesi vermek zorundadır ve bu bilgiler halka açıklanır. SEC bu belgelerin tam ve doğru olup olmadığına karar verir ve böylelikle yatırımcıların piyasadaki menkul kıymetler konusunda sağlam ve gerçekçi kararlar almaları güvence altına konulmuş olur. SEC hisse senetleri çıkarıldıktan sonra da borsadaki işlemleri denetler ve fiyatlarla oynanmasını engelleyen yönetmeliklerin uygulanmasını sağlar; bu nedenle, aracılar, tezgah üstü piyasada işlem yapanlar ve borsaların kendileri SEC’ye kayıt yaptırmak zorundadırlar. Komisyon bunlara ek olarak şirketlerin hisse senetleri kendi elemanları tarafından alınıp satıldığında bunun da kamuya bildirilmesi zorunluluğu getirir; Komisyon’un görüşüne göre, bahis konusu “içerdekiler” kendi şirketleri hakkında özel bilgi sahibi sahibidirler ve onların yaptıkları hisse senedi alımları ya da satımları diğer yatırımcıların şirketin geleceğine ilişkin güvenleri konusundaki düşüncelerini etkileyebilir.

Kuruluş ayrıca içerdekilerin henüz yayınlanmamış bilgilere dayanarak alım-satım yapmalarını da engellemeye çalışır. SEC 1980’lerde sadece şirket üst düzey yetkililerini ve başkanlarını değil şirketlere ilişkin açıklanmamış bilgilere erişebilecek sıradan görevlilerin hatta şirket dışındaki avukatlar benzeri kişilerin yaptığı alışverişleri bile izlemeye başladı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:22   #74
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

SEC’de Başkan tarafından atanan beş komiser görev yapar. En fazla üç komiser aynı siyasi partinin üyesi olabilir; her yıl bir komiserin beş yıllık görev süresi sona erer.

Alivre Mal Alım-Satım Komisyonu (Commodity Futures Trading Commission) alivre borsalarını denetler. Komisyon özellikle çok sayıdaki tezgah üstü satışları yakından izler ve izin verdiği alışverişlerin borsalarla sınırlı kalmasına özen gösterir. Yine de genellikle SEC’den daha ılımlı davranan bir düzenleyici olduğu düşünülmektedir. Sözgelimi 1996’da rekor sayıda 92 yeni alivre alım-satım ve mal opsiyonu sözleşmesini onaylamıştır. Zaman zaman, çok gayretli bir SEC başkanının kendi komisyonunu alivre alım-satımları da incelemekle görevlendirdiği görülmüştür.

“KARA PAZARTESİ” VE UZUN SÜRELİ BOĞA PİYASASI

19 Ekim 1987’de dünya piyasalarında hisse senedi değerleri büyük bir düşüş gösterdi. Dow Jones Endüstriyel Ortalaması yüzde 22 azalarak 1738,42 kapanış puanına indi. Bu azalma 1914’ten beri bir gün içinde görülen en büyük düşüş oldu ve ünlü Ekim 1929 borsa çöküşünü bile gölgede bıraktı.

Brady Komisyonu (çöküşü araştırmakla yükümlü bir başkanlık komisyonu), SEC ve diğer kuruluşlar yatırımcı psikolojisindeki olumsuz gelişmeler, yatırımcıların ABD federal bütçesine ve dış ticaret açıklarına ilişkin kaygıları, New York Menkul Kıymetler Borsası salonunda çalışan uzmanların kurtarıcı alımlar yapma görevlerini yerine getirmemeleri, bilgisayarların belirli gelişmeler ortaya çıkınca otomatik olarak çok sayıda hisse senedi alımı ya da satımı talimatı verecek biçimde programlanmaları anlamına gelen “program alım-satım”ları gibi çeşitli ögelerin 1987 bunalımına neden olduğunu iddia ettiler.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:22   #75
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Borsa söz konusu gelişmelerin ardından çeşitli koruyucu önlemler yürürlüğe koydu. Anılan önlemlere göre Dow Jones Endüstriyel Ortalaması bir gün içinde 50 puan azalır ya da yükselirse program alım-satımı talimatı veren elektronik siparişler kesilecek ve Dow Jones Endüstriyel Ortalaması 250 puan düşerse tüm alışverişleri geçici olarak durduran bir “sigorta” sistemi uygulanacaktı. Bahis konusu olağanüstü durum yöntemleri ileride Dow Jones Endüstriyel Ortalaması’nda görülen yükselmeyi yansıtacak biçimde büyük ölçüde değiştirildi. 1998 sonlarında yapılan bir değişiklikle Dow Jones Endüstriyel Ortalaması bir gün içinde son bir kapanış ortalamasına göre yüzde 2 artar ya da azalırsa program alım-satımlarının sınırlandırılması yoluna gidildi; 1999 sonlarında bu formül borsada 210 puan dolayında değişiklik olursa program alım-satımının durdurulacağı anlamına gelmeye başladı. Yeni kurallar uyarınca tüm alım-satımın durdurulması için de daha yüksek eşikler getirildi; 1999’un son üç ayı sırasında bu eşik Dow Jones Endüstriyel Ortalaması’ndaki en az 1.050 puanlık bir düşüş olarak belirlendi.

