Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack (1) Seçenekler Stil
Alt 19-01-2007, 10:46   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
31 Mart Ayaklanması

31 MART AYAKLANMASI

12/13 Nisan gecesi bir çok asker, subaylarını kışlalarında hapseder ve çavuşlar veye çavuş kılıklı elebaşı bir takım subaylar başta Ayasofya-Sultanahmet alanında toparlanırlar; biteviye havaya ateş ederek ortalığa korku salarlar ve bütün kışlalara postalar göndererek öbür askerleri kendileriyle birleşmeye çağırırlar.
Önayak olanlar ve en azılılar arasında İttihat ve Tereakki'yi destelemek için Selanik'ten getirilmiş olan avcı taburlarının çavuş erleri vardı Meşrutiyeti sağlmak amacıyla Niyazi Bey'le dağa çıkmış olan Hamdi Çavuş adında biri elebaşı olarak görünür.
Bu olayın tertipleyicileri pek anlaşılamamıştır. Ali Fuat Türkgeldi: "Talat Paşa da Abdulhamid'in 31 Mart vak'asına medhali olmadığını bana bir kaç kere söylemişti. " der.
Bailinen yön bilgisiz, ancak çok zeki olan Hamdi Çavuş başta olmak üzere, bir takım astsubay ve erin kışla kışla dolaşıp kışkırtmalarda bulunduklarını ve yobaz takımının bunları kışkırtmış olduğudur. Ancak ortada müdir dımağın bulunup bulunmadığı anlaşılamamıştır. Olayın gelişme biçimi böyle bir dımağın olmadığına sandıracak özdedir.
Son zamanlarda "Yakın Tarihimiz" adlı dergidde hatıraları yayınlanan Bay Rauf Orbay, olayın başlıca düzenleyicisi olarak Sabahattin Bey'i göstermek ve hatta onun Hamidiye kruvazörüne gelip er subayları ayaklanmaya kışkırtmış olduğunu yazmaktadır.
Halbuki Sabahattin Bey o sırada bir beyanname yayınlayarak din ulemasını uyartmaya çalıştığı gibi onun yakın yanatı olan Bay Ahmet Bedevi Kuran'da "Harbiye Mektebinde Hürriyet Mücadelesi " adlı eserinde: "Her türlü ukubeti göze alan Sabahattin Bey'in süt biraderi Fazlı Bey, bir iki dostiyle limanda bulunan Hamidiye kruvazörüne gidip Meşrutiyetin siyaneti zımnında Yıldız'ın top ateşi altına alınmasına lüzumuna zabitanı ikna etmişti. Ne çare ki, ziyaretçiler gemiden ayrıldıktan bir müddet sonra donanma zabitanından Ali Kabuli Bey, "kara kuvvetin nüfuz ve hululü ile zehirlenen bahriyeli askerler tarafından tevkif edilerek günagün eziyetlerle yıldız'a götürülmüş ve Sultan Hamid'in gözü önünde parçalamıştır" der. Ali Kabuli olayını ileride ayrıca anacağız.
Sabahattin Bey'in bu olayla ilgili bulundğu, hele onun baş düzenleyecilerinden olduğu iddasını zayıflatan yön de kendesinin tevkif edildikten sonra hemen salıverilmiş olmasıdır. Bay Rauf Orbay bunu, dayısı Sultan Resat'ın müdahalesine affetmekte isede, bir kaç yıl sonra aynı Padişahı baskı altında tutarak Damat Salih Paşayı asdıracak olan İttihat ve Terakki'nin 31 Mart olayının başlıca düzenleyicisi idiyse Sabahattin Bey'i cezasız bırakmış olmasını kabul etnek güçtür.
Esasen Avrupa'dan döndükten sonra dayısı Abdülhamid'i ziyaret dahi etmemiş olan Sabahattin Bey'in başarılı olsaydı onun lehine bitmesi tabii olan bir olayı düzenlemiş olması imkasızdır.
Abdulhamit ise bıraktığı notlarda bu işin başlıca düzenleyicilerinden biri olarak Kamil Paşa'nın oğlu Sait Paşa'yı gösterir. Ancak Hareket ordusu İstanbul'a girdikten sonra kurulan Divanı Harb'in Sait Paşa'yı mahkum etmeyişi bu iddianın yersizliği belirtmeyi yeter.
Her ne ise, düzenleyici kim olursa olsun, ayaklanan askerin başlıca istekleri şu yönlerede toplanır: Şeriat isteriz, İslam kadınları Beyoğlu'na gitmesinler, Harbiye Nazırı ile Mebusan Reisini istemeyiz, Heyet-i Vükela değişsin, bu olay dolayısıyla Padişahın affı çıksın ve cezalandırılmayalım, subaylarımız değişsin ve İstanbul'dan başka yerlere gönderilsinler, yüz pare top atılarak şenlik yapılsın, bunlar yerine getirilmedikçe dağlılmayız.
Bu istekler Sultanahmet meydanına gidip askerlerle görüşen ve onlara öğütler veren Şeyülislam Ziyaettin Efeendi'ye de söylenmiştir.
Bu arada Ahmet Rıza Bey'e benzetilen Adliye Nazırı Nazım Paşa ile Hüseyin Cahit Bey'e Benzetilen Suriye Mebuslarından Aslan bey öldürülür. İstifa eden Ahmet Rıza Bey bir dostunun evinde Hüseyin Cahit bey de Rus Büyük Elçiliğinde saklanırlar.
O gün ikindi vakti Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa saraya gidip "Heyet-i hazıra-i vükela mevki-i iktidarda bulundukça meselenin suret-i hasenede tesviyesine imkan olmıyacağı tahakkuk etmiş olduğundan" gerekçesiyle hükümetin istifasını padişaha sunar.
Bu sırada gelişen bazı olaylar dikkate değer. Mesela ayaklanmanın ilk günü meclise 30-40 kadar meb'us gelmiştir. Sultanahmet veya Ayasofya meydanını dolduran askerlerden bir heyet meclise girer, kendilerinden ne istedikleri sorulunca "Şeriat" derler; şeriate dair saygı gösterildiği kendilerine bildirilir ve "besmele" ile başlayan bir kağıt gösterilir; bunun üzerine çavuşlardan biri "evet amma bizim talimatnameler de besmele ile başlar, fakat almancadan tercüme edilmiştir", der. Bunu söyliyen kılık değiştirmiş bir subaydır.

