SİNE-İ BEŞİKTAŞ’A DÖNÜYORMU

[özgür_1903]

Son üç maç..
Harika bir futbol felsefesi...
Harika bir mücadele örneği..
Elbette; iyi futbol ve güzel galibiyet.
Peki değişen nedir?
Biz spor yazarları günü yazarız.
Ama okur günü yaşamaz.
Bazı okuma ve anlama konusunda sorun yaşayanlar bir kelimeye takılıp, gördün mü diyorlar. Daha acımasız ve saygısız olup geçmişte yaşananları ve bizim de yazdıklarımızı önümüze koyup hesap soruyorlar.
Yazıların tamamını önüme koyarlarsa tek kelime itiraz etmem.
Ama o yazının içinden bir kelime, bir satır bir cümle çıkarıp bak gördün mü Kazım efendi derlerse isyan ederim.
Öyleyse hesaplaşalım.
Hem de açıkça ve dürüstçe...
Geçmişe dönüp bir tek kelime de yanılmadığımı gördüğüm için kendimle gurur duyuyorum.
Bakın arşivler ne diyor. (Yanda geçmiş yazılarım var. Okuyun lütfen. Bu yetmezse Sabah arşivine girip okuyun...)
Bakın neler yazdım;
1-Beşiktaş Türkiye’nin en iyi kadrosuna sahip. Sorun Tigana’da. Yanlışta ısrar ediyor. Ayrıca Başkan Yıldırım Demirören’i medya önünde eleştirip, Beşiktaş kulübünü küçük düşürmesi affedilmez hatadır. Tigana’nın bu davranışı hoş değil. Ben başkanın yerinde olsam Tigana’yı derhal kovarım.
2-Ricardinho’ya paşa lakabı takıp şunu da dedim; Alex’den daha iyi. Böyle bir oyuncuyu yedek kulübesine oturtan teknik adam Tigana’ya saygım kalmaz. Ayrıca Delgado’dan vaz geçmek çılgınlık. İşte gördünüz. Rico Paşa ve Delgado yan yana oynuyor ve Beşiktaş harikalar yaratıyordu.
3-Beşiktaş’ın savunma futbolu çağ dışı. Boşluğu doldur diyerek katı defans futbolu Beşiktaş’a ihanettir. Peki ne oldu? Tigana Beşiktaş’ı hücum oynattı; işte sonuç...
4-Nobre bu sistemde gol atamaz dedik. Beşiktaş hücum oynarsa ve topları ceza alanında buluşturursa o zaman gol atar dedik. Beşiktaş’ın hücum organizasyonları için de fikir ürettik. Şöyle dedik: Forvette Lucescu döneminde Sergen-İlhan ikilisi oynadı. Harikaydılar. Şuan Beşiktaş’ta Burak-Delgado, Delgado-Bobo veya Burak-Bobo oynamalıdır dedik. Bu düşüncemizin doğruluğu belgelendi. (Hala ısrarlıyım: Bobo-Nobre ikilisi asla olmaz...)
Elbette spor yazarı eleştirir.
Okurda doğru ve yanlış yönlerini yazara iletir.
Sıkılarak yazıyorum ki: Bir dolu okur hakaret dolu mail attıktan sonra bana cevap yaz diyor.
Hakaret ettiği yazardan cevap istiyor:
Bana günde 500 ile 1000 arası mail geliyor.
Hepsini okuyorum.
Hepsine cevap yazmak için bir dakika ayırsam neredeyse 10 saat yapar.
Lütfen biraz anlayış ve hoşgörü..
KONGRE BİTTİ
Kongrede gördüklerim duyduklarım sinir sistemimi bozdu.
Beşiktaşlı olmaktan neredeyse utandım.
Kongre simsarları kapıları tutmuşlar oy dilenciliği yapıyorlar.
Köşeye çekildim ve olanları dikkatle izledim.
Yıllardır Beşiktaş 100 bin kişiyle kongre yapsın diyen ben; Kazım Kanat saçmalamışsın dedim.
Ben nerden bilebilirdim ki adam oyunu bir kaleme satsın?
Beşiktaş 20 bin kişiyle bile kongre yapamadı.
Gerçek şu; Kaliteli 2 bin kongre üyesi bile çok.
Bir şey daha;
Adam manyak Galatasaraylı
Adam hasta Fenerli...
Ama Beşiktaş kongre üyesi. Oy atarken bana bakıp bir de gülmezler mi.
Kanım dondu....
DİVANA ADAY OLDUM KAYBETTİM
Vatandaş Kazım olarak Beşiktaş üyesiyim.
Hayatımın hatasını yaptım divan seçimlerine girdim.
Aday olduğumu bile dediğim manzaraları görünce kimseye söyleyemedim.
Seçimi kaybettim.
Tulum liste, başkanın adamları derken, kongrenin mafya vari yönetildiğini görünce tanrı beni korumuş dedim.
Amacım Beşiktaş’a hizmet etmekti.
Olmadı!
Ben kaybetmedim...
Beşiktaş kaybetti.
Bugünden itibaren Beşiktaş üyeliğimi gözden geçiriyorum.
Sine-i Beşiktaş’a yani tribünlere dönmekte kararlıyım.
Kongre çıkarcı ve rantçıların olsun.
Beşiktaş sevgisi bana yeter

[özgür_1903]

Yüzde 12'yle iktidar olunmaz!

