Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Tarih

Cevapla
 
LinkBack (1) Seçenekler Stil
Alt 10-02-2007, 09:49   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Çivi Yazısı

Çivi Yazısı
a) İçerikteki Gelişim :
îfade edilmek istenen kavramlarda, var olan kayıt sisteminin yetersiz kalması, yazının gelişmesinde çok önemli bir adım atılmasına neden oldu. Bu, kullanılan dilin, ilk olarak aktif bir biçimde yazıya geçirilmesi olayıdır. Bu aşamada, Sümer dilinin çoğunlukla tek heceli kelimelerden oluşmasının da büyük payı vardır. Böylece, çizilen her işarette, tasvir edilen nesne değil, bu kelimenin ses değeri ön plana çıkarılmıştır. Daha iyi anlaşılabilmesi için, bunu somut olarak örnekleyelim. Örneğin, Sümerce dağ kelimesi KUR, su A, ağız ise KA olarak okunurdu. Şimdi KUR.A.KA diye özel bir isim yazılmak istendiğini varsayalım. Bunun için katip, önce bu ismi oluşturan resimleri yanyana çizdi.
Sonra bunu gören kişilerin resimsel özelliklerine aldanıp, "Dağın suyu içilir" gibi, yanlış şekilde algılamalarını önlemek için de, kelimenin başına, bunların ses değerleri ile okunması gerektiğini gösteren bir uyarı işareti koydu. Determinatif (belirtici) adını verdiğimiz bu işaretler, daha sonra çivi yazısının ilerleyen evrelerinde, kadın, erkek, nehir, ülke, şehir vb. özel isimlerinin başına , bazen de sonuna konarak, yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı, îşte bu gelişmeye, yani kelimelerin içerdikleri ses değerleri ile okunmaya başlanmasına, "fonetizasyon aşaması" veya "ses-leşme evresi" diyoruz. Bu aşama, Uruk III b evresine, yani yaklaşık M.Ö. 3. binin başlarına rastlar.
Örnek yazılar


ilk zamanlarda belki de kaçınılmaz bir zorunluluk sonucunda ortaya çıkan, resimlerin içerdikleri ses değerlerinin kullanılmaya başlanması ile, çok daha kesin mesajlar verilebileceği çabuk kavranmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan, önemli bir özellik te, anlamı göz önünde bulundurulmaksızın, kelimelerin sadece ses değerlerindeki benzerlik veya eşitlik nedeniyle, başka kelimelerin yazımında da kullanılmaya başlanmasıdır. Örneğin, Sümerce "ok" anlamına gelen Tl işareti, aynı ses değerine sahip olduğu için, "hayat" kelimesine de, aynı işaretle yazım olanağı sağlamıştır. Elbette Sümerce okumayı bilen biri, bu iki kelime arasındaki "eş değerli-lik"ten haberdar olduğu için, "ok" işareti ile gösterilmiş bir logogramın, metnin içeriğine göre, "hayat" olarak okunması gerektiğini fark edecektir. Bunu Türkçe'de birden fazla anlamı olan kelimeler, "at", "yüz", "alay" ile karşılaştırabiliriz.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:49   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Kelimelerin fonetik olarak ifade edilebilmeleri, geç dönemlerde çok daha fazla işlerlik kazanan, hecelerin kullanılabilmesini olanaklı kıldı. Böylece, ayak resmiyle gösterilen mastar halindeki "gitmek" fiilinden öte, "gidiyorum" gibi çekimli formlar da yazılabildi. Bu yenilik gittikçe kuvvet ka zanmasına rağmen, eski logogramları, yani tek işaretli kelimeleri, tamamen ortadan kaldıramadı. Kullanışlılığından dolayı, bu logografik yazı, silindir mühürler, heykeller ve steller üzerinde çivi yazısının gelişiminin sonuna kadar korundu. Fakat, özellikle fiillerin ifadesinde, yeni fonetik hece yazısı, eski yöntemin yerini aldı. Bazı kelimelerin aynı işaretle yazılabilmelerine karşın, yine anlamı aynı olan kelimeler için değişik işaretler de yaratıldı. Örneğin, Sümerce'de GU, hem "boyun", hem de "öküz"anlamına gelen bir kelimedir. Böylece GU, iki farklı işaretle yazılabildi. Bu "çok işaretlilik" (polysemie) ile daha geç dönemlerdeki kullanımlarla da birlikte, GU tam 14 farklı işaretle yazım olanağı buldu. Bundan başka işaretler, "çok seslilik" (polyphonie) kazandılar. Örneğin, tek başına kullanıldığında, "gün" anlamına gelen, aynı yazımla, BABBAR okunup "beyaz" rengini ifade eden, UD işareti, kelime içindeki yazılımlara göre, ud, pir, tam, par, lah, lih hece değerlerini de kazanmıştır.