Sözü edilen reform önlemleri borsaya karşı güveni arttırmış olabilir; fakat, ekonominin güçlü bir gelişme göstermesinin daha büyük bir etki yarattığı da söylenebilir. Federal Rezerv 1929’da yaptığının aksine yatırımcıların teminat çağrılarını karşılayabilmelerini ve faaliyetlerini sürdürmelerini güvence altına almak için borç verme koşullarını yumuşatacağını açıkladı. Bir bakıma bu açıklamanın sonucu olarak 1987 çöküşü kolayca atlatıldı ve borsa yeniden yüksek düzeylere erişti. Dow Jones Endüstriyel Ortalaması 1990'ların başlarında 3.000 puanı ve 1999’da da 11.000 puanı aştı. Buna ek olarak alım-satımlar da büyük ölçüde yoğunlaştı. 1960’larda bir günde 5 milyon hisse senedi el değiştirirse New York Borsası için olağanüstü hareketli bir gün sayılırdı. 1997 ve 1998’de bir milyar senedin alınıp satıldığı günler oldu. NASDAQ’ta ise 1998’e gelindiğinde böyle günler olağan sayılıyordu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:22   #76
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Görülen bu hareketliliğin bir nedeni de günlükçüler olarak tanımlanan ve kısa sürelerde çabuk kar sağlamak umuduyla bir gün içinde aynı senetleri birkaç kez alıp satan kişilerdi. Bahis konusu bireyler gittikçe artan bir biçimde İnternet aracılığıyla alışveriş yapan guruplar arasında sayılabilirler. 1999 başlarında tüm hisse senedi alıp satanların yüzde 13’ünü bireyler oluşturuyor ve bunların yüzde 25’i de her türde menkul kıymet alım-satımı için İnternet’ten yararlanıyorlardı.

İşlemlerin yoğunluğu arttıkça fiyatlardaki oynaklık da çoğaldı. Günde 100 puanı aşan değişmeler gittikçe daha sık görülmeye başladı ve 27 Ekim 1997’de Dow Jones Endüstriyel Ortalaması 554,26 puan birden düşünce sigorta sistemi devreye girdi. 31 Ağustos 1998’de 512,61 puanlık bir büyük düşüş daha gerçekleşti. Buna karşın, aynı günlerde borsa o kadar yükselmişti ki düşüş hisse senetlerinin toplam değerinin yüzde 7’si dolayında oldu, yatırımcılar piyasada kaldılar ve borsa kısa zamanda toparlandı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:30   #77
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BÖLÜM VI
HÜKÜMETİN EKONOMİDEKİ ROLÜ
Amerika uyguladığı serbest teşebbüs sistemini diğer ülkelere bir örnek olarak göstermektedir.
İşletmelerin ve bireylerin faaliyetlerini kendi erdemleri sayesinde açık ve rekabete yönelik piyasalarda yürüterek kar ya da zarar etmelerine hükümetler tarafından olanak tanınırsa ekonominin en güzel işleyeceği yolundaki görüş ülkenin bu konuda elde ettiği başarıyla kanıtlanır gibi görünmektedir. Buna karşılık, Amerika’daki serbest teşebbüs sistemi acaba ne kadar “serbest”tir? Yanıt “tam anlamıyla değil”dir. İş dünyasındaki faaliyetlerin birçok yönü hükümetin hazırladığı bir düzenlemeler ağı çerçevesinde biçimlenmektedir. Hükümet her yıl işletmelerin neler yapıp neler yapamayacaklarını inceden inceye açıklayan binlerce sayfalık yeni yönetmelik hazırlar.

Buna karşın Amerikalıların hükümet düzenlemelerine bakışları kesinleşmiş olmaktan çok uzaktır. Geçtiğimiz yıllarda belirli alanlardaki düzenlemeler yoğunlaştırılırken diğer bazı alanlardakiler gevşetilmiştir. Gerçekten de, hükümetin iş dünyasına ne zaman ve ne kadar yaygın müdahalede bulunması gerektiğine ilişkin bitmez tükenmez tartışmalar Amerikan ekonomi yakın tarihinde süregelen bir temayı oluşturmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:31   #78
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BIRAKINIZ YAPSINLAR MI, HÜKÜMET MÜDAHALESİ Mİ