PADİŞAHIN DURUMU

Aynı günde padişahı görmek üzere meclisten bir heyet ayrılır. Bunlardan yalnız Kastamonu Mebusu Bay Yusuf Kemal Yıldız'a kadar gidebileceklerdir.
Orada ayrıca kendiliklerinden gelmiş olan mebuslardan Esat Paşa Toptani ve Müfit Bey'i bulur; Bunlar Başmabeynci Nuri Paşa vasıtasıyla Abdulhamit'e temas ederler. Esat Paşa padişahın asker ve halka bir görünmesiyle her şeyin düzeleceğini söyler, Nuri Paşa bunu Abdulhamit'e nakleder ve padişahın razı olmadığı haberini getirir. Esat Paşa: bari bir saltanat arabası versinler de biz onunla gidip askere söz anlatalım der, yine Nuri Paşa Abdulhamid'in yanına gider ve onun buna da razı olmadığını haberini getirir, neticede üç mebusa oradan gitmek için alelade bir araba verilir. Ayaklanma bastırıldıktan sonra yapılan istintakta Nuri Paşa Abdulhamid'in birinci teklife "Beni parçalatmak istiyorlar" ikinciside "Saltanat arabasına kardeşimi bindirip padişah ilan etmek istiyorlar" tarzında mukabele ettiğini söylemiştir.
Bunlardan çıkan mana şudur ki: ayaklanma sadece erlerin taasubunun coşması yüzünden patlamış değildir, önceden hazırlanmıştır ve bazı subaylar gizli olarak komutanlık etmektedirler; fakat iş doğrudan doğruya, hatta yakından dahi Abdulhamid'in tabii surette istifade edecek olan Odur ve onu tertip edenler yaptıklarından faydalanabilmek için esasen Padişahla birlik olmak zorunda kalacaklardır. Daha sonra kimlerin kimleri atlatıp duruma egemen olacağına ise ancak ati gösterebilecektir.
Bunu belirten bir yazı Ali Cevat Bey'e eserinde vardır. 13/14 nisan gecesi binlerce silah sesi duyulunca kendisi çok heyecanlandığı halde Padişah hiç telaşa düşmemişti. Bu konu üzerinde Cevat Bey'e şunu yazar:
"Vakanın iptiday-i zuhurunda Zat-ı Hümayunları bu kıyamın kendi aleyhinde tertip edilmiş olduğuna kani olarak pek ziyade havf ve telaş buyurmuş oldukları halde şimdi bu suretle müşahede eylediğim asar-ı sükün ve bitarifeye mütehayyir kalmış idim. Fakat üç dört ay sonra gördüğüm ve ismini tahkik edemediğim bir müsahip Zat-ı Hümayunlarının o gece mabeynden daire-i hümayunlarına avdet buyurdukları zaman odalarındaki masanın üstüne vazedilmiş bir mazrufun içindeki imzasız kağıtta kıyam-ı askerinin kendi aleyhinde olmadığı ve Zat-ı Şahanelerinin müsterih olmaları yazılmış idiğini bu hakire ifade ve beyan eyledi".
Bundan anlaşılan Abdulhamid'in bir takım gizli adamların olduğu ve onların birinden güvendiği inancalar aldığıdır.
31 Mart olaylarına dönelim. Abdulhamid'in Sultanahmet'te toplamış olan askerin arasına gitmek istememesi üzerine yeni istifa etmiş olan Hüseyin Hilmi Paşa'nın da tasvibiyle askerlere hitaben bir iradeyi Başkatip Cevat Bey'le asker arasında bulunan Şeyhülislam'a gönderilmesi uygun görülür.
Bu idarede askerin af edildiği ve bundan böyle şeriata bir kat daha dikkat edileceği yazılıdır.
İrade önce Mebusan Meclisi dolduran askerlere sonra da da meydandakilere okunur. Bunların "yeni Harbiye Nazırı isteriz" yolundaki sözleri meclis telgrafhanesinden saraya bildirinlince Abdulhamit önce kendisine karşı güven beslediği Ayandan Ömer Rüştü Paşa'nın orada olup olamdığını sorar ve olmadığını karşılığnı alır. Bunun üzerine Şeyhülislamla Başkatibin saraya gelmelerini bildirirse de bunlar yeni Harbiye Nazırının adı askere açıklamadan yeverlerinden Müşir Ethem Paşa'yı Harbiye Nazırı yaptığını teller. Bu haber askerce çok iyi karşılanır.
Arada bir takım erler Cevat Bey'in yanlarını sarmışlardı. Bir er ona: "Babalığa söyle bizim dinimize, ırzımıza sövüyorlar. Vallahi günahtır, bize acısın" der. Yine o gün akşama doğru, azledilmiş ve yerine vekil olarak Yaver Paşa atanmış olan Mahmut Paşa Beyazit meydanındaki asker ve halk üzerine ateş açtırır.
Askere Ethem Paşa'nın Harbiye Nazırlığını bildiren Şeyhülislamla Başkatip gece güneş battıktan iki buçuk saat geçtiği sırada saraya varırlar. Yukarıda anladığımız tüfek sesleri ve Padişahın bunları telaşsız karşılaması ondan sonra olur.