Şimdi belki, bu uygulamayla, bir metnin okunuşunun son derece zorlaşabileceği sorusu akla gelebilir. Bu konuda en büyük yardımcı, belirli dönemlerde ve belirli metin gruplarında kısıtlı sayıda işaret kullanılmış olmasıdır. Ayrıca çoğu zaman metnin içeriği ve her işareti izleyen bir diğeri, nasıl doğru okunması gerektiğini kendi gösterir.
Böylece M.Ö. 3. binde kullanılan kelime yazısı, yerini daha gelişmiş bir kelime -hece yazısı sistemine bıraktı. O zamana kadar hiç bir işareti olmayan, kelime ve isimler de bu şekilde yazılabildi. Daha önemlisi, aynı yolla, gramere ait özellikler de yaşam buldu.
Çivi yazısı hece sistemine dayanan bir yazı sistemi olduğu için, sesli harflerin (vokaller) birer işaretle gösterilebilmelerine karşın, sessiz olanlar, (konsonantlar) bu şekilde yazılamaz; bunlar mutlaka bir sesli ile birlikte belirtilmek zorundadırlar. Bu hece işaretleri de 3 grup altında toplanır.
1) Sesli+sessiz = iğ, ud, at vb.
2) Sessiz+sesli = ta, gu, bi vb.
3) Sessiz+sesli+sessiz = tal, pir, kum vb.
b) Biçimsel Gelişim:
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:50   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

îlk zamanlar yazı, Çince'de olduğu gibi, yüzleri sağa dönük işaretlerle, sağ üst köşeden başlayarak, aşağıya doğru yazılırdı. Buna inanmamızı sağlayan neden ise, piktografik dönemde, doğadan alınmış işaretlerin olasılıkla doğal görünümleri yönünde yazılmış olmaları gerektiğinden kaynaklanmaktadır. Bu, tablet bölümlerinin sağdan sola sıralanması, bölümler içindeki işaretlerin ise, yukardan aşağıya yazılması anlamına gelir. Sonra tam olarak bilemediğimiz, ancak olasılıkla tabletin tutuluş şekli gibi pratik bir nedenle, işaretler öyle bir pozisyonda yazıldılar ve belki de okundular- ki, daha önceki işaret yönlerinden 90° sola döndüler. Böylece, sağdan başlayarak, yukarıdan aşağıya doğru yazılan sütunlar, soldan sağa doğru ve alt alta yazılan satırlar haline geldi. Ancak, bu değişimin ne zaman meydana geldiği, kesin olarak saptanamamaktadır. Bir süre sonra ne olduğunu bilemediğimiz, ancak olasılıkla doğada çabuk tahrip olabilen, ilk yazı malzemesinin yerini kil alınca, bu madde üzerine resimlerin çizilerek değil, baskı yolu ile daha kolay yapıldığı fark edildi. Böylelikle, resim karakterleri için ucu üçgenleştirilmiş bir kamış olan, stylus kullanılmaya başlandı. Kilin topaklanması nedeniyle, yapılması zor olan yuvarlak hatlar ise, düz çizgilerle gösterildi, îlk zamanlarda kâtipler, bu çizgileri türlü şekillerde biraraya getirerek, eski resim formlarını