Beşiktaş kongresindeki seçime itirazım şudur: Üye sayısı: 20 bin 500
Oy kullanacak üye sayısı: 11 bin 300.
Kongreye katılan üye sayısı: 3 bin 39
Geçerli oy sayısı: 2 bin 491
Geçersiz oy sayısı: (Protesto için atılan beyaz oy sayısı) 543
Şimdi sorum şudur;
20 bin 500 üyeden sadece 2 bin 491 oyunu alan (yüzde 12) Başkan Sayın Yıldırım Demirören, Beşiktaş'ın başkanı olabilir mi?
Şunu diyorum:
Yüzde 12 oyla iktidar olunmaz. Olunsa bile bunun adı iktidar değildir.
Şunu da diyorum:
Beşiktaş'ı Beşiktaşlıların yüzde 88'inin istemediği bir başkan yönetiyor. Efendim! Şunu diyecekler. İkinci bir başkan adayı olsaydı kongrenin tüm dengeleri değişirdi? Gülüyorum !
Bir başkan adayı çıksaydı, Sayın Yıldırım Demirören asla seçimi kazanamazdı. Kongreden çıkan bir başka sonuç ise şudur:
1-Benim şu kadar oyum var diyen grup liderlerinin palavra olduğu belgelendi.
2-Grup liderlerinin para karşılığı satın aldığı profesyonel kişilerin kongreye gelenlerin elinden oy pusulasını alıp doldurmaları utanç vericidir.
3-Denetleme, Sicil ve Divan Kurulu'na başkan Demirören'in adamlarının seçtirilmesinden çıkacak sonuç şudur: Yönetim kurulundan sonra, tüm kurullar, "yes sör..." diyecekler. Asıl sorun budur?

Celal Kolot!

Beşiktaş'a yönetici olur musun?
-Olurum ama futbol şubesini isterim. Futbol şubesi demek her gün TV ekranlarında görünmek demektir. Bu bir işadamı için her yere randevusuz gitmek demektir. Bu şubeyi veririm ama senden para isterim? Tamam 2 milyon dolar veririm. Ama bu parayı 3 yıl sonra geri alırım. Beşiktaş'ta satılık koltuk pazarlığı böyle yapıldı?
Şimdi futbol şubesi sorumlusu Celal Kolot almak üzere verdiği 2 milyon doların getirisi için her gün TV ekranlarında boy gösterecek? Elbette gülüp geçeceğiz de..
Bundan önceki futbol şubesi sorumlusu bay Kıvanç Oktay, Demirören'in kayınbiraderiydi. O şimdi nerede? O'nun yönetiminde Beşiktaş transfere kaç para harcadı? O'nun döneminde menajerler milyon dolarlar kazandı. Şimdi Bay Kolot ilk toplantısını kulüp önünde ellerini ovuşturarak bekleyen menajerlerle yaparsa hiç şaşırmam. Lafımın vardığı nokta şudur; Beşiktaş sevgisi para ile satın alınamaz!
NOT: Kolot ile Bursa Başkanı Kızıl arasında 50 bin dolarlık bir saat meselesi var. Ne için verildi, ne için alındı?. Anlatın da öğrenelim!.

[özgür_1903]

Yalakalık!

Halkımız kimi zaman şu sözü çok kullanır:
Tuz kokmuşsa ne yapacağız!
Maalesef kamu vicdanı adına görev yapan biz gazeteciler arasında meslek ahlakına sarılan çok az kişi kaldı. Bu satırları utanarak, içim kanayarak yazıyorum! Gazeteciyim diyerek sayfalarını ve TV ekranlarını kullananlara karşı hiçbir yaptırım yok. Adamın biri daha üç gün öncesine kadar her yazısında Beşiktaş başkanını en ağır biçim de eleştiriyordu. İşten çıkarılınca aynı kişi, Beşiktaş kongresinde Demirören'e övgüler dizen konuşma yaptı. Tanrım sen benim aklımı koru! Kalemini kır ama satma ilkesine sımsıkı sarılan biri olarak şu gerçeği dikkatlerinize sunuyorum : Fenerbahçe ve Galatasaray TV'lerinde bir tane bile profesyonel gazeteci program yapmazken, Beşiktaş TV, iş ve işçi bulma kurumu gibi çalışıyor. Yani Beşiktaş yazarları, Beşiktaş TV'de istihdam ediliyor. Şimdi siz değerli okurlarıma şunu soruyorum;
Para karşılığı Beşiktaş'ın iletişim kurumunda çalışan bir spor yazarı o kurumun başkanı ve yönetimi hakkında eleştiri hakkını özgürce kullanabilir mi?
Kullanamaz bu bir. Kullanırsa kapının önüne o gün konulur bu da iki.