TEVFİK PAŞA HÜKÜMETİ

14 Nisan sabahı Tevfik Paşa Sadrazam olur, Ziyaettin Efendi de Şeyhülislam kalır. Eski kabine üyelerinden çoğu yerlerinde kalmışlardır. Yeni Sadrazama yazılan Hatt-ı Hümayunda ".... ahkam-ı celile-i şer-i şerife bir kat daha dikkat olunması ve Kanun-u Esasinin muhafazasiyle asayişin idamesi..." irade edilmektedir.
Ayaklamanın kendi aleyhinde olmadığını, dolayısiyle ister istemez lehinde olduğunu anladıktan sonra, Selanik'ten bir ordu geleceğini henüz aklına getirmiyen Abdulhamit durumu dileğine göre yöneltmek için birtakım denemelere koyulur. Tevfik Paşa'ya yazılan Hatt-ı Humayunun ilk biçiminde sekiz ay önce Sait Paşa'nın Sadaretten düşmesini gerektiren Harbiye ve Bahriye Nazırlarının doğrudan doğruya Padişahca atanması işini bir olupbittiye getirerek gerçekleştirmek ister. Bu düşünce ile Hatt-ı Hümayunda Harbiye ve Bahriye Nazırı olarak Ethem ve Emin Paşaların adlarını Şeyhülislam Ziyaettin Efendi'ninki ile birlikte yazar
Ethem paşa'yı bir gün önce kendiliğinden Harbiye Nazırı yapmış olduğu ilan edilmiş idiyse de bu bir zaruretin sonucu saylılabilirdi. Hatt-ı Humayunda iki nazırın adının geçmesi ancak Kanun-u Esasi aleyhinde bir girişt sayılabilirdi.
Tevfik Paşa Sadareti esasen Abdulhamid'in ısrarlı ricası üzerine kabul etmişti. Padişahın bu girişiti karşısında istifa edeceğini söyler ve bir olup-bitti denemesini önler. Ancak Padişahın adlarını Hatt-ı Humayuna yazmak istediği iki Paşa onun dilediği Nezaretlere geçirilmekle o, ufak da olsa, bu yolda bir başarı elde etmiş olur.
Abdulhamit ayaklamanın dolayısiyle kendi lehinde olduğu inancıyla başka bir olup-bittiye kalkışır. Yukarıda anılmış olduğu gibi Mart sonlarında gürültü çıkarmış olan Yıldız'daki Arnavut ve Arap taburlarının önce Taşkışla'ya ve Nisan başlarında Selanik ve Şam'a gönderidikleri sırada aynı yerde bulunup Eyüp'te İplikhane kışlasına gönderilmiş olan istihkam taburunu yeniden Yıldız'a getirilmesi buyruğunu verir.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarih/18400-31-mart-ayaklanmasi/
Mesaj Yazan For Type Tarih
Untitled document This thread Refback 14-03-2008 13:43

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 19:58 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580