korumaya çalıştılar. Ancak işaretlerin çok karışmasına ve yazının zorlaşmasına neden olan bu uygulamadan kısa sürede vazgeçildi. Sonuçta kalemin kil üzerine bastırılıp, hafifçe geri çekilmesiyle çivi görünümünü andıran işaretler, resim yazısının tahtına oturdu, îlk önce her yöne basılan bu işaretlerin, zamanla, yine pratik nedenlerden dolayı, çivi başı sağa dönük olanlar terkedildi. Böylece yaygın olarak kullanılan yatay, dikey ve eğik çivilere, köşe çengeli denilen bir çeşidin de eklenmesiyle elde edilen işaretler, istenildiği gibi kullanılmaya başlandı. Bu işaretler, zamanla mümkün olduğunca basite indirgendi ve ilk dönemlerde 1000 kadar olan sayıları, giderek 500-600'e kadar azaldı.Çivi yazısı, yaklaşık M.Ö. 2700 yıllarında, gerek biçimsel ve gerekse içerik gelişimini geniş ölçüde tamamladıktan sonra, ilk olarak, hece işaretleri, determinatifler ve logogramlarla yazılan, tam ve gerçek anlamda bir yazı sistemi oluştu.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:50   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Diğer Erken Dönem Buluntu Merkezleri
Yazının başlangıcına dair ilk belgelerin Uruk IV ve bunu izleyen Uruk III yapı katlarından geldiğinden daha önce bahsetmiştik. Kuzeyde bir yerleşme merkezi olan Cemdet Nasr ve Susa'da bulunmuş Proto-Elam tabletleri ise Uruk III tab-letleriyle çağdaş diğer yazılı belge gruplarını oluştururlar. Uruk IV-III katları yaklaşık M.Ö. 3300-2900 yılları arasına tarihlenir. Aralarında hem benzerlikler, hem de farklılıklar bulunan bu üçlü tablet grubundan Uruk ve Cemdet Nasr tabletlerinin Sümerce yazıldığı kabul edilirken, Susa tabletleri, hakkında halen çok az şey bilinen, Elam dilinin ilk örnekleri olarak görülmektedir.
Uruk, Cemdet Nasr ve Ur şehirlerinden gelen tabletler, herhangi bir tarihi belge içermezler. Tarihi belgelere ilk örnek, Erhanedan Dönemi IHII'e, yani yaklaşık M.Ö. 2600'lere tarihlenir. Bu dönemle aşağı yukarı çağdaş olan belgeler ise, Şuruppak'tan (Fara) gelmektedir. Şuruppak ve onu takip eden Abu Salabih ve Ebla tabletleri, Sümer yazısının gelişimini hem işaretlerdeki form, hem de kullanımdaki esneklikte göstermeleri açısından ilginç örnekler oluştururlar.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:50   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yazı Nedir?
Yazı, en genel tarifiyle, ağızdan çıkan seslerin, dolayısıyla sözcüklerin, kulak ya da jest yardımı olmaksızın, gözle görülebilen, bazen de dokunulabilen işaretler halinde biçimlendirilerek kaydedilmesini sağlayan araçtır.