Teşekkürler Terim!

Sevgili Fatih Terim, eleştiri ve önerilerden kendi adına her zaman ders çıkaran biridir. Ne kadar sert ve taviz vermez görünse de, doğru eleştiri ve öneriye saygılıdır . Bu konuda kompleks yapmaz. Konu şu efendim; Terim'e seslendim. Dedim ki: Tugay Kerimoğlu kendi isteği ile ve gençlerin yolunu açmak için Ulusal takımı bıraktı. Ama gördük ki Tugay harikalar yaratıyor. Öyleyse Tugay'ı Ulusal takıma al. Bülent Korkmaz'a yaptığın o jesti Tugay'a da yap. Terim benim bu önerimi yaptı. Bana da teşekkürler sinyor demek düştü

Uluç'u şikayet ediyorum!

Hayır; bu bana yapılmış bir hakaret değildir. Bu SABAH okurlarına yapılmış hakarettir. Şunu herkes bilsin ki Hıncal Uluç benden özür dilese bile her zaman yaptığımı yapıp boynuna sarılmayacağım. Efendim konu şudur: Uluç dün "Spor gazeteciliği nedir?. Ne değildir?" başlıklı yazısında spor yazarlarını yerden yere vuruyor. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün TSYD seminerinde " Biz haber değil, hayal satıyoruz" sözünü eleştirdi. Diyor ki; "Neredesin ey spor yazarları derneği, gazeteciler cemiyeti, basın konseyi. Bir aydır medyada çıt yok. Yazıklar olsun!"
Bay Uluç; bu sabah masanın üzerinde iki adet SABAH gazetesi bulacaksın. Geçen Cuma ve önceki Cuma yazılarımı oku... Meslektaşım Ertuğrul Özkök'ü ve TSYD Başkanı Esat Yılmaer'i nasıl da acımasızca eleştirdiğimi oku... Bay Hıncal; şu huyunu bırak; sadece ben gördüm, ben yaşadım kompleksini.
Komik oluyorsun... Komik!..

[BLACKtiger]

KONGRE BİTTİ
Kongrede gördüklerim duyduklarım sinir sistemimi bozdu.
Beşiktaşlı olmaktan neredeyse utandım.
Kongre simsarları kapıları tutmuşlar oy dilenciliği yapıyorlar.
Köşeye çekildim ve olanları dikkatle izledim.
Yıllardır Beşiktaş 100 bin kişiyle kongre yapsın diyen ben; Kazım Kanat saçmalamışsın dedim.
Ben nerden bilebilirdim ki adam oyunu bir kaleme satsın?
Beşiktaş 20 bin kişiyle bile kongre yapamadı.
Gerçek şu; Kaliteli 2 bin kongre üyesi bile çok.
Bir şey daha;
Adam manyak Galatasaraylı
Adam hasta Fenerli...
Ama Beşiktaş kongre üyesi. Oy atarken bana bakıp bir de gülmezler mi.
Kanım dondu....

DİVANA ADAY OLDUM KAYBETTİM
Vatandaş Kazım olarak Beşiktaş üyesiyim.
Hayatımın hatasını yaptım divan seçimlerine girdim.
Aday olduğumu bile dediğim manzaraları görünce kimseye söyleyemedim.
Seçimi kaybettim.
Tulum liste, başkanın adamları derken, kongrenin mafya vari yönetildiğini görünce tanrı beni korumuş dedim.
Amacım Beşiktaş’a hizmet etmekti.
Olmadı!
Ben kaybetmedim...
Beşiktaş kaybetti.
Bugünden itibaren Beşiktaş üyeliğimi gözden geçiriyorum.
Sine-i Beşiktaş’a yani tribünlere dönmekte kararlıyım.
Kongre çıkarcı ve rantçıların olsun.
Beşiktaş sevgisi bana yeter...



Arkadaşlar hatamı söyleyen dostumdur. Bu adam çok doğru bir noktaya değinmiş. Peki Beşiktaş lı olarak bizim bu konuda yapabileceğimiz ne var?

[bjk19.03]

çok üzücü bir durum ama maalesef gerçek

[Meric]

valla doğruları yazıyor

[gulcebalcioglu]

çok doğru konuşmuş ama...