ABD hükümetinin iş çevrelerine yönelik politikasının kuramsal temeli Fransızca “laissez-faire (bırakınız yapsınlar)” yani “kendi hallerine bırakın” deyimiyle özetlenebilir. Söz konusu kavram 18’inci yüzyılda yaşayan İskoçyalı ekonomist Adam Smith’in ekonomik kuramlarına dayanmakta olup onun yazıları Amerikan kapitalizminin güçlenmesi üzerinde büyük etki yaratmıştır. Smith özel işletmelerin tümüyle serbest bırakılmaları gerektiğine inanıyordu. Kişisel çıkarları dürtüsüyle iş gören bireylerin faaliyetlerinin piyasalar serbest ve rekabete açık olduğu sürece topluma daha büyük yararı dokunacağını söylüyordu. Smith sadece serbest teşebbüsün temel kurallarının hazırlanmasında bir tür hükümet müdahalesini hoş görüyordu. Buna karşılık, bireylere karşı güven ve otoriteye karşı güvensizlik üzerine kurulmuş olan Amerika’da bırakınız yapsınlar görüşünü savunduğu için beğeni kazanmıştır.

Bırakınız yapsınlar görüşüne olan bağlılık yine de özel işletmelerin çok kez yardım için hükümete başvurmasını engellemedi. 19’uncu yüzyılda demiryolu şirketleri arazi bağışlarını ve parasal desteği kabul ettiler. Güçlü yabancı rekabetle karşı karşıya kalan endüstriler uzun süredir ticaret politikasında daha geniş korumacılığa yönelinmesini isteyegeldiler. Hemen hemen tümüyle özel ellerde bulunan Amerikan tarımı çeşitli hükümet yardımlarından yararlandı. Pek çok başka endüstri de vergi kolaylıklarından açık parasal desteğe kadar yayılan çeşitli hükümet yardımları peşinde koştu ve bunları elde etti.

Özel endüstri üzerindeki hükümet düzenlemeleri ekonomik ve toplumsal olarak iki sınıfa ayrılabilir. Ekonomik düzenlemeler en başta fiyatları kontrol etmeyi amaçlar. Kuramsal olarak tüketicileri ve belirli şirketleri (genellikle küçük şirketleri) daha güçlü diğer şirketlere karşı koruma amacı güden ekonomik düzenlemeler çok kez piyasada rekabet koşulları tümüyle uygulanmadığı ve bu nedenle de gerekli güvencelerin kendiliğinden sağlanamadığı ileri sürülerek haklı gösterilir. Buna karşın ekonomik düzenlemeler sık sık şirketlerin arasındaki, kendilerinin yıkıcı olarak tanımladıkları, rekabeti önlemek için geliştirilir. Toplumsal düzenlemeler ise daha güvenli iş yerleri ya da daha temiz çevre gibi ekonomik olmayan amaçlara yöneliktir. Toplumsal düzenlemeler şirketlerin zararlı faaliyette bulunmalarını zorlaştırmak ya da yasaklamak veya toplumsal açıdan yararlı görülen davranışları teşvik etmek amacı güder. Sözgelimi hükümet fabrika bacalarından yayılan gazları kontrol eder ve çalışanlarına belirli standardlara uygun sağlık ve emeklilik yardımı sağlayan şirketlere vergi indirimleri uygular.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:31   #79
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Amerika tarihi boyunca sarkaç bırakınız yapsınlar ilkeleri ile her iki türde hükümet düzenlemesi talepleri arasında sürekli olarak sallanıp durdu. Geçtiğimiz 25 yıl içinde hem liberaller hem de muhafazakarlar düzenlemelerin şirketleri rekabetten alıkoyarak tüketiciler aleyhine koruduğu konusunda görüş birliğine vardılar ve ekonomik düzenlemeler uygulamanın belirli alanlarda gevşetilmesini ya da tümüyle kaldırılmasını sağlamaya çalıştılar. Buna karşılık toplumsal düzenlemeler politika liderleri arasında çok daha büyük görüş ayrılıklarına yol açtı. Liberallerin ekonomik olmayan amaçlara yönelik hükümet müdahalelerini kolaylıkla benimseyebilmelerine karşılık muhafazakarlar bunu işletmeleri rekabete daha az açık ve daha az etkin konuma getiren bir saldırı olarak görme eğiliminde olabilirler.

HÜKÜMET MÜDAHALESİNİN ARTMASI

Birleşik Devletler’in gençlik yıllarında Hükümet ileri gelenleri genellikle iş dünyasını düzenlemekten kaçındılar. Buna karşın, 20’nci yüzyıl yaklaştıkça ABD endüstrisinin gittikçe güçlenen anonim şirketler halinde birleşmesi hükümetin küçük işletmecileri ve tüketicileri korumak için müdahalede bulunmasına yol açtı. Kongre 1890’da tekelleri dağıtarak rekabeti ve serbest teşebbüsü yeniden kurma amacı güden Sherman Antitröst Yasası’nı onayladı. 1906’da besin maddelerinin ve ilaçların dürüst olarak etiketlenmesini ve etlerin satışa sunulmadan önce denetlenmesini güvence altına alan yasalar çıkarıldı. Hükümet 1913’te ülkedeki para arzını düzenlemek ve bankalar üzerinde kısmen denetim sağlamak için Federal Rezerv olarak adlandırılan yeni bir federal banka sistemini uygulamaya koydu.