İletişini Araçları ve Fikir Yazıları
insanoğlu varolduğundan beri, duygu ve düşüncelerini başka kişilerle paylaşabilmek için, çok çeşitli iletişim yolları bulmuştur. Bunların ilk örnekleri arasında, günümüzde dahi pek çok toplum tarafından kullanılan görsel işaretleri, yani ateş, duman ve ışığı ya da akustik işaretler olarak adlandırdığımız, davul ve ıslık çalmayı gösterebiliriz. Ancak bütün bunlar zaman ve alan açısından sınırlanmıştır. Yani mesaj verildikten hemen sonra kaybolurlar ve tekrar edilmedikleri sürece başa alınma olanakları yoktur. Ayrıca, hepsi sadece az ya da çok birbirine yakın bölgede bulunan kişiler arasındaki iletişimde kullanılabilirler. Alan ya da zamanla kısıtlanmamış bir yol arama ihtiyacı, insanları çeşitli nesnelerin belirli bir sıraya göre yanyana dizilmesinden oluşan "nesne yazısı", daha çok hayvancılıkta kullanılan "sayma çubukları", yine belirli aralıklarla düğümlenmiş iplerden meydana gelen "quipu düğüm yazısı", bir mesaj vermek üzere kaya üzerine yazılan veya çizilen resimler anlamına gelen, "petrog-ramlar ve petroglifler" gibi iletişim sistemlerine götürdü. Ancak bunlar da, nisbeten kalıcı olmalarına karşın, belirli durumlarda, kısıtlı sayıda mesajı iletebilirler ve daha önemlisi yanlış ya da farklı algılanma olasılıkları çok yüksektir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:50   #6
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Genel olarak "fikir yazısı" olarak adlandırdığımız bu sistemler içinde, kendine Eski Önasya Dünyası'nda geniş yayılım alanı bulan, token veya Latince adıyla calculi (hesap taşları) adı verilen küçük kil semboller, yazıya geçiş sürecinde ayrı bir yer tutar. Kilden yapılıp, pişirilerek sertleştirilmiş ve çoğunlukla üzerleri şekillere ayrılmış, çeşitli formlardaki bu calculi veya hesap taşlarının herbiri farklı bir nesneye karşılık geliyor ve ticareti yapılan malların türü ve ölçüsü hakkın da bilgi veriyordu. Diyelim ki, Sümer'deki Uruk şehrinden biri, Elam'ın Susa kentindeki başka birine üç testi susam yağı göndermek istiyor. Bunun için Sü-merli yağ yerine kullanılan sembollerden üç tane alıp, bunları bir ipe geçirerek bağlıyor, bir başka kil topağı ile de mühürleyip, malının güvenliğini sağlıyordu. Bazen de bu sembolleri yumuşak ve nemli bir kil topağıyla sararak, içi görünmeyen bir top haline getiriyor ve her tarafını mühürlediği bu topun üzerine içindeki sembol sayısı kadar da şekillerini basıyordu (Bkz. Resim I). Malı getiren kişi, bu "makbuz"u Susa'daki kişiye iletmek zorundaydı. Böylece oradaki ticaret ortağı, ilk bakışta malın türü, miktarı ve gönderen kişi hakkında bilgi sahibi oluyordu. Şüphelendiği bir durumda ise, topu kırarak, içindeki sembollerle elindeki malı karşılaştırabilirdi.
"Hesap taşları", çeşitli diller kullanan toplumlar arasında, uzak mesafelerde anlaşılabilmesi nedeniyle, özellikle ticarette son derece kullanışlıydı. Bu sembollerin, daha sonra yazıya geçildiği dönemlerde de, aynı şekilleriyle kil tabletler üzerine çizilmiş olduğunun saptanması ile, önemleri daha da artmıştır
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:50   #7
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Uruk Tabletler
Bugüne kadar edinebildiğimiz bilgilerle, yazı M.Ö. 4. binde, Güney Mezopotamya'da, ya da Sümer'de icat edilmiştir. Yazının elimize geçen ilk örneklerini oluşturan kil tabletler ise, aşağı Fırat bölgesinde, bugünkü adı War-ka olan Sümer şehri Uruk'ta yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. IV A yapı katına ait bu tabletler üzerinde yapılan çalışmalar, bu yazıda kullanılan işaretlerin olasılıkla, konuşulan dille ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
Uruk IV A buluntuları arasında, üzerinde birkaç işaret olan, bir grup küçük tablet vardır. Bu tabletlerin üzerinde delik ve ip parçalarının bulunması, bunların calculfler gibi, gönderilen mallar üzerinde, bir çeşit etiket olarak kullanıldıklarını göstermektedir. Daha büyük boyuttaki bir grup tablet ise, çoğunlukla tek bir mesaj ve malın cinsine ait yazı işaretleri ve miktarını gösteren sayı işaretleri içerirler, idari kayıtlar içeren bu tür metinler üzerinde, olasılıkla mala ait değerler ve şahıs isimleri birarada yazıldıkları için,bu tabletleri içerik açısından sınıflamak zordur. Çoğunlukta olan diğer metinlerde ise, tablet yüzeyi birden fazla mesaj içerebilmesi için bölümlere ayrılmıştır. Bu grup tabletlerde bölümlerin birbirleriyle ilgili olduklarının tahmin edilmesine rağmen, bu ancak birkaç tablet üzerin de kanıtlanabilmiştir. Bu tabletlerde, ön yüz olduğu kabul edilen tarafta, mallar la birlikte bulunan miktar gösteren sayı işaretleri, arka yüzde toplanarak verilmiştir. Bunun yanısıra bazı tabletlerde bu toplama işleminin yapılmaması, toplam sayının her zaman bir önem taşımadığına işaret etmektedir.
Uruk III yapı katı tabletleri ise sayıca daha azdır ve Uruk IV'te az rastlanan bazı yazım türleri, bu dönemde daha yaygın olarak kullanılmaya başlanır. Ayrıca diğer Mezopotamya yerleşimlerinden Cemdet Nasr da bu dönemle çağdaş belge verir. Bu dönemde artık etiket tabletler ve sadece bir kayıt içeren küçük boyutlu tabletlere rastlanmaz. Birden fazla mesaj içeren belgeler ise, öncekilere oranla daha karmaşık yazımlarla ifade edilmeye başlanmıştır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:50   #8
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Uruk tabletlerinin % 85'ini şehir tapınaklarına girip çıkan yiyecek ve tekstil kayıtları oluşturmaktadır. Bunlardan Sümer'in daha geç dönem tarihinden tanıdığımız, Uruk'un çevresindeki bazı yerleşim merkezlerini saptayabilmek mümkün olmaktadır (Kuzeyde KİŞ ve Eşnunna, Iran dağları yakınındaki Aratta, bugünkü adı Bahreyn olan Dilmun vs.). Metinlerin % 15'i ise, çeşitli ticaret malları, hayvanlar ve görevli isimleri içeren sözlük listeleridir. Kâtiplere, yazı sistemini öğretmek için kullanılan bu listelerin, 600 yıl sonraki dönemde de bulunması, geleneğe olan bağlılığı göstermesi açısından ilginçtir. Bu devamlılık sayesinde, okunması oldukça güçlük çıkaran pek çok erken dönem işareti tanımlanabilir hale gelmiştir. Genelde, resimlerle ifade edilen erken dönem yazılarının anlaşılmasının kolay olduğu şeklinde bir izlenim vardır, ancak çoğu zaman mesele bu kadar basit değildir. Bir öküz veya bir başak tanesi kolayca farkedilebilir, ancak bazen resim olarak tanımlanamadıkları gibi, sözlük tabletlerine başvurulmasına rağmen, anlamları belirlenemeyen, pek çok işaret vardır.
Toplam sayıları 5000'in üzerinde olan Uruk IV ve III tabletlerinin tek bir tanesinin dahi, tarihi, dini veya edebi belge içermemesi, bir rastlantı olarak değil, açıkça bu dönemde bu tür belgelerin kaydedilmemiş olması ile açıklanabilir. Bu gerçek, yazının bu tür kayıtları tutmak için icat edilebileceği olasılığını tamamen ortadan kaldırır. Tam tersi, tarihi ya da edebi belgelerin asla böyle kolay bir sistemle yazılamayacak olmaları, yazının geliştirilmesini zorunlu kılmıştır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 09:51   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Uruk IV A ve onu izleyen Uruk III tabletlerinin az ya da çok soyut işaretlerin yanısıra, pek çok doğal "resim-işaretleri" de içermesi, bu dönemden önce yazının tamamen resim işaretlerinden oluşan bir devreden geçtiğini kesinleştirmektedir. Ancak maalesef bugüne kadar elimize, yazının bu ilk dönemlerine ait herhangi bir buluntu geçmemiştir. Buna olasılıkla yazının dayanıklılığı az olan, tahta, deri,balmumu, fildişi ya da kemik gibi bir madde üzerine yazılması neden olmuştur.