Hükümetin rolündeki en büyük değişiklikler Büyük Bunalım’la başa çıkmak için Başkan Franklin D.Roosevelt tarafından yaratılan “Yeni Düzen” yıllarında gerçekleştirildi. 1930’ların bu döneminde Birleşik Devletler tarihindeki en büyük iş dünyası bunalımı ve en yaygın işsizlik yaşadı. Pek çok Amerikalı başı boş bırakılan kapitalizmin başarısızlığa uğradığı görüşüne vardı. Bu nedenle de sıkıntıların aşılması ve kendi kendini yok ediyormuş gibi görülen rekabetin azaltılması için hükümete yöneldiler. Başkan Roosevelt ve Kongre bir dizi yasa kabul ettiler. Bahis konusu yasalar alınan diğer önlemlerin yanı sıra hisse senedi satışlarını düzenledi, işçilere sendika kurma hakkı tanıdı, ücretleri ve çalışma saatlerini saptadı, işsizlere para yardımı ve yaşlılara emeklilik geliri sağladı, tarımsal destek alımları getirdi, banka mevzuatını sigorta etti ve Tennessee Vadisi’nde büyük bir bölgesel kalkınma kuruluşu yarattı.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-02-2007, 14:32   #80
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1930’lardan beri işçileri ve tüketicileri daha fazla korumak için pek çok yasa ve yönetmelik kabul edildi. İşverenlerin işçi alırken yaşa, cinsiyete, ırka ya da dinsel inanca dayalı ayırım yapmaları yasaya aykırıdır. Çocukların çalıştırılması genelde yasaktır. Bağımsız sendikaların kurulma, pazarlık etme ve grev yapma hakları güvence altına alınmıştır. Hükümet işyerinde güvenlik ve sağlık koşullarını düzenleyen yasalar çıkarmakta ve uygulamaktadır. Birleşik Devletler’de satılan hemen hemen her ürün bir tür hükümet düzenlemesi altındadır: besin maddesi üreticileri bir konserve kutusunun ya da başka bir kutunun veya bir kavanozun içinde ne bulunduğunu kesinlikle belirtmek zorundadırlar; bir federal kuruluş tarafından ayrıntılı biçimde incelenip onaylanmamış hiçbir ilaç satışa sunulamaz; otomobiller güvenlik standardlarına uygun biçimde imal edilmeli ve hava kirlenmesini önleyecek düzenekler taşımalıdır; malların fiyatları açıkça belirtilmelidir; reklamlar tüketiciyi yanıltmamalıdır.
1990’ların başlarında Kongre tarafından 100’den çok düzenleyici federal kuruluş yaratılmıştı ve söz konusu kuruluşlar ticaretten iletişime, nükleer enerjiden ürün güvenliğine, ilaçlardan istihdam fırsatlarına kadar yayılan çeşitli alanlarda çalışıyordu. En yeni daireler arasında 1966’da kurulan ve havayolu şirketlerine uçuş güvenliği kurallarını uygulayan Federal Havacılık Dairesi ile 1971’de kurulan ve hem otomobil hem de sürücü güvenliğini denetleyen Ulusal Karayolları Trafik Güvenliği Yönetimi bulunmaktadır. Her iki kuruluş ta federal Ulaştırma Bakanlığı’na bağlıdır.

Pek çok düzenleyici kuruluş Başkanın etkisi ve kuramsal olarak politik baskılar dışında kalacak biçimde yapılandırılmıştır. Bu kuruluşlar üyelerini Başkan’ın atadığı ve Senato’nun onayladığı bağımsız kurullar tarafından yönetilir. Bahis konusu kurullarda her iki ana siyasi partinin üyesi bulunan ve genellikle beş ya da yedi yıl olarak saptanmış sabit bir süre boyunca görev yapan komiserler bulunması yasalar uyarınca gereklidir. Her kuruluş çok kez 1000’den fazla görevli çalıştırır. Kongre kuruluşlara ödenek sağlar ve çalışmalarını denetler. Anılan kuruluşlar bir bakıma mahkemelere benzeyen bir faaliyet gösterirler. Mahkemede bir dava görülüyormuş gibi bireylerin ifadesine başvurabilirler ve kararları da federal mahkemelerce incelemeye alınabilir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 03:54 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580