Sümer Resim-Yazısı
Şehir devletlerinin hüküm sürdüğü Sümer, ekonomik gücünü tarım ve buna bağlı ticaretten alıyordu. Nitekim Uruk tabletleri de, bu gerçeği doğrulamaktadır, îlk zamanlarda kullanılan basit resim işaretleri de, tıpkı fikir yazılarında olduğu gibi çağrıştırma yoluyla, ekonomik ihtiyaçların karşılanması için yeterliydi. Bu resim işaretlerini daha sonraki dönemlerden ayıran en büyük fark, henüz dildeki öğelerin yazıya aktarılmamış olmasıdır. Herhangi bir dilin kurallarıyla sınırlı olmadıkları için, gören herkes tarafından kolayca anlaşılabilirler. Bu tür resim yazılarını, bugün örneğin havaalanlarında kullanılan çok çeşitli logolarla karşılaştırmak mümkündür. Tuvalet, bagaj ya da restoranı çağrıştıran logoları anlamak hiç bir dilbilgisi gerektirmez.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-02-2007, 10:06   #10
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

îlk dönemde ihtiyacı karşılayan resim yazılarında, gösterilmek istenen nesnelerin sembolik çizimleri yapılıyordu. Örneğin öküz bir öküz başıyla, tahıl bir başak tanesiyle, gün ise doğmakta olan bir güneşle tasvir edildi. Ancak yönetime dair resmi kayıtların giderek artması, daha önce önemli görünmeyen bir problemin ortaya çıkmasına yol açtı. Somut fikirlerin bu yolla kolayca anlatılabilmesine karşın, soyut fikirleri yansıtmak oldukça zordu. Gerçi bir öküzü ifade etmek için bir öküz başı çizmek yeterliydi ama hayvanın ölü mü yoksa canlı mı olduğu, ya da tapınağa getiriliyor mu yoksa tapınaktan çıkarılıyor mu olduğu nasıl anlatılacaktı? Ya da, bu hayvanı tapınağa teslim eden kişinin adı yazılmak istenirse ne yapılacaktı?
îlk zamanlarda, geçici bir çözüm olarak, fikirlerin birleştirilmesi yoluna gidildi. Yani bir ayak resmi sadece ayağı değil, aynı zamanda "koşmak, yürümek, durmak" fiillerini, yıldız da aynı şekilde, göğü ve kutsal varlıkları ifade etmek için kullanılıyordu. Bazı durumlarda da, birkaç resim biraraya getirilerek, anlamlar çeşitlendiriliyordu. Örneğin, ağız resmi, suyu ifade eden dalga tasviriyle yanyana çizildiğinde "içmek", yine ağız, bir parça ekmekle çizilmişse "yemek", düşüncesini akla getiriyordu. Bu tür kavramların iletilmesine yardım eden bu yol, kesin bir ifade taşımadığı için, anlaşılması da bunu gören kişinin yorumuna ve hayal gücüne bırakılıyordu. Ayrıca, az önce bahsettiğimiz gibi, tamamıyla soyut olan kavramları, ya da şahıs ve yer isimlerini bu şekilde göstermek olanaksızdı.
Bu dönemden itibaren yazı, bir anlamda gerçek bir yazı sistemi olma yolculuğuna çıkmıştır. Bugün "çivi yazısı" ya da "çivi yazılı belgeler" tanımlamaları, henüz yazının gerçekten çivi yazısı halini almadığı bu dönemler için de kullanılır. Çivi yazısının gerçek anlamda bir yazı sistemi haline gelmesi ise, ancak bu dönemden sonra, hem biçimsel, hem de içerikte geçirdiği bir dizi aşama sonucunda olmuştur.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/tarih/22224-civi-yazisi/
Mesaj Yazan For Type Tarih
Untitled document This thread Refback 28-03-2008 13:44

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 14:24 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580